"Enter"a basıp içeriğe geçin

Eşkiyaların Tövbesi – Serdar Tuncer

Eşkiyaların Tövbesi – Serdar Tuncer

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=0h9TA5L4Jcs.

Hz. Abdülkadir’e soruyorlar. Efendim, siz bu yalan nasıl girdiniz? Cevaben diyor ki, Sıdk ve doğrulukla, asla yalan söylememek suretiyle. Küçük bir çocuktum, çift sürmek için bir öyküzün kuyruğundan tuttum giderken, o bana döndü ve dedi ki, sen bunun için yaratılmadın, sen bununla emrolmadın. Bıraktım, korktum, kaçtım, evin damına çıktım. Arafatta vakfaya duran beyaz ihramlı hacıları gördüm. Aşağı indim.
Anama dedim ki, anacığım, böyle böyle oldu. Annem anladı benim göklerce çekildiğimi. Bağdat’a gitmek istiyorum dedim. Hay hay dedi. Babamdan, kardeşimle bana miras kalan 86’ından benim payımı ayırdı. 46’ın koltuğumun altına, gömleğimin içine bir kese yapıp dikti. Yola çıktım Bağdat’a doğru. Cilan’dan gidiyor. Cilan kasabasından Bağdat’a. Gelirken Hemedan’a yaklaştığımızda 60 kişilik bir eşkıya kafile skervanın yolunu kesti.
Tek tek herkesi aldılar. Ne var ne yok ayırdılar. Bir eşkıya gelip bana sordu, çocuk bir şeyin var mı? 46’ın var dedim. Annem burada keseye dikti. Güldü, dalga geçiyorum zannetti gitti. İkinci bir eşkıya geldi. O da aynısını söyleyince gitti. Az sonra reisleri beni çağırttı. Huzuruna çıktı. Dedi ki çocuk, açın bunun gömleğini. Açtılar, kese çıktı. 46’ını görünce şaşkınlıkla, niye dedi? Kendini ele verdin ki.
Sen sussaydın seni kimse aramayacaktı. Anama söz verdim dedi. Eşkıyaların reisi eyhad dedi bunu duyunca. Sen anana söz verdin. O sözün hatırına 46’ını veriyorsun. Ben Rabbime kaç defa söz verdim ama bu yalan işe, çirkin işe devam ediyorum. Tövbe etti orada. Öbür 60 eşkıya onlarla tövbe etti. İşte benim vesilemle ilk tövbe eden insanlar bunlardır.
Bu zatlar Allah Teala’nın sevdiği, Allah Teala’nın seçtiği, Allah Teala’nın ihsan ve ikramda bulunduğu zat-ı şerifler. Mevla derecadlarını âli eylesin. Bizleri şefaatlerinden mahrum etmesin. Niyazımız, duamız, odur. Beraberce Türbey-i Şerif’e girelim. Bir bir şey öğrendim burada. Pek hoşuma gitti. Yapacağım. Kimisine giren gelecek. Varsın giren gelsin. Muhabbeti olan usul öğrensin diye. Muhabbeti olmayan inşallah bu huzurluğunu söyleyemem. Muhabbetten hissedar olsun diye söyleyeceğim. Şu eşikler, kapılarından içeri.
İnsanların girdiği, bastığı eşikler, bu eşikler kıymetli. Bir dervişi gördüm de kapıdan içeri girerken ne yaptı biliyor musunuz? Eğildi ve bu eşi muhabbetle öptü. Usul buymuş. Eli de öpülür, ayağı da öpülür, ayağının değdiği toprak da öpülür. Kapısının eşiği de öpülür. Kapısının eşiğine basan ayağının altı da öpülür. Bu zatlar böyle zatlardır.
Kapıyı açalım ve içeri girelim. Siz de ricam şu, sanki bu fakirle beraber zaman dediğiniz dürülüverir bir anda. On küsur sene yaşanır. Mekan dediğiniz şu kadarcık mesafeden ibarettir. Gönüle mesafe yoktur, ayrılık yoktur. Kapatın gözlerinizi beraberce kapıdan içeri girelim.
Ve sizler de Fatiha-i Şerifinizi okuyup Hazretime niyaz ediverin olmaz mı herhalde?
Ya Allah.
Altyazı M.K. Altyazı M.K.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir