"Enter"a basıp içeriğe geçin

Faladdin Kim? | 100 Milyon Dolarlık Uygulamanın Hikayesi

Faladdin Kim? | 100 Milyon Dolarlık Uygulamanın Hikayesi

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=J9pyTsnjKPc.

istifa edeceğim. Dedim ayağa kalktım. Direkt paltronun odasına gittim. Dedim ki, ambuant. Özgür olmak istiyorum. Sabah 8’de birinin ofisine gidip onun hayalini gerçekleştirmeye çalışmak istemiyorum. Kirada olduğum evi Airbnb’den kiraya vermeye başladım. Benim kiram o zaman 2500 dolar.
Airbnb’den verdiğin zaman 4000 dolar kazanıyorsun. 1500 dolar sana kalıyor. Çevremdeki herkes, yeni arkadaşlar, eşler, dostlar vs. dediler ki, oğlum manyak mısın ya? Bir taneden fal mı baktırılır? Para mı verir millet buna? Deli misin oğlum? Sen Singapur’da, Earth 10 Young’da menajer olmuşsun. Partner olacaksın. Oradan New York’a zıplarsın. İlk günden itibaren dedim ki, bu iş olacak. Hepiniz göreceksiniz. Üniversiteyken her sene deliler gibi staj yapardım. Yazın millet modruma çalışmaya tatile giderken ben staj yapıyordum çünkü bundan keyif alıyordum. İş dünyasında öğreneyim, bir network edineyim. Hep bu kafadaydım. 2005 yılında yurtdışına gitmek istiyorum. Oradan tanıştığım birisi Dubai’ye Earth 10 Young’a insan kaynaklarına geçti.
Çok kritik. Ben dedim ki, Demet Abla dedim, ben mezun oldum. Askerliği bitirdim. Al sana CV. Neyse ben giderse, bu alakalı. Ülkentten mezunum. Güya Özel Okulları’da okumuş ama benim İngilizce çok kötü. Olduğum yerden kalkarak anlatıyor. Derken içeri biri girdi. Adam dedi ki, Türkçe. Sertanç’cım dedi sakin ol. Ben Türkiye’ye döndüm. Aradılar. Dediler ki, biz size iş teklifi edemiyoruz çünkü İngilizceniz çok kötü. Çok enerjik bir adamsın. Anladık yani. Sende bir şeyler var. Ama dilinin çözülmesi lazım. Sana 3 ay staş. Dedim, süper. Ben tamam kabul ediyorum. Kasım 2005 Dubai macerası başladı. Ben 4 sene Dubai’de gerçekten muhteşem vakit geçtim. Hep şunu diyorum. Hayatımın en güzel dönemi. Derken kurumsal hayat bana çok keyifli gelmiyor. Başka bir şeyler yapmak istiyorum. Karışılmaya başladım. 23.4.25.26 oldu. Ya diyorum iş mi kurayım? Master’a kaçayım? Derken ben Oristanyang’ın kendi böyle bir iç başvuru bölümü var. Singapur, Hong Kong, Tokyo, New York. Neresi varsa CV’yi gönderdim. Sonra dediler ki New York’tan. Ok gelsin. Tam biz konuştuk. Her şey tamam diyecekler. Sözleşmeye gönderecekler. New York’taki finansal kriz patladı. Gelmeye geldiğin zaman gidersin. Dolayısıyla ben diyor ki gitmedim. Singapur ofisinde tanıdığım var dedi. Departman lideri Ali.
Dedi ki sen de onlara öneriyim. Aradık. Dediler ki bir hafta içinde gel. Singapur’a taşınıyorum. Veda yemeğine gittik. Veda yemeğinde bir Türk lokantasındayız. Türk kahvesi içtik. Dediler ki ya Sertacığım işte sen Dubai’den Singapur’a gidiyorsun. Eskiden işte Binnaz teyze geliyordu. Bize fal bakıyordu. Annem hasta eczacı. Fakat çok iyi fal bakar. Dediler ki ya işte keşke olsa da bize fal baksın. Ya dedim çekelim fotoğrafını gönderelim anneme.
Dediler ki ya muhteşem. İnan Binnaz teyze buradaymış gibi. Dedik ki ya buradan bir iş fikri çıkabilir mi? Bu bir app olabilir mi? Sonra ben Singapur’a transfer oldum hakikaten. Böyle bir 6-7 ay. İnan Dubai’deki hayatımın çok bir benzeriyle karşılaştı. Sadece arka plan görüntüsü değişti. Çalışan sistem aynı. Çok rahatım. Konu zaten biraz rahatsızlık. Yani aslında insanoğlu çok rahatlansa rahatsız olduğu zaman ortaya acayip şeyler çıkıyor. Ve ben rahatsız olmaya başlamıştım. Ki dışarıdan çok güzel görünüyor. Yani gençsin. Yirmili yaşlarındasın. Singapur’da çalışıyorsun. Her şey çok güzel. O an dedim ki anne bunu seninle paylaşmam gerek. Bu hayat benim gideceğim hayat değil. Dedik ki Serhatçığım ya sen ne istiyorsan ben arkandayım. Bir tane web sitesi hatta ismi Binnaz abla. Bir kahve falı projesi yapalım. Evladım dedi ya sen ne istiyorsan ben elimden geldiği kadar sana yardımcı olayım.
Derken ben hem çalışmaya devam ederken bir taraftan da binnazabla.com bir WordPress sitesi olarak ücretsiz bir şekilde hayata geçti. Bir tane form var. O formda işte isim, soy isim, fincan fotoğraflarını ekle bölümü. Annemin e-mail’ına gidiyor. Facebook’ta duyurdum. Dedim ki arkadaşlar annemi artık bu adres üzerinden ulaşıp fal baktırabilirsin. 14 Ekim 2010. Annemin doğum gününde çünkü biz bunu canlıya çıkardık.
Sonra bir sene boyunca şu anda hala benim ortağım olan Kaya Amerika’da yaşıyordu. Bu konsepti develop etmeye başladık. Bir şekilde bu annemin sadece annemin yorum yaptığı sistem yeterli olmadı. Birine daha ihtiyaç oldu. 10 kişiye bakabiliyordu sonra evladım diyordu yani bu insaniye sınırım var yani. Ne diyeceğim, nasıl yapacağım, bilgisayarı nasıl kullanacağım filan. Sonra biri daha geldi. Sonra bu sistem büyümeye başladı. 6 yorumcu, 7 yorumcu, 8 yorumcu, 10 yorumcu ve 2012 oldu artık. Sistem para kazanıyor. Kendi kendini çevirmenin ötesine geçti. Benim belli bir tabi hala Singapur’da maaşım var ve deliler gibi çalışıyoruz. Kaya Amerika’da kredi kartlarıyla ben ayları döndürdüğümü bilirim. Bir taraftan da bir yatırım yapıyoruz. Bir de şöyle bir geyik vardı. 2012’de dünyanın sonu gelecek. Dedim ki ya gelmez bu ihtimalle.
Ama ya gelirse? Ya 2012’de dünyanın sonu gelirse? Şunu düşünüyor insan. Ya gözüm açık gitmeyeyim. Ne benim hayalim? Bunu düşündürmeye gitti aslında bu düşünce beni. Dedim ki ya ben girişimci olmak istiyorum. Özgür olmak istiyorum. Yani sabah 8’de birinin ofisine gidip onun hayalini gerçekleştirmeye çalışmak istemiyorum. Kurumsal ayak kötüdür demiyorum. Ama ben o değilim. İstifa edeceğim. Dedim. Ayağa kalktım. Direkt patronun odasına gittim. Dedim ki ambuan.
Çünkü bunun şeyi yok artık. Kapıyı çaldım. İçeride Singapurlu benim patron. Dedim ki patron ben istifa ediyorum. Vallahi Sertaçcığım dedi. Senin yaşında olsam, bir fikrim olsa ve bunu yapacak cesaretim olsa ben de istifa ederim abi dedi.
Biz adamla sarıldık böyle. Tamam mı? Türk usulü. Eğer olmuyorsa gel. Yani yar burada hazır. 1 Haziran 2012 itibariyle girişimciyim. Hayatta aradığım şeyler ne olduğunu fark ettim. Ben ki ben ki ben bir şey yapmadım. Ben bir şey yapmadım. Ben bir şey yapmadım. Ben bir şey yapmadım. Ben bir şey yapmadım. Ben bir şey yapmadım. Ben bir şey yapmadım.
Hayatta aradığım şeyler ne olduğunu fark ettim ki ben çıktım sokağa. Sabah saat 9.00 genel saatte kalktım. Milletin işe gittiği saat benim işe gittiğim saat çıktım dışarı. Büyük bir harala görele herkes işte otobüsü yakalamaya çalışıyor. Metroya inenler çıkanlar, ofise gidenler işte trafik falan. Benim öyle bir derdim kalmadı. Şimdi neyse ben gittim orada bir tane küçük bir kafe var. Her gün böyle önünden hızla geçiyorum. Hani abi bir kahve mi içsek? Ulan vakit yok toplantıya kayn… O gün dedim ben bugün burada oturacağım. Neyse oradaki Singapurlu amca bir tane kahve yaptı. Bunların çok meşhur bir kahvesi var. Kimse kalmadı. Herkes gitti. Bir tane tropikal kuş geldi. Singapur’un azıcık çok yerel kuşlarından bir tanesi. Hani hep dışarıdan duyuyoruz sesini. O kuşu gördüm ve karşılıklı böyle bir şey duygusuna girdim. Dedim ki ya işte bu benim kaçırmak istemediğim an. Özgürlük hayatta benim için en büyük motivasyon.
Doğanın kendisi ve bunun bir parçası olma hissiyatı benim hayatta gerçekten girişimcilik yolculuğum. Para, pul, yatırım aldığı tüm samimiyetimle benim için önemli kavramlar değil. Ömür kısa ya. Geçti.
Derken ben dünya turuna çıktım. Hiç param yok. Singapur’da kiracıyım. Kirada olduğum evi Airbnb’den kiraya vermeye başladım. Benim kiram o zaman 2500 dolar. Airbnb’den verdiğin zaman 4000 dolar kazanıyorsun. 1500 dolar sana kalıyor. 1500 dolarla sır çantasıyla yaşarsın. Ben başladım. Bali, Tayland, Singapur, oradan Ortadoğu, Dubai, Ürdün. Ömür boyu gezmek muazzam bir şey ama bir yerden sonra bende şöyle bir şey oldu. Ben Türkiye’ye gelip gitmeye başlıyordum. Bir taraftan ya işte ekibimiz büyümeye başladı. Onlar bir araya gelmeye başladılar. Gezgin üyeliği diye bir şey var. Ofisin yok. Buraları kullanabiliyorsun. O üyelikten ben aldım.
Şurada merdiven altında biz konuştuk, burada çalışıyorduk. Ya da işte şu merdivenlerin altında. 3 kişi, 4 kişi. Erken geliyordu ki yer tutalım. 3, 4, 5 dediler ki ya artık arkadaşlar ayıp oluyor hani. Bir tane ünjeniniz var 10 kişi sokuyorsunuz. Sonra dedik ki bir tane küçük ofisimiz olsun artık. Bir tane küçük ofisinin 5 kişilik küçük yerim var. Bir tane küçük ofis aldık.
Geçmedi. Bir duvar kırdık. İkinci ofisi aldık. O kadar eğleniyoruz ki ofiste. O ofise gelmeye başladı millet. Sonra biz bir duvarı daha kırdık. 3 ofisi oldu. Toplamda 40-50 kişiyiz. Global dünyaya 25 milyon download oldu Faladdin. Günde 1,5 milyon fal gönderiyoruz. Ya işte bu Amerika’ya da gidiyor, Hindistan’a da gidiyor.
O fal gönderme hikayesi Türkçe, İngilizce, Arapça çok yakında İspanyolca gibi dünyada en çok konuşulan dilleri kapsadığı için 120 ülkeden gönderiyordu. Türkiye’de, Azerbaycan’da, Orta Doğu’da mütemadiyen ilk 5’te. Amerika’da ilk 10’a girdi. Avustralya’da 1. oldu.
Şimdi ben kendimi dev aynasında görmeyeyim. Kansere çare bulmadım. Covid aşası geliştirmedim. Uzaya gitmedik. Eninde sonunda biz bir fal uygulamasıyız. Daha çok büyük şeyler yapmamız lazım. Binnaz Abla, Faladdin. 2 tane uygulamam. Biz 40 kişilik çok mütevazi. Her şeyini kendi yapan, yatırım almamış, gayet küçük ama çok büyük hayalleri olan bir ekibiz.
Biz buradan bir global marka çıkartıp bir Türk şirketinin hiç yatırım almadan kendi başına sadece deliler gibi çalışarak dünyada ses getirir bir marka olabilme hikayesini yazmaya çalışıyoruz. Ondan sonra da daha büyük hayaller kumamız gerekiyor. İşte o zaman uzaya mı gidiyoruz? Sağlıkta yapay zeka teknolojilerini mi geliştiriyoruz? Dünyanın daha büyük sorunlarını mı çözüyoruz? Onu konuşmak lazım. Biz bunları yapmak istiyoruz. Allah’ım inşallah bu günleri bize gösterir. Konu bunun olup olmaması değil. Konu bizim bunu yapmak için büyük bir şevkle, büyük bir sevgiyle. Ya arkadaşlar pandemi bak, ofise gelmeyin dediğimiz halde herkesin koşa koşa 3 maske üst üste takıp
ve bizim ekibimizden başka kolektife gelen yoktu. Hakikaten yoktu. Biz geliyorduk. Niye? Biz girişimciyiz. Bizde abi inanmışlık var.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir