Seyyar Arabadan 1000 Şubeye | Oses Çiğ Köfte’nin Patronu Osman Yaşar Anlattı…
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=h0vXFmSy2N0.
Seher arabayla, sokaklarda satmaya başladım. Tabii bir sürü zorlukları vardı. İlk şubemde meşhur Osman Usta yazıyordu. 8 tane taburem vardı. 2 tane de bu çay ocaklarında kullanılan masam vardı. İnovasyon bizi büyüktü aslında. Biz Türkiye’de ilk çiğ köfte fabrikasını açtık.
McDonald’s’ı ben kendime rakip seçmişim. Osman, Sibel, Emine, Sezer başraflarını alarak Oses çıktı. Yıllar sonra da Oses Türkiye çıktı. Onlar memnun, biz memnun. Çiğ köfteyi severek yapıyordum. Evde yoğurmaya başladım.
Seher arabayla, sokaklarda satmaya başladım. Tabii bir sürü zorlukları vardı. Halıyla seher satışılık çok zor. Zannedersiniz ki bütün İstanbul sizi izliyor. Çok zor bir süreçte başladım gerçekten. 1993 yılında başladım. Tabii işimi severek yapıyordum. Şartlar el verdi. İlk şubemi açmış oldum.
İstanbul sınırlarında Sultan Gazi ilçesinde. Tabii çok lezzetliydi görünürler. İstanbul’un her tarafına kuyruğa girdiler böyle. Sonra bir şube, iki şube, üç şube derken bugün binlerce şubeye ulaştım. Beyazıt meydanı, Sahla çarşısında başladım. Oradaki esnaflar, öğrenciler gelip geçerken. İlk orada başladım. Hiç istirahat ettiğimi zannetmiyorum. Çünkü öğlen gibi çıkıyordum saat 1-2’de. İşte ürün ne zaman biterse. Akşam 7’de bitiyordu. Kimi zaman da 12-11’de kadar ve sürekli ayaktasınız. İstirahat etmeye başladım.
Sonra da az aşağısında bir berber dükkanı boşandığını duydum. Dükkanı tutmaya karar verdim. Mansa’yı bir vermek istemedi tabii dükkanı. Dedik ki sen benim kiramım tutma. Dükkanı tutma. Dükkanı tutma. Dükkanı tutma. Dükkanı tutma. Dükkanı tutma. Dükkanı tutma. Dükkanı tutma. Dükkanı tutma. Dükkanı tutma. Dükkanı tutma. Dükkanı tutma. Dükkanı tutma.
Dedik ki sen benim kiramımı çıkaramazsın çiğ köfteyi. Neyse dükkanı aldık. Yani kiramızı çıkarabilir miyiz, gerçekten biz de endişeliydik. Ama ilk gün inanılmaz bir satış yaptık. Ben bile o kadarını hayal edemiyordum. Kasayı açtığımda kasa para do Rép과 маленьam datosı dolu sellereισledi. 600 TL zamanı CO roG’a dönüşü gibiü. Tabii dürüm 50 kuruştu galiba.
Öyle hatırlıyorum. Çok küçüktü sanırım 16-17 metre karaydı. Önce evde yoğurarak burada satış yaptık. Sonra evle olmadı çünkü palet vardı. Çok zor şartlardı. Aynı zamanda hamaddeyi tedarak ediyorsun. Sevzisini alacaksın, hazırlığını yapacaksın. Çok küçüktü. 8 tane taburem vardı. 2 tane de bu çay ocaklarından kullanılan masam vardı. Ekonomik ürün olduğu için. Besleyici C vitamin içeren, aynı zamanda liftir. Metropolizmeyi çalıştırıyor. Acı gribe karşı enfeksiyonlardan koruyor. Ekonomik olduğundan dolayı talep gördüm. İşler iyiydi. Tabii aile genişti kalabalıkta aile. Kazandığımız parayla 2. şubeyi, kazandığımız parayla 3. şubeyi,
4. şubeyi, 5. şubeyi derken sanırım 40-50 tane bizim bünyemizde kendimiz açtık. Bu süreçten sonra bayilik verebilir miyiz? Bayilik talepleri geldi. Evet verebiliriz dedik. Onun altyapısını yaptık. Böylece bugün binleri geçtik. Tabii şu anda hayal ettiğimizin üstündeyiz. 1050 şubeye yaklaştık. Mevlan verir herhalde yani. Veriyor. Şüphesiz. Biz o zaman evin ihtiyaçlarını karşılamak için seher arabayla, sokaklarda bugün binlerce insana iş istamı sağladık. İlk Sultan Gazi’de küçük bir yerde orada imalathanet korduk. Sonra biraz daha büyüttük. Sonra biraz daha büyüttük. Türkiye’de ilk çiğ köfte fabrikasını açtık aslında. Küçük köyde. Bursa’da imalathanet korduk.
Konya’da imalathanet korduk. Ankara’da korduk. Adana’da korduk. Batman’da korduk. Zincir muazzalara paketli ürünler içinde Çorlu’da fabrikamız mevcut. Aynı zamanda Almanya’da üretim fabrikamız mevcut. Yeni bir fabrikamızı Batman’da açtık. Taze ürün tüketimi anlamında fabrikaları oraya götürüyoruz. Yani şu anda 6 tane merkezde üretim testlerimiz var. O süs çiğ köfte şu anda bini devirdik. Daha hızlı büyüyeceğiz. Çünkü altyapımız tamam. Makina endüstrilerimiz tamam. Biz daha önce elle yoğurduğumuz çiğ köfteyi bugün makinalarla yoğuruyoruz. Yani bir saat içerisinde bir ton çiğ köfteyi yoğuruyoruz. Yani eskide insan gücüyle çiğ köfteyi yoğuruyorduk. Bir insan ancak akşama kadar 30-40 kilo yoğurabiliyorduk. Endüstri büyüdü ve elde imeden öğretiyoruz. Bunun meyvesini de topluyoruz.
Zincir marketlerde bugün inanılmaz tüketim elde ettik. Ortalama yılda 100 tane şube açıyoruz. Tabii bunun %5’i kapanmış oluyor lokasyondan dolayı. 100 ve üzerinde şube açıyoruz her sene. İlk yurt dışı boğazımızı Çin’de açtık. Fuara gittik. Orada inanılmaz bir kutlansiyel gördük. Heyecanlandık. Fabrika açtık. Sanırım 3 tane de şube açtık. Tabii kültürüne hitap etmeye çalıştık. Çiğ köftenin içinde bir sürü aromalar var. Çinliler de yaban seviyorlar. Yani o süreçte gerçekten ciddi para harcadık. Uçakla 12 saat yolculuk yapıyorsun. Gidiyorsun yemeği içmeye farklı. Tekrar sağlayamıyorsun.
Ama birçok şeyi öğrendiğimi düşünüyorum. Sonra Kanada’ya başladık. Orası da başarısız oldu. Partnerimiz doğru olmadığından dolayı orası da başarısız oldu. Sonra Almanya’ya başladık. Orada fabrika açtık. McDonald’s’ı ben kendime rakip seçmişim. Amerika’da patatesi getireceksiniz. Orada kızartıp vereceksiniz. Yani bulgur dünyanın her tarafında neden ihracat yapmayalım?
Aslında bir hayalla çıktık yola. Almanya’daki müşterilerimizin %30’u da Alman vatandaşları. Yani bu lezzet dünyanın her tarafında seviliyor. Dönerler de 1960’larda başlamışlar Almanya’da. Bugün dünyanın her tarafında dönericilerimiz var. Çiğ köftemiz de zamanla bütün dünyaya saracak bu lezzet. 25 tane şöbemiz var Almanya’da. Tabii taze ürün sormanız lazım. Ham maddeler buradan gidiyor. Oradan karışımı gerçekleşiyor. Çiğ köfteyi dönüşüyor. Etli çiğ köfte dediğimizde halfane gecelerinde, sıra gecelerinde 3-5 arkadaşın toplayıp sohbet eşliğinde yoğrulan çiğ köfte etli olmalı.
Halıyla insan avucunun içi enerji dolu. Onu yoğurarak pişirmiş oluyorsunuz. Etli olunca bakteri üretir. Onu 2 saatlik içerisinde tüketmeniz lazım. Biz etsiz çiğ köfteyi oluşturuyoruz. Zincir muazzalarında vegan çiğ köfte üretiyoruz. İnnovasyon bizi büyüttü aslında. Elle yoğurduğumuz çiğ köfteyi bir makinasını geliştirdik. O zaman bir makinamız 160 kilo üretirken sonra bu da yetmedi.
Bunu büyüttüğünde 1 saatte 1 tonu yoğurmuş oluyoruz. Sürekli değişim, sürekli inovasyon. Ona inanıyoruz. Dijitalleşme pandemiyle satışlar durdu. Paketli ürünler çıkardı pazara. Ne iş yaparsanız yapmadan önce hayalini koruyacaksınız. Hayal kurmadan adımlar hüsran olur. Hayalinde sonra inançlı olmak, ondan sonra bu inancın doğrultusunda hareket etmek. Başarı kaçılmaz oluyor o zaman. Hayalimdeki şube sayesinde 40 bin. Ben ulaşmasam da benden zor akiler ulaşır diye düşünüyorum. Çünkü o ses bayrağını dünyanın her tarafında dalgalandırmak benim hayalim. Markayı satmak çok şey olur herhalde. Çünkü marka benim çocuğum gibi bütünleşmişiz. Onun isminden, onu bir yerde zikrederek,
onunla karşılanıyorsunuz, onunla uğurlanıyorsunuz. Marka çok önemli yani markayı herhalde zor satarım. Fiyat bile biçilmez benim adıma yani. Çiköpte renk kaptık. Endüstri olarak ve tüken her tarafında ve dünyanın her tarafında neredeyse inanılmaz bir lezzetlik sonuyoruz. Gençlere tavsiyem şudur. Ne iş yaparsanız yapın, severek yapın.
Sevginiz ne kadar büyükse işiniz de o kadar büyüyor.
İlk Yorumu Siz Yapın