"Enter"a basıp içeriğe geçin

Kıyamet Anında İlk Ne Olacak? 10 Büyük Kıyamet Alameti Geldi Mi?

Kıyamet Anında İlk Ne Olacak? 10 Büyük Kıyamet Alameti Geldi Mi?

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=ijEvsd5BV1M.

İsrafil aleyhisselam boynuz suretindeki suura üfürdüğü zaman Allah’ın diledikleri müstesna göklerde ve yerde ne varsa hepsinin öleceği bir gün. Güneşin dürülüp evrenin yok olacağı bir gün.
Mezarlar, iskeletler, etler, yerin altında ne varsa hepsinin bir anda semaya yükseleceği bir gün. O gün yürekler şiddetli kaygı sebebiyle yerinden oynayıp gözlerin korkuya bürüneceği bir gün. Her emzikli anne emzirdiği yavrusunu unutup terk ettiği,
her hamile dişi de karnındakini düşürdüğü dehşetli bir gün. Kıyamet Günü Kıyamet öncesi Allah bir tatlı rüzgar gönderir ve yeryüzünde zerre kadar imanı olan herkesin ruhunu alır.
Suura bir defa üfürülünce yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca işte o gün olacak olmuş, kıyamet kopmuştur. Gök de yarılmış ve artık o gün o da çökmeye yüz tutmuştur. Suura üfleneceği gün dünya hayatının en dehşetli günü olacaktır.
Öyle ki o gün körpecik çocuklar yaşanan korkunun dehşeti sebebiyle saçı ağarmış yaşlılar haline gelir. Yıldızların ışığı söndürüldü, gök kubbe yarıldı, dağlar ufalanıp savruldu ve peygamberlerin ümmetleri hakkında şahitlik vakti tayin edildiği zaman artık kıyamet kopmuştur. Kıyamet günü öyle bir yağmur yağacak ki durmadan devam edecek, gök boşalacak, yer fışkıracak. Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman o gün insan kaçış nereye diyecektir. O gün insanlık kaçacak hiçbir yer bulamaz.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir gün vazifeli melek suuru eline almış, üfleme emri gelir gelmez hemen üflemek üzere izin beklerken ben nasıl sevinç duyar ve nimetlerden zevk alabilirim buyurmuşlardı. Bu hal ashabı kirama çok ağır geldi. Bunun üzerine Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz onlara şöyle buyurdular Hasbunallahu ve ni’mel vekiyye, alallahi tevekkeltu. Allah Teala bize kafidir, O ne güzel vekildir. Biz Allah’a tevekkül ediyoruz. Diyiniz.
Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatıyor. Resulullah aleyhi ve sellem buyurdular ki,
İnsanlar kıyamet günü öylesine ter akıtırlar ki bu terler yerin içinde 70 ziralık derinliğe kadar iner ve bu ter yer üstünde de birikerek insanları konuşamaz hale getirmek üzere ağızlarına gem vurur ve kulaklarına kadar ulaşır.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bir defasında hutbe verirken gözleri kızardı. Sesi yükseldi ve hiddeti arttı. Öyle ki sanki bir orduyu uyarıyor. Sabah ya da akşam ansızın baskına uğrayabilirsiniz diyordu.
Şahadet parmağıyla orta parmağını birleştirip ben ve kıyamet şu ikisi gibi gönderildim buyurdu. Bir gün ashabı kiramdan bazıları kendi aralarında bir konuyu müzakere ediyorlardı. Nebiyye Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hangi hususu müzakere ettiklerini sordu.
Onlarda kıyamet mevzunu dediler. Bunun üzerine Nebiyye sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular. On alamet çıkmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Duhan, duman, deccal, dabbetül arz, güneşin battığı yerden doğması, İsa bin Meryem’in inişi, Yecüc ve Mecüc, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında da yer batması, Yemen’den başlayıp insanları haş olacakları yere sürükleyecek bir ateşin çıkması. Kıyamet yaklaştığı zaman gökten yeryüzüne bir duman inecek. Bütün dünyayı saracak ve 40 gün devam edecektir. Yeryüzü aşırı derecede ısınacaktır. Müminler bu dumandan hafif nezdeye tutulmuş gibi çok az etkilenecek. Kafir ve münafıklarsa şiddetle sarsılacak, adeta sarhoşa döneceklerdir. Deccal, Allah’ın insanları imtihan için kıyametten önce göndereceği bir sihirbazdır.
Cenneti cehennem gibi, cehennemi cennet gibi göstermeye çalışarak fitne ve fesada sebep olacaktır. Deccal’in yanında iki melek bulunacak. O iki melek, iki peygambere benziyordu. Birinin İlyas, diğerinin Elyasa peygamber olduğu rivayet edilir.
Biri Deccal’in sağında, diğeri solunda bulunur. Deccal insanlara, ben sizin Rabbiniz değil miyim? Ben sizi diriltmiyor muyum? Ben sizi öldürmüyor muyum? dediği zaman iki melekten biri sesleniyor. Yalan söylüyorsun Deccal diyor. Ama oradaki insanlar o meleği duymuyor. Diğer melek bunu duyuyor ve doğru söylüyorsun, o Rabbimiz değil diyor. İnsanlarsa ikinci meleğin sadece doğru söylüyorsun cümlesini duyarlar. İnsanlar meleğin Deccal’i doğruladığını düşünürler. Görmüyor musun yanındaki nur gibi bir adam da onu doğruladı derler.
Hadis-i şerifi İbni Mes’ud ve Hakim rivayet ediyor. Bu hadisi bilenler bu imtihandan rahat kurtulacaklardır. Bilmeyenlerse Deccal’in fitnesine kapılacaklardır. Deccal bir bedebiye, annen baban var mı? der. Yok der. Onlar öldü. Ben anneni babanı diriltsem inanacak mısın Rabbin olduğuma?
Adam hadi git işine yapamazsın der. Deccal nasıl yapamam? Sen iman edeceğim de bak nasıl diriltiyorum der. Adam tamam dirilt inanacağım ilah olduğuna der. Bir şeytan hemen annesinin şekline gelecek. Diğer şeytanda tam babası gibi gelecek. Adam hayretler içinde onlara bakacak.
Dokunacak bakacak ki gerçek gözlerini ovalar bakar hala ordalar. Anne babası ona yapma yavrum artık Rabbin görünmeye başladı. Ona iman et ona inan. O da Deccal’in Allah olduğuna iman edecek. Eğer onun yani Deccal’in durumu size karışık gelirse biliniz ki Rabbiniz kör değildir.
Siz ölünceye kadar Rabbinizi göremeyeceksiniz. Deccal böyle işler yaparken Allah Teala Mesih ibni Meryem’i gönderir. Mesih boyanmış iki elbise içinde ellerini iki meleğin kanatları üzerine koyarak Dimaşk’ın doğusundaki ak minarenin yanına iner.
Mesih parıldıyan yüzüyle başını yere eğince saçlarından terler damlar. Başını kaldırınca inci gibi nurani damlalar dökülür. Onun nefesini koklayan kafir derhal ölür. Nefesi baktığı yere anında ulaşır. Mesih Deccal’in peşine düşer. Onu Kudüs yakınındaki Bâb-ı Lüt’te yakalayıp öldürür.
Sonra İsa Sallallahu Aleyhi ve Sellem Allah Teala’nın kendilerini Deccal’in şerrinden koruduğu bir takım insanların yanına gelir. Onların yüzlerini okşayarak Deccal fitnesinin sona erdiğini söyler ve kendilerine cennetteki yüksek derecelerine haber verir. Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle rivayet etmiştir.
Rasulullah Aleyhisselatü Vesselam şöyle buyurdu. Yecüc ve Mecüc Seddi her gün kazarak nihayet güneşin ışığını açmaya çalıştıkları gedikten görmeye yaklaşınca başlarında bulunan amir onlara, Kazı işini bırakıp geri dönünüz. Onu yarın kazacağız der. Allah da Seddi önceki gibi muhkem hale getirir.
Nihayet Seddin arkasında kalmaları takdir edilmiş olan süreleri tamamlanıp Allah onları insanların üzerine göndermeyi dileyince o gün yine kazanacaklar. Nihayet güneşin ışığını açmaya çalıştıkları gedikten görmeye başlayınca başlarında bulunan amir, Kazı işini bırakıp geri dönünüz.
Allah teala dilerse yarın kazacaksınız diyecek ve onlar da inşallah diyecekler veya başlarındaki adam onlara inşallah diyeniz diyecek. Sonra ertesi gün onlar Seddin yanına varacaklar. Sed onların bir gün önce açılmış olarak bıraktıkları vaziyette olacak.
Arkasından onlar Seddi Kazmi’ye devam ederek açacakları gediklerden insanların üzerine çıkacaklar. Nihayet Yecüc ve Mecüc’ün Sedleri açılıp her tepeden dünyaya akın etmeye başladıkları doğru vâdin vaktinin yaklaştığı sırada, İşte o zaman kafirlerin gözleri birden donakalır.
Eyvah bizlere, biz bundan tam bir gaflet içindeydik daha doğrusu kendimize zulmettik diyecekler. İbn Harmele radiyallahu anh şöyle rivayet etmiştir. Resulullah aleyhisselatü vesselam akrep ısırdığı için parmağını sarmış olarak bize hutbe irad etti ve hutbesinde şöyle buyurdu.
Siz düşmanınız bulunmadığını söylüyorsunuz. Oysa siz geniş yüzlü, küçük gözlü, kumral saçlı, yüzleri deri üstüne deri kaplanmış kalkanları andıran ve her dereden tepeden boşalıp gelecek olan Yecüc ve Mecüc’ün ortaya çıkış zamanına kadar düşmanla savaşmaya devam edeceksiniz.
Abdullah bin Mesud radiyallahu anh şöyle rivayet etmiştir. Resulullah aleyhisselatü vesselam, geceliğin miraca götürüldüğü zaman İbrahim, Musa ve İsa’ya rastladı da kıyamet gününün ne zaman kopacağı hakkında müzakere ettiler. Müzakereye İbrahim ile başlayarak kıyametin ne zaman kopacağını ona sordular. Konu hakkında onun yanında bir bilgi olmadı. Sonra Musa’ya sordular. Onun yanında da konu hakkında bir bilgi olmadı. Bunun üzerine söz İsa bin Meryem’e verildi. O, kıyametin kopmasına yakın şeyler, olaylar hakkında bana bilgi verildi.
Ama kıyametin kopma vaktini Allah’tan başka hiç bir kimse bilemez dedikten sonra deccalin çıkmasını anlattı ve dedi ki, sonra ben inip onu öldüreceğim ve bundan sonra halk memleketlerine dönecekler. Nevas bin Seman el-Kilabi şöyle rivayet etmiştir. Resulullah aleyhisselatü vesselam şöyle buyurmuştur.
Sonra Allah, İsa’ya, kölelerimi tur dağına doğru götür çünkü ben bazı kölelerimi çıkaracağım ki onlarla savaşmaya kimsenin gücü yetmez. Bunlar Yecüc ve Mecücün kavmidir. Bunlar her bir tepeden seller gibi akarcasına inip yeryüzüne dağılacaklardır.
İlk grup Taberiya Gölü’ne inecek ve oranın suyunu içip bitireceklerdir. İkinci grup o göle uğrayacak ve önceden burada su vardı diyeceklerdir. Sonra Beyt-i Makdis, Mescidi Aksa dağına varıncaya kadar yürüyecekler ve şöyle diyecekler, Yeryüzündekilerle savaştık ve hepsini öldürdük. Hadi şimdi de gökyüzündekileri öldürelim diyecekler.
Oklarını fırlatacaklar ki Allah onların oklarını kana bulanmış olarak geri çevirecektir. Meryem oğlu İsa ve çevresindekiler kuşatılacaktır. O gün bir öküz başı sizin için 100 dinardan daha kıymetli olacaktır.
Sonra Meryem oğlu İsa ve arkadaşları Allah’a dua edecekler de Allah o kavmin boyunlarında kurtçuklar meydana getirecek ve tek bir kişinin ölümü gibi ölüp yok olacaklardır. Dünya sessizliğe bürünecek. İçimizden biri canını Allah’a satsın, şehit olmayı göze alsın da gidip bir haber alsın. Bu düşmana ne oldu? Ne durumdalar?
Müslümanlardan salih biri şehit olmayı göze alır ve öldürüleceğini bildiği halde gider. Bir bakar ki bütün dünya bu adamların leşleriyle dolu ve üst üste yığılmış durumda. Salih adam bağıracak. Ey Müslümanlar sevinin müjdeler olsun. Allah düşmanınıza kâfi oldu.
İsa aleyhisselam ve arkadaşları bütün insanlar saklandıkları kalelerden mağaralardan çıkacaklar. Hayvanlarını sakladıkları yerden çıkaracaklar. Yecüc ve Mecüc dünyada ne varsa tüketmişler, hiçbir şey kalmamıştır dünyada. Yiyecek bir şey bulamazlar. Hayvanlar Yecüc ve Mecüc’ün leşlerini yiye yiye öyle büyüyecekler.
Semizlenecekler ki daha önce hiç böyle şişmanlamamışlardır. Bütün böcekler onların etlerini kanlarını yiyip içecek. İsa aleyhisselam tur dağından inecek. Yeryüzünde ibadet edecekler ama bakmışlar ki bir karış yer bile yok. Pis kokudan durulmuyor. İsa aleyhisselam ve arkadaşları tekrar Allah’a dua ve niyaz edecekler.
Allah bir rüzgar gönderecek, bütün Müslümanlar nezle olacak. Üç gün sonra duman açılacak ve nezdeleri geçecek. Allah o leşlerin üzerine deve boyunlarına benzeyen kuşlar gönderecek. Bu kuşlar onların leşlerini derin bir çukura atarak yeryüzünü temizleyeceklerdir. Sonra Cenab-ı Hak pek çok yağmur indirir ki hiçbir ev ve çadır yağmurun inmesine engel olamaz. O yağmur bütün yeryüzünü tertemiz, yemyeşil bir hale getirir. Sonra yeryüzüne meyvelerini bitirir. Ev belki gibi feyz ve bereket ver diye emrolunur.
İşte o gün bir cemaat tek nardan yiyip doydukları gibi onun kabuğuyla da gölgelenirler. Müslümanlar bu toplumun geride kalan oklarını, yaylarını ve ok koydukları torbalarını yedi yıl yakıt olarak kullanacaklardır. Süt bereketlenecek, kalabalık gruplar yeni doğmuş bir deve yavrusunun etiyle yetineceklerdir.
Bir kabile yeni doğmuş bir sığırla yetinecektir. Bir oymak da yeni doğmuş bir davarla geçinebilecektir. Onlar bu durumda yaşayıp giderken Allah bir rüzgar gönderecek. Bu rüzgar tüm müminlerin ruhunu alıp götürecektir. Geri kalan insanlar eşeklerin çipleşmesi gibi ulu orta her yerde çipleşecekler ve kıyamet onların üzerine kopacaktır. Allah bütün canlıları, her dabbeyi sudan yaratmıştır. Kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla, kimi de dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır. Allah şüphesiz her şeye kadirdir. Ayetinden anlaşılacağı üzere her hayvana dabbe denir. Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların her dabbenin rızkı ancak Allah’a aittir. Ayetinden de anlaşılan budur.
Dabbetül arz da kıyametin kopmasına yakın ortaya çıkacağı bildirilen ve kıyametin büyük alametlerinden olan bir yaratıktır. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de söylenmiş olan, ”Tehdit edildikleri şey başlarına geldiği zaman onlara yerden bir dabbe çıkararız da insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını kendilerine söyler.” buyrulmaktadır.
Bu ayetten anlaşılan dabbenin bir hayvanı natık yani konuşan bir canlı olduk. Dabbe yanında Hz. Musa aleyhisselamın asası ve Hz. Aleyhisselamın mührü olduğu halde çıkacaktır. Müminin yüzünü asayla parlatacak, kafirin burnunu da mühürle mühürleyecek.
İşte o dönemde yaşayan insanlar bir araya gelecekler ve müminlerle kafir belli olacaktır. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır. Güneş batıdan doğuncaya kadar kıyamet kopmaz. Güneş batıdan doğduğu zaman insanlar onu görür ve hepsi toptan iman ederler. Rabbinin bazı alametleri geldiği gün önceden inanmamış veya imanında bir hayır kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda sağlamaz. Güneş batıdan doğmadan önce kim tevbe ederse Allah onun tevbesini kabul eder. Aziz ve celil olan Allah gündüz günah işleyenin tevbesini kabul etmek için gece rahmet kapısını açık tutar.
Bu hal güneş batıdan doğuncaya kadar böylece devam eder. Kıyamete yakın bir zamanda Yemen taraflarında veya Hicaz’da büyük bir ateş ortaya çıkacak ve her tarafı aydınlatacaktır. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır.
Hicaz bölgesinden bir ateş çıkmadıkça kıyamet kopmaz. Bu ateş bu sıradaki develerin boyunlarını aydınlatacaktır. Yine Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kıyametten önce Hadr-ı Mevd’den veya Hadr-ı Mevd denizinden bir ateş çıkacak, insanları toplayacak buyurmuşlardı.
Orada bulunanlar, ey Allah’ın Rasulü, o güne ulaşırsak ne yapmamızı emredersin diye sordular. Size Şam’a yani Suriye’ye gitmenizi tavsiye ederim buyurdular.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in kıyametin büyük alametleri arasında zikrettiği yer batmalarının çok büyük ve dehşet verici olacağı ifade edilmektedir. Ve artık suura üfürülmüştür. Bu surette hepsini mahşerde toplamışızdır.
Mahşerde çok büyük bir hararet ve susuzluk olacak. Güneş tavan boyu yaklaşacak. O günün dehşetinden insanlar, ey Rabbimiz, cehenneme gidecek de olsak bizi buradan kurtar derler. İğne atılsa yere düşmeyecek bir kalabalık olacak. Mahşerdeki hesap elli bin sene sürecek.
Allah’ın emri ve hükmü yedinci kat semaya tecelli edecek. Yedinci kat sema, müthiş bir gürültü ve sarsıntıyla birinci kat mahşer alanına kadar bütün sema yıkılacak. Bu zamana kadar ne bir kulak böyle bir sesi işitmiş, ne bir göz böyle bir dehşeti görmüş.
Melekler mahşer alanına saf saf dizilmiştir. O dehşetli mahşer alanına yetmiş bin zincirle cehennem getirilir. Her bir zinciri yetmiş bin melek tutar. Cehennem öyle dehşetlidir ki, melekler cehennemi zapt etmekte zorlanır ve cehennem sürüklene sürüklene getirilir.
İnsan ne yapacağını şaşırır ama o gün ona yardım edecek kimse yoktur. Resulullah aleyhisselatü vesselam buyurdular ki, Mahşerde kıyamet gününde hepiniz bir yere toplanacaksınız ve orada tutulacaksınız, durdurulacaksınız. Yetmiş sene boyunca hesap başlamayacak, tarafınıza bakılmayacak, aranızda hüküm verilmeyecek. Hepiniz mahsur kalacaksınız. Bu süre dünyadaki salih müminler için dünyada kıldıkları sabah namazının iki rekatı gibi gelecek. Ağlamaya başlayacaksınız, ağlamaktan gözyaşınız kesilecek, sonra kan ağlamaya başlayacaksınız. Öyle kalabalık vardır ki oturacak hiçbir yer yoktur. Gözyaşları ve insanların terleri göller oluşturur, yüzlerine kadar bir su birikintisi oluşur.
O yer o kadar dehşetli, acımasız bir gündür ki, Peygamberimiz aleyhisselatü vesselam insanların halini görünce artık dayanamaz ve o bekleme esnasında Resulullah aleyhisselatü vesselam hesabın başlaması için secdeye kapanır, Allah’a dua eder ve şefaat ister. Efendimiz aleyhisselatü vesselamın ilk şefaati hesabın başlaması içindir.
Çünkü beklemek ateşten daha şiddetlidir. Sonra Cenab-ı Allah ona, ey Muhammed başını kaldır işte istediğin verilecek, Şefaat et, şefaatin kabul olunacaktır buyuracaktır. O da yüce Allah’a dua edecek, Allah Teala’da onun duasına icabet edecektir.
Bundan sonra kullar arasında muhakeme ve muhasebe başlayacaktır. Bismillahirrahmanirrahim Kalla, iza dükketil ardu dıkkandakka, ve ca’a Rabbuka vel melekü safvan safvan,
Ve o gün Cehennem’e geldi, o gün insanın ne zikredecek olduğunu,醒 бы, ey insanlar bu hayatı approval et ki, o gün bu yaşından birini PETERpark diskutasyon etmez,
ve dükhuli cenneti
Sadeqallahul Azim
Hz. Ömer, iki nur sahibi, meleklerin bile haya ettiği insan, Hz. Osman İlim şehrinin kapısı, savaş meydanlarının güneşi, Hz. Ali İşte onlar, daha dünyada yaşarken cennet ile müjdelendiler Sad bin Ebi Vakkas, Ebu Ubeyde bin Cerrah, Abdurrahman bin Av, Talha bin Ubeyhullah, Zübehir bin Avvam, Said bin Zeyd Bu güzide sahabelerin hayatlarını okurken, sanki cennetle müjdelenen onlar değilmiş gibi, sürekli cehennemden kaçan hayatları daha yakından göreceksiniz
En yakın kitap mazısından kitapyurdu.com dan veya maybedeslan.comdan sipariş verebilirsiniz
Siz de Hayalhanem İstanbul ve diğer tüm projelerimize destek olmak için, buradaki linke tıklayarak online bağışla bulunabilir veya aşağıdaki iletişim numaralarından bizlere ulaşabilirsiniz
Altyazı M.K.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir