Mahya Işıkları 10.Gün | Afrika’daki Işık
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=DbyUrOQ_uYQ.
İNTRO 1800’lü yılların başında bohalı gemiler ortaya çıkınca batıdan, Avrupa’dan pek çok gezgin İstanbul’a gelir. Onlardan biri de Fransız şair Merval.
1843 yılının Ramazan ayında gelir Fransız şair Merval İstanbul’a. Ve bizim Ramazan kültürümüze tanıklık eder. En çok da şuna dikkat eder. Evlerde Afrikalılar görür. Afrikadan getirilen, çalıştırılan insanlar. Evet, köle deniyor onlara. Ama köle sözcüğü hepimizin aklına o izlemiş olduğumuz filmleri getiriyor. Evet, batıda müthiş bir katlam yapılmıştır.
Afrikadan getirilen, satılan insanlara karşı. Fakat bizim kültürümüzde öyle değildi. İşte Fransız şair yazmış olduğu kitapta İstanbul’u anlatan, Ramazan ayında tanık olduğu o insanların dünyasında kölelerin, yani Afrikadan getiren insanların çok daha insancı, sanki aynı kültürmüş gibi yaşadıklarını anlatıyor. Evet. Hatta bu Türkler diyor,
köleleri serbest bırakıyor. Ya da maaş da çalıştırıyor. Beraber aynı sofraya oturuyorlar. Bizde, Afrikadan getirilen insanlar evet, köleydi. Tamam. Ama o dönemin sosyolojik koşullarına göre en hümanist, en insancı koşullarda evden biri olarak yaşıyorlardı. Sinemamızda da görürüz bunu. Radde tiyatrolarında vardı. Arap bacıları unuttunuz mu?
Bunda Arap denilen, Afrikadan getirilen kölelerdi. O yıllarda İstanbul’da, Karatem’de olan herkese Arap denirdi çünkü. Ve Mayıs ayının son cuma günü Çamlıca Tepesi’nde bir araya gelirdi Afrikalılar. Çünkü sadece o gün kendi dillerinden kendi şarkılarını söyleyebilirlerdi orada. Çamlıca Tepesi’nde. Pek çok şey anlatabilirim size İstanbul ve Afrika kültürü arasında. Oradan buraya gelenler.
Peki, Afrika’ya giden bizim insanlarımız onların öyküleri? İşte onlardan biri. Celaleddin Alga. Ben Celaleddin Alga’nın hayatıyla Trabzon’da çocukluk yıllarımda tanıştım. Onu görmemiştim. Çünkü Afrika’daydı. Fakat Trabzon’un çok değerli hekimlerinden biri de diş doktoru Nizamettin Alga’ndır. Celaleddin Alga’nın kardeşi. Ben sevgili Nizamettin amcamın
o muayenehanesinde ona tedavi olmak için beklerken bekleme salonunda korkardım. Çünkü bekleme salonunun duvarlarında Afrika’dan gönderilen maskeler dururdu. Celaleddin Alga’nın kardeşini gönderiyordu. Ben Afrika’yı ilk orada gördüm, tanıdım. Celaleddin Alga’nın 1953 yılında hekim oluyor, doktor oluyor. 12 yıl ülkesinde hizmet veriyor. En çok bulaşıcı hastalıklar konusunda uzmanlaşıyor.
Verem Savaş Genel Müdürlüğü’nde görev yapıyor. O kata başarılı oluyor ki bu bulaşıcı hastalığa karşı Dünya Sağlık Örgütü’nün dikkatini çekiyor. Ve diyorlar ki Celaleddin Alga’na Afrika kırılıyor. Bulaşıcı salgın hastalıklardan. Oraya git, iki yıl. İnsanları tedavi et. Seni nereye gönderelim? Şu yöntü veriyor Celaleddin Alga’nın. İnsanın olduğu her yerde var. Ve ilk Ruanda’ya gidiyor. Sonra Kongo, Kenya. Madagaskar’da o kadar çok başarılı oluyor ki bütün bulaşıcı hastalıklar konusunda Verem, Veba, Çiçek hastalığı… Ve o güzel insana Madagaskar Devleti en üst nişanını veriyor. Hükümet nişanı. İki yılına gitmişti ama. Celaleddin Alga’n salgın hastalıklarla Afrika’da
tam yirmi bir yıl mücadele ediyor. Hiç kimsenin gidemediği, cesaret edemediği yerlere ulaşıyor. O dönemde Afrika’da kabile savaşları her yerde. Ama bir Türk doktor salgın hastalığa karşı Afrika’yı korumak için yirmi bir yıl tek başına mücadele ediyor ve başarılı oluyor. Elbette ki bir heykeli hak etmiştir. Doğduğu onu yetiştiren
kent olan Trabzon’un meydanına bir büstü dükülüyor. Fakat ne yazık ki… Ne yazık ki sonraki dönemlerde o büst kaldırılıyor. Ne garip, aynı zamanda şair olan Celaleddin Alga’n o heykelin şiirini sanki hisseti de yazmış gibi. İşte Celaleddin Alga’nın Kolay mı adlı şiiri.
Kolay mı sanırsın kalbim bu güzelim gün ortasında yeniden aşkı tutulmak. Kolay mı sanırsın kalbim gününüzleri bulut bulut geceleri yıldız yıldız dolaşmak. Kolay mı sanırsın kalbim bir meydan kadar genişken insanın içi yalnız bir heykele taht kurmak. Hayatın gerçek kahramanları hayat kurtaran sağlık çalışanlarınızdır.
Celaleddin Alga’nın onlardan birdir. Celaleddin Alga’nın ülkemizin 100 akıdır. O bütün insanın kahramanıdır. Afrika’ya bir Türk hekiminin başarını göstermiş ve o başarısı sayesinde en üst derecede ödüllendirilmiştir. Bir Mahya Işıkları’nın daha sonuna geldik. Yarın yeniden birlikte olalım.
Sürçülisan ettiysem, affola.
İlk Yorumu Siz Yapın