Linki kullanabilirsiniz https://youtu.be/gxQrmksXa7w?list=PLYymg-mGtvJ7JT0C2HBXpiGUTCeDlwJlr” target=”_blank” rel=”noopener”>Dolandırıcıların Babası Sülün Osman Aslında Kim? videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için tıklayınız.
Tarihin en eski mesleği ne diye sorsam birçoğunuzun verileceği cevap bellidir aslında. Ama yanılıyorsunuz. Ondan çok daha önce çıktığı düşünülen bir şey var. Dolandırıcılık. Zira çıplaklığın mahrem sayılmadı, hata kıyafetin bile henüz kabul edilmediği dönemlerde insanoğlu bir şekilde hayatını devam ettirmeye çalışıyorken buldu bunu. İnsan beyni yaratılışından beri hep kolaya çalıştı zaten. Dünyada birçok örneği var ama ülkemizde bu konuda elbette geri kalmamış. Çiftlik Banka yapınızı hatırlarsınız ama onun öncesinde bu topraklar trende uyku ilaçlı ayran satanı da gördü, saadet zincirini de. Hatta hatta dolar taşımanın suç olduğu yıllarda Almancı ya da Amerikalık hılığında büyük otellerde bovulla döviz satma vaadiyle birçok kişiyi dolandıran ama kedi yaralama suçundan hapishaneye girenleri de. Şimdi ki Vibio’da anlatacağım kişi ise İstanbulluların iki kuşak öncesinden tanıyabileceği dünyaca ünlü bir dolandırıcı. Galata kulesinden şehir atları vapuruna kadar kamu mallarının birçoğunu satarak insanları dolandırdı. Hem de bunun için kendince çoook haklı sebepleri vardı. Mutlaka birinizin dedesi, babası denk gelmiştir. Ama umarım denk gelmemiştir. 1923 yılında dünyaya geldi İstanbul’da.
61 yıl boyunca sayısız dolandırıcılığa imza attı. Gariptir, sempatik bir yanı da vardı. Gelin, başa saralım. Çocukluğu nasıl geçti bilinmiyor ama dolandırıcılığa ilk ne zaman başladığı belli. 1948’de yani 25 yaşındayken ilk işi Fatih’te tuttuğu evin sahibini dolandırmaktı. Üzerinden iki yıl geçmeden adını bu dolandırıcılıklarla dünyaya duyuracaktı. En etkili olduğu dönem 1940 ve 50’li yıllar. Şimdi neler neler yaptığını anlatacağım ama Sülün Osman’ın dünyada ilk olmadığını söyleyeyim. Ondan yıllar önce hatta Osman Efendi daha iki yaşındayken bir adam dünyayı salladı yaptığı dolandırıcılıklarla. 1925 yılında Viktor Lustik bakımı zor olan ve kötü halde bulunan Eyfel Kulesinin sökülerek satılmasının söz konusu olduğu bir haberi gazeteden okuyunca devasa bir ampul patladı aklında. Bunu fırsat bilerek ayrı zamanlarda iki defa Eyfel Kulesinin demirlerini hurdacılara satarak tarihe damgasını vurdu. İşte bundan yıllar sonra aynı mentaliteyi kullanarak iş yapacaktı Sülün Osman’da. Taşra’dan İstanbul’a göçün yavaş yavaş yoğunlaştığı zamanlarda taşı toprağı altındır diye gelen halkandırılmaya çok müsaitti. Sülün Osman, tramvay, galata kulesi, kent meydanlarındaki saatler ve şehir atları vapuru gibi kamu mallarını satmaya ya da kiralamaya başladı. Şimdiki aklımızla imkansız diyeceğimiz yerler. Ama bakın nasıl başarmış. Mesela Donma Bahçe Sarayı’nın önünde önceden ayarladığı arkadaşlarıyla durur beklermiş. Ortalık kalabalık olunca arkadaşlar saat kulesine bakarak saatlerini ayarlarmış. Sülün Osman’a da para verirlermiş. E dedim ya saf vatandaş yeni yeni geliyor diye. Ne yapıyor bu adamlar diye Sülün Osman’a soranın vay haline. Osman Efendi saat kulesini göstererek bu saat benim bu kişiler de benim saatime bakarak kendi saatlerini ayarlıyorlar. Ben de onlardan bu hizmetin bedelini alıyorum diyormuş. Ekliyormuş. Ama çok yoruldum artık satmak istiyorum bu saat. Tabii bunu duyan da hemen cüzdanına davranıp saati alıyormuş. Söz de. Bu taktikle ne saat kuleleri kimlere satılmış?
Ünlü İzmir saat kulesi de bunların içindedir mesela. Taksim meydanına kilim atıp burası benim dermiş. Oradan geçen herkesten de bir geçiş ücreti alırmış. Kimse de hesap sormazmış. Ama bundan kaç para kazanıyorsun diye soranların yine vay haline. Bir kere dolandırıcılığın kolay parasının tadını tadınca herhalde bırakmak istememiş olsa gerek Galata kulesini bile satmaya çalışmış. Savunması ise çok basit. Kusura bakma hakim bey diyor. Memlekette Galata kulesini satın alacak eşekler olduğu sürece ben bu kuleyi satarım. Bakın o zamandan bu zamana neler neler değişti ama bu zihniyet hiç değişmedi. Taksim’de uyguladığının bir benzerine Galata Köprüsü’nde de uygulamak isterken tutuklanıp hapishaneye gitti. Ama bu aynı zamanda onu meşhur eden hamlesiydi. Bununla nice filmlere ve kitaplara konu oldu. Mesela 1982’de en büyük Şaban filmindeki Hikmet Karagöz’ün canlandırdığı Boğaziçi Köprüsünü satmaya çalışan adam Sülün Osman’dır. Şimdi bu köprü senin mi? Evet benim. Geçen herkesten para alınca akşama kadar iyi para toplanır. Ama sıkıldım bu köprüden. Aziz Nesin, Fil Hamdi karakterini de ondan esinlenerek yaratmıştır. Hatta Sülün Osman kitabın içinde geçen bir cümleden rahatsız olup Aziz Nesin’i mahkemeye bile vermiştir. Yaptığı dolandırıcılıklar içinse kul bu hazırdı. Ben hiçbir masumun parasını almadım. Hep beni kandırmak isteyen çakalları kandırdım diyordu. Haklıydı da bir bakıma.
Zira onun kolay para kazandığını gören kolay para kazanma aşıkları genelde tufasına düşüyordu. İşin de gücünde olup geçimini sağlayanlar değil. Bu söylediğine kendi bile o kadar inanmış ki 20 Nisan 1962 yılında hapishanedeyken Alın Teri’yle yaşamak isimli bir konferans bile verdiği söyleniyor. Ya bu adamın dolandırıcı olduğunu anlayıp ona iki takat atan olmamış mı? Edinizi duyar gibiyim. Rahatlayın, o da olmuş. Sülün Osman Tarzan Çetin’in ormandaki kulübesini satmaya kalkınca evin gerçek sahibi bunu fark ediyor ve Sülün Osman’a daha önce böyle bir dayak hiç yememiştim sözlerini sarf ettirecek o dayağı atıyor. Eh haliyle bir yerden sonra satacak kamu malları bitmiş ama satacak başka güzel bir şey bulmuş. Umut. Evlenemeyen kadınları kesin olarak evlendirdiğini iddia ederek medyumluk sektörüne hızlı bir giriş yapmış. Kadınlarla da arası iyiymiş bu arada. Bara iş adamıyım diye girer, kadınlarla tanışır, onlara içkileri kitleyip Sülün Osman olarak kaçarmış. Kadınlarsa ay bu bizi de satar korkusuyla paranın peşine düşmezmiş. Anca bu kadar iyiymiş işte arası kadınlarla. Sülün Osman her yakalanıp serbest bırakılmasının ardından başka bir fikirle dışarı çıkarmış. Hiç durdurak bilmezmiş. Düşünün bu durdurak bilmeyen adam o kadar ünlenmiş ki sadece alışığa bir rolü için dolandırıcılık dersi bile vermiş. 10 dakika özel ders o zamanın parasıyla 500 lira. Az değil. Şimdi dolandırıcılık değil matematik İngilizce dersi falan versen yine daha az paraya veriyorsun. Düşünün. Aslında şimdi dönüp baktığımızda Osman Ziya Efendi’nin ne olduğunu biraz anlayabiliyoruz. O, bizce ülkenin ilk sosyal mühendisi.
Halkın ya da hedefindekilerin zayıf notalarını bulup zaaflarından yararlanarak bilgi ya da para elde etti. Bunda başarılı da olduğunu görüyoruz. Yoksa nasıl dersler versin, nasıl televizyon programlarına konuk olarak çıksın ya da maceraları Almanya’da bir dergide yayınlarsın. Onun hedefindeki kişiler kolay para kazanma heveslileriydi. Tembeller de buna dahil. Medyumluk işine girdiğinde ise kadınların evlenme zaafından yararlandı. Bu sayede yaptığı her işte kârlı çıktı. Ama bu işi yapanların sonu hep bellidir. Hiçbir zaman iyi bitmez. Eyfel Kulesini hurdacılara satan Viktor Lüstlük’ten bahsetmiştim. Dolandırıcıların bile en ünlüsü kuleyi sattıktan sonra kendi ülkesinde kalamayıp başka ülkelere kaçmıştı. Ama dayanamayıp orada da kolay para kazanma yoluna düşmüştü. İnsanlara dolar basma makinesi diye kakalayıp 30 dolara basmayan bir makineyi pazarlamaya çalışırken yakalanıp Alcatraz Hapishanesi’ne gönderildi Lüstlük. Ve Sülün Osman’ın ilk dolandırıcılık faaliyetini yaptığı, yani Fatih’te tuttuğu evin sahibini dolandırdığı yılda Lüstlük hapishanede yanında ne bir tanıdığı ne de onca dolandırıp kazandığı paralardan bir kuruş vardı. Ne bir sevdiği ne de özgürlüğü vardı. Oracık’ta hapishanede öylece öldü diğer suçluların arasında. Sülün Osman’ın sonu ise ondan biraz daha kötü oldu diyebiliriz. Osman Efendi 1984 yılında Beyoğlu’nda sürekli kaldığı otelde fıkra gibi yaşadığı hayatına gözlerini yumdu. Polisin tahminine göre kalp krizinden vefat etmişti. Ama daha kötüsüne biliyor musunuz? Dolandırıcı olduğu için kimlik taşımazdı. Naşı otel odasında bulununca üzerinden de kimlik çıkmayınca Osman Ziya Sülün, namı diğer Sülün Osman kimse sizler mezarlığına gömüldü. Bırakın eş, dost, sevgili, para olmasının yanında onca dolandırdığı insanların ahı bile yoktu. Kendi özelliğine ava giderken avlamak diyordu.
Ama ne olursa olsun dolandırıcılık yapan her şekilde suç işlemiştir. Bunun sevimli bir yanı yoktur ve bir kulp uydurulamaz. Nasıl bir giriş yapsam acaba bu sefer? Bam bam yorumlara. Cem Yılmaz videosunun altındaki bam bam yorumu okuyoruz. Ayşenur Delice, yarın ikinci seferde Ben buradayım yine mükemmelsin video. Güzel başlattın genelde sövenleri alıyordun ne oldu? Yok saçın çirkin olmuş yok bilmem ne teşekkürler. Çünkü hep yorumlarda da şey diyorlar hani bam bam yorumlara çıkmak için ille sövmemiz mi lazım falan. Hayır sövmeniz lazım değil. Orçunun güzel bir gününde olması lazım bunun için. Ömer Taşkın başka bir anlatıcı bulma. Allah’ım işte şimdi başladık. O yüzden bir gülüyor orada kelle poço gibi. Başka bir anlatıcı bulmanızı öneririm. Konuşmak kendini dinletmek. Allah’ım. Lan bozuldu. Evet ben alıştım adam haklı. Hayır bir de ne biliyor musun? Yani yazmak da başka bir meziyettir. Noktalama işaretlerini kullanmak falan. Mustafa Bilge. Mustafa Bilge, videolarınızı izlerken reklamlara atlamıyorum. Biz de öyle destek oluyoruz kendimizce. Şimdiye kadar hiç söylemediğim bir şey söyleyeceğim. Arkadaşlar kanalımıza abone olduğunuzu artık biliyorum. Teşekkür ederim. Ama olmayan arkadaşlarınız varsa onlara abone edin. Şunu ilk defa deneyeceğim. Ya bunu önceden söyleyen var mı bilmiyorum da. Reklamlara atlamayın. Gerçekten bunu diyen yoktur bence ya. Artık bu kadar yüzsüzlük.
İlk defa duyuyorum. Dove’s Ice Cream. 2 yıllık takipçinizim. FEN hocası sayesinde sizi tanıdım. Ne olur bilim adamları ile ilgili bir video gelsin. Sizi okulda izleyelim. Yaşasın. Vallahi biz de bugün tam da bunu konuşuyorduk. Hangi bilim adamını yapsak diye. Hangi bilim adamını yani hangi bilim insanını yapmamızı istiyorsanız lütfen aşağıdaki yorumlara yazınız. Çünkü biz de yapmak istiyoruz. Bahadır Ali, Arslan. Gerçekten en orijinal videolarınızdan biri olmuş. Kalitede bir numara da. Ama o abi gelince arkadaki efekt kayboldu galiba. Kadroja sığmadı. Orçun bugün benden başlayıp sana sektir. Senden başlayıp başka birine sekecek. Yani sizlerin sayesinde Orçun bize olan nefretini bize karşı düşmanlık beslememesi için anlamadım artık. Durum bunları arıyor ben söyleyeyim sana. Değil mi? Bu sayede her zaman da kârlı çıkıyor. Sen nesi? Sülün Osmanlı’sın ya. Sülün Orçun. Muhammed Ali, Mesceliev. En çok duydum. Hadi bakalım kesin yine bir şeyler geçirmiştir yani. Sokup çıkartmıştır o yüzden girmişsin. Bak abla. Kaç defa söylüyorum.
Videoya girerken selam ver. Nasılsınız de. Bu kadar mı? Evet bu. Şey istiyorlar. Merhaba arkadaşlar kanalıma hoş geldiniz. Evet evet. Selam vermedik. Vermeyeceğim de bundan sonra. Çünkü o klasik girişlerden yapmak istemiyorum. Ama klasik çıkış yapabilirim. Sizleri gördüğüme çok mutlu oldum. Beni izlediğiniz için. Arkada çok büyük bir ekip var. Siz sadece kamera önünü görüyorsunuz. Ama kameranın arkasında da mutfakta büyük bir ekip var. Ekip arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum. Bizleri desteklediğiniz için çok sağ olun izlediğiniz için. Bir kez daha tekrar etmek istiyorum. Lütfen kanalımıza abone olun. Sizi çok seviyoruz. Bizi her nerede, ne zaman izliyorsanız o zaman dilimi içerisinde çok güzel vakit geçirin. Her nerede. Kapandı kapandı. Kapanmış olsun lütfen çünkü çok sıkıcıymış böyle kapatmak.
İlk Yorumu Siz Yapın