"Enter"a basıp içeriğe geçin

Hem Cennet Hem Cehennem ” İZLANDA ” Bu Dünyadan Olmayan Ülke!

Hem Cennet Hem Cehennem ” İZLANDA ” Bu Dünyadan Olmayan Ülke!

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=EV0dDJmmdzo.

Orası hem cennet hem cehennem, hem rüya hem kabus. Evet evet, tabii ki de İzlanda’dan bahsediyorum. Lakabı ateş ve buzun efendisi. Okyanusun ortasında kar, buz ve ateşin arasında küçük mü küçük ama anlatılacak çok şey olan bir ülke.
Hem güzel yönleriyle hem de korkutucu taraflarıyla bu dünyadan olmadığı kesin. Burası bir Viking adası. Soğuk denizlerin ortasında yalnız bir ada ülkesi olan İzlanda sadece 360 bin nüfusa sahip. Bu özelliğiyle dünyanın en seyrek nüfuslu yerlerinden biri.
Ülkede hiç asker yok. Yanlış duymadınız ülkenin silahlı kuvvetleri bulunmuyor. Zaten dünyanın en güvenli ülkesi olarak kabul edilen İzlanda’da böyle bir ihtiyaç yok. Başbakanlık evinin bahçesinde çit bile yok. Ordusu olmadan NATO’ya üye olan tek ülke. Polisler silah taşımıyor. Öyle ki polislik mesleği sıkıcı olarak görülen bir iş. Ülkedeki hapishanelerde toplam olarak sadece 127 tutuklu var. Nüfusun üçte biri. Yani 120 bin kişinin silah sahibi olduğu bir ülkede bu kadar düşük suç oranı gerçekten şaşırtıcı. Ayrıca Küresel Barış Endeksi 2016 verilerine göre dünyanın en huzurlu yeri İzlanda olarak geçiyor. İzlanda’nın keşfi çeşitli isimlerin buraya tesadüfen yolunun düşmesiyle olmuş.
Ancak bilinçli olarak ilk yelken açan kişi ise Vikingler dizisinden tanıdığınız Floki. Tanınmış bir Viking olan Floki bir kış boyunca orada kalmıştır. Adaya İzlanda adını da o vermiştir. Daha sonraki süreçte özellikle 874 yılında yavaş yavaş ilk yerleşimciler adımlarını atmaya başlamışlar. Özellikle Norveç Vikinglerinin yerleştiği İzlanda’da bu kültürü günümüzde de net olarak görmek mümkün.
Ülke tam bir görsel cennet. İzlanda’nın büyük bir bölümü volkanik olup 200 yanarda bulunmaktadır ve önemli bir kısmı patlamaya hazır. Patlamaya hazır volkanların hepsine ironik bir şekilde kadın ismi verilmiş. Bu küçük ülkede tam 10.000 şelale var.
Hem bu şelaleler hem de yeraltındaki sıcak su kaynaklarından İzlanda’nın elektriğinin yüzde yüzü elde ediliyor. Yani kömür santralleri gibi doğaya zarar veren hiçbir kaynak kullanılmıyor. Bu sayede dünyanın en temiz havasına sahip olan ülke olma özelliğine sahip. Pardon en temiz hava mı dedim? En temiz su, en temiz çevre. Bunları da ekleyin. Hem volkanik bir ada olması hem de geyserlerle dolu olmasından dolayı adım başı sıcak su havuzlarıyla karşılaşabilirsiniz. İzlanda halk için bu havuzlar bir sosyalleşme noktası. Yaz-sıkış bu sıcak su havuzlarında halk uzun ve keyifli vakitler geçiriyor. Hatta çoğu kez donma derecesindeki suya girip hemen ardından buhar püsküren sıcak suya giriyorlar.
O kadar çok sıcak su kaynığı var ki ailecek dışarıda yemek yemek isteyenler çoğu yerde toprağa yiyeceklerini gömerek rahatlıkla pişirebiliyorlar. İşte cehennem olma özelliğini ateş dolu yeraltı zenginliklerinden alıyor. İzlanda dünyadaki en yüksek okur-yazar oranına sahip ülke. Kişi başına basılan kitap ve dergi sayısı bütün Avrupa ülkelerinden yüksek.
Devlet hem eğitime hem de her çocuğa ayrı bir önem veriyor. Ülke uzun yıllardır çocuk hakları konusunda ilk sırada. Bizdeki gibi 3 çocuk, çok çocuk gibi ilginç beklentiler yok. Az ama iyi eğitimli ve topluma faydalı çocuk politikası var. Her çocuğun okul sonrasında sportif faaliyetlerde bulunması için devlet tarafından kişi başına 500 dolar ödeme yapılıyor.
Bu sayede Avrupa’nın en sporcu ve sağlıklı toplumu olarak ilk sıradalar. Sporda o kadar başarılılar ki 361 nüfuslu İzlandayı ülkemiz yaptığı 12 futbol maçında sadece 2 kere yenebildi. Devlet gençlerin mutluluğu ve enerjik kalabilmeleri için kelimenin tam anlamıyla her türlü çılgın sporu sonuna kadar destekliyor.
Adrenalin dolu aktivitelerin en çok yapıldığı yerlerden biri. Aileler çocuklarına bazı kuralları uygulamayı yazılı olarak tahahüt ediyor. Bunlar arasında birlikte vakit geçirme zorunluluğu bile var. 18 yaşına gelmemiş her çocuk ise belli aralıklarla zorunlu anket doldurarak aileleriyle olan ilişkilerini devlete raporluyorlar. Peki sonuç? Şu anda İzlanda gençliği Avrupa’nın en uyumluğu, sporcu ve imsar gençliği olarak kabul ediliyor. Kulağa ilginç gelebilir ancak İzlanda’da bizdeki gibi soy adı yok. Çocuklar baba isimleriyle anılıyorlar. Örneğin adınız Ahmet, babanızın adı Mehmet ise Ahmet Mehmetoğlu olarak tanınıyorsunuz. Eğer istenirse anne adı da bu şekilde kullanılabiliyor. Babasının adını biliyorsanız ülkedeki telefon rehberinde Başbakanlardan, milletvekillerine herkesin numarasına rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Eksi 5 derecede sokakta bebek arabasında tek başına uyuyan çocuklar görürseniz şaşırmayın. Çünkü anneleri bir kafede arkadaşlarıyla sıcak kahve içerken çocuklarını bebek arabasında dışarıda bırakıyorlar.
Nedeni kapalı mekan yerine temiz havada dışarıda durmalarını sağlamak. Bu yeni bir gelenek değil, çok eskilere dayanıyormuş. Peki İzlandalılar nasıl insanlar? Hadi onları biraz tanıyalım. İzlanda gelenekleri Viking kültüründen kalma pagan inançları ve Hristiyanlığı tamamen eşsiz bir kültür haline getirmiştir. Nüfusun %100’e yakını Hristiyanken Y ve Z kuşaklarında ateist ve pagan nüfus da hızla yayılmıştır. Hristiyanlık ve pagan inanışlar o kadar birbirine girmiştir ki nüfusun %80’i elflere ve cücelere inanıyor. Bu inançtan dolayı birçok evin bahçesinde doğaüstü canlılar için yapılmış küçük evler görebilirsiniz. Yol çalışmaları sırasında bile orada saklanan doğaüstü yaratıkları rahatsız etmemek için büyük taşlara ve mağaralara dokunulmaz. Yeni bir eve taşınırken zenginlik ve refahı çekmek için ilk önce ekmek ve tuz getirilir. Bıçak bir hediye olarak verilmez. Bunun ilişkiyi bozacağına inanırlar.
İzlandalılar genellikle birbirleriyle sohbet eden soğuk iklimin sıcak insanları olarak tanımlansa da turistler onları derinliği olan kaba insanlar olarak yorumluyorlar. Ancak kendileri komşuluk, aile ve dostluk ilişkilerine genellikle önem veriyor. Fakat yere çöp atan ya da sahil kenarını ülkemizdeki gibi kirleten insanlar gördüklerinde çok sertleşebiliyorlar. Çünkü orası şu anda dünyanın en temiz ülkesi olma özelliğine sahip.
İzlanda ekonomisinin temelini bir ada devleti olduğu için balıkçılık ve balık mamulleri teşkil etmektedir. İhralç ettiği ürünlerin %70’ini balık ürünleri oluşturuyor. İklimden dolayı ülkede tarım ürünü o kadar az ki domates dahil her türlü meyve sebze dışarıdan Hollanda gibi ülkelerden satın alınıyor. Bu nedenle temel mutfaklarının neredeyse tamamını et ve balık oluşturuyor.
Tabii ki hem et hem de balık birinci kalitede. Çoğu gıda otoritesine göre dünyanın en lezzetli et ve balık yemeklerine ancak İzlanda’da ulaşabilirsiniz. Kaynar yeraltı suyunda ya da volkanik bölgedeki sıcak toprağın içinde doğal halde pişirilmiş etler sadece İzlanda halkına özgü. Hava eksi 20 derecedeyken kumu kazıp ekmek pişirebiliyorlar. Ama sebze meyve aramayın olanlar da çok pahalı. En azından bize göre pahalı. Bu arada İzlanda Avrupa Birliği üyesi değil. Avrupa Birliği üyesi olmayan 4 ülkeyle beraber kendi kurdukları ekonomik alanın bir parçası. İzlanda’nın lakabı buz ve ateşin efendisidir. Hem soğuk iklimin karlı havasına hem de cehennem diyarına benzer volkanik bir coğrafyaya sahip olmasından dolayı bu lakabı almıştır. Ancak özellikle ülkenin kuzey kısımları bize göre gerçekten soğuk. Güneyde ise yaz aylarında birçok plajın tıklım tıklım dolu olduğunu ve insanların denize gidip güneşlendiğini görebilirsiniz. Bugüne kadar ölçülmüş en düşük soğukluk eksi 39 derece. Aslında öyle bir buzul ülkesine göre çok da düşük değil. En yüksek sıcaktaki ise 29 derece. Ülkedeki birçok sokak ve cadde ise buzlanmaya karşı alttan ısıtmalı sisteme sahip. Doğal yapısının dünyanın geri kalanından çok farklı olması nedeniyle yüzüklerin efendisi ya da Game of Thrones gibi birçok yapımın da hem çekimlerinin geçtiği hem de esin kaynağının olduğu yerlerden bir çoğu burada.
Eğer İzlanda’ya yolunuz düşerse bu dünyada değil sanki başka bir gezegendeyiz demeniz işten bile değil. İzlanda halkı LGBT hakları açısından da çok hoşgörülü. Dünyanın ilk eşcinsel başbakanlarından biri eski İzlanda başbakanıdır.
İzlanda’da demir yolu yoktur ama birçok insanın kişisel küçük uçayı olduğu için her yerde küçük uçak pisleri görebilirsiniz. Hava koşulları 5 dakikada bir değişiyor olsa da artık halk bulutlara göre neyin nasıl olacağını o kadar iyi öğrenmiş ki kimse bu hızlı değişimden mağdur olmuyor. Şimdi size çok ilginç bir bilgi vermek istiyorum. Birçoğunuzun hoşuna gideceğine eminim. Kuzey Atlantik okyanusunda bulunan bir İskandinav ada ülkesi olan İzlanda’da sivri sinek yoktur. Siyerek nüfuslu ülke yaklaşık 1300 böcek türüne ev sahipliği yapıyor ancak sivri sinek yok. Sanırım beni en çok mutlu eden yanı hem çevreyi temiz tutmak ve doğayı korumaktaki zekaları hem de sivri sineklerin olmayışı.
Bence onlardan öğrenecek çok şeyimiz var. Hele ki ülkemizde çöpünü denize atan ve göl kenarında bulaşık yıkayan insanlara baktıktan sonra gerçekten İzlanda halkından ve özellikle İskandinav topluluklarından çok şey öğreneceğiz. Devlet halkının mutluluk seviyesini yukarıda tutabilmek için birçok yerde sokakları ve caddeleri rengarenk süsleyerek dekor ediyor.
Çünkü uzun kış aylarında günlerce güneşin doğmadığı ya da 18 gün boyunca güneşin batmadığı şehirleri olan İzlanda’da bazen insanların neşesini yukarıda tutmak çok önemli. Yaya geçitlerinin bile bir kısmı üç boyutlu ve çeşitli şekillerde yapılarak hem gülümsetiyorlar hem de şoförlerin dikkatini daha çok çekerek farkındalık oluşturuyorlar. Bu arada videonun henüz sonuna gelmişken dünyanın en güzel gecelerinden bazılarının orada yaşandığını da ekleyelim. Çünkü İzlanda, kuzey ışıklarının ülkesi. Şu manzaraya bir bakın. Bu güzel ve keyifli bilgileri sizlerle paylaştıktan sonra bir videomuzun daha sonuna gelmiş olduk.
Ben Engin Deniz. Kanalıma abone olmayı ve beni Instagram hesabımdan takip etmeyi unutmayın.
Görüşmek üzere.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir