Afrika’nın İncisi ‘UGANDA’ Hakkında 27 İNANILMAZ GERÇEK
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=goID3R4iKA8.
Herkese merhaba ben Sümeyra Şenet. Uganda. Bir kısmı kuzey yarım kürede, bir kısmı güney yarım kürede bulunan denize kıyısı olmayan bir Afrika ülkesi. Burası dünyanın tabiriyle Afrika’nın incisi. Yüz ölçümü 241.550 km² olan ülkenin batısında demokratik Kongo Cumhuriyeti, kuzeyinde Güney Suudan, doğusunda Kenya, güneyindeyse Tanzanya ve Ruanda bulunmakta. Ayrıca ülke Kenya ve Tanzanya ile beraber dünyanın en büyük trapikal gölü ve en büyük ikinci tatlı su gölü olan Victoria Gölü’nü paylaşmakta. Uganda’nın yaklaşık dörtte biri boyutunda olan bu göl sayesinde ülke 90’dan fazla adaya sahip. Victoria Gölü aynı zamanda dünyanın en uzun nehri olan Ninnehri’nin kaynağı. Ülkenin başkenti Kampala. Fakat herhangi bir havalına sahip olmadığından uluslararası ulaşım Eski Başkent Entepi üzerinden sağlanmakta. İstanbul’dan Entepi ulaşım aktarmalı olarak en az 9 saat sürerken
bu şehirden başkent Kampala yolaşımsa arabayla yaklaşık olarak 45 dakika sürmekte. Bu araba yolculuğu dünyanın yapımı en pahalı otoyolu olan Kampala Entepi otoyolu ile gerçekleştiriliyor. Yolun pahalılığının nedeni 5 pataklıktan ve bir sürü sula kalanla geçmesi. Ülkede gece gündüz süreleri coğrafi konumu nedeniyle tüm yıl boyunca eşit. Güneş her gün hemen hemen aynı saatlerde doğup aynı saatlerde batıyor. Gün uzunluğu yıl içinde maksimum 2 dakika değişiyor.
Uganda ile Türkiye arasındaysa herhangi bir zaman farkı bulunmuyor. Ülke Ekvator bölgesinde bulunmasına rağmen yüksek rakımı nedeniyle ılıman bir iklim gözlemleniyor. Yıl boyunca sıcaklıklar pek değişmez. Hava ne çok sıcak ne de çok soğuktur. Ortalama sıcaklık yıl içinde 26 santigrat derece civarındadır. Uganda 2017 yılında dünyanın en misafirperver ülke seçildi. Sahip olduğu vahşi yaşam farkları olağanüstü doğal güzellikleri ile
dünyanın dört bir yanından turistik topraklarına çekmekte. Burası Afrika kıtasındaki en çeşitli vahşi yaşamı izleme noktalarından biri. Nesi tükenmekte olan dağ gorillerinin yarısından fazlası Uganda’da yaşamakta. Vahşi yaşam bugün turizm gelirlerinin %50’sini oluşturuyor. Turistler dağ gorillerini görmek için ıssız ormanlara düzenlenen yürüyüşlere katılıyorlar. Ayrıca Afrika aslanı, Afrika fili, leopar, zürafa ve şempanzeler de Uganda seferisinde en çok gözlemlenen hayvanlar.
Ülkede şehir merkezlerinde yürürken boyları 1.5 metreyi bulan Marabu Leyla’yı görmek oldukça sıradan bir durum. İlk olarak ülkenin demografik yapısına bakalım. Uganda birçok Afrika ülkesi gibi kabilelerin yaşadığı bir ülke. Toplam nüfus 48 milyon. Burada 50’den fazla etnik grup bir arada yaşamakta. Nüfusun %60’ını Banto Etnik Grubu üyeleri oluştururken, geri kalan %40’ını diğer gruplara oluşturmakta. Ülkenin resmi bir dini olmasa da nüfusun %84’ü Hristiyan, %14’ü Müslüman, geri kalanı ise diğer dinlere mensup ya da hiçbir dine mensup değil. Halkın %75’i kırsal kesimlerde yaşıyor. Burası nüfus en hızlı artan 7. ülke. Kadın başına düşen ortalama çocuk sayısı 4.7. Fakat bir önceki jenerasyonundaki erkeklerin birden fazla kadından toplamda 25-30 çocuğunun olması da nadir değil.
Çok eşledik ülkede ata geleneği. O zamanlar bir erkek ne kadar karısı varsa o kadar erkek, karıları ne kadar kilo duysa o kadar zengin, ne kadar çok çocuğu varsa o kadar kudretli görülürmüş. Bugün hala bu görüşte olan çok sayıda Ugandalı var. Uganda dünyanın en genç ikinci ülkesi. Nüfusun %48’i yani yaklaşık yarısı 15 yaşın altındayken, %75’i ise 30 yaşın altında. Aslında bunun en büyük etkenlerinden biri doğum hızının yanı sıra ortalama yaşam süresinde kısa olması. Yaklaşık 64 yıl. Ancak daha 20 yıl öncesine kadar ortalama yaşam süresi 48 yıldır. Uganda çok kültürlü bir ülke. Birçok inanışı aynı anda barındırıyor. Mesela Bagandalar sadece bedenin öldüğünü, ruhların birer hayalet olarak ailesinin yanında yaşamaya devam ettiğine inanırken, Banyankole’ler ortaya çıkan yeni hastalıkları atalarının ruhlarını yeteri kadar anmamanlarına bağlıyorlar. Lukbaralar da çok eşlilik kuralken, Bakigalarsa ülkede Avrupa kültürünü benimseyen nadir soylardan. Ülkedeki günlük hayata bakacak olursak, resmi dil yerel dil olan sıvahiliyle beraber İngilizce. Eski bir İngiliz sömrügesi olan ülkede tüm resmi işler ve eğitim İngilizce olarak yürütülmekse. Aslında burası bir kabileler ülkesi olduğundan günlük hayatta kullanılan 50’den fazla yerel dil var. En çok konuşulan Luganda dili sadece 5 milyon civarı Ugandalı tarafından konuşuluyor. Mükemmel derecede olmasa da aynı dil ailesindeki kabileler birbirinin yerel dillerini anlayabilmekse. Ülkenin para birimi Uganda Şirini. 2 Nisan 2022 tarihi itibariyle bir Türk lirası 244 Uganda Şirine denk gelmekse. Asgari ücret yok. 2019 yılında bir Asgari ücret yasası onaylandı fakat hala yürürlüğe girmedi. En son belirlenen Asgari ücret 1984 yılında 6000 Uganda Şiriniydi. Yani 23 TL. Bugün belirlenen Asgari ücret ise 130.000 Şirin. O da yaklaşık 500 Türk lirasına karşılık gelmekte. Bu miktar ülkede açık sınırının ayda 200.000 Şirin olduğu düşünülürse sınırın çok altında. Mesleklerin ortalama maaşlarına bakmadan önce belirtmem gerekiyor ki insanların %90’ı bir meslek sahibi değil. Hayatını tarım ve hayvancılıkla idame ettirmekte. Tarım iş gücünün %80’inden fazlasını oluşturuyor. İnsanlar evlerinin yakınındaki küçük bir arazide yetiştirdikleriyle hem karınlarını doyuruyorlar hem de yerel pazarlarda tezgah açıyorlar. Uganda geç işsizlik oranının en fazla olduğu ülkelerden biri. Resmi olmayan verilere göre %64 ile %70 arasında olduğu tahmin edilmekte.
Nüfusun çok küçük bir kısmının yaptığı meslek gruplarının ortalama maaşlarına bakarsak. Garsonlar 800.000, öğretmenler 2.000.000, avukatlar ve doktorlar ise 5.000.000 Uganda Şirini kazanıyor. Genel olarak ülkedeki ortalama maaş ise 2.6.000.000 Şirin olarak belirtilmekte. Fakat ülkenin kişi başına düşen gayrı visafiye yurti çağ sahasına bakarsak bir Ugandalaya düşen ortalama yıllık kazancın 972 dolar yani aylık 81 dolar olduğunu rahatlıkla görebiliriz.
Bu da bize az önce belirttiğim meslek gruplarında çok az insanın çalıştığını ve belirtilen ortalama maaşı onların maaşlarını yükselttiğini gösteriyor. Ülkedeki bir öğretmenle tarım ya da günlük işler yapan bir kişinin kazancı arasında devasa bir uçurum var. Ülkeye daha geniş bir pencereden bakıldığında halkın %41.7’si açlık sınırının altında yoksulluk içinde yaşamakta. Nüfusun neredeyse yarısı günde 1.90 dolardan daha az kazanıyor. Başına sokabilecek bir ev bulan insan sayısı çok az. Kimileri topraktan, kimileri ise muz ağacından elde ettikleri liflerle kendilerine ev yapıyorlar. Çoğu insan alışveriş yapamazken yapabilenler ise genellikle ikinci ev kıyafet ve eşya pazarlarına gidiyor. Yunus Efin bir raporuna göre kırsal alanlarda çocukların %93’ü tarım ve balıkçılıkla uğraşıyor. Oranlar arasında farklılıkların olmasının nedeni bugün ülkede 5 yaş 6 çocukların %70’inin doğum kaydının olmaması. Henüz 7 yaşındaki Ugandalı çocuklar tarım, madencilik, tuğla yapımı, sokak satışları, ev hizmetleri gibi işlerde çalıştırılıyor. Ülkenin en büyük sorunlarından biri fuuş. Birçok insan gelirini arttırmak için kimi zaman kendi iradesiyle, kimi zamansa birileri tarafından zorla fuuşa yönelmekte. Ülkeyi ziyaret eden insanlar şehir merkezlerinde akşam yürürken gözlerine çarpan ilk şeyin çok sayıda kadının yol kenarlarında dolaşması olduğunu söylüyor. Uganda zorla çalıştırma ve cinsel sömürü amacıyla kaçırılan erkek, kadın ve çocuklar için bir kaynak ve hedef bir ülke. Doğu Afrika’da önemli bir insan kaçakçılığı merkezi. 2018’de uluslararası bir kuruluş, Uganda’da bu şekilde sömürülen 7 bin ile 12 bin arasında çocuk olduğunu tahmin etmekte. 2020’de hükümet ve sivil toplum Uganda’nın en fakir bölgelerinden biri olan Kerem Hoja da çocukların yerel pazarlarda 20 bin ile 50 bin Uganda şidini karşılığında satıldığını bildirdi.
Dilenci, ev işçisi ve cinsel hizmetçi olarak. Doğu Afrika sivil toplum örgütleri çocuk hakları I, Kenya’nın Isli şehrinde günde sadece 50 cent karşılığında ev işçisi olarak çalışan 3 binden fazla Kerem Hojalı kız olduğunu öne sürüyor. Zaten Uganda 196 ülkenin değerlendirildiği çocuk haklarına ne kadar saygı duyulduğunu gösteren bir sıralamada 175. sırada.
10 yaşından sonra ergen erkek ve kızlar genellikle bir ailenin hayatta kalması stratejisinin bir parçası olarak ya çalıştırılıyor ya da evlendiriliyor. Ürkenin bazı bölgelerinde henüz 2 yaşında olan kız çocuklarının sadece bir inek karşılığına satıldığı halk arasına gelin pazarı olarak bilinen yerler var. Satılan kızlar ergenliğe girer girmez evlendiriliyor. Burası 15 yaşın altındaki çocuk gelinlerin en fazla olduğu 11. ülke.
5 milyon çocuk gelin bulunmakta. 18 yaşından küçük kızların %40’ı evli. Bu aranın %10’luk kısmını ise 15 yaşından küçükler oluşturuyor. 15-19 yaş aralığındaki her 4 kızdan biri anne. Uganda 189 ülkenin değerlendirildiği cinsiyet eşisinde ineksinde 159. sırada. Ülkede hala yaygın olarak başlık parası geleneği uygulanıyor.
Hatta 2015 yılına kadar kadınların fiziksel veya psikolojik şiddet görseler dahi bu başlık parasını geri ödemeden boşanmaları yasal olarak imkansızdı. Okutulmadıkları için kendi ayakları üzerine duramayan kadınlar böyle bir durumda genellikle ailelerinden de bir destek görmüyorlar. New Vision adlı gazetenin 2013 yılında yayınladığı bir makalede 2012 yılında sadece 12 çiftin boşandığı ve bu sayının bir sonraki yıl 32’ye çıkması aile bütünlüklerinin büyük bir tehdit altında olduğu şeklinde yorumlandı.
2019 yılında ülkenin kadınları Uganda ekonomisinin kalkındırılması için bir turizm aracı olarak kullanıldı. Turistik caziveler listesine güzel Uganda kadınları maddesi eklendi ve Miss Kirby Uganda adlı bir yarışma düzenlenerek Ugandan’ın en kıvrımlı kadını seçildi. Alım gücünün en düşük olduğu 8. ülke olan Uganda küresel açlık endeksine de yine 8. sırada.
Tüm küçük çocukların 3’te 1’inden fazlası budur. 5 yaş altındaki çocukların yarısı ve doğurganlık çağındaki kadınların 4’te 1’i anemik yani kansız. 2013-2015 yılları arasında 500 binden fazla Ugandan’ı çocuğun hayatını kaybettiği tahmin edilmekte. 5 yaş altında görülen her 10 çocuk kaybından 4 yetersiz beslenme yüzünden. Çocukların yaşamanın ilk 2 yılında tüketmeleri gereken demir, A vitamini, iod, çinkol gibi önemli besin kaynaklarındaki yetersizlik IQ kaybına da neden oluyor.
Her yıl tahmini olarak 133 bin Ugandalı çocuk sınıf tekrar yapmak zorunda kalıyor. Yoksulluk ve ruh sağlığı olumsuz bir döngü içinde birbirini arttırıyor. Ulusal Biyoteknoloji Bilgi Merkezi’nin resmi sitesine göre Ugandalıların %35’i ruhsal bir hastalıktan muzdarip ve bunların %15’i ciddi tedavi gerektirmekte. Akıl hastanelerindeki hastaların %80’i tıbbi yardım aramadan önce geleneksel şifacılara gittiğini dile getirmekte. Büyücülerin ya da diğer bir değiştireviç taktırların çeşitli karışımlarla insanların şikayetlerinin giderdiklerine inanılır. Genellikle tavuk ya da keçe gibi hayvanların kanını da kullanırlar. Kimileri ise çocukları hedef alır. Bugün ülkede cadılığı merkezi olan Kıyambisi’de Çocuk Bakım Bakanlıkları’nın kurulması nedeni de bu vakalar. Uganda’nın güneyindeki Bayt ve bölgesinde ise her hafta en az 1 çocuğun bu yüzden hayatının sonlandırıldığı belirtilmekte. Ülkenin en büyük problemlerinden bir diğer ilt beyin göçü. Uganda az sayıda olan eğitimi nüfusunu düşük yaşam kalitesi nedeniyle sınırlarında tutamıyor. 2000’li yılların başında ülkede 4 beyinceye rahı varken, aradan 20 yıl geçmesine rağmen bugün sadece 12 tane bulunuyor. Güncel belirlere ulaşamasam da Dünya Sağlık Örgütü’nün 2015 yılında açıkladığı bir raporda ülkedeki toplam doktor sayısının 5000’den daha az olduğu belirtiliyor. Dünya Sağlık Örgütü her 1000 kişiye bir doktor düşmesini önermekte iken,
Uganda’da 2013 yılı raporuna göre 24.725 kişiye sadece bir doktor düşmekte. Yani normal sayının yaklaşık 25 katı. Her gün 16 kadın doğum yaparken hayatını kaybediyor. Yani yılda 5840 kadın. Ülkede üniversite okuyabilmek çok büyük bir lüks. Çünkü ne kaynak yeterli ne de insanların sahip olduğu imkan var. İlkokul çağındaki her 200 öğrenciye bir öğretmen düşüyor. Eğitim yalnızca ortaokula kadar ücretsiz.
