"Enter"a basıp içeriğe geçin

İngiltere Tarihinin En Ünlü Suikast Girişimi – Guy Fawkes ve V for Vendetta’ya İlham Veren Komplo

İngiltere Tarihinin En Ünlü Suikast Girişimi – Guy Fawkes ve V for Vendetta’ya İlham Veren Komplo

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=IR67GSMsvpU.

London’da soğuk ve karanlık bir gece.
Westminister Sarayı derin bir sessizliğe gömülmüş durumda. Dışarıda uğul dayan rüzgardan başka tek bir ses yok. Ancak bu geçici bir sessizlik. Gece yarısına doğru kralın muhafızları,
parlamento sarayının altındaki mahzenleri didik didik arıyor. Oradan oraya koşuşturan adım sesleri, hutubetli depoların duvarlarında yankılanıyor. En sonunda askerler, Lord’lar kamarasının altında Thomas Perce’ye ait bir depoda gizlenmiş 36 adet varut fıçısı buluyor.
Bu miktar, tüm Westminister Sarayı’nı yerle bir etmeye yetecek büyüklükte. Fıçıların hemen yanı başındaysa, yüzü, elinde tuttuğu gaz lambasının aleviyle aydınlanan eski bir paralı asker var. Adı Guy Fawkes.
Muhafızlar tarafından kıskıvrak ele geçiriliyor. Cebinden küçük bir saat, birkaç fitil ve fitili ateşlemek için kullanılacak bir parça kav çıkıyor. Bunlar onu ihanetle suçlamak için yeterli. Fawkes ve arkadaşlarını artık oldukça zor günler bekliyor. Ancak Fawkes’u Westminister Sarayı’ndaki bu küçük depoya getiren süreci anlamak için
70 yıl kadar geriye 16. yüzyıl İngiltere’sine dönmemiz gerekiyor. 16. yüzyılda İngiltere dini olarak büyük bir değişim yaşıyordu. 8. Henry döneminde yapılan reformlar, kralı kilisenin başı olarak kabul etmişti.
1530-1540 yılları arasında Anglican kilisesi kurulmuş, Papa’nın ülkedeki otoritesi neredeyse tamamen yok edilmişti. Fakat bu süreç fazlasıyla kanlı olmuş, karara boyun eğmeyi kabul etmeyen katoliklere karşı ağır cezalar uygulanmıştı. İngiltere’nin dini alanda yaşadığı radikal değişiklikler sonraki yıllarda da devam etti. 8. Henry’nin kızı Kraliçe Elizabeth, katoliklere karşı uygulanan cezaları daha da ağırlaştırdı. Onun hükümdarlığında protestanlar İngiltere’de hem dini hem de siyasi olarak büyük bir üstünlük elde etti. Elizabeth’in ardından tahta geçen Kral 1. Jameson, katoliklere karşı ılımlı bir politika izleyeceği umuluyordu. Zira kralın annesi Mary Stuart koyu bir katolikti. Bu sebeple katolikler Jameson kendilerine karşı hoşgörüle olacağını düşünmüşlerdi. Onun kral olması İngiltere’deki katolik çevrelerde büyük bir heyecan yaratmıştı.
Ancak bu heyecan uzun süreli olmadı. James, kalvinist bir protestandı ve Elizabeth’in uygulamalarını devam ettirme niyeti taşıyordu. Katoliklerin duyduğu heyecan bir anda bastırılması güç büyük bir hoşnutuzluğa dönüştü. Ve bu hoşnutuzluk çok geçmeden tehlikeli fikirler doğurmaya başladı. Her akşam Londra’nın tenha bölgelerinde gizli toplantılar düzenleniyor ve gece yarılarına kadar süren ateşli tartışmalar yapılıyordu. İşte bu toplantılarda dikkat çeken genç bir adam vardı. Varlıklı bir katolik aileden gelen Robert Catesby. Catesby karizmatik bir adamdı. Bir süre Oxford’da eğitimi görmüş, buradan ayrıldıktan sonra Fransa’da ilahiyat okumuştu.
Kraliçe Elizabeth döneminde birkaç kez hüküm giymişti. Fikirleri ve eylemleriyle kendi döneminin önde gelen marjinal figürlerinden biriydi. Ve 1604 yılına gelindiğinde etrafında tıpkı kendisi gibi marjinal şahsiyetlerden oluşan aşırılık yanlısı katolik bir grup toplanmış bulunuyordu. Bunlar içerisinde John Wright, Christopher Wright, Thomas Percy, Thomas Bates, Thomas Winter ve Robert Winter vardı. Bates hariç hepsi Robert Catesby’nin akrabasıydı. Yakın aile bağları sayesinde dikkat çekmeden sürekli irtibat halinde olmayı başarmışlardı. Daha sonraları gruba kilisenin desteğini sağlamak amacıyla iki cizvit rahibi dahil edilmişti. Catesby’nin İngiltere’nin kaderini değiştirmek için uygulamak istediği plan son derece basitti.
Herkes içindeyken parlamento binasını havaya uçurmak. Yeterli miktarda barut ve doğru zamanda yaşanacak büyük bir patlamayla bu mümkündü. Böylece birkaç saniye içinde parlamento üyeleri, dörtler, yargıçlar, kral konseyi ve kralın kendisi dahil tüm İngiliz soyluları ortadan kalkmış olacaktı. Her şey sona erdiğinde İngiltere katoliklerin elinde ve kilisenin önderliğinde yeniden inşa edilecekti. Catesby’nin planı bundan ibaretti. Basit, açık ve uygulanabilir. Ayrıca fazlasıyla ses getirecek bir eylemdi. Bu sebeple grubun diğer üyeleri tarafından da kolayca benimsenmişti.
Fakat ufak bir sorun vardı. Ekipte patlayıcılar konusunda deneyimli olan kimse yoktu. Neyse ki bu sorunun çözülmesi uzun sürmedi. Thomas Winter’ın ordudaki bağlantıları sayesinde patlayıcılar konusunda uzman bir adam bulundu. Adı Guido Fawkes’tu. Arkadaşları arasındaysa Guy Fawkes olarak biliniyordu.
20 Mayıs 1604 Pazar gecesi Londra’nın gözde semtlerinden biri olan Strandte bir toplantı gerçekleşti. Mekan olarak o günlerde Thomas Winter’ın kaldığı Duck and Drake isimli ham seçilmişti. Toplantıya Catesby, John Bright, Thomas Winter, Thomas Purson’un dışında bu kez Guy Fawkes ile katılmıştı. Fawkes komplo için hayati bir öneme sahipti.
Uzun yıllar boyunca paralı askerlik yapmış, savaşın acımasız koşullarında sertleşmişti. Kıta Avrupa’sında pek çok kuşatmaya katılmıştı. Tünel kazmak ve patlayıcılar konusunda uzmandı. Zamanı geldiğinde parlamento binasına havaya uçuracak kişi de oydu. Ancak uygun ortamın bir an önce sağlanması gerekiyordu.
Komplocuların şimdi yapması gereken şey patlama için maksimum etkiyi yaratacak miktarda barutla parlamento binasının altına ulaşmanın bir yolunu bulmaktı. Daha sonraki itiraf tutanaklarından anlaşıldığı kadarıyla bu iş için Londra’da bir ev kiralandı. Planları parlamento binasının mahzenlerine giden bir tünel kazmaktı. Bu iş için güvenilir birkaç adam dahi tutmuşlardı.
Ancak parlamento binasına ulaşmanın aslında düşündüklerinden çok daha kolay olduğunu keşfetmeleri uzun sürmedi. Westminster Sarayı etrafındaki birkaç bina ve şapelle birlikte çok sayıda yapıdan oluşan tipik bir 16. yüzyıl yerleşkesiydi. Eski sarayın altı tüccarlar, avukatlar ve zanaatkarların yaşadıkları lojmanlar ve dükkanlarla doluydu. Bunlardan biri de John Winyard’a ait küçük bir depoydu. Catesby 1605 yılının Haziran ayı başlarında Winyard ile görüşerek bu depoyu birkaç aylığına kiraladı. Sonraki günler daha da hareketli geçti. Fawkes’un işkence esnasında verdiği ifadelere göre Temmuz ayının ilk yarısında depoya 20 fıçı barut istiflenmişti.
Diğer 16 fıçı ise ayın 20’sinde getirilmişti. O günlerde barut tedariyi teorik olarak hükümet tarafından kontrol ediliyordu. Buna karşılık Robert Catesby ve Thomas Winter’ın irtibatta olduğu bazı yasa dışı kaynaklardan kolayca elde edilebiliyordu. Barut depoya getirildikten sonra onunla ilgilenen kişi Fawkes’du. Fıçıların içine metal pinler ve demir parçaları ekleyerek patlamanın etkisini maksimuma çıkarmayı hedefliyordu. Tüm bu süre boyunca parlamento’nun açılış tarihi birkaç defa ertelenmişti. Bunlardan sonuncusu ekibin komplo’yu uygulamayı düşündüğü 28 Temmuz günüydü. Yakın zamanda Londra’nın bazı bölgelerinde bir veba salgını patlak vermişti. Parlamento’nun bu şartlar altında toplanmasının mümkün olmadığı duyurulmuş ve açılış 5 Kasım salı gününe ertelenmişti. Bu gelişme doğal olarak komplonun da ertelenmesine sebep oldu. Komplo’cular planlarını uygulayabilmek için artık 5 Kasım 1605 tarihini beklemek zorundaydı. Fazla dikkat çekmemek adına hepsi şehir dışına çıktı. Guy Fawkes ve Thomas Winter, Ağustos ayında depoyu kontrol etmek için geri gelene dek komplo’cular Londra’dan uzak kaldılar. Şimdilik bir aksilik yokmuş gibi görünüyordu. Her şey planladıkları gibi gidiyordu. Bununla birlikte komplo’cular yeni bağlantılar kurmaya devam ediyorlardı. Ekim ayı boyunca iki kişi daha komplo’ya dahil edilmişti. En sonunda Ekim ayının 14’ünde Robert Catesby, kuzeni Francis Thresham ile bir araya geldi. Catesby komplonun ülke genelinde yaratacağı karışıklıktan faydalanarak bir ayaklanma başlatmak istiyordu. Ancak bunu yapabilmek için çevresindeki destekçilerin sayısını arttırmalıydı. Bu noktada Thresham iyi bir müttefik olabilirdi. Koyu katolik bir aileden geliyordu.
Babası 1603 yılında gerçekleşen Essex ayaklanmasına katıldığı için servetinin büyük bir bölümünü kaybetmişti. Kral James’e düşman olmak için birden fazla sebebi vardı. Bu yüzden Catesby 14 Ekim 1605’te Thresham’ı komplo’ya davet etti. Ancak hayatındaki en büyük hatalardan birini yaptığının farkında değildi. Francis Thresham inançlı bir katolikti. Komplo’yu en az diğerleri kadar destekliyordu.
Buna rağmen bir konuda sürekli olarak endişe duymaktan kendini alamıyordu. Lordlar kamerasında yalnızca protestanlar değil, katolik soyular da vardı. Thresham bunların bir şekilde uyarılması gerektiğini düşünüyordu. Ve en sonunda her şeyi göze alarak Lordlar kamerasında yer alan katolik akrabalarından birine Lord Montagle’a isimsiz bir uyarı mektubu gönderdi. Mektup şifreli bir şekilde kaleme alınmıştı.
Ancak Montagle yazılanların ne anlama geldiğini açık bir şekilde algılamıştı. Mektubu kralın özel mühürdarı Lord Robert Sessile verdi. Bundan birkaç gün sonra yani 1 Kasım 1605 tarihine gelindiğinde ise Thresham’ın yazdıkları bizzat Kral 1. James’in huzurunda okunuyordu. Komplo tamamıyla deşifre olmuştu. Fakat James ve çevresindeki bazı İngiliz soyuları bu olayı gizli tutmaya karar verdiler. Amaçları komplocuları suç üstünde yakalamak ve bu işe her ne şekilde olursa olsun bulaşan herkesin ipe gittiğinden emin olmaktı. Bu sırada Catesby ve diğerleri planın detaylarını Ekim ve Kasım ayı boyunca gerçekleştirdikleri bir dizi buluşmayla tamamen belirlemişlerdi. Fox daha önce de konuşulduğu gibi fitili ateşleyecekti. Patlamadan önce kaçmak için yeterli zamanı olacağı düşünülüyordu.
Bundan sonra Avrupa’ya geçerek oradaki Katolik krallardan yardım talep edecekti. Catesby ve diğerleri ise Komplo ile eş zamanlı olarak Midlands’ta bir ayaklanma çıkaracak ve kralın kızı Elizabeth’i ele geçireceklerdi. Her şey planlandığı gibi gidiyordu ve 4 Kasım günü gelip Guy Fawkes Vinyard’ın deposuna girdiğinde de bu durum değişmemişti. Fakat akşam saatlerine doğru tedirgin edici gelişmeler yaşanmaya başladı. Kral James 4 Kasım günü öğleden sonra itibariyle mahzenlerin aranması emrini verdi. Kraliyet muhafızları birkaç saat boyunca Westminster Sarayı’nın altındaki mahzen ve depoları didik didik aradılar. Barut yoktu. Komplo’ya dair hiçbir iz yoktu. Yalnızca elindeki ufak gaz lambasıyla depolardan birinde nöbet tutan bir adamla karşılaşmışlardı. Daha sonraki tutanaklarda da ifade edildiği şekliyle adamın adı John Janss’ındı.
Ya da en azından böyle olduğunu söylemişti. Thomas Percy’nin hizmetkarlarından biri olduğunu iddia ediyordu. Orada bulunma sebebi ise depoda istiflenmiş olan odun kıyınına göz kulak olmaktı. Hikayesi oldukça tatmin edici ve inandırıcıydı. Zira Komplo’cular barut fıçılarının üzerini örtmek için depoya bol miktarda odun istiflemişlerdi.
Kısa süreli bir araştırmanın ardından kraliyet muhafızları adamın söylediği kişi olduğuna inanmış bir şekilde geri döndüler. Krala mahzenlerin tamamen temiz olduğu rapor edildi. Ancak James bir türlü rahat edemiyordu. Çocukken yaşadığı bir suikast girişimi onu paramayak bir adama çevirmişti. Gecenin ilerleyen saatlerinde yeni bir emir verdi. Bu kez Sir Thomas Nivett ve Edmund Doubleday önderliğinde farklı bir arama ekibi oluşturuldu. Mahzenler daha detaylı bir şekilde yeniden aranmaya başlandı. Winyard’ın deposuna geldiklerinde kendisine John Johnson diyen adam hala oradaydı. Daha sonra hepsi aslında onun gerçek adının Guy Fawkes olduğunu öğreneceklerdi. Sir Thomas bu kez depoda bulunan odun yığının kaldırılmasını emretti. Bu sırada Guy Fawkes’un üstü aranmış, ceplerinden eskimiş bir saat, barutu ateşledikten sonra kaçmaya yetecek uzunlukta bir fitil ve bir parça kawt çıkmıştı. Barutun da bulunmasıyla onu suçlamaya yetecek olan değil, tamamen ele geçirilmiş oldu. Fawkes öncelikle kralın karşısına çıkarıldı. Komploya dahil olanların isimlerini vermedi. Ancak yapmayı planladığı şeyi itiraf etti. Bu ileri soruşturmanın açılması için yeterliydi. Kral komplocuların deşifre edilmesi ve yakalanması için bir komisyon oluşturdu. Guy Fawkes ise sorgulanması için Londra Kulesine götürüldü.
Yaratıcı işkence metotlarıyla ünlü Taman Sir William Wade’e emanet edilmişti. Ve Kral James William Wade’e hafif olan yöntemlerden başlayarak tüm işkence metotlarını Fawkes üzerinde deneme yetkisi vermişti. Arda arkası kesilmeyen işkence seansları 10 gün boyunca devam etti. Ve en nihayetinde 10. günün sonunda Wade mengene üzerinde haykırmakta olan Fawkes’un ağzından isimleri almayı başarmıştı.
Catesby 8 Kasım civarında bir ayaklamını örgütlemeye çalıştığı Stafford Shire’da Thomas Percy ile birlikte öldürülmüştü. Buna karşılık komplocuların geri kalan kısmı hayatta kalmayı başardı. Olayın deşifre edilmesinden birkaç gün sonra hepsi yakalanarak Fawkes’un yanına gönderildi. İşkenceler ve uygulamalar dayanılmaz boyuttaydı.
Trashham, kule komutanı Wade’in elinde acımasız bir şekilde işkence gördükten sonra öldü. Thomas Winter ve diğerleri acıya boyun eğerek birer birer suçlarını itiraf ettiler. Verdikleri bilgiler hepsini birden ölüme götürmeye yetiyordu. 30 Ocak 1606 Perşembe günü Robert Winter, John Grant, Thomas Bates ve Edward Levy idam edildiler. Ertesi gün Thomas Winter, Ambrose Rockwood, Robert Case ve Guy Fawkes de onlarla aynı kaderi paylaştı.
Öldürülmeden önce atlarla sürüklenmişlerdi. Daha sonra başları kesilmiş ve vücutları dört ayrı parçaya bölünmüştü. Ve ironik olarak bunların hepsi patlatmayı planladıkları parlamento binasının birkaç metre ötesinde bulunan eski saray bahçesinde gerçekleşmişti.
Barut Komplosu, İngiltere ve Avrupa’da özellikle 16. ve 17. yüzyıllarda görülen mezhep çatışmalarının yansımalarından yalnızca bir tanesiydi. Komplocuların yegane amacı, mensubu oldukları mezhebi İngiltere’de hakim güç haline getirmekti. Bunun sonucunda İngiltere parlamentosundaki protestan hakimiyeti tamamen kırılacak, katolikler yönetimde söz sahibi olacaktı.
Fakat komplonun ortaya çıkması, onların İngiltere’deki durumunu daha da kötüleştirdi. Parlamento, katolik karşıtı yeni yasalar düzenledi ve Kraliçe Elizabeth döneminde yürürlükte olan bazı uygulamalar yeniden geçerlilik kazandı. İngiltere’de katoliklerin huzur bulması için en az 200 yıl daha geçmesi gerekecekti.
Barut Komplosu Bununla birlikte Barut Komplosu, İngiltere’de yıllardır süre gelen bir geleneğin doğmasına sebep oldu. Günümüz İngiltere’sinde 5 Kasım, Guy Fawkes gecesi, Şenlik Ateşi gecesi ya da Hawaii Fişek gecesi gibi isimlerle anılıyor. Her yıl 5 Kasım’da şenlik ateşleri yakılıyor, Hawaii Fişekler atılıyor ve Guy Fawkes kuklaları ateşe veriliyor.
Ayrıca Guy Fawkes’in günümüzdeki hatırası bununla da sınırlı değil. 2005 yapımı ve Four Vendetta filminin baş kahramanının film boyunca taktığı maske de yine Guy Fawkes’ten ilham alınarak yaratılmış. Ayrıca filmin kahramanının tıpkı Fawkes gibi parlamento binasına havaya uçurmayı amaçlaması da bir rastlantı değil.
Barut komplosuna yapılan bir gönderme ve günümüzde Guy Fawkes’in ünü büyük oranda bu filmden geliyor.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir