HABLEMİTOĞLU’NUN ASIL KATİLİ EMPERYALİZMDİR ONUN 20 YIL ÖNCEKİ UYARILARINI DİNLEMEMEK SUÇ ORTAKLIĞI
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=-Lhhv5923FM.
Herkese merhaba. Bence Türkiye’nin yakın geleceğini ilgilendiren önemli açıklamalardan biri Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Cumhurbaşkanı katıldığı bir televizyon programında meslektaşların sorularını cevaplandırırken Necip Hablemitoğlu suikastinin bir numaralı ııı zannısı veya sanı olarak aranan Nuri Gökhan Bozkır’ın Ukrayna’dan yapılan
bir operasyonla Türkiye’ye getirildiğini ve sorgulamaya alındığını ifade etti. Bu önemli. Çünkü sonuç itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Necip Hablemitoğlu gibi çok değerli bir aydınının, tarihçisinin, yazarının, araştırmacısının eee Ankara’nın göbeğinde eee on sekiz
Aralık iki bin iki günü nokta hedefli bir atışla ve ııı saldırıyla eee öldürülmesinin peşini yirmi yıl sonra bile bırakmadığını göstermesi bakımından ııı çok dikkat çekici. Yirmi yıl kolay değil. Ve eee yirmi yıl eee Necip Hablemitoğlu gibi bir değerli insanın cinayetinin çözülememiş olması. Kendisiyle meslek yaşantım açısından ııı gururla söylemem gerekirse ııı kitapları çerçevesinde ııı bir Ankara ziyaretinde ııı lütfeti vakit ayırmıştı ve ııı Gazi Osman Paşa da ııı ikimizin de o sırada bulunduğu yere çok yakın bir ııı kafede buluşup ııı birer ııı birer parça pasta
ve kahveyle beraber yaklaşık iki saat iki buçuk saat memleket meselelerini ve özellikle de Türkiye üzerine oynanan oyunları ııı konuşma fırsatım olmuştu. Iıı daha sonra bir daha görüşemedik yüz yüze ama telefonla zaman zaman çok değer verdiğim dostlarımın da ortak arkadaşlarımın da ııı katkılarıyla ııı görüşlerine yer verdiğim hatta kısa bir yaşam
öyküsü olan ııı Staraber kanalındaki ııı iki bin iki seçimleri çerçevesinde Uzan ailesi tarafından oluşturulmuştu. Orada da ııı görüşlerine yer verdiğim bir ııı karakter bir portreydir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize miras bırakmış olduğu ve sahip çıkmamız gereken Kuvaiminiye ruhu
anti emperyalist duruş ve tam bağımsız Türkiye için beynini ııı devreye sokmuş yaptığı çalışmalarla da bunu ispatlamış özellikle Alman vakıflarının Türkiye’de nasıl bir ııı hibrid savaş ve yani melez savaş yürüttüğünü göstermiş bir karakterden söz ediyorum. Tabii bu karakteriyle beraber yaşasaydı eee işte iki bin ikideki o suikaste uğramasaydı ben yine de şunu söyleyeyim. Eee Baryo Zergenikon ııı kumpaslarında mutlaka yıllarının önemli bir bölümünü hapiste geçirmiş veya belki de bildiği çok şey nedeniyle diğer bazı sanıklar gibi ııı sağlık nedenleriyle silivri zindanlarında hayatını kaybetmiş olabilirdi. Çünkü ııı Necip Hablimitoğlu iyi bilgiyi toplayan ve o iyi bilgiyi tarihe armağan eden bir karakterdi. Iıı gerçekten onun cinayetinin bugüne kadar aydınlanıtırılmamış olmasının ana nedeni yüksek ihtimal karşımızda istihbarat dünyasının o gri bölgelerinde bulunan ve her biri sanki bir aynaya yansıyan sahte suretler gibi bize yansıyan bir takım ellerin, şahısların ve karakterlerin varlığıdır. Iıı Türkiye Cumhuriyeti Devleti Nuri Gökhan Bozkır denilen şahsı FETÖ üyesi olmak ve ııı bu teşkilat adına
ııı tetiği çekmek suçundan arıyordu. Çünkü savcıların iddianamelerine göre Necip Hablimitoğlu yaklaşık altı ay öldürülmeden önce altı ay takip edilmiş ve bu takip ııı noktasında baz istasyonları yani cep telefonlarını kayıt eden
baz istasyonlarının dökümleri ele alındığında bu şahsın cep telefonuyla Necip Hablimitoğlu’nun cep telefonunun hemen hemen bu altı ay boyunca hep benzer ııı baz istasyonlarında çıktığı anlaşılmıştı. Bu yakın takip edilen bir kurbanın son altı ayı anlamına geliyor. Iıı Nuri Gökhan Bozkır işte emekli bir asker olduğunu söyleniyor. Iıı
ifade ediliyor. Ve eee özellikle eee FETÖ’cü kaynaklar bu şahsın ııı Ukrayna’da yaptığı açıklamalarla Türkiye’nin milli istihbarat üzerinden Suriye ve Irak’ta yürüttüğü ııı silah sevkiyatları ve hatta Da’eş’le ilgili ilişkilerine dönük önemli itiraflarda bulunduğunu
falan da söylüyor. Dediğim gibi bir istihbarat dünyasının portreleriyle karşılaştığınızda o portrenin gerçek anlamda kim olduğunu bilmeniz ancak onların patronları tarafından bilinen bir şeydir. Bizim bilmemiz mümkün değildir. Aynaya yansıyan suretlerdir onlar. Hep bir yerden çıkarlar, bir yere giderler ama siz onların kim olduğunu gerçek
anlamda kimler tarafından kullanıldığını ve ne yapıldığını tam olarak bilemezsiniz. O yüzden Nuri Gökan Bozkır’ın öyküsü yakın bir gelecekte Abdipekçi’yi öldürmüş ve Papa ikinci John Pole eee silah sıkmış, Mehmet Ali Ağaca’nın öyküsüne dönüşür mü? Dönüşür. Çünkü
karakterler aynıdır. Ilişkiler aynı dünyanın ilişkileridir. Mehmet Ali Ağaca mesela Abdipekçi olayında da Papayı vurma olayında da bin tane laf etti, bir tane doğru söylemedi. Bunun gibi pek çok karakterli istihbaratın içinden gelen veya devletin karanlık noktalarından gelen
pek çok karakterle eee buluşma şansımız yüksektir. Bir gazeteci olarak ben bu karakterleri iyi kötü tanırım. Eee Nuri Gökan Bozkır’ın da bunlardan biri olduğu inancındayım. Eee bu nedenle de öngörmüyorum bir şey. Öngörmüyorum. Ama bildiğin bir tek şey var. Eee gerçekten Necipap Limitoğlu batı
emperyalizminin kurbanıdır. Amerika Birleşik Devletleri’nin, Almanya’nın ve diğer CIA, MI6 ve BND’nin yani yarın bir gün bu adam bizim başımıza bela olacak diyen emperyalist çevrelerin kurbanıdır. Efendim tetiği kim çekmiş? FETÖ çekmiş olabilir.
Başka biri de çekmiş olabilir. Mühim mesele burada Necipap Limitoğlu veya Uğur Mumcu gibi karakterlerin yaşadıkları o korkunç suikastlere hangi açıdan yaklaştığımız ve nasıl bir doğruyu yakalamaya çalıştığımızdır? Güne gelmiştir bu suikastlerde en meczup insanlarda kullanılmış olabilir. Tetikçi bir yerde bize bir şey gösterir. Ağaca da olduğu gibi. Veya yarın bir gün Nuri Gökhan Bozkörü de olduğu gibi. Ama ama o kadar. Esasına nereden bakmamız gerekiyor? Yani bu ülkenin aydınlarını vurmumcuları, bahri uçakları, çetin emeçleri hangi emperyalist güç, hangi hedefler doğrultusunda öldürttü? Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’nin bin dokuz yılı iki de bu NATO’ya girmesinden sonra iki tane farklı paralel derin devleti bu ülkede örgütlediği bunlardan birini kendisini layıkçı ve Atatürkçüsü gibi kabul eden ama esasında NATO Türkçü olan birtakım askeri çevreler öbür tarafının da kendini Müslüman diye ilan eden ııı günde beş vakit ııı secdeye alnı alnı secdeye diyenlerin siyaye ajan olduğu bir başka yapı. Böyle bir yapının içinde biz aydınlarımızın değerli varlıklarımızın nasıl öldürüldüğünü tartışıyoruz. Bu kadar açık esasında. Bu kadar açık. Esasındaki karşımızdaki güç bu kadar açık. Ve çok yönlü. Yani mont harikatı Kasım Gürek İsmet Paşa’nın sağ kollu bin dokuz yüz eylilerde eşek sırtında seçim kampanyası yapacak kadar hareketli bir siyaset adamı. Sonradan mont harikatı, sonradan Fethullah Gülen, Fethullah Gülen’i Amerikan
sistemiyle tanıştıran adam. Karısı Nilüfer Güle, onun kız kardeşi Ailin ııı Radomisli. Ne diyor Fethullah Gülen bir konuşmasında Kasım Güle beyin baldız Ailin hanım Amerika’daydı. Pentagonla irtibatları vardı. Albay kadını. Kendisine beyaz saraydan bunlar nedir diye bizi sormuşlar. Kendisini sormuşlar. O da endişe edilecek bir şey yoktur demiş. Referans vermiş.
Ne bu? Ve sonra Kasım Gülen cenazesinde şimdi CHP’liler bana kızar mı kızsın? Ne yapayım? Yani ortada bir hikaye var. Onu anlatmaya çalışıyorum. Kasım Gülen cenaze namazını Fethullah Gülen kıldırıyor. Ailin Radomisli on ocak bin dokuz doksan beş. Son derece şık bir döpüyes giymiş. Parmağında elmas yüzüğüyle arabasının kendi arabasının
altında kalmış bir şekilde ölü bulunuyor. Evinin önünde. Sonra onu eee Ayşekul’in adı Ail’in adıyla bütün dünyaya tanıtıyor. Türkiye’ye tanıtıyor. Böyle bir hikaye. Vurmumcu yirmi dört ocak bin dokuz yüz doksan üçte eee katledildi. On yedi ocak bin dokuz yüz doksan üç. İzmir Boz yakayordu. Fethullah Bey konuşuyor. Çok yakında büyük bir
suikastla biri duyacaksınız. Üzerinden senelerce konuşulacak. Şimdi bu ne? Bu şu. Bizim üzerinde konuştuğumuz Türk figürler veya örgütler esasında emperyalizmin gölgede kalmasını sağlayan ve esas katil esas azmettiriciyi saklayan unsurlar. O yüzden ben bu videoda buna önem veriyorum.
Bakın. Necip Ablemitoğlu Köstebek ne yazıyor? Ne zaman önsözüne tarih atmış rahmetli beş Ağustos iki bin iki Çankaya Ankara bir önsöz yazmış. Demek ki beş Ağustos’ta bitirmiş kitabı. Yani daha doğrusu kitabı ııı beş Ağustos iki bin ikide bitirmiş. Bu kitap daha basılamadan on sekiz
Aralık iki bin ikide de katledilmiş. Şimdi bakın ne yazıyor burada? Hepimiz suçluyuz ya. Herkes hepimiz. Ben dahil. Bir gazeteci olarak ben de dahil. Ki Necip’e ne kadar sahip çıkmıştım falan filan geçelim. Şeyhleri Amerika’da yaşayan ancak kendi ülkesinde devlet güvenlik mahkemesinde
yargılanan CIA, MI6, BND gibi İngiliz, Alman, yabancı ülke istihbarat, ülke örgütlerini taşeronluk yapan bir cemaate mensup müritlerin açtığı görevi kendileriyle mücadele etmek olan istihbarat birimlerinde kadrolaşabileceğini devretin gücünü devreti savunanlara karşı kullanılabilecek düzeye gelebileceklerini kim tahmin edebilirdi ki? Köstebek bu ihanet öyküsünün adıdır. Siz hiç Fetullahçıları bakın burası önemli. Devlete karşı bir tehdit olarak algılayan, şikayet eden yanlar ya da onlarla uğraşan bir PKK’lı bürüksel ya da köön merkezi bir terörist ya da bir TÜSYAT üyesi ya da bir siyasi parti lideri ya da bir ikinci cumhuriyetçi ya da bir azınlık mensubu ya da misyoner ya da
hükümet üyesi ya da bir başbakan gördünüz mü? Diyor ki yani siz gözünüzün önünde bu adamlar iki bin iki yirmi yıl önce nitekin Fetullahçıları kontroespiyonaş kapsamında iç ve dış tehdit odaları odalarak tanımlayan ve mücadele konsepti geliştiren gelmiş geçmiş bir İçişleri Bakanı bir Emniyet Genel Müdürü ve bir MİT müsteşarı da göremezsiniz.
Gösteremezsiniz. Haklı olarak sorsanız, sorarsanız kendi iç güvenliğini sağlayamayan, sızıntılara engel olamayan bir ulusal istihbarat birimi nasıl olur da ülkenin güvenliğini sağlar? Bu sorunun yanıtı da doğal olarak olumsuzdur. Önümüzde iki tercih vardır. Ya çoğunluğun yaptığı gibi bu çelişkiye karşı başınızı çevirir fark etmemiş gibi yaparsınız veya risk üstlenerek araştırmaya ve mücadeleye başlarsınız. Türkiye’nin yüz yüzü olduğu en tehlikeli tehdit odağıdır. Örgütlenme modeli itibariyle Türkiye’de bir eşi yoktur. Örgütlenme modeli olarak tamamı siyahi denetimindeki mon Falun Gong, saintholoji gibi tarikatlarla benzeşmektedir. Fetullahçılar mevcut ekonomik kaynaklarını yapılabilecek en akılcı ve en değerli alana eğitim yatırımına tahsis ettiklerinden diğer şeriatçı yapılanmalara kıyasla ülkemizi sadece bugününü değil daha çok geleceğini tehdit etmektedir diyor. Böyle bir adamı kaybetti Türkiye’de. Ben bunun üzüntüsünden konuşuyorum. Yirmi yıl önce bugünü anlatmış. Buyurun. Yirmi yıl iki bin iki. En büyük geleceğin en büyük tehdit edildi. Ne yaptı on beş Temmuz iki bin on altıda işte bunu yaptı. Yani ııı hurmumcunun da öyle bir ııı açıklaması var. Ben gördüm ııı bir yerde ha on yedi Ocak ııı yok o başka ııı bir başka açıklamasında hurmumcu da eğer diyor bunların önünü alamazsanız otuz yıl sonra bunlar general olacak ve bu ülkeye darbe yapacaklar diyor. Hurmumcu söylüyor bunu. Tarih doksan üçten
biraz önce hatta Tahak Yol ve Nazlı Ilicak’la katıldığı bir TRT programında söylüyor. Onu da öldürdüler. Bunları öldürenler Amerikan İmperyalizmi. Çünkü bu kitaplar hurun kitapları işte bunun gibi mesela şimdi hemen böyle bir tane buldum işte bu Papa Mafya Ağaç’a. Ağaç’a ile en çok
uğraşan adam. Iıı bu tür kitaplar, bu tür aydınlar Türkiye gibi ülkelerde olmaması istenilen adamlar. Bunları ortadan kaldıran, bunları hedef altına alan, bunlarla uğraşan ve sonuçta şu veya bu şekilde ya etkisiz hali getiren ya da öldürenler ise emperyalizmin adamları. Şimdi Nuri Gökhan Bozkır ne söylerse söylesin. Ne söylese söylesin. Asla ve asla gerçek patronunu bildirmeyecektir. Mehmet Ali Ağaç’ı bildirdi mi? Bildirmedi. Gerçek patronunu zımnen herkes biliyordu ama bir gün biri ağzından çıkarmadı
o lafı. Bu iş böyle. Mühim mesele şu. Türkiye’nin insanlarını günlük rutin siyasi tartışmalarının dışında ülkelerinin milli bekası için kuvve-i milliye ruhuyla emperyalizmin her çeşidini hegamonyacılığın her çeşidini net olarak bir cepe halinde karşı durmasıdır. O yüzden ben söylüyorum. Biz ben ne Atlantikçiyim ne Avrasya’cıyım Türkiye’ciğim derken işte bu nedenle konuşuyorum. Zaten bunu söylemezsem Uğur Mumcu gibi Necip Hablimitoğlu gibi bu
ülke için canını vermiş o değerli aydınların büyük ve derin mirasına ihanet etmiş olurum. Çok üzgünüm. Kalın
sağlıcakla.
İlk Yorumu Siz Yapın