Mevzular Açık Mikrofon 3. Bölüm I Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=nf4ZO7NO_q0.
İNTRO Alkışlar Hoş geldiniz, nasılsınız? Arka taraf güzel, müthiş bir dolduk var. Bugün buraya gizli gizli giren memleket partisli destekçisi var mı? Şimdiden ifşa etsin kendini. Siz mi beyefendi? Sizi gidi ne yazdınız acaba? Böyle Twitter’dan Muharrem Bey’e gelen o eleştirileri alıp ben de bunu soracağım deyip mi geldiniz acaba? Olsun bir kişi miyiz?
Olsun, olsun kurban olurum. Olabiliyor, arada kaçabiliyor. Arka tarafta var mı? Siz mi beyefendi? Olsun, olsun. Yakaladığımı iyi oldum gözümle, o bana yeter. O zaman hemen hızlıca başlayalım. Kartlarım… Alkışlar Hoş geldiniz, buyrun. Sağ olun, teşekkürler. Nasılsınız? Sağ olun, siz nasılsınız? Çok iyiyiz. İzleyebildiniz mi birinci ikinci bölümü? Burada nasıl bir matematik uygulanıyor? Bakabildiniz galiba? Yok, büyüşü kaçmasın diye bakmadım. İlk kez burada öğreneyim dedim. Yoruma dayalı olmayan direkt soruları alıyoruz. Yoruma dayalı olmayan direkt cevaplarla karşılıyoruz. Ama hiç böyle olmadığında söylemeseydim keşke. Arzuladığımız bu. Sizden de gelen sorulara uzun yorumları olmadan kısa cevaplarla karşılık vermenizi bekliyoruz. Hazır olduğunuz anda da başlayabiliriz. Bu bitmez ya, başlayalım. Sığdım oraya. Sığmadı da. Çocuklar varsa getirsenize. Konuğumuz çok yüklü gelmiş. Arka taraf çok sinirleneceksiniz yarım saat 45 dakika sonra. Sıcaktan ama. Programla alakası yok bize kızmayın. Söyle. Yanıyoruz, yanıyoruz.
Söndürüreyim gibi devam ediyoruz. Ben bu konuda ne yapabilirim? Çok gençsin daha olsun. Oğlum ciddi bir program burası. Babaladayız şu anda. Tamam teşekkür ederim. Buyurun. Mevzular açık mikrofona hoş geldiniz. Babala TV’desiniz. Hızlıca başlayalım o zaman. İlk taşı sen atıyorsun. Sor bakalım. Herkese selam ben Uzay. Siyaset uzmanıyım. Adileşme. Efendim daha önce burada çok enteresan şeyler yaşandı. Programın tamamından ziyade Twitter’da ve TikTok’da gündem olan konuşmalar yaşandı. Sevgili Abdurrahman Uzun ben siyaset uzmanıyım dedikten sonra. Mesela Bahar Hanım’a da hanımefendi diyemiyorsunuz. O da çok kızıyor ona. Çok enteresan olayları oldu ilk bölümlerde. Arkadaşımız da oraya ufak bir gönderme yaptı galiba. Buyurun.
Önce tura kalırsa millet ittifakını destekleyeceğiz diye bir açıklama yaptınız. Size millet ittifakı için 3 aday önerin desen bu adaylar kimler olurdu? Bundan 100 yıl önce. Hadi bakalım. Güldünüz ama hüzünleneceksiniz tamamını bitirdiğimde. Bundan 100 yıl önce Temmuz’da kötü günler yaşadık. Mustafa Kemal Paşa orduyu Sakarya’nın doğusuna çekin dedi. Tekalifi milliye kanunlarını çıkardı. Herkesin atına eşeğine, bujisine, benzinine el konuldu. Kılıcına, silahına topyekun bir muharebe başlatacaktı çünkü. Büyük taarruz bugün başladı. Ölümüne bir savaştı bu. Çelikler ateş fışkırtıyordu. Ve bugün ulusumuzun dirilişinin, kurtuluşunun eğer minarelerde ezanlarımız rahatça 5 vakit okunuyorsa, bayrağımız gönderde rahatça dalgalanıyorsa, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının o kahramanların bugün başlattığı büyük taarruz sayesindedir. Ama bugün Cuma hutbesinde Diyanet, onu vesile arkadaşlarını anmadı. Bu günü iki kişi anmaz. Ya kaybedenler anmaz, ya hainler anmaz. Bu adamların arkasından namaz kılınmaz. Öyle bir hainlik olamaz. 26 Ağustos’u anmıyorsan sana bunun hesabını sorarlar. Bir kere buradan bir girelim. Şimdi gelelim sorunuzu. Çok net, kısa. Bu iktidarı göndermek lazım. Ama bu muhalefeti de göndermek lazım. Tercihim şudur. Birinci turda istediğinize gönlünden geçene oy verin. İkinci turda Erdoğan’ın karşısındakine oy verin. Benim teklifim bu. Ama çok ilginç bir şey söyleyeceğim size şimdi. Bugünle bir şey anlatacağım. Şaşıracaksınız. Çarkıcı Gülşen tutuklandı. Gülşen’in yazdıklarına katılmıyorum. Doğru bulmuyorum o ifadeleri. Ama unutmayın, birisi çıkıp şöyle deseydi, Endüstri Mehsek Liselerinden sapık yetişiyor deseydi, tutuklanır mıydı? Tutuklanmaz.
İmam Atipliler cüzdanlı değildir ama ayrıcalıklı da değildir. Hiç kimse ayrıcalıklı olamaz. Bir okulun toplamından sapık çıkamaz. İmam Atip’ten de, Normal Lise’den de, Anadolu Lisesi’nden de pekala sapık çıkabilir. Söylenen cümle yanlıştır ama tutuklanması da yanlıştır. Ama bu tutuklamayı iktidar ve muhalefet birlikte yapmışlardır. O ne demek diyeceksiniz şimdi? Bakın size onu açıklayayım. Değerli kardeşlerim, bırakın benim politikacı olduğumu. Bırakın bir partinin genel başkanı olduğumu. Bırakın ya. Öğretmen abiniz olarak bakın. Sadece doğruları öğrenmenizi istiyorum. Bakın şimdi bir savcı ve bir hakim var. Gülşen Hanım’ı tutuklayalım. Bu savcı ve hakim kendi başına hareket edemez. Nedir? Bir baş savcı vardır. Hangi dosyaya, hangi savcının bakacağına baş savcı bakar. Peki bu baş savcıların üstü var mıdır? Vardır. HSK vardır. Hakimler, savcılar kurulu. Peki bu HSK nasıl oluşur? 13 kişiden oluşur.
Biri bakandır doğal üye, biri bakan yarın birisidir. Kaldı 11. Dördünü cumhurbaşkanı atar, doğrudan atar. Kaldı 7. 7’sini Büyük Millet Meclisi seçer. Partilerinde kontenjanı var. Bir tane CHP’ye vermişler. İki tane İYİ Parti’ye vermişler. Dört tane de Cumhur İttifakı’na vermişler. Peki iyi. Şimdi bakın Turgut Kazan, Baro Başkanlığı yapmış. Türkiye’nin saygın hukukçularından birisidir. 20 Mayıs günü uyarmış. Muhalefeti uyarmış. Biz Rütükteki gibi parti temsilcilerinden kurulu bir HSK istemiyoruz. HSK bağımsız, liyakat sahibi iyi hukukçulardan oluşmalıdır. Partilerinize yakın 3 kişiye yer bulma arayışınızı asla kabul etmiyorum. Bu yaklaşımın hukuk devleti mücadelemize zarar vereceğini hatırlatıyorum. 7 kişi seçecek yemeğe. CHP’ye bir tane elma şekeri vermişler. Al bir üye demişler. Sıkı durun, sıkı durun. O da Kemal Kılıçdaroğlu’nun hemşerisi. Bir kişi. İki de İYİ Parti’ye vermişler. Üç. Şimdi 7 kişiye oy verecek. AKP’liler, MHP’liler, CHP’liler, İYİ Partililer, HDP’liler. En akıllı kim davranmış biliyor musun? HDP’liler. Oy kullanmamışlar, protesto etmişler. CHP’liler sandığa gitmiş, AKP’nin üyelerine oy vermişler. Oyları söylüyorum. Ergün Şahin 460 oy. Ömür Topaç 460 oy. Aysel Demirel 458 oy. Cumhur Şahin 460 oy. Hamit Kocabey 437 oy. Bunlar AKP, MHP, CHP, İYİ Partil’in adayları. AKP’liler gitmiş, CHP’liye oy vermiş. CHP’liler gitmiş, AKP’nin adayına oy vermiş.
Nereden anlıyorsun bunu? AKP ve MHP’nin toplam milletvekili sayısı 334. 460 oyla seçildiklerine göre CHP’liler sadece CHP adayına oy vermemiş. AKP’nin adayına da oy vermişler. Yani meşrulaştırmışlar bu sistemin. Bu iktidarla bu muhalefet ortaktır, işbirlikçidir. Bunu anlatmaya çalışıyorum. Aziz milletim, aç gözünü. Ortada son cümle bitiriyorum. Bakın şimdi muhalefet yargıda nasıl şikayetçi olacak? Efendim o hakim yeni hakimmiş de, savcı yeni savcıymış da, Sedef Kabaş’ı da tutuklamış da, bunu da tutuklamış da. Ya siz tepeden bağladınız işi zaten. HSK’yı seçerken meşrulaştırdınız bunu. Değerli kardeşlerim, dilim de tüy bitti. Ama hainlik, işbirlikçilik öyle safalara geldi ki tek başıma kaldım. 7 düvele karşı savaşıyorum.
İşte bugün Gülşen Hanım tutuklandıysa iktidar ve muhalefetin ortak seçtikleri HSK yüzünden tutuklandı. Teşekkür ederiz. Tabii Gülşen Hanım’ın tutukluluğu da birçok şeyin finali olduğu için. Bununla ilgili yorumunuz önemliydi. Ama bundan sonraki sorulara direkt cevap ve hemen diğer sorulara geçmek için sizden teşekkür ediyorum. Buyurun hanımefendi. 2018 Cumhurbaşkanlığı seçiminde belki bu size çok geldi bu soru ama ben bunu gerçekten çok merak ediyorum. Neredeydiniz mi diyeceğiz? Neredeydiniz ve hani gerçekten güvenimiz kırıldı. Ben hayal kırıklığınızı anlıyorum. Fakat hiç daha önce Muharrem İnce’nin o gece nerede olduğunu anlattığı açıklamalarını izleyebildiniz mi? Evet şunu sormak istiyorum. Biz şimdi neden güvenelim? 14 milyon 500 kere anlattım. 14 milyon 500 birinci anlatıyorum. Lütfen rica ediyorum. Bir numaralı videoyu izletebilir misin? Bir numaralı videoyu hemen Rejice’ye söyleyelim. Adınızı alabilir miyim? Sevgi. Sevgi Hanım. İki tane video izleteceğim. Lütfen izleyiniz. O gece açıklama yapılıp yapılmaması ile ilgili bir değerlendirmeyi kendi aramızda yaptık. YSK’dan Anadolu Ajansı ile YSK verilerinin netleşmesi noktasında biraz beklemekte bence fayda vardı. Hala aynı düşüncedeyim. Bak YSK ve Anadolu Ajansı verisi diyor. CHP verisi diyemiyor. O gece yani çıkıp da ne diyecektik? Seçimi kaybettik desek kaybetmedik. Kazandık desek kazanmadık. Diğer videoyu da izletelim. 24 Haziran sonrası parti meclisi acil gündemde toplandı. Parti meclis üyelerine acil kodlu bir yazı gitti. Dediler ki 27 Haziran günü toplanıyoruz. Çok güzeldi. Seçim sonrası. Evet seçim sonrası.
Ayrıca parti dedim hemen parti meclis üyeleri ile sıcak bir toplantı yapacak. Bütün hatalar masaya yatırılacak. Şurada şu hatayı yaptık. Burada bu kadar sandığa görevli koyamadık. Bir baktık gündem. Gürsel Erol’un ihraacı Elazığ milletvekili kurultay çağrısı yapmış diye ihraç edilmek isteniyor. Bugün de yüksek disiplin kurulu onun için toplanıyor. Herhalde ihraç edecekler ya da ihraç itiraz sistemi ile disipline verecekler. Şimdi orada parti meclisi üyesi arkadaşlarımız şunu söylüyorlar. Diyorlar ki bizi bir milletvekilinin ihracı gündemi ile topladınız ama esas derdimiz
seçim. Biz bu seçimde ne yaptık ne yapamadık onu bir konuşalım diye ve orada parti sözcüsü Bülent Tezcan çok acı bir gerçeği dile getiriyor. Tartışma çıktığında 50 bin sandıktan 24 Haziran’da veri alamadık diyor. Türkiye’de 50 bin sandık. Kaç? 50 bin. 50 bin. Evet 50 bin sandık oyların biz yüzde 25’ini kontrol edemedik demektir. Ay bir şey söyleyeceğim. Yüreğim sıkıştı biliyor musun? Ben bunu bilmiyor yani bu içeride konuşulan bir şey değil mi? Konuşmuşlar içeride canım.
Şimdi arkadaşlarımız anlattılar 50 bin sandıktan veri alamamışsan neyi konuşuyorsun? Bu ülkede 1950’den bu yana hiç kimseye bana atıldığı kadar iftira atılmamıştır. Bana yapıldığı kadar büyük haksızlık yapılmamıştır. Seçim gecesi ortalığa çıkma diyenlerle seçim gecesi neredeydin diye soranlar aynı şebekenin ürünleridir. 50 bin sandık veri alamadık diyor. Kim bu? Barış Yarkadaş CHP milletvekili hangi kanalda söylüyor? Halk TV’de söylüyor. Arkadaşım bana neredeydin diye niye soruyorsunuz ya? Engin Altay bütün gece yanımda olan adam gece 3’e kadar partinin grup başkan vekili hala grup başkan vekili. Sevgi kardeşim elimde resmi ys k’nın belgesi 12 bin 825 sandıkta gözlemcisi hiç yok. CHP’nin 4 milyon oy yapar. Bana kumpas kurmuşlar. Ben partimin bana kumpas kuracağını tahmin edemedim. O kadar kötü olamadım ki ben. O kadar kötü düşünemem. Açıklama yapayım diyorum. Zaten bitmişim 51 gün kıçım her tarafım kortizonlu yine delik deşik sesim kısılmış. Seçim gecesi bir otele gitmişiz. O oteli ilk kez o gün öğrendim. Önünden dahi geçmedim. Niye otele gittin? Yahu arkadaş aday olunca rozeti çıkardık. Seçim ikinci tura kalacak dedik. Bir daha partiye gidersek olmaz. Otel de ys k’ya yakın bir yerde. Peki açıyorum telefonu arkadaş ne oldu? Kaç sandık kalıyor mu ikinci tura? Bilmiyoruz.
Bir şey daha söyleyeyim bak sıkı dur adil seçim platformu özür diledi. Sistemleri çöktü. Elimde veri yok. Peki benim elimde veri olmadan sokağa çıkarsam seçim ikinci tura kaldı dersem iç savaş çıkar. Nasıl yaparım ben bunu? Ekrem İmamoğlu çıktı. Doğru Ekrem İmamoğlu bir şehirde yarışıyordu. Kastamonulu da sandık başındaydı. Rizeli de sandık başındaydı. Ankara’lı da sandık başındaydı. Bütün Türkiye oradaydık. Ekrem İmamoğlu 30 bin sandıkta yarışıyordu. Ben 200 bin sandıkta yarışıyordu. Ben Diyarbakır’dan bilgi alamıyorum. Şanlıurfa’dan alamıyorum. Konya’dan alamıyorum. Erzurum’dan alamıyorum. Hakkari’den alamıyorum. Ama Ekrem İmamoğlu Kadıköy’den de bilgi alıyordu. Bakırköy’den de bilgi alıyordu. Elinde veri vardı. Verisine güveniyordu. Milletin karşısına çıktı. Arıyorum CHP’yi. Sonuçlar yok. Çıkamadım. Hiç mi bir şey yapmadın? Bak ne yapmışım anlatayım. Ortalıkta yoktun diyor. Bak seçim günü sabah 6.59’da sandık başına diye tweet atmış.
Sonra 11.22’de oyumu kullanmışım. Yalavada tweet atmış. Sonra demişim ki oyumu kullandım. Başaracağız. Ankara’ya geçiyorum. Ankara’ya gitmişim. Sonra 13.35’de bir daha atmışım. Sandığa lütfen gidin oyunuzu kullanın demiş. 14.52’de oyu kullanmayan vatandaşlarımızı oy kullanmaya davet ediyorum. Bir daha tweet atmışım. YSK’nın önüne niye gitmedin diyor ya. Bak YSK’nın önündeki fotoğrafım. Grup başkan vekili Engin Altay, meclis başkan vekili Yaşar Tüzün. Bu benim gibi kele olan arkadaş.
Kulağıma eğilip bir şey söylüyor. Onu yazdılar Muharrem İnce’yi tehdit edildiği an diye. Bu arkadaş CHP’nin avukatı. YSK’daki avukatı. Niye 5’e 5 kala gittim? Dedim ki YSK bir yanlış yaptı mı? Peki bunu niye söyledim? 50.000 avukatla gideceğim dedim ya. Onun için gittim. 50.000 avukatı niye çağırmadın? Sordum. YSK yanlış bir şey yaptı mı? Hayır yapmadı dedi. Oysa yapmıştı değil mi? Mühürsüz oylar vardı değil mi? Mühürsüz oylar vardı diye.
Mühürsüz oylar vardı diyen parmak kaldırır mı lütfen? Çok teşekkürler. Mühürsüz oylar bu seçimde değildi. Bu seçimde değildi. Bir de parmak kaldırıyorsunuz. 2017’deydi. Mühürsüz oyları da bana yıkıyorsunuz. Yazık ya. Alkol aldı falan diyenlere sesleniyorum. Bak devam ediyorum. 19.19. Bir tweet daha atmışım. Anadolu Ajansı manipülasyon yapıyor. 21.19. Sandık Görelbisi arkadaşlarım. YSK’nın sistemdeki sandıkların %37’si açılmış gözükmektedir. Bu devizyonlar farklı gösteriyor. Sandıkları terk etmeyin. Bunu atmışım. 23.24. Yüksek seçim kurulunun geçici seçim sonuçlarını ilan etmesinden sonra bir açıklama yapacağım. Elimde bir veri yok artık. CHP çökmüş. CHP veri veremiyor. YSK’yı bekliyorum. Saat gece 1.19. Yarın saat 12’de CHP Genel Merkezinde basın toplantısı yapacağım. 1.19. Hala görevimin başındayım. Bir hafta ortadan kayboldun diyor. Pazar gecesi 1.19’da mesaj atmışım. 3’e çeyrek kala oteli terk etmişim. Evime gitmişim. Sabahleyin saat 11.56’da basın toplantısı yapmışım. 13.10’da bir tweet dağıtmışım. Mücadelemi sürdüreceğim diye 15.36’da bir tweet dağıtmışım. Sıkı durun. Seçimden 66 gün geçmiş. CHP Parti Meclisi toplanmış. Seçimi değerlendirmek için kimi davet etmemişler biliyor musunuz? Cumhurbaşkanı adayını. Ya başrol oyuncusu yoksa figüranlar ne yapacaklar? Neyi tartışıyorsunuz?
Bakın değerli kardeşlerim. Engin Altay’ın videosunda bir şey var. Hiç bahsetmiyor bak. YSK’ya ve Anadolu Ajansı’na bak. Gözünüzü seveyim. Mantık kullanın ya mantık. Buranın üçte biri büyürsüz oylar vardı diye parmak kaldırdı ya. Üzüldüm buna. 2. Dünya Savaşı’nı da ben çıkardım galiba. Ya ben bir kere aday oldum bir. Kılıçdaroğlu 15 kere yenildi ya. Mansur Yavaş 1.de yenildi. 2.de yenildi. 3.de kazandı.
Herkese 1 şans 3 şans 15 şans veriyorsunuz da bu galiba 2.şansı niye vermiyorsunuz ya? Çok teşekkür ederiz. Bir önceki programda da konuk olmuştu. Orada da bir 35 dakika anlatmıştı. Hatta en son zannediyorum 3 gün önce de Twitter’dan YouTube üzerinden canlı yayın yapıp yine detaylı detaylar. Ama fark etmez 15 milyonuncuya da anlatırım. Kızmam. Ben kızarım çünkü zaman geçecek. Buyurunuz. Benim sorum 2010 refrenmümle alakalı olacaktı. O seçimi %57’lik bir oranla kaybedildi. 15 Temmuz’un ben önüne açıldığını düşünüyorum. O zaman da siz CHP’nin milletvekiliydiniz. Odem ne tür hatalar yapıldı?
Aynı şekilde 2017’de de neden kaybettiniz yani? Bir de kimse şu anda neye evet dediğini bilmiyor. Halk çok bilgisiz bir şekilde seçime girmiştir. Teşekkürler. Türkiye’nin referandumları. Birincisi 2010. 2010 referandumunda yargı FETÖ’ye teslim edildi. Daha sonra da Erdoğan’a teslim edildi. O referandumlar yapılırken Cumhurbaşkanı adayı olmamıştım henüz. Bir parti kurmamıştık. Genel başkan değildim. Milletvekiliydim. Ne yaptığımı referandumda bir şey anlatayım size. Gerisini siz çıkarın.
2017 yılıydı İstanbul’da bir sabah televizyon kanalında canlı yayındayım. Eşim de rahmetli kayınvalidenin yanında hasta kayınvalidem. Canlı yayından çıktım. Koruma polisim dedi ki başınız sağ olsun dedi. Benim de o gün Çorlu’da mitingim var. Miting yapıyorum. Bu referandum geçmesin diye miting yapıyorum. Genel başkan falan değilim. Ama genel başkanlar kadar kalabalık topladığım için çalışıyorum. Uğraşıyorum kendi emeğimle. Sadece Yalava milletvekilliği yapmıyorum yani. Türkiye milletvekilliği yapıyorum. Hemen eşimi aradım. Sakin ol dedim. Bir tane annesi yani o vefat etmiş. Atladım arabaya balıkesire gittim. Defnettik kayınvalideyi. Aradım il başkanını milletvekillerini. Çorlu mitingini iptal ettik. Bir sonraki günde 40’lar eli de mitingim var. Kayınvalideyi defnettik. Eşimi yan odaya çektim. Dedim ki bak bir tanecik anneni kaybettim. Bana ihtiyacım vardır böyle bir günde. Biz seninle 35 yıldır beraber yaşıyoruz. Şimdi sana bir soru. Benim yarım mitingim var. Bugünkü ni iptal ettim. Yarın kini iptal mı edeyim? Yoksa senin yanında mı kalayım? Sen dersen ki bana dedim.
Benim yanımda kal. Söz veriyorum senin yanında kalacağım. Tercihini sen yap dedi. Bana döndü dedi ki bugün çok üzüntülüyüm. Sana ihtiyacım var. Ama memleketin sana daha çok ihtiyacı var. Git mitingini yap beni burada bırak dedi. O tempoda çalıştım. Ben vicdanen görevimi yaptığımı düşünüyorum. Ama millet evet diyerek bu işe yanlış yapmıştır. Millet bazen yanlış yapar. Kanunu Sultan Süleyman’da olmayan yetkiler Cumhurbaşkanı’na verildi. Mesela Kanunu Sultan Süleyman’ın başbakanı vardı.
Sadrazamı vardı. Kanunu Sultan Süleyman’ın partisi yoktu. Kanunu Sultan Süleyman, Şeyhülislam atardı kadıları. Padişah atayamazdı. Şimdi Cumhurbaşkanı’nın partisi var. Başbakanı yok. Hakimleri o atıyor. Yani Fatih Sultan Mehmet’ten daha fazla yetkisi var. Bu yanlış olmuştur. Muharefet de bunu engelleyememiştir. Teşekkür ederim. Ben Fatih Emre Tekan’ın doğum günü üniversitesinden geldim. Sayın Muharrem İnce geçtiğimiz seçimlerde sandıkta yalnız bırakılıp arkadan vurulduğunu ve bunu yapan kişinin sayın Kılıçlıroğlu’nun olduğunu söyledi.
Fakat o gün Muharrem İnce Başkan Erdoğan’ın zaferini kabul edip tebrikle bulundu. Twitter üzerinden. Onu göstermediniz ama sayın İnce. Bugüne gelecek olursak Altılı Masa’nın kendisine aday göstermesini ve tekrar iş birliği içine girmek istediğini söylüyor. Sizi satan bir insana güvenmek ve ülkenin geleceğinin hissi yalnız bıraktığını iddia ettiğiniz kişiyle yönetmek ne kadar doğru. Yoksa derdiniz başlıklar gitsin de ülkenin geleceğinin kimin ellerinde olduğu önemli değil gibi bir düşünce mi? İki sorum daha var. Harika. Altılı Masa eğer Sayın Kılıçlan Orunlu’nun başkan adayı olarak çıkartırsa memleket partisi lideri olarak destekler misiniz? Sayın Ümit Özdağ ile medyadan gördüğümüz kadarıyla bu kadar ortak noktanız var ise neden hala resmi şekilde diğer partlerin yaptığı gibi bir birleşim sağlamıyorsunuz? Teşekkürler. Ben Ümit Özdağ ile görüşüyor musun? Görüşüyorum ama ben Altılı Masa’nın yaptığı gibi altın günü yapamam. Yani her ay sizin evde toplanalım. Bir çeyrek altın getir sonuç yok böyle bir şey yaparsam bir günde çıkarız açıklarız. Öyle ben altın günü yapamam kusura bakma. Yalnız birbirine karıştırmışsın olayları güzel kardeşim.
Şöyle bir şey. Beni yalnız bırak Kılıçdaroğlu demedim. CHP yönetimi dedim. Bak az önce kendisi açıklıyor sandıklara sahip çıkmadın. O baştaki Kılıçdaroğlu değil mi? Ya bana ne? Ekibi ekibi. Şirket aynı şirket. Şebeke aynı şebeke. Söyleyeceğim kazandı adam. Adam bir kere mi kazandı ya? Adam 2002’de kazandı. 2004’te kazandı. Bakın arkadaşlar ya adam 20 sene hep kaybetmiş.
Hep kaybetmiş. Muharrem İnce’ye gelince kazanmış. 2002, 2004, 2007, 2009, 2010, 2011, 2014, 2015’te iki kez. 2016 referandumu, 2017 referandumu. Adamı bir kere sallayamamışlar bile. 2018’de Muharrem İnce adamı salladı salladı. Türkçesi bu. Ben salladım ilk kez. Adama 20 kere yeniliyorlar diyor ki sen ondan daha çok oy almıştın. Adam kazandı yazdı.
Bakın arkadaşlar adam kazandığı zaman kazandı diyeceksiniz. Kaybettiği zaman kaybetti diyeceksiniz. Adam kazanmışsa kabul edeceksiniz. Bana diyor ki sokakta durduruyor beni. Ya sen ondan daha çok oy aldın sandıkları terk ettin diyor. Adamın oyu 26 milyon benim oyum 16 milyon. Arada sanki 500 fark var. Arada 10 milyon fark var. 10 milyon adam kazandı yazdığı kazanmadı mı bu kafayla gidersek adam yine kazanmaya devam eder.
Buyur fakat açılmayan ya da gösterilmeyen 25 bin sandık olduğunu söylüyorsunuz. Bunun üzerine adam kazandı. 50 bin bunu söylüyor. Kim söylüyor? Şimdi kim söylüyor? Söyleyen kim? Açtığınız videodaki kişi kim o tanımıyorum. Chp grup başkan milletvekili Chp’nin grup başkan vekilini tanımıyorsun. Bana Chp’yi savunuyor. Gol yedin otur adam kazandı. Bak bir şey söyleyeceğim. Yerdeyken mi tekmeleyeceksiniz? Yok. Yerdeyken onlar madencileri tekmelerler. Soma da ancak. Üf. Adını alabilir miyim? Fatih Emre. Fatih’cim. Buyurun. Güzel öğrencim güzel evladım benim. Bak ben bir kinaya yaptım. Bak ne dedim biliyor musun? Altılım asa dedim beni ada yaparsa şartlarım var dedi. Bir dedim bana oy verecekler. İki dedim benim afişlerimi asacaklar. Kendi afişlerini asmayacaklar. Üç dedim hazineden gelen paraları harcayacaklar dedi. Rapoya yatırmayacaklardı. Ben orada bir kinaya yaptım ya. Bu beni ada yapmayın demektir zaten. Kinaya mı anlamamışsın. Aday olmak gibi bir çabam yok. Teşekkür ederiz. Buyurun. İyi yayınlar Oğuzhan abi. Teşekkürler. Önce mevzular için, tüm mevzular için sana teşekkür ederim. Ben teşekkür ederim. Çok sağ ol. Şimdi ilçe yöneticiliği, gençlik koları başkan yardımcılığı, ilçe başkan yardımcılığı yapmış bir kardeşinizin buradaki birçok arkadaş da bu yönetici kadrolarında çalışmıştır. 2018’de de tabi seçim gecesini şunu bunu sormayacağım da 2018’de de dişimizi tırnağımıza
takarak dizlerimizi kanadırtırız yasına sizin için çalıştık. Helali hoş olsun. Eyvallah. Çünkü siz de bizim önümüzde bayrak tuttunuz. Ona da eyvallah. Sizin de çok emeğiniz var. Siz de yatmadınız. Ve ilk defa 74’te Ecevit’ten sonra Bergama’da İzmir Bergama’dan geliyorum. İsmim Şahin benim kendimi tanıtmayı unuttum. İzmir Bergama’da Bülent Ecevit’ten sonra ilk defa 20 bin insan mitinginden sonra 20 bin nüfuslu insan mitinginden sonra sizin mitinginizi 25 bin ile rekor kırdık. İlk defa İzmir’in Bergama ilçesinde böyle bir hava yakaladınız.
Daha sonraki mitinglerinizde de İzmir merkezinde de bu sayılarla bu mitingi bu hava yakaladığınızı gördük. Nüfus ve tarihle de alakalı olabilir ama muhakkak. Şimdi bu hava yakalanmışken biz 2010’dan beri partiye hiç bu kadar güvenmemişken adaylara bu kadar güvenmemişken yerelde genelde sizin arkanızdan bu kadar inançla gelmişken evimizden ailemizden aynı sizin gibi tavizler vermişken siz bu kadar arkanızdaki insanın oyada yansıdı bu kadar arkanızdaki insanın parti içinde sizin için savaşıp da
bir devrim gerçekleşip genel başkanı değiştireceğine inanmadığınızda nerede hangi akla hizmet bir parti kurmaya bu savaşı yarım bırakıp gitmeye karar verdiniz. Buradan size bir ısramımdır bu. Madem böyle bir şey yaptınız Erdoğan’ın S.H.P’den sonra tekrar Cumhuriyet Halk Partisi’ne dönmesi gibi partinin böyle bir düşünceniz var mı? Görüşüp görüşmemeniz önemli değil. Memleket partinizde görmek istediğiniz isimler var mı? Peki. Teşekkür ederim. Sana bir soru soracağım Şahin.
42 yıl hizmet ettiğim partiden ayrılmak benim için kolay mı oldu sanıyorsun? Tuvaletlerini yıkamışım, bayraklarını asmışım, ilçe delegası olmuşum, il delegası olmuşum, kurultay delegası olmuşum, il başkanı olmuşum, beş dönem milletvekili seçilmişim, grup başkan vekili olmuşum, cumhurbaşkanı aday olmuşum. Ömrüm orada geçmiş benim. Çok özür dilerim. Çok özür dilerim. Bakın ben sizin gözlerinizin içine bakarak konuşmak için geldim buraya. Siz aynı buradan geldiğiniz için biz de buradan geldik. Bizim ne çektiğimizi, neler yaşadığımızı, bu parti için ne emekler verdiğimizi bildiğiniz için
onun için bu soruyu rahatlıkla soruyorum. Soracağım. Kılıçdaroğlu’na böyle bir soru sormam için sormadım. Baykal’a da sormazdım ama size gözünüzün içine bakarak sormak için geldim. Ben İzmir Bergama’dan akşamdan geldim. Hoş geldin. İyi ki geldin. Sağ ol. Onun için söylüyorum. Siz bu yollardan geçtiniz. Bu yollardan geçen çocukları bu kadar umudunu dirayetini ve biz Cumhuriyet Halk Partili değiliz sayın İnce. Biz Cumhuriyet Halk Partisi’nin kendisiyiz. Biz sokağa çıktık mı? Partiller geldi demezler. Parti geldi derler.
Onun için siz ben evimi terk edip de başka yere nasıl giderim ya? Peki bir anlatayım. Belki hak verirsin. Şahin senin kadar ben de duygulanıyorum. Ben chp’nin yanından geçerken o tarafa bakmıyorum artık. Çünkü daha önce bir gün oradan geçiyorduk. Eşime dedim ki genel merkez binasını göstererek ben kendimi dedim bu apartmanda bir dairemiz var gibi hissediyorum. Zaten chp sevgimi bildikleri için bana bu planları kumpasları kurdular. Ben o gece chp genel merkezine gitseydim. Arkadaşlar bunların sistemleri çöktü. Bana veri veremiyorlar. Bir daha ağlasaydım orada bir milyon kişi chp’yi yakardı. Camlarını kırarlardı. Ama benim chp sevgimi bildikleri için bunu yapamayacağımı biliyorlardı ve ben kendimi yakmak pahasına bunu yapamadım. Bak devam edelim dur. Siz de genel başkan yap artık. Yapamazdınız. Atatürk gelse yapamazsınız. Yapamazsınız. Düzelt arkadaşım 20 bin kişi tribünde ince başkan diye bağırıyor.
1200 kişi aşağıda tık çıkmıyor cumhurbaşkanı adayı oluyorum. Türkiye’yi veriyorlar bana parti vermiyorlar hesabı düzgün yapın ya. Kurultu’ya geliyorum. Salon ayakta 20 bin kişi ince başkan ince. Tamam diyorum garanti aldık. Salonun ortasında oturan 1200 kişi var. Sandığa giriyorsun yeniliyorsun. Atatürk gelse yenilir yenilir. Kazanamazsın. Baktım ki olmayacak. İstanbul bizim başkentimizdi. Mustafa Kemal Paşa İstanbul’daydı. İstanbul işgal edildi. İstanbul işgal edilince Mustafa Kemal Paşa’yı yolladı.
İstanbul’dan Ankara’ya gitti. Samsun’a gitti. Erzurum’a gitti. Sivas’a gitti. İstanbul’u Ankara’dan kurtardı. İşgal edilmiş bir yeri terk edip başka yerden saldıracaksın. Ya Libya tezkeresine hayır diyorlar arkadaş ya. Libya tezkeresine hayır veren CHP’de görev almayacağım ya. Almayacağım. İsterse 500 yılım geçsin. Almayacağım. Türkiye Azerbaycan’a yardım ettim. Ben cumhurbaşkanı olsaydım Erdoğan’dan daha fazla yardım ederdim. CHP milletvekili çıktı. Maalesef Azerbaycan’a yardım ettik dedi. Ben burada görev almam arkadaş. Atatürk’e Dersim katliamcısı dersen ben CHP’den ayrılırım. Ayrılırım. Bazıları ilkeleri için partisinden vazgeçer. Bazıları partisi için ilkelerinden vazgeçer. Benim ilkelerim var. Benim doğrularım var. Ben milli bir adamım. Gözü yaşlı terk ettim orayı.
Ama terk ettim. Ecevit’e de bölücü dedik. Ecevit sonra bir parti kurdu iki kere başbakan oldu. Biz ona bölücü diyenler hiçbir şey olamadık. Teşekkür ederim. Umarım tatmin etmişler. Şunu da söyleyeyim. Nüfus artışıyla mitinglerimi küçültme olsan. Nüfus artışı herkese yazdı. Cumhuriyet tarihinin en kalabalık mitingleri. Rekor şu anda bendedir. Geçilmemiştir. Nüfus artışı da bağlamayalım. Tamamdır. Buyurun beyefendi. Ümit Özdağ ve Hüseyin Baş ile ittifak yapmayı düşünüyor musunuz? Olur da bu ittifak sizin dışınızda bir aday gösterirse tepkiniz ne olurdu? Bunu sormak istiyorum. Teşekkür ederim. Bizim birinci hedefimiz Memleket Partisi olarak bu topraklarda duruşu olan Atatürk şu yurtsever, ilkeli, kadına şiddet ve çocuk istismarını yüksek sesle kınayan, doğaya ve çevreye saygılı Atatürkçülerin kurduğu bir parti bu. Terörün her türlüsünü kınayan, ayrımcılığı konuşmayan, yani Türk müsün, Kürt müsün, Alevi misin, Sünni misin bu tartışmaların içine hiç girmeyen bir partiyiz biz.
Öncelikli hedefimiz tek başımıza iktidar olmak. Ama ittifaklar öyle demin dediğim gibi 15 günde bir bir araya gelelim, birer çeyrek altın götürelim. Ben bunları doğru bulmuyorum. Çıkarsın iki kere bir araya gelirsin, ilkelerde anlaşırsın, kuruyorsan kuruyorsun, kurmuyorsan kurmuyorsun. Çok özür dilerim. Ben size yaprak saracak mısınız veya altın günü yapacak mısınız diye sormadım. Ben de diyorum ki kuracaksam evet efendim o basından kapalı bir şekilde bir araya gelirsin, ilkelerini belirlersin ama milletle ilkelerini paylaşırsın. Bir kere de bitirirsin işi.
Onun ikisi üçü olmaz. Hüseyin başla hiç görüşmedim. Örneğin kendisiyle tanışmıyorum da görüşmedim de Ümit Özdağ’la birlikte milletvekilliği yaptık. Tanıştım, görüştüm henüz kurulmuş bir şey yok. Seçim tarihine yakın bu tür şeyler konuşulacaktır. Elbette anladım bu da güzel bir sinyali oldu aslında. İsmim Serdar vatandaşım. Sistem çöktü, doğru veri yoktu diyorsunuz. Şu an partiniz var ve en çok bu sistemin doğru verinin eksikliğini yaşayan sizsiniz.
Partinizle bu sistem çöküklüğünün doğru veri eksikliğinin olmaması için neler yapıyorsunuz ve bu tür şeyler parti kurmak, sistem kurmak maddi yatı fazla olan şeyler bu maddi geliri nasıl sağlıyorsunuz? İkinci sorum olarak ise oldu ki seçimlerde hazineden destek almayı sağladınız ve bu şu an idare edebiliyorsanız bu hazine devlet desteğini kabul etmemeyi düşünüyor musunuz partiniz olarak? Şu an idare edebiliyorsanız o zaman da idare edebilecek misiniz? Vatandaş deyince aklıma bir şey geldi.
Neydi Serdar? Aklıma çok ilginç bir şey geldi Serdar. Ben 3. sınıf bitti eşimle aynı üniversitede öğrenciydik. Dördüncü sınıfta evlendik. İşe gidiyor biz sabah okula gidiyoruz böyle apartmanın zilinde makine mühendisi bilmem kim yardımcı doçen bizimki de çatı arasında böyle bir küçük bir daire herkesin bir ünvanı var benimkinde ünvan yok. Ben de yazdım oraya Muharrem İnce sade vatandaş. Sen sadece vatandaş dedin aklıma o geldi. Şimdi geleyim 1 maddi işi nasıl çözüyorsunuz?
Şöyle çözüyoruz parti meclis üyeleri disiplin kurulu üyeleri aidat ödüyorlar. O aidatlar bir bankanın benim telefonumda her an görüyorum onu orada kendim de görüyorum. Genel sayman da görüyor zaten bende imza yetkisi yok. Genel sayman ve bir arkadaşımızda bankadan çekme yetkisi onlar da benim zamanım yok ona çünkü ama görebiliyorum hesabı. Ne mezunusun nerede okuyorsun? Çanakkale 18 Mart iktisat mezunuyum. Oo iktisat mezunusun gel sana partinin hesaplarını açayım. Olur. Gel incele. İstediğiniz zaman tür mob dahil mali müşahirler yeminli müşahirler hepsine ama her gün gelip de denetim yapmayın yani. Partinin hesaplarını size açayım. Hiçbir sıkıntı yok burada şeffafız. Sistem konusunda şu anda biz Türkiye’nin sistemini biz yeni kurulmuş bir partiyiz. 200 bin sandık var. 400 bin kişi lazım. En az 400 bin kişi. Bunu 100 yıllık partilere söylersen daha sağlıklı olur. Biz seçime girme hakkını yeni kazanmış bir partiyiz. Sandıklar bize emanettir deyip milleti kandırmak istemem. Ama her ilde 3, 5, 10, 100 neyse sandığa biz de sahip çıkacağız. İş birliği yapmak isterim bu konuda. Onu da şöyle söyleyeyim. Ya sen benim gelmemiş hazine parama göz dikiyorsun. Gelmemiş. Bak önümüze ki seçim başıma gelecekleri söyleyeyim mi? Tayyip Erdoğan 1 lira para yatırmayacak hazineye. İmza da toplamayacak. 300 milyon lira da para alacak hazineden. Cumhurbaşkanı aday olacak tamam mı? Kemal Kılıçdaroğlu 1 lira para yatırmayacak. 200 milyon para alacak hazineden. Aday olacak.
Dört gün içinde 100 bin imza toplayacak. En yüksek devlet memurunun 10 katı para yatıracak. Yani 1 milyon lira 1 milyonda para yatıracağız. 300 milyon almadığımız gibi 1 milyonda para yatıracağım. Hazine yardımı almayacağım. 100 bin imza toplayacağım. 1 milyon para yatıracağım. Onların 300 milyonun ile yarışacağım. Sen onlara almayın diyeceğine benim ola ki gelecek paraya göz dikiyorsun. Yapma gözünü seveyim. Bu açıklamadan sonra bizim partiye kesin bağış yapacağını tahmin ediyorum.
Ben hürküş medya adında yeniden oluşan bir genç yazar kadrosundan Bilal Demir. 2018 yılında sözde kürt sorunu hakkında sizin hakkınıza fayşanıl taymisin yaptığı haberlerde bu mesleğin çözülmesi gerek. Bırakın herkes tartışsın. Bırakın kırmızı çizgiler olmasın. Hala bu düşüncenizi savunuyor musunuz ve olmasın dediğiniz kırmızı çizgiler nedir? Türk gençliğinin belli başta kırmızı çizgileri vardı. Bunların en büyüğü gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. Tabii ki. Aşılanmasını ister misiniz? Benim de kırmızı çizgiler.
Güzel başladın ama değil mi? Bazen olmuyor. Bak Bilal’cim ben şöyle söyledim. Bak ne söylediğimi anlatayım. Benim birinci çizgim gazi Mustafa Kemal Atatürk. Atatürk’te anlaşamıyorsak gerisine anlaşmaya gerek yok. Konuşmama gerek yok. Şimdi bir kere Türkiye’de bir sorun var. Bunu çözmemiz lazım. Türkiye’de bir iki yüz yıllık sorun bu. Bu kürt sorunu dediğimiz sorun adına ne derseniz değil iki yüz yıl Osmanlı’da da vardı bu. Şimdi iki grup insan var. Bir ayrılıkçılar var.
Teröre destek veren bağımsız kürt devleti isteyen ayrılıkçılar var. İki makul insanlar var. Diyor ki ben kürdüm. Sizinle beraber yaşamak istiyorum. Teröre karşıyım. Ben bununla oturmam lazım. Bununla konuşmam lazım. Birinci grubu at kenara. Onlardan bir şey olmaz. Ama ikinci grubu korumam lazım. İkinci grubu incitirsem ayrılıkçıların yanına iterim onları. Buraya itmemek lazım. Birinci gruba katı olalım. Hep beraber katı olalım. Ama ikinci gruba katı olmayalım. Onları kucaklayalım. Onun için diyorum ki gelin tartışalım.
Birisi bana dedi Van’da dedi. Kürt devleti istiyorum dedi. Kuralım dedim hadi gel. Kuralım kaç tane bilaat istiyorsun dedim. Kuralım sonra dedim. Sizin bilaatlerin sınırını çekeceğiz. İstanbul Ankara İzmir’i boşaltacaksın dedim. Etnik temizlik olacak. Öyle yağma var mı dedim. Oradaki Türkleri alacağız. Buradaki Türkleri göndereceğiz. Sınırları çekeceğiz. Razı mısın dedim. Değilim dedi. O zaman boş konuşma dedi. Olayları doğru tartışalım. Verdiğim yok be kardeşim.
Bir önceki bölümden kaldınız siz galiba burada. Buradan toprak alırız veririz meselesi çıkar mısınız? Çıkmaz mikrofon verelim hanımefendiye. Çünkü o twittera koyacak onu. Buyrun. Adım ilayda. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce Selahattin Demirtaş serbest bırakılsın dediniz ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra da aynı açıklamayı yaptınız. Sizce bu tutum yani PKK terör örgütü üyesi olan bir insanın serbest bırakılması fikri memleket partisinin içerisindeki memleket kelimesine yakışıyor mu? Gerçekten bu tavrınızın memleketin hayırlı olduğunu mu düşünüyorsunuz? Ayrıca ikinci sorumda dur dur dur geç. Serbest bırakılsın diye bir cümlemi bana getir. Burada siyaseti bırakıyorum. Söz. Söylediniz. Bak bak yazıyorum bak bir dakika bak bak. Bir saniye mikrofon gelmeden hiç kayda girmiyor.
İnan bana söyleteceğim lafını bak bir şey söyleyeceğim ilayda siyaseti bırakıyorum imzaladım. Sen bana bunu göster ama bak ama açıklamalarınız yani onu gösteriyor kardeşim açıklamalarınız onu gösteriyor. Ya çocuklar ya gözünüzü seveyim ya ya ben sizden zeka mizah giydirme istiyorum ya giydirme iftira istemiyorum ya giydirin bana ya bir şey söyleyeceğim bak bir dakika bir dakika olsam ya bak bir şey söyleyeceğim bak ben dedim ki Türkiye’de herkes adil
yargılansın dedim kimsenin tutuklanacağına ya da serbest bırakılacağına ben karar veremem dedim. Benim cümlem bu bak arkadaşlar en ağır soruları sorun sıkıştırın ama söylemediğim şeyleri bana söylemeyin. Bitir bitir hemen. Eğer kendi partinizi kurmasaydınız hdp’den size teklif gelseydi hdp’de vekillik yapar mıydınız? Yapmazdım teşekkür ediyorum. Çok teşekkürler. Buyurun teşekkür ederim öncelikle bu program için özellikle kafası karışken işte
bu programı daha da karıştırdığımız için biraz daha karıştı galiba bilmiyorum ama ben Muharrem İnci’ye şunu sormak istiyorum vatan sevdası bir cumhuriyetçi olduğunu söylüyor siyasetçi olduğumuzu söylüyorsunuz. Peki hdp pkk’yi açıkta desteklediğini beyaz eden bir parti sonuç olarak bunu herkes biliyor. Atatürk’ün kurmuş olduğu cumhuriyet halk partisi hdp ile ittifak kurmasının sebebi neydi o zaman? O zaman niye bana soruyorsun onu chp’li arasını ben memleket partiliyim bana sorma ben bu tür ilişkilerden de o dönem için soruyorum ben size ama hayır hayır ben bu tür ilişkilerden de rahatsız olduğum için ayrıldım zaten.
Ha bir dakika şu demirtaş için bir anlatayım. Selahattin Demirtaş’i hapisde ziyarete gittin diyorlar bana. Bak yüksek seçim kurulu bir açıklama yaptı. Mayısın 7’si 8’si gibi dedi ki Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı adayları şunlardır. Muharrem İnci Tayyip Erdoğan Meral Akşener Temel Karamolloğlu Doğu Perincek Selahattin Demirtaş Doğu Perinceyi daha sonra açıkladı hatta adayları açıkladı.
Ben siyaset yapıyorum herkesin cumhurbaşkanına adayım ben. Önce gittim Sayın Meral Akşener’i ziyaret ettim. Meral Akşener’i ziyaret etmeden önce de hesabına 500 lira yatırdım. Sayın Akşener’in benim 500 lirama ihtiyacı yok ki. Amacım ne jest yapmak siyaseti yumuşatmak. Sayın Temel Karamolloğlu’na gittim ziyaret ettim 500 lira yatırdım. Sayın Erdoğan’a gittim 500 yatırdım. Ağada para çok belki bize daha fazla yatırır dedim.
Cebinde akref var 1 lira yatırmadı. 500 lira da ona yatırdım benim 500 de gitti. Selahattin Demirtaş’ın hesabına para yatırdım. Ben onların ziyaretine gittim ama Demirtaş benim ziyaretime gelemezdi. Hapisteydi. Türkiye Cumhuriyeti’nin yüksek seçim kurulu aday olabilirsin demiş. Belge vermiş. Adliye savcılık sicil belgesi vermiş. Seçim kurulda aday olabilirsin demiş. Adı basılmış oy pusulasına.
Ben gittim ziyaret ettim başarılar diledim. Erdoğan’a da başarılar diledim. Selahattin Demirtaş’a da başarılar diledim. Akşener’e de Karamolloğlu’na da. Sadece Demirtaş’a gitmedim. Eğer diğerlerine gidip Demirtaş’a gitmeseydim ben ilkelerimden vazgeçerdim. Muharrem İnce ilkeli bir adamdır. Omurgalı bir adamdır. Muharrem İnce kimseyi ayırmaz. Önüyle arkasıyla 100 yıl öncesiyle ve sonrasıyla anlatıyorsunuz ama birkaç sorudan sonra bir 10 dakikalık ara vereceğiz. İkinci bölüm tak tak tak sorular ve cevaplar yorumsuz olarak aksın lütfen.
Buyurunuz hanımefendi. Ben 2018’e dönmek istemiyorum ama yaşım gereği en umutlu olduğum seçim ve mitingler o dönemdeydi. Ve hala bunun hayal kırıklığı hepimizde sürüyor. O yüzden ben daha çok şeye yönelmek istiyorum. Neredeydiniz? Niye açıklama yapmadınız? Değil. Daha çok parçadan ayrılırken dediniz ki ilk kere de ters değerleri yok. Ya da az önce HDP olaylarını söylediniz. Bunlar bir günde fark edilecek olaylar değil. Siz bunları daha önceden görmeliydiniz. Ve gördüğünüzü düşünmek istiyorum. Çünkü akıllı bir adamsınız.
O yüzden neden aday olmayı kabul ettiniz? Ve bunu da geçelim. Aday olduktan sonra partide kalmaya da devam ettiniz. Neden gecikmeli yaptığım bu işleri diyorsun? Yani neden gecikmeli yaptığınızı tabii. Neden öngöremediniz mi diyorsun? Bir de şu da var. Mesela o seçimi siz kazanıp Cumhurbaşkanı olmuş olsaydınız. Cumhurbaşkanı olduktan sonra partiniz için kendi içinde bile demokrasiye sahip değil ya da değerleri yok. Atatürk ilkelerini ters diyebilir miydiniz? Derdim. Hiç fark etmez. Derdim. Bak bir şey söyleyeceğim. Kaç yaşındasınız? 24. Sizin yaşınızdayken ilçe yönetimlerindeydim herhalde. Mesela ben sizin yaşınızdayken CHP’de ön seçim vardı. Ön seçim vardı. Şu anda CHP’de ön seçim yok. Hiç yok. Hiç. Bir ilde yok. 81 bilaette yok. Öyle değildi ki önceden. Son yıllarda bozuldu. Mesela anlatayım. Taraf gazetesi var değil mi? Taraf gazetesi. Taraf gazetesi ne zaman kuruldu? Ergenekon, Balyoz’da kuruldu. Ne yapmak için? Bizim subaylarımızı, generallerimizi içeri tıkmak için. Genelkurmay Başkanı’nı sanık yaptılar. PKK’lıyı tanık yaptılar. Peki. Taraf gazetesi yazarı Yüksel Taşkın.
Şu anda CHP’de genel başkan yardımcısı. Önceden yoktu CHP’de böyle tipler. Önceden Muharrem İnce gibi Atatürkçüler vardı. Bak isim veriyorum ya. Genel başkan yardımcısı. Bunların hepsi 2018’den sonra mı oldu? Arkadaşım işte. Kirlendikçe kirlendi. Bütün renkler hızla kirleniyordu. Birinciliği beyaza verdiler. Ama demeye çalıştım. Bir dakika. Arkadaşım yani az kirlenince gitmezsin de çok kirlenmeye başlayınca terk edersin. Ama her cümle… Az önce güzel soru sor demiştiniz. Soru gelince bu şekilde yaklaşmazsanız belki daha güzel sorular gelebilir mesela.
Çünkü buradaki insanların hepsini merak ettiği için. Hayır hayır. O yüzden kimseye küçümsemeyin bence. Ama bak sen… Sıcak bir öneri. Sadece o sallamadı. Halk ona oy verdiği için sallayabildi. Bu da ayrı bir şey. E herhalde siz oy vermeseydiniz ben sallayamazdım tabi ki. Az önce o şekilde yaklaşmıyordunuz buradaki için. Ama herkese oy verdiniz sallayamadılar. Sen de benim hakkımı ver. Onlar sallayamadı ama. Hakkınızı verdim. Sandıkta da verdim. Bu çok karşılıklı olacak. Bu kadar AKP’ye benzedi ki. O kadar AKP’ye benzedi ki her şey. Erdoğan her şeyi o kadar kirletti ki.
Mesela bakanlar televizyona çıkıyor. Yandın söndürmeye gitmiş. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla geldik. Hey ulan Cumhurbaşkanı talimat vermesen söndürmeyecek misin? Sele gidiyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla geldik. CHP’ye bakıyorsun. Genel Başkan Yardımcısı esnaf ziyaret yapıyor. Genel Başkanımızın talimatıyla esnaf ziyaret yapıyoruz. Aynı değil. Mesela devam ediyorum. Erdoğan’ı neye benzettiler? Peygamber’e benzettiler değil mi? Halife dediler mi? Kılıçdaroğlu’na ne dediler geçen gün? Hacı Bektaş-ı Belî dedi.
Biri Peygamber’e benzediyor, biri Hacı Bektaş-ı Belî’ye benzediyor. Aynı dil oldu artık. Ortak dil oldu. Ben ayrışmaya çalışıyorum. Bu dili sevmiyorum. AKP’deki dili de sevmiyorum. Siyasetçinin peygamberlikle Hacı Bektaş-ı Belî’yle ne iş olur? Biz siyasetçiyiz ya. Gerektiğinde yargılanması gereken, kamu’nun önünde, herkesin önünde olan insanlarız. Mesela devam edeyim. Sıkı dur. Sıkı dur. Atatürk Havalimanı’nın pislerini yok ettiler. Allah belalarını versin kim yok ettiyse. Peki Kılıçdaroğlu ne dedi?
O müteahhit dedi. O müteahhit. Seninle özel olarak ilgileneceğim dedi. Dedi mi bu lafı? Dedi. Peki İstanbul Belediyesi bu müteahite ettilerdeki araziyi verdi mi? Verdi. Bu ne Peri’s bu ne lanet uşursu? Söylemeyecek miyim bunu ben? AKP’de hırsızlık, yolsuzluk varken konuşacağız. CHP’de olurken konuşmayacağız. Yok öyle ya ama. Aslında sanırım burada şöyle bir kırgınlığı da vardı hanımefendiler. Diyor ki siz parti içerisindeyken keşke bunları dile getirseydiniz. Daha çok daha yükletirse.
AKP’de de cemaat seviciliği var CHP’de de cemaat seviciliği var. Bak net söylüyorum net. Türkiye’de memleket partisinden başka Muharrem İnce’den başka bunu söyleyen ikinci bir alan kulu var mı? Cumhurbaşkanı seçildiğimde eğitimi tarikatlardan temizleyeceğim nokta. Ama aslında demiştiniz ya ben CHP’ye kıyamayacağımı biliyorlardı o dönem. Biliyorlardı. Yani o da diyor ki büyük ihtimalle keşke kıysaydınız da o zaman her şey ortaya çıksa. Kıyamadım. Eğitim cemaatlerin işi olamaz. Eğitim devletin işidir.
Adım Aleyna, Uludağ Üniversitesi’ne fizik okuyorum. Yaklaşık 700 bin civarı öğrenci KYK yurtlarında barınmaya çalışıyor. Fakat devletin verdiği burs miktarı ile yurt ücretinin arasında sadece 50 TL’lik bir fark var. Sadece kuru ekmek yesem 12 gün tok kalabiliyorum. Bunun dışında KYK yurtuna yaptığı %80’lik artışı yetmemiş gibi puan barajı kalktığı için yurtdaki kapasiteler de arttırılıp yaşam kalitemiz tamamen yok sayılıyor artık. Siz ve partiniz öğrencilerin bu mağduriyetleri hakkında nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz çok merak ediyorum. Ben de Uludağ mezunuyum. Mustafa Cebe hala çalışıyor mu? Hiç bilmiyorum fakültelerimiz farkı yok. Fizik okumaya gelirdi. Hangi fakülde değil? FEN fakültesi. Ben de FEN’e de biattayım ama binalar değiştiği için bilmiyorum. Açlıktan kimin ders verdiğini bilemiyor şu anda. Bu millet bizi seçerse size söz veriyorum yurt sorunu bitmeden TOKİ konut yapmayacak. TOKİ’nin bir tane görevi olacak. Bir tane. Yurt yapmak. Tamam artık yurt yapımı bitti dediğimizde diğer işlere bakacak.
Bak sorun nerede sana onu anlatayım. Sorun şurada. FETÖ’nün yurtları vardı. Bunlara el koydular değil mi? FETÖ’nün yurtlarına el koydular. Sonra bu el koydukları yurtları şimdi başka bir tarikata verdiler. Türk Eve verdiler. Ya kendinde tutsana devlette tutsana. Bir tarikattan alıp başka tarikata verdiler. Bu sene 1 milyon öğrenci yerleşti. Neden 1 milyon öğrenci yerleşti? Çünkü barajı kaldı. Evet. Eğitimin niteliğini yükseltemiyorsan barajı kaldır herkes yerleşsin. Sonra bina kiralıyorlar yandaşlarından pahalı binalar kiralıyorlar.
Yani sizleri bu ülkenin gençlerini tarikatlara cemaatlere muhtaç bırakmak istiyorlar. Bilerek yapıyorlar bilerek. Muhalefette böyle cemaat, yurt, alkol böyle şeyler oldu mu ağzını açamıyor. Aman yanlış anlarlar. Gözünü yaşına bakmayacağız. Cemaat yurdunda çocuğa tecavüz olmuş. Aman bu cemaati kızdırmayalım. Ya bir olaydır falan. Bir çocuğa tecavüz olursa cemaat, memaat, tarikat, marikat tanımam yerle bir ederim o yurdu. Yıkarım orayı yıkarım. Anneyefendi buyurun. Medyada son dönemde aslında yer alan Havrita adlı bir uygulama vardı. O Havrita’da sokak hayvanların, sokak köpeklerinin yerleri işaret edilerek bir katliama sebep bulundu. Ama ben sizin herhangi bir açıklamanıza bu konuda rastlamadım. Sokak hayvanları sonuçta biz hepimiz beraber yaşıyoruz madem doğaya ve çevreye saygılı bir parti olduğunuzu beyan ediyorsunuz. Ben de bu konuda ne yapacağınızı, ne düşündüğünüzü çok merak ediyorum. Kötü niyetle yapılmış bir iş değildi o. Oraya vardı sonra. Başlangıçta iyi niyetliydi, kötü niyete döndü. Hani uranyumu parçalarsınız, elektrik enerjisi üretirseniz sorun yok. Herhangi bir canının yerini işaretlemek nasıl kötü niyetle olmayabilir ki? Yani işaretleyemezsiniz çünkü. Herhalde onu o niyetle yap. Özür de dilediler galiba öyle hatırlıyorum yanılmıyorsam. Sonra da kaldırdılar zaten engellendi o. Tabi burada yapılacak iş. Varınaklar falan değil. Varınaklar çok kötü. Burada sahiplenmek, bu konuda eğitmek insanları, sahiplenmek.
Yani ben bu konuda çok fazla uzatmak istemiyorum. Teşekkür ediyorum. Az önce Selahattin Demirteş’i ziyaret ettiğinizden bahsetmiştiniz. Biz daha APO’nun heykelini dikeceğiz, heykelini diyen insanı nasıl ziyaret ettiniz? Yani nasıl bir ilke? Öncelikle bunu sormak istiyorum. Olsan abi sana program üzerinden bir şey mi olacak? Bana? Evet. Aslında bu koltukta oturan herkese sorulmasını istediğim bir soru var. O yatırım da yapıyor yani.
Buraya gelen insanlar iktidarını elde ettikten sonra bu tarz programlara katılmıyorlar. Ama böyle bir genelleme yapamazsın. Çünkü başka bir şey görmedik ki oğlum 20 yıldır. Bir görelim de ondan sonra bakalım katılıyorlar mı, katılmıyorlar mı? İsim vermemek için genelleme yapmayı tercih ettim. Ha öyle mi kimse de anlamadı gerçekten. Eee haklısın. O yüzden Muharrem İnce’den bir şey istiyorum. Ben de yalavalıyım bu arada. Böyle üçümüz yalavalıyız. Buradan yalavaya selamlar olsun. Yalava Çiftlikköy’de benimse. Çok enteresan şeyler yaşıyor şu an farkında mısınız? Programa ne zaman bağlanacaksın?
Sayın İnce iktidarınızı elde ettikten sonra da bu tarz programlara katılmaya devam edecek misiniz? Az önce anlattım. Dedim ki yüksek seçim kurulu şu kişiler aday olabilir dedi. Ben de bu adayları ziyaret ettim. Özel bir ziyaret değil. Ama maalesef Atatürk’e iki ay yaş diyeni de ziyaret ettim. Onu da ziyaret ettim. PKK’lılara ha burada lahmacun ısmarlayanları da ziyaret ettim. Siyaset bazen bunu gerektiriyor. Bu bir nokta. İki. Öbür sorun neydi? Katılacaksınız. Ben ona cevap vereyim mi size? Ya Cumhurbaşkanı olunca da bu tarz programlara katılacak.
Ha Cumhurbaşkanı olunca bu tarz programlara katılacak mıyım? Bırakır mıyım bunu ya? Tabii ki değil. Oğuz abi bundan sonraki iyi konuklar olunca tam bunu söyle. Tamam. Şimdi ben programa katılıyorum. O zaman program bana katılacak. Saraya mı geleceğiz? Yok. Bir dakika. Sarayı başka bir şey yapacaksın. Oğuzhan hayal kırıklığına uğrayacaksın ama ben sarayda oturmayacağım. Ben oturayım. Saray güzel bir şey. Ben şeyde oturacağım. Çankıya Köşkü’nde. Sarayı şeye vereceğiz. Üniversite sınavında ilk bine giren öğrencilere. Ne alkışlıyordu? O kadar inanmadılar ki girebileceğine bir çok izin. Marmaris’teki yazlık sarayı kime vereceğiz? Engellilere. Buyurun. Sayın Genel Başkan öncelikle hoş geldiniz programa. Türkiye’deki seçimlere güveniyor musunuz? Gayet demokratik bir seçim yapılıyor mu? Birinci buna bir cevap almak istiyorum. Demokratik bir seçim yapılıyor mu Türkiye’de? Türkiye 1950’den bu yana 72 yıldır genel seçim yapıyor. 20 seçimin 10’unda iktidarı değiştirdi. Bir kere şu güvensizliği yok edin. Yok seçim olurmuş Erdoğan kaybedermiş gitmezmiş. Tıpış tıpış gider merak etmeyin. Seçimlerde hile oluyor mudur? Kesin oluyordur. Siz de sandık görevlisi olursanız azaltırsınız bunu. Haa. Demokrasiye inanıyor musun Türkiye’de? Kesinlikle inanıyorum. Kesinlikle inanıyorum. Sandıkla değiştireceğiz hiç kuşkunuz olmasın mı? Çok özür dileyerek şunu söylemek istiyorum. Bir soru bakma. Mesaiyel. Cumhurbaşkanı uçağına binecek. Devletin uçağına binecek kampanya yapacağız. Biz kliması bozuk otobüsle yapacağız. Demokratik mi?
Demokratik mi? Adil değil. Adil değil. Konuyu farklı yere çekmek istemiyorum ama YSK dediniz. YSK’nın sonuçta Türkiye’de neler yaptığını hepimiz biliyoruz. Bu arada Azerbaycan konusu için söylediğinizden onurlandım. Bir Azerbaycanlı gazeteci olarak teşekkür ederim bunun için. YSK’nın Türkiye’de seçimlere nasıl müdahale ettiğini nasıl neler yaptığını hepimiz biliyoruz. FETÖ’den tutun PKK’nın uzantılarına kadar hepsini biliyoruz. Yani YSK bizim güvenmediğimiz. Yani buradaki arkadaşlarımızın da güvenmediği YSK.
Birini Cumhurbaşkanı adayı parantez içinde diyorum birisini. Yani bir PKK’lıyı Cumhurbaşkanı adayı gösterdi diye gidip ziyaret ettiğinizi söylüyorsunuz. Bunu da arkadaşlarımızın artık takdirine bırakıyorum. İkinci sorumda geçen TL1 Halk TV ve KRT ile ilgili bir açıklamalarda bulundunuz. Şerefim üzerine yemin ederim ki aylık fon alıyorlar dediniz bu kanallar. Yani bununla ilgili bir ispatınız, kanıtınız var mı? Çünkü orada çalışan bütün emekçi arkadaşlarımızı, gazeteci arkadaşlarımızı zan altında bırakıyorsunuz. İki tane kanıt gösterdiniz, ikisi de Halk TV’nin görüntüsü. Madem güvenmiyorsunuz görüntülerini niye kullanıyorsunuz? Teşekkür ederim. Hayır ya kendi kendine çeliştir şimdi. Ya bana CHP’nin onlar. Bana güvenmiyorsunuz CHP’lere de mi güvenmiyorsunuz? Tam tersi yani. Ama CHP Barış Yerkadaş CHP’nin kanalında CHP’ni mi ereştiriyor? 50 bin sandık açılmadı diye. Benim açıklamalarıma seçim gecesi neredeydi inanmıyorsanız bak CHP’lilerin açıklamalarına bakın dedim. Onu gösterdim.
Çok özür diliyorum ama orada Barış Yerkadaş CHP’ye eleştiriyor. 50 bin sandık açılmadı diyor. Yani burada sizinle bir ilgisi yok aslında sizin tarafınızı tutuyor. Sizin söylediğinizini destekliyor. Onu söylüyorum işte ben de. Ya diyor ki size Halk TV’yi kanıt olarak sunuyorsunuz ama Halk TV’ye de güvenilmeyeceğini söylüyorsunuz. Çünkü işte fonlanıyor. Bu arada ben Halk TV’de ya da TL1’de çalışmıyorum ama bir gazeteci olarak. Evet üç numaralı videoyu açabilir misiniz? Bir sürü pisliğin içine bakmışlar. Onlar ya şey İGDAŞ sponsor olmuştu. Burada miktarı açıkladık ya 13 bin lira.
Yani 13 bin lira sponsorluk ücrete ödüyorlar ayda. O yüzden o yayınlar üzerinde de kestiler. İstanbul Belediyesi’nden falan bir şey aldığımız yok. Bir reklam aldığımız yok. Normal şartlarda vermeleri gerekiyor. Çünkü TL1 üzerinde bir ambargo var. Siyasi ambargo var. Niye CHP’li belediyeler veremiyor biliyor musunuz hocam? Sayıştay denetimi var. Sıkıştırıyorlar bizi diye vermiyorlar. Bakın arkadaşlar. Medya düzeni şu. Allah’tan sizler varsınız da bunları yıkıp atacaksınız hepsini. Medya düzeni şu.
İktidar medyasıysan hazineden kamu bankalarından gelir. Kamu reklamı gelir şu gelir. Muhalefet medyasıysan belediyelerden gelir. Mesela Halk TV, Karatev beni gösteremez. Gösteremez parasını kesiyorlar ya. Davutoğlu’nu gösteriyor. Babacan’ı gösteriyor. Temel Karamollu’nu gösteriyor. Beni gösteremez. TL1. Yine ayın 11’inde bu açıklama CHP’li belediyeler bize diyor para vermiyor. Ayın 11’inde 18’inde bir tweet atmış. Aynı kişi Mangır Merdan. Sayın muhbir diyor bana. Sayın muhbir. Ne muhbiri ya? Hırsızlık var ortada kardeşim. AKP’liler çalarken hırsız diye bağıracağım. CHP’liler çalarken susacağım. Yok öyle ya ama. Kimse hırsızlık yapmayacak. Onun için siyaset yapıyorum ben ya. Bunlar gitsin de biraz da biz çalalım diye mi siyaset yapıyoruz yani? Hani bir açıklaması olmuştu CHP’li grup başkan vekilinin. CHP’ye laf edenleri yazıyorum. Sonra görüşeceğiz diye. Ne demek bu? 20 senedir siz bizi fişlediniz. Göreceksiniz. Ben bunun için siyaset yapmıyorum. Ben kimsenin gırtlağına basmak için siyaset yapmıyorum.
Ben kimsenin intikam almak için siyaset yapmıyorum. Onlar çaldı. Ben çalayım diye siyaset yapmıyorum. Ben memleketi düzeltmek için siyaset yapıyorum. Basına özgür olsun. Akademiyası konuşsun. Sivil toplumu ayağa kalksın. Bakın şimdi açıklama yapmış. Sayın muhbir gelir yaratmak için bazı belediyelere zaman zaman tanıtım ve danışmanlık hizmeti de veriyoruz. Burada burada almıyoruz para diyor. 18’inde bak diyor ki bunu da açıkça söyledik. Telebir bir tam 3 kez mali denetimden geçti. Biri daha yeni bitti. Peki 11’inde para almıyoruz diyor. 18’inde niye alıyoruz diyor. Çünkü ben Mudanya Belediyesi’nden aldığını açıkladım. Bir tane açıklayınca alıyoruz dedi. Şimdi bakın adamın bu adamın tweetlerine bakın Allah aşkına. Kürtlerin ayrılması ve bağımsız bir devlet kurmasının bence hiçbir sakıncası yok. O devletin niteliğini ne olacağı önemli. Mangır Merdan’ın tweetleri.
Dinci ulusalcı ve liberal ön yargılar nedeniyle dürüst bir kemalizm tartışması bile yapılamıyor. Öcalan bu konuda doğru çizgide. Atatürkçü bu. Ben bununla beraber olacağım. CHP de olacağım şimdi. Olmuyorum kardeş. Mecbur muyum ya? Olmuyorum ya. Buyurun kim oluyorsa olsun. Ben olmuyorum. Devam ediyorum. Denttaş aynı zamanda Kıbrıs’ta birçok kontrgerilla operasyonunda muhalifleri öldürten sağ milliyetçi bir politikacıdır. Denttaş’a katil diyor.
Bu adama para vereceğim, yayın yaptıracağım, oy alacağım. Ona para da vermiyorum. O oyu da istemiyorum. Daha vahimi var. Roket atmak üzereyken vurularak öldürülen saldırgan PKK’lı çıksa bile PKK bak roket atmak üzereyken vurularak öldürülen saldırgan PKK’lı çıksa bile bu süvikastı PKK’nın yaptığını söylemek en kolayca açıklamadır. Harbiden PKK’lı bu. Medya’nın ahali bu. Üzer kardeşler.
Peki Muharrem Bey mesela siz de daha önce Alk TV’ye kitaplarınızı bağışlamıştınız. Bağışladım. Yaşasın. İkisini kıyaslayanlar da çok fazla oluyor ya onlara ne söyleyeceksiniz? Ben istiyorum ki özgür bir medya olsun. Kitaplarımı bağışladım. Doğru. Bir lirasını almadım. Çok da sattılar o kampanya dönemini. CHP yönetiyor. Muharrem İnce’yi çıkarmayacaksın. Niye? Şimdi de Ümit Özdağ’ı çıkartmıyormuş İYİ Parti. Böyle o zaman sizin AKP’den ne farkınız var? AKP olmuşsunuz yani. Yani AKP bugün mesela TRT Cumhurbaşkanlığı adaylığında üç büyük mitingi İstanbul’a
Ankara, İzmir’i bir dakika dahi vermedi. Vermedi. Demek ki bu kafadakiler Telebir kafası, KRT kafası bunlar iktidar olsa muhalefeti göstermeyecekler. Bir bağlantı yükleyin sonra son bir soru alacağım. Bir ara vereceğiz. Biliyorsunuz ki KRT’nin alt kuruluşu yani KRT’ye bağlı bir haber ajansı. Ankaber Ajansına abone olduğum için her gün haber havuzunda sizinle ilgili sizin esnaf zevretinizle ilgili haberleri de görüyorum. Dokta almak istiyorum. Teşekkür ederim. Aradolu Ajansı’nda görüyorsun. Televizyonda görüyor musunuz? Tabii ki görüyorum. Başkanım.
Tabii ki olmaz mı? Hangi televizyonda görüyorsunuz? Ana haberlerde yayınlanıyorsunuz. Hangisinde? Ama önemli haberleriniz yayınlanıyor. Hangisinde? Yani şimdi siz buraya geldiniz. Burada birisi bir şey söyledi. Hangi kanal hangi kanal? KRT. Bak bir şey söyleyeyim mi? Atarım size başkanım numaranız var. Güzel kardeşim ben de medya takip istedim. Ben sabahleyin giriyorum şifremi. Hangi televizyonda adım geçmişse adım adım geçmişse ben kendim görüyorum. Yapma haksızlık yapıyorsun. Teşekkür ederim başkanım. Adımın geçtiği yeri görüyorum. Başkanım ben bir soru daha alayım hemen. Ondan sonra bir 10 dakikalık ara vereceğiz. 2. Bölüm hızlı bölüm olacak. Kataküt’e gideceğiz. Buyurun hanımefendi. 2 kez genel başkanlık 1 kez cumhurbaşkanlığı seçimini kaybettiniz ve bu süreçlerde sürekli olarak sayın kılıçdaroğlu ile zıt düştünüz. Sırtımdan hançerlediler diye bir söylemeniz de bulunmakta. Daha sonra memleket partisini kurdunuz. Sizdeki de gerçekten memleket sevdası mı yoksa koltuk sevdası mı? Bunu merak ediyorum. Teşekkür ederim. Memleket sevdası mı koltuk sevdası mı? Ben sadece koltuk sevdasını görüyorum. Ben sadece koltuk sevdasını görüyorum.
Ben sadece koltuk sevdasını görüyorum. Memleket sevdası mı koltuk sevdası mı? Ben sana ne anlatsam boş. Tabii ki ben sana memleket sevdası diyeceğim. Senin vicdanına bırakacağım sadece gerisini. Ben grup başkan vekiliydim güzel kardeşim. Bir gün kılıçdaroğlu’ndan randevu istedim. Sayın kılıçdaroğlu’ndan gittim. Dedim ki ben sizin karşınıza aday olacağım. Normalde istifa etmem gerekmiyordu. İstifa etmem gerekmiyordu. Şık olmaz dedim. Kırmızı plakalı arabayı bıraktım. Kendim istifa ettim. Kırmızı plakalı arabayı bıraktım. Kırmızı plakalı arabayı bıraktım.
Kendim istifa ettim. İkincisi hep savunduğum bir şey vardı. Bu sistem değişmiştir. Artık genel başkanlar cumhurbaşkanı aday olmalıdır. 2018’te daha şubat aylarında sayın kılıçdaroğlu’na gittim. Aday mısın dedim cumhurbaşkanlara. Aday değilim dedim. O zaman benim önüme aş dedim. Ben adayım dedim. Ne benim önüme aştı ne kendisi aday oldu. O zamanlar şunu savunuyordu. Genel başkanlar cumhurbaşkanı adayı olmamalıyı savunuyordu o. Ben olmasını savunuyordu. Bana al Türkiye senin olsun dedi. Cumhurbaşkanı adayı oldu. Kazanırsan Türkçe’yi al.
Ama partiyi vermem dedi. Hangimiz daha koltuk sevdalısıyız acaba sen. Bir düşün bakalım. Ama aranızda sürekli olarak yani chp genel seçimlerinde de bazı videolar izlediğim de chp’nin içinde ayıklanması gereken insanlar var demiştiniz. Gerçi bunların şeylerini soruların cevaplarını verdiğinizde ama şunu merak ediyorum.
Kemal Kılıçdaroğlu ile aranızda bir koltuk sevdası mı var? Sürekli olarak zıt düştünüz. Hayır yok hayır hayır. Hayır asla öyle bir derdim yok. Ama şunu inanıyorum. Parti tabii ki biz yeni bir parti kurduk. Binağımız yok, paramız yok, hazine yardımı yok, belediye yok, kıt imkanlarla. CHP’nin binaları var, paraları var, her şeyi var. Acayip olanakları var. O olanakların binde biri bizde yok. Ben 50 günde bir kamp bak bir şey söyleyeceğim şimdi. CHP 92 de açıldı. 2. Açılışı 1983’te ilk seçim yapıldı. O günden bu sektörde bir sektörü var.
Bu Aram İnce’nin aldığı oydan daha yüksek bir oy var mı? 41 yılda 41 yılda 41 yılın seçim sonuçlarını incele. Bu Aram İnce’nin aldığı oydan daha yüksek bir oy var mı? CHP CHP neyse.
Nasıl? Adam kazandı. Kardeşim bir şey söyleyeceğim. 2014’te kaybettim tabii ki ama o kadar yükseltebildim. Kaç günde yükselttim? 50 günde 50 günde yükselttim ya. 50 günüm daha olsaydı bambaşka bir Türkiye olacaktı. Bak bir şey daha söyleyeceğim. Bir şey daha söyleyeceğim. 2018’de İzmir oy pusulası iki taneydi. Bak İzmir birisi Cumhurbaşkanlığı, öbürü de milletvekilliği. Al öldüm ikiye. Cumhurbaşkanlığı milletvekilliği. Bu listede kim var?
Muharrem İnce milletvekilliğine kim var? Kemal Kılıçdaroğlu. Arada kaç bin oy fark var? 350 bin. Peki İstanbul’da bu listede Muharrem İnce var. Bu listede milletvekilleri var. Arada kaç oy fark var? 900 bin. Türkiye’de CHP kaç aldı? 22. Ben kaç aldım? 30,6. Hakkımı verin ya. Adam kazandı. Adam 2002’de de kazandı. 2004 2007 2009. Buyrun. Seçmen o gece diyor ki Muharrem Bey biz yalnız kaldık diyor.
Yani siz çıkmadınız siz ısrarla bir dakika siz ısrarla diyorsunuz ki ben en çok oyu aldım ama seçmenin bu benim fikrim doğru olabilir yanlış olabilir. Siz bunun için özür dilemediğiniz sürece tekrar seçilen de özür dilerim de bak özür dilerim de seçim bitmiş. Bak seçmen yalnız bırakılmış. Size oy veren seçmen yalnız bırakılmış. Bak arkadaşlar video izlediniz mi? Sakin olun sakin olun. Kurban olurum.
Çok sıcaktandır o tamam. Yani 20 senedir CHP hep kazanıyor değil mi? Ama biz şu anda sizin umutlarınızı yaşarttım. Sizin umutlarınızı ayağa kaldırdım. Sizle beraber yaptık bunu. Haa seçim gecesinde özür diliyorum. Doğru yönetemedim. Özür diliyorum. Şunu yapmalıydım. Yakmalıydım CHP’yi. Özür diliyorum. Bence de teşekkürler. Çok yeterli oldu. Buyurun gitmeliydim. Gitmeliydim. CHP genel merkezinin önüne değerli basın mensupları partime geldim.
50 bin sandıkta seçim sonucu yok veremediler bana. 2. Tura kaldım mı kalmadım mı bilmiyorum. Yapılacak bir şey yok. Evime gidiyorum deseydim 1 milyon kişi orayı yakardı. Kıyamadım ona biliyor musunuz? Haa bir şey söyleyeyim mi? Ben bunu en azından daha dürüstçe olurdu. Yakacaklarını düşünmüyorum açıkçası. Türk halkının oradaki metaneti ne inanıyorum. Hadi ya böyle bir yakarlardı ki bu bir önyargı. Ben buna inanmıyorum. Selkan Bey buyurun. Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan ve Ümit Özdağ da sizin gibi zaman zaman eski partileri
hakkında bir konuşursam bir açıklarsam gibi söylemlerde bulunuyorlar. Sizin de CHP’de görev aldığınız süre boyunca kabullendiğiniz şeyleri eleştirmeniz ne kadar samimi acaba? Yakın zamanda yaptığınız açıklamaları söyleyeceğim. Koyulara yapılan rezidans ve oteller için Rusatlar CHP’den chat raporu AKP’den demiştiniz. Halk TV az önce konuşuldu. Halk TV, KRT, Telebir için her ay düzenli maaş alıyorlar demiştiniz. Soruyorum size ben CHP’de görevliyken bu olaylar yaşanmıyor muydu? Bu olaylar 2002’den beri CHP’de milletvekilisiniz, sonraki dönemde de yine yönetici kadrosundaydınız ve bu olaylar yaşanıyor muydu, yaşanmıyor muydu? Eğer yaşanıyorsa ve bir şey söylemediyseniz bu açıklamanızda ne kadar samimi siz? Teşekkürler. Sağ olun. Bu olaya gittim. Menteşe içerisinde bir çimanto fabrikası var. Yeni bir olay. Yeni yani ben partiden ayrılalı 2 sene oldu. Olay yeni daha. Rusat’ı CHP’li belediye vermiş. Çet’i de AKP vermiş. Marmaris’teki inşaat Rusat CHP’den, Çet AKP’den. Bunlar yeni olaylar. Her geçen benim zamanımda da yaşanıyordu elbet. Yaşanıyordu, yaşanıyordu ama böyle değildi. Ayyuka çıkmamıştı. Ben bunu anlatmaya çalışıyorum. Bu en son verdiğim örnekler ise neden tepki göstermediniz peki? Ben göstermediğimi kim söyledi size? Yani biz duymadık en azından. Şok. Bak, bak bir şey söyleyeyim. Ben partili olarak… Partide muhalif bir isim değil miydim ben? Mesela dokunulmazlıklar konusunda yanlış yapıyorsun. HDP’lileri gösteriyorlar, CHP’lileri içeriye atacaklar. Evet deme dedim.
Ben partide muhalif bir adamdım. Sonra Eren Erdem’i, Enis Berberoğlu’nu CHP milletvekillerinin içeriye attılar. Ben haklı çıktım. Ben bu çizgide bunları zaman zaman kamuoyunun önünde söylüyordum. Zaman zaman MYK’da parti meclisinde söylüyordum. Teşekkür ediyorum. İkinci bölümde hızlıca devam edeceğiz. Çok teşekkürler. Hala çok sıcak mı arka taraf? Evet. Üç bölümdür çözemedik. Nasıl oluyor acaba? Yönetmen söyle bakalım neden soğumuyor bu salon hala? Önce klimada bir sıkıntı varmış. İlk bölümde ikinci bölümde o temizletildi. Sonra AVM saat 10’da klimaları kapatıyormuş. Biz patladık. Sonra insanlar çünkü sıcakta iyice stres yapıyorlar. Sonra nasıl yardımcı ol? Üfleyerek çok iyi. Hangi zamandır geldin? Oğlum yazık adama ya. Siz bayağı bir ağlayacaktınız. Ben oradan koşarak sarılmanızı bekledim. Öyle bir mizansen canlandı gözümde. Sağ ol. İşgalden kurtulursa evet. Kısmet bana da milletvekili teklifi geldi biliyor musunuz? Evet ne yapsam girip bostan mı bütün oyunlarını? O zaman hızlıca başlayalım buyurun hanımefendi. Merhabalar ismim Rahşan. Öncelik olarak hoş geldiniz sayın İnce. Ben bu soruyu babam adına sormak istiyorum. Babamın sizinle ilgili izlenimi şu. Aynen bana şöyle yazmış. Gördüğümüz kadarıyla siz CHP kültürü ile yetişmemiş. Tam tersi CHP ile görünmeyi başarmış.
Bugüne gelmiş bir siyasetçisiniz. Recep Tayyip Erdoğan da sizin gibi yaptı. Milli görüşçüydü. Bir gün baktı olmuyor. Milli görüş gömleğini çıkardı. Geldi ülkenin başına. Siz de CHP’yi karşınızı alırsanız belki ben de RTE gibi başarı elde ederim diye mi düşünüyorsunuz? Bu babamın sorusu. Bence onu bir cevaplayalım hemen. Babam bana haksızlık yapmış. Saygılarımı sevgilerimi iletin lütfen. Ben Cumhuriyet Halk Partisi’ne bir ömrümü verdim. Cumhuriyet Halk Partisi de bana çok şey verdi. 1979 yılında gece zifti erittim. Duvarlara kara olan CHP Ecevit yazdım. O yıldan bu yana partinin baraja takıldığı günlerde il başkanıydım. Cebimde 99 depreminde 300 lira vardı. 250 lirasını partinin sekreterine verdim. Gece sabahlara kadar afiş astım. Rahmetli İsmail Cem’in kampanyasında bütün broşürlerini gençlik kolunda ben da attım. Bir ömür verdim bu partiye. Ben CHP kültürünün ta göbeğinden geliyorum. Ta ortasından geliyorum. Ama CHP kültürü şımarık solculuk değildir. CHP kültürü Atatürk çürükçülüktür. Kuva-i milliye ruhunu taşımaktır. 26 Ağustos’u hissedebilmektir. Ben bu kültürle büyüdüm. Babanıza saygılarımı lütfen. Diğer sorunuzda hızlıca alalım. Hemen sorayım. Bu da benim kendi sorum. Siz biraz önce şey dediniz. Arkadaşlarımızdan bir tanesi size şeyi sordu. Hani yeni bir parti kurdunuz ama burada finans mande desteğini nasıl sağlıyorsunuz dedi. Siz de işte partideki üyelerden sanırım bir aidat alıyorum dediniz. Şimdi ben düşündüğümde mantıklı olarak zaten partideki üyelerin ne kadar bir maaşı var ki size ne kadar aidat veriyorlar. Bugün sizi destekleyen insanlar da zaten evine ekmek götüremeyen insanlar. Sonuçta hepimiz yüksek gelire sahip bir vatandaş değiliz. Benim aklıma şöyle bir şey geliyor. Acaba Millet İttifakı’nı karşı gelmeniz için biri size finansal destek sağlıyor olabilir mi? Ahlaksızlık bu soruyu sormak. Çünkü şöyle ahlaksızlık. Dedim ki partinin hesaplarını açıyorum.
Bir üyeler veriyor demedim. Parti meclisi üyeleri veriyor dedim. Yöneticiler. Bak yöneticinin birisi burada. Profesör. Yöneticinin birisi orada. Yöneticinin birisi burada. Soruya artık ahlak dışı buluyorum. Hesabı açıyorum diyorum. Göstereceğim diyorum. Daha ne diyeyim? Üyeler demedim yöneticiler dedim. 60 parti meclisi var. 15 disiplin kurulu var 75. Bir de ben varım 76. Bu 76 kişi aylık 250 bin liraya ihtiyacımız var bizim. Bu 250 bin lirayı topluyoruz. Siyaset yapıyoruz.
Hesapları herkese açarım diyorum. CHP kültürü babanıza bir de şunu söyleyin. Ben Mustafa Kemal Atatürk demekten gurur duyuyorum. İstanbul CHP il başkanı Mustafa Kemal diyor. Asker arkadaşı gibi. İstanbul milletvekili Mehmet Bekeroğlu Atatürk’e kefer ediyor. Taraf gazetesi Yüksel Taşkır’ın Atatürk aleyinde genel başkan yardımcısı yazdığı yazılar var. Sezgin Tarıkul’un söyledikleri var.
Orhan Sarıbal’ın Bursa milletvekili genel başkan yardımcısı Atatürk’e Dersim katliamcısı dedikleri var. Muharrem İnce mi CHP kültürü? Bunlar mı CHP kültürü? Babam bir de bunları araştırdı. Peki teşekkür ediyorum siz de o partiden geldiniz. Teşekkürler sayın İnce. Ben teşekkür ederim kardeş. Merhabalar ben Yasin Civan. Memleket sevdalısı olduğunuzu söylediniz ama aynı zamanda seçim gecesi CHP’ye gitsem 1 milyon kişi orayı yakardı. Ama CHP’ye sevdan bunun önüne geçti dediniz. CHP sevdanınız memleket sevdasının önüne geçti. Teşekkürler. Hayır hayır. Onu yapsaydım 2019 belediye seçimlerini kazanamazdık. İnsanların sandığa olan güvensizliği artardı. Demokrasiye olan seçim ve değişme ihtimalini olan güvensizliği artardı. Belediye başkan adaylarına haksızlık yapardım. İnsanları sandıktan soğuturdum. Bunları çok düşündüm. İç savaş çıkabilirdi. Sandıktan soğutabilirdim. En iyisi kendimi yakmaktı. Ben onu seçtim.
Bu soruyu sormak ahlaksızlıktır derken sizi kastetmedim. Medyada yazılanları kastettim. O düzeltmeyi de yapayım. İsterseniz program bitiminde CHP telefonumu orada gireyim. Yöntemi size öğreteyim. Çok basit göstereceğim. Geleceksiniz. Yeşiller yatırılan para kırmızılar çekilen para. Şuraya gelin. Ben geleceğe yönelik bir soru sormak istiyorum size. 2023 seçimlerinde ilk tur için aday olacak mısınız yoksa partiniz bir aday çıkartacak mı?
Eğer ikinci tura Recep Tayyip Erdoğan ile Altılı Masanın adayı kalırsa Altılı Masanın adayını destekleyecek misiniz? Destekleyeceğim dedim bunu 50 kere söyledim. Ama ilk birinci turda aday olacağım. 100 bin imza toplamak için bizim partimizde yöntem şu. Önce üyeler adayı belirleyecek. Beni seçerlerse 100 bin imza toplayacağım. Bir milyon da para bulabilirsem birinci turda ben ilk ikiye giremedim diyelim. Onu soruyorsun. Millet İttifakı’nın adayı kaldı Erdoğan kaldı. Tercihimi soruyorsun. Millet İttifakı’nın adayına vereceğim oyumu net. Ama Millet İttifakı ben kalırsam bana verecek mi? Onlara da bunu sor. Mümkün olursa sorarım. Teşekkür ederim. Başkanlık sistemine karşı olduğunuzu evet hayır durumunda söylemiştiniz. Varsayalım ki önümüzdeki seçimlerde siz kazandınız. Kazandığınız zaman başkanlık sistemini kaldıracak mısınız? Birinci sorum bu. Evet dur hemen hemen söyleyeyim. Bakın cumhurbaşkanı seçildi. Bir rektör ataması yapmayacağım. Yetkim olmasına rağmen atamayacağım. Üniversitelere diyeceğim ki hocalar sandık koyun seçin rektörünüzü. Birinci kim gelirse onu atayacağım. O yetkimi kullanmayacağım. Yargıç seçimi var ya danıştığa, yargıtaya, yüksek yargıç. O yetkimi de kullanmayacağım. Örnek olacağım topluma. Kısa süre içerisinde de o yetkilerimi devredeceğim. Tarafsız bir cumhurbaşkanı olarak kalacağım. Teşekkür ederim. İkinci sorum da şu. Ben bir vatandaş olarak neden Muharrem İnce’ye oy vermeliyim? Ve beni nasıl kazanacaksınız? İç siyasette ve dış siyasetteki projeleri nelerdir? Ekonomik anlamda da diğer güçlerde de. Bak iki saattir bunu bekliyorum. Bir kişi proje sormadı bana diyordum. Bak güzel kardeşim. Teşekkür ederim. Bu dosyadan 20 tane var elimde. Örnek olarak birkaç tane getirdim. Örnek olarak. Şimdi bunlardan birisi Türkiye’nin başında bir deprem belası var. Kimse önemsemiyor ama bir deprem.
İsterseniz size verebilirim. Projesi hazır. Türkiye’de bir gıda problemi var. Gıda. Ciddi bir gıda problemi var. Biz 100 maddelik tarım gıda beslenme konusunda bir proje hazırladık. Bütün siyasi partilere gittik. Kim randevu verirse? Bakın Davutoğlu randevu verdi gittim anlattım. Yeniden Refah Partisi randevu verdi gittim anlattım. DSP randevu verdi gittim anlattım. Büyükbirlik Partisi randevu verdi gittim anlattım. Sayın Bahçeli randevu verdi gittim anlattım.
Sayın Kılıçdaroğlu ve Sayın Akşener Genel Başkan Yardımcılar’ı görüşsün dediler. Genel Başkan Yardımcılarımız gitti. Kendileri randevu vermedi. Hiç önemli değil. Bana Bahçeli’ye niye gittin diye bile sordular. Yahu bütün partilere gönderdim bunu. Bak rapor. Türkiye’nin bir su problemi doğacak. 10 yıl sonra. İdda ediyorum Türkiye’nin bu ekonomik kalkınmasını 3,7 milyon hektar alanı sulayacak.
Süresi 3 yıl 15,5 milyar dolarlık bir proje. Türkiye’deki su sorununu çözecek. Türkiye elektronik pazanın ileri teknoloji yapı taşı mikro çift üretilerek dönüşümü nasıl olmalıdır? Onunkisi de burada. Bütün bunları birkaç örnek olarak size getirdim. Bu konuda bütün siyasi parti genel başkanlarına Oğuzhan Bey’in aracılığıyla çağrıda bulunuyorum. Bırakın o onu yaptı bunu yaptı. Gece neredeydin gündüz neredeydin.
Geçin bu işleri gelin proje tartışalım. Bırakın böyle. Palavradan işleri bırakın. Yeni şeyler konuşmalıyız artık yeni eskimiş siyasetçiler bunlar. İklim değişikliği bir numaralı sorunumuz olacak. Uzay madenciliği bir numaralı sorunumuz olacak. Nanoteknoloji bir numaralı sorunumuz olacak. Hatta pico teknolojiye giriyor. Bunlar bizim çok önemli sorunlarımız olacak. Güvenlikle ilgili ciddi sıkıntılarımız var. İnternet anlamında çok ciddi sıkıntılarımız var. Çin bir taraftan Amerika bir taraftan Avrupa Birliği bir taraftan.
Hukuk Devleti ile ilgili sıkıntılarımız var. Hayvan hakları ile ilgili sıkıntılarımız var. Robotlar düşünen robotlar oturuyoruz. Meclis lokantasında çorba kaç lira, tas kebabı kaç lira. Boş işlerle uğraşıyoruz. Özgürlükçü ve liberal ekonomiyi sağlıklı buluyor musunuz? AKP tipi Çin modeli veya Türk modeli denen adı bile belli olmayan ekonomik yaklaşım hakkında düşüncelerinizi merak ediyorum. Bir pandemi yaşadık değil mi? Bu pandemide şunu gördük.
Eğitim, sağlık, tarım piyasanın koşullarına bırakılamaz. Bırakırsan rezil olursun. Yani çocukların tableti yok, uzaktan eğitim vereceksin. Nasıl vereceksin? Demek ki eğitimi, sağlığı hatta lojisti piyasanın koşullarına bırakamayız. Nebahatî denilen adam bir komedyen olabilir ancak. Gözleriyle çözüyor, gönlüyle çözüyor, yüreğiyle çözüyor, beyniyle çözmüyor. Bütün organlarını kullanıyor, beynini kullanmıyor adam. Bakın size dün çıkarttım bu rakamları. Çok ilginçtir.
1 kg süt geçen sene Ağustos’un 26’sında. 6.45 bugün 17 lira. Yüzde 163 artmış. Bu ne demektir biliyor musunuz? SEK’yi satarsan, Sümer Bank’ı satarsan, tarımsal üretimi kısarsan bu noktalara gelirsin. İkinci sorum mu var? Sor hemen hızlıca. Hemen soruyorum. Ben bir stajyer avukatım. Bildiğiniz, duyduğunuz veya şu an duyacağınız üzere stajyer avukatlar asgari ücretin üçte biri oranında çok şanslarsa, yarısı oranında hatta bazıları sadece yol ve yemek ücretini. Bu konuda neler düşünüyorsunuz? Stajyer avukatlar, genç doktorlar ilk kez yoksulluk sınırının altında yaşıyorlar. Siz ne yapacaksınız? Çözeceğiz elbet. Hukuku çözmeden ekonomiyi çözemezsin. Olsam bir şey sorabilir miyim? Konuyla bağlantılı galiba. Çok çok konuyla bağlantılı. Erdoğan yıllarca üstünlerin hukuku değil, hukukudu üstünlüğünü savundu. Geldiğimiz yer bence ortada. Hukuku çözeceğiz derken nasıl çözeceksiniz? Çünkü hukuka uygulanan her şey müdahale sayılıyor ya.
Yani burada avukatlar var benden daha iyi bilirler muhakkak ama ben bunu merak ettim. Mesela ben o mecliste olsaydım, HSK oylamasında CHP’lilerin oy verdiği yere ben oy vermezdim. Peki ben oy vermeyince ne olurdu? Onu anlatayım bakın. CHP’liler, İYİ Partililer AKP’nin adaylarına oy vermiş. Vermeselerdi seçilemiyorlardı. Çünkü nitelikli çoğunluk gerekiyor. Bir elma şekerine tav oldular, HSK’yı teslim ettiler diyorum, teslim. Ben olsaydım o oyu vermezdim diyorum. Önce oradan başlayacağız. Büyük Millet Meclisi, Yüksek Yargıç seçmemeli. Yargıçlar kendi işlerinde seçmeliler bunu. Önce buradan başlamalıyız. Cumhurbaşkanı atama yapmamalı. Yargıçların kendi iç düzenlemesi olmalı bu. Muhtarımızı seçiyoruz, belediye başkanımızı seçiyoruz, milletvekilimizi seçiyoruz, cumhurbaşkanımızı seçiyoruz, koca koca profesörler rektörünü seçemiyor. Bu doğru değil. Bal gibi de bu böyle çözülür. Ben size bir şey anlatıyorum ama hala daha bana muhalefeti savunma derdine düşmüşsünüz.
Oradan da zorla da mikrofon alıyorsunuz. Şuna bakın. Ben niye muhalefetle savunayım? Siz ne yapacaksınız diyorum. Ben size diyorum ki bakın bugün Gülşen tutuklanıyorsa. Peki ben size o zaman şöyle söyleyeyim. Gülşen tutuklanıyor. Sahnede olan bir kadın kendi arasında espri yapıyor. Biz espirin önünü arkasını bilmiyoruz. Siz o zaman niye tweetinize ben buna asla katılmıyorum. Katılmıyorum. Burada da dediğiniz bunu demeye ihtiyacı bile duymanız. İmamatik ve saplıklık yan yana getirilemez. En üstünü meslek lisesiyle de getirilemez. Orada zaten imamatikleri demiyor ki aslında.
Alevilere de hakaret ediliyor. Mum söndü dönüyor. Şu deniyor. Bunu diyenler hiç tutuklanmıyor. Tutuklanmıyor. Aynı şekilde düşünüyorum. Evet. Ama bunu yazarken bir amaya ihtiyacınız olmadığını düşünüyorum. Tane tane anlatayım. Savcı savcı. Baş savcı. HSK şimdi bu savcı daha önce Sedef Kabaş’ı tutuklayan savcı. Gülşen bunu 30 Nisan’da söylemiş. Aradan 5 ay geçmiş.
Kimse görmemiş. Eren diye bir genç sosyal medyada Gülşen’in bu videosunu paylaşmış. Sonra Eren kayıp. Eren’i kimse bulamıyor. Eren neredesin? Çık. Bu savcı kim? Özel yetiştirilmiş bir savcı. Özel yetiştirilmiş. Peki savcı ben Gülşen’i tutuklayacağım diyebilir mi? Diyemez. Baş savcı. Buradaki baş savcı. Baş savcı. Hepiniz silşilmiş savcısınız. Ben diyorum ki tetikçim var bir tane. Seni görevlendirdim diyorum. O savcıya veriyorum.
Peki baş savcıyı kim görevlendiriyor? HSK. Şimdi geldim HSK’ya. Tanev ediyor. Hakim de aynı. Arkadaş teknik tartışmayalım şimdi ben tutuk. Taleb ediyor. Taleb ediyor. Tutuklanmasını taleb ediyor. Hakim tutukluyor. Usul tartışı. Bir dakika. Savcı tutuklanmasını taleb ediyor. Tamamen tamamen varsayım üstünden hareket ediyorsunuz. Bu arada bir dakika. Olayın aksiliğinde tamamen sizinle aynı görüşleyin. Fakat hem bu şekilde ayrı ayrı anlatıp hem de yanlış bir şey yapmıyor. Bu arada bu işin bir şey. Bu işin bir şey. Bu işin bir şey. Bu işin bir şey.
Bu işin bir şey. Bu işin bir şey. Bu işin bir şey.
İki tane de İYİ Parti’ye vermişler. Üç, dört tane de Cumhur İttifakı’na vermişler. Şimdi bu yedi tanesi seçilecek. Ben de diyorum ki burada hainlik var, burada hainlik yaptılar, memleketi sattılar, dinamit koydular Cumhuriyet’in altına. Bir üye sokacağız diye onların adaylarına oy verdiler. 460 oyla seçilmiş AKP’nin adayları. Oylama sonucu orada. Buyurun meclis tutanak girin. Bakın. Niye? Bir üye sokacağım diye.
Peki oy vermeselerdi ne olurdu? İlk turda seçilemezlerdi. Çünkü toplamları 334. Bir üye bizden olsun diye HSK’yı sattılar diyorum. Ben aslında sizin ne yapacağınızı sormuştum. Hani muhalefete toz kondurmayan. Sizi ikna etme şansım yok zaten. Hiç kimse beni ikna edemiyor anladım. Buyurun hanımefendi. Öncelikle merhaba Zeynep ben. 16 yaşındayım bunu belirtmek istedim. Kurban olduğum. Buyur canım neredesin yavrum? Buradayım merhaba.
O oy veremeyecek zaten cevap vermesiniz mi? O daha önemli. Tamam pardon. O geleceğiymiş. Siz memleket partisini kurduğunuzda kaçtı bilmiyorum ama 120 siyasi parti vardı büyük ihtimalle. Şu an öyle. Siz partiyi kurduğunuzda bunların içeriği ne? Güzel biliyor muydunuz? Ve siz de bu 120 partiden farklı yapan şey neyi farklı yapıyorsunuz? Ve 120 tane farklı görüş olabilir mi? 120 partinin 120’sinde seçime girme hakkı yok. Ama 120 farklı… Olabilir dünyanın bütün ülkelerinde var bu. Ben mesela bu programı yapmaya başladığımdan beri özellikle ekip arkadaşlarım aha böyle parti olabilir mi gerçekten genel başkanı bize yazıyor diye geliyorlar. Çok enteresan parti isimleriyle karşı tabii hepsine saygılar. Ne olur ne olmaz diyorum bir gün. Kimi kimden destek alacağı belli değil. Buyurun. Hoş geldiniz tekrardan. Sağ ol kardeşim buyurun. Ben Son Gülbeyaz. Bazı gazetecilerin sizin AK Parti’nin yaptığı yolsuzlukları ifşa alamak yerine sizin AK Parti’ye sattığınızla ilgili iddialar var.
İkinci sorum ise Yalavu İl Genel Meclis Üyesi kardeşiniz Hüseyin İnce 10 kişi tarafından darp edildi yolsuzluk iddiasıyla. Şimdi sizin yolsuzluk iddianız var. Kardeşinizin de yolsuzluk iddiası var. Biz size neden güvenelim? Kardeşimin darp edildiği doğru kardeşim yolsuzluk iddiası için değil. Kardeşim yolsuzluğu var dediği için dövüldü. Onu bir kere düzeltin. Benimle ilgili olan doğru öyle bir iddia var ama ikinci iddianız doğru değil tam tersi. Gelelim ikincisine.
Bana bu iddialarda bulunanlardan birisi Hakan Şükür. Ve Cevheri Güven. Evet. Bunlar kim biliyor musunuz? Bit Yavrusu Teröristler. Bak Y ile başlayan bir şey söyleyeceğim de yakıştıramadığım için Bit Yavrusu Teröristler diyorum. Bak son günü bak bir şey diyeceğim. Var emince bu ülkede iyi atiplerden birisi. İyi kürsü kullananlardan birisi. Hakan Şükür ile o mecliste beraber bulunduk. Hakan Şükür bir yemin etti. Bir daha kürsüye mürsüye çıkamadı.
Hakan Şükür şimdi diyor ki ben diyor onu diyor perişan edecektim ama diyor Erdoğan diyor. Bana bunu yaptırmadı diyor. Ulan sen kimsin be? Senin yedi sülalen gelse seni perişan ederim ben orda. Bu FETÖ’cü Bit Yavrusu kaçmış gitmiş Amerika’ya. Amerika’dan bana sallıyor. Bu FETÖ’cüler her altı ayda bir bana sallar. Benim tam 30 yaşındayken pala bıyıklı simsiyah saçlı bir videom var. ATV’de siyaset meydanında. Onu izlemeni isterim. 30 yaşında bir çocukken FETÖ ile nasıl mücadele ettiğimi çıkışta telefonunu verirsen sana o bidoyu gönderirim. Çok teşekkür ederiz. Şöyle çok özür diliyorum. Neyse abla Muharrem Bey bu arada. Hocam böyle buyurursanız. Şöyle bir gerçek var şimdi bazı kişiler yani birbirlerinin pisliklerini ortaya çıkarırlar. Ben ondan ötürü bazı teröristler ne yazık ki takip ediyorum. Şimdi sizin destekleyenlerin sizin yaptığı şeyleri yanlışları çıkarmazlar. Ya güzel kardeşim bak. Bu Bit Yavrusu. İlgilenen bir şey söylediniz mi? Bu Bit Yavrusu teröristler bir yurt dışına kaçmışlar. 2 oradan sallıyor. Namussuzdur, şerefsizdir, ahlaksızdır. Elinde hangi belge varsa açıklasın. Zahne değil. Teşekkür ederim. Ama bunlarla mücadeleyi bırakacak mısın? Asla tabii. Evet buyurun. Ben Atike Yıldırım. Şöyle bir soru sormak istiyorum. Az önce arkadaşımız orada buradayım. Buyrun. Az önce arkadaşımız 120 tane parti olduğunu söyledi ve 120 farklı görüş olabileceğini söyledi. Ama şimdi bu arkadaşımız da burada. Buyrun.
Az önce arkadaşımız 120 tane parti olduğunu söyledi ve 120 farklı görüş olabileceğini söyledi. Ama şu anda meclisimize baktığımızda hem nüfusumuza göre fazla oranda bir milletvekil sayımız var. Hem de bu milletvekilleri farklı partilerden değil çoğunluğu aynı partiden AK Parti başta olmak üzere. Siz başa gelirseniz seçim barajının düşürülmesiyle ilgili bir çalışmanız olacak mı ve bu kendini seçime sokamayan partilerin daha rahat bir şekilde görüşlerini halka duyurması için ve seçime katılabilmesi için.
Ne gibi çalışmalarınız olacak? Yüzde 10 baraj kenar evrenin koyduğu bir barajdır. 12 Eylül’ün bir ürünüdür. Yüzde 10 baraj hiçbir demokratik ülkede yoktur. Kesinlikle düşürülmelidir. Yeni hazırlanan kanunda düşmüyor mu baraj? Nisandan sonra olduğu zaman 7’ye düşmüş oluyor. Bir soru daha sorun. Atatürk’ün de büyük önem verdi fakat şu anda ülkemizde olmaktan daha çok olmamasıyla bahsettiğimiz kadın erkek eşitliği konusunda partinizin özellikle ne gibi bir çalışması olacak? Bizde fermuar yöntemi var.
Müracaat olması halinde milletvekili listelerini kadın erkek kadın erkek diye sıralayacağız. Herhalde bu bir devrimdir. Hemen onaylayacağız. Mikrofonu bekleyelim buyurun. Merhaba ben kanincasulu. Sedat pekerin iddia olarak ne düşünüyorsunuz?
Bahsi geçen şahıslar hakkında ne yapacaksınız? Teşekkürler. Şimdi bakın arkadaşlar ben Sedat bekeri tanımam. Hayatımda hiç görmedim. Hiç yan yana gelmedim. Hiç karşılaşmadım. Hiç sohbet etmedim. Hiç telefonda konuşmadım. Hiçbir şey bilmiyorum. Fakat ben bunları ciddiye alır mısın? Alırım yani araştırılması lazım. Fetöcü terörist dahi olsa benimle ilgili söylüyorsa bunun da ciddiye alınması lazım. Araştırılması lazım. Sıkıntı yok araştırılmasında.
Yeter ki adil olsun. Yargılanmakta bir sıkıntı yok. Yeter ki adil olsun. 2018 yılı ben cumhurbaşkanı adayım. Sedat peker miting yapıyor Türkiye’de benim aleyhimde Erdoğan lehinde miting yapıyor. Hatta bir yerde çakıştık Elazığ’da. O yapmadı gerçi sonra benim aleyhimde mitingler düzenledi. Reisi seçin dedi. Bunları yaptı. Ama ben şunu diyemem. Bunu ciddiye almıyorum.
Böyle bir şey demem. Gülşen’de hemen harekete geçen savcılar Sedat pekerde neden ortada yok iddialar çok vahim. Büyük iddialar var. Bir şey daha söyleyeyim size. Sıkı durun. AKP sessiz savcılar sessiz. E muhalefet niye sessiz? Ben muhalefeti anlamıyorum. Muhalefet hemen oradan müdahalettir. Buyurun. Daha bugün muhalefette çok tanınan bir milletvekilimiz Yemal Enginyurt tarafından bizzat savcılığa şikayet dilekçesi ihbar dilekçesi niteliğinde verildi. Çok büyük iş yapmış.
Ben milletvekili değilim şu anda. Sedat pekeri vatandaş olarak herhangi bir suç duyurusunda bulunma gereği duydunuz mu? Sedat pekerin meclisteki çalışmayı kastediyorum. Suç duyurusunu değil. Mecliste önerge verilmesi kürsüye çıkılıp konuşulmasını kastettim ben. Muhalefet derken onu kastettim. Muhalefet medyasını da kastediyorum. Hayır haber yok. Hayır yok. Bakın bir şey daha söyleyeyim. Tuğla’yı çekmemiz lazım arkadaşlar. Bakın ben bir öneride bulunuyorum. İtalya’da temiz eller operasyonu nasıl başladı biliyor musunuz? Bu da bir şey daha söyleyeyim. Bu da bir şey daha söyleyeyim.
Bu da bir şey daha söyleyeyim. Bu da bir şey daha söyleyeyim. Bu da bir şey daha söyleyeyim. Bu da bir şey daha söyleyeyim.
Bu da bir şey daha söyleyeyim. Bu da bir şey daha söyleyeyim.
Bu da bir şey daha söyleyeyim. Bu da bir şey daha söyleyeyim. Bu da bir şey daha söyleyeyim.
Bu da bir şey daha söyleyeyim.
Atatürkçülük Atatürk his bir zaman dine de dincilere de düşman değil de vatan ayınlarına düşmanlı sadece ve bu arada bu kaynağa kardeşim üniversiteye bakabilirsin lütfen hanımefendi bakın şimdi dönüp oraya doğal olarak tepkiniz veriyorsunuz beyefendi siz de bakın birisi bir şey söylerken diğeri ona laf atarsa o zaten yayına yansımayacaktır boşu boşuna burada birbirimize eğlemiş oluruz birine karşı çıkacaksanız lütfen mikrofon geldiğinde karşı çıkın ki mikrofonda gelecektir bakın geldi bu 500 kişiyi burada idare etmeye çalışıyorum eğer kendi aramızda rabarbayı devam ettirirsek programa da hizmet etmez soru cevabı da hizmet o mikrofon sana illa ki gelecek mesela oradan o lafı atacağın mikrofon geldiğinde atabilirsin hatta ver mikrofonu hemen beyefendi son lafını atsın buyurun bu çok kekoca bir yaklaşım çünkü herkese zaten mikrofon vereceğiz kimse kendi şovunu yapmasın burada yoksa ben başlarım şovumu yapmaya gerçekten girdiğiniz yerden zor çıkarsınız buyurun susalım buyurun. Öncelikle 36 tane etnik kökenin kardeş ilaniden gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
sahne rahmetle milletle ve özlemle anıyorum ve yad ediyorum işin şov boyutunda değilim yanlış anlamayın anlayacaksınız zaten öncelikle biz burada 36 tane etnik kökenden lazı kürtü üçer kez alev üsünlüsü alev ve araba hepsi var hepimiz tek bilek tek yüreğiz olabilir farklı fikirler olabilir vesaire ama biz kardeşiz bizi zaten bölmek isteyenler bu şekilde oyun oynuyorlar biz kardeşiz. Sade de gelebilir mi? Seninle de kardeşim şunu söylüyorum şimdi kardeşim durun hepiniz kardeşsiniz. Kardeşiz sizinle de kardeşiz sıkıntı yok.
Şimdi şunu söylemek istiyorum 6. Floda deniz gezmiş bakın arkadaşlar deniz gezmiş de bu vatanın evladıdır. Ülkücü bir kardeşimiz vardı ismini anımsayalım çok özür dilerim Allah rahmet eylesin o da bizim kardeşimizdir tamam mı? Biz kardeşiz herkes bu ülkenin tam bağımsızlığını istedi şimdi Atatürk dedi ki bağımsızlık benim. Bak mavi tişörtlü kardeşimle yeşil gömlekli kardeşim bir sonraki vereceğimiz arada size çay ısmarlayayım böyle karşılıklı konuşun müthiş olur hanımefendi buyurun lütfen. Merhaba Kübra ben.
Öncelikle olsan yorum yaptığım için benden nefret etme seni çok seviyorum. Gerçekten 50 derece sıcakta birazdan etkisiyle çok yerlidir. Sayın Muharrem İnce sizler de hoş geldiniz. Ben şöyle söyleyeyim size zamanında oy vermiş bir kişiyim bunu göz ardı etmeden cevap vermenizi rica edeceğim. Dediniz ki ben kıyamadım. Kıyamadım yeterli gelmedi arkadaşım sordu dedi ki kıyamadım mı biraz daha ilerletir misiniz diye. Dediniz ki demokrasiye inanç düşecekti adalete inanç düşecekti sandıkları inanç kalmayacaktı. Şimdi 20 yıldır neredeyse tek adam olarak yönetiliyoruz. Bu ülkede zaten hiçbirimizin böyle bir inancı kalmadı artık ama siz o 50 gün diyorsunuz 50 günde hani başarınız var ya o 50 günde bizi inandırdınız. Biz size inandık ve bu şekilde ilerledi. Sonra işte neredeydiniz konusuna asla gelmeyeceğim. Sadece şunu söylemek istiyorum. Siz bu devleti yönetmeye aday olan bir siyasetçi olarak yarın bir gün bu devletin başına geldiğinizde yine herhangi bir olumsuzluk yaşamış olunuz herhangi mağduriyet ya da sırtınızdan bıçaklama durumunda yine partinize ya da kişilere ya da kendinize orada öz ne ne olduğu önemli değil. Yine kıyamadığınızda bizi yalnız bırakacak mısınız gene siyasete adalete güven azalacak diye gene çıkmayacak mısınız? Çünkü dediniz ya hani oraya 1 milyon kişi yakardı diye bu ülke zaten karışıklığa çok da alışkın bir ülke. Size oy veren çoğunlukla genelde üniversite anlamında söylemiyorum. Genel kültür anlamında az çok eğitimli insanlardı. Yıkmazlardı diye düşünüyorum.
Keşke çıksaydınız. Keşke ben chp ilçesine gidip ki bu arada chp li değilim. Sadece o dönem size oy verdiğim için chp ilçede izlerken keşke biz orada ağlayıp sigaralar yakmasaydık. Keşke çıksaydınız. Bu da bir güven sorunu oluşturuyor. Sorumu sordum zaten cevap verirseniz çok teşekkür ederim. Seçim gecesini yönetemedim. Özür dilerim. Teşekkür ederim. İyi yönetemedim. Bir dakika bitmedi arkadaş. İyi yönetemedim. Hayatımda ilk kez cumhurbaşkanı adayı olmuştum. Bir dahakini öyle yapmam. Merak etme.
Harika bir kampanya götürdüm. Seçim gecesini iyi yönetemedim. Yanımdakiler de bana hata yaptırdı. Ama hata benimdir. Özür dilerim. Chp sayısı ve size verilen oy sayısı o aradaki insan sayısı yok bir dahakine yanımda daha düzgün insanlarla yani o örgütlemeyi güzel yaparsanız eğer. Hayal kırıklığına olmaz. Güven sorun da yaşamaz. Teşekkür ederim. Doğru söylüyorsunuz. Çok teşekkür ederim. Bu arada şöyle pardon lafını biliyorum. Birazcık daha tempoyu artırırsak. Yani sabahı erkenden cn yayına çıkacaksınız. Galiba ama 3. Partta yaparız. Galiba çok fazla soru var. Cevaplarda biraz uzun olduğu için. Buyurun eleştiri açık mısınız? Yarın bir gün iktidara geldiniz ve cumhurbaşkanı olduğunuzda sizi eleştirdiğimizde recep tayyip erdoğan yaptığı gibi bizi hapse atacak mısınız? Ben önceden kusursuzdum. Şimdi tedavi oldum. Mükemmel. Bir dakika bak ya buna insan yuh falan bir şey der ya yuh. Merhabalar benim adım doğukan.
Genel başkanlık seçimini iki kez kaybettiniz. Cumhurbaşkanlığı seçimini de kaybettiniz ve bana destek olmadılar dediniz. Bunların nedeninin parti için siyasi strateji yanlışlığı olduğu açık. Tüm bunlara baktığımızda Putin’e karşı Biden’a karşı yapacağınız siyasi yanlışları öngörüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı olursanız Putin Biden Avrupa Birliği karşısında yapacağınız siyasi strateji noktasında rezil olmayacağınıza Türkiye Cumhuriyeti’ni uçurma sürükleyemeyeceğinizde nasıl inanacağız?
İkinci bir soru var buna bağlı Putin’i Biden’ı Scholes’u ne kadar tanıyorsunuz? Bu isimleri iyi tanıdığınızı nasıl kanıtlarsınız? Bu konularla alakalı kaç makale okudunuz? Yurt dışı veya yurt içinde yazılmış kaç tez okudunuz? Bu tez ve makalelerin başlıkları neler? Diplomanız var mı diye de sormalıydım bence. Onu da sorsaydın. Diplomayı da sorsaydın tam olurdu. Ama eksik sordu. Şimdi bak güzel kardeşim bütün bunların hangisi yani Erdoğan Putin’le yemek yedi diye devlet adamı mı oluyor? Bu nasıl bir soru ya? Tabii ki tanımıyorum. Niye tanıyayım? Yani nereden asker arkadaşım bu benim seçilirsem tanıyacağım. Ne demek yani bu tanıyor musun? Stratejini mi galiba? Tanımadan nasıl aynı masaya oturacaksınız? Başına açıklamadığım bir şey anlatayım sana. Cumhurbaşkanı adayken 30 ülkenin büyük elçileriyle yemek yedim. Tamam mı? Ama tanımıyorsunuz. Bir dakika tanımıyorum orada tanıştık. Hayır o büyük elçilerin bağlı olduğu ülkenin başkanını başbakanını tanımadan bu
şeyi o başbakanlar karşısında savunamaz. Yani aldıkları mesafe kullandıkları matematiği stratejilerini biliyor musunuz diyorlar. Şahsen demiyorlar. Bak bir tane örnek yeter sana. 2002 Cumhurbaşkanı adayken dünyanın en güçlü 30 ülkesinin büyük elçisi benimle yemek yemek istedi. Tamam mı? Birini basının haberi var, birini yok. İngiltere büyük elçisi dedi ki bir soru.
Cumhurbaşkanı seçilirsen s 400leri ne yapacaksın? Şu anda s 400leri herkes biliyor. 2018 de s 400 lafı piyasada yok. Piyasada yok. Yanımda da iki diplomat var. 2 diplomat biri sağımda biri solumda oturuyor. Onlara dedim ki hata yaparsam ayağıma basın, ayağıma basın, devreye girin dedim. Bu garanti verdim onlara. Demek ki tanımıyorsunuz. Önceden çalışmamışsınız dersin. Allah’ım. Bir cevabı tamamen dinler misin? Erdoğan 2002 de kimi tanıyordu?
Ya kasıp paşadaki futbolcuları tanıyor muydu? Karşılaştırma yapmayın ben Erdoğan’a sormadım. Bir saniye tanıyor muydu? Karşılaştırma yapmayın ben size sordum. Geldikten sonra tanırsın. Nereden tanıyacaksın? Tanıyorum. Tanırsın diye bir şey yok. Ben tanıyacağım. Yalnız bu şekilde arkadaşlar sakin olun. Onu tanıyor. Dersinize çalışmadan cumhurbaşkanı adayı olamazsınız. Kardeşim çok sinirlisin. Sakin ol. Bu karşılıkı tartışma değil cevabını bir bitirsin. Ondan sonra dersin ki tatmin olmadım. Bu kadar s 400leri ne yapacaksınız? Dedim ki ben sana bir soru sorayım. S 400ler saldırı silahı mı? Savunma silahı mı? Dedik ki savunma silahı. O zaman biz ülkemize savunma silahı alıyoruz. Sana ne? Seni saldırmak gibi bir niyetin yoksa sana nedir? Ben yurt dışı gezilerimde, Avrupa parlamentosunda milletvekilleriyle görüşmelerimde, Amerikan temsilciler meclisindeki milletvekilleriyle görüşmelerimde şahitlerini veririm AKP milletvekillerinin. Onlar sana benim kıvrak zekamla o yabancı milletvekillerini nasıl mars ettiğimi sana tek tek anlatırlar. Sizi anlatın onlar değil. Anlatıyorum işte bak s 400 de bir cevap yetti. Amerika’da Ermeni soykırımı hakkında ne düşünüyorsunuzdir? Kapitolda oluyor bu. Bunu bir gazetede sorar. Milletvekiliydi soran Ermeni soykırımı hakkında ne düşünüyorsunuzdir? Dedim ki bak anlatayım sana bir Naziler Yahudilere soykırım yaptı. Yahudilerin silahı var mıydı? Yoktu. Partisi var mıydı? Yoktu. Örgütü var mıydı? Yoktu. Yahudiler evinde oturuyordu. Peki Yahudiler Almanya’yı sırtından vurdu mu? Hayır.
Komşularıyla iş birliği yaptı mı? Hayır. Naziler geldi Yahudiler kesti. Peki Ermenilerle bizim aramızda olanlar aynı mı dedim. Nasıl yani dedi. Ermeniler Ruslarla iş birliği yaptı. Osmanlı’yı arkadan vurdu. Partileri vardı. Ordu silahları vardı. Aramızda kötü muamele oldu. Soykırım değil bu dedim. Bir şey daha söyleyeyim sana duygusal bir şey anlatayım mı dedim. Anlat dedi. Şu anda Türkiye’de 70 bin Ermenistan vatandaşı Türk çocuklarına bakıyor dedim.
Biz Türkler Ermenilere karşı kin duysak çocuklarımızı Ermenilere teslim etmeyiz dedim. Bir şey daha söyleyeyim dedim. Dağlar siz ne dağlarsınız? Kardan kemer bağlarsınız. Cül sizde sümbül sizde siz ne diye ağlarsınız. Biz Türkler dedim. Dağlara taşlara Türkiye akan bir millet soykırım yapmış olamaz dedim. Bekleyeceksin bak sen hangi konu dersen de. İster petrol ister nükleer enerji ister Ermeni soykırımı ister S400 tamam mı? Recep abim prom turdan mı? İster
Muharebince takır takır takır takır takır takır takır takır.
Lafları konuş. Tatmin oldun mu sorunun üstüne ekleme yapma çünkü bence cevaptı bu tatmin oldun mu olmadıysam soruma cevap vermedi bu konularla alakalı hangi tezleri incelediniz hangi makaleleri okudunuz başlı başlı. Teşekkürler soru değil bu kitabın sayfasını da sorarsın şimdi yakında. Ne olur beni anlayışlı karşılayın çünkü burada bir karşılıkta okumuyorum yalnız kitap okuyorum onu da söyle. Togan’dan çıkınca bir tv tatlı hiç tatmin olmadım de lütfen öyle yaz konuyu kapatalım buyurun. Abi söz hakkı için teşekkür ederim.
Canan Muratoğlu sayın ince bildiğiniz üzere şu anda ülkece bir mülteci problemiyle uğraşıyoruz ve sorumda bu mülteci problemiyle alakalı bazı partilerin mültecileri göndermek gibi politikaları var. Sizce bu partiler iktidar gelirse bu mültecileri göndürebilir mi gönderseler dahi birleşmiş milletler bu duruma tepkisiz kalır mı? Birincisi bu ikincisi de ilk başta sözünüzün başında seçimler ikinci tura giderse Erdoğan’ın karşısında kim çıkarsa ona oy verin dediniz. Sorum şudur ki altılı masa ve diğer yan partiler olmak üzere sayın Erdoğan’ı yıkmak istiyorsunuz. Bu kadar partinin ve siyasetçinin Erdoğan hükümetini yıkmak istemezsiniz sebebi nedir? Sizce yıkabilir misiniz? Teşekkürler buyurun şimdi bakın doğruya doğru yanlışa yanlış demek gibi bir huyum var benim. Örneğin Libya politikasını destekliyorum hükümetin ben destekliyorum doğru buluyorum. Mavi vatanda var olmalıyız. Akdeniz’in karşısında var olmazsak Akdeniz’deki egemenliğimizi kaybedebiliriz. Akdeniz’de bir kara devleti olabiliriz. Antalya körfeşi körfezine sıkışmış bir devlet kalabiliriz.
Oysa orada doğal gaz yatakları var oradan enerji kaynakları geçecek enerji atları geçecek. Ben doğru buluyorum CHP doğru bulmuyor. Reto’yu veriyorum ben doğru buluyorum. Azerbaycan politikasını doğru buluyorum. Destek olmalıyız Azerbaycan’a sonuna kadar ölümüne ama Suriye politikasını doğru bulmuyorum. Baştan sona doğru bulmuyorum. Emel caminde namaz kılarızdan tutta katil esete kadar. Bakın üç temel yanlış var. Üç temelen bir açık kapı politikası yanlıştır. Van’dan girmek serbest Afganistan’dan gel Van’dan girmek serbest.
Kapı kuleden çıkmak yasak. Batıdan çıkamıyorsun. Türkiye’de kalır. Birincisi açık kapı politikası. İkincisi hukuki statüsüne bakmadan yardım etmemiz. Bir, Birleşmiş Milletler kararlarına göre sana sığınan hukuki statüsü belli kişilere yardım etmeye mecbursun. Ama biz bu hukuki statüye bakmıyoruz. Herkese kim gelirse bu yanlıştır. Üçüncüsü geri dönüş politikamız yok. Mesela bir tane örnek vereyim. Ramazan bayramında gidiyor Halep’e 10 gün kalıyor sonra geri dönüyor. Ya sen ne diye gitmiyorsun Suriye’ye güvenlik kaygılarından dolayı gitmiyorsun. E 10 gün kaldın. Var emince cumhurbaşkan olursa bayramda gittin mi kapıyı kapatırım bir daha almam. Suça karıştın mı kapının önüne atarım. Dolduracağız göndereceğiz. Çaresi yok. Teşekkürler. Göndereceğiz. Buyurun hanımefendi. Ben Selin Çubukcu gazetecilik öğrencisiyim. Öncelikle ilk bölümde 2017’deki mühürsüz oyları söylemiştiniz. Takdir edersiniz ki ülkemizde 2002’den beri birçok seçim oldu. Fazla fazla seçim oldu. Ben de 2018 sanıp el kaldırmıştım. Biraz azarladınız bizi. O yüzden özür dilerim. Suriye alalım. Suriye’deki geri gönderme politikanızı biliyorum. Daha önce de açıklamıştınız. Dinledim. Benim sorum şu siz de söylediniz. İklim krizinden sonra dünyanın genelinde bir göç dalgası başlayacak. Bu göç dalgasının Türkiye’ye etkileri nasıl olacak?
Ve siz bunun bugünkü kadar etkilenmemesi için neler yapacaksınız? Teşekkür ederim. Teşekkürler. Dünyanın önünde çok katılıyorum. Size azarladıysam özür dilerim. Azarladığımı sanmıyorum. Ben öğrencilerimi hiç azarlamadım. Öğrencilerle ilişkim hala devam eder. Ben şuna bir cevap vereyim mi? Dünyanın önündeki problemler belli. Bunlardan birisi iklim, birisi de göç. En önemli iki problem belki de çok haklısınız. İklim değişiklikleri arttıkça göçler başlayacak su.
Onun için dedim bakın Türkiye’nin önünde ciddi bir su problemi var dedim. Bakın burada 3 yılda 15,5 milyar dolar para harcayarak, 15,5 milyar dolar para ne kadar biliyor musunuz? Kanal İstanbul kadar. Bunu harcarsak 3,7 milyon hektar tarım alanını değiştirebiliyoruz, dönüştürebiliyoruz. Bu suyu su problemini çözemezsek, göç problemi de bunun üzerine eklendiğinde, işte kıtlık o zaman gelecek. Benden başka da bu su krizini, gıda krizini konuşan hiçbir siyasetçi görmedim daha. Teşekkürler buyurun. İsmim Aylin. Öncelikle herkese iyi akşamlar. Ben son dönemlerde çok olan bir konuyla alakalı kadın cinayetlere alakalı bir şey sormak istiyorum. Bununla alakalı nasıl tabir edilir bilmiyorum. Şu an çok heyecanlıyım, çok teşekkür ederim. Ne yapmayı planlıyorsunuz bununla alakalı caydırıcı bir yargı sistemi ya da bir yönetimi olacak mı? Çünkü bu konu biliyorsunuz ki hani çok fazla gündeme geliyor ama hemen unutuluyor. Ben bunu sormak istiyordum. Teşekkür ederim tekrar. %100 katılıyorum size. Partimizin ilkelerinden birisi bu. Kadına şiddet ve çocuk istismarını yüksek sesle kınayacağız diye. Ben de iki kız torun dedesi olarak bu konuda her yerde duyarlılık oluşturmaya çalışıyorum. Kesinlikle ve kesinlikle önce cezalar bir artırılmalı. Eğitim ayağı var bunun tabii ki uzun vadede.
Sonuçta unutmayalım ki bu kadınları öldüren erkekler onları da bir kadın yetiştirdi, bir anne yetiştirdi. Bu çocuk birisi çok cinsiyetçi oldu dedi. Kim o? Ben dedi sadece annemi yetiştirdim. Genelde anneler yetiştiriyor tabii çok cinsiyetçi değil de bu anneleri suçlamak anlamında söylemedi. Suçlamadığınızı biliyorum da sonuçta kadın erkek birlikte bir çocuk yetiştiriyor. Bir kadın beni öyle yetiştirmedi de beni annem yetiştirdi vallahi. Babam yoktu zaten ya gezdiriyordu şoförlük yapıyordu yani.
Ya size katılıyorum yani ne demek istediğimi anladınız herhalde. Suçlama anlamında söylemedim. Çok fazla soru var almadığımız. Bence bir üçüncü part daha yaparız. Yapmayalım birkaç soru daha alalım kapatalım. Aa yıkılırlar beni burada gebertirler. E o zaman kapatın bir ara daha yapalım. Görmeye çalışıyorum. Halledeceğiz teşekkür ederim. Oradan bana veriyorsun ediyorsun deyip artistlik yapmasın. Neredesin lan?
Kim dedi oğlum? Dur çok sıcak oğlum bu. Benim yarın doğum günüm. Ben bu gece sırf hani böyle doğum günüme de sınır giyeyim diye gelmek istiyorum. Kutlu olsun kaç oldun? 23 oldum. Abi şöyle en güzel çektim seni. Dur dönüşte dönüşte finalde yapalım finalde konuş. Abi şöyle de. Tamam finalde finalde. Kurban olurum teşekkür ederim. Çıkışta yapalım. Allah açarsın çok. Eyvallah. Kameraya bak abi. Baktım baktım hadi patlatma beni. Çok sıcak bir şakada. Çok zor bir sorun var bu halde bence.
Ha öyle mi? Tamam tamam.
Zaten konu değil mi bu? Bugün mü? Bilgilerle dolu oğlum bu kartlar. Bak boş. Salak gibi kendimi ifşa ettiğim için şimdi bunu da yapamıyorum. Böyle falan yapıyorum işte. Hızlıca cevap alacağız hızlıca soru soracağız. Elimizden geldiğince bu partı artık dolu dolu sorularla bitirmeye çalışacağız. Buyurun beyefendi. Adım Doğukan Siyaset Bilimi 2. Sınıf Öğrencisiyim. Sayın Muharrem İnciye de sorum. Daha önce bir programda yerli otomobil hakkında devam ettirmeyeceğini zaman kaybı olduğunu söylediniz.
İktidara gelirseniz devam ettirecek misiniz? Ekonomize bir nebze de olsa can verecek yerli otomobilizi devam ettirmeye düşünür müsünüz? Hala aynı fikirde misiniz? Şöyle dedim tercihin yanlış olduğunu söyledim. Elektrikli araçlara yatırım yapılması gerektiğini ve müteahhitlik hizmetlerinde Türkiye’nin iyi olduğunu ve bunun için markalaşmak gerektiğini ve iş makinaları konusuna yatırım yapsak daha iyi olur diye söyledim. Konuda çok kafa yormuş birisi olarak konuşuyorum. Bir fizik bilen birisi olarak konuşuyorum. Bilime yakın birisi olarak konuşuyorum.
Elimin tersiyle itmedim yerli otomobili. Ama elektrikli ve iş makinaları konusu öncelikli olmalı. Türkiye’nin yararına dedim. Bir öngörüde bulundum. Bir yol açtım Türkiye’nin önüne. Teşekkür ederiz. Hemen diğer soruyu alalım. Buyurun. Merhaba Muharrem Bey. Benim sorum siz daha önce saraya giden CHP’li meselesi açıldığı zaman ilk. %99 ihtimalle emin olduğunuz bir isim olduğunu ve bunun da bir CHP Genel Başkan Yardımcısı olduğunu söylemiştiniz. Ama daha sonra bu konu unutuldu. İki yıldır neredeyse konuşulmuyor. Bununla ilgili bir gelişme var mı? Dava da açmıştım zaten. Bir ben dava açtım. Dava sürüyor.
CHP dava açamadı. İki Erdoğan çıktı. Dedi ki ben Cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum. Sen koyuyor musun dedi ortaya bir şey. Sonra CHP’den açıklama yapıldı. Biz Muharrem İnce’yi kastetmedik dediler. Sonra Rami Turan bunu yazan gazeteci benden özür diledi. Konu da kapandı. Dolayısıyla benim olmadığım anlaşıldı. Kim olduğunu… Dava sürüyor. Dava sürüyor. Bir isim var demiştiniz. %99. Arkadaşım dava sürüyor. Bunu söylediğinizde ama bütün CHP Genel Başkan…
Benim olmadığımı CHP yönetimi açıkladı üç kişi. Kastettiğimiz kişi Muharrem İnce değil dediler. Bunlar açıkladı. Ben bunu sormuyorum zaten. Buna rağmen ben dava mı açtım. Dava sürüyor. Teşekkür ederim. Buyurun. Gazeteci, Sevan Kızarsan ben. İBB Başkanı Ekrem Yomoglu’yla olan dostunuz, arkadaşlığınızı hepimiz biliyoruz. Geçenlerde şöyle bir açıklama yaptınız siz. İBB’de iş bulmak istiyorsanız önce HDP’li olmalısınız diye.
Bu açıklamanızı Yeni Şafak, Yeni Akit çok şu şekilde verdi. Muharrem İnce yine muhalefeti delmeye devam ediyor. İşte bizim yapamadığımızı yapıyorlar diye. Yani yarın öbür gün İmamoğlu eğer kayyuma tanırsa böyle bir risk de konuşuluyor. Siz bu açıklamanız işte Yeni Şafak, Yeni Akit’in bu şekilde sizin açıklamanızı kullanması… durumunda vicdanen bir sorumluluk hisseder misiniz? İmamoğlu aynı zamanda arkadaşınız, dostunuz olan bir insan. Hiçbir sorumluluk hissetmem. Eğer de burada CHP Gençlik Kolları’nda çalışan kardeşlerim vardır. Onların babalarıyla yaşadım ben. Ben de CHP’nin Gençlik Kolları’nda çalıştım. Sadece Ankara’da, İstanbul’da baksınlar bakalım kaç tane yönetici CHP’li Ankara Belediyesi’ne dahil. İstanbul’da da kaç tanesi CHP’li, kaç tanesi Büyükbirlik Partili, kaç tanesi İYİ Partili, kaç tanesi… bir baksınlar çevrelerine. Vicdanları rahat ediyorsa benim etmiyor. Onlara ne diyorsa bir baksınlar. Başka sözüm yok. Teşekkürler. Buyurun. Amin İsmailov. Az önce de bahsettim size. Benim iki sorum olacaktır. Birincisi, siz bütün Erdoğan’ın yapmış olduğu birçok şeyleri eleştiriyorsunuz. Ama bence Türk dünyasının en çok böyle birleştiği dönemdir. Şu dönem. Ve az önce yine bir arkadaşımız soru sordu. Daha doğrusu Rusya meselesinde bir soru sorar için şunu söyledi. Dedi ki siz ne kadar tanıyorsunuz? Ben o soruyu öyle o şekilde değil, şu şekilde soracağım. Rusya-Ukrayna meselesinde siz bir cumhurbaşkan olsaydınız, kimin yanında dururdunuz? Bir. İkincisi, cem evlerine ibadethane statüsü verecek misiniz?
Cumhurbaşkanı seçirirsem 45 gün içerisinde cem evlerine ibadethane statüsünü vereceğim. Kararnameyle vereceğim. Hemen. Aleviler’e haksızlık yapıyor Türkiye Cumhuriyeti yapılan haksızlıktır. Böyle bir şey olamaz. Vergi vereceksin, askere gideceksin, şehit olacaksın. Ama bir inanç grubu kendisinin o mekanı ibadethane olarak tanımlıyorsa devlete bunu tanımak düşer. Ben Aleviler’e bu konuda haksızlık yapıldığına inanıyorum. Yüksek sesle dile getiriyorum bunu. Aleviler’e yapılan bu haksızlığı anlamak için Alevi olmaya gerek yok. İnsan olmak, demokrat olmak yeterlidir. Bazen Alevi olup da sahip çıkamayanlar bile olabilir. Hani bir söz vardır ya, tut ki yadigar kaldı sana Zülfikar, sende Ali’nin yüreği yoksa Zülfikar neye yarar derler. Şey Rusya, Ukrayna konusunda devletimizin duruşu doğrudur, bu politika doğrudur. Aynı politikayı bu şekilde devam ettirirdim. Teşekkürler. Buyurun. Merhabalar, İsmail Işlık ben de. Şunu sormak istiyorum. Özellikle 2015 yılından sonra CHP’nin içerisinde ismi çok anılan, çok sevilerek anlanan zaten bu Cumhurbaşkanlığı adaylık sürecine kadar geldi. Ben 2018 yılından sonraki kısımda şunu sormak istiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığında aday gösterilmeyi bekliyor muydunuz ya da öyle bir beklentiniz var mıydı? Çünkü İstanbul’da 80 vilayeti bir kenara bırakırsak çok kritik bir şehir olduğunu geçtiğimiz seçimlerde de gördük. Ben bunu sormak istiyorum. Teşekkür ederim. Böyle bir şey olmadı ama şunu söyledim. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayımızı örgütümüz seçsindir. 85 bin, 90 bin civarı üyesi vardı İstanbul CHP’nin. Sandık koyulursa dedim.
Üyeler seçerse aday olurum dedim. Atamayla olmam dedim. Üyeler seçerse olurum dedim. Bugün de aynı sözlümün arkasındayım. Öyle bir şey olmalı. Cumhurbaşkanı adayı da öyle belirlenmelidir. Onu hep söyledim. Bugün de aynı şeyleri söylüyorum. İstanbul Belediye Başkanlığına aday olayım demedim. Ama sandık koyarsanız aday olurum dedim. Sandık koymadılar. Benim işim de bitti zaten. Teşekkür ederim. Buyurun bir saniye buyurun.
Partinizin hedefleri arasında ve CHP’de bulunduğunuz dönemde söylenenlere göre bireysel silahlanmaya karşısınız. Ve şu anki partinizin ruhsatlı silah alma işlemlerini zorlaştırılacağını bu konuda adımlar atacağınızı söylüyorsunuz. Fakat tüm bunlara rağmen adınıza 3 tane tabanca 1 tane de tüfek var. Bu ülkede kolluk kuvvetlerinin olaya geç gelmesi yüzünden insanlar kendini korumak için silahlanmayıp ölmek zorunda mı? Ayrıca unutulmamalıdır ki bugün buralarda olma sebebimiz kendi silahlarıyla savaşa katılan körlerini koruyan Türk milletidir.
Siz de program başında mücadele için Atatürk’ün halktan at, katır, silah vesaire topladığını söylediniz. Bireysel silahlanma ülkede fazlasıyla zor ve zahmetliyken buna karşı alacağız dediğiniz önlemler nelerdir ve buna karşı çıkmak zararlı değil midir? Benim silahımın olduğunu mal varlığımdan biliyorsunuz. Çünkü mal varlığımda beyan ediyorum. Beyan etmesem de olur. Mal varlığımı siz bilmek zorunda da değilsiniz. Mal varlığımı verirsin büyük millet meclisinde kasaya korarlar. Senin hiç haberin olmaz.
Ama Muharrem İnci öyle şeffaf bir adam ki milletvekilliği yaptığı dönemlerde her Aralık ayında mal beyanını Yalova Yerel Gazetelerine verdi. Silahın var mı var? Bireysel silahlanma olmalı mı? Olmamalı. Sende niye var diyeceksin? Ben sıkıntılı bir adamım. Ben korunuyorum devlet tarafından zaten. Ben terö örgütlerinin hedefindeyim. Benim Ankara’da bir koruma kurulu var. Yılda bir kez toplanıyor. Hangi kişinin kaç kişiyle nasıl korunacağını belirliyor. Ben buraya hiç müdahale etmiyorum.
Mesaiyi azalt diyorum. Mesaiyi arttır diyorum. Devletim ne verirse o polisler beni koruyorlar. Ama benim evim var. Ben köyde yalnız başıma kalıyorum. Tek başıma evde. Benim olacak arkadaş. Ben terö örgütlerinin hedefindeyim. Kimse kusura bakmasın. Öyle kıvıramayacağım. Var mı diyorsan var. Herhangi birisi bana da saldırabilir ama benim evimde bir tabanca yok. Senin terö örgütlerin hedefinde değilsin. Listede öldürülecekler listesi yoksun. Sana hiç suikast ihbarı olmadı. Bana Elazığ’da miting yaparken suikast ihbarı oldu. Her taraf keskin nişancılarla beni korudu.
Senin durumunla benim durumum aynı değil. Kusura bakma yani. Köyde tek başıma benim silahım var arkadaş. Saklamıyorum yani. Bu konuda benim size zaten lafım yok. Bu konuda şundan bahsediyorum. Ülkede bu kadar mülteci sorunu varken, mülteciler tarafından gençlerimiz öldürülmüşken benim yaşıtlarım öldürüldü. 17-18 yaşındaki insanlar. Bu insanların suçu polisin olaya geç gelmesi miydi? Biz neden kendimizi koruyamıyoruz? Bugün 20-30 yaşındaki kadın da kendini koruyamıyor. Benim silahımı mı soruyorsun yoksa mültecilerin durumunu mu soruyorsun? Hayır, ben genel olarak kendimizi koruyamamaktan bahsediyorum. Güvenlik zafiyetimiz var evet doğru söylüyorsunuz. Ona katılıyorum. Yani mülteciler, sığınmacılar, sokaklarda cirit atıyor. Her 10 kişiden birisi sığınmacı. Terörist mi belli değil. Bilmiyoruz. Bu konulardaki kaygılarınıza katılıyorum elbette. Peki bu güvenlik sorunu silah taşımalarına bir bahane değil mi diyorsunuz? Gerektirmiyor. Anladım teşekkür ederim. Risk aynı değil sizinle benim riskim aynı değil. Onu söyledim sadece.
CHP’den istifa ettiğinizde lider sultasından parti tüzüğünden şikayetçiydiniz. Parti içi demokrasiden. Daha sonra memleket partisini kurduğunuzda ise bunu muazzam bir tüzük oluşturduğunuzu demokrasi anlamında. Parti içi demokrasi anlamında ve buna Avrupa’ya örnek olacağını söylediniz. Daha sonra parti içerisinde bir kriz yaşandı. İstifa depremi oldu ve olağanüstü kurultaya gittiniz ve burada blog liste kullandınız. Blog liste anti demokratiktir. Parti içi demokrasiyi zayıflatır ve lider sultasını güçlendirir. Burada kendinize çelişmiyor musunuz? Bunu merak ettiniz.
Hayır çelişmiyoruz. Blog listeyi sürekli hale getirmedik. Olağanüstü kurultayda kullanılabilir şansı verdik sadece. Çünkü 60 kişilik parti meclisinin zaten 47-48 tanesi duruyordu. Onlar zaten iki yıllığına seçilmişlerdi. Onları yeniden yazmaya mecburduk zaten. O bir 12 kişi için olacaktı. O da bir kriz olduğu için. Geçici bir süreline geçici bir maddedir o. Sürekli bir madde değildir. Çelişki olduğunu sanmıyorum. Teşekkür ederim. Buyurun.
2013 yılında Twitter hesabınızda Çin Komünist Partisi’nin kurulduğu binay yazısı altında bu binanın önünde takım elbisenizle fotoğraf çekilmişsiniz ve paylaşmışsınız. 2021 yılına geldiğimizde attığınız tweet ile Çin Dişişleri Bakanı’nın Ankara’ya gelmesi ile Uyghur Türklerine yapılan zulme sessiz kalındığını işaret ederek iktidarı ve milliyetçileri suçlamışsınız. Şimdi size soruyorum. 2013 yılında Uyghur Türklerine zulm edilmiyor muydu? Eğer ediliyordu diyorsanız o zaman neden bu zulme sessiz kaldınız? Veyahut o dönem neden Twitter’da böyle bir paylaşımda bulundunuz? O zaman komünistinizle şimdi milliyetçim oldunuz? Doğru bir soru değil. Ben Amerika’ya gittiğimde Beyaz Sarayı’nın önünde de fotoğrafım var benim. O zaman ben Biden’ı destekliyor muyum? Çin’e bir resmi ziyarete gittik. Çinli yetkililerle görüştük. Oradan Uyghur’a da gittik. Uyghur bölgesine de gittik. Çincian’a da gittik. Hatta acayip soğuk bir gündü. O acayip hayatımda gördüğüm en kötü soğuk oradaydı. Bir resmi ziyarete çekilmiş fotoğrafı benim komünist olduğumu, benim Çin’i desteklediğim anlamı çıkmaz.
Bu yanlış bir şey bu yani. Ben öndeki katedralin önünde de fotoğrafım var. Hristiyan mıyım ben? Bu mantık doğru bir mantık değil. Ben Uyghur Türklerinin arkasındayım. Onları destekliyorum. Şu an iktidarı ve milliyetçileri suçlamışsınız ya 2021’de. Orada fotoğrafım var komünistin. Doğru değil ki bu arkadaşım ya. Ben sordum sadece. Beyaz Sarayı’nın önünde de fotoğrafım var. Ne yapacağız şimdi? Yunan parlamentosunda da gittim. Orada da var. Yunan parlamentosunda da gittim. Orada konuşma yaptım.
Tamam komünist değilim diyor sana sorun yok. Komünist değilim diyor. Komünist de olabilirsiniz bu arada. Yani ben sadece hani o zaman acaba komünistinize. Olsam sana mı soracağım hayret bir şey ya? Yok yok o zaman komünistiniz acaba şimdi milliyetçi mi olduğunuz yoksa. Ama yani şimdi sen orada fotoğrafım var. Evet çok daha böyle mutlu. Ne yapayım yani çektirmeyeyim mi? Çin setinde de fotoğrafım var benim. Tamamdır teşekkür ederim. Hayret bir şeysin ya. Bir dakika ben mi haklıyım? Çocuklar ya bir şey merak ediyorum ya. Ben mi haklıyım Yiğit mi haklı? Sen haklısın diyenler parmağım. Ben haklıysam parmağa kaldırın.
Yiğit haklı diyenler Yiğit yendim seni. He geç o işi geç. Yiğit çıkışta fotoğraf çektirelim. Buyurun. 1845 yılında açılan Sultan Abdül Aziz’in açtığı, Mustafa Kemal Paşa’nın Gıptağ’yla baktığı, Keşke manastır askeri idadesinde değil de kuleli askeri sesinde okuduğum dediği, Efsane komutanlar Osman Pamukoğlu, İlker Başbu, Atilla Uğur gibi komutanları o okuldan çıkaran okulu Açacak mısınız tekrar iktidara geldiğinizde sorun budur.
Kesinlikle açacağız. Şöyle şundan dolayı açacağız. Niye kapatıyorsun askeri liseleri? Buradan çıkanlar darbeci oluyor. Sivil liselerden çıkan darbeci yok mu? Böyle bir mantık olmaz. Yani o zaman FETÖ’cü hakimler vardı, FETÖ’cü savcılar vardı. O zaman hukuk fakültelerinde kapatalım. Yani FETÖ’cü doktorlar vardı. O zaman tıp fakültelerinde kapatalım. FETÖ’cü subaylar var diye kuleli askeri lisesini kapatmak.
Yani nasıl diyeyim sana, güreşçi vakıfbank yönetim kurulu üyesi yapan adamlar bunu da yapar ya. Teşekkürler. Abi babanla tanışmak isterim bu arada. Tamam teşekkür ederim. Buyurun. Yayının başında iktidarla muhalefetin ortak olduğunu iddia ettiniz. Bu sizin beyanınızdı. Bu iddianız kapsamında şu an muhalefette olan, yer alan tüm siyasetçileri zan altında bıraktığınızı düşünüyor musunuz? Ve ikinci sorumda bu bağlamda iktidar ve muhalefet ortaklığını bugün dile getirebiliyorken daha öncesinde bu durumun bilincinde olarak muhalefetlik-i cehvet tarafında mı bulunuruz?
Bu durumun bilincinde değil miydiniz? Bak güzel kardeşim, sayılarıyla, örnekleriyle anlattım sana. Ben sana bunu örne- meclis tutanaklarından anlatıyorum. Zan altında bırakmıyorum ya, doğrudan söylüyorum. Doğrudan direkt bodoslama söylüyorum. Ne zan altında ya? İşbirlikçiler diyorum, nokta. Bir gün Pamukova’da bir konuşma yaptım. Savcı benim hakkımda dava açmış. Aynen şöyle yazmış. Muharrem İnce hükümeti yıpratıcı davranışlarda bulundu diyor. Yıpratıcı konuşmalar yaptı.
Meclis kürsüsüne çıktım. Ey savcı dedim. Doğru yaz, doğru yaz yazdıklarını. Ben hükümeti yıpratmak istemiyorum. Yıkmak istiyorum dedim, yıkmak. Yıkmak istiyorum ya. Ne zan altında bırakması ya? Doğrudan söylüyorum. Bu iktidar, bu muhalefet yargıda işbirlikçidir. Yargıyı mahvetmişlerdir. Yargıyı Erdoğan’a birlikte teslim etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerine dinamit koymuşlardır. Zaman yok. Doğrudan söylüyorum. Buyurun beyefendi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ikinci kez Cumhurbaşkanı oldu. Üçüncü kez tekrardan aday olacak. Siz bunu nasıl karşılıyorsunuz? Anayasada bunun karşılığı yok biliyorsunuz. Birinci sorum bu. İkinci sorum da huzur hakkı diye bir şey var. İster diyelim ki iktidarda olsun, ister de muhalefette olsun bir kısım kesim var. Bunlar elit kesim. Halkın yani şuradaki kaç tane arkadaşımız var, 500 tane arkadaşımız var.
Belki evine gidecek parası olmayan insanlar var burada. Bu insanlar ayda 500 bin lira, 600 bin lira maaş alıyorlar. Misal diyelim ki PTT’nin yönetim kurulundalar. Atıyorum Kiptaş’talar, TÜGVA’dalar, Ensar Vakfı’ndalar bunlar. Veya bir örnek daha vereceğim. Bu sizi de ilgilendiriyor. Buradan örnek isteyeceğim. Siz de buradan faydalandınız mı? Bunu da merak ediyorum. Türkiye İş Bankası. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye İş Bankası’nın %28’den fazla hissesine sahip ve Cumhuriyet Halk Partisi 4 tane yönetim kuruluna üye seçebiliyor buradan. Buradaki üyeler aynı şekilde huzur hakkı alıyorlar. Yani burada bir çelişki var. Halka da burada seslenmek istiyorum. Bizim aklımızda dalgamı geçiyorlar. Yani böyle bir sorun var. Buna ne cevap verirsiniz? Bunu merak ediyorum yani. Cumhurbaşkanlığı seçimini de tekrardan söylüyorum. Bir insanın iki kere seçilmesi, üç kere seçilmesi, milletvekilleri için de aynısı geçerli. 4 denen, 5 denen milletvekilliği yapanlar var. Bu ülkedeki insanlar gerizekalı mı? Yani bunların hepsini sormak istiyorum yani.
İnsan yok mu? Bizim temsil edecek kimse yok mu? Yani aslında şöyle kısa bir özet geçersek. Anayasada diyorsun ki şöyle şöyle maddeler var ve bu maddeler çiğneniyor. Tekrar tekrar aday oluyorlar diyorsun. İkincisi de insanların birçok yerden maaş alınması. Tabii ki yani benim bildiğim sadece bu. Bilmediğim belki binlerce olay var yani. Buradaki arkadaşlar da belki şahit. Görünen bu işte. Eleştirdikleri şeyi neden yapıyorlar mı diyorsun? Evet evet. Bu iktidar, bu iktidarla bu muhalefet birbirinin kopyasıdır. Bakın efendim kusura bakmayın özür diliyorum. Tekrardan lafımızı biliyorum. Ama arkadaşlar anladım ya. Yönetim kurulunda CHP’de Türkçe İş Bankası’na. Bilal’e anlatır gibi anlatma anladım tamam. Tamam teşekkürler. Bir dakika bir dakika. Bu istediğiniz kadar kızın bana. Muhalefettekiler daha çok kızıyor biliyorum. Biliyorum kızarsanız kızın umurumda değil. Muharrem ince gerçekleri anlatmaya devam edecek. Bak örnek göreceğim şimdi. İki tane örnek göreceğim. Fazla değil. Bir, Emniyet Genel Müdürü. Hem Emniyet Genel Müdürü maaşı alıyor hem PTT yönetim kurulundan maaş alıyor. Çoklu maaş sistemi bu. Sıkı durun CHP’nin parti müdürü genel merkezindeki müdürü Halk Ekmek’ten Halk Ekmek’in yönetim kurulundan maaş alıyor. Ne farkınız var sizin? Muharrem ince emekli milletvekili maaşından başka hiçbir geliri yoktur. Tenezzül de etmem. Kimse de beni yönetim kurulu üyesi yapamaz. Olmam. İstemem.
Bakın bir tane birer tane örnek verdim. Birer tane. Çoklu maaş sistemi. Fahrettin Altun var. Eski milletvekilleri. AKP doldurmuş da doldurmuş Erdoğan. Erdoğan’da 100 tane varsa 10 tane de CHP’de var. Bir tane bile olmamalı. Bir tane bile. Bir! Oraya geleceğim. Oraya geleceğim. Bakın bir milletvekili 5 dönemde olur 10 dönemde olur. Niye efendim yanlış bir şey değil mi? O yanlış değil kardeşim. Niye yanlış olur?
Bir dakika ya. Bir saniye. Bir saniye. Bir saniye kardeşim cevabı aldıktan sonra ben sana söz hakkı vereceğim zaten. Merak etme. Bak iddian neden yanlış? Onu anlatayım. Üyeler seçerse milletvekilini 10 dönemde seçerse seçilsin. 20 dönemde seçerse seçilsin. Bakın tecrübe diye bir şey vardır siyasette. Bakın çocuklar size yalan konuşuyorlar. Genel başkanlar atıyorsa kabul ediyorum sizinkini. Bir şey daha söyleyeyim. Şu anda milletvekili seçilebilme yaşı kaç? 18. Sizce doğru mu bu? Bakın bir şey söyleyeyim mi? Hangi öğretmenin çocuğu? Hangi esnafın çocuğu 18 yaşında milletvekili olup? Bak bir şey daha söyleyeyim mi? Diyelim ki mesela benim 18 yaşında çocuğum olsa milletvekili yapmak isteseler asla yaptırmam. Asla yaptırmam. Neden biliyor musun? Bak nedenini anlatayım. 18 yaşını bitirdin. 4-5 sene görev yaptın. Geldin 23 oldu. Bir daha seçilemedin. Emekli maaşı alıyor musun? Alıyor diyenler parmak kaldırsın. Evet bunların hepsi yanlış biliyor. Alamıyorsun. 25 sene prim ödeyeceksin. Yaşını dolduracaksın. Sonra alacaksın. 23 yaşında boşta kaldın. Milletvekilliği yaptığın için o arada diplomanda olmadı. Diploma da alamadı. Kimse de seni işe almaz. Milletvekilliği yapmış adamın kimseye işe almaz. Aydada 4.000 lira milletvekilliği primini ödersin. Aç kalırsın. Aç.
Bunlar size masal anlatıyorlar. Bir adam başarılıysa, hırsız değilse, örgüt seçiyorsa sınır koyamazsın. Koyma. Tecrübeye de ihtiyaç vardır. Tecrübeye. Ama milletvekili genel başkanın eteğine takılmış 3 dönem, 5 dönem, 10 dönem seçiliyor. Buna itiraz etmenizi anlarım. Ama insanların gönlünü alıyorsa, başarılı milletvekiliyse bırak olsun.
Nokta. Bir dakika. Arkadaşımızın lafını ben böldüm. Tatmin oldun mu bu cevaptan? Ben bu cevaptan tatmin olmadım. Şurada var. Cumhurbaşkanımızla alakalı soru sordum. 2 dönem Cumhurbaşkanlığı yapıyor. Tamam onu cevap versin. Tamam onu unuttum. Teşekkür ediyorum. Sağ ol. Bence bana sorarsan olamamalı. Ama ona itiraz edecek misiniz? Pardon özür dilerim. Kusura bakmayın. İtiraz edecek misiniz? Yani bunu benim itiraz edecek. Bakın itiraz edecek milletvekili sayımız yokmuş.
Şimdi çocuklar teknik tartışmalarla sizi üzmek istemiyorum. Yanlış tartışıyorsunuz. Geçen akşam az önce gördüğüm Sayın Ümit Özdağlı programımızda öyle hata yapmışlar ki yani diyor ki Ümit Bey’e meclis soruşturması hiç verdiniz mi diyor. Ümit Bey de nezaketinden bozmamış. Yani meclis soruşturması 360 milletvekiliyle verilir. Nasıl verecek? Programın başında izlemedim demiştiniz. İzlemedim. Az önce bir yeri gösterdi. Şimdi gösterler. Peki. Esra Öztürk efendimiz hoş geldiniz. Mahallesiz gazetecilik yapmaya çalışıyorum. Serbest gazetecilik. Daha yüksek sektir. Evet lütfen. Yanıtları evet hayır olabilecek. Kısa kısa sorularım var. Epeyde bekledim. Peş peşe hızlı hızlı. Hızlı sorayım mı? Çok da yorum yapmadan. Lütfen. Nasıl olacak? Şu anda 3. İttifak KDP diğer sol sosyalist komünist partilerle birlikte 3. bir ittifak yaptığını açıkladı. Sizin partinizin şu anda en iyi ankete göre bile o yoranla %2’ye yaklaşmış değil. Bu arada konuştuğum doğru parti isimli yeni kurulan bir parti’nin il başkanı bir il başkanı dedi ki Muharrem İlce ile ve Zafer Partisi ile görüşüyoruz. Biz bir ittifaka kalkışmak üzereyiz. Aslı var mı? CHP’li başkanların sık sık yabancı misyon şefleri ile görüşmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? Siz parti derken de bu oluyor muydu seçimlerden önce yabancı diplomatlarla bu kadar haşır neşri olunması ve daha önceki seçimlerde herhangi bir yönlendirme, istişareler nasıl ilerliyordu bunu çok merak ediyorum. Bir de senin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politik anlamda daha önce problemli olduğu ülkelerle şu anda barışıyor olmasını eleştirdiniz.
Real politik gerçeğidir. Siz Ercun başkan olursanız real politik hakkında ne yapacaksınız? Kısa kısa söyleyeyim. Anketlerle hiç ilgilenmiyorum. Hiç ilgilenmiyorum. Çünkü yalan söylediklerini biliyorum. Çünkü bu manipüre ediyorlar bu anketleri. Görüyorum ben sokağı da görüyorum benim anketim sokak. Onun için hiç ilgilenmiyorum. Gerçekten ilgilenmiyorum. İttifak meselesi seçim döneminin işidir. Görüşmeleriniz var mı? Görüşüyoruz ama çözüme ulaşmış bir şey yok. Tekrar tekrar söyledim bunu.
Yabancı diplomasi şefleriyle görüşmelerini manidar buluyorum. Manidar buluyorum. Doğru bulmuyorum bunu. Bu kadar böyle mesela S400 açıklamalarını böyle Amerika’ya göz kırpmalarını falan doğru bulmuyorum. Bunlar milli meselelerdir. Duruşu olan meseleler olması lazım. Erdoğan’ın barışmasını yadırgamadım. Barışmalıdır dedim. Yani katil devlet dediği İsrail’le barışsın mı? Barışsın. Sisiyle barışsın mı? Barışsın.
Barışsın. Barışsın. İtirazım yok. Ama Esat’la da barışsın. Asıl Esat’la barışmak lazım ki bu Suriyelileri gönderelim. Teşekkürler. Buyurun. Genel Başkan Yardımcınız Gaye Uluslar’ın ülkemiz için köprüden önce son çıkış gibi görünen alternatifiyada aksini düşünmek bile istemeyeceğin bir sürece olumsuz katkıda bulunuyor olmak en büyük endişem diyerek partinizden istifa etti. Ayrıca Eskişehir’de bugüne kadar göreve gelen il başkanlarınızın hepsi ve Tekirdağ’da da 180’in 3 üye birden partinizden istifa etmişti. Partinizde neden bu kadar çok istifalar oldu? Kısaca bir iki soru.
Yeni kurulan partilerde oluyor bunlar. İyi Parti’yi düşünün kuruluş sürecinde iki kere olağanüstü kurultuya gitti. Bırak Genel Başkan Yardımcısını, Genel Başkan istifa etmişti. Sayın Akşener istifa… Yeni kurulan partilerde oluyor bunlar. Belediyelerde taşeron olarak çalışan işçi arkadaşlarımızı 696 KYK adı altında kadro yanılacakları söylendi ve işçi arkadaşlarımızı yine belediyelerin kendi şirketlerine aldılar.
Şu an belediyede çalışan bir memur ve kadrolu işçi 13.000 TL maaş alırken aynı işi yapan şirket işçisi arkadaşlar 5.506 TL maaş almaktadır ve hiçbir siyasi bu konuyu gündeme getirmemektedir. Siz bu adaletsiz sistem hakkında ne düşünüyorsunuz ve bu konuyla ilgili herhangi bir çalışmınız var mı? Türkiye’de çalışma barışıyla ilgili çok ciddi sıkıntılar var, korkunç dengesizlikler var. Bunların hepsini biliyoruz.
Yani az önce söyledim güreşçiden vakıfbank yönetim kurulu üyesi yaparsan bu ülkede ne yazık ki bunlar vatandaşlık satılıyor. 250.000 dolar, şimdi 400.000 dolar oldu. Her şeyin dengesi bozuldu bu ülkede. İnşallah Allah’ın izniyle bunları düzelteceğiz. Bir de milleti şu hayal ortamından çıkaracağız. Bakın ben Türkiye’de doğal gaz bulunmasından çok mutlu olurum. Çok mutlu olurum. Ama Pazartesi günü gaz çıkarıyor.
Salı günü altın buluyorlar. Çarşamba petrol buluyorlar. Perşembe aya gidiyorlar. Cuma namazı çıkışı açıklama var. Cumartesi jelibom buluyorlar. Pazar günü tatil. Yani bu yapıda kurtulacağız. Son üç soru diyorum. Çünkü ben sabah 6’da kalkacağım. İşim var. Hanımefendinin son sorusunu sanırım cevaplamamışsınız. Neydi son sorunuz hanımefendi? Şu anda hani son dönemde Kılıçdaroğlu söylüyor. AK Parti iktidarı yapıyor gibi bir durum var. Aslında tam tersi olduğunu da söylüyorlar.
Özlem Gürses bir gazeteci CHP AK Parti’den bilgi alıyor demişti. Siz partide olduğunuz esnada bu tarz şeyler oluyor muydu? Yani AK Parti’den bilgi alınması icraatlarla ilgili ya da hazırlıklarla ilgili bilgi alınıyor muydu? Malumatınız var mı efendim? Hayır böyle bir şeyden malumatım yoktu. Böyle bir bilgi alımı olmaz kolay koyun. Bürokrasiden olabilir ama partiden olmaz. Buyurun hanımefendi. Eğitim hakkında planlarınız neler be eğitimci olarak ve gündeminizde kariyer basamaklara sınava konuşuluyor. Öğretmenlerin buna başvuru yapması hakkında ne düşünüyorsunuz?
O sınavı kaldıracağız. Evet. Buna gerek yok. Bir dakika arkadaşlar bunu açıklamam lazım. Peki buyurun. Şimdi 20 yıllık bir iktidar var. Sekizinci bakan bu. Sekizinci Milli Eğitim Bakanı. Her gelen reform yaptı. Sınavı üçe çıkaran da reform yaptı. Üçten bire düşüren de reform yaptı. Yani reform çöplü oldu milli eğitim. Eğitimin niteliğini yok ettiler. Şahibesiz hiçbir sınav yok Türkiye’de. Bütün sınavlar şahibeli.
En güvenilir kurumlardan birisi ÖSYM’di. Artık ÖSYM’de kimse güvenmiyor. Mesela bakana posta koyan bakan yardımcısı var milli eğitimde. Bakandan sorumlu bakan yardımcıları var. Hatırlayın ben bir bakan, bir profesör bakan geldiğinde yapamaz iş demiştim. Çözemez deyip işi bilir ama yapamaz dedim. Niye yapamazsın dediler? Yapamaz dedim. Çünkü düzen öyle dedim. Bakan yardımcısı parti komiseri gibi orada duruyor. Eğitimin temeli öğretmendir.
Öğretmenden başlayacaksınız. Öğretmenden başlamazsanız bu işi çözemezsiniz. Çöy okullarını açacağız. Eğitim bir siyasi çekişme alanı değildir. Eğitim bir mücadele alanı, dindar-kindar nesil yetiştirme alanı, kendi ideolojini dayatma alanı değildir. Kişisel becerileri geliştirme alanıdır. Eleştirel düşünmeyi öğretme alanıdır. Bağımsız kişiliğe sahip olmayı öğretme alanıdır. Evrensel değerleri öğretme alanıdır.
Çocukları bizim malımız değil. Çocuklara karşı bizim sorumluluklarımız var. Sorumluluklarını yerine getiren bir devlete ihtiyaç var. Evet. Beyefendi buyurun. İstanbulGündemi.net imtiyaz sahibi Gökselin Aktaş ben. Üç sorum vardı aslında ama hakka girmeyeyim. Şimdi vakit daraldı diye siz de ricada bulundunuz. Bir soru soracağım. Şimdi 2018 genel seçimlerini atlattınız. %30.6’lık bir sonuç aldınız. Dediniz ki Cumhuriyet Halk Partisi 22.8 aldı. Ben partimden daha fazla oy aldım dediniz.
Yani burada partiden kendinizi daha başarılı buldunuzu söylediniz. O yoranında bunun zaten karşılığı olduğunu söylediniz. Şimdi benim sorum şu olacak. 2023 seçimlerinde siz Muharrem İnci olarak ittifaklığa veya ittifaksız memleket partisinden veya ittifaklı herhangi bir yerden Cumhurbaşkanı adayı olduğunuzda Cumhuriyet Halk Partisi’nden fazla oy alarak kendinizi 2018 seçimlerinde başarılı gördüğünüz gibi 2023 seçimlerinde şayet %8’lik bir farkla Cumhuriyet Halk Partisi’nden daha fazla oy almıştınız. Burada bu seçimlerde o aradaki oy farkından daha az az oy alırsanız aynı şekilde kendinizi başarısı olarak görümeyi adedecek misiniz kendinize? Teşekkür ediyorum. Teşekkürler. Yani en az onu almamız lazım. En az o %8’i almamız lazım. Evet doğru söylüyorsunuz. En az onu almamız lazım. Onu alırsak, 8’i geçersek ben geçeceğimize inanıyorum. %10’u geçeceğimize inanıyorum. O zaman başarılı gördüğümken. Daha azında da eleştiriye az önce. Eleştiriye açık olmam lazım.
Teşekkürler. Bence böyle hızlı birkaç soruyu arka arkaya alalım siz. Evet ama yani yavaş yavaş kapatalım. Buyurun. Öncelikle hoş geldiniz İhsan Demircan ben. Çok önemli çok iki kısa soru soracağım. Yökü ve öyse emeği kapatmayı düşünüyor musunuz? Çünkü eskiden üniversiteler biliyorsunuz Yökçatısı altında değil, bağımsızdı. Sonradan Yökçatısı altında toplandı ve birer meslek lisesi haline getirildi. Üniversitelerin içi boşaltıldı. İkinci sorum da şu, Türkiye’de özellikle 2010 yılından itibaren çok fazla üniversite açıldı.
Gerekini ve özel gerek devlet. Bu özel üniversitelerin büyük çoğunluğu maalesef ki apartmandan bozma. Bu üniversitelerle ilgili herhangi bir eylem planınız var mıdır? Kapatmayı düşünüyor musunuz? Aynı zamanda çok fazla işsizliği türeten bir etken. Ben fizik öğretmeni olduğum için mesela kütle ile ağırlığı çok yanlış kullanırlar. Hemen düzeltirim. Dedim ki o kütle o ağırlık. Şimdi bir, Türkiye’de özel üniversite yoktur. Anayasamıza göre özel üniversite yoktur. Onlar vakıf üniversitesidir. Düzeltelim yani. Özel üniversite kurmak yasaktır. Bunu bir düzeltelim. Acayip fiyatlarını arttırdılar. Çocuklar çok zor durumda. Bunu biliyorum. Bunun farkındayım. Buna mutlaka ilatılması lazım. Yökyu ve HSM’yi kapatacak mısınız? Burada da bir kavram kargaesisi var. Onu da düzeltelim. Yök iki şeyi kısaltılmışıdır. Bir, yüksek öğretim kurumu kurulu. İkincisi de yüksek öğretim kanunu. Bunun adına yok dersin ya da başka bir şey dersin. Böyle bir kurul, böyle bir kurum lazım bize.
Lazım. Yani bu kadar üniversiteyi yönetecek bir kurul lazım. Bağımsız olması daha iyi değil mi? Arkadaşım olur mu öyle şey? Bu üniversitede birbiriyle partner olanı var. Olmaz öyle şey. Bir kurul lazım. Üniversitede arasını dengeleyecek bir kurul lazım. Bana şunu diyorsan ki, bu yüksek öğretim kanunu değiştirecek misin? Evet onu değiştireceğiz. Oldu mu? ÖZM’yi kapatırsak bir sınav ölçme birimi lazım. ÖZM’yi ıslah edeceğiz. Buyurun hanımefendi hemen alayım.
Sayın İnce merhaba ben Özlem Kardelen. Size İsmail Temel Paşa ile ilgili bir soru sormak istiyorum. Neyle ilgili? İsmail Temel Paşa. Evet. Kendisine apoletlerinizi sökeceğinizi söylemiştiniz. Evet. Siyasi bir mitingte bulunduğu için, Sayın Cumhurbaşkanı ile beraber siyasi kimliğinizle bir paşa hakkında böyle bir tehditte bulunmak ne kadar doğru? Hukuk kurallarına uymaktan bahsediyorsak madem bu tavrınızı ve eleştirinizi hatta tehditinizi doğru buluyor musunuz? Teşekkürler.
Bir iftar yemeği. İftar yemeğinin sonucunda Erdoğan kürsüde beni eleştiriyor kürsüde. Onu biliyorum ben sadece şunu sormaya çalışıyorum. Siz o konuda haklısınız. Bir dakika kardeş. Sadece bir siyasi olarak bir asker hakkında böyle bir şey söylemeniz hani nasıl bir sıfatla söylüyorsunuz ben bunu soruyorum. Bir dakika ya bir dakika. Sonundan başlama sen başını niye anlatmıyorsun? Hayır. Sonunda sen niye böyle yaptın? Sizin hakkınızda konuştu. Paşa niye böyle yaptı ki ben niye öyle dedim? Bir dakika. Sizin hakkınızda konuştu ve orada alkışladı paşa ben bunu çok iyi biliyorum.
Bir dakika kardeşim bir de ben anlatayım. Burada Erdoğan konuşuyor kürsüde. Bu acemi diyor bu acemi bana söylüyor. Hani o aralar hatırlıyorsunuz değil mi? He bana bak Muharrem diyorduk. He sana baktım Recep diyordum o günler. Hatırladınız beni eleştiriyor bu acemi diyor bu acemi. Bu acemi deyince millet alkışlıyor. Paşa da alkışlıyor. Erdoğan orada dese ki Altay tanklarını yapıyoruz.
Yunanistan’a adli ne bildireceğiz bunları derken alkışlasa bir itirazım yok. Beni eleştirirken paşa alkışlıyor. Ben de dedim ki senin rütbelerini sökeceğim. Ben sizin tavrınızı soruyorum işte. Ben seçilemedim Erdoğan onun rütbelerini söktü sonra. Ben sadece sizin tavrınızı sormak istedim. Bitti kızım bitti cevabımı verdim. Erdoğan söktü rütbelerini zaten. Yani kişisel bir mevzuya gerek var mıydı mı diyorsun? Evet yani şu anlamda söyledim. Bu tehditin özeline gerek var mıydı?
Sizin özeliğinizde sordum onu. Cumhurbaşkanı adayını bir başka Cumhurbaşkanı adayı eleştirirken alkışlayamaz. Haddini bilecek. Hanımefendi buyurun hemen. Gazetecilik öğrencisiyim. Dezerformasyon yasası hakkında ne düşünüyorsunuz? Ekim ayı ne ertelendi? Hani eğer Cumhurbaşkanı seçilirseniz yasayı kaldıracak mısınız? Kaldıracağız tabii ki. Medyayı susturdular şimdi sosyal medyayı da susturmak istiyorlar. Evet son soruyu alalım. Teşekkür ediyorum. Son soru. Buyurun. Çok hızlı bir şekilde sorumu soracağım.
Sedat Peker elindeki cephaneyi üçe böldüm açıklamalarından sonra gündem değiştirme amacıyla şarkıcı gülşen’in 5 ay önceki söylemlerime diye servis edildi. Kendisinin sözleri sizin de belirttiğiniz gibi yanlıştır. Daha önce de size benzer bir şey soracaksın. Çok güzel yazmışsın ama yani soru ne abi soru ne? Tamam soruya geliyorum hemen. Eğer 2023 genel seçimini kazanırsanız yapacağınız ilk hizmet nedir diye soruluyor size. Bu aynı şekilde mevzular programında olsam. Evet söylemiştim. Cevabım da vermişti. İlk işimiz devlete güveni yeniden sağlamak. Çok merak edilen şeyler var ama ikdail mi diyoruz? Tamam tamam. Tavukçu Muharrem diyorlarmış sosyal medyada. Evet 2013 yılı kasetler havalarda uçuşuyor. 17-25 Aralık. O arada da AKP’nin bir iddiası var. Diyorlar ki yüzde 49 oy alacağız. Ben de dedim ki AKP yüzde 49 oy alsın. Ben de köyüme gider tavuk beslerim. 2014 seçimleri öncesinde söyledim bunu. 2014 seçimlerinde yüzde 43 oy aldı AKP.
49 alamadı iddialarını tutturamadılar. Ben 2014 seçimlerin için dedim ki yüzde 49 alırlarsa köye gider tavuk beslerim. Yüzde 43 aldılar. 2015 Haziran’a geldik. Yüzde 41 gülüç aldılar. Gene alamadılar. Sonra bombalar patladı o arada hatırlayın. Haziran ile Kasım arasında. Sonra 49’u geçtiler. Şeyde Kasım’da. Şimdi Melik Gökçek uyanık ya. Ben 49 alsınlar köye gider tavuk beslerim dedim ya. Aradan geçmiş 3 seçim. O iddiamı, 3 seçim önceki iddiamı bu seçime uyarlayıp köye git tavuk besle diye. Troller de durur mu? Troller de saldırıyor tabi. Ben de Melik’e şöyle cevap verdim. Dedim ki bak yababanın en balık köyünde dededen kalma arazim var. Tavuk da var. Bir köpek eksik gelir misin dedim. Teşekkürler. Hepinizi seviyorum. Başarılar diliyorum. Yarın da siz bana başarılar dileyin. Çok şahane. Ben teşekkür ederim. Ayakınıza sağlık. Teşekkür ederim.
A Muharrem Bey duydunuz mu? Bu soruyu sormadan eve gidemem diyor hanımefendi. Bir sorsun mu gider ayak. Verin mikrofonu hemen. Bu soruyu sormamın sebebi gerçekten hani herkes seçimler konusunda kime oy atacağı konusunda kararsızlıklar yaşıyor ve gönül mahkememde bunu tartmam gerekiyordu. CHP beni sattı. CHP bana kumpas kurdu diyorsunuz. Bunu yapmalarındaki sebep sizce neydi?
Sizde kişisel bir problemi mi vardı? Buyrun. Keko mu dedim? Ne için? Kurban olurum. Dur gönlünü alayım ama bu tamamen siyaset. Çünkü kesin hak etmişsindir. Ayaklarına sağlık. Teşekkür ederim. Bağcılarda mı oturuyorsun? Tamam işte görüşürüz. Sağ ol. Mikrofon veren arkadaşlarımızın da ayaklarına sağlık.
Bu arada sabahtan beri koşturuyorlar bu sıcakta. Çok teşekkür ederim. Sağ olsunlar. Bu son partta da rica ediyorum. Ben artık söz vermeyeyim. Siz mikrofonu götürün. Kim istiyorsa verin. Buyurun. Olsan abi ben sana bir sorum olacak benim. Ben senin yorumunu merak ediyorum. Sence burada her partiden genel başkanı geldi. Milletvekili geldi. Sence Muharrem ince seçilebilir mi? Yani bu bir yorum değil. Sen çok net bir şey bekliyorsun. Benden düşünce bekliyorsun. Ben bu konunun o kadar uzağındayım ki.
Dediğim gibi şaliteleri indirip oturuyorum ya buraya. Twitter’da zaten bütün görüşlerimi her şekilde yazıyorum. Her zaman yazıyorum. Ama burada benim anlamlandıramadığım şey aslında soruyu soranlar. Sizlersiniz yani. Mesela programın sonunda, YouTube videosunda izlediğimde o alttaki yorumlar. Mesela kendi partisini destekleyen insan, kendi genel başkanını ya da milletvekilini destekleyen insanlar orada kendi partisinin genel başkanını ya da milletvekilinin ne dediğine bakmıyorlar. Ama biri bizim başkanı laf mı etmiş? Hadi bakalım toplanın beyler kavga var modunda yorum yapıyorlar.
Buraya gelen insanlarla şimdi sorularını dinledik. Hanımefendi soruları çok iyiydi mesela. Arka arkaya sordu. Makine otufek gibi sordu. Şimdi ona verilen cevap neydi? Onun yorumunu objektif yapmak lazım. Burada partinin sonrasında seçilirse yapabileceğiyle icraatlarıyla ilgili soruya ne cevap verildi? O apayrı bir yorum konusu. Yani burada yorumu yapacak olan sizsiniz. Abi bak buraya beni oturt. Ben bir siyasi parti lideri olayım. Bak yemin ediyorum sana ne sorarsan sor cevaplarım. Ama nasıl cevaplıyorum? Onun yorumu size ait olacak. O yüzden burada bana sorma bunu.
Çünkü çok keskin ve ayıp olur. Sana sormamdaki sebep sen çok tarafsız olduğu için bu ülkede. Ben tarafsız değilim. Ben hayvanlar gibi taraflıyım. Ama burada dediğim gibi bir şahitler söz konusu. Kimseye de saygısızlık ettirtmem burada. O sebeple asla senin soruna cevap vermem. Ama dediğim gibi buna zaten siz burada cevap bulamıyorsanız. Sağdaki soldaki insanların özellikle benim gibi bir adamın yorumlarıyla da ya da fikirleriyle de hareket etmeyin. Kendiniz yani görüyorsunuz konuyu. Bak üçüncü konuğumuzdu. İzledin mi ilk bölümü? Hepsini izledim. İkinci bölümü de izledin. Süper.
İnsanlar seni bir yöne sokmalı. Ekstra slogan atmana sebep olmamalı. Bu program fikir versin diye var. Ama maalesef hala görüyorum ki üçüncü bölümün sonunda da kimse fikir edinmiyor. Herkes tuttuğu partiyi alkışlamaya devam ediyor. Umarım insanlar verilen cevaplardan tatmin olur ya da olmaz ve kararlarını buna göre verirler. Ama ben kişisel düşüncemi söyleyeyim. Senin sayende benim bir fikrim oluştu. Daha genceciksin kurban olduğum. Teşekkür ederim. Tabii ki. Senin sayende benim bir fikrim oldu. Bu programı yaptığım Şahan Gökbakar’a gerçekten çok teşekkür ederim. Geçen gün Şahan Gökbakar bana baslaplan iban attı biliyor musun?
Program tuttu ulan dedi yemezler dedi arkaya fotoğraf koymak falan. Sağ olsun. Konuk mu? Bu program zaten öyle bir yere gidecek ki bir sonraki bölüm Sayın Ahmet Davutoğlu’nu konuk edelim. Ondan sonra zaten Sayın Babacan da o da geldiğine göre gelmek zorunda kalacaktır. Umarım. Ondan sonra Sayın Babacan da geldikten sonra bence AK Parti’den de artık birisi gelecektir. Şu anda buradan kameralar çekiyor değil mi ulan yine kayıttayız. Tamam. Heh dur bir sinirlendim şu an bir dakika. Deva partili bazı arkadaşlar tweet atıyorlar. Ya oraya başkanımızı çıkartıp işte orada algı politikası.
Yani burada kimsenin kimseye algı politikası falan yaptığı yok. Geleceksiniz çıkacaksınız soruları cevaplayacaksınız. Bakın Gergerlioğlu da burada 7 saat soru cevapladı. Muharrem Bey de 7 saat soru cevapladı. Kimisinden tatmin oldular kimisinden olmadılar. Size tatmin olup olmayacağımızı da bırakın konu bittikten sonra biz karar verelim. O yüzden önceden böyle tweet atıp yavaştan böyle akıl yapıyorsunuz. Onun farkındayım yemezler teşekkürler. Sen niye mikrofon aldın kız sen soru sordun hakkını yiyorsunuz insanların. Bir dakika bir şey söylemek istiyorum bir pinç ve babala tv izleyicisi olarak kimse Gönlümü almış olayım tamam. Kimse zekamla dalga geçmesin.
Ben hani neredeydiniz sorusunun altında ilk kurşunu ben attım çünkü. Hani bizi kaybettiniz bizi tekrardan nasıl kazanacaksınız projeleriniz nedir diye soracaktım. Ama herkes gülünce bir kaynadı orası. Sonrasında cevapları mı aldım teşekkürler bir sorum var sana. Gelen siyasetçilerin hani cesve mimiklerini aşkım kapışmak değerlendirecekti sanırım. Evet. Bunu ne zaman yapacaksın yani en kısa sürede ama hani bir tarihin var mı net bir şekilde. Yakında gelecek şu an montajı bitti galiba arkadaşlarım çünkü Muharrem Bey de bekledik.
Bu da bir yayın stratejistleri benim için. Yani şöyle düşün şimdi ilk bölüm Ümit Özdağ beyefendi buradaydı. Aşkın Bey de yorumladı. Sonra Gergerlioğlu geldi. Aşkın Bey yorumladı. Şimdi sadece Zafer Partisi ile ilgili vücut dil analizi yapsaydı adamı mahvedeceklerdi. Sadece Gergerlioğlu ile ilgili yapsaydı yine mahvedeceklerdi. Ben de dedim ki bekleyin Muharrem Bey’in de analizleri bitsin. 3 siyasi parti temsilcisini ya da liderini aynı programın içine koyalım. Birinci bölüm öyle olsun. İkinci bölüm bir siyasi parti liderinin analiziyle devam etsin dedim. Aslında normalde programlarla İslamanlığı gidecekti Aşkın Bey’in programı da. Ama insanların da biliyorsunuz ne tepki verdiğini. O takım tutar gibi parti tutanları da biliyorsunuz. Ben de yakın zamanda çok şahit oldum. Bu yüzden Aşkın Bey’i de programı da riske atmamak için böyle bir karar aldık. Ama çok yakında sizlerle olacak. Ama Pinch’in kanalında olacak. Babalı TV de değil. Neden? O da kazansın yazık. Evet buyurun. Yunanistan’da attığı radar kilitlerine ne diyorsun abi? Yani şöyle düşün. Yunanistan’da oturup gençler bizim şu anda konuştuğumuz kadar konuyu konuşmuyorlar. Onların çekincesine biliyor musun?
Recep Tayyip Erdoğan padişah olmaya aday. Bize saldıracaklar. Vallahi Yunanistan’a saldıracaklar. Vallahi bize saldıracaklar diye oradaki medya bunu sürekli pompalıyor. Bizdeki medyada görüyor musunuz oğlum bize? Yunan ne yaptı falan filan. Herkes birbirine bir şey pompalıyor ama finalde dediğim gibi birçok şey bu günden dün’e dünden bu güne hep böyle fade in fade out şekle geldi. Her şey yavaş yavaş oldu. Yani yarın bir gün savaş çıkarsa kim şaşırır burada? Kimse şaşırmaz. Çünkü o konuyu oraya yavaş yavaş getirdiler. Şimdi Yunan’ın da orada düşündüğü. Ulan bu herifler tekrar Osmanlıyı mı diriltiyorlar bize mi dalacaklar? Fikri var. Bizim de o Yunan her zaman bize zaten madik atmıştı fikri var. Yani bu fikirlerle birbirimize eğileriz. Bu dış politikada da siyasette de yeri olmayan maalesef ucuz ve magazinsel tartışmalar. O yüzden yaptıkları hamleler bizim yaptığımız hamleler karşısında normaldir onlara göre devlet politikalarına göre. O dediğim gibi sağda konuşulacak bir şey. Üzerine yaptığımız her şey dedikodu olur. Teşekkür ettim. Bir mikrofon versenize hemen. Dur sosyal medyada bir şey olmuş. Linç mi yedik? Ne oldu yine daha yayınlanmadan?
Ay yiyemeyiz. Arkadaşlar şimdi buradaki arkadaşlardan paylaşımda bulunan olmuş. İçeriye memleket partilileri doldurdular. Muharrem İnce’ye var tweet. Muharrem İnce’ye işte sorular geliyor şeklinde. İyi geliyor şeklinde. Bilmiyorum gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz? Siz buradasınız veya… Bizim ekip bir tweet’e baksanıza oğlum. Hatta bir tane tweet bile bulmuşlar yani paylaşan arkadaş. Paylaşım yapan kişi. Abi olacak. Olur tabii ki olur da. Olacak bunu diyecekler. Ben 3 bölüm oldu. Bu bölüm ulusalcı olacağım mesela. Biliyorsun.
Ondan önceki bölüm HDP’liydim. Ondan önceki bölüm yine HDP’liydim. O Zafer Partiler kızdı bana. Çünkü buradaki stresi çok algılayamıyor izleyen insanlar. Hani biz araları kesiyoruz bu arada. Cevap mesela Muharrem Bey çok hızlı konuşuyor. En kolay montajlardan biri olacak. Tatatatatak diye adam anlatıyor. Tutamıyor kendini çıkıyor burada da devam ediyor gördünüz. Ama bazı siyasetçilerimizin iki kelime arası o kadar uzun ki. Yani sen ilk bölümden beri geliyorsun biliyorsun. Yani şöyle bir şey olabiliyor. Arkadaşlar… Şimdi bak bu ben montajladım da nasıl oluyor? Arkadaşlar şimdi oluyor. O aradaki bekleme sizler mesela soru sormadığı için burada kızgın birçok arkadaşımız var. İlk bölümde de vardı. Benim o panik yüzüme yansıyor bazen. Hadi abi ne gerek var şimdi 100 yıl öncesinde falan oluyorum bazen. Bunu da insanlar yanlış değerlendiriyorlar. Ama bu programı yaparken bunların farkındaydım abi. Bu memlekette gerçekten insanlar maalesef yine bazı insanlar tarafından paranoyaklaştırıldı. Bana ne demişler biliyor musunuz? Oğuzhanur AK Parti’den çok büyük bir fon aldı. Bütün AK Parti karşıtlarını çıkartıp programında rezül ediyor demişler. Efendim? Haa AK Partiler ne diyor biliyor musun? Oğuzhanur Almanya’dan fon aldı. Tabii. Ben bir şekilde bir fon alıyorum. Ben bu salonun da parasını da kameraları hepsini cebimden ödüyorum. 3 bölümdür. Gelen bütün izlenme gelirlerini de bağışlayacağız. Bu yüzden 4. bölümde tam böyle bir siyasi parti konuşurken bir saniye hocam. Evet arkadaşlar uygulaması falan dersem……şaşırmayın yapacak bir şey yok. Ama tabii ki birisi… Teşekkür ederim. Ama tabii ki birisi diyecek ki görüyor musun Muarrem İnci… Ya geçen gün bir HDP’li kadın demiş ki… Ya benden bir önceki paylaşım şey bu arada. Dağda birileri var ateş ediyorlar havaya. Ondan sonraki paylaşım da şu. Oğuzhanur’a çok teşekkür ederim. Bir sürü faşist kafatatçı oraya doldurmuş. Ne kadar salak ola li li li li gördük falan. Ulan at! Kimi tanıyorum lan? Mesela hanginizle ben bağlantıya geçtim? Ben diyorum ki ekibime bize başvuranları seçin.
Buraya gelsinler, otursunlar, soru sorsunlar diyorum. Kadının aklındaki bile bak düşün. Kadın bu arada neyi destekliyor biliyor musun? Toprağın altına mayın koyup kimsenin haberi olmadan……oradan geçen insanları patlatarak parçalayanları alkışlıyor bu kadın. Ona rağmen kumpasın tam ortasında kadın. Ama geliyor bana diyor ki oğuzhanur’u oraya doldur… Kişi kendinden bilir işi. Kimseyi de buraya doldurmuyorum. Ama bunları duyuyorum. Eskiden çok sinirleniyordum. Şu anda birinin tabii ki Muarrem İnci’nin adamlarını doldurmuşlar içeri. Olay bak bu kadar basit.
Aptal ol aptal yap programı sen doldur o zaman mesela değil mi? Mesaj aldık Babala TV’den. Mevzular açık mikrofon programına katılmaya hak kazandınız. Dedim ne yaptım yarışmaya mı katıldım? Bir saniye siz bana DM’e atıp… O benim. Siz de ne kadar garip şeyleri bozuluyorsunuz ya. Hayır bozulmak değil. Takıldığınız şey çok cücürlük bir şey değil mi yani? Şöyle düşünün siz bana yazınca dedim ki eyvah. Çünkü bizim Kamil bazen delirebiliyor. Bazen anlatamıyor tam derdini. Şey diyor mesela siz demek yerine sen böyle yap falan diye mesaj atmışlığı vardır. Ben de dedim ki eyvah size saygısızlık mı etti? Siz de hak kazandınız lafına. Hayır yani çekilişe katılmışız falan gibi bir SMS alınca ben… Hayır ama ben size bir şey söyleyeyim. Totalde buraya 10 binin üzerinde başvuru vardı. 10 binin üzerinde başvurudan size mesaj geliyorsa evet bence bir şeye hak kazanmış gibi olursunuz. O yüzden Kamil’i ezirmeyelim orada. Estağfurullah. Hoşçakalın çok sıcaktı biliyorum. Dayandığınız için teşekkürler.
Ya kurban olurum. Kimlerin adlarını sildirmişiz ya? 12 muhalifin adını sildirmişiz biz. 12 muhalifin adını sildirmişiz biz. Ya ben inanamıyorum bu Twitter’da dönenlere ya. Hangi gerizekalıya bunu Tolga Han Erdoğan? Abi sonunda bu arada bana mikrofonu verdin ablaya çok teşekkür ederim. Gerçekten çok teşekkür ederim. Kim o adam onu bir bul bana şuradan şeyini çıkart. Ben dinliyorum seni. Oturdum abi görüyorsun zaten. Ben normalde muharemciye soracaktım ama abi babandan dolayı belki sen de bir şeyler biliyor olabilirsin veya akıl yürütüyor olabilirsin. Abi şimdi maalesef bu dış politikada biz onlarca rezillik yaşadık çok da uzatmayacağım. Askerlerimiz yakıldı bu Irak’taki hani poşet muhabbeti var. Ama bence en büyük skandallardan bir tanesi bu Kozmikoda muhabbeti. Bu Kozmikoda’da abi kaç senenin birikimi var? Ben deyim 40 sende 50. 60. Aynen. Abi bu Kozmikoda’daki bütün planların hepsi bütün dünya medyasına aktarıldı.
Başlayın anlar Amerikalılar olmak üzere herkes her şeyi biliyor. Bu Kozmikoda problemi nasıl çözülebilir? O planların tekrar geliştirilmesi ne kadar vakit alabilir? Veya böyle bir şey yapabilir miyiz? Senden sadece fikir beklerim abi. Çok üzücü bir şey tabii. Çünkü devletin namusu dediğimiz bir noktada. Çok kötü bir şey. Orduda hala aktif görevde olan bazı arkadaşlarımızla konuşuyoruz. Bir operasyona giderken bile 50 tane şey düşünüyorlar adamlar. Yani bu ulan bu emri yapıyoruz uyguluyoruz ama bunu FETÖ’cüler mi verdi?
Dur bir daha karargaha soralım falan. Herkes manyak olmuş, paranoyak olmuş durumda. Yani bugün odayı tekrar oluşturmak için insanların önce bir sisteme ve kendilerine ve teşkilatlarına güvenmesi gerekiyor. Güven yok ortada. Ortada güven olmadığı zaman da ne olur? Hiçbir şey olmaz. Doğal olarak bu güvenin sağlanması için istikrarlığı ve gerçekten hukuken de yani birçok konuda ayağa kalkmamız gerekiyor ki o istikrara ulaşalım. İstikrarla ulaştıktan sonra güvene gidelim. Güvene gittikten sonra o geçmişte kaybettiğimiz sırları namusu tekrar toparlayalım. Yani çok maalesef uzun bir süreç var ve bu sürece gidebilecek miyiz?
Gidemeyecek miyiz? O da meçhul. Bunu da önümüzdeki dönemde göreceğiz zaten. Buldun mu adamı? Kimmiş o adam? Dur bir onu bir şey yapalım yapıştırayım da şu adama. Çağdaş Halk Derneği. Çağdaş Halk Derneği. Bak şimdi onun… Genel Başkan Yardımcısı. Ha yardımcısı. Dur onu başkan yapayım hemen. Muareminciye çok başarılı ilerliyor. İzlenme rekoru gelebilir. Bazıları fena zorklattı. Zor soru soracağım diye kendi rezil eden çok iş var demiş. O da cevap vermiş. Muareminciye zor sormuşlar. Salon full, memleket turlu dolmuş.
Bir video çekeceğim hiç tweet atmayacağım. Tolga Han Erdoğan. Nerenin nesiydi bu arkadaş? Çağdaş Halk Derneği Genel Başkan Yardımcısı. Seni oraya getiren kafaların içine sıçayım. Bir dakika. Bir dakika. Bir dakika. Senin anı. Oh tamam. Hoşça kalın. Ayaklarınıza sağlık. Sağ olun. Hoşça kalın. Hoşça kalın. Tamam. Peki. Hoşça kalın. Oğlum sen ne heyecanlı bir çocuksun ya. Abi ben hiperaktifim bekleyemiyorum. Kurban olurum söyle. Gelirdim burada zaten sıcakta. Şimdi iki adet sorum var abi sana. Herkesin iki adet sorusu vardı bugün bu arada. Biraz önce çağıracağın siyasetleri saydığında Meral Akşener’i dahil etmedin o listeye. İyi Partili Meral Akşener’i davet edecek misin? Veya iyi partiden başka bir zil mi? Elbette edeceğim. Kim istiyorsa gelebilir gelmeyeni de bu sefer taciz edeceğiz. Dicez ki hayırdır neden çekiniyorsunuz da gelmiyorsunuz diyeceğiz. Abi ikinci sorum da şu. Cem Uzan 2023’te Türkiye’ye geri dönecek ve siyasete tekrar atılacağını söylüyor. Evet. Kendisi ağızdan. Cem Uzan’ın siyasete dönüşü kendi bir aday olamayacaktır benim tahminimce. Birini desteklemesi siyasi dengeleri şu anki değiştirir mi? Değiştirmez. Herkese Pringles almazsa değiştirmez. Çünkü ülke böyle. Yani ülke böyle. Yapacak bir şey yok. Bak Cem Uzan bir kanal patronuyken herkese mitinglerinde pilav köfte dağıttı. 3 milyon oya ulaştı bir anda. Önce biz bir kim olduğumuzu bilelim de sonra Cem Uzan kimdir? Muharrem İnce kimdir? Recep Tayyip Erdoğan kimdir? Onu sonra konuşuruz. Biz önce bir bizim kim olduğumuzu bilelim. Bir anlayalım biz neye böyle eyvallah çekiyoruz onu bir anlayalım memleket olarak. Ondan sonra siyasi partilerin o memleket üzerindeki güçlerini tartışırız. Biliyorsun. Çok teşekkür ederim. Ben teşekkür ederim. Yani bizim bize bakmamız lazım. Biraz önce arkadaşıma söylediğim gibi siyasi partiler şunu değiştirebilir mi? Hayır abi her boku siz değiştirebilirsiniz. O yüzden bizim bize dönmemiz gerekiyor. Biraz riyakarlıklı değil mi? Uzaklaşın. Vay be. Alkış ne güzel bir şeymiş. Şimdi anlıyorum şu koltuğun olayını. Diğer birinci ve üçüncü bölümde parti başkanları geldi. İkinci bölümde partinin sıradan bir vekili geldi. Bunun özel bir sebebi var mı yoksa direkt? Matematiktir bu. Şöyle düşün. Her partinin genel başkanı mesela Zafer Partisi Ümit Özdağ olmadan temsil edilemez şu anda. Çünkü tanımıyoruz kadroları henüz. Ümit Hoca kendini ön plana koydu ve bir şekilde Twitter’ını sosyal mecraları kullanarak güçlü bir şekilde kullanarak kendini Zafer Partisi’yle yan yana şu şekilde denk getirdi. Değil mi? HDP’den. HDP’nin şu an genel başkanı kim? Ya eş başkanlar var ama. Kim? Sezai. Anladın mı?
HDP HDP’dir. HDP’nin yanında HDP’li birikisinin gelmesi de yeterlidir. Öyle düşün. Diğerleri gelmiyorsa ama başka biri yine HDP milletvekilisi eve geliyorsa o konu tamamdır. O HDP’yi temsil edebilir. Ama Zafer Partisi’nden hiç duymadığım bir isim gelip merhaba ben Zafer Partisi’ni temsil edeceğim derse o seni tatmin etmeyebilir. AK Parti için de aynısı geçerlidir. AK Parti dediğimiz zaman yalnızca Recep Tayyip Erdoğan değildir. AK Parti içerisinde kaç tane isim sayabilirsin bana? Çok.
Aklı olarak AK Parti de tek başına buraya getireceği bir milletvekile de bir bakanla da ya da başka bir görevdeki biriyle de temsil edilebilir. Ama Zafer Partisi edilemezdi. HDP de edilebilirdi. Cumhuriyet Halk Partisi artık çok genel değil mi? Mesela Cumhuriyet Halk Partisi’nde sözü geçen kaç tane adam var? Çıkıp konuşan çok. Onlardan biri gelse yeter. Demek ki genel başkanların olmasına gerek yok bazı partilerde. Ama bu şunu dönmüyor mu? Hani bizim Osmanlı zamanda bir antlaşma vardı ya bizim vezir ağzımız sizin arşidükünüze denktir diye. Hani bu yeni kurulan partilerde biraz daha önemsenmeme gibi algılanmaz mı?
Algılanmamalı çünkü yeni kurulmuşlar. Yani. İkinci olarak da bir ricam var. Abi soru soramadım. Çok fazla da not tuttum. Senden ricam Davutoğlu’nun programını çağırırsan çok fazla sorun var. Umarım onları ben işte çağırmadığım için Kamil’e orada ayakmak gerekiyor. Teşekkür ederim. Hadi toplu fotoğrafımızı yapalım önde sonra ben gideyim. Çok teşekkür ederim. Ayaklarımıza sağlık. Teşekkürler. Teşekkürler. Teşekkürler. Teşekkür ederim. Çok sevdim. Çok teşekkür ederim. Çok sağ olun.
Tamam. Tamam mıyız? Teşekkürler. Çok sağ olun. Ayaklarımıza sağlık.
Teşekkürler.
İlk Yorumu Siz Yapın