Doğu Türkistan Çadırındayız
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=8wM60rKnwdM.
Doğu Türkistan, mesafe olarak belki çok uzak ama biz onların yakarışlarını tam kalbimizde hissediyoruz. Peki Doğu Türkistanlılar kilometrelerce uzaklarda neler yaşıyor? Çin hükümetinin Uygur Türklerine zulmünün altında ne yatıyor? Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin yardımçılığını hemen anlatalım. Yaklaşık 1 milyar 385 milyon nüfuslu Çin’de Budistler nüfusun yaklaşık yüzde 18’ini, Hristiyanlar yüzde 5’ini ve Müslümanlar da yüzde 1.8’ini oluşturuyor. Çin’in batısındaki Sincan Uygur Özerk bölgesinde yaklaşık 1 milyon Müslüman Uygur Türk’ü
eğitim kampı olduğu iddia edilen kamplarda tutuluyor. Çin hükümeti bu kamplara eğitim kampı diyor ama işin aslı pek de öyle değil. Eğitim kampı denen bu kamplar bir işkence merkezinden farksız. Cezaevini andıran bu kamplarda milyonlarca Uygur Türk’ü zorla tutuluyor. Yani kelimenin tam anlamıyla esir.
Çin işkencesi denir ya işte Uygur Türk’ü kardeşlerimizin başına gelen net ifade etmek gerekirse bu. Uygur Türklerinin başına gelen şiddet olayları 2009 yılından itibaren artmaya başladı. Çin uzun zamandır bu kampların varlığını reddediyordu ancak Rikin hükümeti tarafından kamplar resmiyleşti. 39 toplama kampı üzerinde yapılan uydu görüntüsü analizleri,
kampların Nisan 2017 ile Ağustos 2018 yılları arasında tam 3 kat büyüdüğü gerçeğini ortaya çıkardı. 39 kampın kapladığı alansa yaklaşık 140 futbol sahası büyüklüğünde.
Etrafı kalın duvarlarla çevrili bu kamplarda dikenli tellerden gözetleme kulelerine kadar her şeyi görmek mümkün.
Geçmişte okul, hastane ya da kamu dairesi olarak hizmet veren tüm binalar da küçük kamplara dönüştürüldü. Aynı koly sistemindeki gibi bu kamplarda onar kişilik gruplar halinde Uygur Türkleri tutuluyor. Ancak kampların sayısı net olarak bilinmiyor. Nüfusu çok küçük olan köyler bile mercek altına alınmış durumda. Çok sayıda casusun yerleştirildiği bu alanlarda kuş uçurulmuyor. Neden mi? Lafı hiç dolandırmayacağız Müslüman oldukları için. Erkeklerin sakal bırakması ve kadınların uzun kıyafet giymesi yasaklanırken, halkın düğünlerde alkol kullanmaya zorlanması da bu zulmün hangi boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor. Bazı Uygur Türkleri İslam’ı inkar etmeleri için kendilerine zorla belge imzalatıldığını bile söylüyor. Her gün çeşitli işkencelerle beyni yıkanıyor ve buradan bazı salıverilen insanların da vücudunda çeşitli yaralar çıkarak bir hafta sonra bunlar bu kardeşlerimiz şehit oluyor. Psikolojik işkenceler, bakın devamlı bu işlerin içerisinde yüksek sesli müziklerin verilmesi ya da acayip hani elektronik seslerin çıkartmasıyla bu insanların yani bunun haricinde ilaç verilmesi, yemeğinin içerisinde bu Çinlilerin moma dedikleri buharda pişen bir iyiceği var. Bunların içerisinde çeşitli katkı maddeleri koyularak yapıldığı için bu insanlarımız kendi psikolojilerini kaybetmekte ve çeşitli hastalıklara düşer kalmakta. Yani bunu bakın anlatmakla bitmez. Yani şu an işkence kamplarında olmayan çok nadir insanlar var. Artık camiler bile bomboş çünkü camiye gelenler fişleniyor, gözaltına alıyor ardından da bu işkenceler başlıyor.
Çin ise tüm bu olanları reddediyor ve bu kampları dünyaya eğitim merkeziymiş gibi lanse ediyor. Çin’in yüzyıllardır farklılıklara tahammülü yok, farklı etlik kökenden olanlar da bir şekilde Çin’ileştirilmeye çalışılıyor. Buna direnen kişilerin başınaysa işte bu anlattığımız felaketler geliyor. Nerede bulunduğumuza gelecek olursak Etnospor Kültür Festivali’nde Doğu Türkistan’a ait bir otağdayız.
Burada Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin bağımsızlığına kavuşması için, bu işkencelerden, bu felaketlerden kurtulması için bir imza kampanyası düzenleniyor. Biz de şimdi birer imza atarak Uygur Türk’ü kardeşlerimize destek vereceğiz.
Sizleri de Uygur Türklerinin sesi olmaya ve onlar için bir imza vermeye davet ediyoruz.
İlk Yorumu Siz Yapın