"Enter"a basıp içeriğe geçin

Hayati İnanç: Yaşananları Birinci Ağızdan Duymak Bana da İyi Geldi – Hayati İnanç | Derdini Söyle

Hayati İnanç: Yaşananları Birinci Ağızdan Duymak Bana da İyi Geldi – Hayati İnanç | Derdini Söyle

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=cUoe9_XiMXY.

Zehra Grubu’nun katkıları ile hazırlanan derdini söyle başlıyor. Nedir bu ortam denilirse kitap okumayanların kitap yazanları istediği gibi eleştirebildiği bir ortamdır.
Bir telefon şarjı %1 olur, %0 olur, kapanacak mı, kapanmayacak mı diye bir stres yaşarsınız ya biz o duruma çok geldik.
Saygıdeğer misafirliler hepiniz derdini söyle programına hoş geldiniz. Bu hafta sunucu olarak ben varım. İsmim Hakan Çamlıca. Sancaktepe Feriha Öz Acil Durum Hastanesinde. Acil doktor olarak görev yapmaktayım. Bu hafta derdimi ben söyleyeceğim. İnşallah Hayati Hocam da derdimizi dinleyecek. Hoş muhabbetli bir program geçirmek dileğiyle programa başlıyoruz.
Hocam geçen sene mart ayından beri covid ile uğraşıyoruz. 14 ay oldu. 14 martta Allahuteala nasip etti bizimde söz programımız vardı. O gün 6 vaka vardı Türkiye’de. Sözlendiğin gün Türkiye’de 6 vaka vardı. 112 de başladım ben çalışma hayatına. Atasehir’de 112 istasyonundaydım.
İlk covid vakamızı Atasehir FSM hastanesinde götürdükten sonra o koruyucu kıyafetlerle birlikte hiçbir yerini çıkarmadan sıcak da bir gündü. Karşıya Avrupa Yakası’ndaki Komutan Merkezi’ne o kıyafetleri çıkarmadan gittik. Baya zorlu bir yolculuk süreciydi bizim için. O tarihten bu yana covid ile hemhaliyiz mücadele ediyoruz. 112 den sonra pandemi hastanesi açılınca oraya görevlendirmem oldu benim.
Geçen sene Mayıs ayından beri de oradayım. Yaklaşık bir yıl oldu. Neler neler gördünüz? Çok şeyler gördük hocam. Özellikle bu son dönemdeki patlak veren süreçte çok daha zorlu geçti bizim için. Ve hastalar da çok kötü geldi hastaneye. İhtiyarımla acayip ben hiç olur muydum tabi ki?
Gerbileydim alemin bunca devasız derdini demiş şair. İnsanların bu kadar dertli olduğunu bilseydim doktor mu olurdum demiş. Hocam inanın öyle dönemlerden geçtik hala da geçiyoruz. Çok şükür bu yasaklarla birlikte neredeyse yarı yarıya azalma oldu. Bakı sayılarıyla doğru orantılı bir şekilde gidiyoruz. Biz kendi hastanemizde 24 saat nöbet tutuyoruz. 24 saatte 2000 hatta 2000’e aşkın hasta bakıyorduk. Hasta muayene ediyorduk. Yasaklarla birlikte şu an hasta sayımız 800’lere kadar düştü. Gayet net üçte birine düştü. Aynen öyle. Yani geçen Kasım Aralık ayındaki patlamada sonra yasakların gelmesiyle birlikte hasta sayımız 250-300’lere kadar düşmüştü. İnşallah o yaşadıklarımızı tekrar yaşarız. Çok daha düşer hasta sayımız. Çünkü gelen hastalar da çok kötü geliyorlar. Yani akşiyar tutulumu çok daha kötü bir şekilde gelip hastaneye başvuran özellikle 112 ile getirilen nefes sağlığı, şiddetli öksürük şişeyatıyla gelen hastaların birçoğunu yatırmak zorunda kalıyoruz. Yani kılavuzda belirtilen kriterleri karşılıyorlar maalesef. Ve tabi kendiniz korunamıyorsunuz normal olarak değil mi?
Yani size öncelikle bu virüs herhalde uğruyor. Hocam illaki. Bir de pandemi hastanesindeyiz. Yani viral yük çok fazla. Evet. Yani günde kaç yüz tane covid hastası geliyor. Büyük çoğunlu test yaptırmaya gelenler, hastaların %90’ı yaklaşık. Ama geri kalan %10’lu kısmı da göz ardı. Evet göz ardı edilebilecek sayıda değiller.
Zaten hasta muayenemiz yok şu anda. Küçük bir muayene odamız var. Ben şahsen muayene esnasında kapının girişine bir masa koyuyorum. Hassa ile masa arkasından konuşarak muayene etmeye çalışıyoruz haliyle. Benim de babam akşiyar hastası, kendim de astım hastasıyım. O şekilde korunmaya çalışıyoruz. Çift kat maske takıyoruz. Fazlası olmuyor. Fazlası olunca çalışamıyoruz zaten.
Şimdi ben bir derdimi söyleyeyim. Buyurun. İnşallah halkımızda bin işlenme noktasında pozitif şekilde gelişme olur diyeyim. Hastaların büyük kısmı yaklaşık 1-1,5 yıl falan oldu. 1,5 yıla yaklaştık. 1 yılı aştık en azından. Hala verilen covid ilacını kullanmama konusunda sağdan soldan duyduklarıyla
olaya negatif yaklaşıyorlar. Covid pozitif gelen hastalar. Şuradan duydum, buradan duydum. İlacın yen etkisi varmış. Bundan dolayı kullanmayıp, sonrasında çok daha kötü bir şekilde acil servise başvuruyorlar bu hastalar. Bu konuyla alakalı ben sizin görüşünüzü merak ediyorum. İşin ehli bir ilaç veriyor tedavi noktasında. Fakat işin ehli olmayanlardan, duyulanlarla birlikte ehil olmayan kişi dinleniyor maalesef. Kötü para, iyi parayı kovar derler. İktisatta bir kaide vardır. Yani illegal yollardan elde edilen para, helalinden mevzuata uyarak legal yoldan kazanılan parayı kovar derler. Bilgi de öyle. Sosyal medya denilen şu, asrımızın en büyük tehditi.
Yani faydası mı yoksa zararı mı daha çok ciddi düşünmemiz gereken. Nedir bu ortam denilirse, kitap okumayanların kitap yazanları istediği gibi eleştirebildiği bir ortamdır. Kötü bilgi çabuk yayılıyor, hızla yayılıyor. Burada hani görüşümü sordunuz da, görüş sahası değil burası iktisas erbabı.
Ne diyorsa ona uymak mecburiyetinde olduğumuz bir zaha. Bu bir mecburiyet yani dini bir vecebedir de aynı zamanda. Adamın birisi bir alime, İslam alimine müracaat ediyor. Bana diyor, şu hususta bir mütalaa ver ancak Kur’an’dan ver. Ancak Kur’an’dan bana cevap verirsen tatmin olurum. O da bir uzmana gönderiyor. Diyor ki bu Kur’an’ın neresinde? Beni niye filan doktordan aldığınız cevapla bana cevap veriyorsunuz, onu iletiyorsunuz. Kur’an’dan cevap istemiştim. Kur’an-ı Kerim diyor ki bilmiyorsanız bilenlere sorunuz. O necim Kur’an’dan aldım diyor. Yani bu iş sizlerin meslek erbabının, tabibin, iktisas sahibinin söz hakkına sahip olduğu bir alan. Sizin dediğinize uymak, elzem başka bir yola sapılırsa, tevessül edilirse dediğiniz gibi güzel ifade ettiğiniz sağdan soldan duyduklarıyla yani. Hiçbir sorumluluğu olmayan insanların zan esaslı, tahmin esaslı efendim. Bilime karşı çıkmaları, ilme karşı durmaları çok etkili olabiliyor. Bunu ben de endişeyle üzülerek izliyorum. Fakat son tahlilde dediğiniz gibi daha ağır olarak acil servise geliyor hastamız söz dinlemediği için. Buradan sizin sayenizde ilan etmiş de olalım. Tavsiyemizi de tazeleyelim. İktisas erbabının sözüne riayet etmek mecburiyetindeyiz.
İş bilindiği gibi değil ve son derece ciddi. Başta söylediniz ve şahsen çok etkileyici buldum. 2000’lerden 800’lere düşüyor rakam. Birçok yakınmalara konu olabilen kapanma, tam da uygulanmadığını gördüğümüz kapanma bunu sağlıyor. Demek ki teşhis doğru, tedavi doğru yapılması gereken şey belli.
İnşallah daha fazla inat etmeyiz, cehalet göstermeyiz, gaflet göstermeyiz ve bu belayı topluca savarız inşallah diyorum. İnşallah. İnanç konusunda dediğiniz dinimizin vecibelerinden işin ehlinin söylediğine uymak söz sahibi olduğu alandır. Bunu maalesef dini vecibelerini yerine getiren kişilerden de duyunca ister istemez demoralize oluyoruz.
Ve insanlar da kötü etkileniyorlar. Ehlinin söylediğini uygulamadıkları için maalesef. Sizin vesileinizle de, sizi dinleyen kesim çok fazla. Sizin vesileinizle de bunu tekrar söylemiş olalım diye açıkçası sordum. Eksik olma. Hakikaten bu ciddi bir mesele, çok ciddi bir problem. Hepimize etkiliyor, herkese etkiliyor.
Yani öyle de bir şey ki kul hakkı zaviyesinden mesela ayrı bir boyut kazanıyor. Sen bir yol tercih edebilirsin kendinle ilgili. Bir şey seçebilirsin ama başkalarına zarar veriyorsun, verebiliyorsun. Yani bu çok kritik bir konu. Karantina Cenab-ı Peygamber’in emri aleyhisselatü vesselam.
Yani o bulaşıcı hastalıklar. Kaldı ki orada ne kadar muazzam bir mucize kendini gösteriyor. Mikrobioloji bu safhada değil. Belki has adıyla o mikroorganizmalar tanınmıyor bile. Ama İkici Han Serveri diyor ki o hastalığın zuhur ettiği yerde bulunanlar dışarıya çıkmasın, dışarıdakiler oraya girmesin. Çok net bir şekilde ayrıca bir mucize de kendini gösteriyor. Yani karantina dediğimiz, kapanma dediğimiz, iletişimi askeriye indirme, insan ilişkilerini askeriye indirme, böylece korunma dediğimiz hadise dini temelini de aslında gayet net bir şekilde. Peygamber emri var. Hal böyle olunca çok fazla mırın kırın etmemeliyiz artık.
Bu iş şaka kaldıracak safhayı geçti. Artık dikkat edelim inşallah. Mevsim bu arada etkili mi? Yani bu lehte bir tesir icah edecek mi yazın gelmesi? Hocam mevsim şöyle etkili. Kış aylarında, soğuk mevsimlerde vücut bağışıklığı düşüyor, enfeksiyonlara daha yatkın hale geliyor. Yani sadece covid’den, koronavirüsten değil, influenza diye adlandırdığımız global enfeksiyonlarda da. İntaniye dediğimiz saham bu. İntaniyenin alanına giriyor. Şu anda aşılar uygulanmaya başladı. Siz de olmuşsunuzdur belki. Sıradayım.
İnşallah. Yine enfeksiyon hastalıkları uzmanlarımız takip ediyorlar aşı olan insanları. Çünkü bazı hastalarda istenmeyen yan etkiler olabiliyor. Bunlar basit yan etkiler bizim gözlemlediğimiz kadarıyla. Onların uzmanlık alanı onlar takip ediyorlar. Tabii acil servis olduğumuz için hastalar ilk etapta bize geliyorlar. Biz de onlarla konstitasyon dediğimiz yöntemle işbirliği içerisinde hastaların takibini yapıyoruz.
Dediniz ki 14 ay önce 6 vakav varken sözlendim. O söz nereye vardı? Hocam o söz şuraya vardı. Allah nasip ederse 2 gün sonra dini nikahımız olacak inşallah. 29 Mayıs’ta da yasak olmazsa nikahımız olacak. Allah mesut bahtiyar etsin. Allah razı olsun. Yani sözümüz tıp bayramına 14 mar da nikahımızda yasak olmaz nasip olursa İstanbul’un fethine denk gelecek. Güzel unutulmaz salihler. Yani ileride kutlamalarda fazla müşkülat çekmesin. Hatırlaman kolay olur. Aynen öyle hocam. Bu hususta çok azar işitiyor gençler çünkü.
Evet evet. Hocam dediğimiz gibi 14 aydır bu işin içindeyiz. 112’deyken koruyucu kıyafetlerimizi giyip bize vaka verildiğinde komuta tarafından işte şu adreste Covid şüpheli şahıs veya Covid pozitif şahıs şikayetleri artan Covid pozitif şahıs diye vaka verildiğinde biz koruyucu kıyafetlerimizi, tulumumuzu ilk etapta işte gözlüklerimiz vardı. Feryasyon ekibi dediğiniz şey bu mu?
Yok biz direkt 112’dik. 112 evet. Şu anda o zamanlar filyasyon ekipleri yoktu. Açılmamıştı. Filyasyon ekipleri de şu anda aktif hasta taşıyorlar Covid hastalarını. Eğer çok kötüyse oksijen desteği ihtiyacı varsa ona 112 gidiyor. Filyasyon ekipleri çünkü transit tarzı araçlarda hastayı alıp hastaneye teslim ediyorlar.
Koruyucu tulumumuzu, işte sperimizi ondan sonra galoşumuzu giydikten sonra vakaya vardıktan sonra da hastayı alıp ambulansa bindirip, hastaneye tesliminden sonra o kıyafetleri çıkarmadan ilk başlarda Süreyya Paşa Hastanesi’nde dezenfeksiyon merkezi vardı. O kıyafetlerle birlikte oraya gidip kıyafetimizi orada çıkarıp araç dezenfeksiyonunun yapılmasını beklerdik.
Sıcak mevsimlerde çok fazla zorlanıyorduk. Çünkü ister istemez üzerinizde naylon bir kıyafet var kendi kıyafetinizin haricinde çok boğucu. Yani sper oluyor, gözlük oluyor, nefes alamıyorsun, maskeyi çıkaramıyorsun çok zorluyordu. Çıkardığımızda da akşamlara özellikle rüzgar olduğunda çok fazla soğuğa maruz kalıyorduk. Terleme boyutunda çok sıkıntı çektik. Bazen yanımıza yedek kıyafet götürüyorduk. Değiştirmek zorunda kalıyorduk. Hakikaten zorlu çalışma şartları yani. Yani 24 saat bir de 112’nin çalışma sistemi de o şekilde. Acil servisinde çalışma sistemi o şekilde. 24 saat boyunca görevdesin, memursun. Amirinin sözünü dinlemekle mükellefsin. Vaka verildiğinde de görev verildiğinde gitmek zorundasın ki bu insan sağlığı olayı. Erteleme gibi bir ihtimalin yok. Vaka tesliminden sonra istasyonumuza varalım, biraz dinleneyim düşüncesiyle. Yere dönerken bir vaka daha veriliyor. Ona gitmek zorunda kalıyorsun. Hakikaten büyük sabır gerektiren, çok efor sarfı gerektiren bir iş yani. Allah kolaylık versin. Kesinlikle öyle. Yani 112’deki çalışma arkadaşlarımla da hala irtibat halindeyim. Özellikle hem fiziksel hem de zihinsel olarak çok yorucu.
Bazen yeri geliyor, 8 katlı bir apartmana gidiyoruz, 7. katından kilolu hastaları seviyeyle taşımak zorunda kalıyoruz o kıyafetlerle. Yani 112 boyutunda böyleydi. Hem fiziksel hem zihinsel yorgunluk. Çok fazla oluyordu. Ben şunu yaşadım. Nöbetimiz 8’de başlıyor, sabah 8’de. Ertesi gün sabah 8’de bitiyor. Şimdi saat 7.45 oluyor. İşte istasyona gelmişiz. 15 dakikamız var görevin bitmesine. Hani biraz kestireyim diyorsun. Yani bir uyanıyorsun. Saat olmuş 10.11. Yani o yorgunlukla eve dahi gidemediğim zamanlar oldu. Yani uyuyakaldığım zamanlar. Eve gidip bir istirahat edemediniz yani. O arada mu amaya. Aynen öyle.
Hastanede de şöyle, acil servisde patlama olduğu dönemlerde, bakı sayılarında patlama olduğu dönemlerde biz doğru orantılı gidiyoruz zaten. Acil servisin yoğunluğu da ona göre artıyor veya azalıyor. İnsan üstü güç sergilemeye çalışıyoruz. Hakikaten öyle. Bundan bir hafta 10 gün öncesine kadar bu şekildeydi. Ben sabah çıktım nöbetten. Dün yine nöbetteydim.
Dün çok şükür nöbetteyken canım sıkıldı. Bu ilk defa yani sövüllecek bir şey. Kesinlikle. Yani inşallah çok daha fazla canımız sıkılır. İnşallah. Normalde dinlenmeye vakit bulamazdık. Sabah dokuzda çalışmaya başlardık. Dört pratisyen hekim, bir uzman. Gece 1’e, 2’ye kadar o yoğunlukla baş etmeye çalışırdık. Görüyorsunuz sevgili izleyenlerimiz hakikaten
yani birinci ağızdan öğrenme fırsatı buldum. Ben de doğrusu çok değerli buldum bu öğrendiklerimi. Bize sıkıntılı geliyor. Sosyal hayatımızdaki değişiklikler bunaltıyor. Yani yerinde duramayan biri olarak, hiperaktivitesiyle tanınan biri olarak ben de çok şikayetçiyim ama son tahlilde gözünü kapatmaya vakit bulamayan hekim
canımı sıkıldı çok şükür bugün ilk defa diyor. Yani üçte birine ve üçte birinin de altına düşmüş yani net bir şekilde sonuçları görebiliyoruz. Aman dedikoduya bakmayalım. Sağdan soldan gelen lüzumsuz efendim dezenformasyon fırtınalarına boyun eğmeyelim ve bu arkadaşlarımızın
can siperane faaliyetleri ve bize samimi destekleri tavsiyelerini mutlaka yerine getirelim inşallah. Hep birlikte aşalım. Yaz da geldi artık bundan sonra mevsimin olumlu katkısıyla inşallah daha hızlı bir iyileşme sürecine toplum olarak gireceğiz. İnşallah. Somut olarak şöyle benzetme yapabilirim hocam. Bir telefon şarjı yüzde bir olur, sıfır olur.
Kapanacak mı, kapanmayacak mı diye bir stres yaşarsınız ya. Evet. Biz o duruma çok geldik. Yani böyle bitmek, tükenmek durumuna hani. Fiziyolojik olarak. Tabii fiziksel olarak. Zihinsel olarak da öyle kesinlikle. Hani yani bir yerden sonra hani gücüm kalmadı. An oluyor. Çok çok defa yaşıyoruz ama mecburuz. Evet. Yani nöbetimiz 24 saat.
Ama Allah-u Teala güç kuvvet veriyor. Çok şükür. Yani insanların iyileştiğini görünce mesela servis… En esaslı yani size en çok moral enjekte eden şey o değil mi yani insanların? Tabii ki de. Yani yatırdığımız hastalar oluyor. Kendi yakınlarımdan da yakın çevremden de yatırdığımız çok insanlar oldu, hastalar oldu. Servise yatışını yaptığımız. İşte enfeksiyonelileri yüksekti.
Bakçaylarında Covid’e bağlı hani yaygın zatürreleri gelişen birçok hasta vardı. Ve bazılarının da PCR denilen testi negatif çıkmasından dolayı hastaneye gidip ilacını alamayan ama öksürüğü gelişen, nefes darlığı gelişip de sonradan bizim veya filyasyon ekiplerinin 112’nin yönlendirmesini hastaneye gelip yatırdığımız birçok hasta oldu.
Onların servislerden çok daha iyi bir şekilde tabucu olduğunu görünce o mutluluk, o huzur insanı motive ediyor. Telefon konuşması yaptığımız bir ağabeyimiz vardı. Telefonda konuşmaya mecali yoktu. Ben dedim hani tamam konuşmayın, hastaneye gelin direkt. Nefes darlığından, öksürükten konuşamıyordu. Ara vere vere konuşmaya çalışıyordu.
Onun yatışını yaptık. Bir hafta 10 gün sonra tabucu olurken konuşmasını hala unutamıyorum mesela. Çok daha rahat bir şekilde. Eksik olmayın hocam. Hakikaten çok büyük bir imtihan veriyorsunuz. Çok da başarılı görüyoruz millet olarak, devlet olarak. Yani bunun farkındayız.
Ama bu kadar yorucu bir faaliyet insan için, kariyer için, şöhret için, para için yapılmaz. Bu ancak Allah için yapılır. Allah karşılığını bol bol versin inşallah. Yani bu kadar kıymetli bir iş. Cenab-ı Hak kullarına yapılan hizmeti karşılıksız bırakmaz.
İnşallah çok kazanıyorsunuz. Çok büyük manevi kazançlarınız, ecriniz oluyor inşallah. Biz de sizleri dinleyerek, tedbirlere uyarak, gerekeni yaparak inşallah en kısa zamanda, en kolay biçimde, şu bayram günlerinin de yeni içinden çıktığımız mübarek Ramazan’ın da efendim verdiği dersle inşallah.
Yani bizim, bu da bir tabi imtihan, bu da acizimizi bize gösteren, yani halk içinde, mutaber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi dedi Cihan Padişah’ı. Bu dünyanın patronuyum, bak bu sıfatla söylüyorum, bir nefes sıhhat bunun üstünde diyor. Kıymetini bilin diyor ki bunu en iyi bilen, en iyi anlayan, yakinen müşahedenler sizlersiniz.
Teşekkür ediyoruz millet adına, hepinize. Cenab-ı Hak sayınızı meşgul etsin eskiler öyle derler. Nerelisin hocam? Ordu. Çok memnun oldum. Yani seninle bu programı yapmış olmak, senin sunuculuğunda ifade ediyor olmak beni çok sevindirdi. Ama anlattıklarımdan çok ben öğrenmekle behredar oldum, hissedar oldum, eksik olma. Sağ olun.
Bu sosyal medyadan veya sağdan soldan işittiklerimiz değil, işin ehlinden, birinci ağızdan, tedbirlerin pozitif neticelerini öğrenmiş olmaktan dolayı bahtiyarım. Bunu da millete, bizi takip edenlere, elimizden geldiğince aktarabilmiş olmak bana da iyi geldi doğrusu. İnşallah daha iyi oluruz toplumca. İnşallah. Hocam bir mevzuya daha değinmek istiyorum.
Ailelerimizin tutumu ile alakalı bu Covid döneminde bizim yani sağlık çalışanlarının aynı evde yaşadıkları eşi, çoluğu, çocuğu, anne babası onların ne yaşadığı konusuna değinmek istiyorum. Ben dediğim gibi kendim astım hastasıyım. Yaklaşık bir dört beş yıl önce de atak geçirdim. Çocukken geçirmişim ama bunu bilincinde olarak da bu hata yaşadım. Solunum yolu hastalığının ne kadar kötü olduğunu kendim bizzat biliyorum. Bende de var yani. Allah hayırlı şifalar versin. Allah rahmet eylesin. O durumlara düşmeyelim. Babamda da işte aynı şekilde akciğer hastalığı var.
Covid Türkiye’ye geldiği dönemler belediyeler bazı otel firmaları sağlık çalışanlarına ücretsiz konaklama hizmeti vermeye başlamışlardı. Sağ olsunlar hani başvuru yapan kişileri de geri çevirmediler.
Bende bu dönemde babamı daha çok düşünerek ailemi düşünerek hani Covid’in içindeyiz bir de ilk zamanları nasıl bir şey olduğunu çok bilmiyoruz korkuyoruz. Hani yurt dışından gelen haberlerde insanlar işte yerlerde ölüm fotoğrafları falan görünce ister istemez korktuk. Bende böyle bir girişimde bulmak istedim. O haberlerde de bir sanki bir durum vardı sanki de.
Evet evet öyle değilmiş yani. Ama tabii ki de bilinçaltımıza işledi o. İşliyor haliyle. Böyle olunca ben de kendim şöyle bir karar aldım. Bu dönemde en azından ne kadar süreceğini bilmiyoruz buralara kadar geleceğini bilmiyoruz tabi. Şu dönemde en azından hani 3 hafta sonra belki rahatlar, 1 ay sonra belki rahatlar şu dönemde bir otelde kalayım. Eve gitmeyip. Eve gitmeyelim.
Hani vicdani boyutta da çok yükümlülüğü var. Sağlık çalışanısın, hastalarla hemhalsin, Covid ile direkt temas halindesin. Eve geliyorsun. Aynı sofrada yemek yiyorsun. Bambaşka bir durum yani hakikaten yani evet. Aynı sofrada yemek yiyorsun. Baba, anne olması dahi yine vicdani yükümlülüğü var. Ben de şu dönemde en azından hani kısa olacağını düşünerek 2-3 hafta başka bir yerde kalayım, bir otelde kalayım düşüncesiyle mevzuyu aileme açtım. Ama annem de, annem Anadolu kadınıdır. Allah’a emanet onlar desteklerini hiç esirgemediler. Beni bırakmak istemedi. Hani sen oraya gideceksin bakımın nasıl olacak? Ne yiyeceksin, ne içeceksin? Klasik Anadolu kadını.
Bırakmadılar. Allah razı olsun. Desteklerini de hiçbir zaman esirgemediler. Çok şükür bu zamana kadar da hiçbir sıkıntı yaşamadık. Bundan sonra da inşallah yaşamayız. İnşallah inşallah. Ben bekar olarak ailemle kalan bir kişi olarak bunları söylüyorum. Yeni doğmuş bebeği olanlardan ayrı yaşamak zorunda kalanlar oldu. Büyüklerimiz, hocalarımız, abilerimiz, ablalarımız.
Bebeğini sevemediler aylarca, günlerce. Hakikaten çok ağır yükler ya. Çok ağır yükler. Yani alışılmışım dışımda bir gerilim altında hizmet verdiniz. Siz sağlık çalışanların ödenmez hakkınız var üzerimizde. Aman Yarabbi. Tek isteğimiz dua ve tedbirlere sık sıkı sarılmak. Zaten o olunca inşallah sağlık bakanımızın da dediği gibi hep birlikte inşallah yeneceğiz. İnşallah efendim. Meksik olmayın. Allah razı olsun. Çok istifadeli oldunuz. Anlattıklarınız çok aydınlatıcı, yol gösterici oldu. Çok teşekkür ediyorum. Meksik olmayın. Eyvallah. Ben teşekkür ederim. Sizin tabipliğiniz ne zamandan bu yana? Ben 2019 mezunuyum hocam. Tam da böyle yani. Taze. Sakarya birinci sınıfımı Ordu Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamladım. Yeter geçtikçe Sakarya Üniversitesi’ne geldim.
Beş yılda Ordu’yu okuduktan sonra ilk atama yerim. Kendi doğup büyüdüğüm mahalleme oldu. Ordu’ya? Yok. Ben burada doğup büyüdüm ama üniversite kendi memleketimize çıktı. Otuz tercih yaptık. Ordu’ya çıktı. Ordu’ya geçtikçe Sakarya’ya geldik. Çok teşekkür ederim. Meksik olma. Allah razı olsun. Hakikaten hiç düşünemeyeceğimiz boyutlarını öğrenmiş olduk. İşitmiş olduk sizden. Allah kolaylıklar versin. Sabrınızı artırsın. Dediğimiz gibi çok büyük hakkınız var üzerimizde. Bize haklarınızı hayal ediniz. Yani bu ödenir hak değil. İnşallah hep birlikte bu badireyi atlatalım. Çok teşekkür ederim. Saygıdeğer konuklar. Bu haftaki programımızın sonuna geldik. İnşallah istifadeli bir program olmuştur. Hepimiz istifade etmişizdir.
Ve bu Covid dönemini de tedbirlere sıkı sıkı uyarak hep birlikte atlatırız inşallah diyorum.
Sağlıcakla kalın. Allah’a emanet olun.
Altyazı M.K.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir