Denizlerimizde balıkçılık bitiyor mu? Mehmet Gökoğlu yanıtladı
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=nno6SZParAc.
…konuşacağız. Bütün dünyada balık türleri tehlike altında. Şöyle ki balık üretimi artmıyor. Gerek iç denizleri, gerek kapalı denizleri, gerek okyanusları son derece kötü biçimde kullandığı için insanlık ve enerjiyel balıkçılık tabi ki balık türlerinde ciddi bir sıkıntı var. Dünyanın toplam su ürünleri hacmi ne yazık ki bir yerde tıkandı kaldı ve hatta belki yavaş yavaş bazı bölgede gerilemeye de başladı. Bu bir yandan da gelecek arasından tehlikeli bir şey çünkü su kıyısında yaşayan özellikle yoksul ülkelerin en önemli geçim kaynaklarından bir tanesi, besleme kaynaklarından bir tanesi deniz ürünleri eğer orada da bir sıkıntı olursa dünyadaki göç hareketlerinde bambaşka bir şekilde hızlanması, farklaşması, terör faiyatının artması bile mümkün. O yüzden bu akşam balıkçılık konuşacağız.
Türkiye’de nereden aklınıza geldi bu konu? Geçmiş günlerde ilginç bir karar alın Türkiye’de biliyorsunuz. Çok alakasız bir bakanlık Ulaştırma Bakanlığı Boğaz Trafiği’ni kapatarak balıkçılık yapılmasına izin verilmesi belli gün ve dönemlerde izin verilmesi yolunda bir karar aldı. Bu aslında Türkiye’de yapılabilecek bir şey değil çünkü Türkiye’de balık tutma izni balıkçılık iznleri Ulaştırma Bakanlığı değil, Tarım Bakanlığına bağlı ve Boğaz İstihlisi’de de belli bir bölgenin dışında balık tutmak yasak ki Türkiye’de su ürünleri üzerine çalışanlar bu yasağın bile aslında yetersiz olduğunu Boğazların tamamen balık avına kapatılması gerektiğini endüstriyel balıkçılığa kapatılmasını gerektiğini düşünüyorlar ve bu tartışılmaya başlandı. Allah tarafından burada Tarım Bakanlığı aklı senin bir ağırbatsı ve bu karardan geri adım atıldı. Ama yine de bunu konuşacağız tabi bu akşam ve değerli konukları var balıkçılık meselesini ele alacağımız tabi müslüleciyle konuşalım da onu merak etmeyin. Profesör Doktor Saadet Karakulak. Hocam hoş geldiniz. Hoş bulduk. İlk defa geliyorsunuz. Evet. Mustafa Sarı Profesör Doktor. Hocam siz tabi ilk defa gelmiyorsunuz müslüleç konusunda bizi ilk ürensiz olmuştunuz daha müslüleç böyle her yere sarmadan dikkat edin geliyor demiştiniz. Nitekim sizlikten sonra bütün Marmara’yı hatta Ege’nin Marmara yakın bölümleri kaplamıştı. Şimdi yine konuşacağız
ve Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim üyesi Profesör Doktor Mehmet Gökoğlu da Antalya’da o da Skype’la bize katılacak. Mehmet Hocam hoş geldiniz. Hemen siz de başlayalım isterseniz. Teşekkür ederiz. Sağ olun umarım iyi yayınlar diliyorum size. Sağ ol hocam hepimize. Hemen şeyle başlayalım isterseniz size onu sorayım başlangıçta. Bu Boğazlar’daki balık avının serbest bırakılması ve gemi trafiğin durdurulması ilgili sizin düşünceniz nedir? Ve arkasından Akdeniz’deki balıkçılığa zaten geleceğiz. Şimdi İstanbul Boğazı balık göçlerinin İstanbul ve Çanakkale Boğazları balık göçlerinin en çok ve en yoğun görüntü yerler. Zaten boğaz gemi trafiğinden dolayı balık göçleri bundan olumsuz etkileniyor. Şimdi boğazı suyun altında ses
karadakinin yani hava ortamındakinin yaklaşık 5 kat daha hızlı gider. Ve boğazın bir vadi gibi düşünürsek su içerisinde ki öyle zaten suyun altı akustik bir yansıma yapacaktır. Yani 5 kat daha hızlı gittiği için bir de akustik etkisi olacak. Boğazda gemilerden
motorlardan çıkan piston sesleri, motor sesleri bundan zaten göç yapan balıklar olumsuz etkileniyordu. Üstüne üstlük biz bile bu şekilde hareket edersek tamamen balıkçılığımızı bitirmeye doğru gideriz. Bu yanlış çünkü bazı balıkların rahat bir şekilde geçmesi lazım oradan. Göçünü yapması lazım, kışlaması lazım, üremesi lazım.
Kaldırılma kararı iyi bir karardır, ona katılıyorum. Peki hocam ııı Boğaz gibi balıkların geçiş yaptığı bir yerde balıkçılık sizce tamamen yasaklanmalı. Bunu savunanlar da var. Kardeşim bu bizim geçim kaynağımız ve bu balık buradan geçip giderse bize ekonomik faydası olmuyor. Biz bu balıklarda mümkün olduğunca fazla yakalanmalıyız diyenler de var. Hangisi haklı sizce? Iıı Boğaz’da da yakalamasınlar diyorum ııı geçtikten sonra ııı Marmara’da
Karadeniz’de Ege’de yakalasınlar Boğaz’da yakalamasınlar ııı yani ııı katılmıyorum o görüşe ben ııı Boğaz ııı açık kalmalı hep. Peki hocam şimdi mesela bu Boğaz’daki durumu savunanların ııı yani ağ olması gerektiğini savunanların söylediği bir şey var. Bu sene ki Palamut bollu. Bu sene gerçekten benim çocukluğumdan beri görmediğim derecede bir Palamut bolluğu var. Iıı ve diyorlar ki bu Palamut Boğaz’dan geçip gittikten sonra bizim buna
ulaşma imkanımız yok. Iıı ekonomik faydasını sağlamamız lazım. Şunu merak ediyor herkes. Bu sene ki bu Palamut bolluğunun sebebi nedir? Iıı biliyorsunuz bir pandemi süreci geçirdik. Bu süreçte Leniz’de avcılık yapılmadı. Özellikle Ukrayna ve ııı Rusya savaş halinde oralarda da dürüst balıkçılık yapılmıyor şu anda. Iıı hatta hatta bu ülkelere
daha yakın yerlerde de balıkçılık yapılmıyor. Yine ııı mayınlar geçti o bölgeden. Millet o tarafa doğru da yaklaşmıyor. Bizim balıkçılarımız da o taraflara doğru yaklaşmıyor. Iıı diğer devletlerin balıkçıları da o taraflara doğru yaklaşmıyor. Dolayısıyla ııı bunların etkisi olduğu. Tabii ııı bazı yıllarda da ııı hava kuşulları, iklim, denizdeki plantondurumu ııı değişir bol olur. O dönemlerde de iyi yavru yapar balıklar. Iıı bu
yavrularda ııı muhtemelen bu sene bu yıla denk geldi. Peki hocam şöyle bir laf vardır. Ben çocukken bu konuşulurdu. Palamutbol olunca kış serp geçecek diye. Bir alakası var mıdır? Hep bunu söylenir. Iıı tabii ııı bunun ııı bilimsel bir veriye oturtulmadı bu. Iıı bilimsel bir veriye oturtulursa bu bu sene göreceğiz işte kışın nasıl geçeceğini göreceğiz. Evet. Peki yine merak ettim için soruyorum. Iıı ne soruyorsa
da meraktan soruyorum. Hiçbir şey laf olsun sormuyorum da. Eee dediniz ki iki senelik bir pandemi süreci vardı. Bu sene geçen sene de ııı bahar aylarında ııı bu bölgede mayın ve savaş nedeniyle avcılık yapılamadı. Bu artışın nedeni o. Burada ilgimi çeken şu. Yaklaşık bir buçuk iki yıllık bir süre içerisinde yani pandemi iki yıl sürdü. İşte bunun işte bir kısmı da şimdi ııı savaş nedeniyle orada avcılık yapamaması. Bu kadar kısa süre içerisinde balık nüfusu bu
kadar rasyonel pardon bu kadar fazlasıyla artabiliyor mu? Iıı insanın aklının ermeyeceği olan bu kadar bir sene iki sene doğanın kendini toparlaması ve balık nüfusunu artması için yeterli mi sürebilir? Şimdi ııı avlamadığınız sürece oradaki balığı tutmadığınız sürece o anaştır ve yumurta bırakır. Bunun biz burada da ııı yani Antalya bölgesinde de bunun etkilerini geçenler geçenlerde ben o görüntüleri verdim. Iıı
pandemi sürevi ve ııı bir dönem Lagos balıkları avcılığı yasaktı. Iki yıl kadar yasaklandı. Daha sonra açıldı balıçıların şikayeti nedeniyle bu sene ııı Antalya kıyılarında oldukça bol Lagos yavrusu var. Her taşın altında Lagos yavrusu var. Bunu görüyoruz. Bunlar onun göstergeleri zaten. Yani ııı dediğim gibi yakalamadığınız her balık anaştır.
Doğaya yavrusunu verecektir. Iıı bunun etkileri bunlar. Yani çok hızlı bir şekilde etkisini görürüz diyorsunuz. Tabii çok bir balık ııı çok miktarda yavru verir. Yani yavru miktarı çok miktarda balıkların ııı dolayısıyla ııı doğaya bir anaştan ııı milyonlarca yavru verebilir bir anaş. Bu balıkta avlanmadığı sürece doğada dediğimiz gibi anaş olarak üretime katkıda bulunacaktır. Hocam siz bunda iyi bir şey
de buyurun. Bir katkı vermek istiyorum. Eee hedeflediğimiz süre göre değişebilir. Eğer Hamsi için yapılacaksa Hamsi zaten ömrü dört yıllıktır. Bir yıl etkili bir kural alındığında ve yasak getirildiğinde ertesi yıl Hamsi’de bir artış olduğunu görebiliriz. Ama balıkların ömrü eğer uzun olursa bir orkinozu
kılıcı korumak için eee on yıl veya on beş yıllık bir sürece ihtiyaç var. Eee Palamuta gelirsek av miktarları incelediğimizde her dört beş yılda bir artışın olduğunu görüyoruz. Abi hocam böylesini görmedim. Böylece uzun zamanda görmedim. Eee en son iki bin beş yılında yetmiş bin ton avcılık yapılarak Palamuta avcılığı yapılmıştı. Doğru yirmi beş yılı. Iki bin beş yılından sonra uzun bir dönem
göremedik. Ama bir hep bir dalgalanmalar var. Bunun da nedeni işte balıkların kendini yenileme kapasitesi var. Ilk breme boylarını düşürebiliyor. Yumurtlama periodunu geniş tutabiliyor. Kendi neslini korumak için yumurta verimini arttırabiliyor. Biz bundan yararlanarak aslında iyi bir balıkçılık yönetimi yaparsak her zaman balık stokların artması mümkün. Bu özelliği iyi kullanmamız lazım. Ama son yıllarda eskiden dört beş
yıllık olan devirin Palamut için artık yedi sekiz yıl lüferde de daha uzun olduğunu görüyoruz. Bu da bize aslında stokların git gide azaldığını göstermekte. Işte İstanbul Boğazı için ben ufak bir yorum yapacak olursam İstanbul Boğazı’nda geçmişten günümüzde hep avcılık yapılmış. Ama nasıl yapılmış? En eski kaynak bizim için eee on yedinci yüzyılın
ünlü gezginlerinden Evliya Çelebi’nin İstanbul seyahat namyesine bakıyoruz. Eskiden geleneksel avcılık yöntemleriyle avcılık yapılıyormuş. Dalyanlar var, küçük tekneler var. Ama indüstriyel balıkçılık o dönemlerde yok. Şu anki yapılan indüstriyel balıkçılığın eee balık stokları üzerinde olumsuz etki ettiğini düşündüğümüzde biyolojik koridorda biz eee balıkların biyolojik ihtiyaçları için göç gerçekleştiriyor. Üreme göçü veya beslenme göç esnasında avcılığın yoğun yaptığımız takdirde balık stoklarına maalesef olumsuz etki yapacağız. Mümkün olduğunca dar bir koridorda avcılıktan ziyade balık geçişine gerçekleştirsin. Balık geniş alana yayıldıktan sonra tüm Marmara Denizi’nin balıkçısının tutmasının daha
yararlı olacağını düşünüyorum.
İlk Yorumu Siz Yapın