"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kaybolan Güçlü İnsan Türü – NEANDERTALLER ( Yeniden düzenlendi )

Kaybolan Güçlü İnsan Türü – NEANDERTALLER ( Yeniden düzenlendi )

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=e-S6B1AyWZk.

Çağımızın en büyük gizemlerinden biri. Bizden iki üç kat daha güçlüydüler. Daha büyük beyinleri vardı. Anadolu topraklarında bile yaşadılar. En acımasız koşullarda dahi hayatta kalmaya evrimleşmişlerdi. Onlar neanderthaller kimdir? Atalarımızla karşılaştıklarında ne hissettiler? Ve en önemlisi ise neden soru işaretleriyle beraber ortadan kayboldular.
Belki de hala aramızda yaşıyorlar ve bunu bilmiyoruz. Göreceğiz. Tabii öncelikle onları tanımamız gerekiyor. Kısaca neanderthallerden kuzenlerimiz olarak bahsedebiliriz. Modern insanla yani bizimle beraber Avrupa ve Asya’da binlerce yıl yaşamış olan bir insan türü. Evet, insan türü. Hem de var olan tüm canlılar arasında bizimle en çok benzeyenlerdi. Fizikleri çok daha sertti.
Vücutları o kadar kaslıydı ki günümüzün vücut geliştirme şampiyonları bile neanderthaller arasında gayet sıradan görünürlerdi. Onlara ait elimize ulaşan son bulgular ise 30.000 yıl öncesinde bitiyor. Kısaca bilim insanlarının söyleyebildiği son şey neanderthallerin soyunun 30.000 yıl önce tükendiği. Peki ama neden? Yakın zaman öncesine kadar neanderthallerin aptal mağara adamları olduğunu düşünüyorduk.
Hollywood’un oluşturduğu bu yanlış algı halk arasında da bu şekilde düşünülmesine neden olmuştu. Ancak böyle olmadığını artık biliyoruz. Özellikle Kuzey Irak’taki Şanidarma arasında bulunan kalıntılarda neanderthallerin ölülerini gömdüğü hatta mezarları çiçeklerle süsledikleri ortaya çıktı. Av aletleri yapıyor, mızrak başlarını yapıştırmak için kendi icat ettikleri yapıştırıcıları kullanıyorlardı. Ateş evcilleştirmişlerdi. Vücutlarının bizden bu kadar farklı ve bu kadar güçlü olmasının nedeni ise neanderthallerin Avrupa devrimleşen ilk insan türü olmasından kaynaklanıyor. O yıllarda yani günümüzden 400-500.000 yıl önce Avrupa’da büyük bir buzul çağı yaşanıyordu. Ve bu şartlarda ayakta kalabilmek herkesin harcı değildi. Fiziki yapıları işte bu iklim şartlarının büyük etkisiyle şekillendi. Sizin için bir kıyaslama yaptık. Bir neanderthal kafası. Diğeri ise homo sapiensi yani bizim kafatasımız. Görüldüğü gibi beyinleri bizimkinden gayet büyük ama bu bizden zeki olduklarını göstermez çünkü önemli olan beynin hangi bölümlerinin daha büyük olduğudur. Peki iklimlerin biraz daha yumuşamasıyla Avrupa’ya göç eden atalarımız neanderthallerle ilk karşılaştığında ne hissetmiş olabilirler? Muhtemelen şaşırmış ve korkmuş olmalılar. Ama bu karşılaşmalar şiddetli değil. Aksine karşılıklı ilişkilerle devam etti. Sonuçta aslında kuzen olan iki farklı insan türünün de tek amacı vardı. Hayatta kalmak.
Ve kendilerine düşman yaratmak yerine kendi hayatlarını yaşamaya devam ettiler. Hatta çiftleştiler bile. Günümüzde hepimizin genetiğinde %2 ve %4 arasında neanderthal kalıntısı görebiliyoruz. Bu durum Avrupa’dan Orta Asya’ya kadar uzanan neanderthallerle modern insanın gayet sık gerçekleşen çiftleşmesinden kaynaklanıyor. Dünya üzerinde sadece Afrika’da yaşayan insanlarda onların genetik kalıntıları yok. Çünkü neanderthaller Afrika’ya hiçbir zaman gitmemiştir. Neanderthallerin ilkel de olsa sanat anlayışları olduğunu biliyoruz. Avrupa’daki bazı mağaralarda onlar tarafından bilinçli olarak bırakıldığı bilinen el izleri hala korunuyor. Kalıntılarıyla beraber bulunan birtakım müzik aletleri, örneğin taş ve kemikten yapılmış olan flütler insanlığın en eski müzisyenlerinin onlar olduğunu gösteriyor. Gerçekten ilginç değil mi? 30.000 yıl önce yok olmuş kuzenlerimizin el izleri hala burada. Belki de bir gün burada yaşadıkları bilinsin diye yapmışlardı bu izleri. Peki acaba kendi içlerinde konuşma dili geliştirmişler miydi? Bunu maalesef bilemiyoruz. Evet, iletişim kurdukları kesin. Çünkü grup halinde yaşayıp, grup halinde avlanıp birtakım gelenek ve göreneklere, atadan çocuğa aktarılan bilgi birikimine sahipler. Ancak konuşma dillerinin olup olmadığı hakkında hiçbir fikrimiz yok. Şimdi gelelim nesillerinin neden tükendiğine. 30.000 yıl önce nesli tükenen bu insan türünün yok olması ile ilgili çeşitli iddialar var. İlki bizim kadar pratik olmamaları ve yeni iklim koşullarına ve yaşam tarzına uyum sağlayamamaları ile ilgili.
Bulunan kalıntılara göre bir yerde durup sistemli bir yaşam sürmek yerine çok daha gezgin ve verimsiz yaşadıkları anlaşılıyor. Örneğin et pişirmek için kullandıkları ocaklar genellikle bir defa kullanılıp üzerine çöpler ve kalıntılar bırakıldıktan sonra terk edilmiş. Hatta dişlerindeki artıklardan zaman zaman yamyamlık yapmak zorunda kaldıklarını dahi biliyoruz. Doğurganlık oranındaki düşüşün de etkisi olduğuna inanılıyor.
Tahminlere göre neandertaller bizim kadar verimli üreyemiyordu. Hastalarına yıllarca bakan, aşık olan, yaz tutan, alet kullanan, hatta belki de tarihteki ilk flütle ilk müziği yapan bu insan türü pratiklik konusunda bizim çok yerimizde kalıyor.
Modern insan yani Homo sapiens aynı dönemde mızraklarını fırlatarak av yakalarken neandertallerin kalın ve kısa kolları buna müsaade etmiyordu. Avlarına mızraklarını saplamak zorundalardı. Bu nedenle büyük avlarına çok yaklaşmak zorunda oldukları için neredeyse bulunan bütün neandertal kemiklerinde şiddetli yaralanmalar var. Ağır kırıklar, ölümcül hasarlar hepsinde mevcut. Diğer iddia modern insan tarafından öldürüldükleri. Elbetteki yer yer çatışmalar olacaktır ancak buna dair çok fazla buluntu olduğunu söyleyemiyoruz. Nitekim o dönemlerde çok geniş bir dünyada çok az insanın yaşadığını unutmamalıyız. Bir diğer iddia ise daha farklı gizemler barındırıyor. Bu iddiaya göre neandertaller aslında yok olmadı. Çok az sayıda da olsalar dünya üzerinde insanoğlundan uzak bir şekilde yaşamaya devam ediyorlar. Bu gerçekten olabilir mi? 30.000 yıl önce nesillerinin tükendiğini sandığımız bu insan türünün son temsilcileri bizden kaçarak hayatta kalmaya çalışıyor olabilir mi? Yakın zaman önce Muallistan’ın medeniyetten çok uzakta kalan bazı bölgelerinde birçok avcı ilginç bir türle karşılaştığını iddia etmişti.
Tarifler tesadüfî bir şekilde neandertal insanıyla çok uyumlu görünüyordu. İricüseli, kaslı, geniş yüzlü, büyük burunlu ve hızlı. Aynı zamanda Muallistan’ın bu bölgeleri soğuk iklim için evrimleşen neandertallere gayet uygun bir coğrafyaydı. Avrupa’dan giden bazı araştırmacılar tarif edilen bölgeleri incelesede maalesef hiçbirize rastlayamadı ve bu iddia rafa kaldırıldı. Ama bu ileride rastlanamayacağı anlamına gelmiyor. Bilinen en ünlü neandertal hikayelerinden biri ise 1800’lü yıllarda Kafkasya’da yaşamış olan Zana isimli bir kadınla ilgili. Zana çok iricüseli, kıllı ve bizden daha az zeki olan dağlardaki bir kadın. Ağcılar onu yakalayıp kafese kaldırmışlar. Hatta onunla ilişkiye giren köylülerden doğan çocukları bile olmuş.
Bu çocukların birçok siyah beyaz fotoğrafı günümüze kadar ulaşmıştır. Dış görünüşleri neandertaller ile çok benzese de kemikler üzerinde yapılan DNA testleri ile Homo sapiens yani modern insan oldukları ve bir hastalıktan dolayı bu şekilde göründükleri söylenmişti. Bunlar dışında ise dünyanın her yerinde ortaya atılan koca ayak iddiaları, aslında araştırmacıları acaba görülen şey neandertal olabilir mi umuduyla heyecanlandırıyor. Şu ana kadar böyle bir bulguya ulaşılamadı. Ancak evrimin bizimle en yakın olarak geliştirdiği bu kuzenlerimizin günümüze kadar eğer ulaşanları olabildiyse hayatta kalmalarının tek yolu sizce de bizden uzak durmaları değil mi? Bir müze neandertaller bugün aramızda olsaydı nasıl gözükürdü isimli bir çalışma yaptı. Örneğin günümüzde yaşayıp bir takım elbise giyseydi şu anda ekrandaki gibi olacaktı. Veya bir dergiye kapak fotoğrafı vermek isteseydi tahminen gülümseyişi bu şekildeydi. Aramızdaki benzerliğin düşündüğümüzden daha fazla olduğunu bu görüntülerle daha iyi anlayabiliyoruz. Anadolu coğrafyasında birçok neandertal kalıntısı olduğu düşünülüyor. Örneğin Karain Mağarası’nda yapılan kazılarda aslan, su aygırı, gergedan, fil gibi bugün Anadolu’da olmayan hayvanların kemikleri ve neandertallere ait baltalar çıkarılmıştı. Mağara’da çok daha fazla olduğu düşünülüyor. Ancak çok eski bir döneme ait olduğu için çalışmalar yavaş ve dikkatli ilerlemek zorunda. Zira her karışkum didik didik edilmeden sonuca ulaşmak çok zor. Ayrıca 2017 yılında Uşağ’ın Banaz ilçesinde tesadüfen bulunan fosiler nedeniyle başlatılan kazılarda neandertallere ait birçok iz bulundu. 100 bine yakın taş parça tek tek incelenecek.
Burada o dönemlerde sıcak su kaynakları olduğu ve neandertallerin avlanmak için açık alanda konakladığı düşünülüyor. Karain Mağarası’ndan daha yeni bir döneme ait olması ve geniş bir araziye yayılması ise insanı gerçekten merak ettiriyor. Bakalım kazıların sonunda daha nelerle karşılaşacağız?
Daha fazla içeriğe ulaşabilmek için kanalıma abone olabilir ve büyük hediyelerimden kazanmak isterseniz instagram hesabımı takip edebilirsiniz.
İyi seyirler.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir