"Enter"a basıp içeriğe geçin

Eyvallah Baba’nın Hikayesi – Serdar Tuncer

Eyvallah Baba’nın Hikayesi – Serdar Tuncer

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=sukLHCRyEWA.

Tarihte bir eyvallah baba yaşamış. Onu anlatmış mıydın bize? Eyvallah baba, bir Allah dostu. Rüayet o ki müritlerine bir külah verilmiş başlarına. Bir de tespih verilmiş. Bir tespih, bir külah verdiği ders de eyvallah. Alacağın tespihi mesela ne kadar? Kişinin ihtiyacına göre dersi veriyor. Sen diyor 99 defa eyvallah diyeceksin. Adam alıyor tespihi. Eyvallah, eyvallah, eyvallah, eyvallah.
Öbürüne diyor ki mesela sen 333 defa eyvallah diyeceksin. Eyvallah, eyvallah. Dersi bu başına bir külah, eline bir tespih. Eyvallah çekecek. O eyvallattaki adet bak o önemlidir ha. Bazen böyle duyuyorum böyle şeyler. Mesela diyor ki hocam ben bir kitapta okudum diyor el ve dut çekersem diyor 335 defa o kız bana aşık olurmuş diyor. Başlıyor el ve dut çekme. Böyle bir şey yok. Aman ha. Hocam falan esmayı şu kadar çekersem şöyle şu. Sakın!
Bu esmalar Allah-u Teala’nın esmalarıdır. İnsan tamam bunların tecelligâhıdır. Buna da kabul. Fakat o adetler çekilen zaman. O kadar önemli ki anahtar düşünün. Bir anahtarın dişlileri vardır hani. Şimdi 8 tane kesik olan, dişli olan bir anahtar düşünün. Bir anahtar olsa tamamlarsa. Böyle hafif girintisi içeri doğrudur. Öbürününki yukarı doğrudur. Az aşağıdır. Az yakındır, az uzaktır filan. Ver doğancım. Ver at baba. Eyvallah. Bak şimdi. Şimdi şuradaki mesela. Emirhan görebiliyor musunuz? Şuradaki şu dişler, küçük şeyler var ya. Bunlar birbirleriyle mesafesi, derinliği, şusu, busu. Diyelim kaç tane? 7 tane, 8 tane diş var. Aralıkları şu kadar. Geçtiği yol bu kadar. Anahtarın uzunluğu şu kadar. Şimdi sen tutsan çoğu iyi olur diye. 7 tane değil de 700 tane diş yapsan. 9 tane diş yapsan kapıyı açar mı? Açmaz. Kilide denk düşecek. Her bir esma aynı bu kilidin içindeki şeyler gibi, adediyle, okunduğu saatle, bilmem neyle farklı bir kapıyı açar. Anlatabildim mi? İşi bilmeden tutup da böyle ezberden bir şey okuduğun vakit, şu kapıyı açacağım derken öbür kapıyı açıverirsin de Allah korusun, oradan çıkanla da baş edemezsin. Onun için bu işe müşritsiz olmaz.
Yani bir öğretmen, bir bilen tebliğ edecek. Bu bir ilimdir. Bilen diyecek ki evladım sen şunu çek, tut babacığım. Sen şunu çek, şu kadar çek. Sen bunu çek, bu kadar çek. Şu vakitlerde çek. Mesela ikindiden sonra çek. Ama işte güneş doğduktan sonra çekme. Teheccütte şunu çek de burada bunu çek. Bu böyle bir ilim. Oturdum öyle elime aldım tespihi, başladım çekmeye. Ya rahim, ya rahim, ya rahim, ya rahim.
İlle böyle çekmek istiyorsan tespihsiz çek. Adetsiz çek. Tamam mı? 3 tane, 5 tane, 30 tane adet koyma. Adetsiz çek. Bir şey olmaz. Sevaptır, güzeldir, iyidir. Ama onu da kendine virt haline getirme. Yani düzenli yapma, virt haline getirmek şu, her akşam ben yassıdan sonra oturacağım ve böyle böyle, yok bu değil. Aklına geldikçe yönüne düşecek. Neyse eyvallah baba. Bir tespih verilmiş, bir külah. Dermiş ki evladım sen meşrebine göre şu kadar eyvallah çek.
Ötekine dermiş ki sen bu kadar eyvallah çek. Ama külahı takıp, tespihi çekmekle mevzu bitmiyor. Başka bir şey daha yapacaksın. Ne olacak? Ya gün içinde ne yaşarsan yaşa, ona kalbinden eyvallah diyeceksin. Şartı da bu. Bir gün bir adam gelmiş eyvallah babaya. Selamun aleyküm. Erhan nere demiş? Aleyküm selam evladım, hoş geldin. Nasıl oluyor bu işler?
Valla delikanlı bir abi. Valla evladım demiş. Bu külah, şu da tespih. Şu kadar adet eyvallah diyeceksin. Ha bir de gün içerisinde ne olursa, başına ne gelirse, bileceksin ki Allah’tandır. Allah dilemeseydi o şey öyle olmazdı. Ona da eyvallah diyeceksin. Eyvallah demiş adam. Almış külahını, tespihini çıkmış. Gitmiş böyle daha taze derviş. Oturuyor bir yerde bir çay söylemiş kendisine çay içerken.
Aynı benim hesap. İki kişi kavgaya tutuşmuş. Böyle bakmış falan. Adamlar böyle kavga şey. Bıçak bıçak çekilmiş. Hani mevzu karışacak. Görünce bu koşmuş ayırayım diye. Taze de eyvallah dervişi. Koşmuş. Ne yapıyorsunuz falan? Dur oğlum yapmayın etmeyin falan derken adamın biri diğeri bıçağı takmış. Eyvallah.
Bu ne yapıyorsun? Birisi yaralı yere düşmüş. Öteki kaçmış. Bu adamın yarasını böyle eliyle kapatmak üzere yaklaşmış şey yaparken üstü başı filanda kan. O sıra şeyler gelmiş jandarmalar. Ne oluyor? Kıpırdamam kaldır elleri. Ellerini kaldırmış. Ne yapıyorsun? Adamı öldüreceksin. Eyvallah demiş. Lan ne istiyorsun bu adamdan? Eyvallah demiş ya. Deli misin nesin bak şey yapıyorum. Kalkalım. Eyvallah demiş. Elleri bağlamışlar bunu. Kalmışlar götürmüşler. Şimdi duyduyan şeyh babadan hani ne gelirse gelsin. Bileceksin Allah’tan eyvallah diyeceksin reddetmeyeceksin tamam. Buraya atmışlar kodese. Bekliyor ki mahkeme zamanı gelsin. Hakimen huzuruna çıkmış. Hakim. Evladım demiş. Bu adamı sen mi öldürdün? Eyvallah demiş. Şaşırmış şimdi hakim de o şeyde seyreden. Hayır falan bir şey der insanla. Eyvallah bu kadarı daha söylüyor. Bir aranızda bir husumet falan mı var? Eyvallah demiş. Bu kasıtlı önceden hazırlayarak mı yaptın bu işi? Eyvallah demiş. Ne diyorsun eyvallah diyor. Hakim bir işkirlenmiş. Ulan burada bir pürüz var filan. Oğlum demiş asacağız şimdi sen cezan idam demiş. Yani tamirden adamı öldürdün. Gideceksin.
Eyvallah demiş. Herif. O süre oradan biri kalkmış. Hakime bir saniye demiş. O adamı öldüren benim demiş. Bu değil. Bu demiş bizi ayırmaya geldi. Deli midir nedir, divane midir demiş. Yani orada suçu kabul ettiğini duyunca ben de koştum. Mahkemesine gideyim dedim. Haksız yere benim yüzümden birisi bir zarar görecek diye. Şimdi demiş suçu olduğu gibi kabul ediyor. Ben öldürdüm demiş abiki o adamı. Hakim dönmüş. Oğlum doğru mu söylüyor bu adam demiş. Eyvallah demiş. Sen öldürmedin mi?
Eyvallah. Bu mu? Eyvallah. Kurtarmış. Neyse beratına demiş. Deli midir nedir bırakın bunu. Öbür adamı almışlar. Mevzumuz o değil. Adam çıkmış gelmiş eyvallah baba ya. Tabii eyvallah baba da mutlu. Dövüyor çünkü mevzuyu. İlk defa bir dervişi idama gitme pahasına yoldan geri dönmüyor. Ne deniyorsa eyvallah diyor. O duyunca da mutlu oluyor. Hakikatli derviş falan. Mübarek memnun. Gelmiş baba demiş. Bak bu tespih. Bu da külah. Hadi bana eyvallah demiş ya. Bana eyvallah. Kaçmış. Hivayet ederler ki mübarek o zaman çok üzülmüş. İlk defa demiş birisi olması gereken yere bu kadar yaklaşmıştı demiş ya. Birisi bu kadar menzili maksuduna yaklaşmışken bıraktı gitti demiş. Üzülmüş. Yani bazen eyvallah demeyi bilmek lazım.
Biz böyle sürekli en son raddeye kadar götüremeyiz de yaşanan şeylere bir eyvallah demeyi bilmek lazım. Öyle bir şey olur ki üzülürsün. Nereden geldi şimdi dersin. O aynı günün akşamına başlarsın sevinme. İyi ki bu böyle olmuş dersin. İlk anda eyvallah diyebilenler bak onlar makbul insanlar. Bazen bir şey olur çok sevinirsin. Sonradan eyvah dersin. Eyvallah’ın arasındaki makası kapatmak lazım.
Anlatabildim mi? Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim. Aşkın ile avunurum, bana seni gerek seni. Bilmem arz edebildim mi? Bu biri bir günün muhabbeti de bu oluversin derler. Rabbim böyle sıkıntıda, dertte, kederde, zahiren bakınca yanlış gördüğümüz işlerde, acaba dediğimiz durumlarda da salan bir kalple eyvallah diyebilmeyi cümlemize nasip etsin.
Eyvallah.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir