Mevzular Açık Mikrofon Özel | Sosyal Medya Yasası
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=6FNK8tKxUBM.
İNTRO Merhabalar, merhabalar, görüntü. Bugün burada bulunan insanların takipçisi sayısı 200 milyona yakınmış. Abenimiz olsun. Yani bugün bu salonun başına bir şey gelse Allah korusun bayağı YouTube Türkiye’yi bitirmiş oluruz.
Bunu isteyen de çok insan var o yüzden çok dikkatliyiz. Güvenlik önlemleri de hat safhada merak etmeyin. Bugün burada sosyal medya yasasını konuşacağız bildiğiniz gibi. Ne yapmamız gerektiğini tam olarak bilmeden bir şeylere eleştiremeyiz veya savunamayız diye düşündüm. Bu sebeple bu programı yapmayı uygun gördük. İki buçuk gün gibi kısa bir sürede hazırladık programı ve karşınıza çıktık. Ekran başındaki arkadaşlarımızın izlemesi anlaması, bizlerin izlemesi anlaması kadar çok önemli. O yüzden umarım programın sonunda herkese bu yasanın gerçekten ne olduğunu anlatabileceğiz. Aramızda muazzam inanılmaz aman Allah’ın tanrım konuklarımız var.
Sevgili Haluk Levent, Uğur Dündar, Ece Ünayar, Candaş Tolga Işık, Okan Bayülgen, Özlem Gürses, Taylan Yıldız, Cüneyt Özdemir var. Ayrıca bir de bilirkişi masamız var. Avukatlarımız olacak orada. Çağdar Çelik var, Murat Hattatoğlu var. Ve bir de sosyal medyayla ilgili dokuz tane kitap yazmış bir profesör hocamız var. Kendisi de Levent Eraslan. O da burada olacak. Sevgili yönetmenim, konuklarımız hazır mı? Yönetmenim beni duymuyor öyle de bir YouTube programı izliyor gerçekten. Son dakika defter yaptırdık verdiler mi size de? Cahriye’ncim senin yüzünden bir sürü insan gelmedi.
Hepinizin burada olması benim için gerçekten çok önemli, çok değerli. Yıllardır böyle bir program yapılmıyordu. Herkesin gelmesi lazım, herkesin konuşması lazım. Çok tebrikler. Böyle mesajlar alıyorum. Son tizemizi paylaştığımda da şunları duyuyorum. Bu niye geliyor? Ama siz demediniz mi herkes gelsin diye mi? Siz o yüzden alkışlamadınız mı, tebrik etmediniz mi? Ettiniz. Sonra da bu niye geliyor? Şu niye geliyor diyorsunuz? Aslında şikayet ettiğiniz birçok şeye siz hizmet ediyorsunuz. Kameralardan bir tanesini bulsam da bunu seyircilere söylüyorum çünkü buldum. Siz hizmet ediyorsunuz. Etmeyin. Herkes her yere gelsin. Herkes konuşsun.
Herkes bu vatanın evladı sonuçta. Ayrım yapmaya gerek yok. Atakan nasılsın? Aramızda müthiş isimler var. Yasemin hoş geldin. Beni kırmadığınız için gerçekten çok teşekkür ederim. Buyursunlar lütfen misafirlerimiz. Hoş geldiniz. Hoş geldiniz. Merhaba. Merhaba. Hepiniz hoş geldiniz. Ben mesela Cüneyt Bey’e, Cüneyt Bey’e siz buyurun diyemem. Buradaki hiç kimseye siz buyurun diyemem.
O yüzden lütfen kendiniz istediğiniz anda yorum yapmak için söz alın ve yorumlarınızı bizimle paylaşın. Çok teşekkür ederim. Tekrar ayaklarınıza sağlık. Hoş geldiniz. Oğuzhancığım, programa başlarken bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Bizim gençliğimizde, bizim çocukluğumuzda, bir maden faciası olduğunda, bir trafik katliamında, bir depremde kayıplar verdiğimizde radyolarda yayınlar ağırlaştırılır. Genellikle klasik müzik çalar ve milletçe yaz tutardık. Bize ne oldu da 41 vatan evladı, 41 can yitirdik daha iki gün önce. Bunlar hepsi birer insan. Hepsinin çocuğu var, çoluğu var, eşi var, annesi var, babası var, sevgilisi var, hayalleri vardı. Ve biz yası falan unuttuk. Dışarıda vur, patlasın, çal oynasın devam ediyor.
Hiç olmazsa burada bir dakikalık bir saygı duruşunda bulunalım.
Teşekkür ederiz arkadaşlar. Teşekkürler. Tabi artık her şeyi normalleştirebildiğimiz bir ortamdayız maalesef. Teşekkür ederim Uğur abicim bunun için de. Mevzuları açık mikrofona hoş geldiniz. Biliyorum elbette hepinizin milyonluk kanalları var ama şu anda Babala TV’desiniz.
Çok teşekkür ediyorum.
Şimdi programa hızlıca başlayacağız. Orada bir bilirkişi masamız var, masada avukatlarımız var ve bir de sosyal medyayla ilgili dokuz kitabı olan bir profesörümüz var. Sağolsun, İcabet Etdoğulu çok teşekkür ederim. Hoş geldiniz. Onlar yasaları yorumlamadan bize insanların anlayacağı dilde anlatacaklar. Biz de onun üzerine konuşacağız. Dilerseniz hemen hızlıca ben başlayayım. Sevgili çağdaşçılık bize yasada önemli olan maddeleri, insanların tartıştığı maddeleri seçti. Şimdi onları okuyacak, biz de üzerine yorum yapacağız. Bu yasayı savunanlar bilmeden savunuyorlar. Karşı çıkanlar da bilmeden karşı çıkıyorlar. Her konuda öyle oldu.
Bir parti bir şey destekleyecek zaman hemen karşı görüşteki parti, o neyi desteklerse desteklesin ona karşı çıkıyor da tam tersi oluyor. Bu sefer insanların kafasında soru işareti kalmasın. Sevgili çağdaşlar bize şimdi o tartışmalı olduğunu düşündüğümüz maddeleri tek tek söyleyecek anlatacak. Buyurun çağdaş bey. Şimdi her şeyden önce yasanın adıyla başlamak gerekiyor ki en başta yanlış anlaşılan husus gidinmiş olsun. Çünkü bu salt bir yasa değil, başlı başına oluşturulmuş bir yasa değil. Basın kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapan bir yasa teklifiydi. Kabul edildi, meclisten geçti. O şekilde yasalaştı. Bu belli başlığı maddelerle birlikte 40 madde halinde basın kanunu başta olmak üzere aslında bir değişiklik paketi olarak sunuldu. Birinci madde 9-6-2004 tarihli ve 5187 sayılı basın kanunun birinci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde. İkinci fıkrasında yer alan yayımını ibaresi, yayımı ile internet haber sitelerinin şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. Bu kanunun amacı basın özgürlüğü ve bu özgürlüğün kullanımı ile basın kartına geçkin usul ve esasları belirlemektir. Basın kartı düzenlemesi bakımından basın kartı talep eden medya meyusufları ve informasyon görevlileri bu kanun kapsamına dahildir. Madde çok açık, lafzından anlaşılacağı üzere burada eklenen birkaç cümle oldu ve bununla birlikte internet kapsamında yayınlanan haberlerin, bilgilerin basın kanununa da ilave edildiği söyleniyor.
İkinci maddede tanımlar var, devam eden maddelerde kullanılacak olan bazı kelimeleri, başlıkları, tanımların nelere karşılık geldiğini açıklıyor. Madde 2, 5187 sayılı kanunun ikinci maddesinin birinci fıkrasının c bendine, yayınlarını ibaresinden sonra gelmek üzere ve internet haber sitelerinin ibaresi, birinci bendine karikatürü yapanı ibaresinden sonra gelmek üzere, görsel veya işitsel içerikleri kaydeden veya düzenleyeni ibaresi ve fıkraya i bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendler eklenmiştir.
İnternet haber sitesi, internet ortamında belirli aralıklarla haber veya yorum niteliğinde yazılı, görsel veya işitsel içeriklerin sunumunu yapmak üzere kurulan ve işletilen süreli yayını, basın kartı, bu kanun da belirtilen kişilere başkanlıkça verilen kimlik kartını, başkan iletişim başkanını, başkanlık iletişim başkanlığını, komisyon basın kartı komisyonunu,
medya mensubu, radyo, televizyon ve süreli yayınların basın yayın faaliyeti yürüten çalışanlarını, informasyon görevlisi, kamu kurum ve kuruluşların yürüttükleri devlet informasyon hizmetlerinde çalışan kamu personelini ifade etmektedir. Burada iletişim başkanına… Ya tabi bunlar bana mesela Japonca gibi geliyor. O kadar anlamıyorum ki mesela ne demek istiyor. Bunun herkesin anlayacağı didesi söylemesi. Ya bu basın kartı meselesi aslında Uğur abi çok daha iyi bilir. Gazetecilikte çok önemli bir şeydi bir dönem.
Aslında bir havuç uzatıyor AK Parti hükümeti. Bu basın kartını biz düzenliyoruz diyor. İnternet sitelerinin sahipleri eskiden ya da gazeteciler, özellikle yerel sahadaki gazeteciler sarı basın kart… Sarı da değil artık. Turkuaz basın kartını alamıyorlardı. Şimdi diyor biz bu basın kartlarını biraz daha kolaylaştırıyoruz. İnternet sitesi sahipleri de alacak. Aslında bu yasanın havuç kısmı bu. Yani gazetecileri biraz tavlama ya da bak biz artık herkese basın kart vereceğiz. Hatta ilerleyen bölümlerde basın ilan kurumu var. O mesela basılı basına, yerel basına bir ilan veriyor. Şimdi diyor ki biz internet sitelerine de ilan vereceğiz. Yani onu bir şekilde bölüştüreceğiz. Yani biraz bu tabi teknik içinde bilmiyorum ben özetleyebiliyor muyum ama belki birazdan konuşuruz. Bunun hiçbir anlamı yok. Yani bir gazetecinin basın kartının olmasıyla olmaması arasında bugün Türkiye’sinde hiçbir şey yok. Bir anlamı yok. Çünkü yani basın karta oldu diye gidip siz mesela Cumhurbaşkanı’nın bir külliyeden kalkan bir uçağa binip onu şey yapamazsınız yani takip edemezsiniz. Ya da basın kartınız olmadığı zaman siz gazeteci değilsiniz anlamına da gelmiyor. Ama şu anda bu yasanın aslında şu anda sunulan gazetecileri tavlamak için sunulan kısmı bu basın kartı kısmı anladığım kadarıyla benim. Doğru anlıyoruz yani o zaman. Ama burada da yetki tamamen iletişim başkanlığına ve iletişim başkanlığına verilmiş durumda. İptal etmek de aynı şekilde onun yetkisine sunulmuş durumda.
Ben mesela bir şey yaşadım. 2 gün önce bu yasanın çıktığı gün evime bir mektup geldi. Cumhurbaşkanlığı iletişim başkanlığından ve Sayın Altun’un imzası bulunan Turkağız basın kartının iptal edildiği bildirildi bana. Neden? Şöyle basın kartımı ben Sözcü gazetesinde çalıştığım dönemde çıkartmışım yenileme işlemleriyle. Şöyle bir gerekçe yazmışlar. Artık Sözcü’de çalışmadığınız için basın kartınızı iptal ediyoruz. Ama sen şu anda Youtube’da fiilen gazetecilik mesleğini devam ettiriyorsun. Ondan önce de Halk TV’deydim zaten Sözcü’den sonra da. Yani gerekçeye baktığınızda gerekçe hukuki ama adil mi onu bilmiyorum. Şimdi şunu deneyeceğim. Bir link gönderdiler Cumhurbaşkanlığı iletişim ofisinden belki başka arkadaşlarımıza da gitmiştir. Basın kartı yenileme başvuruları topluyorlar. Başvuracağım verirlerse. İlerleyen maddelerde zaten aradıkları şartları saymışlar. Üzerine zaten evet söylenecek bir şey yok. Çok daha değil mi? Ben bir katkı sunmak isterim. Buyurun.
Büyük Millet Meclisi’nde Dijital Mecralar Komisyonu kuruldu bütün bu tartışmalar için. Ben orada sunum yaptım Sayın Millet Vekilleri’ne. Buradaki maddelerinin birçoğu orada konuşulmadı. Ve çok sonradan basın kartı internet haberciliği gibi maddeler geldi. Çok beni şaşırtmıştı. Çünkü haftalar süren toplantılar oldu. Ben de orada konuştum. Vekillerle bu konuyu saatlerce ele aldık ama ne internet gazeteciliği ne basın kartı yoktu. Bunu da bir bilgi olarak sunmak isterim. Teşekkür ediyorum. Aslında gazetecilik mesleği toplumun bilgi edinme hakkına hizmet uğraşlarıdır. Toplum gazeteciler tarafından bilgi sahibi edilir. Kamuoyu bu şekilde oluşur. Eğer toplumun bilgiye ulaşmasıyla ilgili kısıtlayıcı hükümler varsa ve gazetecinin de toplumun bilgi edinme hakkına hizmet etmesini zorlaştıran bir takım maddeler varsa. Evet. Onların üzerinde daha…
Onlar üzerinde duralım. Bu girişi bu rağmen okumak zorundaydı avukat bey. Çünkü zamanında da olan bir yasanın üzerine eklemeler yapılmış dendi. Basın kartı yasası yani. Cüneyt’in söylediği. Girişi o yüzden sayın avukatımız okudu. Ben de bütün maddeleri tek tek okumasını istemem. Burada çok uzun da sürer. Sıkıcı da olur. Asıl insanların dert yandığı. Yani bunun olmaması gerekiyor. Bu bizim özgürlüğümüze ket vuruyor dedikleri şeyler nedir? Hangi maddelerdir? Ben onları konuşmayı tabi ki çok istiyorum. Ama olsam bir cümlek diyebilir miyim? Yani bu 212 basın kartı meselesi bugün itibarıyla bir önemi yokmuş gibi gözükmekle birlikte şöyle bir argümanın da temeli oluyor. Yahu bu gazetecilerin ne ayrıcalığı var? Niye bunlara basın kartı veriliyor? Öyle değil mi Cüneyt? Yani işte niye bedava? Bilmem nereye gidiyorlar. Şimdi 212 basın yasasında bu basın kartının şöyle koşulları vardı. Telefon tarifenizde indirim. Toplu taşıma bedava binebilirsiniz. Otobüse. İşte efendim bugün metroya metrobüse. Uçak biletlerinde bir indirim alabilirsiniz. Bir yıpranma hakkı diye bir şey var. Bu düzenlemeler gazetecilere sanki o meslek kurumuna bir ayrıcalıkmış gibi algılanıyor ve öyle anlatılıyor. Oysa ki kartın çıkaratıldığı ilk günlere gidecek olursak gazeteci dediğin küçücük maaşlarla çalışan ve bir habere gidebilmek için şimdiki gibi böyle sizin şu anızdaki gibi internet aradım, Google’a sordum filan böyle bir dünya yok.
Yani valiyse valiyi bulacaksınız. Belediye başkanı ise belediye başkanına gideceksiniz. Birinci kaynağı olay yerine kendiniz ulaşmak zorundasınız. Bütün bunları kolaylaştırıcı bir yasa tasarımı vardı. Bugün şimdi sanki bir ayrıcalıklar paketi gibi anlatılıyor. Zaten bunların hepsi de kaldırıldı basın kartından. Şöyle bir ama önemli bir tarafı var hala. Uluslararası bir organizasyonu Türkiye’de izlemek istediğiniz zaman akreditasyon alamazsınız kartınız yoksa. Biraz önce Uğur abinin söylediği mesele dönersek sizce masadaki büyüklerime sorayım. Bu yasa içerisinde ilk başta masaya yatırmamız gereken en sıkıntılı olarak gördüğünüz madde hangisi? 29. madde. 29. madde. 29. Dilerseniz 29. maddeli o zaman devam edelim. 29. madde müeyyideyi içeriyor. Direkt yaptırımı içeriyor ama bu basın ilan kurumuyla ilgili bir madde var. Kısaca ondan bahsedeyim. Ondan sonra yine 29. maddeye geçelim.
5. maddede çok önemli bir değişiklik yapıyor. 5.187 sayılı kanun 8. maddesinin 1. fıkrasında yer alan Cumhuriyet Başsavcılığı ibareleri basın ilan kurumu şeklinde değiştirilmiş. Fıkraya durdurulması ibaresinden sonra gelmek üzere İstanbul ibaresi ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
2. fıkrada düzenlenen yayın durdurma müeyyidesi internet haber siteleri bakımından uygulanmaz. Internet haber sitesinin bu madde hükmüne uymaması halinde basın ilan kurumu 2 hafta içinde eksikliğin giderilmesini veya gerçeğe aykırı bilgilerin düzeltilmesini internet haber sitesinden ister.
3. fıkra basın ilan kurumu 2 hafta içinde yerine getirilmemesi durumunda basın ilan kurumu internet haber sitesi vasfının kazanılmadığının tespiti amacıyla İstanbul Asya Ceza Mahkemesi’ne başvururur. Mahkeme en geç 2 hafta içinde kararını verir.
Bu kan maddesiyle alınıp basın ilan kurumuna verilmiş. Bu çok önemli bir değişiklik. Hangi açıklamalara, hangi tanımlamalara dayanılarak yapıldığı bilmeyen açıklamasına da ihtiyaç duymayacağı, gerekçesini belki sunmak istemeyeceği gerçeğe aykırı ya da eksik olduğunu düşündüğü bir internet haber sitesindeki haberle ilgili bir bildirim yapıp düzeltilmemesi halinde direkt savcılık kısmını atlayıp, yani aslında olayın soruşturma kısmını atlayıp, delillerin toplanması vs. direkt Asya Ceza’dan savcılıkmışca bir yöntem arasını hareket edip, internet sitesinin kapatılması halk deyimiyle diyelim isteyebiliyor. Bu çok önemli bir değişiklik. Kapatılması mı, dava açılması mı? Direkt kendisi dava açıyor. Kapatılma talebiyle açıyor. Bu değişik bir şey hakikaten. Bunun tabi şimdi yorumlarını masadan alacağım. Bu arada tek sesle bir program olmasın diye de dün Twitter’dan çağrı yaptım. Çünkü birçok hukukçu büyüme ya da Akra Hanım’a, arkadaşıma sordum. Dedim ki bu yasayı bize tamamıyla bütünüyle savunabilir misiniz diye.
Yani bu bir eleştiri değil de istiyordum birinin gerçekten tamamen savunmasını. Aramızda Fevzi Alperen Ersoy beyefendi var. O da bütün çalışmalarını almış gelmiş ve bize bu yasayı savunacak. Yani şimdi biz Sayın Avukat Çağdaş Çelik’in okuduğu bu maddeyi tabi ki sizler aracılığıyla değerlendirelim. Ama mesela burada bizim yanlış gördüğümüz sizin hayır yanlış değildir olması gerekiyor dediğiniz ne varsa da konuşmalardan, yorumlardan sonra sizden söz isteyeceğim. Teşekkür ediyorum. Buyurun.
Ben bir şey sorabilir miyim? Bir internet sitesinin haber internet sitesi, internet haber sitesi olduğuna hangi kriterlerle karar veriyorlar? Örneğin Onedio diye bir site var veya işte MyNet diye bir site var ve burada da haber içerikleri var. Mesela bu site bir haber sitesi mi?
O tanımlamayı bir üst maddede yapmış. İnternet haber sitelerinde ayrıca faaliyet gösterdiği iş yeri adresi, ticari yunvanı, elektronik post adresi, iletişim telefonu ve elektronik tebligat adresiyle yer sağlayıcısının adı ve adresi kendilerine ait internet ortamında kullanıcılarının ana sayfadan doğrudan ulaşabileceği şekilde ve iletişim başlığı altında bulundurulur. Bunların yapıldığı haliyle bunun internet haber sitesi olduğunu kabulü gerekiyor.
Gene anlamadım ben. Örneğin yine Haluk Levent burada. Ahbap. Biz en çok haber kaynağı olarak ahbabı kullanıyoruz. Birçok olay olduğunda sıcak haber olduğunda öyle değil yani siz de ilk ahbabı bakmıyorsunuz. Gerçekten şu anda salonda bir şey olsa Türkiye’de YouTube diye bir şey kalmayacak. Ya da gençlere bir öne açılacak gibi geliyor.
Mesela ben daha somut bir şey sorabilir miyim? Diyelim Sedat Peker bir tane video yayınladı. Basın ilan kurumu dedi ki bu video yayınlanmamalı. YouTube’da dedi ki bizce sakıncası yok. Sedat Peker olabilir başka bir şey olabilir. Bir gazeteci olabilir. YouTube’u kapatma etkisi var mı? %90 oranında ulaşımını engelleyebiliyorlar bu yasaya. O zaman bence birer çeşit. Sadece profil fotoğraflarımız gözükür bundan sonra. Öyle bir erişim yani. Bütün YouTube’dan bahsediyorsunuz.
Engel ama biz VPN’le falan girebiliyoruz değil mi? Yani öyle bir engelden bahsediyorsunuz. Tabii. Şimdi BTK’nın anladığım kadarıyla YouTube’a, Twitter’a ve Instagram’a %90’a kadar erişim engelli getiriyor. Yani seçim gecesi hani trafoya kedi yerine BTK girebilir mi acaba? Olabilir mi öyle şeyler? Olmaz inşallah. Recan’ın ban taraltması teknik ifade oldu. Bu arada bir şey de söylemiş oldum.
Kamuoyunda İsa’nda yürürlüğe girecek diye aslında öyle bir bilgi geziyordu. Ama o bilgi sadece bazı maddelerle iltili. Bu bizim konuştuğumuz, en önemli bulduğumuz dezenformasyon ve aynı zamanda sosyal medya platformlarının regulasyonu konusundaki maddeler şu an aslında yürürlükte. 10 aydan sonra yürürlüğe girecek. Böyle de bir sıkıntı var zaten. Orada hatta belki o sosyal medya platformlarının niye böyle çok ağır bir dille regüle edilmek istediğinde konuşabilir miyiz şimdi yoksa sonra mı konuşabiliriz?
Bence konuşalım lütfen çünkü madde madde gideceğimiz için mesela az evvel okuduğu madde üzerine yorum yapmanızı çok isterim şu anda. Şimdi şöyle bir şey var. Bir kere diyorlar bu aynen PayPal’ı kapatma gibi bir muhabbet. Gerçekten dünyanın pratiklerinden uzak ve küresel şirketlerin ve internetin yapısal olarak dünyada nerede olduğu ile ilişkisi olmayan insanların maalesef yaptığı işler bunlar.
Şimdi diyorlar ki mesela kardeş diyorlar ki sen Googles’ın TikTok’sun Facebook’sun vesaire sen diyorlar verini Türkiye’de tutacaksın kardeşim diyorlar. Bakın veri lokalizasyonu diye bir şey var. Türkiye’de olan vatandaşların verisini Türkiye’de tutacaksın ve kanun da şöyle diyor bununla ilgili gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Bir kere bu ne demek inanılmaz muğlak bir şey gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.
Sonra diyorlar ki eğer siz bunu yapmazsanız buraya iyi dinleyin arkadaşlar ben inanamamıştım bunu ilk gördüğüm zaman küresel Ciro’nun %3’üne kadar bir size ceza verebilirim diyor. Bakın bugün Google’ın küresel Ciro’sunun %3’ü 7.5 milyar dolar filan. İyiymiş yalnız. Kaç dedin 7.5 milyar dolar biraz daha fazla. Şimdi şöyle düşünün siz Google olsanız Türkiye’ye bu cezayı mı ödersiniz yoksa Türkiye piyasasından külliyen çıkar mısınız?
Yani bunu buradaki herkes ve bütün izleyenlere ben soruyorum. Bütün diğer platformlar içinde zaten bu geçerli bu birincisi ve de diyorlar ki bunu yapmazsanız size bu cezayı verebiliriz. İkincisi bilgi paylaşımı. Bilgi paylaşımı da şu demek diyorlar ki mesela şu postu atan insanın gerçek adresi nedir, IP adresi nedir, telefon numarası nedir, kayıtlı bunların hepsini diyorlar bize vereceksiniz. Şimdi burada avukat yetkili arkadaşlarımız var onlar da anlatırlar birazdan. Bu çok büyük bir sorun birkaç sebepten dolayı sorun diyorlar ki siz burada şu belişeceksiniz. Yani Türkiye’de burada bildiğiniz bir yerel GSM operatörü gibi herhangi bir sağlayıcı gibi burada şu beniz olacak diyor. Peki ben buradan soruyorum siz burada bir sosyal medya şirketisiniz burada da bir temsilciniz var. O temsilciler zaten buradaki verilere erişimi yok ki o veriler normalde burada tutulmuyor. Dünyadaki sosyal medya pratiklerine aykırı bu bir. İkincisi bu verileri isteyen insanın gerçekten bu konuyla ilgili doğru mahkeme süreçlerinden geçip geçmediğini biz bilmiyoruz.
Dünyada hep şöyle bir şey vardır bakın bunu mesela Amerika’da istismar etti dedi ki 11 Eylül oldu kardeşim dedi. 11 Eylül’den sonra ben herkesin telefon konuşması kim kime yapmış bunların hepsini bu logları indireceğim dedi. Ama ne yapmamışlar gerçekten onları denetleyen bir mahkeme sistemini kurmamışlar. Ve Edward Snowden’da burada düdüğü çaldı ve ondan sonra Rusya’ya kaçtı vesaire. Şimdi şöyle olur eğer siz bir şeyi çok denetlemek istiyorsanız denetleyeni de denetleyici bir mekanizma kurmak gerekiyor.
Bizim kaçırdığımız bence en büyük noktalardan biri bu. Yani eğer mesela bizim terörle ilgili bir sıkıntımız varsa. Yani siz biraz pata küte mi yapıldı diyorsunuz? Çok pata küte yapıldı. Cahriyem burada o gayet iyi bilir anlatsın. Yani Almanya’da bunu 2 sene 2.5 sene tartıştılar. Toplumun birçok bileşenleriyle tartıştılar. Türkiye’de ben bu konunun çok içindeydim. 2018’de rütüyü kapatmaya çalıştık. Rütük sosyal medya yayıncıları denetledi. 2020’de sosyal medya yasasıyla platformlara ceza yüklüler sağlandı.
Bunların hepsinde hiçbirinde daha doğrusu toplumsal bir uzlaşı sağlamadılar. Hiçbir STK bileşenlerine söylemediler. Muhalefet partilerinden hiçbirine gelip de iki satır şu kanunla biz böyle bir taslak geçiriyoruz. Ne düşünüyorsunuz demediler. Gitmişler Amerikan Büyükelçiliği’ne sormuşlar. Bunlar yalanladılar ama öyle bir şey yok burada bizimlikle. Yok yok yani ben onun öyle olmadığını tahmin ediyorum diyelim şimdi. Bir de burada çok özür diliyorum. Yani bir yaman çelişki var. O da şu yani toplumu bilgi kirliliğinden kurtarmak istiyorsun değil mi?
Arındırmak istiyorsun. Onu murat ediyorsun. Ama korkunç bir bilgi kirliliğiyle geçiyor yasa. Yani Almanya işte Jahreyn burada dediniz. Almanya örneğini veriyorlar, Avrupa örneğini veriyorlar. Bir öyle bir şey yok. Venedik komisyonunun kararları var. Yani Avrupa’da böyle bir şey yok. Almanya’da veya yargı bağımsızlığı var. Yani şartlar farklı. Amerika örneğinde, Almanya örneğinde bilmem ne. Yani dolayısıyla oradaki o çelişkiyi de belirtmek istedim. Hatta buradan bu gerçekten öyle ucube yazılmış ki diyor ki Btk diyor bakın kurumsal yapılarını, Facebook ya da bir şey, bilişim sistemlerini, algoritmalarını, veri işleme mekanizmalarını filan biz istersek bize vermek zorundadır diyor. Siz şirketiniz olsa algoritmayı bana ver deseniz hangi ülkeye verirsiniz bunu? Özellikle de dünyadaki gelirlerinin %1’inden çok daha azının geldiği bir ülke de verir misiniz? Yoksa o ülkeden çıkmak mı istersiniz? Ve de bu şirketler buradan çıkarsa onların zararına mıdır? Yoksa Türkiye demokrasisinden zarar mıdır?
Ve de bizim burada küçük işletmecilerimize, girişimcilerimize, dijital ekosistemde katma değer yaratan insanlara mı zarardır? Bence bunda net zarar bize gibi gözüküyor Yağuzhan. Anladım. Bir şey sorabilir miyim? Buyurun tabi ki. Avukatımıza bir şey soracağım. Bir örnekleme yapacağım. Ya şimdi bir olay oldu Malatya’da bir askeri tesis. Ya örnekleme yaparak daha uygun olacak. Ben orada yazdım 170 ölü var dedim ve herkese yayıldı. Ama ölü sayısı 40. Siz kararlısınız içeri girmeye o zaman. Çok iyi.
Ama asıl soracağım soru şimdi geliyor. Peki 40 yazmak yerine ısrarla 10 ölü yazılsa? Aslında o da gerçeği aykırı bir haber. Ama? Ama burada yorumu yapacak olan kişilerin tamamen yani orada Cumhuriyet Savcılarının yorumuna kalmışlığında. Sorun burada yani. Seni içeriye atmaya niyetlendikten sonra ne istediği yazdığında çok bir önemi yok bana sorarsan. Aslında bu yazıya da gerek yoktu. Tabi. Atmak istedikten sonra yani. Zaten her halükarda bir bahane çıkıyor yani. Her cezaya bir suç çıkıyor. Ne gereği var? Zora sıkıyor. Eğer kamu’nun yararına bir bilgi verirsen biz onu es geçebiliriz bir mantı mı? Es geçebiliriz. Aynı zamanda burada zaten aranan kasıt kamu barışına kamu sağlığına bir infal yaratacak şekilde gerçeği aykırı haber sunmak. Söylediğiniz 40 yerine 10 sayısı pek infal yaratmaz. Ama 40 yerine 170 sayısı kamu da infal yaratabilir. Şimdi şöyle bir şey var. Mesela doların 8 TL falan olduğu günlerde 10 TL olacak diyen kişi hala yargılamıyor. Tabi yargılamıyor ya.
Kansiyon yasasının geçtiği saniyede dolar 18 liraydı. Merak ettiler bildiğim kadarıyla tabi. Ettiler mi? Şimdi 29. adtenin ben bir şey açıklayayım. 5 tane şartı var. Birincisi yayılan haber gerçek olmayacak. Ben 5 kriteri açıklayayım ondan sonra hep beraber. Ceza kanunu pardon 217. maddeye bir 217a maddesi getiren madde bu. 29. maddededir. Ülkenin güvenliği, kamu sağlığına ilgili gerçek dışı haberler olacak. Halk arasında panik, korku ve endişe oluşturacak. Kamu barışını bozmaya elverişe olacak. Bunlar aleni olacaksa o bütün örnekleriniz bu 5 kriterle değerlendirecek. Buna kim karar verecek? İşte problem olsun. Bravo soru bu zaten. Zulmanı zıpladık da diğer burası. Yasar veriyor kim karar veriyor. Yalan haberlerden hepimiz çektik. Öyle bir dönemin hatırlıyorum ki bir saldırı gerçekleştirmişti askerlerimize karşı. Ve işte şu kadar şehit olursa hükümet düşecek efendim diye birisi bir palavra atmıştı Twitter’da. 10 sene önce zannediyorum. Çok doğru. Sonra bir anda bütün Twitter.
Hükümet düşecek o zaman yaşasın 500 şehidimiz var falan deyip haberleri patlatmışlardı. Ve herkes tabii ki bizim gibi hakim değil Twitter ortamına alıp bunu Whatsapp’a düşürmüşlerdi. WhatsApp’tan teyzelerimiz dedelerimiz amcalarımız öğrenmişti. Sonra bütün evlerde 500 şehit vermişiz. Ağırtları yükselmeye başlamıştı. Yani bunlara elbette hepimiz karşıyız. Fakat Jünet abinin de dediği gibi buna kim karar verecek? Haberin doğru ya da yalan olduğuna kim karar verecek? Bir de bir de bir de şu var. Sanki bütün demokratik kurumlar çağdaş örneklerinde olduğu gibi köklü bir biçimde çalışıyormuş da.
Sadece sosyal medya iletişiminde, haberleşmede ve gazetecilik faaliyetlerinde aksaklık varmışçasına bir bakış açısı atfedilmiş bu yasaya. Örneğin son kazayı ele alalım. Kazadan sonra Bartın Cumhuriyet Başsavcılığı 3 savcıyı görevlendirdi. Şimdi çağdaş demokratik hukuk devletlerinde böyle bir kazadan sonra konuşma yetkisi kimdedir? Doğrudan doğruya soruşturmayı yapan savcıdadır. Biz bu savcılardan herhangi bir tanesini o akşam gördük mü?
Daha sonraki akşam gördük mü? Bugün gördük mü? Hayır, görmedik. Bir defa savcılar yapmaları gerekeni yerine getirmiyorlar. Yani savcı tabi ki soruşturmayı yürütecek ama toplumun gerçek dışı bilgilerle yönlendirilmesini engellemek amacıyla da soruşturmanın selametini engellemeyecek ölçüde bilgileri kamuoyuyla paylaşacaktır. Ve böylece toplumun doğru bilgilenmesi için açılması gereken yolu açık tutacaktır. Yani diyorsunuz ki bilgi verilmiyor başlık olarak, insanlar da doğal olarak kendi duyduklarını yayıyorlar. Bu nedenle o akşam başta afat olmak üzere. Örneğin afat, trofa patlaması dedi. Evet. Sonradan bunun Sehven bir açıklama olduğu ifade edildi. Sehven böyle bir durum olabilir mi? Böyle önemli bir durum da olmazsa. Yani rakamları karıştırırsınız, harfleri karıştırırsınız bu Sehven olur. Evet. Ama böylesine önemli bir kazada, toprak altında kaç kişinin kaldığı belli değil.
Bir saat içinde beş resmi makam, gerek kazanın oluş nedeni, gerekse işçilerin sayısı ve sağlık durumları açısından birbiriyle çelişen çok değişik açıklamalar yaptılar. Dolayısıyla burada siz bilgiye ulaşan yolu sağlıklı bir biçimde açık tutarsanız, dezenformasyonu da engellersiniz. Dezenformasyonu amaçlayanların da önünü tıkarsınız. Bu yasa aslında şöyle, hakikate ulaşmak isteyenleri bir su olarak gözümüzün önünde canlandırırsak, suyun önüne çamur tıkamak gibi bir davranış bu. Günümüzün teknolojisinde siz korktuğunuz, paylaşılmasından endişe ettiğiniz davranışları yapmayacaksınız ki korkacak bir şey bırakmayasınız. Bu tamamıyla bir korkunun ürünü ve hakikatlerin toplumla buluşmasını engellemenin arayışlarından başka hiçbir şey değildir. Ve bunun da günümüz teknolojisinde sağlıklı bir biçimde uygulanmasının mümkün olmayacağı da ortadadır. Teşekkür ederim. Şimdi Uğur Dündar başlangıçta çok isabetli bir şekilde bize bir şey hatırlattı. Birtakım değerlerimizi çoktan unuttuğumuz, kalktığımız bununla başladık ve meslek büyüğümüz bununla devam etti. Ben de onu söyleyeyim. Meselenin bizi nereye götürdüğünü yani tünelin ucundaki o karanlığı görmek istiyorsak bence karikatürize edilmiş hali bir ekran görüntüsüydü.
Bir tek bir fotoğrafla anlatmak istersek, Sing Senja, yani orada 41 madenci çıkarılmaya çalışılıyor. Şehitlerimiz, maden işçilerimiz çıkarılmaya çalışılıyor. Maden mühendisi Sing Senja. Tek bir fotoğraf, bir tarafta ekran bir görüntüsü işte bölünmüş ekran. Esediyelerle çıkarılmaya çalışılan madenciler, acılı aileler, ciğerleri yanıyor, yüreklileri yanıyor. Öbür tarafta Çinli bir mühendis Sing Senja. Acaba Çin’deki ailesiyle nasıl hasret gideriyor sorusu soruldu.
Yani bu mesele nereye doğru gittiğimizi anlatacak fotoğraf o. İsim de Sing Senja. Bu unutulmasın. Yani bu çok acayip bir şeydi. Bu flu oluk çok rahatsız edici bir şey bence. Herkes de çok rahatsız ediyor. Yani neye göre kim karar verecek? Bu beş madde sayılacak. Bu beş maddeyi peki savcılar mı bakacak? Basın İlan Kurumu başkanı mı bunu suçluyurusunda bulunacak? Cumhuriyet Savcıları burada, hukukçu dosya var ama şunu hatırlatalım. İçte hat yok ortada. Bakın. Anlamadım. İçte hat dediğimiz önceden herhangi bir örnek karar yok. O yüzden bugünden sonra verecek tüm kararlar aynı zamanda içte hatı da oluşturacak. Bunda altını tüdelim. Sizin verdiğiniz bu kriterlere göre o zaman en ak mesela bir enflasyon rakamı açıklayamayacak. Hepsine uyuyor çünkü. Özür dilerim şu beş aşamada beş kriteri bir kere daha söyler misiniz? Bu beş kriter önemli çünkü beş kriterin beşi de yoruma açık ve kimin yorumladığı önemli.
217a zaten kanunda var olan 217. maddeden daha fazla ölçüt, daha sıkı ölçütler getiriyor. Suçun oluşmasına daha zor imkan veren ölçütler getiriyor. Neydi onlar? Mevcut 217’yi okuyorum. Halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik eden kişi, tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde 6 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır diyor. Mevcut 217. madde.
Şimdi halkı kanunlara uymamaya alenen tahrik edeceksiniz. Her ne suret doğrusu olsun. Bir şekil söylememiş. Halkı kanunlara uymamaya sözlü bildiriyle, basılı bildiriyle mi? Bir iki kişi konuşurken mi? Mesela hiçbir şekil söylememiş. Dolayısıyla her ne suret doğrusu olsun. Tahrikin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde. Peki bozmuş mu? Elverişli olduğunu kim karar verecek? Elverişli mi? Bu da böyle. Bir de bunun öbür tarafı var tabii. Yani bunu gerçekten bu suçları işleyenlerin de cezalandırılması lazım bir yandan.
Bu da var. Bunun iki ucu keskin kılıç gibi. Bu tarafı da var, bu tarafı da var. Şimdi geçiyorum. Bakın bu getirilen kabul edilen 217. a maddesi halk arasında endişe, korku veya parik yaratmak sahikeyle demiyor yalnızca. Sırf diyor. Şimdi siz bir şey yaptığınız zaman hedeflediğiniz şey, sahikiniz yalnızca halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak olacak. Bu suçun oluşması için en başta. Ama bu da Cüneyt’in dediği gibi çok fluvi.
Ben basın yayın fahaliyeti dolayısıyla, bilgilendirme görevim dolayısıyla, X, Y, Z dolayısıyla bunu yaptım dediğiniz zaman bir defa bu suç oluşmaz. Ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili, gerçeğe aykırı bir bilgiyi kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan. Kamu barışını bozmaya elverişli olacak. Mecud maddede de var. Aleni olacak, alenen. Arkadaş toplantısında konuştuğunuz bu aleniyet değil. Hakaretli aleniyet de burada aleniyet değil. Gerçeğe aykırı bir bilgiyi diyor ya, kilit nokta bu. Gerçeğe aykırı bilgiyi, sırf halk arasında endişe korku veya panik yaratmak sahikiyle, gerçekten bu sahikle ve sırf bu sahikle, kamu barışını bozmaya elverişli olacak şekilde yaptınız. Bunun tabi cezalandırılmaması mümkün değil. Bu dezenformasyon olsun, kara propaganda olsun, efendim, galeyan yaratmak olsun, teşebbüş eski tabir ile yaratmak olsun, efendim şu bu halkın kitle psikolojisinde. Bu faaliyet casus faaliyetidir, ajan faaliyetidir ve kitleler yönelik psikolojik savaştır.
Bunun cezalandırılmaması mümkün değil. Her memleketin de kanununda bu var. Ama kilit nokta ne? Gerçeğe aykırı bilgi, dediniz, kim karar verecek gerçeğe aykırı olduğuna ve gerçeğe aykırı derken Haluk Bey’in verdiği örnek gibi. Ben efendim ölü sayısını 40 değil 45 de öğrendim. 70 dedim, 50 dedim, 100 dedim neyse. Böyle bir şey mi söyledim? Gerçeğe aykırılık hangi unsura tekabül ediyor? Ya bu havada kalan bir kısım mı? Veya hangi unsura inhisar ediyor? Bakın şimdi bunu neyle ispat ediyorsunuz? Bu durumda iştihatlar gazetecilerin yaptığı haberlerde, makalelerinde suç işlediği iddia edildiği zaman mahkum edilebilmesi için cagıtacılar içerisinde bir ölçüt koymuş. Gazetecilikte efendim mesleki ilkeler var. Mesleki ilkeler ve teamirler gereğince kendinden beklenebilecek araştırmayı yapmakla anlaşılabilen görünür gerçekliğe uygun mu haber? Böyle mi yazılmış cümle? Hayır bu şeyler. Şimdi gazetecinin bir savcı kadar araştırma yapması beklenmiyor. Gazetecilerinde böyle bir imkan da yok. Savcının ve hatta polisin, hatta masakın vesaire imkanları yok gazetecilerde. Mesleki olanaklar çerçevesinde, mesleki ilkeler, etik ilkeler ve teamirler çerçevesinde ve kapsamında kendinden beklenecek araştırmayı yapacak. Bu araştırmayı yaptığı zaman ortaya çıkan görünür gerçekliğe uygun ise yaptığı haber, o zaman sen kötü niyetli değilsin, sen haber yaptın, mesleki faaliyet yaptın diyor Yargıtay. Ve dolayısıyla bu basın özgürlüğüne girer diyor şimdiye kadarki uygulamada.
Yeni getirilen bu 217A nasıl tatbik edilecek bu tanımı, bu iştihadın içeriği olan tanımı? Kaldıracak mı ortadan? Tatbikat ne yapacak yani? Gerçeğe aykırı bilgi kavramına nasıl somuta indirgeyecek? Dediğim gibi, deştehatlar olduğu gibi gazeteci kendinden beklenebilecek araştırmayı yapmış ve görünür gerçeklik. Çok özür dilerim. Belki bir örnekleme de gerekebilir. Çünkü burada niye örneklemek yani şu açıdan örnekleme gerekebilir.
Bu sadece basın mensuplarıyla ilgili bir yasa değil, halktan herkes için. Yani bu herhangi bir tweeti retweet etmekte de ceza var. Yani birisi bir şey yazdı hatta beğeniye ceza var ki Twitter’ı cep telefonlarından takip edenlerin mutlaka parmağı bir şeye dokunmuştur. Sonra bir beğeni listene bakıyorsun ki aman şekerim neler beğenmişsin meğerse farkında değilsin. Demek ki oradan beğenmekten dolayı. Şimdi çok önemli bir şey var. Biz pandemi döneminde Twitter’da ben onların saldırısına uğradım. Ve bazı konularda hak vermekle birlikte bazı konularda da hak vermedim ama bana çok saldırdılar. Aşı karşıtları. Bir de bana Dünya Düzdürcüler saldırdı. Şaka olsun diye söylemiyorum. Şimdi ikisi de aşı karşıtları da halkın sağlığına karşı bu maddelerin yorumlanması böyle değerlendirilebilir. Aşı karşıtları Dünya Düzdürcüler hakikaten halkı galeyana getirecek şeyler anlatıyorlar. Ve bir kuyruklu yıldız yaklaşıyor da yorumlayana göre aynı efekti yapabilir. Tabii ki bu yasanın kimlere tedbir olarak geliştirildiği ve seçime doğru kimlere karşı tedbir olarak kullanılacağı da apaçık ortada. Çoğunlukla yurtdışındaki gazeteciler sosyal medyadan yayın yapanlar ve sosyal medyadan yayın yapması beklenenlere karşı. Şimdi böyle olduğu takdirde burada hakikaten izleyenleri bilinçlendirmek gerekiyor. Yani beğenilerinize dikkat edin. Neyi beğendiğiniz, neyi retweet ettiğiniz. Beğeniler suç kapsamına girmiyor. Sadece retweetler giriyor. Hayır hayır beğeni de suç kapsamına girmiyor. Rahatladım valla. Hayır yanlış okumadım. Halkın Dünya Dendişe duymuştum yani. Ya biraz önce okudum gazetede. Ve sayı yalanla ver hemen dava açılsın. Hayır biraz önce beğenide de var. Unutmuş olabilirler.
Daha önce bazı suçlarla emsal kararlar var. Onlar göz önünde bulundurulacaktır. Çünkü bu yeni çıkan maddeyle ilgili herhangi bir iştahat oluşmadığı için onlar göz önünde bulundurulacaktır. Birçok yerde hakaret tehdit anlamında retweetler suç kapsamında değerlendirilirken beğeniler suç kapsamına alınıyor. Mesajın dolaşma sokulması var. Beğeniyle beraber bu mesaj izleyenlerinize düşüyorsa bu bir suç olabilir. Ama retweet dolaşma sokma ve güçlendirme mekanizması olduğu için direkt suç kapsamında yer alıyor.
Bu arada like’lar da bunu yapıyor. Çünkü biz bir şey beğendiğimiz zaman bizim takipçilerimiz onu takip etmese bile Taylan Yıldız bunu beğendi diye de dolaşıyor. Taylan Bey’in sayesinde beğeniyle ekleyecekler. Evet. Sağol. Olabilir mi? Hayır bir dakika şaka değil. Orada bir flu’luk var. İzniniz olursa Okan’ın hitabını ödünç alarak sayın efendim. Bu yasağı ödüntüyor kamayı. Biz de hakim gibi kaldık burada. Harbette. Harbette. Harbette gibi de üç kişi ödülü. Çok özür dilerim. Buyurun Ali Kanka.
Bir şey diyeyim mi? Peki bu suç kapsamları sadece kamuya ait mi olacak? Yani bir kişiye karşı ihlal olduğunda aynı bu beş madde geçerli olacak mı? Ben de buna bağlı olarak şunu sormak istiyorum. Peki Nostradamus’un kehanetlerini yayınlayanlar ne olacak? Mesela gazeteler var. Pardon ben de buna bağlı olarak bir şey söyleyeyim. Yenel Sağlığı ile ilgili gerçeği aykırı bilgiden bahsediyor. Şahsı hakaret veya onlar başka madde. O zaman örnekleme vermek istiyorum. Şimdi sevgili Okan konuştuktan aklıma geldi.
Aşı oldum diye, aşı oldum işte aşı oldum sizler de olun diye fotoğraf yayınlamış. Twitter’da alta. Küre selcilerden ne kadar aldığını biliyoruz zaten. Ne kadar aldığını zaten satılmışsın diye bir tweet vardı. Pek dikkate almıyoruz zaten. Senin gibi değilim ben yani. Ben cevap veriyorum. Dayanamıyorum. Pek cevap da vermiyorum. Bir tanesine vermiştim doldurdum cebi diye ama. Hani mesela bu aleni bir tahrik, aleni bir yalan yayma değil midir? Ya kişiye karşı bu şahsa karşı olduğunda bu madde uygulanmayacak. Zaten burada net olarak sırf halk arasında diye başladığı için.
Ve halkı yanıltıcı bilgi alenen yayma diye yanıldığı için şahsa karşı. Yine takipçileri 100 binse onu yanıltıcı bilgi yapıyor. Mesela biz şöyle bir şey yapabiliyor muyuz? Ben şunu merak ediyorum. Mesela atıyorum bir resmi devlet görevlisi. Bir açıklama yapıyor. Yaptığı açıklama yalan. Biliyoruz yalan olduğunu. Ve dava açıyoruz. Örnek vereyim mesela. Ve vermeyin başım belaya girmesin. Ver ver ben keserim. Harbiden kesme lan. Ver. Ver. Tamam. Bu ülkenin bir Tarım Bakanı vardı abi geçen sene. Güneyde yangınlar oldu. Tam böyle örnekleriyle anlatacağım size. Dedi ki elimizdeki uçaklar burada bizim. Ben de dahil bir sürü gazeteci arkadaşım dedik ki bizde hayır değil. Çünkü içerideki kaynaklarımızdan biliyoruz ki bu uçaklar uçabilir durumda. Yani bir bakımlar falan yapılırsa uçabilir durumda. Bir sene sonra Tarım Bakanı değişti. Türkiye Hava Kurumu’nun başına yeni bir kayyum geldi. Ve kayyum başkanı dedi ki biz bu uçakları bakımını yaptık. Uçuşa hazır. Şimdi bu alenen halkı yanıltmak değil midir? Şüphesiz. Bu yalan değil midir? Yalandır. Bir karşı dava açılsa bir sorumlu vatandaş, bir gazeteci. Bir gazeteci. Tamam doğru söylüyorsun ama dönüp desek ki kardeşim siz ülkeyi yönetme noktasında bir insansınız. Verdiğiniz bilgi yanlış. Bir de daha kötüsünü söyleyeyim. Bu tam olarak halkı kim ve öfkeye de sevk etmez mi? Bakın sizin bu hususta bakanın yalan söylediğini meydana çıkaracak şekilde gerçeği araştırarak yaptığınız şey tamamen gazetecilik faaliyetidir. Bu yasadan bu 217 a.d.dan sonra da yine suç değildir. Hayır bakanın yaptığı suçludur diye söylüyorum. Bak şimdi şöyle yalıyorsunuz bütün bunlar konuşulurken biz bunları yazarken.
Bakanın yaptığı suçludur ama bakanların ceza sorumluluklarının bağlı olduğu şartlar meydanda. Biz bunları o dönem sayın bakan şey derken. Dava ederiz Okan abi. Sayın Efendim. Paylaşım yapan kişiye ek olarak yalan bilginin yayılmasına yardımcı olacak şekilde beğeni retweet gibi eylemleri yapanlara da hapis cezası verebilecek. Kim söylemiş bunu? Haydi bakalım. Yalan haber.
Şimdi size diyorum ki kim karar verecek buna yani haber sitesi haber sitesi haber sitesi böyle yayınlıyor. Haber sitesi bu şekilde yayınlamış. Doğrusunu biliyorsunuz. Ben diyorum ki bak böyle. Kanunun metninde yok o ama kanunun metninde yok. Peki bu yasalar sadece gazetecilik faaliyeti içinde o tanımlanmış kişilere mi geçerli? Gerçek yaşamda olan suç fiillerini biz alıp internete yapıştırdık. Problem bu zaten 6 ülkenin sosyal medya yasalarını ben inceledim. Böyle bir şey yok. O yüzden tartışıyoruz. Peki şunu söylemek istiyorum. Bizi izleyecek olan milyonlara aslında anlatmak lazım konuyu aramızda bu yasanın tümüyle gerekli olduğunu düşüren bir beyefendi var. Fevzi Alperen Ersoy o da aramızda mikrofonda var değil mi beyefendi elinizde sanırım benim anladığım gerçekten anlayabildiğim şu havada kalan yerler var. Yani kim neyi nasıl yapacak? Cüneyt abinin dediği gibi bir fluyoluk var. Biz bu işin net halini nasıl göreceğiz nasıl anlayacağız? Beyefendi bir savunsun bakalım. Evet lütfen lütfen.
Bu arada lütfen çok irkilmeyin burada herkes karşı çıkıyormuş gibi dursa da merak ediyoruz. Sizi ateşe atmayacağım. Merak etmeyin. Cesaretinden dolayı da bir alkış alsın. Evet. Öncelikle savunmamı yaparken şunu söylemekle başlamam doğru olacaktır. Ben bu yasa yapılmadan önce de 2016 yılında üniversite yıllarında da benzer bir savunmayı gerçekleştireyim. Çünkü basında bazı sorunların olduğunu düşündüğüm için ve şu anda da buraya herhangi bir siyasi ya da politik bir sebeple gelmedim. Tabii tabii onun farkındayız.
Onu söyleyeyim yani savunma sebebimi. Şimdi tümüyle konusuna bir nokta koyarak başlayayım şöyle burada hukukçularım bilecektir zaten Türk Ticaret Kanunu 2012 yılına çıkmış olduğumuzdan hemen halen birçok konuda eksiklikleri mevcuttur. Biz bu eksiklikleri nasıl tamamlıyoruz? Biz bunu tabii işte hukuki tamir ediyorduk. Orada şu devre göre iştahatlar sistemiyle tamamlıyoruz. Gerektiğinde bilirkişi raporları ile tamamlıyoruz. Bu hususların bunlarla beraber giderileceğine inanıyoruz. Birincisi bu. İkincisi şimdi bir soru geldiği için söyleme yorumlamayı kim yapacak? Şimdi bu husus çok önemli. Burada Ömer Bey de var. Ben kendisinin de dosyasına daha önce dışarıdan bir göz atma fırsatı bulmuştum. Porçay dosyası. Şimdi bildiğiniz üzere kısaca özetmemiz gerekirse Porçay dosyasında 3. ÖM’den kaynaklı olarak bir karar verildi. Evet. Bence karar yanlıştı. Hatalı bir karar olduğuna inanıyorum ama şimdi bu suç fiilinin Türk Ceza Kanunu’ndan çıkarılması anlamına mı geliyor? Yani şimdi bu TCK’da var ve iştahatta bence yanlış bir karar da verildi. Yani bu Türk İçtahat’ına da girdi. Yanlış bir karardı. Çünkü eleştiri niteliğine yaptığı bir yorum, olum kendisine olumsuz bir sonuç doğurdu. Ama bu kanunun yanlış olduğu anlamına gelmez. Bu uygulamada karşılaşılacak sorunları olduğu anlamına gelir. Çünkü hocamın da söylediği gibi 100-217. A maddesi hem 217’ye bağlı 217’den ağır olmakla beraber çünkü orada 2’ye kadar çıkarılıyor suç. 217A’da 3’e kadar çıkarılıyor. Ağırlaştırı sebebiyle 4’ü 3’e kadar çıkarılıyor. Bu noktada şey daha zor. 217’ye göre 217A’da aranan şartlar daha zor.
Hatta bir örnek de verelim burada Haluk Levent’e ilgili örnek verecektim. Vermeyin abi artık. Ben normalde gelirken Mars örneği üzerinden gidecektim. Bizde safsata yapıldığında Mars üzerinden felsefete örnek verilir. Irkçılık ya da rencide olmasın diye ama Haluk Levent’in yangınlardaki çağrıları ve orada destek olması mesela bu olayın tam tersi bir süre. Yani aslında yine bir hareket kabiliyeti oluşturuyor. Haluk Levent oraya gidiyor. Ekipler toplanıyor. Haluk Levent’le beraber yangın söndürülmeye çalışıyor. Bu kamu barışın tehdit eden bir şey değil.
Beş maddeden bir tanesi zaten kamu barışın tehdit ediyor olması gerekiyor. Oh ben kurtardım yeter. Yani otomatik olarak girmiyor. Mesela bir örneğin Çinli’ye örnek olsun diye de belirtmek istediğim için. Beş maddeye kim karar veriyor? Beş maddenin oluştuğuna kim karar veriyor? Cumhuriyet Savcısı. Cumhuriyet Savcısı. Daha sonra Cumhuriyet Savcısı oluştuğunu düşünüp iddianamesini düzenliyor. Bu konuda geri kalan süreç hakimlere kalıyor. Pardon ben de bir soru sorayım. Cumhuriyet Savcısı buna karar verirken ve iddianameyi düzenlerken kendi kanaati oluştuğu için mi kendiliğinden inisiyeti falan iddianameyi hazırlayacak?
İddianameyi hazırlıyor yoksa birisi böyle bir muhbirlik müessesesi oldu ya kadın böyle yapıyor şu adam şöyle twitter yazıyor falan birisi şikayette bulunuyor orada mı iddianameyi? Her ikisi de olabilir. Şikayete de tabi olabilir. İhbarı özellikle kanuna geçirmiştir. Ya bir de çok aslında başka detaylar var suyoku var kuyoku var çok derinlemesine ayrıca hani hukuki temel soruşturmanın yer olmadığına karar verilmesi,
kavuşturmanın yer olmadığına karar yani o süreç bambaşka bir savcı takdiri savcı bu süreci yaparken bütün delilere ulaşmaya çalışır ki ben o konuya geldiğinde 29 ana madde olarak tartışıldığı zaman bu hükmün korkulduğu kadar da sorun çıkarmayacağını düşünüyorum içtahat oluşturma sırasında. Çünkü nedenini de mesela kısaca söyleyeyim istihbaratla ilgili diyelim ki milli istihbarat teşkilatı ilgi bir haber yaptınız. Bu 5 madde haricinde ceza kanunun ayrıca sabunduğu başka maddeler de var. Mesela şüpheden sanık yararladır.
Şimdi sizin şüphenizi ortadan kaldırmak haberi yaptığınız zaman o haber yapıldığı zaman savcı iddianamayı düzenledi bunun yalan olduğunu galyana getirmek için mesela miktarlarını buna örnek verebiliriz. Evet. Yaptığı iddianamayı düzenlendi hakimin karşısına çıktı. Şimdi hakimin bu konuda şüpheyi ortadan kaldırabilmesi için kimin talepte bulunup evrak alması lazım milli istihbarat daire başkanlığına. Ya da atıyorum bu olay Diyarbakır’da olduysa Diyarbakır bölgeye istihbarata yazı yazıp bu haberi yalanla demesi gerekiyor.
Bu haber yalanlanmadığı sürece ki istihbarat belgesinin kolay kolay oraya gelmesi yani bir ihtimal ama zaten yalansa olmadığı getirilir ya da oraya keşif yapılır. E istihbarat daireye de keşif yapılma ihtimalin ya da genel kurumay başkanlığına keşif yapılma ihtimalinde kolay olmaması sebebili bu dosyada şüphe kırılamaz ve gene kişi beraat eder. Peki beraat edene kadar ya da bu belge gelene kadar kişinin tutuklu kalmasına engel bir durum var mı yani bu keyfiliği önleyici bir şey var mı maddede? Yok. Yok.
Yani çok özür dilerim ama Youtube’dayız nasıl olsa bir boku boku ne yatma durumu söz konusu yani. Hayır şimdi ya C.M.K. Bu genel bir sorun zaten. Ya şimdi Porçay dosyası da bu uygulamasal bir… Size söylemenizle, söylemenizle mesela Porçay’a örnek gösterirken ben de o davayı takip ettim. Haksızlık oldu diyorsunuz bir kanun üzerinden kanun değildi ama uygulaması haksızlık. Aynen. Biz zaten kanunlarla ilgili çok sıkıntı yaşayan insanlar değiliz de uygulamayla ilgili sıkıntılarımız var sanırım. O yüzden yanlış uygulamalara mal verebilecek kanunlar bizi korkutuyor. Yoksa biz de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız ve kanunlarımıza saygılayız ama uygulamaya gelince bazen böyle yanlışlıklar olunca gencecik çocuğum attılar içeri meşte. Evet, haklısınız. Kaldı mı içeride? Porçay neredesin? Porçay ne kadar kaldın içeride? Üç gün. Üç gün. Olsun o sana yeter. Ömür boy anlatır beşte kitap yazarsın. Ama yani yine de bu uygulama bizi biraz sanırım geriyor. Bir tek ama bu Porçay meselesi değil bir tek biz hep gazeteciler üzerinden konuşuyoruz. Yani Porçay’ın şarkılarını paylaşanlar da yayma suçunun bir parçası olmuyor mu? Ya da diyelim bu program diyelim konu olabilir.
Yani bir salkı tahrik ediyor olabiliriz. Belki beş madde yapın. Şimdi mesela sen bunun tanıtım tweetini attın. Evet. Altı bin dört yüz yirmi beş kişi retweet etmiş. Şimdi diyelim buradan bir şey çıkart. Sadece dedi ki burada bir herhangi bir ilgi de olabilir. Evet. Şimdi altı bin dört yüz yirmi beş kişiye de diyor ki siz de suçlusunuz. Aynen. Öyle mi? Olacak bir şey mi? Böyle bir şey olabilir mi? Yani şunu da söylemek lazım. Bilmediğiniz bir bilgiyi yani retweetlemek bunun bir haberci niteliğinde de kalitesel bir şey. Mesela bir örnekle ifade edelim. Basiretli iş adamı denilen bir tabiri vardır. Türk Ticaret Kanunu’da.
Uygulanıyor mu? Yani şey sistemde bunu uygulayabilecek kalitede iş adamı sayısı kaçtır? Yüzde on yüzde yirmi ama aslında bir ticaret çalışanının bir şirket sahibinin çok ciddi prosedürü vardır. Keza bence bir sosyal medya kullanıcısının da şu bilinç için farkında olması gerekiyor. Bu haberin kötü amaçlı olması halinde ve gerçekten de bir galyana sebebiyet vermesi halinde ben ciddi bir sorumluluk altındayım. İşte bu yasanın hedefindeki tam hedefini özetliyorsunuz. Bu yasanın hedefi aslında gazeteciler değil. Bizim gibi içerik üretenler değil. Tam tersi bu içeriği paylaşanlar aslında bu yasayı yapanlar sosyal medyanın ruhunu çok iyi görüyorlar ama onu nereden karanlık tarafından bakıyorlar. Yani özgürleştirici değil. Biz bunu nasıl düzene alırız, nasıl ipleri alırız diye ve bu yasanın asıl hedefi 6423 kişiyi bir anda alıp silivreye gönderecek halleri yok ama bu yasanın asıl hedefi bir otosansüre yol açmak bence ya da bu dediğiniz gibi tam dediğiniz gibi doğru bir şey söylüyorsunuz siz diyorsunuz ki bundan sonra herkes on defa daha düşünsün hangi şeye bir hitif ediliyor. Mesela Cüneyt Özdemir’in bir haberini okuduğumuz zaman demek böyleymiş diyoruz ve alıp çevremize paylaşmak için retweet ediyoruz ya da diğer ejyalarda paylaşıyoruz ki bu konu whatsapp’a kadar geçecek mi acaba onu da biraz sonra öğreneceğiz. WhatsApp, Telegram, Telegram bir tane. Mesela ben Cüneyt abinin haberini paylaştığım zaman birçok insanın haberi oluyor. Biz mesela artık paylaşamayacak mıyız? Suçun bir parçası sanmıyor mu yanlış mı biliyorsunuz? Evet. Benim daha yeni bir okuyucu dostum ikram görüntüsü göndermiş. Benim yazdığım Twitter’da bir haberi paylaştığı için karakola gidip ifade veriyor. Dolayısıyla bu yasa henüz yürürlükte yok. Bu zaten uygulanan bir şey değil mi? Gerçek bir şey ya senin okuyucun senin yazdığın haberi paylaştığı için karakolda mı çağırdın? Evet evet. O zaman bu yasa zaten varmış. Onu söylüyorum ben de. Onu da mesela diyelim. 217’nin 5651 zaten yürürlükteydi efendim. Evet yürürlükteydi üstad. Basın kanunu zaten yok o sıkıntı değil. İnternet yayıncılığı yani 5651. Aynen bilişim suçları da hala var. Bunlar devam ediyor ama başka bir örnek verelim. 217A’nın olmasının önemi açısından. Ne demek abi 216A? 217A şu an işte konuştuğumuz o 29. maddeyle eklenen yasa. Şimdi bu yasanın olmadığı haldeki başvurulan yasa çoğunlukla hangisi üstad? 216. Halkı kim ve düşmanlığı tarihi. Halkı 216 bakın şimdi bir tane örnek vereyim. Lütfen. Memur davalarında irtikap suçuyla güveni kötüye kullanma suçu birbirine çok benzer. Üstadlarım onaylar onaylamazlar çok yakın seyreder. Yani güveni kötüye kullanmayla irtikap çok birbirine benzerdir. İnsanlara sorduğunuzda memurları gidip bu konuda hangisine yargılanmak istiyorsa hangisine gidelim konusu.
Gündeme geldiğinde herkes irtikap suçunu tercih eder. Neden biliyor musunuz? Güveni kötüye kullanmanın halk nezdindeki itibar kaybı daha ciddi bir sorundur. Yani irtikap ne demek? Mevcut bulununuz konum sebebiyle cebinize para alma. Bir dönemin bıçak parası olarak da söylemesin. Mesela jönetolojik olaylarda bıçak parası da mesela buna örnek verilebilir. Hocanın öğrendisi. Zimmetine para geçirmeye. Değil. Rüşvet. Üstad. Onun farkını söyleyin. Onu bilmiyorlar. Rüşvet almakta bir anlaşma var. Evet.
Rüşvet almakta bir anlaşma var. Ben de efendim işimi yapmak için ama memur diyor ki size veya kuvveti olan diyor ki size üstün konumda bulunan şunu vermezsen bunu yapmam. Eğer şunu vermezsen şöyle yaparım. İrtikap bu. Şimdi bu 216 halkı kin ve düşmanına sürdürmek suçu halk nezdinde ciddi bir sorun. Yani size aslında şuna geliyor. Sen halkı terörize ediyorsun a bağlıyor günün sonunda ama bu aslında doğru değil. Yani yanlış haber yapmak ben zaten yasaya katılıyorum. Yanlış ve bunun bir şekilde düzeltilmesi lazım ama 216 ile bir basın çalışanın 216 ile yargılanmasındansa 217 den yargılanması 217 a dan yargılanması gerektiği için savunuyorum. Peki o zaman peki o zaman ceza olarak ağır değil ama daha somut daha somut konuşalım. Şimdi bir sosyal medya kullanıcısı bu cümlenize katılırım. 216 ın unsurları daha kolay. 217 a daha zor. Daha zor. Evet evet kesinlikle. Tamam.
1 mayıs da işçiler yürümesinler diye sergilediğiniz gayretleri maden kazaları olmasın diye uygulamış olsaydınız. Bugün bu facia yaşanmazdı dediği takdirde teşekkürler dediği takdirde bu yasanın çıkarıcısı gözüyle baktığınız zaman suç işlenmiş oluyor mu olmuyor mu? Olmaz. Olmaz. Hukukun hs olsa olmaz. Ama maalesef hukukun hs yok.
Benim youtube’da ekonomi ağırlıklı politika içeriyor tabi ki şeyler var ve her gün diyorum ki KKM aracılığıyla biz soyuluyoruz. Dolaylı vergiler aracılığıyla soyuluyoruz. Bir araba almak isterken iki üç araba alıyoruz. Böyle giderse dolar 50 60 lira olur. Hiçbir ekonomi politikası yok. Yani enflasyonla mücadele edilmiyor. Gibi gibi her gün kanalımdan bunları söylüyorum ve bunlar doğru olanlar. Şimdi ben beni izleyenler yorum yapamaz mı ben yargılanacak mıyım veya bunları söyleyemeyecek miyim o zaman?
Şimdi üstadımız ve kamuyu kışkırtmakta şöyle ya aslında uyandırmak istiyorum. Bakın sizin vergilerinizle 300 400 bin kişinin biz şeylerini ödüyoruz. Mevduatlarını ödüyoruz. Yani sizin derken hepimizin vergi. Hatta diyebilirsiniz ki anayasanın bize sağladığı protesto etme hakkımızı kullanalım. Bugün Taksim’de toplanalım ve şuraya kadar yürüyelim. Aslında diyebilmeliyim yani. Çünkü bu anayasa teminatı altındaki özgürlük dediğiniz takdirde ama bu yasaya göre halkı paniğe suçlu. Halkı paniğe sürüklemek, kamu düzenini bozmak, yürürlükteki yasalara karşı hareket etmek gibi bir yığın iddiayla kendinizi savcı önünde, yargıç önünde bulursunuz. Daha da ötesi ben kendimi güvende hissetmiyorum. Türkiye’de kurum diye bir şey kalmadı. Her şey maalesef sadece bir kitle sözcüsü var. Cumhurbaşkanlığı makamı fiziken var ama iş kitle sözcülüğüne döndü. Bir kitle ne isterse bugün demokrasi o oluyor. Dolayısıyla bu Gülşen örneğinde bunu yaşadık. Dolayısıyla bizi kim yargılayacak bu arada? Hangi kurum tarafından karar verilecek? Kurum yok. Yani ben burada kayboluyorum. Teşekkür ederim. Hemen çok kısa söyleyeceğim. Şimdi bakın, demin de söylemek istedim. 217A’nın hukukken bakarsanız ve hukuk tekniği bakımından bakarsanız ve maddenin yazılı şekli itibarıyla bakarsanız maddenin diline bakarsanız, emin okuduğum diline, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saygıyla ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili, diğer konularla ilgili değil, bunlarla ilgili, gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde, alenen yayan kimse diyor. Bu aslında mevcut 217’den de 216’dan da çok daha sıkı koşullara bağlıyor bu suçun ulaşmasını. Bu hukuk dili bakımından kötü bir madde değil.
Ama benim de endişem ve herkesin de endişesi olduğunu zannettiğim endişe, işte hanımefendinin buyurduğu üzere, bunun kötüye kullanılması, ne kanun maddeleri var? Kanun da açıkça bu böyle olmaz diyor, idare bunu da şakır şakır da yapıyor. Mahkemelerde gidiyorsunuz, kanun böyle söylüyor, idare bunu böyle yapıyor diyorsunuz, mahkeme hiçbir gerekçe yok, zaten gerekçe diye bir şey kalmadı. Efendim reddine yavrum reddine. Eee? O zaman temel mesele zaten yargıya güvenilmiş olması.
Ama yansızlığınız edelenmiş olması, temel mesele o. Yargı bağımsız olsa hiç kimse, hiç kimse bu yasanın maddelerine itiraz etmeye bilirdi. Ama yargı bağımsız değil. Kanun maddesinde bir sıkıntı yok. Yoksa şu kanun maddesinin kalemi almış şeklinde sıkıntı yok. Evet. Ama bunu nasıl uygulayacaklarını biliyorum. Ama orada da şöyle bir sıkıntı var bana sorarsanız, Cüneyt’in söylediği bir iklim yaratmak.
Şimdi biz burada hepimiz zaten bir mesleki faaliyeti icra eden profesyonelleriyiz. Ben gazeteciyim, biz gazeteciyiz. Gazetecilik nasıl yapılır? Biz bunu biliyoruz, bunu yaptık. Ve bunun da kuralları vardır gerçekten de etiği vardır ve gazeteci yanlış haber yapar. Gazeteci yanlış haber yaparken doğruya ulaşır zaten, yöntem budur. Gazetecilik böyle bir faaliyettir. Dezent formasyonun yanlış bilginin tek bir panzehiri vardır, o da doğru bilgi. Doğru bilgiyi de ancak o doğru bilgiye sahip olan güç erki, siyaset erki açıklarsa bilir gazeteci.
Bunun açıklanmadığı durumda kamu’nun hakikate ulaşma hakkı için aracı olan kişidir. Gidip valiye soran kaç kişi öldü? Gidip maden ocağını işleten adama soran, kardeşim sen bunun önlemini aldın mı? Gidip TTK’nın genel müdürüne soran, kardeşim bir sayıştay raporundan söz ediliyor. Bu rapor doğru mu değil mi? O yüzden gazetecilik aslında bir noktasından on noktasına eğer hakikate varacaksak, bütün bu ara safhalarda hep yanlış bilgi verir. Mesleğin doğası bu. O yüzden biz iddia ediliyor diye konuşuruz. O yüzden biz konuştuğumuz kaynak kimse, 5N1K’mız kimse ona referansla konuşuruz. O yüzden biz şu anda aldığımız bilgiye göre, tarihin şu anındaki duruma göre diye konuşuruz. Biz korkmayız. Hani deniliyor ya, korkmayın bir şey olmaz. Biz zaten korkmuyoruz. Yani korksak ne işimiz var burada? Biz mesleğin nasıl yapıldığını biliyoruz. Buradaki asıl mesele Cüneyt’in söylediği. Burada aramızda bakın gamerler var, eğlenceli içerikler üreten dijital youtuberlar var, makyaj bloggerleri var, yemek yapanlar var, gezdi şeyleri yapanlar var. Bu gençler şimdi iki şakada yapamayacak mı? Biri tweet yapamayacak mı? Onlar bizim gibi oturup da vay 5N1K’a… Ya asıl mesele o değil ki….ulaştığı kaynağa kaç kişi ulaşabilir bu salonda? Bu adamın bunu 2018’de yaptı. Yani kaç kişi ulaşabilir? Nasıl bilecek o adam yani? Ama şimdi bir dakika, orada ben bir parantez açacağım. Yani bu kadar çek yapıştır, kes yapıştır döneminde bu tehlikeli. Gazeteci yanlış bilgi arada verir, ondan sonra doğruya ulaşmaya çalışıyor. Peki doğruya hakikate ulaşma çabasıdır gazetecilik ama asıl gazetecilik birilerinin senin yazmanı, yapmanı, araştırmanı istemediği şeyi koymak, ondan sonra gayrısı da halkla ilişkilere giriyor benim bildiğim kadarıyla. Hatta reklama. Dolayısıyla hani o tehlikeyi ver taraf edelim. Gazeteci tabii ki başından sonuna kadar hakikate ulaşmaya çalışıyor. Süreci yöneten insan ya, onun için buradaki temel mesele Cüneyt’in söylediği o iklimi yaratmak. Ne yapacağız o zaman? Herkes evinde mi oturacak bundan sonra?
Hemen oraya da bir söz verelim, önce Taylan Bey konuşsun. Konuşurken oraya da mikrofon verelim hemen. Şimdi Cüneyt Bey’in söylediği o konuda çok haklı. Şimdi belki unuttuk arkadaşlar 2018’de bu ülkede bir kanun geçti. Kanun da dedi ki, Briciük sadece televizyonları denetlemez. Briciük her türlü yayıncıyı denetler dedi. Bakın yayıncının kaç takipçisi olduğu, kaç kere izlendiği, yurt içinden mi, yurt dışından mı yaptığı hiç ilgisi yoktu. Peki o zaman biz ne dedik dedik ki? Internet dedik, okyanus gibidir. Bunu havuz medyasına dönüştüremezsiniz dedik. Yani bu konuda çok netlik. Bu konuda aynen şu anda aynı pratiği yapıyorlar. Çünkü şu an Türkiye’deki sosyal medya paylaşımı yapan herkesin içeriği doğru mudur, yanlış mudur, kim retweet etmiş, bunları takip etmelerine imkan ve ihtimal zaten yok. 2018’de sadece seçtikleri yayıncılara üzerinde bir sopa gösterebilmek amacıyla bunu yaptılar. Yani adrese testini bir uygulama. Adrese testinin şu anda zaten aynı sıkıntı var.
Burada şeyi görüyoruz mesela 2018 yılında biz seçimi kazandık 2019 yılında 31 Mart’ta Ekrem Ememoğlu burada BD’ye başkanı oldu. Millet İttifakı olarak kazandık. Çok güzel. Sonra ne dediler? 4 tane orada oy verdiğimiz adaylıklar vardı. Bir tanesi BD’ye başkanlığı adaylığıydı. Orada Şaib’e oldu dedi ve orada seçim kurulu içinde yargı etmenleri var biliyorsunuz. Dedi ki burada Şaib’e var dedi ve seçimi iftihar etti. Böylece ne oldu? Hakikat yani devletin hakikat dediği şey orada Şaib’e oldu oldu.
Ben burada Sayın Üstatlar’a sormak istiyorum. Eğer devletin dediği hakikat burada Şaib’e varsa biz burada Uğur Ağabey gibi duayan gazeteciler seçimde Şaib’e yok dediği zaman dezenformasyona mı yolaşmış oluyoruz? Ve böylece muhalefete oy veren ve çoğunluk olan çünkü seçimi kazandık olan insanların bu konuda bir infialine mi sebep oluyoruz? O zaman da bu suç kapsamında bu giriyor mu ben bunu da bir sormak istiyorum. Ben de buna bir şey eklemek istiyorum. Salona dönerek bir şey eklemek istiyorum.
O seçim iptali sırasında aynı zarfın içinde bulunan 4 adet oy, 4 ayrı kağıda yazılmış aynı zarfın içinde bulunan sadece bir tanesi Şaibeli sayıldı. Aynı zarfın içindeydi bu oyların dördü de ve ondan sonra da seçim iptal edildi. Gerekçe de şuydu o dönemin medyasının tamamında manşetlerde şu vardı. FETÖ unsurları bulundu, FETÖ’cü olduğu söylendi. Sandık kurularında görev yapan ve o zarflardaki oyları adet adet sayarak YSK’ye bildiren görevli sorumlu kişilerin.
O dava sonuçlandı. Sonucunu biliyor musunuz? Hiçbir yerde okudunuz mu? Hiç kimse tutuklanmadı çünkü. Hadi merak ettin mi? Biliyoruz ya. Sizi sormuyoruz değil mi? Hayır salona soruyorum. Yani bu da bir dezenformasyon değil mi? Berak etçiler. Gerçeğin yayılmasının önüne geçmek, hiç oluşmuş olan gerçeğin haberini hiç yapmamış olmak. Bu da bir suç değil mi o zaman?
Ama iktidar ve iktidara yakın kurumlar gerçeği saptırdıkları zaman o asla dezenformasyon olmaz. Bağımsız düşünenler, tür fikirli insanlar kendi edindikleri bilgilerle iktidarın görüşüne ters düşen bir doğruyu paylaştıklarında bu pekala dezenformasyon olabilir. Uğur abi belediyedeyken şunu biliyoruz. Covid zamanında sayın bakan açıklama yapıyordu. Biz de belediyedeyiz. Defin ruhsatlarını biz veriyoruz. Oradan geçen senelerde her gün ne kadar defin yapıldığını İstanbul’da biliyoruz. Üçe katlamış, beşe katlamış. Hala diyorlardı ki İstanbul’da işte beş kişi Covid’den vefat etti. On kişi Covid’den vefat etti. Sonra belediyeler bunu açıklamaya başlayınca da ona yayın yasağı koydular. Şimdi orada sayın bakanın söylediği gerçekse bizim söylediğimiz o zaman yanlışa düşmüş oluyor ve kanunda da bunu engelleyici. Maalesef hiçbir madde yok. Ahmet Saltuk Hoca eğer bu yasa çıktıktan sonra o bilgileri paylaşmış olsaydı ağırlaştırılmış müebbetten kurtulamazdı adamcağız.
Abi Mehmet Öz’ün idam edilmesi lazım o zaman ya. Değil mi? Taylan Bey biliyorsunuz bu sorunun geleceğine emindiniz zaten. Siz bir muhalefet partisi üyesisiniz. Peki neden muhalefet uzun zamandır üzerinde konuşulan bu yasayı halk anlatmadı? Neden çıkıp itiraz etmedi? Hala mesela çok da yüksek ses çıkartan yok. Yoksa 2023’de seçimleri siz kazanacaksınız da bu yasaları bize karşı mı kullanacaksınız? Teşekkürler. Hakikaten yani şuna ben çok kızgınım. Öfkemi de söyleyeyim. %50’imi zor tutuyorum. En agın %180 enflasyon açıkladığı gün Türban açılımı gördük ana muhalefet partisinden. Türban değil başörtüsü. Başörtüsü. Ondan sonra da Amerika’ya gitti ana muhalefet lideri. Sansür yasasının üzerinde bizim tepinmemiz. Bizim değil yani bizlerin oyuna talip olan sizlerin tepinmesi gereken günlerde Amerika’daki gençlerle buluştu. Şimdi Cüneyt her gün yayınlarında söylüyor. Türkiye’nin en kalabalık partisi Z kuşağı. Buradaki gençlerden ben mesela söyleyeyim. Cuma günü Konya’daydım. Konya gibi AK Parti’nin kalesinde çok enteresan bir şey söyleyeyim. Z kuşağı hiçbir genç bu sansür yasasını savunmuyor. Yani hepsi karşı. Hepsi ablacığım ben medya okudum. Bana ne olacak? Şöyle olacak. Hepsi isyan ediyorlar.
Sen Johns Hopkins Üniversitesi’ndeki gençlerle buluşacağına Z kuşağı Türkiye’nin en büyük partisinin oyuna talip değil misin? Buluş. Sansür yasasının üzerinde tepin. Yani kamuoyu yarat. Mesela bu öfkemi dile getirmek istiyorum. Elbette bu yasada en son eleştireceğimiz muhalefet. Çünkü bu yasanın aslında muhalefetle bir alakası yok. Tamamen AK Parti’nin ve MHP’nin de biraz bastırdığı söyleniyor.
Ne kadar bastırdı bilmiyoruz ama. İşte Mahir Rünal bile altına imza atmadı. Yani o çok önemli göstergi. Kahraman Maraş’tan Ahmet Bey imza attı. Şöyle bir yılgınlık var mecliste. Ya bu kanun nasıl olsa geçer. Hani öyle olduğu zaman da kimi şeylerde, toplantılarda çok az katılım olduğunu görüyoruz. Biz de araştırdık biraz. Mesela oylama sistemiyle yapıldı bu. Yani el kaldır indir o sırada şeye basıyorlar sanırım. Değil mi? Oradaki evet hayır şeyle mi basıyorlar? Ya da aynı anda sayılmıyor.
Çünkü ben aslında sordum arkadaşlar dedim kimler oy verdi kimler vermedi dediler el kaldır indir de oldu. Onun için bilmiyoruz dediler. Biz biraz vaktimiz var. Mesela yarın sanırım meclis başkanına da sormuşlar. CHP’den 134 vekil gözüküyor. Fotoğraf çektirmişler sonra 134 vekilin 40’ı katıldığı gözüküyor. HDP’den 56 vekilin 15 tanesi gözüküyor. İyi Parti’den de 37 taneden 15 tanesi gözüküyor. Bu iş biraz Muharrem İnce’nin seçim gecesi kaybetmeye anına benziyor. Yani orada tamam biliyoruz belki de muhalefet orada elbette yani rakam olarak bir şey yapmasına imkan yok ama ne gördük bir tane işte çekişle beyefendi telefonu kırdı ki bence simgesi olarak çok önemli bir şeydi. Dediler ki biz bir günde ertel etmeye başardılar iki günlüğüne. Ama bir tek bunu gördük. Onun dışında ben Ece’ye çok katılıyorum yani hani bu program bile birçok kanalda bile belki daha önce yapılması gerekirdi. Yani biz geç kaldık şu anda.
Yani Ankara gazetecileriyle konuştum ben de bugün görünce herkes şunu söylüyor oradaki katılım sayısıyla bu yasanın geçip geçmemesi çok önemli olan o değil. Önemli olan bu salondaki insanların ruhani bizim mecliste bir yerde aynen. İlhan mecliste de değil liderlerin şeyle daha net bir şekilde yani buna karşı olduklarını hatta biz iktidara geldiğimizde kardeşim işte İstanbul Sözleşmesi’ne geri geri döneceğiz. Bu yasayı da ikinci gün kaldıracağız kararlılığını göstermez. Şimdi o da insanda bir yılgınlık yaratıyor yani. Tabii tabii. Sahipsizlik yaratıyor böyle bir. Verdiği duygu açısından çok rahatlısın. Türedd ben yarım asrı aşkın bir süredir gazetecilik mesleğini evrensel meslek ilkeleri doğrultusunda yapmaya çalışıyorum. Bu uğurda başıma gelmedik de kalmadı zaten ama halkın gerçekleri öğrenme hakkının dışında hiçbir gücün önünde bugüne kadar eğilip bükülmedim. Şimdi de doğruyu konuşmamız lazım. Aslında değerli arkadaşlar bu tür yasalar iktidarlar sıkıştığı zaman çıkartılır. Bütün baskıcı rejimler seçimi kazanma tehlikesini gördükleri zaman baskıyı arttırırlar. Bu da öylesine bir meclis çoğunluğuna dayanılarak çıkartılmış bir yasadır. Bunu böyle değerlendirmemiz lazım. Aynı Adalet ve Kalkınma Partisi biliyorsunuz özgürlüklerin savunucusu olarak propaganda yaptı ve iktidara geldi.
İktidarının ilk yıllarında da işte vesayeti kaldırıyoruz, vesayet rejimine son veriyoruz, özgürlüklerin ve hakların kullanımını kolaylaştırıyoruz gibi evrensel doğruları savunan bir iktidar modeli sergiledi. Ne zaman ki Adalet ve Kalkınma Partisi yıprandı, ne zaman ki sıkışmaya başladı, üstüne üstlük bu ekonomik kriz de geldi. İşte o zaman halkın bilgiye ulaşması, halkın hakikati öğrenmesini engellemek amacıyla bu tür yöntemlere başvurmaya başladılar.
İşin özü budur. Kendine güvenen iktidar yasakça olmaz. Kendine güvenen iktidar halkın özgürce bilgilenmesini sağlamak için gayret sergiler. Özeti budur. Bu baskıcı rejimlerin başvurdukları bir yöntemdir. Sevgili Ahmet Sonuç, Cahre’yi buyurun. Şimdi Cahre’yi bilir dendi. Gerçekten de bilirim. Netwerk, Dursche Zunges Geset. Bu Almanya’daki yasa. Devamlı örnek verilen yasa da bu iktidar tarafından.
Kesinlikle yalandı olan, yani bizim yasamıza çok benzer bir yasa değil. Mesela o yasa dahilinde LGBT bireyleri ayrıştırıcı bir nefret söyleminde bulunursanız ceza alıyorsunuz. Mesela o öyle bir yasa. Bizimkisi sopa yasası. Yani sopa olarak kullanılacak bir yasa ki ben de Oğuzhan’a katılıyorum burada. Muhalefetin de bu yasaya pek karşı olduğunu düşünmüyorum demeyeceğim. Görüyorum karşı değiller. Demek ki kendileri de kullanmak istiyorlar bu yasaları. Zaten Eren Erdem açıklamıştı listeler yaptığını. Sanırım geleceğin fahretin altına olmak istiyor. Bu yasalara 29. maddeye ben ne kadar gerek var kısmında bir şey eklemek istiyorum. Ben zaten şu anda bir sosyal medya yayıncısı olarak rapçilerin hayal ettiği hayatı yaşıyorum. Devamlı karakollardayım. Devamlı adliyelerdeyim. Abiler peşinde. 216’dan yaklaşık 23 sanırım. Geçen hafta bir tane daha verdim. 23 tane ifadem var. Halkı devamlı kin ve nefrete teşvik ediyorum. 216 budur zaten üstadım. Siz biliyorsunuz. Bu kin ve nefretle ilgili birkaç örnek vermek istiyorum. Bir tanesi mesela Naruto adında bir anime ile ilgili attığım bir tweetten ötürü yargılandım. Bununla ilgili ifadenizi terörizm şube de verirsiniz bu arada. Teröristlerin ifadesinin alındığı yerde sırada bekliyordum ben de ifademi verdim. Bir tanesi biliyorsunuz bir tane şeyh vefat etti dedim ki Azrail’e iki tane tokat atamamış mı? Çünkü daha önce Azrail’i dövdüğüne dair kendisinin söylemleri vardı. Müritlerinin söylemleri vardı. Bundan ifade verdim. Zaten veriyorum o yüzden bu 29’u çok anlamış değilim açıkçası. Ben şimdi burada hemen sizin 216’le ilgili bir madde de getirdim.
Oğuzhan Bey’e de vereyim. Bakın burada Sezgin Tanrıkulu hocamız yani çok büyük bir hocamız. Cümet Alk Partisi. Öyle mi? Damacı oldu benden Sezgin Tanrıkulu. 2020 yılında 216’un maddenin ağırlaştırılmasıyla ilgili yani zaman aşımının kaldırılması, oradaki sürelerin değiştirmesi ilgili 1. 2. ve 3. 4-5-6 madde ekledi. Eklenilmesi için kanun teklifinde bulundu.
Ve biz dedik ki yani bizim mantalitimiz de şuydu. Bu 216’yı gazetecilere gönderiyorlar. Bunu ağırlaştırmayın. Yani ağırlaştırıp gazetecilerin başını… Biz derken siz kimsiniz? Biz kendi aramızda, camiamızda sohbet ederken, biz hukuk sohbetleri yapmamız sebebiyle. O zaman söyledik 216’un ağırlaştırılması doğru bir yaklaşım değil. Orada Tanrıkulu hocanın kendi şeyi var. Direkt Cümet Alk Partisi’ndeki belgelerde var. Onu meclis tutanaklarından çıkardım. İnce evsiz. Otur, dikkat edin o kapanı yok olduk. Kazaya gitmeyin. Teşekkür ederim.
Bir de sehpa getirelim beyefendiye. Önüne bir sehpa getirelim. Çok bol şöyle gelmişim. Şimdi üstadlarım tabii ki çok iyi bilirler. Sizin de dediğiniz gibi. Ama bu ülkenin medeni kanunları işte İsviçre’den devşirilmiştir. İşte ceza kanunu bilmem nerede. Bizim kanunlarımız gerçekten çok iyi aslında. Mesela uygulamada. Yani ben burada Naruto’dan bir anime ile ilgili bir rüyamı anlatıyorum. İşte yok büyüden büyüden bahsediyor. Dine küfretti diye ifade veriyorum. Terör şubede. Kimler neler yapıyor? Hiç ifade vermiyorlar hiçbir şubede. Şimdi burada daha ben örnek çok veririm. Mesela bir tane yayıncı arkadaşım herkese açık bir şekilde bir şahsın paylaşılmış fotoğrafını ekranda gösterdi diye. Kvkk’dan kişisel verilerin korunma kanunundan ceza aldı. İki yıl üstü ceza aldı. Yatarı var yani. Bir tane sepetçi firma hepimizin verilerini sızdırdı. Bana her gün telefonumdan arıyorlar. İnternet satmaya çalışıyorlar. Nylon bilmem ne satmaya çalışıyorlar. Hiçbir ceza aldıklarını görmüyoruz. Yani bu ülkede zaten kanunlarla ilgili çok büyük bir problem yok. Bir vatandaş kanuna baktığı zaman çok doğru.
Ah ne kadar rahat olacağız demiyor ki acaba bu sopayla kimi dövecekler diyor. Mesele de bu zaten uygulamayla ilgili bir sorunumuz var. Aynen. İstismara uğratılacağını biliyoruz siyasiler tarafından ve sizin hukukçu olarak. Ah ne kadar güzel bir kanun dediğiniz şey. Biz öyle bakmıyoruz. Biz acaba nasıl bir sopa çivili mi çivisiz mi bana nereden girer ona bakıyorum ben. Kısacası çok teşekkürler. Doğru. Bu sorunun üzerine detaylı bir şey söylemeye gerek yok. Zaten porşu önlüğü kendim verdim zaten. Kanun da yani bu özellikle kanun nezdini ki kartlar açısından da bir havuç olabilir ama onu soracaktım. Bu kadar havuçsa neden dikkate alınıp önemseniyor? Yani herhalde maneviyat olarak da bir o kartın önemi var. Üstad şeyi atlamayın yalnız bakın şu vurguyu yapmamız lazım. Bilişim hukuku diye bir ihtisas alanı var. Evet.
Bilişim hukuku zaten temel tartışma problemimiz burada bizim. Biz birebir olan tartışmalardaki suçu sosyal medyada tartışıyoruz. Bilişim hukuku alanında kaç savcı var kaç hakim var ve buna dönük geçen boşanma davasını bakan hakimi eğer siz iki ay sonra bilişim suçlarını verirseniz biz burada daha çok konuşuruz. Problem bu zaten. Katılıyor usta katılıyor.
Buna dönük ben çıktım her yayında da söylüyorum bu ülkenin %81’i online günde 3 saat sosyal medyadayız ve ceza veren ülkeler 3. dünya ülkeler. Anglasakson kültürde eğitim var. Alman kanunların da. Çok kısa araya girebilir miyim? 2010. Alman kanunuyla ilgili söylemeyi unuttum az önce. Almanya’da bu kanun tartışılırken yaklaşık 2.5 yıl tartışıldı bu arada STK’lara herkese soruldu. O noktada kanuna karşı çıkanlar yahu böyle bir kanunu sadece Erdoğan çıkarır diyorlardı. Almanya’da bugün buradayız onu beklemek istedim. Tamam işte onlar konuştu. Biz yaptık. Almanya’ya. Yaranılmıyor yani kampanyalı. Almanya’da şunu atlamayalım.
Cahendahi biliyor orada nazilerin sosyal medya üzerinde örgütlendiği endoktrinin yaptığı eleman devşirdiği ve suça dönük olarak bir organizasyon kurduğunu da hatırlatalım. O yüzden Almanya’sı alır en sert yasa ama hapis yok. 5 milyonla 50 milyon avro arasında ceza veriyor. Problem bu. Bunu eğitelim. Medya okur yazarlığı bir ders var biliyor musunuz? Sayın büyükler. Olması lazım. Ya burada radyo anlatıyoruz hala. Ne radiosundan bahsediyoruz?
Radyo da önemli ama sosyal medya etiğini anlatalım. Bunun bilinçlendirmesini yapalım. Çok çok tartışacağız. Beyefendi buyurun. Lütfen sabahtan beri söz bekliyorsunuz. Kusura bakmayın. Teşekkürler. Ben avukat Ali Gül. Porçay davasına da porçayında avukatıydım. Ben burada birkaç hususu düzeltmem gerekiyor. Çünkü neticede vatandaşları bilgilendirmek için yapılıyor. Elbette buyurun. Birincisi bu kanun maddesi Nisan’da yürürlüğe girecek. Yani 29 madde bütün vatandaşları. Hayır değil doğru değil 29 madde hemen geliyor.
Yok yok Nisan’da o haricinde şu maddeler bakabilirsiniz. 29 Nisan’da girecek. Ben baktım 29 madde Nisan ayında niye mesela niye öbür diğer 28 madde atıyorum? Ocakta giriyor da öbürü şöyle.
Nisan şakası olarak basın ilan kurumu ile ilgili maddeleri yürürlük tarihinde doğrudan yürürlüğe sokmuşlar. 1 Nisan’a kadar bu diğer maddelerle birlikte 34. madde de buna dahil olmalı. Onu da konuşursunuz diye tahmin ediyorum. Bunların hepsi Nisan’da yürürlüğe girecek. Dolayısıyla Nisan ayına kadar yazmış olduğunuz çizmiş olduğunuz hiçbir şeyden dolayı bu madde nedeniyle yargılanamayacaksınız. Bunun altını çizmek istiyorum. Bir yanlışlık olursa avukat arkadaşlar da düzeltin. Hariclik vurgusu var yalnız. 29’da 34 de ben şu an yürürlüğe girecek diye biliyorum. Ben kamına baktım.
