Linki kullanabilirsiniz https://youtu.be/5WBruRbgTF8?list=PLYymg-mGtvJ7JT0C2HBXpiGUTCeDlwJlr” target=”_blank” rel=”noopener”>Arktik Aslında Ne? videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için tıklayınız.
Dünyada 7 tane kıta var. Avrupa, Asya, Afrika, Kuzey, Güney Amerika falan. Bunları zaten biliyorsunuz. Avustralya’yı da ekle. Etti mi sana 6? Bir de dünyanın en güneyinde buzullarla kaplı bir kıta daha var. Antarktika. Etti 7. İyi de sadece güneyinde mi buzullar var? Şöyle dünya haritasını bir gözümüzün önüne getirsek aha da işte burası da buz. Neden kıta sayılmıyor peki? Hoş, bu videoda cevabını arayacağımız en basit soru bu. Gelelim diğerlerine. Bu bölgenin dünya için önemi ne? Küresel iklim değişikliğiyle ne alakası var? Neden durmadan adını haberlerde duyuyoruz? Ülkemizden kilometrelerce uzakta olduğu halde Türkiye neden Ulusal Kutup Bilim Programı kurdu ve neden kutuplara sefer düzenlemeye başladık? Ya durüperin, ne amma soru sordun ya? Diye isyan etmeyin. Her sorunun cevabı şimdi Vibio’da. Aradaki buzları eritmeden önce iki kere düşünmenizi gerektiren yer Arktik bölgesi. Ama merak etmeyin. Bir nefes alışta beyninize iki defa oksijen gideceği için daha iyi düşünürsünüz. Kafalar iyice karıştı değil mi? Durun, yine başa saralım orçum. Arktik, adına eski Yunancada ayı anlamına gelen Arktos sözcüğünden alıyor. Toplam 27 milyon kilometre karelik bir alan. Ama bunun sadece 9 milyon kilometre karesi kara. Geri kalanı deniz.
Havası tap taze, inanılmaz ferah. O yüzden elini korka kalıştırma, orayı hayal etmek için şöyle geri yiyin bir nefes al. Şimdi dur, içine iki defa oksijen çektin. Çünkü okyanus ve denizlerde dünyadaki tüm ormanlardan daha fazla oksijen üretiliyor. Geçtiğimiz senelerde İstanbul Boğazı’nın bu renge dönüştüğünü hatırlarsınız. Her türlü hava ve su koşulunu depreme bağlamamız gibi bunda da Allah Allah deprem mi olacak? Hayırdır diye korkmuştuk. Ama aslında bu rengin olmasının sebebi suda yaşayan fitoplanktonlardı. Onların en rahat üreyip beslendikleri yerlerden biri de çeşitli nedenlerden dolayı buzların olduğu bölgeler. Özellikle de konumuz olan Arktik bölgesi. Bu fitoplanktonlara geniş çaplı bir şey olsa dünyadaki oksijen dengesi bozulmaya başlar. Havadaki oksijen miktarı azalır. Arktik maalesef bugün aynı zamanda dünyanın en hızlı oksijen kaybeden bölgesi.
Küresel iklim değişikliğinin etkileri arttıkça yazın eriyen buzulların yeri kışın tam dolmuyor. Deniz buzu ve buzul miktarı kalıcı olarak azalıyor. Planktonların ürettikleri oksijen azalıyor. E planktonlar yenilince biz de yenilmiş sayılıyoruz. Kırılan buzlar maalesef sadece buz devrindeki o sincabı üzmüyor. Arktik tüm dünyadaki sabit iklim şartlarını da etkiliyor. Eğer arktik buzları düzensiz şekilde çözülmeye başlarsa, dünyadaki rüzgâr akımları etkilenir. Daha fazla aşırı uç hava olayı görmeye başlarız. Buzlar su olunca su altında kalacak kıyı şehirlerini, belki evlerini taşımak zorunda kalacak milyonları hiç sarmıyorum bile. İtalya’daki Venedik’le İstanbul’da Üsküdar su dünyası filminin setine dönüşür. İşte tüm dünyadaki bilim insanlarının arktikin suyundan, havasına, her şeyini incelemelerinin nedenleri biraz da bunlar. Arktik tüm dünyayı etkileyebiliyor. Türkiye’nin devlet seviyesindeki arktik girişimi 2015’te oldu. Dışişleri ve İTU-POLREK’in işbirliğiyle. Sonrasında Ulusal Kutup Bilim Programı kuruluyor. Arktik ile ilgili bilimsel araştırmalar planlanıyor. Hedeflerden biri, Türkiye’nin arktik bölgesinin geleceğini belirleyecek arktik konseyine katılması. Türk bilim insanları, deniz buzundan su ekosistemlerine, jeodinamiklerden mikroorganizmalarına kadar arktikte birçok araştırmayı yapmaya başlıyorlar. Maalesef eriyen buzları tekrar doldurmak, bir ağaç dikmek kadar basit değil. Buzların erimesi, Ozan’ın delinmesi gibi bir şey. Bir kere oldu mu, geri dönüşü zor.
İlk Yorumu Siz Yapın