"Enter"a basıp içeriğe geçin

Mevzular 38 – Karantina (Bölüm1)

Mevzular 38 – Karantina (Bölüm1)

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=ZuI9eExRsBE.

Material Adalhan Şimdi Almanya’dan ve İtalya’dan iki uzmanımız var. Bu uzmanlar mikrobiyoloji uzmanı. Takipçilerimizin ne kadar geniş bir kitleye sahip olduğunu zaten biliyorsunuz. Bunu bir hediye videosunda da bizde görmüş olduk Almanya’dan Fransa’dan İtalya’dan Amerika’dan hediye gönderenler olduğu kanalımıza. Hepinize çok teşekkür ediyoruz.
Babala TV’de yalnızca mevzular programını izleyen, hocamız, İtalya’da yaşayan, onun da ismini vermeyeceğim tabi doğal olarak. O da mikrobioloji uzmanı, ikisi de meslektaş. İkisinin birbiriyle bağı yok bu arada. Biz araştırıyoruz, bizlere ulaşıyorlar sağ olsunlar bilgiler aktarıyorlar. O bilgileri araştırırken, bakın bir mikrobioloji uzmanımız da şöyle bir teori yolladı diyoruz, başka bir mikrobioloji uzmanı, Almanya’daki. O da diyor ki, katılıyorum, destekliyorum, ekliyorum diye başka bir teori yolluyor bize. Onların teorileri var. Bu insanlar hala aktif olarak sahada çalışan insanlar.
Dünya çok küçüldü biliyorsunuz artık, şimdi de elimizde internet var yani ben buradan bu telefonla bir duşa basıp, Çin’e bir saniyede ulaşabiliyorum. Ya da Amerika’ya, ya da Rusya’ya, ya da diğer ülkelere. Doğal olarak onlar da bize ulaşabiliyordu. İtalya’da yaşayan bir mikrobioloji uzmanıyla uzun bir görüşme yaptım. Zaten o görüşmeyi yapmasaydım da bu videoyu çekiyor olmazdım. Zira benim burada anlatabileceğim her şey sizin televizyonda izleyeceğiniz şeylerle bağlantılı olacaktı. Peki biz bu duruma ne kadar önem veriyoruz? Korona değil, koronanın hası gelsin. Biz inşallah cemaate, camiye devam edeceğiz. Allah’ın verdiği canı yalnız Allah alır. Biz korkmuyoruz virüsten de. Devam edeceğiz Allah’ın izniyle bir şey olmaz. Şimdi ülkeye virüs çok geç geldi. Bu birçok insan için iyi ama aslında bizce değil. Sağlık Bakanlığı inanılmaz bir çalışma performansı sergiliyor. Gerçekten çok özlemişiz sahada bakanlarımızı görmeyi de. Her konuda bizi bilgilendirmelerini, doğru dürüst açıklamalar yapmalarını özlemişiz. Tabii şimdi herkes oh bize de bulaşmadı en geç bize bulaştı en son da bize geldi. Millette şu kadar vaka var bize şu kadarcık vaka var diyor.
Bize en son gelmesi bu konuyu daha da ciddiye almamızı sağlamalı. Belki diğer ülkeler bundan kurtulacaklar. Kurtulamasalar bile bunu stabil bir hale sokacaklar ve kendi ekonomilerine yönelilecekler. Eksik kaldıkları alanları tamamlamak için çalışmaya başlayacaklar. Biz onlar bu çalışmaya başladığında halen bununla mücadele ediyor olabiliriz. Son zamanlarda başımıza gelenleri biliyorsunuz. Rusya ile yaşadıklarımızı biliyorsunuz. Suriye’de yaşadıklarımızı biliyorsunuz. Doğu Akdeniz bölgesinde bütün dünyanın bize nasıl sırt çevirdiğinin farkındasınız. Dünya kendi kurtulur ama bizi kurtarmaz. Çin bugün artık olağanüstü hal hastanelerini tek tek kapatmaya başladı. Çünkü ilk oraya gitmişti konu. Yarın İtalya belki bir atak gösterecek. İngilizler saçma bir şekilde yaşlı nüfusu mu sevmiyorlar, dükten konttan mı bıktılar bilmiyorum ama serbest bıraktılar virüsü. Önlem alacağız kim bilir belki de yazın gelişiyle hepsi geride kalacak hepsini unutacağız. Kim bilir belki de bir aş içmeyecek ve hepimiz konu ve rahatlayacağız. Birçok konuda geride kalmamıza dev vuruyoruz. Mevzular programında bu konu geride kalmamıza ahvah edeceğimiz, keşke diyemeyeceğimiz bir konu değil.
Lütfen bu konuda geri kalmayalım. Televizyon izleyen ve internete hiç bulaşmayan çok sayıda insanlar, akrabalarınıza, yaşlarınıza anlatın bunu. Açın tek tek arayın, bilinçlendirin. İnsanlar bize bir şey olmaz durumundan bir tık öteye ulaşamıyorlar. Bu yanılgıyı ancak siz ortadan kaldırabiliyorsunuz. Çok güveniyorum size, çok güveniyorum devletime, çok güveniyorum bakanlarımıza, çok güveniyorum bize. İnşallah en az hasarla, hasar almadan atlatmamız mümkün değil ama en az hasarla konuyu atlatır, hayatımıza, normal hayatımıza devam ederiz. Dünyada konuşulan birçok konu var. Bu virüs acaba insan eliyle mi ortaya çıktı? Yoksa bu virüs doğanın insanoğluna bir cezası mıydı? Doğa ayakta kalmaya mı çalışıyordu? Virüs ortaya çıktığından beri yakıt tüketimi azaldı. Hava temizlenmeye başladı. İnsanlar daha steril olmaya başladılar. Diyenler de oldu. Yani dediler ki yoksa doğa insan gibi bir virüsten kendini mi kurtarıyor? Senaryoya çok açık bir konuyla karşı karşıyayız. Zira yalnızca Türkiye’yi ilgilendiren bir konu değil. Bu yüzden senaryoya çok yatkın. Bütün dünya işin içindeyse herkesten bambaşka yaratıcı senaryolar duyabilirsiniz. Bugün size o komple teorilerinden birini anlatacağım. Bakın böyle bir şey varmış diyemem. İnsanların akciğer ya da üst solunum yolları kadar psikolojileri de çok önemli biliyorsunuz. Bu benim fikrim ya da teorim değil ya da bu bir haber değil son dakika böyle olmuş gibi bir başlık şu anda anlatacağım konuya eklenemez. Terlemeye başladın. Bende. Öncelikle Çin’de çıktı bu vakaha biliyorsunuz ve Dünya Sağlık Örgütü dedi ki
önce bu epidemik bir salgındır. Epidemik salgın ne demek? Bölgesel. Çin’de görüldü. Çin’e özgü bir salgındır bu. Dünyaya yayılma riski nedir falan filandır demeden öncelikle koronavirüsünün bu versiyonunu altını çiziyorum bu versiyonunu çünkü koronavirüsü zaten yıllardır var olan bir virüs. Yani bugün sosyal medyada görüyorum dizilerden böyle görüntüler paylaşı olur. Abi 2017’de Çin üzerinde koronavirüs yazıyor falan. Evet biliyorum senaryoya çok açık bir durum ama bu sizin kafanızda canlandırdığınız senaryoları desteklemiyor. Çünkü koronavirüsü zaten yıllardır olan bir virüs. İnsana etki etmeden bir virüstü. Hayvanlara, vahşi hayvanlarda daha çok olan bir virüstü. Şimdi diyeceksiniz ki o zaman bu koronavirüsü Yarasa’daydı. Yarasa’da vahşi bir hayvan. Ve Yarasa’yı yediler bunlar çorbayla. Virüs insana bulaştı. Çin’den yayıldı ortalığına. Diye düşünebilirsiniz. Öyle değil. Şimdi bu virüsü mesela diyelim ki şöyle düşünün yuvarlak. Bu virüs hayvandan hayvana geçen bir virüs. Ve ayrıca bu virüs mutasyonu da çok zor olan bir virüs. Yani domuz gribi oluyoruz, kuş gribi oluyoruz, H1N1 oluyoruz. Sonraki sene yine oluyoruz ama virüs mutasyona uğramış oluyor. Evvelinde içtiğimiz ilaç daha geç etki ediyor. İki günde iyileştiğimiz nezdeler, gripler bize iki hafta acı çektirmeye başlıyor. Bu duruma evriliyordu evvelinde diğer virüsler. Tabii ki bu virüste evrim geçiren bir virüs, koronavirüsü. Ama diğerleri kadar hızlı evrim geçiren bir virüs değildi şu zamana kadar. Bu virüsün şu anki mutasyonuna göre virüste şöyle bir parçacık var. Şu parçacık bu virüste yoktu 2019’un sonuna kadar. Bu parçacık sayesinde bir virüs artık vahşi hayvanlara değil insanlara da tutunabilmeye başladı. Bunu böyle bir topçuğun içinden çıkan pentye gibi düşünün. Çap diye tutunmaya başladı insanlara. Mesela normalde H1N1 gibi virüslerin ya da diğer virüs türlerinin bir ağırlığı vardır. Yayılmasında yardımcı olan bir özelliktir. Yani adam hapşırıyor, havaya çıkıyor, virüs geziyor, salınıyor, çap birinin ağzına burnuna giriyor, perdeye yapışıyor, bardağa dokunuyor falan filan. Bu virüs öyle bir virüs ki muadil virüslerin tamamından daha ağır. Öyle bir ağırlığa sahip ki havada kalamıyor, laap diye yapışıyor yere.
Ya da masaya ya da herhangi bir yere. Düşüyor ve siz ayakkabılarınızla yayıyorsunuz o virüsü belki de. Başka yerlere götürüyorsunuz bu virüsü belki de. Yapışkan bir virüs. Bu virüsün bir pençesi var. Öncelikle bunu unutmamak lazım. Yani ben arkadaşa çok yaklaşmadım falan demek tam olarak önlem aldığınız anlamına gelmiyor. Bu virüsü temizleyen durduran şey izopropyl alkol. Aha da bu. Önce önlemi almamız gereken şeyin ne olduğunu odaklanmamız lazım. Gidip stok yapıyorsunuz, ellerinize sıkıyorsunuz böyle antibakteriyel fışfışlar, jeller. Lütfen eğer şu anda yanınızda varsa evinizdeyseniz ki inşallah evinizdesinizdir. İzopropyl alkol oranı arka tarafında yazar. Kesinlikle yazıyordur. Ama yanındaki ibara çok önemli. Bugün hepsinin arkasına baktım. İzopropyl alkol seviyesi %0.5. Fayda sağlayacak etken %0.5 bırakılmış. Gerisine ile doldurulmuş etil alkole. Bu virüsün temizlenmesinde rol oynayan en büyük etki izopropyl alkol. Dikkat edin diye söylüyorum bundan sonra. Hepiniz kontrol edin. Kullandığınız fısfısları fışfışları kontrol edin. Fırsatçı piçler bunu seyreltip sırf arkasına adını yazabilmek için çok az bir miktar koyup size bunları sıhhi malzeme diye iteliyorlar. Kimse haberdar değil ya da farkında olanlar bile çok küçük dipnotlarda bunu yazıyorlar. Tabii teknik tabeleri olduğu için Twitter’da da diğer sosyal mecralarda da fazla ciddiye alınmıyor ama devletimiz bununla ilgili bir çalışma yapıyor şu anda. İzopropyl alkolü seyreltip insanlara kakalayan firmaların baya bir tepesine binmiş durumda devletimiz. Bu kolonyaya sen? 15 lira verdim. Ya doğal olarak tabii insanlar kendini psikolojik olarak da rahatlatmalı. Çünkü kaos çok tehlikeli bir şey. Şimdi tabii ben bunu anlattığım için sevgili kardeşimin bile psikolojisi bozuldu. Dedi ki ulan biz bunları boşuna mı aldık o zaman dedim. Psikolojimizi rahatlatmamız tabii ki çok önemli. Yani düşünsene abi bakan bir vaka var diye açıklama yaptığı gün bütün marketleri talan etti insanlar. Ya bakan bize bin kişi öldü iki bin kişide de vaka var deseydi ne olacaktı? Ne olacaktı ya? Tabii yani bunu eline döküp kendini rahatlatabilirsin. Türk adetidir kolonya. İnsanlara kolonyayı niye dökerdi eskiden anne alelerimiz, amcalarımız, teyzelerimiz, evladım misafirlere bir kolonya döktülerdi mesela. Bu da hijyenden nasıl temiz bir toplumumuz bu. Bunun dezenfeksiyon özelliği var bu arada. Ama konuştuğumuz konu korona arkadaşlar. Alın kolonyayı alın yine yani güzel bir şey. Kolonyanızda olsa, izopropil alkolünüzda olsa, normal bildiğiniz Arap sabununuzda olsa, temiz olacaksınız, steril ortamlarda bulunacaksınız ve insanlardan uzak duracaksınız. Konunun temeli bu. Neyse bu önlemleri tekrar konuşacağız ama mesela videonun başında demiştim ya, önce Dünya Sağlık Örgütü bunun bir salgın olduğunu açıkladı. Derken konu Çin’de durmadı. Yayılmaya başladı. İkinci büyük patlama İran’da oldu bildiğiniz gibi. İran’da da durmadı. Avrupa’yı karıştırdı. Amerika’ya ulaştı. Sonra virüsümüz rütbe atladı. Pandemik salgına terfi etti. Pandemik salgın ne demek? Küresel salgın yani. Yani. Ayda yaşamıyorsanız ilgilenmeniz lazım demek. Tam olarak açıklaması bu. Peki bizim ülkemizde bu neden bu kadar ciddiye alınmadı? Dünyanın konuyu ciddiye almasıyla alay edenler oldu biliyorsunuz. Hepimiz virüsle alay ettik. Bu arada şaka en büyük savunma mekanizmasıdır. Ciddi konuları da değerlendiriyoruz. Arada şakamızı da yapıyoruz. Ne yapalım ***? Delireceğiz yoksa psikopat olduk iyice. Yalnızca Türkiye’de değil İtalyanlar da ciddiye almadı bunu. İlk başta İranlar da ciddiye almadı. Neden ciddiye almıyoruz? Çünkü yaşlılar ölüyor. Çocuklarda bir zarar yok. Gençler atlatabiliyor falan. Kanser hastaları, bağışıklığı düşük olan insanlar, Zatürre’den ölenler. Kardeşim normalde dünyada daha fazla insan ölüyor. Çok abarttınız ya. Diyorlar falan sağ olsunlar. Bunun sebebi virüsü daha da normalleştirebilmeniz. Abi adam 80 yaşındaydı zaten ya. Öldü demeye başladılar. Tabii ki yani yaşlı insanlar da.
İnsan sonuçta hani birisi ölünce tabii ki üzülüyoruz ama ateşte bildiğiniz gibi tam olarak düştüğü yeri yaktığı için insanlar hala işin gırgırında. Bugün televizyonlarda bin genç öldü diye bir haber çıksa, Bir vakadan dolayı stok için yağmalanan marketlerin ne hale geleceğini ufacık bir düşünün bakalım. Gençlerde de hasar bırakıyor. Hastalık. Şu anda bilinen, ki biliyorsunuz çok yeni olduğu için bilinenler üzerinden konuşuluyor konular, Bilinen akciğerlere zarar verdiği. Bu İtalya’daki arkadaşımız bize bir akciğer taraması göndermiş. Burada paylaşmayacağım tabii doğal olarak.
Kendimi ahremiyetin sebebiyle burada paylaşmayacağım ama patatese dönmüş yani ciğerler. İnsanlarda da belli bir yüzde de hasar bırakıyor arkadaşlar atlatsanız bile. Ha bir de şöyle düşünün Türkiye’deyiz sonuç olarak. Hani Türkiye’de hapse girip çıkan abilerimiz var. Yattım metriste 3 sene çıktım çocuklar falan gelir anlatır böyle tecrübelerine. Askerden gelen adam 30 gün anlatıyorsan yaşamış çünkü. Doğal olarak bu virüsü kapıp sonrasında iyileşecek olan insanlar da olacaktır. Ve siz onlara bilgi göstereceksiniz. Soracaksınız onlara. Onlar da size anlatacaklar. Yakalanan birisi hastalığı atlatsa bile bağışıklığı koronaya direnk sağlamıyor.
Yani hastaneden çıktım çok iyiyim ben dedi gitti. Koronalı birinin dokunduğu bir yere dokundu elini ağzına götürdü. Tekrar korona kapabilir. O yüzden sevgilimize dolaşan. Ya ben atlattım zamanında çocuklara bakın ne yapmanız lazım falan diye ilgi toplamaya çalışacak. Abiler de ablalar da insanlar da olacak. Önümüzdeki süreçler de kesinlikle olacak. Bana daha da bir şey olmaz atlattım canım diyecekler. Öyle değil konu. Koronaya yakalanıp atlatan insanların da hemen akabinde koronaya yakalanma riskleri sizin riskinizle aynı seviyede. Önlem için konuşulan her şey birine zarar veriyor. AVM’leri kapatalım diyorsunuz. AVM işletmecileri peki biz ne yapacağız diyorlar. Dükkanlar var bu AVM’lerin içinde. Kira ödüyorlar. Onlar kira ödeyemezse eğer AVM’ye nasıl devam edecek? AVM kira almaya devam ederse onlardan bu adamlar hiçbir şey satmadan, hiçbir müşterileri olmadan nasıl dükkanlarının hayatlarını devam ettirebilecek? Böyle şeyler de tabii ortaya çıkıyor. Ben evde oturuyorum çalışmıyorum ama benim ev sahibim gelip benden kira istiyor. Şimdi ben bu adama karantinadayım sana kira veremem mi diyeceğim diyorlar. Aslında konu finalde yine ekonomiye bağlanıyor. Bu söyleyeceğimiz şeyden birçok insan zarar da etse
sağlık insan hayatı en önemlisi olduğu için AVM’ye ona buna gitmeyeceğiz. Gidip kafelerde arkadaşlarımıza buluşmayacağız. Beş tane yakın arkadaşımızla aynı evde toplanıp birbirimize sarılıp öpüşmeyeceğiz. Öz kardeşim şu anda kameranın arkasında. Dokunmadım bile adama. Geldiği gibi şunları yıkadım giderken de yıkıyacağım. Yani yapacak başka hiçbir şey yok. Devlet zaten şu anda hızlı bir şekilde kademeli karantina sürecini başlattı. Ama o eskilerimizin meşhur lafını da burada vurgulamak zorundayım. Her şeyi devletten beklemeyeceksiniz. Şimdi teorilere daha girmedik ama şu konuşmamda bile kardeşimden dolaşarak söyledi ya da kendimden.
Üç tane sorum var. Birçoğunuz buna üç tane endişe diyebilir ama ben bunu üç farklı soru diye adlandıracağım. Bir adım sonrası sorulacak soruları aslında burada ortaya çıkartmak istiyorum ben. Çünkü bu yarın geçmeyecek maalesef. Ya da ne bileyim büyük bir derbiyle bu olayın sansasyonu engelleyemeyeceğiz. İlk soru. Bu izopropil alkolden devletin elinde yeterince var mı? Ya da biz bunu üretiyor muyuz? Ya da yurt dışından mı alıyoruz? Yurt dışından alıyorsak bunu bize acaba satmayı durduracaklar mı? Ya da durdurdular mı? Ya da kısıtlama getirdiler mi? Onu bunu bilemem ama temel soru şu.
Elimizde yeterince bundan var mı? İkinci soru. Mesela Amerika’da bunun yeterliliği tartışılırken test kitinin 3500 dolarlara fırlaması falan filanlar tartışılırken korona için. Test kitimiz yeterince var mı? Üçüncü soruya gelelim. Yeterince solmun cihazımız var mı ülkede? Birden üçe zincirleme soru var. Hepsi birbirinin devamını yani mesela ilk sorunun cevabını bulamıyorsak, ikinci soruya ikinci sorunun cevabını bulamıyorsak, üçüncü soruya geçmeliyiz ki bence üçüncü soru yani şimdi sorduğum soru cevabı en basit soru. Ya da önlemi en basit soru.
Ve sanıyorum zaten bu İtalya’da yapılıyor değil mi bu solmun cihazları? O da bir enteresan. Doğal olarak yüzyılda bir gelen böyle büyük bir olaya da birçok insan birçok yorum yaptı. Videonun başında söylediğim gibi senaryolar ortaya çıkmaya başladı. Kim istedi ki Amerika böyle yaptı, kim istedi ki ekonomik sebeplerden dolayı falan filan. Bu takipçilerimizin işte teorileri, teoriler konuşulacak tabi ki. Yani yarın bir gün belki de inşallah öyle değildir de sinema filmi senaryosu olur. Biz de çekeriz vallahi ne güzel olur, güzel film olur. Ben izlerim. İyice yerime yaptıysam götüme başlayayım anlatmaya. Yani hakikaten daha ne diyeyim ya gerçekten.
İlk kabileler taşlar ve sopalarla saldırdılar birbirlerine. Mızrağı bulan kabile, taş ve sopaya sahip olan kabileye üstün geldi. Birisi çıktı, ok ve yayı buldu. Ok ve yayı sahip olan o gün şartlarıyla dünyaya sahip oldu. Yetmedi. Barut bulundu. O da yetmedi. İkinci Dünya Savaşı’nda savaşı bitirmek içinmiş gibi kullanılan nükleer silahla dünyanın patronları, dünyanın kanunları değişti. Birçok ülkede nükleer bomba var. Yani İstanbul’a büyük bir hidrojan bombası atarsanız İstanbul çöker. Ama insanoğlunun zihnindeki kâşif ruhu savaş döneminde kendini istilacı ruha teslim eder. Atom bombası attığınız bir yere istilayabilir misiniz? Edemezsiniz. Bir kere radyasyon var, giremiyorsun bile. O konu zaten yıllar önce kapandı. O konu kapandığı için bu nükleer anlaşmaları imzalandı. Bir ülkeyi söz sahibi kılan bu silahlardan daha ötesi var mı? İşte burada beyefendinin şu teorisi devreye giriyor. Bu ya bir silahsa? Dediğim gibi bu bir haber değil şu an anlatacağım şey. Burada bir yorumlayalım istiyorum yalnızca.
Bir de bu arada şöyle bir şey. Bu virüs insan eliyle de ortaya çıkmış olsa, doğal mutasyonlar sayesinde de ortaya çıkmış olsa finalde yapılabilecek tek bir şey var. O da önlem almak. Temiz olmak, kalabalık ortamlardan uzak durmak. Mesela bu beyefendinin teorisi başka bir şeyi önerseydi bize. Yani ne bileyim hadi uzay mekiği bulup s***tür olup Mars’a gidelim deseydi. Tabii ki burada gelip size anlatmazdım ama bu beyefendinin teorisiyle televizyondaki abilerin teorisinin finali hep aynı şeye bağlanıyor. O yüzden gönül rahatlığıyla bunu size anlatabilirim. Ambulans geldi benim için değildir inşallah. Sürükli ateşim varmış ki. Ben çıldıracağım ya. Paranayak oldum. Deprem zamanında öyle böyle aaa sallandık diyorum ha vizeye bakıyorum. Ciddi söylüyorum delirdim. Delirttiler. Korona virüsü biliyorsunuz hani kriz nerede çıkıyorsa sıfır noktası deniyor buna. Sıfır noktasına müdahale edilmektir yani nereden geldi bu virüs. Önce onu bulmak gerekiyor. Sonrasına tabii ki müdahaleler ediliyor, önlemleri alınıyor ama bir virüsü yok etmek istiyorsanız onun nereden geldiğini bulmanız gerekiyor. Şimdi bu insanlar haftalardır bununla ilgili çalışmalar yapıyorlar. Bu virüsün müdahale edilmesi için bir şey yapar mı? Bize teorisini gönderen beyefendinin söylediği de şu. Uğradığı mutasyon sebebiyle diyor bir insan yapımıdır diyor. En büyük silahın bu olduğunu söylüyor. Bu teoriyi göndermiş bize diyor ki bu virüsün mutasyon süreci diğer virüslerin mutasyon süreci gibi değil. Ve normalde bu virüsün bu şekilde mutasyona uğraması aşırı zor bir ihtimalmiş. Yani ancak insan eli değerse böyle bir mutasyona uğrayabilir demiş daha teorisinin başında. Başından başlığı koymuş demiş ki bu insan eliyle ortaya çıkan bir virüstür. Ama bunun ardında herhangi bir devlet yok diyor. Yalnızca yıldız koymuş İngiltere’nin tutumu da bir hayli şaşırtıcı demiş. Onu da buraya eklemiş. Onun bilgisini aktarıyorum. İkinci paragrafında bir meseleyle devam ediyor diyor ki virüslerin genel olarak yapısı şu şekildedir diyor. Belli bir sıcaklıkta yaşayabilirler belli bir sıcaklıkta yaşayamazlar. Korona virüsü bu beyefendinin belirttiği teori de sıcakta da yaşamına devam edebiliyor. Mesela diyor ki insan elinden çıktığının bir kanıtı da diyor. Tabii onun için kanıt bizim için kanıt değil.
İnsansız yaşam süresinin de normal virüslere göre çok çok daha uzun oldu. Bunun da bu kadar hızlı bir mutasyonla gerçekleşmesinin mümkün olamayacağını yazmış. Teorilerine devam ediyor diyor ki bu virüsün diyor insan vücudunda tutunabildiği protein Eka-2 proteiniymiş. Tabii burada şimdi adamın teorisine çok fazla teknik tabiri var ama ben daha kolaylaştırarak anlatayım. Şimdi Eka-2 protein diye bir şey var insan vücudunda. Bu bebekken yok bizde. Sonra büyüyoruz yavaş yavaş bu protein ortaya çıkmaya başlıyor. Biz yaş aldıkça bu protein vücut da çoğalıyor.
Yaşlılarda çok olmasının sebebi de bu. En sıkı tutunabildiği protein de Eka-2 proteini. O yüzden şu anda yaşlılar risk grubunda. Yani diyor ki adam belli bir yaşa hükmedebilen bir virüs ancak insan elinden çıkar diyor teorisinden. Peki bir insan bunu neden yapar? Yani bir insan neden gidip biyolojik bir silah yaratır ve bunun yaşlılar üzerinde etkili olmasını sağlar? Mesela neden? Diyor ki aslında koronanın bu versiyonu ki anlattığı teoriye göre daha birçok versiyonu olacak. Tabii onun anlattığı teoriye göre ama bu sahaversiyonundaki korona virüsü tamamiyle test.
Ve bu test kendi içinde seçenekleri ayrılıyor. Mesela birincisi ülkeler devletler böyle bir virüse böyle bir salgına nasıl önlemi alacaklar? Devletleri izliyorlar adamın teorisine göre. Ülkelerin reflekslerini ölçüyorlar. İhtiyaç duydukları bu testte ikinci başlık şu. Ülkeler siyasi ve ekonomik olarak nasıl bir refleks verecekler? Üçüncüsü ve en önemlisi bu virüsün genetik dağılımını test ediyorlar. Yani mesela ne bileyim işte Akdeniz insanında nasıl bir tepki verdi? Kuzeyde yaşayan insanlar üzerine nasıl bir etkisi oldu? Gibi büyük bir test olduğunu söylüyor.
Bu şekilde genetik bir havuz elde etmiş olacaklar diyor. Ve spesifik genlere bağlı olarak virüsler yapmak için ön bilgi olarak kullanacaklar diyor. Yani doğal olarak adamın başlığı şu aslında Nevada çölünde denenen hidrojen bombası. Bir biyolojik sıra olarak bütün dünya üzerinde deneniyor diyor. Demiş ki önce nükleer enerji bulundu hemen sonrasında nükleer silah yapıldı. Aslında nükleer enerji bulmalarının sebebi insanların enerji bakımından ferahlaşması değildi diyor. Finalde size atom bombasını sergileyeceklerdi diyor. Yani biz nükleeri şehir dolusu insanı öldürdüğü için kınamıyoruz da nükleer enerjiyle iyileştirdikleri hastalıklara odaklanıyoruz. Bu işin şirinleştirilen tarafı diyor. Ve ekliyor bu silahın da bir başlangıcı ve sizin için yani bizler için şirinleştirilen durumları vardı diyor. Mesela normalde biliyorsunuz insanların genetiğiyle oynamak yasak. Bu kabul edilmeyen bir şey. Etik değil. Ama Çin’de bu sallanmıyor pek biliyorsunuz. Yani Çinliler istedikleri gibi genetikle oynayabiliyorlar. Associated Press’in haberine göre de mesela Çinli araştırmacılar tüp bebek tedavisi kullanarak
dünyaya gelen ikiz kız bebeklerin DNA’larını farklı bir yöntemde değiştirdiklerini duymuşlar. Tabi bu deneyin yani bu işleminde bir başlığı var. O başlıkta şu HIV virüsüyle yani AIDS ile mücadele için yaptık demişler. İşte bu olayı sanıyorum şirinleştirdikleri başlık. Hani nükleerdeki gibi. Orada Çinliler ne yapıyorlar? HIV virüsünün hücreye girmesine izin veren ve böyle bir protein oluşturan CCR5 genini devre dışı bırakmaya çalışıyorlar. Ve bunu başardıklarını açıklıyorlar. Ve artık sonuç olarak HIV virüsü yani AIDS olmayan çocuklar yetiştirilebiliyor. Bu mesela inanılmaz değil mi?
Yani çok güzel, ah harika yarın bunu kanser için de bekliyoruz dersiniz böyle bir haber duysanız değil mi? Ama genle oynanıyor burada diyor. Ve bu başarıyla beraber kamuoyunun desteğini de alıyorlar. Diyorlar ki dur biz kanseri de şunun da bunu da hallederiz deyip insanların genetik kodlarıyla oynamaya başlıyorlar diyor. Peki amaç burada acaba gerçekten çareler bulmak mı? Yoksa tam tersi kanser gene olmayan birine kanser geni üretebilmek ya da HIV virüsü gene olmayan birine HIV virüsü geni eklemek mi diyor. Demiş ki bir insan neden başka bir insanı uzun yaşatmakla uğraşsın ki?
Özellikle topluluklar halindelerse. Diyorsun çok fazla yaşlı insan var ve bu insanlar ekonomiye negatif etki ediyorlar. Ne kadar mantıklı demiş. Yani sonuç olarak bu bir komple teoristtir. Ama konuşulan bu. Kim ulan o güçler falan deyip böyle elimizde mızraklarla adam arayacak da değiliz. Komple teorist olsa finalde mesaj şu. Temiz olacağız, kalabalıklardan uzak duracağız. Yani bunun önüne geçemezsiniz ama kontrol altında tutabilirsiniz. Bu herifin bana gönderdiği teoriyi okuduktan hemen sonra şunu düşündüm. Ee yani bunu bir insan yapsa da ben aynı tepki vereceğim. Doğal yollarla mutasyon geçirmiş olsa da aynı tepki vereceğim anasını satayım. Önemli olan burada sizin ne tepki verdiğiniz. Yani bir şekilde ayakta duracağız. Yani şey de çok garip abi. Amerika’nın mesela ben Amerika olmadığını fark ettim artık. Bundan sonra Amerikalılar *** iseler beni hiçbir Hollywood filmiyle etkileyemezler. Godzilla saldırıyor, yeniyorlar. Uzaylı iniyor, dövüyorlar. E ne oldu? 350 milyon nüfusu olan bir ülkesin sen, Amerika’sın. Bugün hastalara verebilecek yatak sizi ***. Bu Godzilla yiyor ki kimse yememiş *** zamanında yani. Nereye yatıracaklardı acaba? Avrupa? İnsan hakları? Bak buradan mültecilere ne yaptılar? Çocuklar bu soğukta küçücük çocukların üzerine su sıktılar, gaz attılar falan. Patladılar. İnsanlık sınavından da kaldılar. İnsanlık onlara sınav verince de patladılar. Yine en iyi biziz abi bak çok ciddi söylüyorum. Ama bizde de çok büyük denyo var. Her sabah şeyi görüyorum Twitter’da. Zombie istilası böyle fotoğraf bir filmden koymuşlardı. Ben şu an zombie istilası olsa çok mutlu olurum. Vallahi bak hiç korkmam lan. Kapat kendini şuraya ***. Kapıda dursun gerizekalı. Seni ısırana kadar sana bir şey yapamıyor ama öyle cahil bir zombie sürüsü var ki şu anda Türkiye’de.
Eee ben bir şey olmaz yani. Yani virüs var mı? Bakın ben görmüyorum virüsün olduğunu. Virüsün olduğunu görmüyorum yani. Şöyle bir bakacak olursanız virüs diye bir şey ben görmüyorum yani yoktur. Söyleyelim şipir böreke. Çeksin bundan sonraki filmleri hadi böyle çeksin lan. Bizde korku filmi falan zannediyorduk o zombilerin. Eee yapınca falan. Eee yapmak ne? Adam bir aksırıyor oradan oraya, eliyle aksırıyor, ayağıyla oraya basıyor ayağını bilmem ne falan. Yağdı anası ***. ABM’de maskeyle dolaşıyor ama dolaşıyor yani. Bakıyor böyle falan. Gece kulüpleri kopuyorlar falan. Tas, tas, tas, tas.
Oh biraz da kendime döküyorum oh. Önlem alıyorum alkol göttüm kendime. Ah *** koyayım. Abi lan ben yıkandım abi öpeyim mi ki? Lan öpme. Aynı bu şey travması ya. Mesaj atıyorsun. Neyse görüşürüz abi yazdım ben. Niye sonlayım o işi koymadan? Aramızda bir sıkıntım var diyor. Adam geldi öpmüyorum. Hmm beni öpmedim bir sıkıntımız var diyor. Var Aga benim sıkıntım sensin ***. Bana güvenmiyor musun? Abi güvenmemek değil hastalık. Ya *** git tamam mı ya? Abi tamam abi gel abi tamam. Tamam eyvallah. Abi telefonu çalıyor abi. Ne olmuş abi kimmiş?
Yengem mi ateşlenmiş? Geçmiş olsun abi sen git o zaman. Tamam. Görüşürüz. *** dedim işte ah.
Ver müziği hoşçakalın.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir