Kiralık Arazi | Tarım | Çiftçi | Buğday
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=X7WlrWKQ8JY.
Herkese merhaba ve programa hoş geldiniz. Bir haber dolaşıyor. Şöyle, çok ilginç. 10 ülkeyle kiralık arazi görüşmesi. Hatta devlete yakın olan ve de büyük oyunu gören çeşitli tütre hesapları işte Latin Amerika’da, Afrika’da biz böyle araziler topluyoruz falan filan gibi böbürlenmeye başladı. Biraz da kaşımaya başladım. Nedir bu, ne oluyoruz diye. Çünkü geçen gün hatırlıyorsunuz Venezuela’dan da toprak kiralayacağız diye yola çıkmıştık. Hikaye şu, Tarım Bakanı milletvekiline demiş ki Türkiye’nin üretimi kendi ölçeğinde, Türk halkına yeter ama ihracatı seçiyorsan yurt dışında kiralama yapmak gerekiyor dedi. Afrika’nın özellikle güneyinde çok ciddi alanda bakir alanlar var dedi, demiş. Tabii bir sebebi var ki bakir alanlar.
Şeyden dolayı değil yani böyle şişman Afrikalılardan dolayı değil yani tembel Afrikalılardan dolayı değil. Bir sebebi var ki bakir. Neyse o konuya sonra şey yaparız. Üreticimiz kırsaldan kente göçünce yani çift diyor ki çiftçi kırsaldan kente göçünce köydeki tarla kimse tarafından işlenmez oldu. Ya sayın bakanım sebep köylünün şehire gitmesinden dolayı köylünün masrafları
kaldıramamasından dolayı kaynaklanıyor. Petrol pahalı, yem pahalı, işçilik pahalı ondan dolayı kaynaklanıyor. Şeyden dolayı değil yani ya ben şöyle artık ben köyden İstanbul’a geleyim toprak ne yaparsa yapsın değil. Yani bir sebebi var ki şey yapıyor alamıyor çünkü verim alamıyor. Boşu boşuna üretiyor çünkü her şey çok pahalı.
Yani enflasyonu da dahil edin benzin fiyatlarını da dahil ettiği zaman çiftçi zaten beni bir türlü düzelemiyor. Hiçbir zaman da düzelemeyecek bu şarkı. Bu teoriyle giderse ne o göç. Yok abi. Dedik ki sonra devam etti bu topraklar ne olacak biz yiyeceğiz ki bunun tapusu sende ama eğer bunu bir yıldan fazla kullanmazsan ben sana raiç kira fiyatı üzerinden kira parasını ödeyeceğim.
Şunu söylüyor sayın bakanımız diyor ki kardeşim sen şey yapmazsa kullanmazsa ben başkasını bulurum burayı kullanmak için. Bu süper bir fikir bu akıllıca bir fikir. Doğru ama bunu devlet nasıl kontrol edecek çok çok merak ediyorum. Sonra baktım biraz daha ya demek ki biz yurt dışında toprak almak istiyoruz. Kiralayacağız buraları peki kiralayalım nerede kiralayacakmışız Venezuela’da. Peki ama önceden de kiraladığımızı da hatırlıyorum.
Bir baktım Sudan aklıma geldi. Şimdi Sudan’da biz ne kadar söyleyeyim size 12.500 hektar 2014 yılında imzalamışız. 2015’te de yürürlüğe girmiş. Türkiye ve Sudan arasında iki tanımsal işbirliği ortaklığı ilişkisi açılması. Şirketler kurulmuş, anlaşmalar yapılmış, yönetim kurulları atanmış, maaşlar ödenmiş binler binler olmuş sonuç siz biliyorsun sonucu fiyasko. Çünkü Sudan nereye? Türkiye’ye zaten o malı getirmek de imkansız Türkiye o kadar uzun sürüyor ki. Bu sebepten dolayı iç savaş toprağın verimliliği olmamasından dolayı o Sudan’da harcadığımız para uçtu. Ama önceden nerede yapmışız Niger 1 milyon pardon.
Sudan’da 780 bin hektar şey yapmışız, büyütmüşüz, kiralamışız. Niger’de aynı şekilde Niger’de bu sefer 1 milyon hektar bütün bu haberleri de Ali Ekber Yıldırım yapıyor dünya gazetesinde. Mükemmel peş peş haberleri yapıyor. Yani tamamen oradan alıyorum. Ona da büyük saygım var. Yani çok da güzel anlatıyor. Bu haber de ne zaman yayınlandı biliyor musunuz? 2020’de Sudan Niger’de yapmışız.
Gene aynı şekilde kiralığım yem sorunu çözmek için Cumhurbaşkanımız talimat vermiş. Tabii ne olmuş? Ne olacak? 45 gün sürüyor Niger’den çünkü altyapı yok. Yani tamam üret toprak verimli olasın. Evet ama getirmek imkansız. Siz duydunuz mu böyle bir yem geleceğiniz şeyden Niger’den? Niye o da gitti. Şimdi Venezuela geldi.
Aga gene Venezuela’yla ve de gene 14 Haziran yazısıyla Ali Ekber Yıldırım çok da güzel yazmış. Buğday üretimine uygun iklim yok Venezuela’da. Yok. Zaten düşünsenize Venezuela’da gene şey yapacaksınız. Orada büyüteceksiniz şey yapacaksınız ne yapacaksınız? Türkiye gene gemilerle hurra diye. Gene bir batan yani henüz daha yapılmayan ama önceden de battığını tahmin edebileceğiniz bir projelerden bir tanesi. Abi ders almıyoruz. Şimdi ise çıkmışız. 10 ülkede bunu yapmak istiyormuşuz. Ya şunu anlamıyorum. Bu ülkede son 12 yılda yani 2000 nereye kadar söyleyeyim size.
2020 Şubat ayına kadar çiftçi sayımız %50 azalmış. %50. Ya biz bunları biz kendi topraklarımıza bize yeterdi doğru bir zamanlar coğrafya derslerinde hatırlıyorum. Şunu üretiyoruz, bunu üretiyoruz, bunu yapıyoruz. Derimli topraklar hatta öyle bir bankada kuruldu. Yani ziraat bankası onun için kuruldu. Onun yerine ne yapıyor ziraat bankası? Tabii ki çeşitli holdinglere bedavadan kredi veriyor artık.
Yani çiftçilerle hiç alakası da yok. Ama son 12 yılda %50 düşerse bu 2020 rakamlarına göre bugünkü sayılara baktığımız zaman son yılların en düşük çiftçi sayısına sahibiz. Otoröptöz çözümü yurtdışında toprak kiralayarak, yurtdışında başkalarına, Türk olmayan insanlara iş imkanı bulmakla çözüm olmaz.
Tamamiyle bir, nasıl söyleyeyim bunu, boşu boşuna bir emek, boşu boşuna bir para, sanki çok da paramız varmış gibi böyle havaya, tamamiyle ego için harcanan bir para. Ve de üstüne de geldiğiniz zaman nedir o? 10 ülkede. Hangi ülkelermiş? Bakıyorum şimdi. Listeye de bakacağım. Bakanlık, Ukrayna. Bence Ukrayna tam zamanı değil şu an. Yani orada tarım yapmak için. Orada göremiyorum şu an yani böyle çeşitli adamların orada. Tarım yaptığını şey yapıyorum. Latin Amerika, Afrika. Ya bunları orada yapın kiralayın. Neymiş? Türkiye’de üretim açığı olan Ayçiçeği, Mısır, Pamuk, Susam, Şeker Kamaşı ve Yonca gibi ürünlere öncelik verilecekmiş. Ya bunu önceyle yurtdışında vereceğimizi kendi topraklarımızda verelim. Nerede o teşvikler? Nerede o krediler? Ya şeye için kredi vermeyi biliyoruz.
Tamam mı? Geçen yurtduruyorsunuz tatil için kredi verildi resmen. Ya onu yapacağımızda oturup da çiftçilere adam gibi kredi verirse, hadi krediyi de bırakın. Ya para verin ya. Benzinin sıfırlığı bir şey yapın. Kendi üretenimiz üretelim. Biz satalım. Ama onun yerine bu gibi ülkelerde, anarkamız olmayan ülkelerde hem toprak kiralayacağız, para harcayacağız hem de orada adam çalıştıracağız. Hem bazı tabii ki şanslı adamlar da oralara gidip tatil yapacak tabii ki. O da o olacak. Ama o öncelik verecek olan ürünleri kendimizde yapsak daha akılcı olur mu? Ananas, mango, avokadı ve kanolo gibi trofikal meyve ve sebzeler ise hem ihracatı hem de iç pazar amaçlı kullanılması planlanıyor. Çünkü ben de zaten bu sabah kalktım. Ulan dedim ben sabah sabah ne ananas ne de mango yedim. Keşke şu an böyle bir ananasın bir mango mu olsa ne kadar iyi olur biliyor musunuz dedim. Hatta öğlen yemeğine söyledim çocuklara gelin hepinize ben avokado ismarlayacağım dedim. Ya abi iç pazar iç pazar iç pazar kendi kendimize çözmemiz gerekiyor. Yurtdışında çözüm bulmamamız gerekiyor. Çünkü o çözüm değil o bir bandaj bir hayal kendimize yetmemiz gerekiyor. Çünkü biliyorum ne olacağını. Ukrayna’da yapacağız ondan sonra o bir şey olacak. Kiraladığımız toprak batacak, başkasıya konacak, değişecek ne bileyim birileri para kazanacak bu işten. Flu bir şey kendi çiftçimize destek olmamız gerekiyor. Oturup da el alemin çiftçisine el alemin işçilerine destek vereceğinize kendi kendimize yetmemiz gerekiyor. Bu bir tarım politikası değil. Bu bir çözüm de değil. Bu tamamıyla kendi çiftçimize bir ihanettir. Siz de bana ihanet etmeyin. Ve like’a basın. Yorum yazın, abone olun ve de lütfen lütfen lütfen programlarımı izleyin.
Çok teşekkürler.
İlk Yorumu Siz Yapın