Sabancı’nın Torunu Olmak | İşte Bilmediğiniz Hacı Sabancı…
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=Hiyp_cCNRUo.
Böyle bir soyadı taşımadın, böyle bir isim taşımadın. Nedim’in ismini taşıyorum rahmetli Hacı Sabancı’nın. Çok büyük bir gurur kaynağı. Sakin kafayla düşünüp karar almanın ne kadar önemli olduğunu öğrendim babamla. Adil ve dürüst ol der her zaman. Altıda kalkıyorum, hafta içi erken yatıyorum. On buçukta falan uyumuş oluyorum yani. Hem Instagram’ı hem Twitter’ı severek kullanıyorum. Twitter’da daha çok zaman geçiriyorum. Sene 2010’du, o zaman okuldan mezun olmuştum. Döndüm, askerliğim de yaptım 6 ay. Tam mezun olmadan önce denizcilik işini kurmaya başlamıştık. Hep o denizcilik işinde çalışacağımı hayal ettim ve 10 senedir de öyle geçti. Çok da severek, keyif alarak işe geliyorum. Barinsa Denizcilik. Sadece denizcilik faaliyeti yapıyoruz. Şu anda 20 tane var. Bunların 18 tanesi kuru yük. Bunlar ağırlıklı demir, çelik, kömür, buğday, arpa, çimento gibi çocukları taşıyor. İki tanesi de ham petrol tankeri. Toplamda 1.7 milyon taşıma kapasiterimiz var şu anda. Dünya döndükçe, ticaret devam ettikçe, deniz ticareti devam edecek diyeyim. Çünkü birçok yere kara yoluyla veya tren yoluyla ulaşılma imkanı yok malların. Okyanusların altından borularla gaz ve petrol belki gidebiliyordur ama hala demir cevherini o şekilde gönderme imkânınız yok. Brezilya’dan Çin’e gidecekse bunun tek yolu deniz taşımacılığıyla. Bu biraz güven veriyor bize en azından. Yani iş sürekli devam edecek en azından onu biliyoruz. Ama kolay bir iş değil. Her işte olduğu gibi kendi içinde zorlukları olan bir iş. Ama dinamik bir iş. Bir şekilde üstesinden gelmeye çalışıyoruz. Adil ve dürüst olan her zaman herkese karşı. Sana olmasını beklediğin ne ise iş hayatındayken de çalıştığımız insanlara karşı hep öyleyiz. Detaycı olmayı öğrendim. Çünkü bazı şeyler ufak detaylarda gizli. Detaycı olmanın iyi bir şey olduğunu, önemli bir karar alırken sakin kafayını düşünüp karar almak gibi şeyleri ilk başta öğrendim babamdan. Ve çalışma hayatını onunla başlamış olmaktan dolayı çok mutluyum. Bir sorumluluk getiriyor. O sorumluluk bilinciyle büyülük. Ben de kardeşlerim de. Ama zaten aslında herkese öğretilmesi gereken sorumluluklar. Yani öyle çok ekstra bir şey yok. Öyle bir şey derse vallaha çarpar vallaha. Yani ben hep hayata bir sıfır önde başlamış gibi düşündüm. Böyle bir soyadı taşımadın, böyle bir isim taşımadın. Pozitif yanında gördüm. Nedim’in ismini taşıyorum rahmetli Acı Sabancı’nın. Çok büyük bir gurur kaynağı.
O yüzden kesinlikle yani böyle bir yük falan gibi bir kelime kullanmam. Hep dediğim gibi artılarını gördüm. 6’da kalkıyorum. Çift antrenman yapıyordum. 7’de boksum vardı. 8’de ofiste oluyordum. Şimdi gene 8’de ofiste oluyorum ama bu süreçte şimdi spor salonuna gitmeme özen gösteriyorum. Çünkü açıkçası çekiniyorum.
Evde de tek başıma o sporu yapamıyorum. Yani sabah o saatte olmuyor. O yüzden hala 6’da kalkıyorum ama 6’dan 7.30’a kadar falan boş bir vaktim var, bir şey yapmıyorum. Boks yapmaktan keyif alıyorum. Şu an yapamadığım için mesela üzgünüm. Erken uyumayı da seviyorum. Hafta içi erken yatıyorum. 10.30’da falan uyumuş oluyorum yani. Arkadaşlarımla falan sosyalleşme anlamında cuma cumartesi akşamları veya pazar günü de ayırıyorum. Tenis oynamaya başladım.
Biraz daha yiyeyim. Tenisler sonra o kolum biraz ağrıyor ama çok keyif alıyorum. Çok keyif aldığım bir spor. Hobilerimin arasında açıkçası şu an 7.7’e böyle yemek yapmaya başladım. Vakit buldukça bazı akşamlar yemek denemeleri yapıyorum. Artık Instagram’da da her türlü yemeği, videoları izleyerek her şeyi yapmak mümkün. Ama nedense benim ülkenin tatları tam öyle olmuyor. Hem Instagram’ı hem Twitter’ı severek kullanıyorum.
Instagram’da daha çok paylaşım yapıyorum ben ara ara. Sevdiğim şeyleri paylaşıyorum. Kendi hayatımdan kesitler paylaşıyorum. Twitter’da daha çok zaman geçiyorum. Oradan haber takip ediyorum. Günlük Türkiye’de ve dünyada ne oluyor, ne bitiyor. Oradan artık anlık görebiliyorsun. Yani kalkıp bir haber sitesine gireceğime, haber sitesinin Twitter hesabını takip edersen zaten an be an düşüyor hepsi. O yüzden en çok zamanımı herhalde Twitter’da harcıyorum.
Ama keşke daha az harcasam. Microsoft’un TikTok’u alma haberlerini takip ediyorum. Ama açıkçası bilmiyorum nedir. Yani bir tane TikTok videosu çekebilir misin? Neyse şu an çekemem. Ona vakit ayırmadım açıkçası. Çünkü dediğim gibi bence gereğinden fazla vakit ayırıyorum. Kendimi geliştireceğim. Zamanla çalıyorum aslında oraya vakit ayırarak. Severek takip ediyoruz. Bu senede iyi tamamladı vallahi çok şükür. İnşallah bu Covid süreci biter de maçlarını gideriz. Yani bizim çok severek gittiğimiz, çok keyif aldığımız bir olay. Yani Beşiktaş maçlarını gitmek izlemek. Kardeşlerim benden daha fanatik. İki sene üst üste şampiyonluk çok keyifliydi.
İnşallah tekrar çok arayı açmadan şampiyon olurlar diyeyim. Enfik amaçıydı. Çok iyi hatırlıyorum. O ilk yarına yani o 15 dakikalık arada herkes karan mı sağlar? Yani böyle kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Bu iş daha kötü yere gider mi? Yani orada bir iki tane Galatasaraylı arkadaşım var. Daha kötü yere de gidebilir bak falan eskiri yapmaya çalışıyorlar. Üç üç bitti amaç ya. Bir onu hatırlıyorum. Bir de Napoli’de Napoli maçına gitmiştim Beşiktaş’ın. Vay be yani o üçüncü gol. Bir de İtalyan polisi diyor ki sevinmeyin sakın. Burada diyor problem olur. Napoli tarafları işte serttir. Abi üçüncü gol de onu artık dinleyen mi var? Havalara uçtuk. Sanat tarihi dersi aldım. Biri dedi ki çok ezber dersi bu dedi. Benim de ezberim kuvvetlidir. Fen dersleri de almak istemiyordum. Yatkınlığım yok açıkçası. Hem de belki dedim yeni bir şeyler öğrenirim. Eğer ezberse de dedim rahat geçerim.
Girdim sonra bir iki tane daha aldım. Çok sevdim yani sanat tarihini. Böyle bir merak uyandı. Sonra yaşta 18-19 bir şeyleri aslında yeni yeni anlamaya başlıyorsun. O zaman annemle babamın başlattığı çağlaş sanat koleksiyon gibi de değildi. Yani o zaman almaya başlamışlardı. Ben de onlarla beraber merak sardım. Sonra seyahatlere gittikçe biraz daha müzeleri gezelim. Bu gittiğimiz şehirde hangi sergi var.
Öyle öyle devam etti. Şimdi toplamda 250 parça oldu. Türkiye’de Türk sanatçılardan eser alınca hem biraz destekliyormuş hissi verdi bana. O da beni memnun etti. Çok değerli, çok hatlı sayılır sanatçı büyüklerimiz veya arkadaşlarım var. Öyle olunca daha bir içten bağlandım bu konuya. O yüzden severekte devam ettirdiğim bir şey. İş için uzak doğuya çok gittim. Zaman içinde zevkler, renkler veya bakış açıları nasıl değişiyor. 10 sene önce gittiğimde beni çok cezbetmemişti uzak doğun. Sıkı ciğer burası falan diyordum. Şimdi mesela çok daha fazla cezbediyor.
Oraların kendine özgü bir tarihi, kendine özgü bir kültürü. Her ülkenin tabii kendi içine farklı bir kültürü var orada ama çok böyle ilgimi çekiyor. Okuyorum. 10 sene önce ilgimi çeken bazı yerler artık ilgimi çekmiyor. O yüzden yeni yerler görmekten keyif alıyorum. Boğazın şu noktası benim için daha şeydir demeyeceğim. Bebek de çok güzel, Üsküdar da çok güzel, Topkapı, Haliç, oralar da çok güzel. Boğaz hattı gerçekten inci bir dersin artık. Öyle bir şey. Her gün yamancının da hayran kalacağı eşsiz bir manzara. Her hava güzel, her şey güzel. Her şey güzel. Her şey güzel.
Öyle bir şey. İstanbul’un en sevdiğim yerleri Boğaz’ı görebileceğin, manzaraya bakabileceğin öyle yerler. O bezite çok büyük sıkıntılara yol açabilir. Yani Covid-19’un ne yazık ki ölüm oranları daha yüksekleniyor.
Bağışıklığı az olan insanlar da daha yüksekleniyor. Kendine bakmak, daha dinç olmak, uyku, beslenme ve sporla yediğine içtiğine dikkat etmen lazım. Bir de her gün kötü yiyip vücudunu diri tutman lazım şu an. En azından aşı bulana kadar böyle gitmesi gerekiyor. En çok ailemi yani annemi babamı o sırada tabii çok göremiyordum.
Ananem, dedem, babaannem onların yaşçığı da biraz daha ileride. Onu görmeye de çekiniyorsunuz. Yani sevdiklerinle görüşememeyi, yakında olmalarına rağmen uzakta olmalarını ve bunun elinden bir şey gelmemesi çaresizlik. Allah sabır versin bunu yaşayanlara, atlatmış olanlara. Kolay şeyler değil yani en çok o korkuyla yaşamayı öğrendik. Eve kapanmak kitap okudum, film izledim, yemek yaptım.
Kendi kendime yeni et pişirme teknikleri falan geliştirdim. Yani Nusret korksun benden değil mi? Teknoloji anlamında her şey çok daha hızlı gelişiyor. Peak Games Türkiye’nin yurtdışındaki algısı açısından da çok iyi oldu. Böyle büyük milyar dolarlık bir şirketin satılıyor olması. Hepimiz gururlandık yurtdışındaki yatırımcılara karşı. Bu çok güzel bir mesaj yani burada böyle şeylerin geliştiği ve ileride de gelişebileceğinin ispatı bu. Yeni yatırım fikirlerine zaten her zaman açığız. Birkaç yere de yatırım yaptık. Gerçekten çok büyük bir başarı örneği. Bu tip yeni fikirlerde aslında yani artık alışveriş dediğin oradan yürüyor.
Belki Türkiye’nin en büyük alışveriş yapılan yeri, trend yol hepsi burada gibi. Bak bir tane muazaları yok mesela değil mi? Yani bunlar hep artık online’dan yürüyor. Belki Türkiye’nin en büyük jüro yapan yemek sepeti. Bakarsan aslında bir tane restoranı yok. Ama fikir yani asıl önemli olan o.
Bunu başarabilmek, yapabilmek.
İlk Yorumu Siz Yapın