MEVZULAR 32 – Deprem
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=-G5riPCBGf0.
Mevzular Herkese merhabalar. 3,5 haftadır takip edenler bilir bir sinema filmi setindeyim. İlk defa sanırım hayatımda gerçek bir sinema filminde oynuyorum. Çok güzel oluyor. Çok yoğun çalıştığımız için maalesef mevzuları da aksatmak zorunda kaldık. Pinch’in yeni bölümünü de aksatmak zorunda kaldık. Aslında 17 Ağustos ile ilgili yalnızca bir post atabilirdim, bir tweet de atabilirdim. Ama videoda anlatılan konular yazılarak anlatılan konulardan çok çok daha uzun menzilli oluyor. O yüzden neden böyle bir set alanında kendimize bir köşe bulup mevzular çekmeyelim ki dedik.
Aslında bunu yalnızca ben dedim. Çünkü ekip arkadaşlarım burada değiller. Bir kısma burada onlara da bu ortamda video çekmek zul geliyor. Gelsin sonuçta maaşlarını alıyorlar, sigortaları yatıyor filveye sokmasınlar adamı. Delirtmeyin lan beni. Hepinizin suratını boks atıyor ibneler. Her neyse. Memleketin gündemi o kadar alengirli ki sürekli değişiyor. Dün konuştuğumuz bizim için ya da memleket için çok önemli olduğunu düşündüğümüz bir olay bir hafta sonrasında unutulup gidiyor.
Hatta bazıları unutulacak kadar bile değer görmüyor çünkü hiç hatırlanmıyor, yok oluyorlar. Gerçekler her zaman yalanlardan daha acıdır. Dost acı söyler denmesinin sebebi dostun doğru söylemesidir. Doğruları biz acıyla eşitlemiş oluyoruz. Bu sözde bunun kanıtı oluyor. Ben sizin dostunuzun, arkadaşınızın, kardeşinizin, birçoğunuzun da abisiyim. O yüzden size bugün yine acı söyleyeceğim. Delimi ne sahaya atladı. Ülke de dedi ki delimi ne? Niye sahaya atlıyor?
Bunu konuştular. Twitter’da gündem oldu. Binlerce kişi çocuğun, anasının, bacısının sülalesine, kişiliğine, karakterine sövdü. Ne kadar ezik insanlar olduğumuzu bir kez daha Twitter’da görmüş oldum. Eziyizdir. Lütfen yanlış anlamayın çünkü eziyiz. Türkiye’de bir doktor Amerika’da başarı kazanınca bunu gündeme, manşete, ana haber bültenlerinin son dakikasına taşıyacak kadar eziyiz. Amerikalıya onlar tabi ya babalar yapmış diyecek kadar eziyiz. Onlar nasıl yapıyor diye sorgulamayacak, nasıl yapıyor deyip geçecek kadar eziyiz.
Olabilir gencecik adam. Sahaya da atlar, takla da atar, ne yaparsa yapar. Bunu bir milli mesele haline getirmenin de bir amacı yoktu. Çünkü biz bunu milli mesele haline getirip tartışmaya başladığımızdan, tartışmanın finaline kadar geçen sürede şehit verdi bu ülke. Haberiniz var mı? Var mı? Var mı? Eyvallah. Kahramanlık öyküleri birçok ordunun ayakta durmasına sebep olur. Enemiyette Gates, Kapıdaki Düşman adlı filmde, Stalingrad’da yaşanan Nazi, Sovyet Ordusu Savaşı’nı anlatan bir sinema filminde asker var, güç var.
Neden kazanamıyoruz oğlum diyor Stalingrad. Generallerden bir tanesi de bu soruyu soruyor subaylarına. Politika subayları var o dönem. Diyor ki bir fikriniz var mı? Ne bok yiyeceğiz diyor. Politikası subayların hepsi daha fazla adamı idam edelim. Savaştan korkan subayları idam edelim falan filan gibi saçma sapan zaten uygulanan fikirleri tekrar generale söylüyorlar. Aralarından bir tanesi çıkıyor diyor ki onlara umut verelim, onlara bir kahraman verelim. Sonra Vasili Zaitsev çıkıyor kahraman oluyor. Askerlerin savaşma şevki daha da yükseliyor. Zaten bu ülkede birçok kahraman vardı, birçok kahraman halen var. Kahramanlık değil de mesele aslında kahramanlar yüzünden elde ettiğimiz umut değil mi sizce de? Bizim umudumuz var mı? Dünyada kural şudur cesaretten sonra gelir umut. Bir cesaret gösterirsiniz ve cesaret göstermesiniz için umutlanırsınız. Ama Türkiye’de bu iş birazcık ters işliyor. Türk insana önce umut gerekiyor. Umuttan sonra cesaret geliyor. Bütün sanatçılar her şey çok güzel olacak yazdı biliyorsunuz. Ben de yazdım. Bunun sebebiydi neden bu kadar cesur davrandılar? Saklamaya gerek yok. Hükümet de saklamıyor. Hükümetten birisi bakın sizi nasıl fişledim diye her şey çok güzel olacak yazan sanatçıların, oyuncuların, tanınmış kişilerin listesini chat diye paylaştı diliyorum sosyal medyada. Yani saklamıyorlar bunu. Peki sizce hükümet senin reklamını keserim, ekmeğini keserim, açlıktan geberirsin derken bu sanatçılar neyin gazına gelip de her şey çok güzel olacak yazdılar? Bu cesaret nereden buldular? Hepsi bir anda nasıl cesaret gösterirler değil mi? Cesaret göstermelerinin sebebi biraz önce anlattığım gibi umuttu.
Ekrem Emoğlu umut oldu. Umut bir isim üzerinden. Muharrem İnce’ye de aynı şeyi yaptılar ama Muharrem İnce tabi seçimden sonra… Gücü elinde tutan insanlar ki onların gücü kalabalıktır daha büyük güçlerin peşinde böyle dolanırlar. Eleştirmek isterler eleştiremezler. Derler ki susayım ben ekmeğime bakayım yoluma bakayım atladılar da belki de kendilerine göre biz hiç onu yapmadık. Yıllardır zaten bu umutla bu cesaretle konuşuyoruz mevzular programında ama onlar öyle yaptılar. Baktılar ki ağa birileri oy kaybediyor demek ki artık sonu geldi e sonu gelmeye başladıysa biz de o sona destek olalım dediler ve yazmaya başladılar. Olsun her şey çok geç ama geç olsun güç olmasın. Cumhurbaşkanımız tek adam olmayı çok arzuluyordu biliyorsunuz. E oldu da çünkü artık en yakınındakilere bile güvenemiyor. Tek kaldı AK Parti’nin kurucu üyeleri kendi partilerini kurma hazırlığındalar. Dengeler değişmeye başladı. AK Parti kan kaybediyor artık insanlar AK Parti’ye değil Recep Tayyip Erdoğan’a oy veriyorlar.
Recep Tayyip Erdoğan sayesinde AK Parti ayakta kalıyor. Reis’in tek kalmasının sebebi onun da kimin ne olduğunu bilememesi. Bunun bir değişik versiyonunda Cumhuriyet Halk Partisi’nde yaşanıyor. Mesela AK Parti’yi ayakta tutan Recep Tayyip Erdoğan. Cumhuriyet Halk Partisi’ni ayakta tutan ne? Cumhuriyet Halk Partisi yani ismi. Birileri partinin ismi var diye partiye oy veriyor. Birileri de o partinin başında bir isim var diye ona oy veriyor. Yani kimse konuyu politikayla ya da ülkenin geleceğiyle tahil etmiyor. Yine şekil yine şekiliz çok şükür şekilimiz yerinde.
Mesela Kaz Dağları’ndan bahsedelim. Son zamanlarda çok büyük gündem oldu. Türkiye’de şu anda aktif olarak yurt dışından gelmiş ve Türk topraklarından altın çıkartan 15 tane şirket var. Bunların iki tanesi bayağı büyük şirketler. Biri Kanada şirketi biri Hollanda şirketi. Hollanda şirketi yılda 17 ton altın çıkartıyor ülkemizde. Bunun yalnızca 5’te birini Türk topraklarında bırakıyorlar. Geri kalan yurt dışına giden altın ne oluyor? İşleniyor. Bizden çıkan altın tekrar bize satılıyor. Milli uçak yapalım dedik. Twitter’da benimle *** geçtiler. Havacı generaller geldiler mevzularda konuştular. Anlattılar. Çok önem verdik dedik ki millileşelim. Milli uçağımızı yapalım dedik. Salaklar. Bilemediler ki kendileriyle *** geçiyorlardı aslında. Bizim ülkede milli uçak mı yapılır? Evet böyle bir gerizekalı olduğun için yapılamaz. Senin gibi çok fazla gerizekalı olduğu için yapılamaz. Niye yapılamaz biliyor musun? Uçağın millisini yapmakta bir şey yok. Bunu yapacak aslan gibi mühendislerimiz var. Aslan gibi teknoloji uzmanlarımız var. Kaçırdıklarımız var Amerika’ya Avrupa’ya. Hala burada olanlar var. Araba yaparız. Biz milli araba yaparız. *** geçtiler. Milli araba yapılır mı babacım yapılır. Milli cep telefonu. Al yaptım. Milli Windows. Al. Milli Google. Al. Ama bunları yapmamız için ne gerekiyor biliyor musunuz? Para, para, para, para, para. O parayı bulmak için önce neyi millileştirmemiz gerekiyor biliyor musunuz? Topraklarımızı. 15 altın firması Türkiye’de şunu öngörmüşler. Yaptıkları araştırmalar sonucu.
Bu ülkeden yakın zamanda 750 ton altın çıkartılabilir diyorlar. Neden madenimizi milliyleştirmiyoruz? Sadece 2018 yılında 27 ton altın çıkarttığı yabancılar ülkemiz topraklarından. Tamamının ülkemize kaldığını düşünün. Ordu’nun para ihtiyacı var. Eğitimin para ihtiyacı var. Bu aralar Diyanet’in de baya para ihtiyacı var çünkü sanırım en çok ödeneği onlar alıyor. Rütüp geldi. YouTube’çulere 100 bin lira, oradan 10 bin lira falan deyip parsayı toplayacaklar. Artık trafik cezaları ile falan toparlamaya çalışıyorlar. Farkındaysanız ülkede ekonomisini. Ya da ne bileyim hazırda yapılmış eski varlıklarımızı satarak durumu kurtarmaya çalışıyorlar. Yani hazırda olanı yiyorlar ki bununla ilgili bir tiş bir söz var. Hazıra dağ mı dayanır? Bu yabancı şirketler nasıl çıkartıyor bu altınları bizim ülkemizden? Spiral şeklinde kazıyorlar. Spiral şeklinde kazmalarının sebebi kamyonlara şahaneyecek. Zaten en altta ekstradan kazılmış tünelin içine girecek. Toprağı alacak, yukarı çıkartacak. Siyah nürle arıtacaklar ve altın ortaya çıkacak falan filan. Bu işlem yapılırken neden ağaçlara zarar veriliyor? Neden bu zehirli maddeler çevre halkına zarar veriyor? Şimdi bunu size sürekli her gün gördüğünüz bir şeyle örneklendireyim. Şirket arabası kullanan elemanları düşünün. Araba şirket arabası. Anas***** Ahh k***** kasistaya başlamam. Oraya sürtelim, şöyle yaparım, içine sigara içelim. Ahh k***** yanmış s*****. Neyle nasıl olsa şirket arabası derler ya, kol kullanırlar ya. Hani şirket arabalarının ikinci elleri çok düşüktür ya. İşte onun gibi düşünün. Toprak senin değil. Niye uğraşasın üstündeki ağaçla, niye uğraşasın yanında yaşayan teyzeyle, amcayla? Versiyon örü gitsin. Yok mu bunun başka yöntemi? Altın aranamıyor mu başka? Yöntem derli. Tabii ki aranıyor. Çok maliyetli. Yani el alemin toprağı için o maliyete değer mi? Değmez. Sonra ne oldu? Sürekli chat raporu yedi. Kanada şirketi sürekli ama. Tam altın çıkartacaklar çat chat raporu geldi. Adamlar Kanadalılar artık illallah ettiler. Dediler ki Türkiye’de bir iş yapalım, ağzımıza sıçtınız dediler. Bir de dedik ki sıçarız. Ne güzel Kanadalılar’ı da illallah ettirmişiz diyebilirsiniz. Ama Kanadalılar’ı illallah ettiren milli şuurumuz değildi maalesef. Akınipek’ti. Akınipe’yi biliyorsunuz Fetöcü kardeşimiz. Kaçtı.
Türkiye’de televizyon kanalları, şu nar madenler fabrikalar. Trilyonlar trilyonlar. Kanadalı şirketi baskıyı kurduran bu Akınipek kardeşimizmiş. Kanadalılar en sonunda illallah edince 15 futbol sahası büyüklüğündeki alanı Akınipe’ye 50 milyon dolara satmışlar. Akınipek buraya aldıktan sonra yalnızca 5 sene sonra, 4-5 sene sonra halka arz etti. Yüzde 50’sini kaç paraya arz etti biliyor musunuz? 3 milyar dolara. 50 milyon dolara aldığı madenin yüzde 50’sini 3 milyar dolara halka arz etti ki tahmin edilen gelir 6 milyar dolardı.
Tabi Akınipek o bölgeyi alınca ne çetropor kaldı ne bir şey. Devlet dedik yürü. Yürü Akınım yürü İpeğim dedi. İşte o paraların büyük bir kıspada Fetö’ye gitti. Köylü köylü zehirlendi kanserden öldü. Hakkını mı yedik biz o köylünü susarak? Hayır. O köylü kendi hakkını yedi zaten. İzmir bölgesinde o çevre insanlarına her birine villa verdiler. Bir de madende çalıştırdılar. Yani maaş da verdiler. Yani susturmak istedikleri insanları satın aldılar.
Satmasaydınız kendinizi. Şimdi kızmayın onlara. Bana da kızmayın kendinize bir bakın. F***’ dedin videoyu. Şöyle bir düşünün siz kendinize neler için kimler için ne için ne kadar sattınız. Yanlıcak parayla olmuyor arkadaşlar. Düşünürken lütfen bunu da unutmayın. Acaba hangi söze hangi batı hangi güzel yüze hangi güzel gülücüye sattınız kendinizi. Niye kızalım ki oradaki insanlara. Tabi biz Deli Mi Ne’nin sahaya atlamasını konuşurken bu arada ülkede bazı gündem olacak ama asla olamayan konular da gelişti. Amerika geçtiğimiz günlerde kalktı ve dedi ki hadi Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge kuralı. Ama biz bunu tek başımıza yapmak istemiyoruz sevgili Türk kardeşlerimiz hadi sizinle beraber yapalım dediler. Suriye’nin kuzeyinde güvenli bir bölge kurmak için Amerikan askerleri Şanlı Urfa’ya Türk topraklarına ayak bastılar. Yabancı birliklerin Türk topraklarına ayak basabilmesi için gerekli izni yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisi verir. Anayasa da böyle yazar. Orada olmalarına sebep izin meclisten de verildi. Hayır verilmedi oradan.
Ha neyse. Yeni dönem inanılmaz olacak. Çünkü insanlar birbirleriyle tartışırken seçtikleri taraflar bulundukları alanlar değişti. Köşeler değişecek. Yeri partiler kurulacak. Oradan oraya geçişler olacak. Eski partiler güç kaybedecek. Şu olacak, bu olacak falan olacak falan olacak. Ama kim nereye gelirse gelsin bizim bilinçsizliğimiz, şuursuzluğumuz ve maalesef ezikliğimiz aynı şekilde devam edecek. Biz asker bir milletiz, kahrabamlı milletiz. Hani hemen en ufak olayda dev gibi sinirlenir, dünyayı kafa tutar, biz oraya getirme deriz. Bütün dünyayı 5 dakikada ele geçirebileceğimiz fikrindeyiz. D. Dünya insanları bizi nasıl görüyor? Bunun bilincinde miyiz? Hani Delimine’nin sahaya atlamasıyla rezil olduğumuz o dünya bizim hakkımızda ne düşünüyor? Sizce bunu da bilmemeli miyiz? Dostunuz, kardeşiniz, arkadaşınız, abiniz olarak yine maalesef sizlere acı söyleyeceğim. Azerbaycan kardeşimiz. Oradaki insanlar bize nasıl bakıyor dersiniz? Bırakın Avrupa’yı, Amerika’yı, Rusya’yı. Dostumuzdan bahsediyorum. Sizce oradaki insanların çoğunluğu bizlere nasıl bakıyor? Azerbaycan’a, buradan çalışmaya giden Türkler orada nasıl karşılandı biliyor musunuz? Kucaklığa açıldı onları. Bir Azerbaycan vatandaşı şöyle diyor. Türkleri gördüğümüz zaman sokaklarda çok mutlu olduk. Yardımcı olmak istedik. Evimizi kapımızı açtık. A aaa bir hafta sonra birisi karımıza, birisi kızımıza asıldı dediler. Kıbrıs’ı kurtardık. Kıbrıs’taki Türklerin çettiği zulme son verdik Kıbrıs Barış Erekatı ile. Peki orada bizim hakkımızda ne diyorlar biliyor musunuz? Karımızı asıldılar, kızımızı asıldılar diyorlar. Şimdi bizi izleyen 10 kişiden en az 9’u şu lafı duymuştur.
Oğlum Rusya’ya eve gidiyorum. Tabi birazcık da rengimiz koyuyor ya hemen karılar pat pat pat 5 tane 10 tane. Bir insan ülkeye bile, koca bir ülkeye bile bununla puan verilmiyor lan. Kaçınız böyle bir muhabbetin yanından geçtiniz, kaçınız böyle bir muhabbetin içinde olduğunuz ya da kaçınız bu muhabbeti yaptınız? Elinizi vicdanınıza koyun da bir söyleyin be. ****** bir YouTube videosunu like’ını dislike’ını. Elinizi vicdanınıza koyun da bir söyleyin be. En çok aykırılan neydi? Rezil olduk dünyaya. Böyle gezdik. Utandık.
Hayır kardeşim böyle gezme birinizin sebebi utancımızdan değil. Habire ****** bize baktığımızdan. Eğer dik durmak istiyorsanız artık kafayı gözü şuradan bir kaldır. Unutmayın Türkiye’de buna en çok düşman olan bunu en çok arzuluyandır. Artık kendimizi kandırmayalım. 17 Oostos’la ilgili hepiniz eminim Twitter’dan, Instagram’dan postlarınızı paylaştınız. Unutmayacağız yazdınız. Titreşimli fotoğraflar koydunuz. Unutmayacaksınız da sanıyorum tam olarak neyi unutmayacağınızı unuttunuz. Binlerce insanımız öldü.
Bir de gerçekleşmiş en büyük ikinci depremdi. Merkez üsü Gölcük olan deprem. Birisi dedi ki tam deniz üstünün altında gerçekleşti deprem. Ve o sırada deniz subayları yere kuran atıp üzerinde dansöz oynatıyorlardı dediler. İnandılar biliyor musunuz? İnanan oldu. Biz buna inanan insanlarla dolu bir ülkede yaşıyoruz. Bir siyasi parti mensubu başka bir siyasi partiden gelen yardım kamyonunu deprem bölgesinin dışında durdurup hayır siz başka bir siyasi partiden isiniz deyip kamyonu geri gönderdi. Bunu biliyordunuz, birçoğunuz biliyordunuz.
Birisi sağlam çıktı Gölcükaltı’ndan. Sonra yok oldu. Bir arkadaşımın ablası Kerala olarak kurtarıldı. 20 yıldır ablasını arıyor. Tırnağını bile bulamadı. Nereye gitti? Kurtarılan birçok insandan haber alınamadı. Neden? Araştırmaya gerek duydunuz mu? Duymadık. Aklınızda kalan görüntüler Gölcükaltı’nda kalmış tozlu çocuklar. Ağlayan kadınlar olabilir. Ama benim zilimde kalan görüntüler henüz hayattayken kolu kesilip kolundan bilezipleri çalınan deprem zeteler.
Çevre illerden hatta baya uzak köşelerden deprem bölgesine gelip evleri, dağ içinde insanlar inliyorken yağmalayanlar. O da biziz işte. 1000 kilometre uzaktaki depreme, feryat eden, üzülen, ağlayan bir kuruş parasının tamamını onlara yardıma gönderen kadın da bizim kadınımız. Buradan topyekun kalkıp yardım kamyonlarını çalan, yardım kamyonların içindeki malzemeyi satan insanlar da bizim insanımız. Veli Göçer. Reklamlarını görürdünüz. Yaşayetmeyen çoktur. Yaşayetmeyenlere söyleyeyim. Veli Göçer diye bir adam her gün televizyonlara reklam veriyordu.
Şöyle binalar yaptığım harika katlar, lüks villalar siz de satın alın. Tamamı çöktü. Bir araştırır mısınız şu anda Veli Göçer nerede? Hapiste mi? Yoksa araban bir şirket kurup inşaat yapmaya devam mı ediyor? Binaları yıkılan müteahhitler şu anda nerede? Bunlardan kaçınca ceza aldı? Para için kendini, ruhunu, hayatını hatta insan canını satan köpekler şu anda neredeler? Hiç merak ettiniz mi? Hadi bu videodan sonra girip ufak bir araştırma yapalım olur mu? Görürseniz bu videonun altına yazar mısınız? Bakın bu binalar depreme elverişsiz diye kumbalı bir çalışmaya girilmeliydi değil mi? Girildi.
Nerede girildi? Boğaz gören yerlerde. Kendisel dönüşüm nedense kıyılardan başladı. İçerilere hiç gitmedi. Toplanma alanı olacak yerlerin tamamı ABM oldu. Deprem vergileri aldılar bizden. Sonra o deprem vergileriyle bize duble yol yaptılar. Allah da razı olsun. Her neyse bugün birçok şeyi Twitter’a yansıtabilirsiniz. Bugün birçok şeyi Twitter’da tartışabilirsiniz. Bugün birçok şeyin farkında olduğunu da zannedebilirsiniz. Yarın olacak olan depreme hazırlıklı olduğumuzu da düşünebilirsiniz.
Gökdelenlerimizle köprülerimizle de övünebilirsiniz. Bizi dünyada ne tanıyorlar be? Tüh keşke herif sahaya atlamasaydı millet olarak rezil olmazdık da diyebilirsiniz. Ama unutmayın bu yoksa……kaybedersiniz. Sizi dünyada artırın!
Altyazı M.K.
İlk Yorumu Siz Yapın