Dünyanın En Yaşanılası Ülkesi: DANİMARKA Hakkında 27 İNANILMAZ GERÇEK
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=OP2sA0dRKnc.
Herkese merhaba ben Sumer Ahçenet. Danimarka, kuzey Avrupa’nın en güneyinde kökleri vikinglere dayanan en küçük İskandinav ülkesi. Yüzü ölçümü 42.993 km² olan ülkenin tek sınır komşusu Almanya. Fakat İsveç’te de yarısı denizin üstünde bir köprü ve diğer yarısı denizin altında bir tünel ile bağlantısı bulunmakta. Öresund Köprüsü adı verilen bu bileşik köprü sayesinde ülke İskandinavya ve Avrupa’nın geri kalanı arasında tam bir geçit rolünde.
Burası dünya üzerinde varlığını sürdüren en eski krallık. Ülkenin bayrağı bile bugün hala geçerliliğini koruyan en eski bayrak oğluna ummanına sahip. Fakat Danimarka ve Danimarka Krallığı birbirileriyle karıştırılmamalıdır. Danimarka Krallığı Danimarka Anakarası’nın yanı sıra, Fareo Adaları ve dünyanın en büyük adası olarak kabul edilen, %80’i buzullarla kaplı, güre nantıda kapsamakta. Bu iki bölge özerk olsa da dış işlerinde ve savunmada Danimarka’ya bağlı. Yani krallığın yönetimi tamamen Danimarka’nın kontrolünde.
Ülkenin yüzü ölçümü her ne kadar küçük olsa da, krallığın sahip olduğu toplam alan 2 milyon km²’yi aşmakta. Danimarka çok sayıda köprüyle birbirine bağlanan adalardan oluşan bir ülke. Mesela başkent Kopenak, Zeylanda Adası’nda yer alıyor. Ülkenin neresinde olursanız olun, denizden en fazla 52 km uzaklaşabiliyorsunuz. Toplamda 1419 ada var. İstanbul’dan Kopenak’a yolculuk aktarmasız bir şekilde yaklaşık 3.5 saat sürmekte.
İki ülke arasındaki zaman farkına bakarsak burada hayat Türkiye’ye göre 1 saat geriden geliyor. Danimarka mutluluk denilince aklı ilk gelen ülkelerden biri. Öyle ki ülkede Mutluluk Araştırma Institüsü diye bir bölüm bulunmakta. 2012 yılından bu yana 3 defa dünyanın en mutlu ülkesi. 2021 yılındaysa dünyanın en mutlu ikinci ülke seçildi. Burası refah düzeyi en yüksek ülke. 2021 Küresel Barış Endeksine göre ülke dünyanın en güvenli 3. ülkesi.
Dünyanın en güvenli şehri ise Kopenak. Ülkede suç oranı yok denecek kadar az. Öyle ki çelik kapı yaygın olarak kullanılmıyor. Marketler ve bakkallar birçok ürünü gece boyunca dışarıda bırakıyor. İnsanlar tanımadığı kişilere karşı bile bir güven duyuyorlar. Sokaklarda meyve ve sebzelerin satıldığı bir para kutusu ya da hesap numarasının bırakıldığı başıboş tezgahlar var. Peki Danimarkalılar nasıl bu kadar mutlu gün hayat sürüyorlar? Bir günlerini nasıl geçiriyorlar? Mutlu hayatlarının görünmez pencerelerinde farklı bir dünyaları var mı? Tüm bunları size bütün gerçekliğiyle, kimizamansa pek yansıtılmayan karanlık yönleriyle aktarmaya çalışacağım. Öncelikle bir ön bilgi vermem gerekirse, aslında Danimarkalılar en yüksek gelir vergisi ödeyen 4. alg. Kazançlarının neredeyse %60’ını devlete veriyorlar. Fakat kimse bu durumdan şikayetçi değil. Çünkü ödedikleri vergiler hem onlara hem de ihtiyaç sahiplerine eğitim, sağlık, madde destek gibi yollarla fazlasıyla geri dönüyor. Zaten burası Finlandiya ve Yeni Zelanda ile beraber yolsuzluğun en az görüldüğü ülke. Danimarka insanların gelecek kaygısı olmadan hayatlarını sürdürdüğü bir yer. Mesela bir bebek hayata geldiği ilk andan 18 yaşına gelene kadar devletten karşılıksız olarak ayda ortalama 1000 kron yardım alıyor. 18 yaşından sonra ise okumaya devam eden öğrencilere kendilerine bağımsız bir hayat kurabilmeleri için SUA adı verilen eğitim bursu ödenmeye başlanıyor.
Mesela 20 yaşındaysanız ve ailenizden ayrı yaşıyorsanız bu bursun tutarı aylık 6397 Danimarka kronu. Yaşlılara ise evde ücretsiz bakım imkanı sağlanıyor. Yani Danimarkalılar ne gençliklerinde ne de yaşlılıklarında herhangi bir geçim ya da bakım kaygısı yaşamıyorlar. Ama onların daha farklı problemleri var. Bunlar gibi birçok bilgiden detaylı bir şekilde videonun ilerleyen kısımlarını anlatmaya devam edeceğim. Gelin ilk olarak ülkenin demografik yapısına bakalım.
Toplam nüfusu yaklaşık 5.8 milyon. Nüfusun %85.8’i Danimarkalılardan, %1.2’i ülkedeki en büyük azınlık grup olan Türklerden, geri kalan %13’ü ise diğer gruplardan oluşmakta. Nüfusun yaklaşık %88’i Hıristiyan, %5’i Müslüman, geri kalan %7’si ise hiçbir dine mensup değil. Aslında bu veriler tam olarak gerçeği yansıtmıyor. Çünkü Danimarka layık bir ülke değil. Doğan bebekler direkt olarak Lütaryan krisisine kaydediliyor. Yapılan anketlere göre nüfusun yalnızca %19’u dinin hayatlarının önemli bir parçası olduğunu söylerken bu kişilerin ancak %3’ü pazar günü kilisede ayinlere katılıyor. Hatta yapılan anketler %68 oranla dünyada ateistliğin en yaygın olduğu 10. ülkenin Danimarka olduğunu göstermekte. Danimarkalıların karakteristik bir dış görünüşleri var. Halkın %59.5’i Mavi gözlü. Yaşam tarzları sayesinde genellikle atletik vücutlara sahipler. Her ne kadar viking torunu olsalar da yıllar içinde genetik kopları kırıldığı için nüfuslarının yalnızca %2’si kızıl. Bu arada Danimarkalılar dünyanın en güçlü 4. pasaportuna sahipler. 188 ülkeye dizesiz giriş imkanları bulunuyor. Ülkedeki günlük hayata bakacak olursak resmi dil Danca. Nüfusun %90’ından fazlası iyi derecede İngilizce biliyor. En yaygın 3. dilse Almanca. Üniversitelerde hemen hemen tüm yüksek seviyeli ders kitapları İngilizce.
Sadece 5-6 milyon insanın konuştuğu bir dile çeviri yapmak yayıncıların maliyetine değmiyor. Yine aynı nedenle dolayı yabancı filmlere dublaj yapılmıyor. Nadiren altyazı ekleniyor. İngilizce bu denli hayatlarının içinde olduğu için iyi derecede konuşabiliyorlar. Çünkü yeraltı kaynakları bakımından zengin olmayan ve ayakta kalabilmek için diğer ülkelerle ticaret etmek zorunda kalan Danimarkalılar eğer sadece daha önce konuşurlarsa 6 milyonluk çok küçük bir dünyaya hapsolurlar ve izole bir ülkeye dönüşürler.
Ülkenin para birimi Danimarka kronu ve bugünkü kurlara göre bir Danimarka kronu 2.12 Türk lirasına karşılık gelmekte. Danimarka dünyanın en dijitalleşmiş ülkelerinden biri çoğu işlem nakitsiz bir şekilde gerçekleştirilmekte. Bankalar 8 yaşından küçük çocuklar için özel kartlar çıkartıyor. Ülkede belirli bir asgari ücret yok. Ortalama maaş 23.000 kron civarında yani yaklaşık 50.000 Türk lirası. Mesleklerin ortalama maaşlarına bakarsak doktorlar 95.000, avukatlar 70.000, mühendisler 50.000, öğretmenler 40.000, garsonlarsa 18.000 Danimarka kronu kazanıyor. Fakat tüm bu maaşlar üzerinden kazancı oranla %33’den %55.9’a kadar değişen bir vergi kesilmekte. Vergi demişken evinizde bulunan kullanılsın ya da kullanılmasın. Televizyon, tablet, telefon gibi her türlü elektronik eşya için her ay belirli bir miktarda vergi ve ayrı belirli bir ücret ödeniyor. Danimarka’da insanlar işini kaybedince mutsuz oluca bir iş yapmak zorunda kalmıyor. Devlet işsiz kaldığınız süre boyunca çalışırken aldığınız maaşın neredeyse tamamını siz iş bulana kadar kimi zaman 2-3 yıl boyunca ödemeye devam ediyor. Tek şart her ay iş aradığınızı ispatlayan belgeleri devleti bildirmek. İş yapma kolaylığı endeksinde 3. sırada olan ülkede işsizlik oranı sadece %2.5. Danimarka dünyanın en pahalı 5. ülkesiyken başkent Kopenaksa dünyanın en pahalı 7. şehri. Basit bir örnek vermek gerekirse burası ortalama 75.20 dolarla saç kesiminin en pahalı olduğu ülke. Kadınlarda ise bu ücret 102.20 dolar. Sosyalleşmek diğer ülkelere kıyasla pahalı. Ucuz bir restoranda yemek yemek 130 kron. Ortalama bir kafede oturup kahve içmek 40 kron. Sinemaya gitmek 100 kron.
Ama halkın alım gücü dünya sıralamasında 4. konumda. Ayda 20.000 kron kazanan bir kişi bir haftalık kazancıyla bir dizüstü bilgisayar, iki haftalık kazancıyla son model bir cep telefonu, üç aylık kazancıyla ise ikinci el küçük bir araba alabiliyor. Ülke kişi başına düşen gayrı isafi yurti çağsağ sıralamasında ise 7. Biliyorsunuz ki günümüze sürekli internete bağlayız. Bu nedenle de bugünün videosu özellikle seyahat sırasında çevrim içi özgürce ve güvenli bir şekilde geziminizi sağlayan ve popüler bir VPN hizmeti olan NordVPN ile iş birliği içinde yapıldı. Bu yazılımla sadece korunmakla kalmaz kendinizi 60 farklı ülkede konumlandırabilir ve harika avantajlar elde edebilirsiniz. Örneğin uçak bileti fiyatları ülkeden ülkeye değişmektedir. Uygulamayla daha ucuz uçak bileti ve otel satın almak için en uygun ülkeye bağlanıp avantajı kullanabilirsiniz. Daha önce bu içerik ülkenizde mevcut değil ivaresini görmüşsünüzdür. NordVPN ile artık bu tür sorunlarda da karşılaşmayacaksınız.
Çok daha fazla filme ve içerik kataloğuna coğrafik hızlamalar olmaksızın erişebilirsiniz. Bu kanalın izleyicileri olarak şu anda nordvpn.com.sümeyra.cenet adresine giderseniz satın alınan indirimli 2 yıllık plana ek olarak 1 aylık ücretsiz kullanımınız ve 30 günlük para iade garantiniz olacak. Şimdi videoya kaldığımız yerden devam edelim. Marketlerde et ve süt ürünleri dahil son tüketim tarihi yaklaşan ürünler ve tazeliğini kaybetmek üzere olan meyve ve sebzeler yarı fiyatına kadar düşüyor. Burası şeker tüketiminin en fazla olduğu 9. ülke. Kişi başına düşen yıllık şeker tüketimi 43.5 kilogram. Bu aslında Danimarkalıların bir kültürü haline gelmiş. Her cuma günü çocuğundan yaşlısına herkes marketlere ya da şeker karıştırılan yerlere gidiyor ve akşamları aldıkları şekerleri sınırsız bir şekilde tüketiyorlar. Ayrıca alışık olmanın aksine burada bazı ağır kesiciler ve vitaminler eczanelerin yanı sıra market raflarında da satılıyor. Bunun nedeni ise halk arasında vitamin kullanımının oldukça yaygın olması. Özellikle D vitamininin. Çünkü