Çocukların sadece %53’ü ilkokulu tamamlayabiliyor. Ve ilkokulu bitiren her dört çocuktan ancak biri okumaya devam edebilme şansı buluyor. Yürüsepir raporuna göre ilkokulu tamamlayan çocukların %60’ı yani yarısından fazlası okuma yazmayı okulundan öğrenemiyor. Ülkenin geneline bakarsak okuma yazma oranı şehirlerde ortalama %76’ı bulsa da kırsal kesimlerde bu oran %30’lara kadar düşmekte. Uganda Afrika’nın en fazla mülteci kabul eden ülkesi.
Dünya sıralamasındaysa 5. İnsanların bu ülkeyi tercih etmesinin nedeni devletin onlara ömür boyu çalışma ve barınma izni vermesi. Her aileye bir ev ve bir ekbina inşa etmelerine izin verilen 900 metrekare genişliğinde bir arazi verilmekte. Peki genel olarak Uganda nasıl bir yer? Uganda Doğu Afrika’nın en tehlikeli yollarına sahip. Her yıl binlerce kişinin hayatını trafik kazalarında kaybettiği bu yolların çoğu asfalt değil. 2017 yılı verilerine göre ülkedeki yolların toplam uzunluğu 130.000 km ve yalnızca 5.300 km asfalt. Şehir merkezlerindeki çoğu yollar bile engebeli ve genellikle topraktan. Özellikle kırsal alanlarda saatte en fazla 30-40 km yol katediliyor. En kısa mesafeler bile birkaç saat sürüyor. Araba kullanmanın tehlikeli ve zor, yolların yetersiz ve trafiğin berbat olduğu ülkede ulaşımın %80’i motosikletlerde sağlanmakta. Bodo Bodo adı verilen bir uygulama bulunuyor. Yani motor taksiler. Altyapı çoğu yerde yetersiz. Başkent’te bile elektriğin gitmediği yerleşim alanları var. Nüfusun %21’inin temiz suya erişimi yok. Hanelerin 3’te 2’si sabunla yıkanma yapmıyor. Su bir kenara doğru düzgün kanalizasyon sistemi yok. Başkent kampaladaki evlerin bile yalnızca %8’i kanalizasyon sistemine bağlı. Ülkede yaygın olan şey çukur tuvaletler. Yani poseptik çukurları. Hatta ülkede bu çukurların boşaltılması için çalışan bir meslek var. Galpermenler. Atıklar açılan çukurlarda biriktiriliyor ve bu çukurlar pompalarla boşaltılıp atıklar taşınıyor. Tabii bu uygulamanın ne sıklıkla ya da ne kadar yaygın yapıldığı tartışmalı. Ülkede bulunan her 10 evden 3’ünde çukur tuvaletler bile yok. Halkın %10’u açıkta dışkılama yapıyor.
Kampalının gece kondu mahallelerinde rastgele seçilen 1500 hanenin yalnızca %22’sinde tuvalet olduğu, geri kalan %78’inin ortalama 6 hane ile aynı tuvaleti paylaştığı rapor edildi. Sinekler ve pis suyla bulaşan hastalık çok fazla. Mesela ishal her gün 33 çocuğu hayattan koparıyor. 5 yaş altındaki çocukların %22’si ishalden dolayı hayatını kaybediyor. Turistlerin ülkeye girmeden önce sarı humma aşısı olması şart.
Sarı humma sivrisinek ısırmasıyla insanlara bulaşan ve 10-15 gün içinde fark edilmezse ölüme neden olan bir virüs. Bu arada halk arasında ebola da oldukça yaygın. Hastaneler tam teşekkülli değil. Doktorların kansili tedavi etmesine yardımcı olan bazı tıpik cihazlar Uganda’da yok. Mesela ülkede böbrek nakli sulan hiçbir tesis de yok. Bu nedenlerle medikal turizm gün geçtikçe hızla artıyor. İmkanı olan çok sayıda hasta çeşitli tedaviler için Hindistan’a seyahat ediyor.
Burası ayrıca AIDS hastalığının en fazla görüldüğü 10. ülke. Nüfusunun yaklaşık %6.5’i bu hastalığa sahip. Neredeyse yarısı tedavi bile görmüyor. AIDS nedeniyle Uganda çocukların %12’sinden fazlasının yetim olduğu bir ülke. Hatta yetimler ülkesi olarak da bilinmekte. Nivzu’nun 2018 Küresel Mobil Pazar Raporuna göre nüfusun yalnızca %15.6’sı akıllı telefon kullanmakta.
2021 yılı raporuna göre nüfusun %26.2’si internet kullanırken, sosyal medyayı ise nüfusun sadece %7.3’ü kullanıyor. Sosyal medya kullanımının internet kullanımına kıyasla bu kadar düşük olmasının en büyük nedeni ülkede 3 yıldır günlük 200 şirinlik sosyal medya vergisinin uygulanması. Fakat bu vergi 2021 Temmuz ayında kaldırılarak yerine internet vergisi getirildi.
Internet kullanmak isteyen insanlar artık %12 internet vergisi ve %18 KDV ile birlikte toplamda %30 vergi ödeyecek. Uganda kişi başına yıllık 12.48 litre ile alkol kullanımının en fazla olduğu 8. ülke. Burası Afrika’nın en alkolik ülkesi. 2019 yılındaki raporlara göre Ugandalı gençlerin %80’i alkol kullanmakta. Alkole erişim ülkede o kadar kolay ki plastik poşetler içinde bile alkol satılmakta.
Aslında alkol Ugandalıların kültürlerinin büyük bir parçası. Ayon adında tarihi antik çağlara kadar uzanan yerel bir içkileri bulunuyor. Bu içki geniş bir kabın içinde hazırlanan ve insanların bu kabın etrafında oturarak uzun özel bir pipetle ortaklaşa içtikleri yerel bir bira. Darıdan yapılan yerel adı Malvo olan bu içki Ugandada en çok tüketilen alkolyelerden biri. Ugandalı bazı insanlar alkolyelerini kendileri üretiyor.
Hatta bazıları geçimini ara sokaklarda denetimsiz bir şekilde ürettikleri alkolyeleri kaçak bir şekilde satarak sağlıyor. Turistler Ugandalı zamanın normalinden daha yavaş aklını söylemekte. Hatta bir Ugandalı’nın tabiriyle beyazların saati Ugandalıların vakti var. Mesela bir restorana oturduğunuzda 5 dakikaya yemeğinizin hazır olacağını söylerlerse genellikle o yemek en az yarım saat geç geliyor.
Halk yardım sever ama çok yavaş olduklarından söz verdikleri hiçbir şeyi genellikle zamanında yapmıyorlar. Bir çok Ugandalı küçük miktarda para karşılığı yardım etmeye çalışıyor. Bu arada çoğu Afrikalı gibi beyaz ter rengine sahip insanlara muzungu diye hitap ediyorlar. Uganda Ekvator Çetikisi tarafından ikiye bölünen bir ülke ve bu bilgi yıllardır düzenlenen bir sahtekarlıkla turistlere parayla satılmakta. İki yarım kürede suyun akış yönünün zıt olduğu söylenmekte.
Deney şu şekilde. Güney yarım kürede, kuzey yarım kürede ve tam ekvator çizgisinin geçtiği bölümde kurulan üç düzenek var. Su düzeneye kuzey yarım kürede dökülürse saat yönünde, güney yarım kürede dökülürse saat yönünün tersinde akıyor. Ve tam ekvator çizgisine dökülürse dönmeden dümdüz bir şekilde aşağıya boşalıyor. Bunun nedeni varlığını en fazla kutuplarda hissettiren, ekvatora doğru ilerledikçe etkisi azalan ve tam ekvator çizgisinde sıfırlanan korioris kuvveti olarak açıklanmakta.
Korioris dünyanın dövmesinin bir sonucu olarak hareket eden neslenirik, kuzey yarım kürede sağa, güney yarım kürede sola saptıran belirgin bir kuvvet. Evet bu kuvvetin etkisi gerçek ama bu düzenek bir aldatmacadan ibaret. Etki sadece uzun mesafelerde veya kasırga gibi yüksek hızlarda fark edilebilir. Mesela kasırgalar güney yarım kürede saat yönünde, kuzey yarım kürede ise saat yönünün tersinde hareket eder. Top atışı, füzde fırlatma ya da keskin nişancılık gibi durumlarda bu etki hesaplamaya katılır.
Bu kuvvet küçük su küllerini etkilemek için çok zayıftır ancak devanslı bir düzenek kurulursa fark edilebilir. Eğer dikkatli izlerseniz suyun düzeneğe dökülürken farklı açılarla döküldüğünü veya suyun hareketini durdurmak için içine daldırılan cismin suya istenilen momentumu sağlayacak şekilde sudan çekildiğini fark edebilirsiniz. Sifon çekildiğinde farklı yönde oluşan akıntıların tek nedeni ise o klozetin tasarımı ile ilgilidir. Son olarak ülkenin tarihine bakalım.
Uganda 68 yıl boyunca İngiliz sömürgesi altında kalan ve bağımsızlığını 1962 yılında kazanan genç bir ülke. 1877 yılında İngiliz misyonerler Hristiyanları yaymak için bu topraklara geldiğinde bölgede 8 küçük krallık hüküm sürüyordu. Onlar bu krallıkları tek bir yönetim altına topladı. Aslında ülkeye adını bile dolaylı olarak da olsa İngilizler verdi. Uganda adını o zamanlar dönemin en önemli krallığı olan Buganda Krallığından aldı. Ve ismi bu krallığın halkı olan Bugandalıların yaşadığı yer anlamına gelmekte. Bağımsızlıklarının henüz 9. yılındayken ülkede askeri bir zarbe gerçekleşti. 1971 yılında Idi Amin kendini ölene dek devlet başkanı olarak ilan etti. Amin’in 8 yıl sürecek yönetimi Uganda için ekonomik ve sosyal bir felaket olarak değerlendirildi. Batı dünyası tarafından zalim ve gaddar olarak tanınılan Idi Amin anlatılanlara göre kendini ülkedeki her şeyin sahibi, tüm kadınların kocası, malın, mülkün, kısacası, paranın efendisi olarak gören bir diktatördü. 300.000’den fazla kişiyi yok etmesinden dolayı Afrika ya da Uganda kasabı olarak da ün yapan biriydi. 2 milyon insanı yerinden yurdundan etti. Ordunun neredeyse 3’te 1’lik kısmının hayatını sonlandırdı. Fakat tüm bunlara rağmen bazı Ugandalılara göre Amin sadece siyahileri kölelikten kurtarmak isteyen Ugandalılara hak ettikleri değerin verilmesini sağlayan bir lider oldu. O zamanlar ülkede İngilizler tarafından işçi olması için getirilen bir sürü Asyalı yaşıyordu. İdami’nde Uganda halkını arkasına almak için Uganda vatandaşı olmayan tüccarların da içinde bulundu. Tüm Asya kökenleri ülkeden sürdü ve isteğine ulaştı. Halkın takdiri kazandı. Hatta beyaz iş adamlarına kendini taşıttırarak siyahi halkın iyice onuruna okşadı. Ülkede balık bol ve ucuz ama halk tüketmeye pek sıcak batmıyor. Bunun nedeni İdami’nin Ugandalı olmayanları ülkeden kovduğunda ülkeyi terk etmeyen 10 binlerce kişinin bedenini Victoria Gölü’ne attırması. Ugandalılar zengin coğrafyanın sömürülen halkı. Genel olarak maden, toprak, iş gücü ve tabiat açısından oldukça zengin bir ülkeye sahipler. Videonun sonuna geldik. Öncelikle bu videoda anlattığım tüm bilgilerin kaynaklarına açıklama kısmından ulaşabilirsiniz.
Benden anlatmamı istediğiniz diğer ülkeleri de yorum kısmına yazmayı unutmayın. Dünyayı beraber tanıyacağız. Bu yüzden yeni yükleyeceğim videolarımı kaçırmamak için kanalıma abone olmayı ihmal etmeyin. Bir sonraki videoda görüşmek üzere. Hoşçakalın.
Ben Sumer Açenets.
İlk Yorumu Siz Yapın