ülkinin en büyük sorunlarından biri yeteri kadar güneş görmemesi. Bu da birkaç sorunu beraberinde getirmekte. Aralık ayında bir günün uzunluğu 7 saate kadar düşüyor. Güneş sabah 8.30 gibi doğuyor ve öğlen 3.30 gibi batıyor. İnsanlar ortalama 4 ay boyunca güneş doğmadan işe gidiyorlar ve işten çıktıklarında güneş çoktan batmış oluyor. Zaten bu zaman diliminde havanın sürekli puslu ve kapalı olması, güneşin gün içinde görülmesini de neredeyse imkansız hale getiriyor. Yazınsa durum tam tersi. İnsanlar hava kararmadan uyumaya çalışıyor. Haziran ayında güneş saat 4.30’da doğarken akşam 10’da batıyor. Fakat gün tam kararmışken kısa bir süre sonra tekrardan aydınlanmaya başlıyor. Yani zifiri karanlık sadece birkaç saat sürüyor. Yılın yarısının yağmurlu ve soğuk geçtiği Danimarka her ne kadar bir kuzey ülkesi olsa da etrafındaki ülkelere kıyasla en az kar yağışı alan ülke. Bunun nedeni ülkenin daha içeride kalması ve yükseltisinin çok az olması. Ülkede neredeyse dağ bile yok. En yüksek nokta yaklaşık 171 metre yüksekliğinde. Ülkenin yıl boyunca sahip olduğu bu kasvetli havası Danimarka’yı dünyanın en çok kahve tüketilen dördüncü ülkesi yapmakta. Kişi başına düşen yıllık alkol tüketimi 10.13 litre. Halkın %37’si düzenli olarak alkol kullanmakta. Burası genç nüfusun en çok alkol tükettiği ülke. Alkol almanın yasal yaşı 16. Ama 13-14 yaşındaki çocukların arkadaşlarıyla toplanıp içki içmesi oldukça yaygın. Okullarda düzenlenen partilerde bile öğrencilere alkol ikram ediliyor. Danimarka’nın en büyük problemlerinden biri ise depresyon, parikadak ve ansiyetlik bozukluklar gibi mental hastalıklar. Burası en fazla antidepresan kullanılan 10 ülkeden biri. 2018 yılında yayınlanan raporlara göre nüfusun yaklaşık %12’si düzenli olarak psikiyatrik ilaç kullanıyor. Özel alan onlar için çok önemli. Fakat insanların hayatlarını kendi özel alanlarına sınırlaması büyük bir yalnızlık sorununu da beraberinde getiriyor. Özel alana müdahale olduğunu düşündükleri için kimse işini ya da evli olup olmadığını, kaç çocuğu olduğunu, hatta hayatının nasıl gittiğini dahi sormuyorlar. Mesela evlerinde genel olarak perde kullanmamaların nedeni de kimse bakmadığı için ihtiyaç duymamaları, toplu taşımalarda bile birinin yanına oturmaktansa ayakta durmayı tercih ediyorlar. Danimarka halkı dışa kapalı bir toplum. Sarsılması zor, devasa duvarlara sahip. Çoğunun çevresi çocukluktan beri tanıştığı insanlardan alışıyor. Onlar için iş arkadaşlığının gerçek bir arkadaşlığa dönüşme ihtimali çok düşük. Burası yeni arkadaş edinmenin en zor olduğu ülke. 2021 yılında Expat Insider’ın yayınladığı ve 57 şehrin değerlendirildiği bir rapora göre Kopernak yerleşmesi en zor dördüncü şehir. Yıllarca burada yaşayıp bir Danimarkalı ile arkadaşlık kuramamış insanlar var. Ülkede yaşayan göçmenler dışarıda bir yürüyüş yaptıklarında bile yalnızlığı derinden hissettiklerini söylüyorlar. Ülkenin en turistik şehri olan Kopernak dışındaki şehirler göz önüne alındığında AVM, restoran, bar ve kafeler hariç hemen hemen her yer hafta sonu öğlen 2-3 gibi, hafta içi ise 4-5 gibi kapanıyor. Çünkü Danimarkalılar tam bir ev insanı. Bunun nedeni ise mutluluklarını sırrı olarak adlandırılan sahip oldukları yaşam felsefesi Hüga. Hüga’nın tam olarak bir kelime karşılığı yok. Kısaca özetlemek gerekirse sıcak ve rahat bir ortamda, kimi zaman yalnız çoğu zamansa yakın arkadaş ya da aile gibi küçük gruplar eşliğinde gevşeme sanatı. Samimiyete, sükunetin birleştiği ve oksitosini salgılayan bir ortam. Her Danimarkalı’nın evinde Hüga köşesi bulunmakta. Yumuşak çoraplar, battaniyeler, kahve kupaları ve kahve, mum gibi eşyalar Hüga’nın ayrılmaz parçaları. Yağmurlu bir günde evde mum ışığında muhabbet etmekle Hüga, şömine başında kitap okumakta. Danimarkalılar genel olarak hayattan doğum bektensiz düşük insanlar. Bu sayede de mutluk alabilmeyi başarabiliyorlar. Jante yasasına göre yaşıyorlar. Jantelog’un gösterişten kaçınma, zenginlikten konuşmama, kişisel başarılarla övünmeme, kısacası kendilerine herhangi bir konuda bir başkasından daha iyi düşünmemeler üzerine kurulu bir sosyal davranış biçimi. İskandinav gençliğine aşılanmış bir ideoloji. Burası araba, ev ya da maddi değer taşıyan şeylerin bir güç göstergesi olarak kullanılmadığı, kullanılamadığı bir ülke. Herkes eşit. Makam ve mevkiinin bir önemi yok. Mesela Kraliçenin torunları ilkokula bu gördüğünüz devlet okulunda başladı. Kraliyet ailesinde mensup kişilerin halk arasında alışveriş yapması ya da kafelerde oturması oldukça normal. İş yerlerinde herkes birbirine ilk isimleriyle hitap ediyor. Unvan kullanılmıyor. Herkesin bir söz hakkı var. Torpil hayatın hiçbir alanında yok. Her meslek grubu aynı saygıya, aynı değere sahip. Ortalama çalışma saati haftalık 37 saat. Fakat esnek bir çalışma prensi birbirini misiyorlar. Önemli olan ne kadar verimli çalışıldı ve verilen işlerin bitirilmesi. Uzayan mesai saatleri yok. Eğer ki böyle bir durum olursa ek ücret ödeniyor. Zaman Danimarkalılar için gerçekten çok önemli. Hatta büyük bir çoğunluğu hayatlarını ellerinde ajandalarıyla geçiriyorlar. Bir toplantı olacaksa ya da en basitinden bir arkadaşlarıyla buluşacaklarsa bu en az iki hafta öncesinden planlanıyor. Ve buluşma evde de olsa ne 5 dakika geç ne de 5 dakika erken tam vaktinde orada olmaları bekleniyor. İş hayatına dönersek çalışma alanınızda sınırlandırılmaz. Çalışanların haftada en az bir gün ofisten uzak çalışmasına izin verilir. Burası iş yaşam dengesi en iyi olan ülkelerden biri. İnsanlar işe zaman ayırdığı kadar kendi özel hayatlarına da zaman ayırıyorlar. Ve bu ikisini birbirine karıştırmıyorlar. Mesela ebeveynler genellikle öğlen 3.30’dan sonra işten ayrılarak çocuklarını okulan almaya giderler. Ayrıca ülkede kadın erkek rolleri bulunmuyor. Erkek mesleği denilen çoğu işi kadınlarda yapıyor. Hatta evde yemekleri ve temizliği ağırlıklı olarak erkekler yapmakta. Danimarka 2021 yılında kadınların yaşaması için en iyi dördüncü ülke seçildi. Evlilik ülkede çok yaygın değil. Öyle ki ortalama evlenme yaşı erkeklerde 38.9 kadınlardaysa 36.4. Bu arada 25 ve 30 yaşına geldiğinizde hala bekerseniz geçmişten gelen şu an sadece eğlence amaçlı uygulanan bir gelenek var. 25 yaşında sizi ya bir sandalyeye ya da bir direğe bağlıyorlar. Ve başınızdan aşağı önce su sonra ise tarçın döküyorlar. 30 yaşına geldiğinizde ise aynı şey karabiberle yapılıyor. 2021 verilerine göre evliliklerin %41.7’si boşanmayla sonuçlanıyor.
Boşanmalar o kadar yaygın ki yakın zamana kadar basit bir çevrim içi form doldurularak boşanılabiliyordu. 2018 yılında bu değişti. Boşanmak isteyen çiftlerin 3 ay beklemesi ve danışmanlık alması şart hale getirildi. Bu tekrar bir araya gelmeleri için değil. Boşandıktan sonra sağlıklı bir ilişki kurabilmek ve birlikte eve ve yenik yapmaya devam edebilmeleri için. Öyle ki Danimarka 2021 yılı verilerine göre bir çocuğun büyümesi ve yaşaması için en iyi ülke. Bunun yanında ise dünyanın en mutlu çocuklarına sahip 11. ülkesi. Kendi kendine bakabilen bağımsız çocuklar yetiştirmek onlar için çok önemli. Çocuklar her yaşta özgür bir birey olarak kabul ediliyor. Sadece kızlara değil erkek çocuklara da ev işleri veriliyor. Mesela 2 yaşındaki erkek bir çocuk sofranın kurulmasına yardım edip kendi bulaşığını makineye koyabiliyor. Bu arada bebekler 2 yaşına kadar sıcaklık eksi 10 santigrat derecenin altına düşene de bebek arabalarında dışarıda uyutulur.
Bu yüzden de evlerin ya da restoran, kafe, mağaza gibi yerlerin önünde başı baş olarak birden fazla bebek arabası görmek oldukça yaygın bir durum. Kreşlerde de durum aynı. Eğer bebek evde uyuyorsa genellikle cam açık ve üstü açık bir şekilde uyutuluyor. Temiz havada uymanın bağışıklığı güçlendirdiğine, bir hissel zekayı arttırdığına ve bebeklerin daha sakin bir gün geçimlerini sağladığına inanıyorlar.
Lise ile öğrenciler genellikle part time işlerde çalışarak birikim yapıyorlar ve 18 yaşına bastıklarında tek başına yaşamaya başlıyorlar. Bu arada ülkede doğum günleri geleneksel bir şekilde kutlanıyor. Bayrak çok önemli. Eğer bir evin kapısında Danimarka bayrağı asılıysa bu evde bir kutlama olduğunun bir göstergesi. Pastalar genellikle Danimarka bayrağıyla süslenip masa dahil etrafta bayraklarla donatılıyor.
Geleneksel pastaları olan lowkey ya da keyman adı verilen üzeri şekerlemelerle kaplı insan şeklinde bir pasta hazırlanıyor. Bu pasta bir ritüelle yeniliyor. Önce boyun kısmı kesiliyor ve bu esnada herkes çığlık atıyor. İlginç olan diğer bir şey kutlamalarda kendi pastanızı kendiniz getirmeniz. Eğer dışarıda yemek veriliyorsa hesabı sizin ödemeniz bekleniyor.
Bu arada hediyeler doğum günü sahibinin daha önceden hazırladığı bir dilek listesine göre alınıyor. Düşük doğum aranı ülkede bir sorun. Aileler ya hiç çocuk yapmıyorlar ya da tek çocuk yapıyorlar. Bu yüzden de devlet nüfusu arttırmak için çocuk yapmayı planlayan çiftleri tüm masraflarını karşılayarak yurt dışına tatile gönderiyor. Çiftlerin yapmaları gereken tek şey ülkeye döndüklerinde kadının hamile olduğunu kanıtlayan bir test et devleti bildirmeleri.
Çocuk doğduğunda ise 3 yaşına kadar ki tüm bez masrafları devlet tarafından karşılanıyor. Zaten devlet her aileye sahip olduğu her çocuk için 18 yaşında gelene kadar çocuk parası ada altında aylık ortalama 1000 krom para ödüyor. Toplamda verilen 1 yılık ücretli izin hakkının 6 ayını eğer isterse baba adayı kullanıyor. Devlet çocuk bakım ücretinin 4’te 3’ünü finanse ettiği için kadınların %86’sı bebek sahibi olduktan sonra çalışmaya devam edebiliyor. Ayrıca ülkede sperm bankaları sayesinde çocuk sahibi olup o çocuğu tek başına büyütmek de normal bir durum. Burası dünyada sağlık sisteminin en iyi olduğu 3. ülke ve sağlık tamamen ücretsiz. Hatta her vatandaş için ayrılan sağlık bütçesinin kullanılmayan miktarı sene sonunda vatandaşın hesabına yatırılıyor. Dişçiye sadece 18 yaşını dolduran insanlar para ödüyor. İlaçlar belirli bir limitin üstündeyse devlet tarafından karşılanıyor. Ülkede tamamen ücretsiz olan diğer bir şeyse eğitim. Avrupa vatandaşı olan herkes bundan yararlanabilmekte. Özel okulların %75’ini devlet karşılamakta. Bu yüzden de okula kayıtlarda çok sıra oluşuyor. Aileler çocukları doğduktan hemen sonra yani yıllar öncesinden okullara kayıt yaptırıyor. Aslında devlet özel fark etmeksizin ülke dünyanın en iyi 3. eğitim sistemine sahip. Zaten 10 yıldan fazla bir süredir eğitimde lider olan Finlandiya’yı örnek alıyorlar. Kişilik gelişimine o kadar önem veriliyor ki okullarda her hafta 1 saatlik zorunlu empati dersi bulunuyor. Üniversiteden mezun olma yaşı genel olarak 26-27. Gençler gelecek kaygısı taşımadığı için bol bol seyahat edip kendini daha iyi tanıyıp mutlu olacakları alanı keşfedip bir üniversite okumaya başlıyorlar. Bu arada devlet okullarında çay ve kahve ücretsiz olarak verilmekte. Hatta özellikle üniversite kampüslerinde yemek hazırlayıp ısıtabileceğiniz ortak alanlar bulunmakta. Eğitimde doğanın önemi çok büyük. Ülke orman anaokulları ile ünlü. Çocuklar tüm günlerini soğuk da olsa dışarıda geçirirler. Yürüyüşler yaparlar, oyun oynarlar, ağaçlara tırmanırlar, gerçek aletler, bıçaklar, testereler kullanırlar. Araştırmalar yeşil alanlara erişimi olan çocukların fiziksel ve sosyal olarak daha aktif olduklarını, daha özgür hareket ettiklerini ve daha az hasta olduklarını gösteriyor. 2021 yılında Koppenak dünyanın en temiz şehri, Danimarka ise en temiz ülkeli seçildi. Halk bilinçli, herkes çöplerini ayrıştırıyor. Mesela ülkede satın aldığınız her plastik şişe ve teneke kutu için 1 ile 3 kronar arasında değişen depozite ücreti ödüyorsunuz. Ve daha sonra biriktirdiğiniz atıkları ülkenin her yerinde bulunan bu geri dönüşüm makinelerine atarak ödediğiniz depoziteleri geri alıyorsunuz. Bu arada tuvalet dahil ülkenin her yerindeki musluklardan su içilebilir. Koppenak dünyanın en çevre dostu şehri. Hatta 2025 yılına kadar dünyanın ilk karbon nötr başkenti olma hedefliyor. Şehirdeki hanelerin yalnızca %29’u araba sahibi. Halkın %62’si işe ya da okula giderken bisiklet kullanıyor. 2019 Koppenak Endeks raporuna göre Koppenak dümdüz coğrafyası ve geliştirdikleri altyapılar sayesinde dünyanın en bisiklet dostu şehri. Danimarkalılar günde ortalama 1.7 km ile dünyanın en fazla bisiklet kullanan ikinci halkı. Öyle ki araba trafiğinden çok bisiklet trafiği yaşanıyor. Bisiklet kullanırken hangi yöne dönecekseniz kol sinyali yapmanız şart. Burası 2021 yılında en çok elektrikli arabanın satıldığı dördüncü ülke. 2030 yılından sonra ülkede benzinli ve dizel araçların satılmasının yasak hale getirilmesine karar verildi. Danimarka elektrik ihtiyacını %50’sini rüzgar ve güneş enerjisi ile sağlayan bir ülke. Hanelerin 3’te 2’sinin ısınma ihtiyacı ise çöplerin geri dönüştürülmesinden elde edilen enerji ile sağlanıyor. Ülke kendi enerjisini kendi üreten 4.000 kişinin yaşadığı, dünyanın ilk yenilenebilir enerji adasına sahip ve bunu 1997’de yaptı. Zaten ülke genel olarak bir tüketim toplumuna değil sürdürülebilir bir topluma sahip. İnsanlar aldıkları bir eşyayı uzun yıllar boyunca kullanıyorlar. Sonra ise satıyorlar. İkinci El Pazarı oldukça yaygın. Burası organik tüketimin en fazla olduğu ülke. Facebook zaten yaygın değil. İnsanların %96’sı evde yemek yiyor. Bu arada dünyanın en başarılı restoranı Danimarka’da bulunuyor. Noma adı verilen bu restoran arka arkaya 3 toplamda ise 5 defa dünyanın en iyi restoranı seçildi. Ülke en yüksek ekilebilir arazi yüzdesine sahip. Topraklarının 3’te 2’si tarıma ayrılmış ve her yıl nüfusun 3 katından daha fazlasına yetecek miktarda üretim yapılmakta. Zaten ülke şu anki ekonomik gücünü geçmişteki tarımsal faaliyelerine borçlu. Tarımın önemenin yeni nesnede aktarılması için her yıl okullarda patates tatili denilen bir haftalık ara oluyor. Ve öğrenciler kırsal alanlara patates toplamaya götürülüyor. Bugün Danimarka topraklarının yaklaşık %15’i orman. İlginç olan şey şu an sahip olduğu tüm bu ormanlık alanların neredeyse hepsinin halkın ağaçlandırma çalışmaları sonucunda oluşmuş olması. Danimarka havası en temiz 5. ülke olsa da akciğer kanserinin en çok görüldüğü 7. ülke.
2022 yılında Danimarka dumansız bir nesil yetiştirmek için 2010’dan sonra doğan herkese sigara ve diğer nikotin ürünlerinin satışını yasaklamayı düşündüğünü duyurdu. Burası meme kanserinin en çok görüldüğü 5. ülke iken genel olarak bakarsak herhangi bir kanser türününde en çok görüldüğü yine 5. ülke. Aynı zamanda burası genetik bir hastalık olan emesin en çok görüldüğü ülke konumunda. Danimarka şehir planlamasında dünyada önce olan ülkelerden biri öyle ki dünyanın dört bir yanındaki şehir plancıları bir şehrin nasıl tasarlanacağına dair bir örnek olarak Kopenak’a baktılar. Ne kadar iyi olduklarını anlamak için bu kasabaya yukarıdan bakmanız yeterli. Aslında buranın inşa edilmesinin temel nedeni birbirine yakın yaşayan insanların arasındaki sosyal etkileşimi arttırmak. Farklı bir bölgede bulunan bu oval bahçeli evler ise başka bir örnek.
Fakat şöyle bir sorun var. Şehir planlamasına göre ülkede apartmanlar en fazla 5 kat olarak inşa edilebiliyor. Ayrıca insanlar genel olarak müstakil evlerde yaşamayı tercih ediyorlar. Kısacası araziler oldukça az nüfusu barındırıyor. Bu yüzden de halkın alım gücü ne kadar yüksek olursa olsun ülkede ev kiralamak ya da ev sahibi olmak gerçekten çok zor.
Devlet her geçen gün artan barınma sorununun bir kısmını çözmek için 50 yıl içinde tamamlanması planlanan 35.000 kişinin yaşayabileceği büyüklükte yapay bir adanın inşa edilmesine onay verdi. Ev kiralamanın en zorlu tarafı 10.000 kronluk bir daire için 3-6 ay arasında değişen kira bedelini yani 30.000 ile 60.000 kronun arasındaki bir parayı depozita ücreti olarak ödemek. Bu yüzden de ülkede popüler olan şey oda kiralamak.
Kopenak’ta bir odalı bir evin kirası ortalama 10.000 kronken aynı standartlarda bir evin odası 5.000 kron ve depozita ödeme zorunluluğu yok. Burası Kristiania. Danimarka kurallarından bağımsız kendi kuralları olan şehrin merkezinde başına buyruk özerk bir bölge. Vergi dahi ödenmiyor. Burada yaşayan insanlar kendilerini Danimarkalı olarak bile kabul etmiyorlar. Bir bayrakları ve lön adı verilen para birimleri var. Koşmak ya da halka açık olan belirli alanlarda fotoğraf ve video çekmek, araba kullanmak yasak. Hırsızlık yapanlar sınır dışı edilmekte. Yerlilerin oluşturduğu atmosferi dışarıdan gelen insanların bozmasını engellemek için burada ev almak ve satmak yasak. Bölgenin ön plana çıkan özelliği ağır kimyasallar dışında yasaklı madde kullanımının serbest olması. Eskiden askeri bir kışla olan bu yer terk edildikten sonra ilk etapta evsizlerin yaşadığı bir bölge daha sonra ise sanatçıların, hippilerin ve sistemden memnun olmayan insanların yaşadığı bir bölge haline geldi. Belirli bir nüfusa ulaşınca ise özelliklerini ilan ettiler. Danimarka ise buranın özelliğini ancak 2012 yılında sosyal deney adı altında kabul etti. Umarım videoyu beğenmişsinizdir. Öncelikle bu videoda anlattığım tüm bilgilerin kaynaklarına açıklama kısmından ulaşabilirsiniz. Benden anlatmamı istediğiniz diğer ülkelerde yorum kısmına yazmayı unutmayın. Dünyayı beraber tanıyacağız.
Bu yüzden de yeni yuplayacağım videolarımı kaçırmamak için kanalıma abone olmanız yeterli. Bir sonraki videoda görüşmek üzere. Hoşçakalın.
Ben Sumer Açenet.
İlk Yorumu Siz Yapın