İyi de anladığımı düşünüyorum. Bu madde benim bildiğim Nisan eğer bir yanlışlık olursa zaten düzeltirsiniz. Ama eğer Nisan ise vatandaşları korkutmamak için özellikle bunu belirtmem gerekiyor. O zamana kadar bu madde yürürlükte değil. Ama zaten salonda konuşulan çoğu konuda şununla alakalı bu yasa henüz çıkmamış bile olsa
daha yürürlükte olmamış bile olsa birçok sebepten birçok arkadaşımızın başı belaya girdi. Yani sizin bu cümlenizi duyup da oh be deyip millet tweet atmaya başlamışsın. Çünkü bu yasadan evvel de insan da yürürlükte gelmeyecek bu avukatlarımız karşısında 29. Madde yok. Yürürlük maddesi 39. Maddede okuyorum. A bende 20. 21. 22. 25. 26. Ve 27. Maddeleri ile 28. maddesinin a ve b ben tam olarak yürürlükte olmamış bile olsa birçok sebepten birçok arkadaşımızın başı belaya girdi. Aynen.
Bende v tapınağının av b bentleri hariç diğer bgj bb BI 4. 23 tarihinde b bende die hükümleri yayımı tarihinde 외 adventure tab campuses integrate yeri multiplier those were really mal ago bakma y 1976 sorun amaç tremendously.
Bu değil, doğru.
Bu, her ne kadar gerçek dışı bilgi olsa da, amacı vatandaşları endişe, korku ve paniği sevk etmek olmadığı için… Ama herkes birbiriyle öpüşürse ve hasta olursa ne olacaktı? Şimdi bu bence söylediği şeyin ben kapsam içinde olmadığını bu vatandaşın kapsamında söylüyorum. Yoksa yani farklı bir karşılığı da olabilir çünkü diye söyledim. Tabii ki bu son derece zararlı bir şey fakat kanun maddesinin kapsamını söylüyorum. Kanun maddesi özel kastla işleniyor. Dolayısıyla sizin burada vatandaşlar arasında korku ve endişe yaratmak amacınız olması lazım. Anladım, başlık o yani. Siz öylesine bir haber gördünüz. Vatandaşlar özellikle bir şeyleri paylaşırken korkmasınlar diye diyorum. Siz bir haber gördünüz. 70 tane şehit olduğunu gördünüz örneğin bir yerde. Bunu RT’ye dediğimizde amacınız vatandaşlar arasında panik yaratmak değilse normal şartlarda bu kanun maddesine göre yargılanamamız gerekir. Uygulamaya az sonra geleceğim. Türkiye’de savcılar maalesef bunları çok uygulamıyor. Ama amaç burada göreceli olur.
Bunu uygulayacağının bakış açısıyla o uygulanmaya açık olan yorumu yapanın bakış açısı çok farklı olabilir. Bakın hemen bir örnek veriyorum. Türkiye Taş Gömürü Kurumu Genel Müdürü Kazım Eroğlu halen genel müdür. 2013’te Kozlu Müessesesi müdürüyken 8 işçinin öldüğü bir kaza gerçekleşiyor. Bu kişi 4 yıl hapse hüküm giyiyor. Daha sonra 3 yıl 4 aya indiriliyor. Sonra da hapis cezası 24 bin 300 milyonlar.
Sonra da hapis cezası 24 bin 300 lira para cezasına çevriliyor. Bu da 24 ay taksite bağlanıyor. Maşallah. Ve taksitler ödenmeden kendisi genel müdür koltuğuna oturuyor. Bu durumda birisi kalkıp bu haberi işte gördüğünüz gibi liyakatsızlık, kazaya ve ölüme sebebiyet veren kişinin genel müdür olması. Bundan sonra da bu tür kazalara davetiye çıkartmak anlamına gelir dediği anda halkı paniğe sürüklemek oluyor mu olmuyor mu?
Bir de çok önemli bir şey söyledi gene Uğur Dündar. Bu benim başıma geldi. Size çok katılıyorum ve ekliyorum, arttırıyorum. Ben bunu dün buna benzer bir şey söyledim. Yani her bir maden faciası aslında bir öncekini sebeplerinde gizli, liyakatsizlikte gizli dedim. Bana cevap, sen Recep Tayyip Erdoğan’ı sevmiyor musun? Ya şimdi kamu yararı, insanların hayatı, maden işçilerinin hayatı benim için her şeyden önce geliyor. Bir de şöyle bir şey var, bu muhbir vatandaş, yani jurnalci vatandaş, daha doğrusu çıplak vatandaşı tamam mı? Hassas vatandaşa kırdıran da bir durum olacak. Hassas vatandaş Cimer’e yazacak Ece, Recep Tayyip Erdoğan’ı sevmiyor mu? Halbuki çıplak vatandaş yerin altında çıkamıyor. Ne olacak? Evet bunun gibi sorular. Ben burada şunu söylemeye çalışıyorum. Ben de bir şey söyleyeyim Ece’ye ek olarak. Bildiğim kadarıyla 12 kişi hakkında soruşturma başlatıldı bu maden kazasından sonra.
Aramızda, hukukçular arasında bilen var mı? Ne yazmıştı da bu insanlar? Birisi benim sanırım. Kim? Ben kim olacak? Ama sen zaten eksik olma. Bu iyi bir örnek Özlem Hanım’ın verdiği. Anlayalım yani nasıl bir içerik suç oluşturuyor. Çünkü İstanbul maden işini anlamaya çalışırken gazeteciler ve birbirimizle kaynaklarımıza ulaşabildiğimiz birinci kaynaklarla konuşurken insanlar paylaşımlar yapmaya başladılar ve Şak Cumhurbaşkanlığı iletişim başkanı Sayın Fahrettin Altun dedi ki, ya işte dezenformasyona da dikkat edelim falan diye bir tweet yazdı mesela minicik ama oraya gizlenmiş bir kelime. Bugün Hande Fırat Hürriyet’e tam sayfa Sayıştay raporlarının liyakatsizliği kazanın nasıl geldiğini yazmıştı. Kimin yazma hakkı var da kimin yok mesela? Yani bu diğer 12 kişi neye dayanarak ve hangisini isaret ettiler? İletişim başkanının attığı tweet aslında bu kanunun amacına, çıkarılış amacına bu direkt otomatik olarak insanlar dursun,
düşünsün, yapmasın, engel olsunlar kendilerine olumsuz anlamda söylüyorum onların bakış açısından. Çıkarılış amacını ortaya döken bir tweet olmuş. Burada felaket olur, eksikleri bilseniz dahi söylemeden önce bir 40 defa daha düşünün demek istiyorlar. Bu kanunun amacı bu. Bir de biz çok önemli bir şeyi atlıyoruz. Bu WhatsApp meselesi yani Türkiye’nin en büyük medyası WhatsApp şu anda. WhatsApp grupları. İlerleyen maddelerde var. Bundan sonra bir onu konuşalım çünkü o hiç konuşulmuyor. Şurayı da abi şöyle yapalım. Neyefendi söylesin sonra bir 15 dakika ara verelim. Baya bir zaman oldu çünkü akmış gitmiş. 15 dakikalık aradan sonra hemen devam edelim. Bence dönüp şunu eklemek istiyorum. Burada sahikten bahsediliyor ya maddede ısrarla. Kişilerin sahiplerini belirlemeniz mümkün değildir. Bu muğlak ifadelerle sadece idarenin keyfiyetine sebep olursunuz. Kişilerin sahipleri amaçları söylemelerindeki amaçlarını tespit etmeye çalışmak niyet okuyuculuğundan öteye bir adım geçmez. Sadece idareyi keyfi hareket etme alanı tanırsınız. Ben kısaca meramımı anlatayım. Demeye çalıştığım şey şuydu.
Buradaki kanun maddesini biz Avrupa’dan aldık, şuradan aldık, buradan aldık veya bazı ilk kez bir hukukçuyla karşılaşıyorum bunu savunmaya cüret eden. Kürken aslında çok sıkıntılı değil vesaire gibi ifadeler kullanarak bu kanun maddesinin aslında çok sorunlu olmadığını söylemeye çalışıyorlar. Şunu diyeceğim. Bu bir otosansür kanunu vatandaşlar bu kanuna karşı artık kanunda çıktı. Yapabileceğimiz en temel şey susmamak olacak. Özellikle bu özel kastı işte konu sınırlamasını şu yüzden anlatmak istedim. Sizleri şu anda istedikleri herhangi bir kanun maddesine dayanarak zaten susturmaya çalışabilirler. Soruşturma açabilirler. Soruşturmaya uğrayan insanlar da burada zaten konuşuyor. Bunun için bu maddeye ihtiyaçları yok. Bu madde bir otosansür maddesi. Sizlerin susması için getirilmiş bir madde. Burada en kritik konu şu gerçeğe aykırı bilgi. Gerçeğe aykırı olan şey nedir? Buna savcı karar verecek. Diğer kısımları hukuki iştihatlarla gelişebilir. Örneğin sayıkın nasıl olduğunu yine savcı ispat edecek. Savcı açısından zor bir şey. Kanunun yazımındaki en büyük sıkıntı bu gerçeğe aykırı bilgi ifadesi.
Buna savcının karar vermesi inanılmaz bir şey. Gerçeğin tekelini savcılığa dolayısıyla AK Parti hükümetine veriyorlar demek. Fakat bundan daha önemli konu şu kanun maddesi. Dilerse o gerçeği ifadesinde çıkarsınlar. Kanun maddesi daha da güzel bir hale getirilsin. Muhalefetin önerileriyle biraz daha sınırlansın vesaire. Yine fark etmez çünkü sorun Türkiye’de bir muhbirlik mekanizması var. İnsanlar şikayet yoluyla savcılıklara binlerce insanı ya halkı kim ve düşmanlığa tahrik etmekten veya işte Cumhurbaşkanı’na kardiden şikayet ediyorlar.
Bu kanun maddesi bir otosansür edilecek. Bizler korkacağız ağabeyizi alırlar diye. Bunu engellemek için konuşmak lazım. İkinci kısımda şu bu kanun maddesi AKP’li muhbirlere insanları şikayet etmek için yeni bir motivasyon sağlıyor. Ben bir sürü buna benzer davaya giriyorum. Her seferinde insanlar cimer üzerinden gelen şikayetlerle Cumhurbaşkanı’na kardiden veya diğer suçlardan yargılanıyorlar. Bu madde bir de bu muhbirlerin hareket alanını genişletecek bir madde. Buna karşı yapılabilecek bir şey yok. Sadece şunu hatırlatmak istiyorum.
Bu suçlarda soruşturma zaman aşımı 8 sene. Yani yarın ben eminim ki bu hükümet er veya geç çok uzun olmayan bir tarihte değişecek. Ve bu kanun maddesini yalanın esas üretim merkezi olan AKP ve AKP’liler bundan dolayı çok canları yanar. Bence çıkarmamaları gerekiyordu. Belki ilk tereddütleri de bu yüzden. Fakat bugün çıkarttılar Türkiye’de bizler yalan konuşmuyoruz. Hiç korkacak hiçbir şeyimiz yok. Özellikle hükümetin karşısında duran insanlar için söylüyorum. Bizler yalan söylemiyoruz. Evet tabii ki bir korku unsuru bir kanun maddesi nedeniyle yargılanma tehlikesi fakat korkmamak, sesimizi çıkartmak, eleştirilerimizi yinelemek ve bu hükümete karşı çıkmak zorundayız ki bunun gibi şeyler tekrar etmesin. Son olarak şunu da ifade etmeyeceğim. Mesela şuradan şu senin konuşmandan beni yediler. Özür dilerim.
Ben vatandaşlardan susmamalarını bu kanun maddesinin ne önümüzdeki değişimi ne bizleri durdurabileceğini düşünmüyorum. Bu korku yaratmak için getirilmiş bir kanun. Burada detaylarını uzun uzun tartışacağız fakat korkmamak gerekiyor.
Oğuzhan’cığım. Kaç kaç kaç oldu abi bu arada? Allah kahretmesin. 2-2 oldu ya. 2-2 bitti mi? Maalesef. Uğur abi de kulaklıktan dinliyor herhalde senin izlediğini gördüm oradan da. Uğur abinin bak. Uğur abi çok komik. Bize yarayan bir soru. Uğur abi çok komik. Meştaş gol yediğinde yüzündeki ifade değişiyor böyle oluyor. Hayır başka bir şey kaçırmıyor. Ben burada oturup böyle yapıyor bana pozisyona bak. Biz burada Haluk’la telef olduk ya. Neyse ben bir şey soracağım. Özür dilerim. Ben avukat arkadaşımızın bu yasayı savunan avukat olarak burada olduğunu biraz önce konuştuk ya. Neyini savunduğunu anlamadım. Şöyle yapalım. Avukat beyefendinin cevabını hanımefendinin sorusunda bir sonraki bölüm alalım. Bir 10 dakika ara verelim. 10 dakika sonra görüşürüz. Teşekkürler.
Herkes yerine aldıysa hızlıca başlayalım. Yasadaki maddeler üzerinden konuşacağız dedik ama herkes bir şekilde fikrini beyan etti. Başına gelenleri de anlattılar. Masadaki değerli konuklar. Şimdi artık Whatsapp’a ne olacak bize ne olacak bölümüne geleceğiz daha net ve daha kısa konuşmalar yapacağız. Ayrıca sizi de biraz sonra yanıma davet edeceğim. Öyle bir haksızlık etmeyelim en azından. Sizi de yanıma davet edeceğim.
Aranızda soru sormak isteyen, fikir belirtmek isteyen çok fazla YouTuber arkadaşımız var. Onlar arasından konuşmak isteyen var mı? Sevgili Murat var. Özcan Show diye bir kanalı var ve animasyonlar yapıyor. Devlet büyüklerini de sanıyorum. Animelerini orada sergiledin. Trump’la ben karşılaşıyorum orada. Çok güzel içerikler yapıyorsun. Çok güzel programlar. Acaba senin başına neler gelecek onu da çok merak ediyorum.
O yüzden biraz sonra sana da söz vereceğim ama öncesinde siz sevgili canlılar dolga demişti ki burada bu yasayı savunan bir beyefendi var. Evet nesini savunuyorsunuz bize bir başlık söyleyin. Ben şey gibi söylemedim ama yanlış anlattım. Nesini savunuyorsun oğlum?
Bunu söylemedim mi? Gerçekten neyini ne kısmını savunduğunuzu merak ediyorum. Onu anlamak için sordum. Fevzi Bey tabii cevap vermeden evvel birazcık dediğim gibi burası böyle yüksek mahkemede siz orada yargılanıyormuşsunuz gibi oldu karşıt görüşü olarak. Olmasın her ses olsun. Olsan özür diliyorum. Ben deminden beri senin dediğini söyleyecektim. Burada herkes yasanın karşısında. Arkadaşımız savunuyor. Diyorum ki ben biraz böyle daha rahat oturmak için yerimizi değiştirsek bari o savunsa arkadaşım ne olacak? Şöyle yaptım ben bakın. Beyefendi yanıma alacağım.
Buyurun. Beyefendi böyle alayım sizi lütfen. Merdiven ne tarafta? Solda mı sağda mı? Aa solu seçtiniz ama size göre sağa. Mahkeme ortamı değil burası sonuçta. Herkes tabii ki elbette fikrini belirtecek. Peki şimdi Oğuzhan Uğur da tarafını mı seçti?
Efendim yalnızca bir afiş koyduk. Başıma gelmeyen kalmadı. 3.5 milyon insan sağ olsun izlemişler. Sadece Twitter’da bu arada yalnızca Twitter’da. 2 milyona yakın Instagram’da izlenmiş. Yalnızca bir afiş üzerinden bu kadar çok izlenmesi tabi normal ama o kadar çok dayak yedim ki bu programdan sonra başıma ne geleceğini bilmiyorum. Hiç konuşmasam da yalnızca sizler de konuşsanız aa falan filan gelecek konu o yüzden çok rahatım ağır.
Şimdi bu arada Cahriye’nin dedi ki en çok şikayet edilen benim. Onu bir düzeltme yapalım. Siz belki yaptığınız birden fazla hareketle çok defa şikayet edilmişsiniz ama burada aramızda çektiği tek bir video ile 10.000 kişi tarafından şikayet edilmiş biri var. O zaman şöyle estağfurullah. Şöyle yapalım. Candaş Bey’in sorusunu hakikaten böyle bir başlık olarak cevaplarsanız ne dersiniz? Gerçekten nesini savunuyorsunuz merak ediyorum. Bir hukukçu gözüyle bakıyorum. Tercihime rağmen herhangi bir siyasi ya da politik bir tercihim yok. 10 yıldır oy kullanmayan da biri. Bunları da belirtim. Yine size yarıyor. Yani bir apolitik bir yapım var. Hukukçu kimliğimi pek bozmak istemiyorum. Daha başlar başlamaz geri vites olur mu ya? Biraz aksaydın bari öyle vazgeçseydin. Bunu önden söyleyeyim ya hani önyar konuşmaması açısından. Bu yasa bugün itibariyle bu arada eksikleri var. Ahmet Bey’le de konuşmuştuk bu konuyla alakalı olarak. Farklı yasalarda İsveç ve Yunan yasalarında daha uygun cezalar öngörülüyor. Altay gibi rakamlar öngörülüyor. Yani bu rakam düşürülebilir mi? Bu konuşulabilir. Ya da mesela buradaki bence önemli kriter tartışılmıyordu işin garibi. Gazetecilerin ya da bu haber sunucularının konusu dikkat ederseniz basın başkanlığının kontrolünü ve bunun bence anayasal noktası da tartışılır. Bu da çok önemli. Ama genel itibariyle Türkiye’nin böyle bir yasa ihtiyacı var. Çünkü bugün ne kadar aleyhe gibi dursa da buradaki bazı kişilerden örnek de vererek açım. Hatta ben Fatih Altaylı’nın geleceğini düşünüyordum. Ona itabende söyleyeceğim Murat Bardakçı yakın zamanda bir açıklama yaptı.
Dedi ki ben normalde bu açıklamayı yapmamış olmakla ve Vahdettin evraklarıyla alakalı olarak şöyle bir beyanda bulunmuştu çok önceki yayınlarında. Demişti ki aile sebeplerinden dolayı yani Hanedan ailesinin sebeplerinden dolayı ben bazı evrakları açıklamıyorum dedi. Ama sonra bunu bazı yayın organları ve basın mensupları bunu şöyle algıldı. Yayınlamıyor çünkü Atatürk Kuruma Kanunu sebebiyle yorumlamıyor dedi. Ve aslında yanlış bir yönlendirmeyi kendi beyanıyla alakası bile yoktu. Yanlış bir haberdi.
Ve eğer bu haber belirli bir haddi açsaydı Murat Bardakçı’nın evine yürüme noktasına gelseydi, kamu düzenini sorun çıkaracağı bir noktaya gelseydi o zaman tam bu suç tipi oluşuyordu. Ve ben diyorum ki iktidar değişse de değişmesede bu yasa hafif leterilerek ya da eksileri düzeltilerek uygulamada kalması gerektiğini sanıyorum. Çünkü ciddi sorunlar var basında. Basını kendi lehine yalan olarak hareket ettiğini çok sıklıkla görüyoruz.
Bu tenzih ederek söylüyorum. Size alakası söylediğim bir şey değil ama başka bir nokta da şu politik olarak bir cevap vermem gerekirse bu ikili yalan haberler üzerinden yapılan tartışmalar sebebiyle asıl konuyu geçiyoruz. Ümit Bey’in programını izlemiştim sizde. Ümit Bey’e sorulan sorulardan biri şuydu. Biz neden Ümit Bey’e hala ekonomi ile ilgili soru sormadık denildi. Çünkü hala o yalan ve dolan artık hani mesnetsiz haberler sebebiyle ona politika konusuna girilemiyordu. Ben bu sebeplerle bu yasayı savunuyorum. Sizin savunduğunuz şey bu 29. madde mi yoksa mesela burada platformlarla ilgili düzenlemeler var birazdan konuşuruz ya da sosyal medya platformlarına verecek cezalar gibi başka maddeler var onları da mı savunuyorsunuz? Topulca hepsini mi savunuyorsunuz? O konuda direkt bir şey söylemem doğru olmaz çünkü bilişimin alanına ciddi alanda giriyor ve ben haddimi aşmayı kesinlikle sevmem yani o konuyu kesinlikle bilirsin ama şöyle bir deep note belirteyim. Bir dönem hatırlıyorsanız parti ismi söyleyebiliyor muyuz? İstediğiniz gibi. Tamam bir Kürt şarkıcı TikTok yayına esnasında bir saldırıya maruz kaldı. Bu olayı hatırlıyor musunuz acaba? Twitter’da bu Tren Topya’ya girdi çünkü bir parti bunun aslında Kürtçe şarkı söylemesi sebepli yapılan bir saldırı olduğu konunda ciddi bir anda Tren Topya’ya girecek kadar büyüdüğü mesele ama sonra… İstek şarkısından dolayı. Evet aslında olayın aslında şöyle çıktı düğün aslında orası ve TikTok çeken kişi de düğün organizasyonu tarafından çağırılmış biri.
İlk sıraya alınmaması ve düğün sahibi de Kürt’ü ama konu o yalan beyan pasif ırkçılığa dönüşen bir söyleme dönüştü ve bunun bir parti çok ciddi propagandasını yaptı. Eğer o parti o gün biraz sokağa yiyabilse, taksimi yığsa bu suç oluşuyordu aslında. Ben de o yüzden bunu savundum. Tamam da işte bunun suçun oluşup oluşmaması ile şu anki yasanın bence hiçbir alakası yok. Bu zaten suçtu. Zaten suçlu olmalı ve o halde de devam ediyordu.
Bu yasa, benim de söylediğim savunduğum şey şu, bir abaaltından sopa göstermek daha doğrusu baya sopa göstermek, abaaltı falan kalmadı. Sizin savunduğunuz burada zannediyorum herkes şunda hemfikirdir. Sosyal medyanın dingonun ağırına dönmesinden herkes çok rahatsız. Burada bizler de yani sizler de herkes de bundan çok mağdur. Herifin biri açıyor oradan bir tane abuk sabuk hesap ve sarı çizmeli Mehmet Ağa diye sallıyor. Böyle flodlar var hepimizle ilgili 800 tane falan yazmış. Baba şizofren ya ruh hastası. Ama bulamıyorsun adamı, soruyorsun diyorlar ki vermiyor Twitter, vermiyor işte Instagram, Facebook neyse. Bundan hepimiz rahatsızız ama şu an gördüğümüz şu ki şu yasa bunun düzelmesine dair bir şeyler vaat eder gibi gözükürken aslında bambaşka bir fikir özgürlüğü ve gazetecilerin hayatının ana damarı olan ifade özgürlüğünü, araştırma hürriyetini bir yerden sonsuz bir kısıtlamaya sokan başka bir şey getiriyor. Bizim eleştirimiz o. Sizin söylediğinize çok bir katkısı varmış gibi gelmiyor bana bu yasanın şu anki var olan düzenlemenin dışında.
Bilmiyorum. Canlılar şöyle bir durum var. Bunu çok güzel ayırtına varmamız gerektiğini düşünüyorum. Ben söylediğinize çok katılıyorum. Nefret suçu, hakaret suçu ve bunu alenen yaymanın zaten şu an TCK’da karşılıkları var. Dünya neyi tartışıyor, biz neyi tartışıyoruz. Gazetelerde çarşaf çarşaf görüyorsunuz. Avrupa’daki sosyal medya yasası, Amerika’daki sosyal medya yasası şudur budur. Orada tartışılan şey şu arkadaşlar. Orada diyor ki bakın insanların bu anlamda hakaret suçları, kin nefret suçları zaten cezayet abi. Ama diyorlar sosyal medya platformuyla bizim başımız belada diyor. Dünyanın her yerinde bu. Burkina Fosada da böyle, Kanada da böyle, Türkiye de böyle. Ve çıkarılan yasalar da ya da tartışılan konular da hep sosyal medya şirketlerini denetleme ve onları cezaya tabi tutmaya yönelik. Türkiye’deki sosyal medya yasası vatandaşlarını sosyal medya şirketlerinin o denetimsiz duruşundan tırnak içine söylüyorum zarar görmesini değil son kullanıcı olan vatandaşı dövmeye yönelik.
Burada sıkıntı bu. Yani dünya sosyal medya şirketlerini nasıl denetleyeceğini konuşurken biz bugün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını devletin nasıl denetleyeceğini konuşuyoruz. Yani şu an biz aslında konuştuğumuz şey arkadaşlar sosyal medya yasası değil şu an ifade özgürlüğünü biz susturma yasasını konuşuyoruz. Öncelikle onun bir adını koyalım. İkincisi de bu yasayı öyle bir hale getirmişler ki arada hepimiz katılırız zaten. Çok doğru kanunlar var. Beyefendi size söylemiştiniz hocam kanun çok güzel yazılmış doğru ama uygulamasında sıkıntılar var ama bir de gerçekten kanunda saçma sapan maddeler var. Küresel ciro’nun %3’üne kadar bir şeylerle cezalandırmak, verilerin Türkiye’de tutulması, bunun gibi 21. yüzyıl pratikliğiyle uyuşmayan, Türkiye’ye yakışmayan ve de Türkiye’nin elinde öyle bir gücü olmadığı için de uygulayamayacağı böylece en olabilecek şey de bu şirketlerin Türkiye’den gitmesiyle sonuçlanabilecek bir durum var.
Bu kanun o anlamda yanlış. WhatsApp gibi bir platform var. Onların denetlenmesiyle ilgili konuştukları şey şunlar diyor ki kardeşim WhatsApp diyor ben onu Türkiye’deki GSM şebekelerine çevireceğim diyor. Türkiye’de şube açacaksın diyor ve bizim kanunlarımıza tabi olacaksın diyor. Yasa onu mu söylüyor pratik? WhatsApp’ı onu mu söylüyor? Hepsine WhatsApp, Telegram, Signal hiç fark etmez diyor ki Türkiye’de sen bir düzen kişiliğin olacak diyor. TCK’ya tabi olacaksın diyor ve BTK denetimi olacak diyor.
Ama bir şey söyleyeyim size ben mesela bunun çok da kötü bir fikir olduğuna inanmıyorum. Türkiye’de yargı gerçekten işliyor olsa doğru düzgün en başında Uğur abi dedi ya sahiden adalet tecelli ediyor olsa ben bunu istiyorum abi neden mesela Türkiye’de bizim şey olduğumuz kanunlara işte Twitter, Facebook’ta tabi değil ki ya da neden vergi vermiyorlar para kazanıyorlarsa bizler veriyorsak buna karşı değilim. Tek karşı olduğum şey şu onların üzerindeki regulasyon da tıpkı bizim olduğu gibi hepimiz ne diyoruz abi bu ülke öyle acayip bir hale geldi ki çok büyük bir şey yapıp hiç ceza almayabiliyorsun hiçbir şey yapmayıp hapse atılıyorsun. Aynen orada zaten şöyle bir şey var bence şunu konuşmalıyız sosyal medyadaki bir içerik ne kadar hızlı kaldırılmalı bunların hepsini konuşmalıyız ve bununla ilgili bir toplumsal uzlaşı yapıp sosyal medya şirketlerine bunu söylemeliyiz. Ama bu şirketlerde o kadar masum değil ben itiraz edeceğim. Türkiye Facebook temsilcisi hangi ülkede biliyor musun? Londra’da.
Burada bizimle muhatap olacak bütün dünyada öyle yapıyorlar çünkü Taylan Bey. Naz orada şöyle bir sıkıntı var bakın ona bir örnek vereyim size Yandex’te yaşayan bir abi varmış zamanında ismi de Bogdan Wisniewski. Bu Bogdan abiye 2014 yılında sanırım 8 ay ceza vermişler Yandex temsilcisi niye? Çünkü Yandex uydu fotoğraflarıyla genel kurumaya ait bir yeri Endex demiş sanırım. Onunla ilgili bir sıkıntı olmuş adam da demiş ki ya kardeşim bunun olduğu zaman ben burada değildim zaten bu işler Türkiye’den yapılmıyor bence tamam çok güzel.
Atasılar birini ama bu insanların nasıl herhangi bir şekilde yasaya karşı hangi konularla bir şey yoksa belli değil. Taylan Bey diğer ülkelerde temsilciliklerini o ülkede tutarken Türkiye’de niye tutmuyor? Problem bu niye İrla’danan fatura kesiyor? Şah Dostum’a katılıyorum. Ya gelecek burada bizimle beraber yasalar süresinde devam edecek. Hanımefendiye bir söz verecektik oraya hemen mikrofonu gönderelim. Buyurun. Çok teşekkür ederim çok sağ olun. Ben bir stajyer gazeteciyim meslek büyüklerimle bizleri buluşturduğunuz için çok teşekkür ederim size. Estağfurullah.
Ben 22 yaşında bir kızım ve sokak muhabiriyim Sade Vatandaş kanalından Sema Bosdemir ben. Evet. Sokakta çok büyük kavgalar oluyor. Vatandaşa soruyorum diyorum ki ekonomi nasıl sizce? O da bana soruyor sence nasıl diyor çünkü gariban bir amca enflasyonun %80 amca kötü galiba diyorum. Arkadan bir tanesi geliyor diyor ki sen vatan hainimsin sen FETÖ’cü müsün? Ne demek kötü? Biz vatanımızı satmayacağız falan ortalık karman çorman oluyor. Taylan. Aynen hepimizin izlediği üzere.
Bu hikayede suçlu ben mi oluyorum bu yeni çıkacak yasaya göre? Ben bunu çok merak ediyorum çünkü sokakta karşıma çıkıp yeni yasa çıktı bir daha sizi sokakta göremeyeceğiz diye atıp tutuyorlar. Dalga geçmeye başladılar öyle mi? Dalga geçiyorlar benimle eğleniyorlar taciz ediyorlar mesaj atıyorlar sizi bir daha sokakta göremeyeceğiz işte sorasın köpekleri çok özür diliyorum bir soras tutmuş mesela bizi öyle anlıyorlar çünkü. Yani dediğim gibi bu hikayede suçlu biz mi oluyoruz bu yasaya göre?
Çünkü meslektaşlarım da çok merak ediyorlar sokak röportajlarının akıbeti ne olacak? Evet avukatlar ne olacak acaba? Aslında neredeyse bu sokak röportajlarıyla yasanın neredeyse hiç ilgisi yok. Çünkü burada en başından beri sayılan şartların 5’te 5’inin hiçbir şekilde sokak röportajları içermiyor. O yüzden sokak röportajı yapan arkadaşların bu yasadan olumsuz anlamda etkilenme ihtimalini ben görmüyorum. Siz de ayrı mı düşünüyorsunuz sayın hapta tolu? Çünkü çok fazla twitter’da da mesela sokak röportajlarıyla ilgili. İşte zaten amaçları o ya yani bir şekilde aslında yalan haberi yayanlar da. Rahat olsun mu arkadaşımız yani kanalıyla? Bence rahat olsunlar. Bence mi? Halkı kin ve… Ben hukuki görüşümü o şekilde belirtiyorum çünkü sokak röportajlarında yalan haberin köpürtülmesi vesairesi yok. Herkese fikirlerini soruyorlar insanlar fikirlerini dile getiriyor. Anladım anladım çok teşekkür ederim. Ben bir sokak röportajında ekonomi çok kötü dediğimde yalan haber mi yapmışım diyorum. Ama röportaj yapıyorsan sen demeyeceksin onu demek ki. Peki. Değil mi? Yok diyebilirim. Ha diyebilir mi?
Yok diyebilirim. Oh güzel sevindim. Çok teşekkürler. Buyurun. Merhabalar ismim Harun Şahin. Cüneyt Bey, Mahir Bey bunun altına imza atmadı. Ahmet Bey imza attı deyince ben Mahir Bey’e çünkü bu kanunu en çok savunanlardan bir tanesi de kendisiydi. Oluşumunda omurgasında falan çok yer aldı. Birçok kez de bunu savundu. Basın danışmanlığa ulaştım. Bununla ilgili dedim kendisi buna imza attı mı atmadı mı dedim. Bize de bir mesaj gönderecekti ama yetişmedi tabii. Programı iki günde tasarladık. Hemen çekelim dedik. Bir anda gerçekleşince böyle oldu. AK Parti’den genel başkan yardımcısı avukat Özlem Zengin ile biz konuştuk. Dedik ki hani bu yasayı siz anlatmak ister misiniz? Dedik. O da sevgilim Harun Alın. İsmini verdi dedi ki o çok daha kapsamlı anlatır ama süre kısıtlı olduğu için sanırım ondan bize bilgi gelememiş. Bu vesileyle de kendisine de teşekkür ediyorum. Buyurun. Ben Cüneyt Bey’in iddiasını sordum. Hani altına imza attım atmadı mı diye şöyle bir açıklama geldi.
Grup başkan vekilleri birçok konuyu takip ettiği için yasa yasalaştıktan sonra farklı işleri takip ettiğinden imza atmak gibi bir zorunlulukları yok. Ama imza atıp atmadığı konusunda net bir şey söylemedi. Akabinde yasayla ilgili bir şeyler sordum ben. Yasada gerçekten beğenen ya da retwit yapan hakikaten tutuklanacak mı ya da farklı şeyler olacak mı diye. Onlarda Mahir Bey bu yasaya inanmasa bu kadar arkasında durmaz, peşine koşmaz ve mücadele etmez. Hazırlandığı süreçte ne kadar uğraştığını herkes biliyor. Halkı sindirmeye yönelik olmadığı da yapılan açıklamalar da açıkça belli. Beş unsur bir araya gelmeden suç teşkil etmiyor. Yani bir tanesi bile eksik olsa suç teşkil etmiyor. Bu beş unsur bir araya gelince dezenfirmasyon oluyor. Elementlerin bir araya gelmesi lazım. Evet bu beş elementin bir araya gelmesi gerekiyor. Tweet atmak beğenmek paylaşmak suç değil olaya böyle bakmak lazım diye bir açıklama yapmış. Hukukçularımız bir şey söyleyecek mi konuyla ilgili ben ikna oldum. Şu an bu açıklamayı bize gönderen hukukçu muymuş ya da basın danışmanı. Basın danışmanı. Yasayı çıkartan kişi olduğunu söylüyor açıklamada. Yani yasayı çıkartan kişiler. Yorum yapan hukukçu olursa cevap verelim yoksa bizim bu hukukçu olarak kayda geçsin yani bu beş şeyin yanına gelmesi durmaz. Bahsedilen beş tane unsur tekrar söyleyelim. Çok soyut asla bir kalıba oturtulamayacak beş tane unsurdan başlıyoruz. Yani şunu yapabilirler mi? Mesela bu beş unsur şudur deyip bize mesela bir kafadan bir beş unsur gelebilir mi? Tabii ki diyebilirler. Kamu barışı nedir? Bunu kim kalıba sığdıracak? Kim tanımını verecek? Bunun sözlükle bir anlamı var mı? Yok. İçti hatı var mı? Yok. Daha önce bir rastlaşılmış doktorinde bir bilgisi var mı? Yok. Kamu sağlığı genel iç güvenlik dış güvenlik iç güvenlikten kasıt nedir? Dış güvenlikten kasıt nedir? Hangi laflar bu iç güvenliği ya da dış güvenliği zararlamış olacak? Zarar vermiş olacak iç güvenliğe bunların hiçbir kapsamı yok. Bakın hukuk devletinin mota mot bire bir bütün ülke nüfusunun neredeyse yüzde yüzünün burada hukuk güvenliği vardır. Hukuk devletinde yaşıyoruz denilemediği durumlarda idarenin keyfiyetine böylesine önemli hususlar bırakılmaz. Bırakılırsa bugün bunlar doldurulur ve gereken kendi keyfiyetleri ölçüsünde kendi keyfiyetleri çarşısında yapılır. Zaten karşı çıktığımız bu kanunun lafında cümlesinde genel açıklamasında bir sorun yok. Kendilerine göre gerekçelerinde de sorun yok. Her ne kadar yuvarlak cümleler kullanılmış olsa da kanunun gerekçesinde bunun uygulanacağında
herkesin tamamen evet kesinlikle hukuk uygulanmıştır diyeceğinden emin miyiz? Değiliz. O zaman bu tehlikelidir. O zaman bu otosansürdür. O zaman bu insanlara karşı kullanılmış bir sopadır diyoruz. Bu yüzden buradaki durumu biraz tarif edelim şu andaki durumumuzu. Şimdi sen bir youtuber’sın. Evet bunu överek söylüyorum küçümsiyerek. Estağfurullah. Ve bugün Türkiye’nin modern ülkelerle karşılaştırıldığında kıta Avrupası ile Amerika
ile Afrika ile uzak doğu ülkeleri ile karşılaştırıldığında Türkiye’nin çok özel bir durumu var. Biraz önce belirtildi Türkiye’nin yüzde sekseni online. Şimdi bu online olması ve bu sansür yasaları benzeri yasalar YouTube’un kapatılması açılması, Wikipedia’nın kapatılması açılması filan üzerine herhalde komansiyonel kanallarda Uğur abinin ardından giden öğrencileri olarak buradaki sevgili kardeşlerimin de benzeri programlar bir sürü programlar yaptık. Ah ahlar ettik vah vahlar ettik eyvah bununla bizi kısıtlıyorlar filan. Fakat bir yandan da Türkiye’nin konvansiyonel medyasının neyi kastediyorum? Gazeteleri, televizyonları, ana akım televizyon dediğimiz televizyonları, haber kanallarını ve radyoları kastediyorum. Bunların göz göre göre çöpe gitmesi ya da uçurumun eşiğine gelip şimdi uçurumdan aşağı yuvarlanması devam ediyor. Şimdi ilginçtir ki biz 70’lerde 80’lerde 90’larda 2000’lerde tanınan insanlar olarak burada oturuyoruz. Bizim izlenmelerimizin karşımızda seyirci koltuklarında oturan biraz önce de sen bir sayı verdin 200 milyon diye bu toplamı 200 milyon seyirciye izleyiciye takipçiye bir de bir de takipçi var yani sadece izlemiyor bir de takip ediyor. Bu hiçbir konvansiyonel kanalın ya da basının hayal bile edemeyeceği bir şey bir dijital dönüşüm yaşıyoruz. Kullanıcı alışkanlıkları değişiyor ama yine de biz bu tarafta oturuyoruz.
Eski meşhurlar olarak ve konvansiyonel haberciliğinin haber merkezinin konvansiyonel yöntemleriyle tanınan insanlar olarak ve bu arkadaşlarımız bu tarafta oturuyorlar. Şimdi onlardan birinin yayınını desem ki ben yahu senin şu organizasyonunu bu yayınlı kaç paraya bana satarsın ve benim istediğim gibi bir yayın yapar mısın desem bir televizyon kanalının haber kanalları ve adı maalesef dizi kanalına dönüşmüş olan eskiden habercilik de yapan ama şu anda sadece kurgu rüya hayal kız oğlan ilişkisi küçümsemiyorum senaryoları ama bunları hayal satan kanalları sorsanız birisi satma keza hepsi satılık alanı yok da fiyat bitseler 400 milyon dolar diyorlar 800 milyon dolar diyorlar en aşağı 200 milyon dolar diyorlar buradaki o kanalların ulaşamadığı izleyiciye ulaşan arkadaşlarımızın hiçbiri 1 milyon dolar bile demez kendi yayıncılığını satmak devretmek ya da birisinin
yayınını yapmak için şimdi türkiye sahte izlenme rakamlarıyla ama bu sadece bu iktidarla başlamadı 2000lerden sonra başlamadı 2000lerden önce de reyting araştırması yapan şirketlere parayı veren düdüğü çalıyordu ve tabi tweet attırılmıyordu o zaman da twitter yoktu ve köşe yazarlarına veriyordu burada biz çok azınlıktayız yani seyirciye takipçiye haber okuyucusuna karşı güvenini tamamen yitirmiş itibarı yerle bir olmuş kanallar
ve haber kanalları dizi kanalları şunlar bunlar şimdi zaten insanlar gençler başka iletişim gruplarında biraz daha yaşlılar whatsapp gruplarında bir kısım genç twitchte diğerleri youtube’da şurada burada filan ve neyin kurallarına göre yayın yapıyorlar youtube mesela youtube yayıncıları olarak youtube kurallarında yayın yapıyoruz evet ben bir eğlence programında klip yayınlayamıyorum şarkı yayınlayamıyorum neden çünkü telife
giriyor aslında bir açıdan bu düzenlemelere karşı çıkarken bir yandan da şunu da söylemek istiyorum yahu zaten memleket düzenleme getirmese zaten youtube düzenlemesiyle yayın yapıyoruz biz twitter’da adam beni direkt olarak ölümle tehdit ediyor ya da ırkçılık yapıyor ya da bir şey yapıyor ama galiba lgbt iş q a konusunda daha hassas twitter ölüm tehditleri konusunda hassas değil ölüm tehditine karşı araştırdık bir şey bulamadık diyor o da twitter orada da twitter kuralları ile gidiyoruz whatsapp sürekli kurallarını değiştiriyor uygulamayı güncellediyor ve güncellemezsen zaten görüşemiyorsun whatsapp’tan şimdi bakın aslında biz kendi kurallarımızı koymadığımız sürece zaten başkalarının kurallarına tabiiz mecburen tabiiz o uygulamalardan çıkamıyoruz burada çok doğru söylüyor eğer mantıklı bir şeyler getirilecekse bir ülkenin kendi kurallarını koyması çok doğru
ama bugün benim yaptığım dünya kadar program sansürre karşı seni şimdi ne güzel yapıyorsun bir araya gelemeyecek insanları bir araya getirdim müthiş hareket müthiş hareket hangi haber kanalı bunu yapabilirdi hangi ulusal kanal bunu yapabilirdi peki sen bu yayını hangi parayla yapıyorsun kaç parayla yapıyorsun yani bu kameraları buraya getirdin bunu da youtube’dan kazandığın parayla yapıyorsun değil mi e haber kanalını 400 milyon dolara
satıyor haber kanalının bir yayınına hesap ettiğin zaman şöyle bu şimdi şey yapabileceğin hesaplasak bu kadar kamera kameraman bilmem ne senin organizasyonun filan bu işin herhangi bir haber kanalındaki bu geceki yayını bir milyon liradan aşağıya mal olmaz çünkü haber çok iyiymiş haber kanalı diye özür dilerim dizi kanalında haber kanalı ayağını yorganına göre uzatmak zorunda olduğu için biraz daha şey yapar filan öyle bir saçmalık var ki ulusal
kanallar dönüp de yahu ben dizimi seyrettirmiş gibi gösteriyorum araştırmadan bilmem ne yaparak crp üreterek reklam üzerinden bilmem ne yaparak filan bir de bir sürü sahte hesaptan o dizideki oyuncuya aşıkmış gibi yazıyor kızlar kıza aşıkmış gibi yazıyor olanlarla bir sürü saz diziyi bir numara yapıyorum tüvbe ya her konuda her alanda sahtekarlık yapıyorum araştırma şirketi sonucu sahtekarca geliyor twitterda sahtekarlık yapıyorum sosyal medyada sahtekarlık yapıyorum zaten bunlar alışılmış herkes bunu biliyor yani bir tek ben buna sahtekarlık diyorum yani herkes gayet şey rahat normalleştirmiş normalleştirmiş Türkiye’de rüşvet denen şeyin adı reklamcılıkları risk turn olmuş zaten risk turn deyince rüşvet olmuyor risk turn ingilizce oluyor filan filan bunlarla aslında Türkiye’de çok fazla kişi yaşıyor reklam ajansları yaşıyor medya satın alma ve rezervasyon ajansları yaşıyor televizyonlar yaşıyor bu kadar insan yaşıyor hatta eskiden genel yönetmenler bize
mutlaka bir emekçi gösterirlerdi biz parayı arttır dediğimiz zaman o sırada oraya bir çay getiren bir görevli olurdu ya da kapıda duran bir görevli o ne yapsın derlerdi dolayısıyla şu çok kullanılan bir şeydir jargon olarak bu kadar aile ekmek yiyor ama ne olursa olsun bir ülkenin medyası olacak değil mi bu kadar aile yine ekmek yiyecek ama dürüstçe yiyecek doğru izlenme sonuçlarıyla yiyecek filan filan sonuçta ne oldu biz
zaten bir uçuruma doğru gidiyorduk alışla geldik medya olarak şimdi o uçurumdan düşmek üzereyiz ve Türk halkı tamamıyla haberlerini sosyal medyadan alıyor ve sadece sosyal medya seyrediyor televizyonun karşısında bile elindeki cep telefonuna bakıyor adam bitti savaş kaybedildi şimdi sosyal medyada eğer gelecek tehlikeleri savuşturulabilecek gibi bir iki tedbir alırsak bu işe yarar ama asıl çare şudur dünyanın Amerika Birleşik
Devletleri’nin önemli basın organları İngiltere’nin önemli gazeteleri Almanya’nın önemli gazeteleri Fransa’nın önemli gazeteleri bunlar dijital dönüşümden geçmediler mi geçtiler ama onlar hala karakterleri belli oradan ya da buradan siyasi çizgileri belli basın organları o basın organlarının twitter hesabına bakıyor adam twitter’a girecekse yangın mı oldu birisine suikast mi yapıldı bir yerde bir felaket mi oldu o basın organının
hesabına bakıyor bizimki burada twitter’da filan gazetenin şeyine bakmıyor arkadaştan alıyor haberi bilmem neden alıyor dolayısıyla bunlar yerle bir beş kuruş para etmez konjonktür içerisinde şuna buna satılıp durabilir ama beş kuruş etmez bugün karşımızdaki insanlar Türkiye’nin geleceği basın olarak yayın olarak geleceği ama velakin bir problem var çoğu gazetecilik eğitimi görmedi bir haber merkezi nasıl çalışır bilmiyorlar haber nasıl
yapılır nasıl toplanır nasıl işlenir nasıl yayına hazırlanır bilmiyorlar bunun etik eğitiminin farkında değiller ve burası tıklanmaya muhtaç takip edilmeye muhtaç tıklanıp takip edildikçe bir yerlerden twitch’ten youtube’dan şuradan buradan para gelecek instagram’dan şuradan buradan para gelecek çok garip olan etik olan bir problem var buradaki uğur abiden başlayarak söyleyebilirim sen de öylesin bütün bu ekip böyle bu ekibi
bu yüzden buradayız zaten parayla satın alamazsınız ya sana şu kadar para vereyim de şu haberi yap diyemezsiniz ama sosyal medyada bir problem var sosyal medyada şu kadar para vereyim şu kremi tanıt diyebiliyorsun herkese değil bazılarına şu kadar para vereyim şu işe gir diyebiliyorsun filan şimdi buradaki asıl mesele Türkiye’deki basının içsel olarak bir dönüşüm gerçekleştirmesi ve sosyal medyanın da ait olduğu yere geçmesi olur sosyal medyaya
da eğlenceli olacak sosyal medya kapsayıcı olacak sosyal medya konvasyonel medyayı kat kat geçecek yeni içerikler üretme ve kreativite konusunda ama sosyal medya ülkeyi gerçekten derinden etkileyecek olaylar konusunda işi profesyonellere bırakacak valla beni hiç katılmıyor ben de hiç katılmıyor kusura bakma da yani şu anda iran bir saniye teşekkürler
bir saniye neyi yanlış söyledim birkaç şey var hani genel olarak şey söyle neleri katılmadığını söyle şu anda iranda eğer bir başörtü eylemleri varsa tamamen sosyal medyadaki yayınlar sayesinde var evet ama 15 temmuz 15 temmuzda eğer facetime bağlantısını yapmasaydı Erdoğan belki de şu anda bambaşka bir ülkede yaşıyorduk ben basının kendine gelmesi gerektiğini söyledim yoksa bütün herkesin artık
başını terk ettiğini söyledim bununla alakası yok ki evvela bir örnek örnek sayılmaz ki elinde kalan bir sistemin ortasındayız şimdi basın ve ilan kurumu şu anda çok güçlendi değil mi basın ilan kurumu basın ilan kurumu başında kim var kim olmalı doğa yani bir gazeteci olmalı değil mi Uğur Dündar olmalı mesela yıllarını farklı bir şey söylemedin farklı bir yani şey hükümeti destekleyen bir basın organından da bir gazeteci olmalı ben mesela gitsem Diyanet İşleri Başkanı olsam ben bir fetva versem bana derler ki
sen kimsin kardeşim gazetecilik okumuşsun yıllardır işte bunu söylüyorum sosyal medyanın bu eksiği var dur bak basın ilan kurumunun başında şu anda sayın Cavit Erkılınç var belki adını ilk kez duyuyorsunuz ben hiç tanışmadım kendisi kendisi 61 doğumlu orta öğrenimini İstanbul İmam Atip misisinde yapıyor lisans eğitimi Ankara Üniversitesi ilayet fakültesi mezunu Allah kabul etsin şahsını ben tanımıyorum söylediklerimi yanlış mı anladın şahsını tanımıyorum çok yetenekli olabilir
ama Türkiye’de bu kadar gazeteci arasında şu anda basın ilan kurumunun başında ilayet mezunu değerli bir beyefendi var ya benim söylediklerime karşı bir argüman demek istediğim yani sadece mesele şu anda elbette ise yani sosyal medya sadece eğlence değil bak burada şu anda YouTube’da 300 milyon kişiye hitap eden YouTube’u arkadaşlar abiciğim ben biraz önce senin anlattığının aynısını anlattım Eğer bir ülkenin basını
susturulmuşsa bir ülkenin basını artık güvenini kaybetmişse insanlar obasına güvenmiyorsa o ülke sosyal medyaya sığınıyor dedim sende karşı argüman olarak İran’da başörtüsü meselesini söyledin aynı benim sözlerimle demek istedim şu ben ki de şeyler söylüyorsun peki tamam sen haklısın diyelim de benim anladığım böyle ben yanlış anladım ben katılmadığım şey neyim sosyal medya sadece eğlence şeyleri özellikle eğlence demedim de benim belirttiğim şuydu sosyal medyanın bir
yöntemindeki medya sosyal alanda ya da konvasyonel alanda işini yaparsa biz orman yangınında Twitter’da önemli bir basın organına güvenerek bakarsak o zaman o ülkenin haberleşmesi sosyal medyada takipçisi çok olan insanlar üzerinden olmaz demiyor ki sen git herhangi şu anda tematik bir kanalda ol ne bileyim Halk TV’de KRT’de bir haber yapsınlar bu yasa diyor ki sen bu haberi bu şekilde ya ben yasanın tarafından bir şey söylemedim ki ben dedim ki basının durumuna
dikkat çektim Türkiye dedim dünyada sen bir de İran örneğini veriyorsun Türkiye dünyada sosyal medyası bu kadar güçlü ve sosyal medyadan medet umar hale geldi dedim Türkiye’nin basın organlarından medet umuyor iktidar ya da muhalefet Twitter’dan medet umuyor sen şimdi Fransa’da bir haberi hangi hangi gazeteyi takip ediyorsan hangi gazetenin politik görüşü sana uygun geliyorsa ondan takip edersin sence doğru haber odur dersin ki ben Le Monde bakacağım abi Wikileaks diye bir şey var nasıl böyle bir şey dersin yani Jülyen Asancı diye bir adam çıktı Wikileaks diye binlerce belgeyi şey yazdı abiciğim biliyorum ben diyorum ki eğer basın işini yapamaz hale gelirse bugün buradaki asıl meselemiz budur diyorum sen şikayet etmiyor musun bundan benim söylediğimden benim intiraz ettiğim şu profesyonel insanların o zaman şöyle bir şey olur o zaman bunu sana da senin yaptığın işe saygıyla söylüyorum ya çok teşekkür ederim ama yurttaş gazeteciliği denen bir şey var yani bu
sadece büyük kurumlara bir şey hapsedemezsin şu an. Yurttaş gazeteciliğine bağlarsan işi. Hayır sadece bağlanırsın ama. Ama Türkiye’de o hale geldi Türkiye’de sadece yurttaş gazeteciliği var. Sen dedin ki Uğur abi bütün tecrübesiyle bütün bilgi birikimiyle bütün soğukkanlığıyla olaylar karşısında bu kurumun başında olması gerekmez mi dedin? Aynen katılıyorum ama Türkiye’de herkes twitter boltlarından medet umar hale gelirse ki o haldeyiz şu anda. Bunu da medya sağladı diyorsun yani.
Hayır hayır medyanın elini kolunu bağlayan bir uygulama bir yönetim anlayışı var işte görüyorsunuz ben şu anda Sözcü Gazetesi’nde 2011’den beri yazıyorum binlerce makale yazdım binlerce köşe yazısı kaleme aldım. Arkadaşlar gazetemde yanlış yere koyduğum virgülü bile acaba biz değiştirirsek editorial bağımsızlığına müdahale ettiğimiz anlaşılır mı denilerek o yanlış virgül olduğu yerde muhafaza edildi. Bu gazete ilk defa FETÖ’ye FETÖ demiş olan bir gazetedir. Buna rağmen sahibi FETÖ’cülük suçlamasıyla yargılandığı için yıllardır sürgünde yaşamak zorunda kalıyorlar. Rütük’ün bağımsız yayın yapan ya da şu andaki ben bu deyimi hiç beğenmiyorum
muhalif tırnak içinde olarak adledilen oysa bana göre halkın gerçekleri öğrenme hakkına hizmet eden televizyon kanallarına ikide bir nasıl ceza verdiğini hepiniz biliyorsunuz. Halk televizyonu, Telebir, KRT zaten bunlar bir elin parmakları kadar bile değil ceza ödemekten anaları alıyor. İnim inim inliyorlar. Şimdi böylesine kısılmış bir özgürlük yokluğunda böylesine baskılanmış bir medyada gerçekten halkın hizmetinde olmak mangal gibi yürek istiyor arkadaşlar. İktidarın beğendiği, iktidarın hoşuna gidecek konular yalan dahi olsa üzerinde asla durulmuyor. Hatta destekleniyor, takdir ediliyor, alkış topluyor. Ama iktidarı eleştirmeye kalktığınızda, hele serçe eleştirmeye kalktığınızda işte biraz önce programın ilk bölümünde söylendiği gibi gecenin bir saatinde gelip evinizden alınabiliyorsunuz. İşte Sedef Kabaş’ın maruz kaldığı durumda olduğu gibi. Bu yasa iktidarın hoşuna giden bir takım paylaşımlar yalan da olsa, dezenformatif de olsa hiçbir yaptırım doğurmaz onu kullanana ve yayana. Bu yasa zihinlere pranga vurma yasasıdır. Otosansür yasasıdır ve bence bir toplumu bekleyen
en büyük tehlike insanın düşüncesini yaymaktan hatta düşünmekten korkmasıdır. İşte bu yasa böyle bir tehlikeyi içermektedir arkadaşlar. İzleyen arkadaşlarımız için daha bilgilendirici program olması adına söyleyeceğim. Şöyle kısaca bir toparlayayım. Okan abi dedi ki eğer dedi bu kadar her önüne gelen haber sitesi açarsa sosyal medyaya bu kadar ilgi varken her önüne gelen yayın yapmaya çalışırsa bilgi kirliliği olur ve insanlar da medyaya neden güvenmiyor? Siz dediniz ki iktidara karşı çıkan hiç kimse özgür bırakılmadı
ama aynı şeyi muhalefet kanalında yapıyor. Muhalefet medyasızda AK Parti medyası ne yapıyorsa aynısını yapıyor şu anda. Ben muhalefetin savunucusu değilim. Efendim biliyorsunuz oluşturulan başlıklar bu şekilde. Medya iki taraflı karşı karşıya kafa kafaya çarpışırken insanlar o çarpışmadan uzak durup sosyal medyaya yöneldi haber almak için. Sosyal medyaya yöneldiklerinde de yanında mavi tik olanı likelamaya başladılar ya da retweet etmeye başladılar. Sosyal medyanın bu işi devre almasının sebebi medyanın durumu. Tamamen bu. Benim bütün derdim bütün anlatmaya çalıştığım bu. Hepimizde şu alışkanlık ortaya çıktı. Ben demiyorum ki sosyal medyada birileri habercilik yapmasın falan. Hay yapsınlar. Çünkü zaten bu konuya girdiklerinde profesyonel olarak yapmaya başlayınca zaten bu mesleğin ya ben bunu tamamen habercilere duyduğum saygı ve işin profesyoneller tarafından yapılması gerektiğini düşünüyorum. Ama sen de ben de aynı şey yapıyoruz. Orman yangınlarında da yaptık. Depremde de yaptık. Ben depremde neredeyse her şeyi okuyorum. Deprem oldu. Çünkü deprem oluyor. Diyelim ki sabah yedide deprem oluyor.
Yedi sıfır sıfırda zaten deprem oluyor yazıyor birisi oraya. Sonra da şu kuşu oldu, bu oldu, bu oldu, bu oldu. Orada benim ne yapmam lazım? Bir basın organının Twitter hesabına gitmem lazım. Ona bu kadar güvenmem lazım. Ve şimdi o alanı düzeltmeye çalışıyor iktidar. Evet. Ama ben de diyorum ki bu yasayla olmaz. Bu herkesin profesyonel bir şekilde kendi işine sahip çıkmasıyla olur. Gazetecilik denen mesleki faaliyetin yerini algı yönetimi
denilen operasyonel bir faaliyet aldı. Evet. Algı yönetimi diye bir şey vardır dünyada ama bazı gazeteciler o algı yönetimi faaliyetinin içinde kullanılıyor tırnak içinde ya da kendi gönülleriyle kullanılır. Tırnak içinde. Sormak isterim size. Burada sosyal medya öncesinde de yayınlar yapan haberler yapar. Hepimiz yapıyorduk. Yani size hiç telefon gelmedi mi efendim şu programı kaldır yayından diye ya da şu cümleyi söyleme diye birçok insanı uzaktan bir yasayla etkileyen bir durum var. Zamanında da sizleri zannediyorum etkileyen telefonlar
vardı. Vardı ama şu cümleyi söyledin mi niye söyledin ya da söyleme. Hepsi vardı ama bu bütün gazetecilik faaliyetinin çerçevesinin değiştirildiği bir gündeyiz artık. Dediğim gibi algı yönetimi denilen kavram gazetecilik faaliyetinin yerini aldı. Evet Cüneyt’in dediği gibi yurttaş gazeteciliği diye bir olgu var ama profesyonel gazeteciliğinde büyük anlamda boş bıraktığı bir alan var. Ben hayatımda Sayın Cumhurbaşkanı’nı hiç görmedim. Böyle bir şey mümkün olabilir mi ya ben gazeteciyim. Gazeteci dediğiniz kişi gerçeğe ulaşmak için öncelikli olarak o konunun muhatabıyla ilişki kurmak zorunda, ona soru sormak zorunda. Nasıl gazetecilik yapacağız? Ikinci konu da şu. Bizim meclis kapısından içeri girdiğimizde insanlar dönüp bize sanki uzaylı gelmiş gibi bakarsa, hiçbir kurumdan akreditasyon alamazsak, bir faaliyeti izlemek için kapıdan içeri giremezsek, pat bir gün iletişim başkanlığından kartınız iptal edildi diye bir mektup alırsak. O zaman tabii ki bizim profesyonel gazetecilik alanımızda tırnak içinde algı yönetimi yapmak için kimse kusura bakmasın devşirilmiş nereden geldiğini bilmediğimiz hepimiz burada herhalde 35 yıldır falan gazetecilik yapıyoruz. Hayatımızda sahada rastlamadığımız, muhabirken bile yan yana mikrofon tutmadığımız beraber bir basın toplantısı izlemediğimiz kim olduğunu bilmediğimiz insanlara kaldı. Bu hem bizi zor durumda bırakıyor, mağdur ediyor. Hem bana sorarsan o algı yönetimi kapsamında kullanılan insanlar yarın öbür gün sokağa çıkamayacaklar. İnsanın yüzüne bakamayacaklar. İletişim başkanlığın en kötü yaptığı şey ne biliyor musun? İletişim. Burada Meral Akşener’in avukatı var. Benim de avukatım aynı zamanda kendisi. Herkesin avukatı burada mı ya? Furkan Kamalak Ankara’dan geldi. Kendisine sizin sorunuzu iletkilerini söyleyeceğim. Ben onu da ilgilenmek istiyordum. Cüneyt ile aramda bir gerilim olmaması için ona bir şey söyleyebilirim. Tamam ben iyiyim ya. Demek istediğim şu, senin farklı dijital mecralarda bugüne kadar bu konudaki tedbirleri en erken alıp
bu dönüşümde hemen dijital mecralarda yayıncılığa başlamış benim de bayıldığım bir adamsın. Buradaki yayınlarının ben konvansiyonel bir haber kanalında yaptığın yayınlardan daha fazla izlendiğini düşünüyorum. Doğru mudur? Doğru. Bunları yaparken sen konvansiyonelden dijitale geçerken kılık mı değiştiriyorsun? Karakterini mi değiştiriyorsun? Hayır abi. Basılı basılı enkelerini mi değiştiriyorsun? Hayır. Sen aynı profesyonel olarak sadece mecra değiştiriyorsun ve daha modern bir mecrada yayıncılık yapıyorsun.
O kadar değil. Bak her boka itirazı. O kadar değil abi. Çünkü bu mecrada patron yok. Şu anda medyanın en büyük derdi patron. Patron. O telefon geliyor mu geliyor. Nereden geliyor? Patrona geliyor. Niye patron para kazanacak, çıkarı var bilmem nesler. O yüzden geliyor yani. Ben diyorum ki yani senin aynı basın ilkelerini koruyorsun değil mi? Koruyorum. İster patron ol ister olma. Ama işte patron baskısından bir şey yap korutmuyor ya da kovuyor yani seni. Anlamıyor. Bunu şöyle yapabiliriz. Şimdi konu ne oldu biliyor musunuz? Kendi aramızda evet çok konuşuyoruz ama sosyal medya sası ve orada sosyal medyada YouTube’da mesela milyonlara ulaşan arkadaşlarımız soru sormak istiyoruz. Buyurun bir soru sorun. Evet ya gerçekten oraya verelim ya. Yoksa biz bize konuşuyorlarız. Bir şey diyebilir miyim? Uzun zamandır orada tartışıyorsunuz. Orada Cüneyt abi var, Özlem abla var. Biz onlara sosyal medyada imigrant diyoruz. Konvansiyonel medyadan sosyal medyaya göç etmiş insanlarsınız. Biz native insanları sosyal medyada. Bunların böyle terimler var siz biliyorsunuzdur. Şunu söylemek istiyorum bu aslında tek taraflı bir şey değil. Konvansiyonel medyada halk tv gibi muhalef kanal terimini Uğur abi beğenmiyor ama ben çok beğeniyorum. Çünkü halk tv gibi kanallarda onlar da tek taraflı. Arkamdaki arkadaşlarımın çoğu bana bu konuda hak verecekler. Ah haberden pek bir farkı olduğunu düşünmüyor insanlar çünkü onlar da tek taraflı bakıyorlar. İnsanların sosyal medyada. Ben bunu biraz önce söyledim bunu alkışladılar. Niye ben anlamadım şimdi. Hep senin de böyle bir kitlen var. Olsan da bitirebilir miyim? Ben seni dinledim söyle.
Acaba tam da bu nedenle bana bir tercihte bulunmam. Aynen onu söyleyeceğim. Ben youtube’u seçmiş olabilir miyim? Bravo işte onu söyleyeceğim. Özlem abla neden alt tv’den ayrıldı siz onu kendisine sorun. Buradaki insanlar sadece ah haberin yalan haberlerinden değil halk tv’nin de tek taraflı ve at gözlüğüyle bakışından bıktığı için sosyal medya yüzünü döndü. Bu tek taraflı bir şey değil kesinlikle. Cüneyt abi, Özlem abla şu an özgür. İzin ver de bir halk tv olsun Allah aşkına. Medyanın %90’ı iktidarın kontrolü altında.
Yalnız mesele şu. Bir elin parmakları kadar bile yetmeyen farklı düşüncelerin farklı seslerin yer aldığı ve sürekli cezalandırıldığı. Siz 90’ları hatırlarsınız tarafsız tv’leri hatırlayın. Ama ama. Hatırlarsınız mı? Adam 90’ları kurdu be. Medyayı bu kullara iten iktidarın baskısıdır. Yoksa hiçbir gazeteci bu mesleğe muhalif olmak için başlamaz. Çünkü muhalifin de yandaşın da doğrusu tek olmalı. Ama işte doğru halk tv de de yok. Mesela bundan bahsediyorum. Siz halk tv’nin chp’yi eleştirdiğini kemal kılıçdaroğlu’nun enflasyonun en yüksek açıklandığı günde başörtüsüyle yeni bir gündem çıkardığı ile ilgili bir kötü negatif yorumunu gördünüz. Ben görmedim mesela. Böyle bir akıl tutulması olabilir mi? Bu tamamen basınçlı kaplar teorisine uygun bir durum.
Siz eğer medyanın tamamını tahakküm altına alırsanız o zaman böyle zıt ve size tamamen negatif kutuplar da oluşmuş. İşte toparlamak maksadıyla şunu söylemek istiyorum. İnsanlar bu yüzden sosyal medyaya dönüyorlar. Bu yasadan sonraki uygulanan otosansürden sonra sosyal medyada içerik üreten ve habercilik yapan insanlar kendilerine otosansür uygulamaya başlarlarsa eğer bu yurt dışına kaçmış olan eski FETÖ’cülerin sosyal medyadaki yayınlarına daha çok insanın kanalize olmasına yarayacak.
Böyle bir tehdit de var ve bunu kimse konuşmuyor. Şimdi ben isim verip burada önlendirmek istemiyorum daha fazla ama bir tane keltoş var. Mesela muhalifler ona kaymaya başladılar yavaştan ve bunun yayınlarını paylaşmaya başladılar. Bu adam FETÖ’cü. Yarın internette içerik üreten muhalif veya tarafsız veya AK Parti hükümet tarafından dolayı insanlar kendilerine otosansür uygulamaya başlarlarsa bu iş çok kötü yerlere gidecek. Bunu da eklemek istedim. Argümanların içine teşekkür ederim. Teşekkürler. Oğuzhancığım gençler şunu da bilsinler. Sevgili cahriyeyin de bilsin. 2011 yılında genel seçimleri Star Televizyonu’nda ben tek başıma ekranda kalarak sundum. Sadece haber sunduk. Sadece haber sunduk. Ertesi günü rating listesinin ilk 20 programı tamamen bize aitti. Bu da şunu gösteriyordu. Bütün Türkiye seçim gecesi haberlerini bizden seyretmişti. Fakat ben 2011’in sonunda Star Televizyonu satıldıktan sonra çok geniş bir seyirci kitlesine hitap eden ve ratinglerde ana akım medyadır Star Televizyonu hep önde olmama rağmen başka hiçbir kanaldan teklifi alamadım kardeşim. Şimdi ben çaresiz olarak ya da mesleğimi icra edebileceğim tek kanal olarak Halk TV’yi ya da Tele1’i bulduysam kabahat bende mi? Hayır şöyle bir saniye cevap verebilir miyim?
Uğur abi çok kısa çok kısa lütfen. Uğur abi sizin çalıştığınız konvensyonel kanallarda çok fazla insan çalışıyor. Bakın burada da bir prodüksiyon var. Ben saydığım 9 tane kamera var sanırım. Yani burada da bir prodüksiyon var ama her ne olursa olsun konvensyonel kanallardaki kadar giderler yok. Bu yüzden çok inanılmaz paraları ihtiyaç olmuyor. Anlatabiliyor muyum? O yüzden… Ben tamamıyla sosyal medyayı destekliyorum. Aynen öyle. O yüzden mesela… Ve biz de bunu söyleyeyim o zaman. Söyleyeyim mi? Tabii söyle. Ben Uğur abi Babalı TV’ye davet ettim ve inşallah olumlu bakacak. Konu bu.
Evet tabii. Aaa! Teşekkür ederim. Çok umutluyum sosyal medyadan. Ben de yararlanıyorum. Ayrıca en büyük endişem sosyal medyadaki özgürlük ortamını ilkeli bir yayıncılık anlayışına evrilmesini sağlamak yerine……sosyal medyayı kullananların zihinlerine kelepçe pranga vurulmasıdır. En büyük korkum budur benim. Bu yasaya da bu nedenle karşı çıkıyorum. Teşekkür ediyorum. Şimdi bir asıl konunun muhatabı.
Fransu Obutay var. Yanında Murat var. İkisi de çok milyonlu YouTube kanalları sahipleriler. Söyle kardeşim. Okan Bey’in açıklaması Rüsten çok geçti. Daha fazla geçmesini istemiyorum. Hayır geçsin geçsin. Buradaki geçmesin. Çünkü siz o masadakiler kimse satın alamaz dedi. Emin olun buradaki birçok kişiyi de kimse satın alamadı. Bunu da ben size söyleyeyim. Ben kendi adıma hiçbir şekilde kendimi satmadım. Bunu da bilin. Ve 8 yıldır da YouTube’da milyonlara hitap ediyoruz. Burada bir tık yanlış anlaşılma doğru. Öyle değil ki buradaki kimseyi de satın alamaz. Buradakileri alabilir. Öyle bir şey yok. Öyle bir şey yok. Okan Abi’yi savunmak adına söylemiyorum ama Okan Abinin cümlesi içerisinde şöyle bir şey de vardı. Dedi ki tabii ki sizi temiz ederim dedi. Ama bazı mesela. Ay sizi de o zaman sizi de te. Yahu ben böyle bir şey demedim. Bakın ben aslında demek ki anlamıyorsunuz. Dedim ki şu anda 200 milyon ulaşımdan söz ediyoruz. Takipçi ve seyirci olarak dedim. Bugün herhangi bir ulusal kanal hayal satan kanal dedim. 400-500 milyon dolar güya para ederken dedim. Aslında etmiyorlar dedim. Buradaki arkadaşlarımızın ulaştığı seyir. Ben onu demiyorum Okan Bey. Neyi söylüyorsunuz? Siz daha demin konuşmamız lazım. Hemen onu da söyleyeyim. Hemen onu da söyleyeyim. Buradaki masadakileri kimse satın alamadı. Bu bir duruştur.
Ben satın alabilirim demedim. Hayır bak ısrarla yanlış anlıyorsunuz. Satmak isterse herhangi bir ulusal kanaldan çok daha fazla erişimi olduğu halde o kanal kadar para istemez anlamında söyledim. Yani bir değerler yanılgısından söz ettim değil mi? Bakın anlatıyorum ama arkadaşınıza mı soruyorsunuz benim söylediğim şey? Hayır ben yanlış. Sonra da dedim ki. Siz kişisel bazı… Hayır sonra da dedim ki bakın anlatıyorum. Şahıs üzerinden bahsettiniz. Hayır bakın tartışıyormuşuz gibi oluyor.
Ben size… Hayır hayır. Zaten burada tartışmıyor şu an yani. Ama bir yan… Tabii ki tartışabiliriz ama birbirimizin söylediğini doğru anlarsak tartışırız. Ben Zinhar sizi şu satın alabilirler demedim. Satmak isterse o paraya satmaz dedim. Artı… Artı sonra reklam meselesini söyledim. Onu da herkes aynı değil ama para kazanmak için reklam yapma ihtiyacında dedim. Aynı televizyonlar gibi. Sosyal medyanın da para kazanmak zorunda olduğunu kastettim. Aslında sizi övdüm, bağımsızlığınızı övdüm, kreatif oluşunuzu övdüm, yeni oluşunuzu övdüm. Ama canınız hala tartışmak istiyorsa o zaman ben tartışamam. Çünkü ben söylediğiniz gibi bir satın alınabilirsiniz demedim. Aksine medya zaten kendini satmış olduğu için sosyal medyadan medet umuyor halkımız. O yüzden herkes haberleri sizden almaya… Sizden derken sizi kastetmiyorum. Sosyal medyadan almaya çalışıyor dedim. Ama ya benim konuşmamda bir gariplik var ya da siz beni çok yanlış anladınız. Biz çok teşekkürler. Bak Cüneyt bile yanlış anladı. Sen bütün bu dijital dönüşümleri bir de Cüneyt Özdemir bak yine yanlış anlayacak. Cüneyt Özdemir bunu asıl uygulamaya koyandır. Ben uygulamaya koymadım ama ikimiz birden ikimiz birlikte bağırmaya başladık. Bundan 15 sene önce ben bir ulusal kanalda çalışıp o ulusal kanaldan para alırken bu ulusal kanal çöpe gidecek dedim.
Hatta bir ödül töreninde eğer kanal olarak yüzlerinizi kaybederseniz ki yüzler şu açıdan önemlidir. Her biriniz bir yüzsünüz, bir kişiliksiniz. Ama kanallar yüzlerini kişiliklerini kaybetmeye başladılar. En güzel örneği Uğur Ağabey’dir. En çok izlendiği zamanda kanal satılınca siyasi olarak cesaret edilememiştir Uğur Ağabey ile yola devam etmeye. Bu bir ülkede başa gelemeyecek bir şeydir. Siz her biriniz yüzlersiniz kişiliklersiniz.
Bugün bütün ulusal kanallar talk show’cularını kaybettiler. Sabah habercilerini kaybettiler. Büyük çoğunlukla kaybettiler ana haber bülterlerine. Ve bir Altın Kelebek ödülü alışım sırasında bizzat bizim genel yayın yönetmeni de oradayken dedim ki eğer yüzlerinizi kaybederseniz babayı alırsınız dedim. Canlı yayında yayınlandı bu. Babala TV’yi mi kastettin? Babala TV’yi kastettim ve babayı aldılar zaten sonuçta. Yani kastettiğim şey şu.
Siz bir umutsunuz çok eğlenceli çok kreatif müthiş şeyler öğreniyoruz sosyal medyadan. Ben Youtube’dan çıkmıyorum ama habercilik ve dezenformasyon meselesine geldiğimiz zaman burada profesyonel gazetecilere ihtiyacımız var. Eğer konvasyonel medya böyle devam ederse Uğur Ağabey Babala TV’ye gelecek bu iş böyle çözülecek. İnşallah. Sağol patronum. Estağfurullah. Estağfurullah. Barıştık mı sevgilim? Ben yanlış anladıysam.
Barışmamışız dur. Fırat buyur Haluk Ağabey. Fırat mı? Okan. Bir şey molası vereceğim anladın sen söyleyemiyoruz yine de gelsene bir sigara. Fırat hadi sen de git. Ya bir önce beni dinleyin. Lan adamı dışarı çağırdı gerçekten. Sen gelsene şuraya diye. Haluk Ağabeyciğim buyurun lütfen. Gittiler ağabey. Onları mı ilgilendiriyorduk onu? Yerim seni. Benim burada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme sebebim var.
Benim orada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme sebebim var. Benim burada yükselme吧. Benim burada yükselmeざqi. Benim burada yükselme siyah. Benim burada yükselme zıplı. Benim burada yükselme costly. Benimerson nope g ascı.
sosyal medyanın anlaşılması öyle siyasi olarak almak hayır değil seyret hepsini telefonumu yazsınlar bana telefon aç eğer öyle dediysem küfredim duyduğum için gelmek istedim mi? ne dedim? bu hızdaki hiç kimseyi satın almaya paraları yetmez ancak sosyal medyada insanları satın almak için evet şunu kastediyorum özür dilerim belki o zaman az ifade edip bak şeyden bahsediyormuşsun profesyonel gazeteci ilkelerinin ne kadar önemli olduğunu anlatıyorum oradan sosyal medyada profesyonel gazeteciler yok gazetecilik mezunu değil şu değil bu değil falan niye senden bahsedeyim ki? genelden bahsediyorum orda sosyal medyadaki haber üreticilerinden bahsetmenizi betimlemediğiniz için içerik üreticilerinde karıştığı için tamam özür dilerim o zaman senden ama öyle demedin yani Fırat bey bir haber üreticisi değil e tamam neye o alakası var o zaman seninle? ama sizde betimlemediğiniz zaman sosyal medyada ki içerik üreten ayetleri çünkü ben bu konuda yıllarca bunun mücadelesini verdiğim için bir anda istihbarlıyım evet anladım anladım söylerim şimdi orda çıkıp anladın mı abi?
yani o istersem zor mu gidiyor? hayır aksine sosyal medyadaki şeyi o kanla olan dostuma nazaran kardeşimle olan güvene nazaran bir şey söyleyecektim ikisinde birbirini anlamadığı için söyleme abi izlerler izlerler ama hayır hayır artık onlar kardeşimle olan güvene nazaran orda bir şey söyleyecektim ikisinde birbirini anlamadığı için gel gel gel o kan abi gel gelin gelin gel Fırat Fırat yanıma gel yanıma gel
hayır arkadaşımız çok doğru söylüyor yani ben burayı överken gazetecilik ilkelerinden filan söz ederken içerik üretenlerle ilgili yanlış anlaşmaya fırsat verecek bir şey söylüyor yani şunu kastettim ben sosyal medyada içerik üretenlerin reklam alması meselesinden bahsederken satma meselesi o da çok ilkeli bir yayıncı olarak bir çok reklam vereni reddetmiş bugüne kadar o yüzden söylüyor haklıdır Haluk abicim siz geldiler bir şey söylemiyorsanız Haluk sen niye bir sakinleştirmeye çalışıyorsun?
ben şu anda o kanın söylediği gibi orada birbirlerini anlayamıyorlar kardeşim çok doğru bir konuya parmak bastı ama o kanın niyeti de öyle değildi yani bunu herkes görüyor burada boşuna ses yükseldi Fıratcım teşekkür ederim Fırat Sobutay amacımı Murat’ta şu anda mikrofon Özcan Show kanalının sahibi arkadaşımız sevgili Murat bu arada farkında mısınız sosyal medya yasasıyla ilgili bir madde konuştuk ve ortaya bomba düştü gibi oldu konu sanırım bir madde miydi acaba bizim sıkıntı duyduğumuz yoksa daha maddeler varmış oradan aldıktan sonra sözleri elbette devam ederiz
çok mutlu olurum Murat Özcan Show sosyal medya yasası değil mi? Ben de sosyal medyada içerik üreticisiyim aynı zamanda televizyona başka yerlerde içerik üretiyorum ama sosyal medya dalıyla buradayım şu anda şimdi biz bu yasayı anlamak için aslında geldik buraya hatta şey noktasına geldik bir ara yasa çok iyi madde çok güzel yazılmış biri öyle bir şey dedi çok güzel yazmışlar falan dedi şimdi burada şunu biliyorum ben 37 yıllık bir Türkiye Cumhuriyeti devleti oraya geldik abi madde çok iyi falan oldu bir an bir şeyler oldu bir anlamadım ben 37 yıllık bir Türkiye vatandaşlığı tecrübesiyle şunu söylüyorum
Almanya’da Fransa’da Amerika’da gelişmiş ülkelerde çok iyi olan bir maddenin ben burada çok iyi uygulandığını daha görmedim seçime şurada 8-9 ay kala çok iyi bir maddenin buraya gelir gelmez birden böyle bir gelesi gelmesi de zaten saçma ya burada tam bir körlüler sarılar durumuysun bu program üzerinde söylemiyorum Türkiye genelinde bir yasa var abi bu kadar insanı ilgilendiriyor burada 200 milyon diyorsun bak inanılmaz bir infiliyos var Rain Man var burada bak adamın 8 milyon takipçisi var onun verdiği partiye oy verecek adam sayısı da çok bence büyük bir yüzedir bir çok insan için sadece onun için söylemiyorum onu da yapmıyorum şimdi burada bu çocukların yine aynı şekilde Jahreyn olsun sen ol bir şey soracağım ben çok özür dilerim ben bunu gerçekten merak ediyorum şuna inanıyor musunuz sahiden Rain Man çok başarılı bir arkadaşımız hiç tartışmıyoruz biz de hastasıyız ama sadece Rain Man dedi diye birilerinin birine oy vereceğine inanıyor musun? ben inanıyorum soruyorum vallahi merak ettim için soruyorum sadece biri dedi diye Türkiye’de % kaç kime oy veriyor abi
hayır ya Rain Man ya da bir başkası ya da Jahreyn ya da Cüneyt ya da kimse ben çünkü şuna inanıyorum bu Kurzweil’in tekillik çağ diye bir teorisi var abi okumanı çok tavsiye ederim diyor ki Kurzweil yaşadığımız çağda aldık her şey bireyin ta kendisi Rain Man hayranı olabilir Haluk’un ağır fanı olabilir ama hayatıyla ilgili önemli kararları bunlardan sıyırıp veriyor insanlar diyor o yüzden soruyorum sana Influencer’ın olayı nedir abi birilerini etkileyebilen bir şekilde bir kanaat öndü
kendi yoldan tişört almakla senin için söylemiyorum sakın ha Yusuf hayır hayır yok hiç biliyorum oğlum size de biliyorum nasıl diye siz kuruyorsunuz kendinize Influencer dedin ya şimdi onun da bence başka ya pazarlamacılar falan olsa tartışsak burada çok daha iyi olur Influencer etmek bir pazarlama eğilimi yaratabilir evet ama oy vermek gibi hayati bir noktada o senin söylediğin olmayabilir tamam da özür dilerim ya oy verecek olan genç oy verme işleminin çok hayati olmadığını harika tabii bir de o var tabii ya öyle bir şey varsa o zaman o arkadaşların dediğini yapıyorlar anladım ne yapmaya çalışıyoruz yani gazetecilerden son zamanlarda Türkiye son birkaç yıldır hiçbir şey öğrenmedi o yüzden gazetecilerin bence endişe edeceği çok fazla bir şey yok biz genelde Sedat Peker’den Twitter fenomenlerinde öğreniyoruz haberleri bazı gazeteciler Cüneyt Özdemir benim için önemli birisi o açıdan bakıyoruz aaa o da haber ediyor onu aaa gündem ediyor falan bu önemli bir kazanım en azından hani bu Twitter’ın içinde kaybolmuyor resmi diyebileceğim birisi çıkıp bunu sahiplenip anlattığı zaman bunun etkisi çok büyük oluyor bunun farkındayız
ama buradaki mevzu gazetecilerin haber yapmasını engellemek basın kartı falan değil basın kartıyla ilgili olan şu olabilir Oğuzhan sana bir basın kartı verelim seni daha rahat içeri alalım olabilir belki o yüzden basın kartı veriliyor olabilir daha kolaylaştırabilir işi böyle değilmiş gibi yapıyoruz ve en garibi de şu abi böyle bir önemli bir şey konuşuyoruz burada bunu savunan savunabilen Allah’ın kulu yok ve bu garip bir durum Allah’tan okan abi yanlış anlaşılmayan sebebiyet verebilecek bir şey söyledi de bir anda heyecanımızı atacak birini bulduk
yani birine dalalım oldu insanlar bir tık ev avukat abim bir avukat anladığım kadarıyla kendisi yarın a haber CNN Türk falan gezer muhtemelen bu yayından sonra o da güzel bir şey ama mevzunun muhatabı değilsin abi tamam teşekkürler çok da ilginç bir şey var hepimiz aynı düşüne insanlarız burada öyle değil mi burada herkes aynı şeyi düşünüyoruz gibi geliyor orada bir kavga oluyor diyor ki ya benim anama sövdükleri zaman da bilmem ne öbürü diyor ki
Facebook niye Türkiye’ye gelmiyor abi bu kafada biz yaparsak bu işi işte buraya gidecek Facebook buraya gelmiyor niye gelmiyor niye vergi vermiyor niye versin abi Facebook RedSticks ondan sonra tık tık tık topla adamları yani bu şekilde kullanıldı bu şeyler şu anda da buraya doğru gidiyoruz sosyal medya esası ne ben şunu anladım abi Rain Man ya da herhangi birisi yarın seçime 2 ay kala 3 ay kala birisi bir video koyduğu zaman o videonun içinde de işte bazı iddialar olduğu zaman ulan neler dönmüş ya diye bir çocuk onu retweet ettiğinde
7-8 milyon kişiye ulaşacağı için bunun önünü kapatmak adına buna cezayı yaptırma uygulamak adına bir yasaymış gibi geliyor bana ben bunun cevabını arıyorum abi gerisi beni ilgilendirmiyor sosyal medya içerisi var ee bir şey söylemek istiyorum sözünü tamamlamadan önce burada aslında hepimiz birbirimize hak vererek devam ediyoruz senden ricam bu konvansiyonel tarafı silip atmamak lazım şu açıdan söylüyorum
Jahreyn kaç kişiye ulaşıyorsun bir yayınında çok yani 15 milyonu görüyorsun yok canım yok hayır hayır şunu söylüyorum twitch yayınında diyelim ki 4 saatlik bir yayında 15 milyonu görmedin mi hiç
gördün şimdi bak bu bir yandan da aslında Jahreynin kendi gücünün farkına varmadığına işaret ediyor bu herkes için geçerli burada oturan herkes için geçerli aslında burada bütün kim iktidar olursa o ülkede bu ülkede kim iktidar olursa burada büyük bir kontrolsüz güç var benim için değil iktidar için kontrolsüz bir güç var çünkü bütün bir iktidara yakın büyük bir medya havuzunun aynı anda 15 milyon kişi gördüğünü hayal satarak demiyorum haber vererek
diyorum hepsinin birden 15 milyon kişi gördüğünü sanmıyorum çünkü inanmıyorum verilere dolayısıyla burada bütün bir medya havuzuna karşı sana bir tek bu adamı gösterebilirim ya da başka aranızdan başka birilerini gösterebilirim büyük bir güç bu fakat bu güce fransa’da da amerika’da da ingiltere’de de türkiye’de de rusya’da da herhangi bir iktidarın bu gücü kontrol etmesine imkan yok çünkü yaşlılar sizin ne yaptığınızı anlamıyorlar o onun içine nasıl girebilecekliği
anlamıyorlar ne yolla girebileceklerini kendi politikalarını benimsetmelerini bunu bütün partiler açısından söyleyebilirim bilmiyor sadece şöyle dediklerini biliyorum bütün partiler açısından bana çok geldiler bu konuda şu z kuşağına anlatır mısın bize ne bileyim ben 58 yaşındayım neyi anlatacağım ama bu z kuşağına nasıl ulaşabiliriz z kuşağına ulaşmak için de çünkü hepsi oy kullanacaklar 98’den başlatırsak zaten çoktan oy kullanacaklar şimdi her biri 25 yaşında adamlardan bahsediyoruz
insanlardan bahsediyoruz kadınlardan herkesler bunlara nasıl ulaşacağını bilmiyor ve ulaşmak için konser düzenliğim ne konseri düzenliğim en iyisi hip hop konseri düzenliğim ne konseri düzenliğim bilmem ne düzenliğim bundan başka bir araçları yok jahreynin onun onun hepinizin 5 saat süren yayınlarınızda sadece oyun mu oynuyorsunuz ya da sadece bir şey mi anlatıyorsunuz sadece sofistike bir video mu koydunuz youtube hayır bütün bunlar içerisinde ne anlattığınızı bile anlamıyor kimse dolayısıyla burada çok büyük bir güç var evet
Murat’ın eleştirisi çok haklı burada arkadaşlarımız var ama biraz önce de dedim yani mesela bir şey sormak isteyen konuşmak isteyen var mı dediğimde de eller kalkmadı şimdi çok güzel herkes elini kaldırıyor harika Murat ateşi yakmış oldu diyelim o zaman çünkü şöyle bir şey birçok insan da tabi milyonlarca insana hitap ediyor her kesimden takipçileri var elbette bir risktir bu programa gelmeleri çok büyük bir riskti çok teşekkür ediyorum hepsine buyurun ben emir fitoz öncelikle boğaz üniversitesinden geliyorum benim sorum üstadları ilgilendiriyor geçtiğimiz günlerde kadıköy’de bir patlama yaşandı bu patlamada valilikten doğalgaz patlaması açıklaması gelirken
ibb’den binada doğalgaz yok açıklaması geldi bu noktada ben bir vatandaş olarak bu iki açıklamadan hangisini kullanarak tweet atarsam 29. madde gereği hapis cezasına çarptırılırım tam buyurun muazzam ben ben bir şey söyleyebilir miyim bununla ilgili çok özür dileyerek sizden şimdi bu geçen hafta oldu en günceli ki işte ikdaş açıklama yaptı o evde doğalgaz bile yok ne patlaması falan diye valinin üzerine dün taze bu maden faciasından sonra iletişim başkanı
böyle bir şey yazdı meydana gelen bu elim kaza ile ilgili yapılan dezenformasyon içerikli paylaşımlara vatandaşlarımızın itibar etmemesi konuyla ilgili bölgede bulunan bakanlarımızın ve resmi kurumların açıklamalarına dikkate almaları yani bundan sonra bakanlar ve resmi kurumların açıklamalarına dikkat etmeyerek açıklama yaptığın için endişe yaratma amacıyla konuştun denilebilir benim anladığım peki bakanların açıklamalarıyla hareket edersek hepimiz soru bu işte mersin’de yaşanan olaydan sonra
atanmış içişleri bakanının yapmış olduğu yoruma bakılırsa teröristlerden birisinin cfp’nin bahsettiği gazeteciler listesindeki kişi olduğunu ve hedef göstererek söyledi ama yanılmıyorsam çok değil yarım saat sonrasında da belgeli olarak bahsettiği bakanın bahsettiği kişinin kast ettiği kişi olmadı ortaya çıktı şimdi alın size 217 a yani bir üç yıl dokunulmaz da olmasa ne olacak Allah bilir o yüzden zaten bire bir örnekler çok fazla
yasaca var bu tip yasalar orada savcı ne yapacak arkadaşımız sorusu önemli ama ya yani sonuçta nasıl bir şey yaparsa başı belaya girmez burada zaten mevcut koşullarda valiliğin dediğini dedik de dediği zaman bir sıkıntı yaşayacağını zannetmiyorum
en azından hiç yazmadan başka mevzuya gir dört gün önce bir olay oldu biliyorsunuz aykırının twitter haberi bir sığınmacı elindeki döner bıçağı ile bir adamı kesti bir sığınmacı tarafından bir adamı kestiler haber başlığı bu sonra AK Parti mekaya k üyesi Abdurrahman kurt bir vatandaşın falan filan yabancı çocuklu değildir hemen şu yasa çıksa da bu yalan haberler ceza görse diye bir tweet atmış hemen üstüne geri gönderme merkezinde oldu öğrenilmiş suç işleyen kişinin çat diye de tweetini silmiş aynı uygulama beyefendiye yapılabilecek mi tweet
silmek mesela kurtarıyor mu insanları var mı öyle bir şey yasada hafifletici sebeple sildik yani geri vites yasada ağırlaştırıcı hal var ama hafifletici sebep yok ingiliz yargısları gibi olduk yani iştihat yok ki nereden bilelim yani şimdi orada da bir şey aslında bir iştihat var biliyor musunuz daha çok yakın tarihte Uğur Dündar Sedat Peker ile ilgili olarak yargılandı öyle bir şey olmadı ne oldu destekten destekten mi övme suçundan dolayı övmek iddiasıyla yargılandım aslında paylaştım tweet ben hayatı boyunca
suç ve suç örgütleriyle mafyalarla mücadele etmiş ve bu uğurda pek çok tehlikeyi yaşamış olan bir gazeteciyim Sedat Peker ile ilgili haberler de yaptım yani onun aleyhinde haberler yaptım ama şu anda toplum Sedat Peker’i bir suç örgütü lideri olarak değil temiz toplum savaşçısı olarak görüyor diye bir tespit bana gelen mesajlardan sokaktaki insanlardan ve yapılan anketlerden çıkan bir değerlendirme bir tespit şahsıma ait bir kesin görüş
değil bu Sedat Peker’in söylediklerinde doğruluk payı mutlaka araştırılmalıdır ve hakikat adına da kendisine teşekkür etmeliyiz diye bir konuşma yaptığım için suçu ve suçluyu övmekten iddianame düzenlendi hakkımda 3 yıla kadar hapsim istendi ama ilk duruşmada savcı öyle bir mütalaa verdi ki hem düşünce ve basın özgürlüğünü hem de hukukun üstünlüğünü savunan gerek bizim yüksek yargı kurumlarındaki iştihadlardan gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarından
yola çıkarak benim suç işlemediğimi ve bu yargılamanın düşmesi beraat etmem gerektiği doğrultusunda bir mütalaa servetti ve hakim de bunu aynen kabul etti bende yaşasın adalet diye teşekkürler Burak Güngör bir soru soracak tuvalete
yok yok iyiyim iyiyim çok iyiyim tuvalete gidiyoruz arkadaşlar mikrofonu kapatır mısınız devamı da olacak belli ki işte tam burda sansür’e ihtiyacımız var bu arada Uğur abimi uğurlayalım yarın Ankara’da olması gerekiyor çünkü Uğur Dündar’a büyük alkışlar alalım çok teşekkürler sağ olun Uğur abicim ayaklarınıza sağlık çok teşekkürler sağ olun
nasıl olmayın lütfen youtuberlardan ricam artık beni meşhur edersiniz değil mi hahahaha 90’ları hatırlarsanız efsaneydi içimde ona patlıyorum sabahtan beri o zaten yani adı bu 9’u yani öyle düşün
öncelikle böyle bir geceye imza attığın için Oğuzhan abi öncelikle sana sonrasında buradaki değerli insanlara çok teşekkür ederim az önce bir konu geçti o konu arkada bitti ama ben onunla alakalı bir soru sormak istiyorum çünkü konuda dürüst davranıldığını düşünmüyorum sayın okan bölgenin geçmişte birkaç ay önce bu ketaydının bir programında aynen onun kelimeleriyle söylüyorum onları çöpe atıyorum hepsini ben onlar çöp hepsi çöp para kazanmaya çalışan zavallılar hepsi hiçbir şey olmaz onlardan onlar bazı aplikasyonlar geçerliğini koruduğu sürece bir şey yapabilen bu yolla da 3-5 kuruş para kazanabilen insanlar diye bir söylemek burakçım hemen çok özür dileyelim tamam devam edeceksin ama şunu söyleyeceğim bir başka programı ben çıktım televizyon programına ve şunu dedim okan abi bunu tik tokta şu anda sayın Mehmet Ali Erbil’in yaptığı şeyi yapanlara söyledi tamam abi hiç fark etmez ama az önce burada şöyle bir laf geçti sizlerden bizim farkımız sizler krem tanıtırken satın alınabilen insanlarsınız buradaki kimseyi satın alamaz dedi abi çok net söyledi bunu şöyle yapalım burak seni okan abiyle arkaya alayım çünkü yani bu okan abi cevap vermek istersen arkaya gideyim ama hayır çok haklısın çok haklısın işin közsü işin közsü
ben buraktan da çok korkuyorum oradaki bütün arkadaşlarımdan korkuyorum çünkü her birinin çok güçlü medyaları var senin videoların tamamını izliyorum burakçım hani bir anda şöyle bir şeyle karşılaşmayalım evet olsan o da beni konuşturmamış olabilirsin falan gibi bir yok öyle beni milyonlara rezil etme yalvarıyorum ama gerçekten konu ile alakalı da pek değil o kişisel bir tartışmaya girecek öyle ama burada geçtiği için sorunum nasıl olsa hepimiz birbirimizi tanıyoruz okan abi numarası da bende var ay cevap vermiyorum sadece bir cümleyle söyleyeceğim hepimiz birbirimizi çok yakından tanıyoruz nasıl geçti tuvalet falan diye böyle saçla sorma artık aile olduk
hoş geldiniz sadece şunun artık yapılması gerekiyor diyelim ki youtube da bir belgesel içerik hazırlayan ya da youtube da bir haber içeriği hazırlayan instagram da ya da herhangi bir mecrada tik tok da twitch de herhangi bir içerik üreticisi niçin kendisini benim söylediğim kişilerle bir tutar onu anlamıyorum çünkü ben zaten bütün iyi içeriklerin bir youtuber değilim ama acayip bir youtube izleyicisiyim youtube dan başka
bir şey izlemiyorum ve orada birçok türk kanal izliyorum twitter da instagram da birçok içerik üreticisi takip ediyorum fotoğrafçıdan herhangi bir içerik üreticisine kadar hepsine bayılıyorum yani ben böyle yaşayan bir insan olarak size bir içerik üreticisi olarak nasıl böyle bir şey söylemiş olabilirim bırak seni çok iyi tanıyorum o kadar bir tanıyorum hep beraber çıkışta konuştuk onu mu çok basit bir şey söyleyeceğim insanları ilgilendiren mevzular var mesela ben kötü insanlar var desem insan olarak alınacak mısınız aaa ne oldu ben kendimi aklamaya çalışmıyorum arkadaşa cevap veriyorum konuyu konuşamıyoruz ya evet ama onu bana söylemeyin onu arkadaşınıza söyleyin yani ben burada tanıyorum okan abinin o lafı söylediği kişilerle 3-4 aydır uğraşıyor zaten kendisi de yani o tik tok da ki evet ama sorun şu yok yok sana demiyor okan abi sorun şu sorun şu burada en azından en azından 10 saniyede bu konu halledilmiş olsun ben kendimi aklamaya çalışmıyorum hiç aklamama da gerek yok onun bunu üzerine alınmaması gerekiyordu kesinlikle bitti abi ben iyi şeyler söylüyorum senin hakkında numara falan alacağız mı arkaya da geçeceğiz mi geçeceğiz tabi ben arkaya gelirseniz bekliyorum ooo evet röportaj adam olarak tanıdığımız arkadaşımız mahzun da burda soru soracak ya ben şeyi soracağım şimdi biz youtube’dan mizah yapıyoruz sen de güzel tweet alıyorsun öyle diyeceğim şimdi biz youtube’dan mizah yapıyoruz bir tane skeç daha atıyorum Mehmet diyor ki ekonomi çok kötü ben diyorum ekonomi çok iyi biz hangimiz tutuklanacağız şimdi ikiniz de kanal kimisi toplu mu yoksa aynı videoda olduğunuz için bence bunun gibi söylemleri oluyor arkadaşlarımızın hep haber üzerine gittik ama haber sitesi olmayan haber anlatmayan ama skeçler yapan arkadaşlar var onlar da mesela bir haber başlığını değerlendirmiyorlar da sokakta duyduklarını ya da gördüklerini ya da elbette yaşadıklarını skeç haline getiriyorlar bu skeçlerde mesela birisi geldi dedi ki efendim işte çok kötü enflasyon ekonomi çok kötü dedi başı belaya girer mi eğer o sırada bir yetkili televizyonda hayır efendim çok iyi bir ekonomimiz var derse bu yeni gelen düzenleme ile ilgisi yok bunun her türlü girer ya da girmez diyor da yani bence burada arkadaşlar şöyle bir konu var bakın bu internet dediğiniz olay küresel bir olay sınırlar ötesi bir olay ve biz sınırlar ötesi olan bir olaya ülkeler bazında çözüm üretmeye çalışıyoruz dünyanın kıvrandığı sorun bu çünkü her ülke kendi bunu çözmeye çalışıyor halbuki internet dediği şey yeri yok sınır yok veri dediğiniz şeyde böyle küpe koyup da sakladığınız bir şey değil bir yerde olup paylaşılan bir şey şimdi bizim kıvrandığımız konu bu öncelikle onu söyleyelim bir ikincisi o kan beni söylediği önemli bir şey var gerçekten bizim güçlü bir basına ihtiyacımız var eyvallah ama burada şöyle bir şey var bakın Türkiye kim yönetiyor başında kim var dediğiniz zaman herkes Cumhurbaşkanı’nı söylüyor halbuki öyle değil
her ülkede yasama yürütme yargı üçü de eşittir ve hiçbir de birbirine eyvallahı olmaz hatta buna dünyada demokratik ülkelerde stk’ları ve basını eklersiniz şimdi bence biz önümüze bakacak olursak öncelikle o kan beni söylediği gibi konvansiyon medyada basın sahibi olan insanların yürütme ile iş yapmasını engellemeliyiz ben bunu çok gördüm buradan zarar ediyorlar televizyonlardan zarar ediyorlar kamudan iş alıyorlar şimdi bu sadece Türkiye değil dünyada da bir sorun ama burada şöyle bir şey var biraz önce sosyal medya influencer’ları oradan para alıyor mu
başkaları alıyor mu bununla tartışıyorduk şimdi ahlaklı olarak bakacak olursanız her türlü ahlaklı ve ahlaksız insan var bu konvansiyon medyada da var sosyal medyada da var bu hani insan problemi ikincisi şu 20. yüzyılda editorial olarak genel yeni yönetmenleri vardı ve onların yank odasında yaşıyorduk biz doğru mu evet yani milliyetin hürriyetin şunun bunun bir görüşü vardı onun yankı odasında yaşıyorduk ama onun biraz daha kurumsal bir disiplini vardı vs. şimdi hangi yankı odasında yaşıyoruz biz şu an herkes kendi yankı odasında yaşıyor neden
çünkü yapay zeka var herkes duymak istediğimiz şeyi bize geri yansıtan bir sistemin içerisinde yaşıyor editorial olarak 20. yüzyılda böyleydi şimdi böyle bunun sıkıntısını onu söyleyeyim size çok ilginç bir şey var bir araştırma yapıyorlar facebook da diyorlar ki kardeşim size iki tip size iki tip facebook göstereceğiz birinci tip hepimizin şu an hayalini kurduğunu iddia ettiği tip tamam mı o da şu biz objektif haberleri görmek istiyoruz gülüşlerimize karşı görüşler görmek istiyoruz vs. ikinci tipte şu an
bizim görüşlerimizi destekleyen muhalif görüşlerin gerçekten olmadığı yani bize muhalif görüşlerin olmadığı tip araştırma yapıyor her seferinde arkadaşlar biz kendi yankı odamıza bayılıyoruz buradaki sorun sosyal medya sorunu değil buradaki sorun insanlık olarak bizim kendi düşüncelerimizde olan bizim grubumuzun içinde olan insanları dinleme aşkımız yani bu insanlıkla ilintili bir olay yani biz bunu çözmediğimiz sürece sosyal medyada zaten karşıt görüşleri dinlemeyi genelde istemeyeceğiz yani dünya bu sorunu onun için bu anlamda daha çözemedi
belki de başka yöntemler vardır ama yok şu anda yapılan bu değil ki bence bu yasayı kim çıkarttı bilmiyorum ahmet bey mi çıkarttı ama kim çıkarttı ise hedefine şimdiden ulaşmış durumda dakika bir gol bir şu anda bu salondaki youtuberlar ya da içerik üretenlerin yüzde 80’nin siyasette alakası yok biz burada belki siyaset konuşuyoruz ünlemizi alıyoruz yüzde 80 yok 90’ın yok eğleniyorlar gülüyorlar şarkılar söylüyorlar ama bakın şu sorulara bakın herkes ne acaba bunu yaparsan mı tutuklanacağım bunu yaparsan mı tutuklanacağım diye soru geliyor
bir kişi de şunu demiyor beyefendi bile demiyor orada ya ne kadar güzel bakın vatanımızda milletimizde bir sürü de şey oluyordu dezenformasyon oluyordu ben rahatladım valla diyebilen bir tane yok buraya gelebilen bir tane insan yok bir tek beyefendi ben sizi kutlarım geldiniz burada bunu savunabiliyorsunuz bakın bu kadar milletvekili çıktı bu kadar partili var bu kadar gazeteci var tek bir kişi savunamıyor siyasetle alakası olmayan herkes ne zaman ne şartlarda tutuklanacağını soruyor başta öyle bir oturttular ki zaten geçsin geçmesin geçmiş olsun diyorsunuz çok doğru söylüyor arkadaş orda hepsi hikaye yani 5 madde tutarsa o ya
Allah aşkına almanyada uygularsanız cahilin belki orada uygularlar kurumlar çökmüş isterse 15 madde olsun hukukla ilgili kimsenin işte araştırmaya bakıyorum yüzde 70’e hukuka inanmıyor türkiye’deki adalet sistemine inanmıyor atayan belli atanan belli savcının hangi şartlarda o soruşturmayı açacağı belli kimden izin alacağı belli biz burada diyoruz ki 5 madde olursa böyle olur 4 maddeye tutar mı tutmaz mı hedef buydu bunu biraz daha büyütecekler yani akıllara soru işaretlik yani bu program yapıyoruz aslında bu programda konuşuyoruz ediyoruz ama biraz önce
ilk partinin bitiminde arada da şöyle bir konuştuk dedik ki yani yapıyoruz her şeyi bize sayın avukatlarımız anlatsa da ne olursa olsun yasaya rağmen yapılan şeyler var öyle değil mi siz de dediniz sayın atat oğlu da dedi yani yasa bu 2018’de ana yasa mahkemesi tarafından iptal edilmiş bir şey dedi ama sonra bir anda tekrar oluşturulmuş dedi efendim dedik ki arkadaşımız siz de dediniz biraz evvel arkadaşımızın hapis yatmaması gerekiyordu dediniz ki siz bu yasayı ve tavrı savunuyorsunuz ama diyorsunuz ki yatmaması gerekirdi ortada bir yanlış var çökmüş bir durum var ve biz onun üzerine sanki her şey yasaya göre yapılıyor
yasaya göre ceza alıyormuş gibi bir program yapmaya çalışıyoruz normalde burada avukatlarımızın sayması gerekiyordu bu programın aslında çatısı şuydu avukatlarımız diyecektik ki arkadaşlar 15. madde şu şekilde tehlikelidir 20. madde şu şekilde böyledir bakın bize zarar veren veya bizi kısıtlayan madde şudur dediler maddeleri dahi umursamadık çünkü zaten her türlü kısıtlanıyoruz yani bunu oturayım da muhalif bir açıklama yapayım falan diye söylemiyorum gerçekten durum bu olan o 6.5 sene boyunca bir mahkeme izledim ben dünyanın en komik mahkemesiydi bunu yaşamış biri olarak söylüyorum ama şimdi artık yalnızca belirli başlıklar altında belirli insan
gidip haksızlık görmüyor biliyorsunuz artık bir şeyi retweet eden adam da haksızlık görebiliyor ve onun bizim kadar anlatacak duyuracak çevresi de olmayabilir o yüzden memleketin çok ilgilenmesi gereken bir konu diye düşündüm programı yapalım dedim ama bu programı yaparken ortasında şunu söyledim kendi kendime özür dilerim bunu itiraf ediyorum ya biz neyi tartışıyoruz burada bir kanun olsa ve dese ki hayır olsam bak şu kanunun şu maddesi seni koruyor dese ben o madde beni koruyor olsa bile o maddeye güvenemiyorum ki şu anda yani bu çok üzücü o yüzden bu programı yapan adam olarak söylüyorum bence slogan atıp dağılalım bence de
slogan atalım dağılalım üzüldüm ya programın ortasında üzüldüm yani acaba program birini bilgilendirir mi ne hizmet eder falan diye düşünürken bu yalnızca konuşma da kalacak belki şey olabilir evet çok tarihe geçen bir an çünkü sizlerin yan yana gelmesi de müthiş muazzam bir şey benim için ama belki bir gün bir belgesel etkisi olacaktır bu programın onu da sanırım cüneyt abi yapacaktır yani şöyle bir kere beraber bir program yapmıştık orada sarı öküzü vermeyecektik hikayesi vardı ya sarı öküz hikayesini biliyorsunuzdur ilk patron hükümetin önünde ihale alacağım diye 90 derece eğildiğinde medya bitti 2017 işte cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçildiğinde ertler ayrılığı büyük ölçüde askıya alındı sarı öküz bu fransa’da bir tane hikaye vardır sefalet içinde ölüyor bir tane ölmek üzere bir savcı arkadaşları geliyor ya önüne altın torbalar koydular ayaklarının önüne niye bu haldesin falan diye o torbaları alabilmek için eğilmem gerekecekti diyor yani buradaki mesele gene sarı öküz meselesi yani medyada patronun ihale alma peşine düşmeyecek dolayısıyla medya özgür olacak bizler çıkacağız hakikati arayacağız hakikati söyleyeceğiz sosyal medyada yani bu işin içine aynı şekilde 2017 cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmeyecekti bunun için başta tepki koyacaktık yetmez ama evet demeyecektik yani buralara gelene kadar o kadar çok sarı öküz verildi ki evet neyi konuşuyoruz da geliyor arkadaşlarımızın sorularını tamamlatacağım finalde de buraya misafir olan değerli insanlara tek tek söz vermek istiyorum son genel bir yorum yapmalarını istiyorum sonra da programı kapatalım gidelim çünkü konu buymuş bunu anlamam için de programı yapmaya gerek yoktu ama en azından değerli kayda geçecek konuşmalar oldu o yüzden tekrar tekrar çok teşekkür ediyorum hepinize buyur kardeşim ismi meren erkan istan hamun üniversitesi hukuk fakültesi ikinci sınıf öğrencisiyim herkes burada dedi ki ben şundan dolayı hapse girebilir miyim yoksa şu ifademden dolayı mı hapse girerim herkes bu konu hakkında konuşuyor yalnız bir cevap gelmedi bu cevabın gelmemesinin temel sebebi de bir ilkenin aykırılığından dolayı şimdi ceza hukukunda belirlilik ilkesi vardır belirlik kesin nedir peki şimdi ben size okuyacağım kanun koyucunun yükümlülüğü hangi fiillerin suç teşkil ettiğini belirtmekle sonra ermemektedir kanun koyucu suç olarak ön gördüğü fiili açıkçası tanımlamalıdır suç teşkil eden fiilleri bunlara ön görülen yaptırımları yasada açıkça tanımlanması vatandaş bakımından önemli bir güvence oluşturmaktadır yapılan davranış toplum düzeni devamı bakımından ne kadar katlanılmaz olursa olsun şayet kanun da açık olarak açıkça tarif edilmemişse böyle bir davranışta bulunan kişinin cezalandırılması düşünülemez aksi takdirde hakim kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal ederek kendisini kanun koyucu konumuna getirmiş olur bu ise anayasaya açık aykırılık oluşturmaktadır kitaptan okumadan
anayasaya aykırı ve şu anda yapılan sana bir hafta içerisinde sadece 7 gün içerisinde anayasaya aykırı yapılmış bir çok şey anlatabilirim ben orda yazanın zaten bir türlü uygulanmaması bizi yordu biraz önce bizde onu anlatmaya çalıştık yalnız uygulanmada evet bir sakınca var ama bunun sebebi de burada belli ki kesin tam bir şekilde belli edilmemesinden kaynaklanıyor o da bizim artık konumuz değil maalesef
5 şart var burada deniliyor ki yayılan haberin gerçek değilse bir suç teşkil ediyor ama neye göre şimdi a partisi bugün iktidarda a partisi bana göre bu suç anladım değişebilirim yani gücü elinde tutan değiştirebilir diyorsun bunu yorumun dışında bir sorun var mı benim bir sorum yok ben bu konuyu açık getirmek istiyordum şöyle düşün bu konunun açıklığını biz bir 5 dakika önce getirdik diye düşünüyorum zaten bizim kanunla alakalı bir sıkıntımız yok onu uygulayanın kendine göre uygulaması ile ilgili bir sıkıntımız varmış galiba onu anladık biraz önce
o yüzden senin orada okuduğun da keşke uygulansa da biz de ona göre hareket etsek çok haklısın çok teşekkür ederim canım kardeşim kızma bana ne olursun buyurun buradaki içerik üreticisi arkadaşlarımız uğur abinin mağdur kaldığı gibi mağdur kalmamak ve ifade özgürlüklerinin kısıtlanmasından korkuyor ve özlem hanımın dediği gibi yasaların adil bir şekilde uygulanmamasından korkuyor herkes
halkta yanlış bilgi yayarak halkı panik ve endişeye sürükleyecek içerikler sadece ceza yaptırımlarla uygulanacaksa insanlara aslında burada içerik üreticisi arkadaşlarımız teslaya amerikada ayda 300 dolara binildiğini 1 dolar 1 TL olsaydı iphone ne kadar olurdu gibi içerikler paylaşılıyor yanlış değil korkmamamız gerekiyor diye düşünüyorum ama şunu söylemek istiyorum eğer sadece yanlış bilgiyle halkta panik ve endişe yaratan insanlar yargılanacaksa amerikada trump’ın hesabının kapatıldığı gibi vatandaşlar ve içerik üreticilerinin ne bu yaptırmalar uygulanılacağı gibi dokunulmazlara ve makam sahiplerine de bu yaptırmalar uygulanabilecek mi
çünkü buradaki arkadaşlarımızın çoğu evrensel ve etik gazetecilik eğitimi almamış olabilirler amerikada 300 dolara teslaya binilebildiğini yayınlıyorlar ve biz bunu konvansiyonel medyada göremiyoruz insanlar burada izliyorlar o yüzden çağdaş abinin dediği gibi trend yolda tişört satmakla değil de bu içeriklerden dolayı insanların oy verme fikirlerinde de etki sahibiler çünkü insanlara bunları da öğretip anlatıyorlar belki gazeteci değiliz ama bu arkadaşlarımız bu içerikleri yayınlıyorlar o yüzden influencerlar o yüzden oy verme mekanizmalarında da etki sahibi olabilirler ama benim merak etmemiz gereken bir şey değil
benim merak ettiğim şey burada yanlış bilgiyle halkı paniğe ve endişeye sürükleyecek arkadaşlarımız değil de halka yanlış bilgi verenler artı bakanlar makam sahipleri dokunulmazlar halka bu yanlış etkiyi veren herkes yargılanabilecek mi avukatlara sormak istiyorum sadece bunu
hemen yanıt vereyim tüm bu tartışmalar aslında bu kanun değil x kanun da değil hukuk yok hukuk güvenliği yok bunu açıkça söylüyoruz sizin sorduğunuz soruya tam nokta halinde yanıt vereceğim ben 36 yıllık avukatım mesleğe ilk başladığım zamandan itibaren söylediğim bir şey var yargıdan bağışıklıkları özel soruşturmaları kaldıracaksınız bakanların yargılanmasıyla milletvekillerinin yargılanmasıyla memurların yargılanmasıyla vatandaşın yargılanması aynı değil aynı usullere tabi değil burada
ben birisini bıçaklasam bana uygulanacak olan usul başka bir bakan birisini bıçaklarsa uygulanacak olan usul başka mesele tam da burada işte aynı şekilde suçla oluşturan bir şey yapılsa diyelim ki suç bir şey yapıldı bir paylaşım yapıldı veya bir şey söylendi küfredildi hakaret etti neyse aynı şeyi ben yapsam siz yapsanız xyz yapsa başka soruşturma usulü savcı doğrudan doğruya soruşturma yapıyor ama bunu bir bakan bir xyz birisi bir milletvekili bir başka birisi bir memur bir müdür bilmem ne şudur budur bir rektör bir efendim profesör yapsa başka
soruşturma usulüne tabi soruşturma için izin alıyorlar tabi filancı şimdi onu söyleyecektim filancıdan izin alacaksın filancı karar verecek filancı anaylayacak bilmem ne yapacak savcı ondan sonra soruşturmaya başlayacak soruşturma farklı usullere tabi kişilerin konumlarına kategorilerine göre bu hukukun zedelenmesine sebebiyet veren en mühim unsurlardan bir tanesidir bu kanunu efendim bakıyorsunuz bu başka uyguluyor bu başka uyguluyor aynı daire aynı hakim aynı heyet bugün başka karar veriyor iki hafta sonra bir ay sonra tam tersine karar veriyor
nerede kaldı hukuk güvenliği aynı zamanda hukuk yok dedim açıkça da söylüyorum bunu da her yerde de söylüyorum yok maalesef yok niye yok işte bu sebeplerden dolayı yok ikinci sınıf öğrencisi olduğunu söyleyen arkadaşımız muğlak yazılması efendim hakimi kanun koyucu yerine koyar dedi sevgili kardeşim dediğin doğru hiçbir zaman inkar edilmez laf ama ben şu örnekleri de veririm konuşma konusu bak nerelere geldi kanunda hiç hilafsız hiç yoruma açık olmayan takdire bağlı olmayan hakimin takdirine de idarenin takdirine de bağlı
olmayan son derece şekli son derece açık hükümler var onların da aksine işlemler yapılıyor idare de aksine işlem yapıyor mahkemeler de aksine işlem yapıyor memlekette hukuk güvenliği yok hukuk yok meselemiz tam da bu şu kanun veya bu kanun değil onun için söylüyorum bu kanun olmasaydı hapse girmeyecek miydiniz sokmak isteyen gene sokar kardeşim hapse kanunlar böyle uygulanıyor cüneyt abinin söylediği daha mantıklı şimdi kanunun daha yürürlüğe girmesi var anayasa mahkemesine gönderilmesi var bir iptal süreci olabilir olmayabilir hiç fark etmez bu kanunu vererek aslında zaten
yapabildikleri şeyleri bir şekilde başlıklandırdılar da şu anda faydasını görüyorlar yani şu kanunun adını söylediler millet tweet atmayı bıraktı ya da haber paylaşmayı bıraktı gerçekten oldu yani etkisini gördüm bir algı operasyonu sayın oğuzhan ben bu kanunu çıkartacağım ve sizi böyle yapacağım demek suretiyle bu algı operasyonu başarıya ulaştı aslında kanunun kendisi salondaki duruma bakarsak korku ve paniğe yol açmış durumda o zaman işlem görmesi gerekmiyor mu bu kanunun şey evet işlem görmesi gerekiyor cüneyt beyin ben bu arada ceza
hukukuyla ilgili şunu söyleyeyim bence burada takılması gereken nokta yirmi dokuzuncu madde değildi belki anonim olma konusunda daha giremedik bence yayıncılar için anonim olma hususu biraz daha önemli çünkü bir sonraki madde de anonim olan kişinin cezası arttırılıyor anonim ne demek yani mesela ben oğuzhanur olarak yanlış bir haber verdim ya da halkı falan yaptığımda bir üç arası ama ben mesela bilmem kim x kalibur diye hesap açtım gece kuşu mesela ya da gece kuşuyum öyle miyim o benim siz misiniz doğru fake bir hesapla ben olmayan bir hesapla paylaştığım zamansa bir üç değil
yani 4 buçuk yıl ahmet olursa bir ila üçü cahren biriniyor ama johnson o mesela diyelim paylaşırsa bizden fazla alıyor ya bu özellikle tabi ki ekşi sözlü ve diğer sözlükleri hedefleyen bir durum bir de twitter’daki çok takip edilen mahlasla yayın yapan bu asıl bence ekşi sözlüğe çok birebir ekşi sözlüğü hedef alan bir düzenleme bu evet bütün sözlükleri çünkü orada da büyük rahatsızlıklar var ekşi sözlükte ve diğerlerinde peki daha büyük bir risk şu değil mi ben de onu sorayım
şimdi herkes bir paylaşım yaptığında başına ne geleceğini merak ediyor ama ya bu platformlar türkiye’yi terk ederse zaten yayın yapılacak bir alanınızda kalmayacak terk etmesine gerek yok ki kapatamaz mı alanını da rahat alabiliyorlar 100 de 90’a kadar ben onlara diyorum ki haluk abiniz olarak 7 yıldır twitter’da çok etkili paylaşımlar yaptığımı biliyorsunuz abiciğim ya doğru bildiğiniz şeyden şaşmayın gerçekten korkmayın buyurun merhabalar ben çağla kalın hoş geldin sansürün hoş bulduk sansürün hep yasasından
geçmiş sansürlerden ve sansür uğramış insanlardan hiç bahsetmediniz ben doğduğum evde sansürle tanıştım doğduğum ülkede de sansürlü bir şekilde hayatım yaşamaya devam ettiren bir insanım bundan aylar önce herkesinde katıldığı gibi birçok trans kadın ya da birçok insanın cigolosundan hayat kadını’ndan toplum birçok kesiminden katılan bir programa konuk oldum ve bu program bir dijital platform da yayınlandığı için sadece benim olduğum bölüm yayından kaldırıldı gerekçeli karar yazılı ya da sözlü bir şekilde bana ya da programın yapımcısına iletilmedi o yüzden resmi olarak kimseyi suçlayamadık hala bu bir muayelak öncelikle ben buradan bunu duyurmak için de geldim nefşin hanım haber yapmıştı ona teşekkür ediyorum bir kez daha burada keşke olsa da etseniz nefşin o gelemedi nefşin hanım pardon çok özür diliyorum kafam karıştı biraz da heyecan yaptım ikincisi okan bölgen çıktı ama herkesi okan bölgeni sarıyor diye bir şey olmasın diye okan bölgene saranlar alacağı videoyu alıp terk ettiler
burdayım hayır onlar sosyal medyada işte görüneyim diye okan belası taşıyım bilmem ne yapıp videosunu alamadım o duyguda değiller onlar ama öyle demeyelim haklarını yemiyorum bir açıklama yaptınız dediniz ki ben tehdit ediliyorum twitter bunu çok şey yapmıyor ama lgbt artıkl artılara nefret söylüm olunca daha çok şey yapıyor dediniz burada bir eşleşme bir kıyaslama mı yaptınız ben yanlış anlamadım ama izleyenler yanlış anlıyorsa
yapmadım hayır şunu tabi ki yani bir kere şuna bile dikkat ettim yani lgbt iq plus e demeye bile dikkat ettim dikkat edersiniz bu da size olan saygımı ifade eden bir durum burada aslında siyaseten doğruculuk ya da politik doğruculuk dediğimiz şey niçin üretildi bütün dünyada amerika birleşik devletlerinden başlayarak hemen bunu kısaca söyleyeyim niçin üretildi çünkü siyaseten doğruculuk dediğimiz politikli korek dediğimiz şey aslında toplumda istismar edilmeye müsait ezilmeye müsait sayı olarak çok fazla olmayan grupların insanların daha çoğunlukta olan daha güçlü olan insanlar tarafından eziyete uğramaması haklarının korunması için bir politikli korekt dil kullanılmaya başlandı ondan sonra biliyorsunuz baştan itibaren özellikle amerikada afrikalı amerikalı demeye başladılar değil mi ispanyol kökenli demeye başladılar bu politik lisan bu politik lisan herkes tarafından sevildi ve kullanıldı bir süre sonra bir takım uygulamalar platformlar politikli korek
politik lisanı kullandıkları sürece kendilerine aklıyorlar örneğin lgbt ile ilgili şimdi devamını hepsini söyleyeyim lgbt iq plus eyle ilgili bunu kullanıyorlarsa onlar özgürlüğün temsilcisi oluyor ama öbür tarafta tacize uğrayan ölüm tehdidi alan ya da başka tehditler alan insanları umursamayabiliyorlar ben bunu buradaki lgbt iq plus eyi kullanmamın tek nedeni bu twitter’ın güya politikli korek saygısıyla ilgili olarak kullandım dolayısıyla sizle ilgili bir kıyaslamak yapmadım evet kimle mikrofon buyurun merhabalar böyle bir gece düzendiniz için teşekkür ediyorum psikoloji ala.com adına buradayım klinik psikolog bayağı kargonca ben aslında tam da konunun üstüne denk geldi mikrofon bizler de internet yayımcılığı yapan insanlar psikolog da olarak interneti sosyal medyayı çok aktif kullanıyoruz ve biz yakın zamanda paylaştığımız bir gönderide lgbt plus bireylerle ilgili bir içerikti ve bununla ilgili ciddi bir linç yedik bu ülkede ne yazık ki lgbt plus savunucularını buradaki dernekleri terör örgütü gibi gören ve bunu gerçekten gören böyle lanse etmeye çalışan değil gerçekten gören bir kitle var dolayısıyla biz burada psikologlar olarak doğru bilgiyi vermek zorundayız bizler bunun bir hastalık olmadığı ile ilgili başta olmak üzere birçok konuyu sağlıklı ve doğru şekilde halka ulaştırmak zorundayız burada bir sansürle karşılaşmaktan dolayı büyük kaygı yaşıyoruz bunu değerli uçulara sormak istiyorum onun haricinde samimiyetinize sığınarak söylüyorum sayın ece ünner’in bir videosu var psikolojide bir kural var diye çok fazla dönüyor sosyal medyada bu tarz hatalı bilgiler gerçekten çok fazla var bizim psikoloji alanında ama bunların önüne geçmenin bir sansür yasası olmadığını düşünüyoruz bu dezenfarmasyona karşı doğru bilgiyi yayarak mücadele
bileceğimizi halkı doğru bir işlendirebileceğimizi düşünüyoruz dolayısıyla psikologlar olarak böyle çekincelerimiz var öte yandan bir yasa konuşuyoruz şu anda bir yasa tartışıyoruz psikologluk meslek yasası ve psikolojik sağlıkla ilgili bir meslek yasamız yok dolayısıyla şunu da sormak istiyorum sayın hukukçulara çıkan yasa bir sürü sahte psikolog var ve bir sürü hatalı yanlış bilgiyi topluma yayıyorlar dolayısıyla ciddi bir tehlike ortaya doğuyor bu çıkacak olan yasa dolayısıyla biz sahte psikologlara bu yanlış bilgiye gelen kişilere bir dava açabilir miyiz böyle bir hak doğar mı ve bu kişiler ceza alabilir bunun neticesinde tekrar teşebbül
bu yasada şey yok yalnız orayı karıştırıyoruz bakın kişilerin birbirine dönük istediği fiilere dönük bir ibari yok advermek istemiyorum bir sosyal medya platformunda bir canlı yayında para ve jeton göndererek karşısındaki çocukları perişan eden insanlar var onların paralarını alanlar var bunlara dönük de bir şey yok bu yasa salt 29 bir de şunu söyleyeyim bir sosyal olarak şu anda bizim yaşadığımız ne umana göre suskunluk sarmalı sustuk programda da sustuk çünkü bu süreç yavaş yavaş
kapanmayı getirecek ve insanlar belki başka bir yol bulacaklar sosyal medya buldukları gibi ama yine dijital süreçte bir yol çıkacak diye düşünüyorum o yüzden arkadaşların yayınlarını aynı haluk abinin dediği gibi devam etmeleri ve bu süreçte de kendilerini ifade etmenin çok değerli bulduğumu söylemek istiyorum teşekkür ediyorum buyurun merhabalar ismim yağmur kendime ait bir youtube kanalım var ama tabi ki buradaki içerik üreticileri gibi böyle çok milyonluk izlenen yüz binlerce takipçisi olan biri değilim özellikle kovid döneminde ben bir kovid şeydi çok çocuğuyum ve kovide yönelik videolar çekip deneyimlerimi paylaştığım videolarım oldu şu anda ilgili sağlık bakanlığıyla davallığım o yüzden özellikle bunu belirterek sormak istiyorum benim çektiğim videolarda kendime ait olan deneyimlerimin ve aileme ait olan deneyimlerimin baktığımız zaman madde 29 217a ne der sırf halk arasında endişe korku panikar atmak sahi kiyle bunun ben bu şekilde olmadığını nasıl kanıtlayacağım ki bu yasa benim üzerimde geçerli olmayacak ülkenin iç dış güvenliği kamu düzeni ve genel sağlık ile ilgili gerçeği ayrı karar bir bilgi ben bilginin doğru olduğunu evet biliyorum çünkü bunu yaşadım ama bunun gerçeği aykırı olup olmadığını ben kanun koyucu önünde mahkeme önünde nasıl açıklayacağım kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse dediğimde zaten evet bir kamu barışı bozuyor ve alenen yayıyor oluyorum dolayısıyla böyle bir yasada sadece kanun koyucunun doğru veya yanlış yorumlamasıyla ben aslında binlerce kişiye erişmeyen sadece bilgiye ihtiyacı olan insanlara erişen bir bilgi
yayıyorum ve belki de bunun üzerine yargılanabilir bir birey oluyorum dolayısıyla evet burada yüz binlerce takipçisi olan kişilerden bahsettik teslaya 300 dolara bindiğim videosu çeken içerik üretisinden de bahsettik sokak röportajından da bahsettik ama ben aslında bir halk olarak bu içeriği üretiyorum ve sadece arama motoruna kovid olduğumda başıma neler gelir diyen biri tarafından bulunuyorum bu beni nasıl etkileyecek ben bunu sormak istiyorum ya da bunun gibi içeriği üreten kişilere bunlar nasıl etkiler bir katkı olarak şunu sormak isterim ben de aslında
bu üzerine tartışılacak bir şey bu tabi sizin çektiğiniz bilinçli akıllıca videolarla ilgili değil ama sanki diyelim ki Avrupa’da kovid başladığında herhangi bir ülke belki bunu oturup tartışabilir hatırlar mısınız ilk İtalya’da bu yani işte sorun da bu hani saatlerdir bahsettiğimiz kim yargılıyor kim yorumluyor meselesi de böyle tabi ki sizin çok değerli deneyimlerinizi sunuyorsunuz ama hatırlıyor musunuz İtalya’da büyük bir göç başlamıştı önce Çin ile ilgili bir takım görüntüler ortaya çıktı
sokaklarda ölüler var diye İtalya’dan başlayan bir yayılma bu sosyal medyada yayıldı ve İtalyanlar sınırları zorlamaya başladılar diye biz de onları oradan öğreniyorduk haberler oldu sokaklarda ölüler var kimisi kuzeye kaçıyor kimisi güneye kaçıyor filan şimdi aslında bu özel bir tartışma konusu yani bu bir ülkenin sınırları dahil bütün barışını tehlikeye sokuyor aslında Türkiye’de bu olmadı ama Çin’den böyle haberler geldi İtalyanlardan böyle haberler geldi o zaman benim de merak ettiğim şu İtalyanlar bu konuyla ilgili
bir tedbir almışlar hakikaten bütün ülkede böyle bir toplu harekete neden olmuş sınır güvenliğini bile yok etmiş bir konuda ben de onu merak ediyorum ne yaptı İtalyanlar acaba ben İtalya’yı tabi incelemedim o olayı nasıl çözüme kavuşturduklarını ve hangi yasal düzenleme ile buna karşılık verileni bilmiyor yani küçük bir bilgi olarak bu dipnotu şurada düşebilirim burada yani kendi soruma cevap vermiyorum ama bana öyle geliyor ki o zamanlar bütün bu haberler ölüleri kamyonlar almıyor sokaklarda ölüler var filan derken
İtalya’nın bir aydan belki bu bir ay bile sürmedi kısa bir süre içerisinde tekrar belki kısmen huzura kavuşmasının nedeni hala güvenilir haber kaynakları olmasına yoruyorum bunu bana öyle geliyor mantıklı söylüyorsunuz da işte bakın sizin söylediğinizde konuştuklarımızda hanımefendi kızımızın da söylediği şey yine aynı yere geliyor bu kanundan zarar görecek miyim görmeyecek miyim diye soruyor herkes ben şunu yaptım bunu yaptım ben de diyorum ki şu anda görebilir gibi görmüyor ben de özellikle o maşar örneği vermeyeceğim verdim ki asıl uygulama yapılacak ikili konuşuyoruz birincisi hukukun var olmadığını demin söyledim hukukun kendisi değil hukukun hs olsa böyle bir tehlikeyle karşı karşıya değil bu maddeye 217 ya rağmen hala bunu iddia ediyorum ama olmadığı için hs bile bu madde olmasa da başına istenildiği takdirde bela getirilebilir benim söylemek istediğim şey bu hukuk güvenliği yok üstadım zaten açmışlar davayı açmadılar mı daha hangi maddeden açtılar hukukla ilgili bir davamız sürmüyor şu anda başka bir konu
da sürüyor yine sağlık bakanlığıyla sürüyor tck kapsamında maçlı iş kazası kapsamında andır buyurun ben hepimiz şu an kanunun ne kadar adaletli bir şekilde yürütebileceğini tartıyoruz ben hukukçu abiye sormak istiyorum bunu abi bu gerçekten sen savunuyorsun ya bu kanunu adaletli bir şekilde bu ülkede yürütebileceğine inanıyor musunuz diye sormak istiyorum yeni mi geldiniz sabahtan beri onu konuşmuyor muyuz anlamadım ben abiye özellikle sormak istedim ben bunu söyleyemem bakın dışarıda da aslında açıkladım ben bunu söyleyemem sopa gösteriyor diyemem çünkü ben bir hukukçuyum ya
hukukun daha dışarısına çıkamam uygulama idarenin meselesidir ben bu konuda yorum yaparsam hukuk nosyonundan çıkmış olurum bu bana doğru gelmem ben positivist hukukçuyum bunu yapamam kurban oluyorum sana özür dilerim ya gerçekten duran hakikaten ben meclisteydim bu kadar saat tartışılmadı biliyor musunuz ben anlık takip ettim ama efendim iki kişi bile olsa tartışma çıkabilir ama tek bir kişinin kararına göre 50 kişi toplarsanız tartışmaz çıkmaz çok normal saatlerce tartıştık burada emil onlarda yani konuştu temsilciyler ve bitti daha ben acısını söyleyeyim bu konu var ya sosyal medyada da ilgi görmedi çünkü yani görmemişti sen olmasaydın 4 tane program yaptım en az izlenen programlar oldu cüneyt bir haziranda da konuştuk yani kimseye kimseye ilgilenmedi biz burada içeri küreticileri başımıza ne geleceğini bildiğimiz için belki de salondaki pek çok insan bu konuyla ilgileniyor haklı olarak soruyor ama sosyal medyada da ilgi görmedi sadece mecliste değil yani muhalefette değil programın ortasında koyduğumuz başlı insanlar başından koymuş konuşsak ne olur efendim illaki oluyor ya alıştırıldıkları için de olabilir belki de buyurun buyurun ben konuyu çok başka bilet
yere çekmek biraz daha konunun diğer materini konuşmak ve bir içeri kültürcü olarak değil bir internet gazetecisi olarak konuşmak istiyorum izniniz olursa çünkü bu yasa en çok internet gazetecilerine ilgilendiren bir yasa olduğunu düşünüyorum çünkü çok değerli gazetecilerim esektaşlarım ve büyüklerim var onlara saygılar sunuyorum ancak internet gazetecilerin şöyle bir sorunu vardı çok uzun yıllardır ben 10 yıldır hatta 10 yılı geçkin süredir bu işi yapıyorum ve biz ne yazık ki basın mensubu olarak hiçbir zaman gözükemedik hiçbir zaman basın mensubu olarak geçmedik hiçbir yerde bu resmi kurumlarda ya da
gayri resmi her yerde bu çok itelendi çok ötelendi çok sıkıntılar yaşadı internet medyası ve internet medya muhabirleri yeni dönemde biliyorsunuz ki yeni media diye bir bölüm var pek çok üniversite öğrencisi bu bölümü okuyor bu bölümden mezun olur internet gazetelerine çalışıyorlar fakat internet gazetelerine çalışmalarına rağmen bir basın kartları yok bir basın sigortaları yok her şeyden muaf oldular bugüne kadar bu yasanın savunduğumuz kısımlarından birisi bu ben aynı zamanda türkiye internet gazetecileri federasyonu yüksek istişare kurulu üyesiyim ve bu yasanın olarak da internet haber siteleri konusunda ciddi mücadele vermiş bin insan olarak konuşmak istiyorum haber içerikleri korunacak merdiven altı olarak bizim tabir ettiğimiz aklına gelen herkes ya da domain alıp hosting alıp internet gazetesi kuran şantaj yapan şantaj yapan herkes internet gazetecisi olabiliyor ama onların internet gazetelerine girdiğinizde ne bir künye var ne bir iletişim bilgisi var bunların hepsinin zorunlu olması gerektiği konusu da bu yasayla mevcut hale geliyor ve istihdam bizim için çok önemli pek çok arkadaşımız internet gazetecileri bölümü okuyor ve bu bölümü çalışmak istiyorlar ancak ne yazık ki istihdamı bu konuda destek olmadığı için internet gazeteleri hiçbir yerden herhangi bir destek almadığı için çok ciddi sıkıntılar yaşıyorlardı ve bu yüzden basın ilan kurumunun internet sitelerine de basın ilan hakkı vermesi ve buradan bu sitelerin pay edecek olması bence oldukça önemli ve değerli diye düşünüyorum öte yandan yasada en önemli konulardan birisinin hep uzun uzun konuştuğumuz konulardan birisi yalan haber yayma suçu yalan haber yayma suçu evet yasanın çok ciddi bir maddesi ama bu suçun oluşması için beş şartın oluşması gerektiğini hepimiz artık duyduk ben çünkü çok yargılandım hani burada beni şu an belki yasayı savunan fevzi bey gibi düşünebilirsiniz benim de ismim fevzi bu arada arada bir sadece y harfi var ben yasanın bazı kısımlarını savunduğum için bunu söylüyorum çünkü çok da yargılandım yani bende belki cahren gibi belediye başkanlarından hani ben yerelde daha çok olduğum için söylüyorum belediye başkanlarından kaymakamlar tarafından dönemin başbakan yardımcısı tarafından bile yargılanmış birisi davayılmış
yok anladım yani bakım bunu diyorum ama ben neler gördüm diyorsun anladım benim yazdığım veya görüntülediğim şeyler gerçek olduğu için veya yalan olmadığı için veya halkı kışkırtmadığı için ben hiçbir cezayı mühedeye maruz kalmadım şimdilik yani kalsam kalırdım eminim buna çünkü başbakan yardımcısı çok uğraşmıştı benimle zamanında hiç kalmadım çıktım gayet kendimi çok rahat bir şekilde savundum o zaman pişirecekleri daha büyük bir balık olabilir ama şu anda her şeye maruz kalabilirsiniz bunu ben bizzat uyarıyorum çünkü bazı haber başlıklarının nereye gideceğini çok da tavsiye edemiyor en son
insanların biliyorsun internet olduğu için yani kimseyi çok da ilgilendirmez canım bu bir haberdir diye paylaştığın bir şey bir anda çok büyük bir popüleriteye kavuşabilir ve sen hedefe oturabilirsin yani bu da aslında kimin her an nasıl popüler olacağını bilemediğimiz için kimin üzerine hedef doğrultulacak bilemediğimiz için tarsıdığımız bir konu bir de basın ilan kurumundan çok da umutkar olmayın çünkü şu anda gazetelerin durumunda baktığınız zaman pek çok muhalif gazete sıfır ilan alıyorlar tamamen keyfi bir şekilde belirlenen bir şey o yüzden siyasi duruşunuz alacağınız reklam belirleyecektir mesela şu masada ben hiç kimse haluk demen taş değil kendi internet sitesinde ben herhangi bir ilan geleceğini hiç umuyorum bana geliyor mu ki sen de internet sitesi yok dedin saatlerdir oturuyoruz kusura bakma finale gelmeden önce ahbabın da şu anda ihtiyaçları var hazır bunu konuşmuşken onu da alacağım haluk abiden ahbabın mı ihtiyaçları var helikopter aldılar farkında değilsin daha daha büyüğünü yapmak zorundalar ihtiyaç bir dakika madem öyle söyledin o zaman bir saniye şu anda avrupa’nın en büyük diyorum bakın avrupa’nın en büyük bilim ve sanat
kampüsünü inşa ediyor Ankara’da Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne yeni mi başladılar? Çocuklarımızın binlerce çocuğu her gün bin iki bin çocuğumuzu oraya getireceğiz özellikle yoksul çocukları götüreceğiz bilimle oyun oynayarak bilime izlemesini ve gelişmesini bilimle haşır neşir olmasını sağlamak istiyoruz bu benim en büyük idealimdi Ankara’da nerede? Ankara’da Yıldızlar Vadisi’nde yani bu alanla varmadan çok büyük bir alanda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Mansur Yavaş’la beraber imzaladık bu nedenle tüm
arkadaşlarımdan beni istediği an youtuber arkadaşlarım beni konuk edebilirler bu konuyu anlatırım rahat rahat Haluk abinize konu edelim konuk olmaya hazırım bu konuda sözü de almış olduk böylece harika para lazım nasıl bağladın onu ya ama bu projeyi ahbap yapıyor onun için para lazım diyor Haluk abi kokoreç bekliyorlarmış senden biraz sonra çoğunu çorbacıya götüreceğim mesajlaştık bu arada bizim kanalın her türlü programına da abi çıkıp anlatabilirsin çünkü çok gerçekten üzerine konuşulması gereken duyurulması gereken bir konu tebrik ediyorum ayrıca abi seni helal olsun helal olsun yani hakikaten 217a yani meşhur 29. maddeye hepimiz karşıyız okey onu çok iyi anladık ama diğer maddelere de karşı mısınız ben buradaki bütün heyete bunu sormak istiyorum karşıyız abi hepsine alayına isyan yani şey bu şey kötü bir alışkanlık var bu torba yasa diye bir şey var aslında bu yasanın kendisi bir torba yasa olmuş içinde birkaç en başta dediğim gibi gazetecilerin havuç veriliyor uzatılıyor bak bu senin için iyi deniyor ama öbür tarafa bakıyorsun hani verilenle vaad edilenle öbür tarafta sunulan şey arasında çok büyük bir fark var o yüzden hani iyi taraflarını görelim biraz işin öbür tarafını çok ciddi bir tarafını görmezden gelmeye getirecekse ben hepsine karşıyım yasaya meclise gelmeden önce ne internet gazetecisi ne basın kartı mevzu dahi edilmedi bunu da size bir gün oturup havuç zaten o ya cilayet biraz başında söyledi o bu paketin içinde bir havuç yani kimsenin umurunda değil o yani o komisyonda tartışılıp meclise iniyor ya buna itiraz etmek mümkün mü basın emekçilerin hakları bunlar tabi ki hepimiz alalım alsın herkes basın kart hiçbir şeyde
bu kadar yasada yok o kartın bu arada hükümetin buna nasıl baktığını görmek için bir şeyi hatırlamak lazım 2020 de korona olduğu zaman korona tedbirleri için bir kanun tasarısı geçeceklerdi onun için sosyal medya yasasında dahil etmek istiyorlar bakın yani o torba yasada bu kadar toplumsal uzlaşıdan uzak yani korona tedbirleri ne alaka sosyal medya yasa tasarısı ne alaka onu aynı torba yasada geçirmek istediler sonra onu oradan çıkardılar başka bir türlü ekimde geçirdiler bir ekim 2020 de geçirdiler başka bir yasa ama gerçekten burada bir bakış açısı farklılığı var
bir düzenlemeye falan kimse karşı değil bence yani biz değiliz sizler de değiliz hiçbirimiz değiliz ama bu bir düzenleme değil görünen o ki burada ciddi anlamda ifade özgürlüğünü kriminalize eden bir bakış açısı var biz ona karşıyız ona eleştiriyoruz hepimizin de meselesi var finalde de zaten tek tek yorumu alacağım berkeklik burada ugal kuluozu olarak biliniyor sosyal mecalarda merhabalar ya çok konuşuldu artık herkesin bildiğini anladığını düşünüyorum ben yine de bir toparlamak için çok önemli bir soru soracağım size yani bu yasayla şu ana kadar olmayan hani
çok bir şey yok bunu çok gelmeden önce de anlamıştık sadece haberin yalan olduğunu tespit edildiği anda hani bu habere erişim yasağı geliyor ve hani internet sitesi tamamen yüzde 90 oranında kapatılıyor televizyonlarda yapılan propaganda ile aynı neden bu yasaya ihtiyaç duyduğumuza da ilerleyen zamanlarda cevap verebileceğiz şu an bir cevap vermek çok zor benim sorum şu Melih Gökçek tam olarak kaç yıl yatacak bu yasayla mı diyorsunuz evet diyelim ki bu yasa geçti Melih Gökçek’te jeli bomba bulduk dedi televizyonda ne olur mesela alay kanun geriye yürüme zilkesi var yürürlük tarihinden sonraki yapılan açıklamalar ya da suç teşkil eden açıklamalar dikkatli alınacaktır lehe kanun geriye yürür alay kanun geriye yürümez bende bir şey sormak istiyorum siz Melih Gökçek dediğiniz için bugün Sedat Peker’in basın danışmanı olduğunu kendisinin ifade ettiği yardımcısı neyse kimse ne iş yapıyorsa emri olur isimli bir şahıs şu anda tutuklandı iddianamesi yazılıyor hangi suçlar isnat edilecek iddianame çıktığında
bu şeyleri bir şey yapmamız gerektiğini öğreneceğiz ama en azından ifadenin ilk sızan bölümünde biliyoruz ki daha önce de açıklamıştı zaten bu kişi daha önce beyaz tv de çalışmış gazetecilik yapmış televizyon programı yapmış ve kendisine bazı görevler verilmiş Gökçek tarafından şu kişiye FETÖ’cü diyeceksin bu kişiyle ilgili FETÖ’cü diye program yapacaksın bu kişiyle ilgili FETÖ’cü diye haber yazacaksın sadece kendisinin değil kendisine bağlı ve beyaz tv’ye bağlı başka hesaplardan da bu tırnak içinde yalan haberleri yaydıklarını ifadesinde kendisi açıklıkla söyledi
bu kişinin bir kere de hedef aldı doğru mu Furkan bey onunla da ilgili açıklamaları var kendisine böyle talimatlar verildiğini söyledi şimdi bu kişi tutuklu yargılanıyor peki bu talimatları verenlere ne olacak?
makabele şamil kanun olmaz efendim o zaman o fiil işlendiği sırada yürürlükte olan kanunlara göre ceza kanunu olur adam yok ki Faysal biz bu talimatları aldık bunları da uyguladık diyor kendisi söylemiştir bu fiilin iyi bir fiil olduğuna dair bir şey söylemiyorum müsaade buyurun pardon makabele şamil kanun olmaz geçmişe yürümez kanunlar üstadımız söyledi lehe kanun sanığın lehine kanun bir bir kanun değişikliği oldu diyelim işlenen fiili suç olmaktan çıkardı mesela veya cezasını hafifletti o yürür o uygulanır lehe kanun
hemen uygulanır ama bir fiil işlendiği anda onu suç olarak nitelendiren bir kanun yok suy kullanmaz ama bu dediğinizin suç olarak nitelendiren kanunlar var zaten normalde gereğinin yapılması gerekiyor var zaten şimdi okan abi az önce internette paylaşılan yanlış videoların internet üzerinde yalanlanmayacağını söyledi ancak 3.partı uygulamalar var yok ben size açıklık getiriyorum yanlış bir şey olduğu için bir şey söyleyeceğim açıklık getirmesene şöyle söyleyeyim Türkiye’de de bu yasa yerine aslında bu uygulanabilirdi mesela Türkiye’de teyit ork var yanlış bir video olduğu zaman direk çekiyor gösteriyor
aslında orjinali bu diye bunun üzerine daha fazla gidilebilirdi bunun gibi başka uygulamalarla amaç olsaydı bence zaten onun üzerine gidilirdi amaç belli ki o değil yani zaten şimdi bunu arkada konuşmuştuk o zamanla dünya üzerinde bunu uygulayan
malazya 2018 yılında necip rezak diye bir başbakan var eski malazya başbakanı 2018 yılında böyle bir sosyal medya sansürü uyguluyor ve sonrasında seçimi kaybediyor seçimi kaybettikten sonra en fazla bu yasadan şikayetçi olan kendisi oluyor ve galiba ağustos ayında tutuklanıyor zimmetine para geçirdiği için ve bu yasa sürecinde de kendisi başbakanken necip rezak ana muhalefet partisi lideri olan mahat hir hakkında bu yasadan bir uygulama yapılıyor ve yargılanıyor ve bu mahat hir
daha sonra seçimi kazanıyor yani ben şunu söyleyeceğim buradan AK Partili yetkililere yasaklanan bilginin internet ile daha geniş kitlelere ulaşması diye bir fenomen var buna streisand etkisi deniyor siz de bir araştırın isterseniz barbara streisand dan geliyor bu 2003 yılında yaşanmış bu internetin ilk çıktığı zamanlarda bir araştırmaların ben AK Partili yetkililere öneriyorum çünkü gerçekten internette siz bir şeyi yasakladığınız zaman aslında topluma daha fazla ilgisini çekmesini sebep oluyorsunuz bu yüzden bence yaptıklarına çok yanlış buluyorum teşekkürler üstadlarıma sorun benim anladığım kadarıyla bir içeriğin sosyal medyadan kaldırılması için davanın görülüp sonuca bağlanması gerekmiyor doğru mu anladım onu sormak istiyorum savcı bunu kaldırın dediği anda savcının inisiyatifinde oluyor bu durum doğru mu anladım tam olarak öyle değil suç ceza haki mi karar verecek ama işte yine geliyorsa aynı konuya hukuk güvenliği yok hukuk yok hayır hayır yani hangi aşamada sosyal medya mecrasına kim ulaşıyor yani bir soruşturma açılması lazım orada sayılan suçlarla ilgili olarak
peki bunu hakim mi karar veriyor yoksa savcı aşamasında ilk kez yani bir savcı talep ediyor suç ceza haki mi karar veriyor anladım yani bu ışık hizminde olabilecek bir şey mi anladım onu anladım hakim güvencesi olsun diye getiriliyor böyle şeyler hakim güvencesi niye getiriliyor çünkü idari bir merciyeye bırakmayalım savcıya da bırakmayalım çünkü bizim sistemimizde ve birçok sistemde savcı bağımsızlığı yoktur savcı lehe delilleri de toplamak zorundadır evet bu hüküm var ama savcı bağımsızlığı yoktur zaten ilk tip
kanlına bağlıdır dolayısıyla savcının doğrudan doğruya kararına hükmüne bırakılmıyor efendim bir hakim güvencesi olsun deniyor onun için suç ceza hakimliği veya efendim işte diğer mahkemeler asil ceza heyet falan filan ama bu güvence oluşturmuyor fiiliyatta yok güvence için sormuyorum peki mesela seçim gecesi ışık hızında patır patır twitter aşağıya çıkartabilirler mi şunu sil bunu sil bunu sil iki gün içerisinde silin diyor hayır bu emirleri seri bir şekilde çıkartabilirler mi çıkartabilirler mi tamam teşekkürler sorumlu çıkartabiliyorlar mı evet tamam ben buradan öğreneceğim artık
size sormayacağım bütün konu burada dönüyor belli ki ben buraya dönüşüm 34. madde işte dediğim 34. madde btk erişim engelli getirebiliyor yüzde 90 twittera da instagrama ama sonuçta yine de başka bir mecra bulacaklar yani bugün twittera yüzde 90 erişim engelliden bahsediyor insanlar ama zamanında da erişim engelli gelmişti youtube’da twittera da insanlar gittiler bambaşka bir yerden girdiler ona erişim engelli gelse bambaşka bir yerden girecekler ona da erişim engelli gelse bambaşka bir mecra belki de tercih edecekler gerekiyorsa bambaşka bir mecra sıfırdan kurulacak sonra herkes onu tercih etmeye başlayacak yani belki sayıyı düşürebilmek
bilirler ama sanıyorum insanların video paylaşabileceklerini ya da fikirlerini paylaşabilecekleri mecraları tam olarak kısıtlayamazlar yüzde 90 değil yani yüzde 50 bile kısıtlayamazlar çünkü artık insanların bilgiye ulaşmak için kullandıkları çok büyük teknolojiler var onları yalnızca teyzelerimizi amcalarımıza öğretmemiz gerekecektir ki onlar bilmese de olur diye düşünüyorum buyurun merhabalar furkan kamalak meral hanım bizim programa çıkacak mı inşallah inşallah siz de biraz överseniz çok mutlu oluruz genel başkanımızda şöyle bir şey var gençler olmadan mambo yolu yürümem diyor zaten en büyük önceliği gençlerimiz ve kadınlarımız harika bekliyoruz o zaman sadece şunu söylemek istiyorum yani burada uzun zamandan beri tartışıyoruz aslında günün sonunda aynı şeyleri tekrar etmek istemiyorum ama şu anda çıkan daha doğrusu kanunlaşan resmi gazetede yayınlanmayan şeyleri biz aslında yaşıyoruz ne gibi yaşıyoruz ben sosyal medyayla uğraşan bir avukat olarak şunu söyleyebilirim mesela yandaş diye tabir edilen bir siyasi lan dediği için ceza alan vatandaşımızı biz gördük biz ne yapıyoruz burada avukat olarak meslektaşlarım da bunu bilecektir hukukta keyfilik yoktur yani türkiye olarak bizim en büyük
sıkıntımız zaten bu ahmet yaparsa bu suç değil ceza almaz Mehmet yaparsa bu suç sonuna kadar gidilir gibi mantık var ve biz buradan kaybediyoruz bizim burada aslında tartışmamız gereken nokta ne yazık ki şunu net bir şekilde ifade edebilirim demin
iki arkadaş söyledi hani almanyada da bu buna benzer kanla uygulandı şu oldu bu oldu bizim şu anda en büyük korkumuz kanunlar adil bir şekilde uygulanılabilir mi noktası bizim burada en büyük sıkıntımız bu ve bizim aslında tartışmamız gereken şey şu bize ne oldu yani neden en büyük haksızlıklara maruz kaldığı için halkın milletin desteğini alan kitle a partisi b partisi hiç fark etmez belli güçleri belli kudretleri elinde tuttuğu noktada bambaşka bir evrimleşmeye geçiriyor bambaşka bir noktaya sarılıyor
bizim şu anda net konuşayım iyi parti değil burada olmamın da en büyük nedenlerinden bir tanesi bu bizim derdimiz şu partisi bu partisi değil bizim aslında burada tartışmamız gereken şey sistem tartışması olması gerekiyor yani çünkü şu sistemde net konuşayım ben Furkan Kamalak olarak bu sistemin başına geçsem sınırsız yetki sınırsız güç ben bozulurum dolayısıyla bizim burada savunmamız gereken şey şu kanunlarda bizim bir sıkıntımız yok her şey çok güzel ama uygulamamız berbat ve bunlar şimdi hakimlerimizle savcılarımızla arkadaşlarımızla da görüşüyoruz
açık konuşayım kanunu uygulamakla mükellef olan hakim savcılarımız şu anda yazılı bir sınavdan geçiyor ardından mülakat dediğimiz bir noktaya geliyor ve mülakat da referans arayışına geçiyor referans dediğimiz şey uzun uzadıya açıklamaya gerek yok her birimizin malumu yani adaleti dağıtmakla mükellef olan görevlilerimiz zaten çok adil olmayan bir şekilde o taraflara geçmek durumundalar sıkıntının temeline indiğimiz zaman bizim burada kudret bize de geçse başkasında da olsa adaleti tecelli etmekle mükellef olduğumuz gerçeğinden uzaklaşmamamız gerekiyor
her birinize saygılarımı çok teşekkür edeceğim sevgili vurkan avukatımız iyi bir ahbap hayırseveri en son diyorum ya şuraya yemeğe gideceğim şunu yapacağım en son simit çay sözüm vardı Ankara’da henüz yapamadık umarım bir gün yapacağız teşekkür ediyorum
bu da bir hatırlatma olmuş oldu hemen son iki üç soruyu da alacağım artık buyurun mikrofon kim dese buyursun lütfen merhaba öncelikle ismini fırat ben bir üniversite öğrencisiyim bu sorumu halk olarak sormak istiyorum anayasayı çıkartırken hukukçu gözüyle bakıldığını söylemiştiniz bu yanasının uyulduğu kesim halk sizce bu hukukçu gözünden değil de halk gözüyle bakılması lazım bence bunu nasıl değerlendirirsiniz ve şunu sormak istiyorum yasayı denetleyen birimi duymadık eğer böyle bir kişi kişiler ya da birim var ise herkese iş davranacağına nasıl inanmalıyız sizinle söylediğiniz gibi bakan örneğini vermiştiniz hani bu örnekten
yola çıkarak ben buna nasıl emin olmalıyım herkese işit davranacağına teşekkür ederim bir soru daha alalım biriktirelim soruları son zaten yorumların içerisine ekleriz onu merhaba ben Ömer Serdar Özkan bg attı bir topluluğum var onun yöneticisiyim biz hep aslında cevabını bildiğimiz sorulardan bahsediyoruz işte uygulanacak mı evet adaletsiz uygulanacağını biliyoruz kimler uygulanacak lafını bölmek istiyorum evet burada çok aynı mimayla konuşmalar oldu belki ama finalde hukukun ve sistemin maalesef durumundan da bahsettik bugün bizi izleyecek olan insanlar arasında hiç bugüne kadar bizlere en azından bu konuları
konuşan insanlara izlememiş insanlar olacak buradaki arkadaşlarımız dedim ya 200 milyona hitap ediyor diye onun içerisinde inanın bana sizi gördüğü zaman yolunu değiştirecek bizim programlarımızın mevzular çıktığı zaman hemen kanalı değiştirecek arkadaşlarımız olacak bizi izleyecek şu anda o yüzden belki çok aynı şeyi konuştuk evet belki bir çözümü yok şu anda bizim konuşmamızın ama inanın bana bu milletten herkes bu videoyu izleyecek ve hiç bizim şikayetlerimizi ciddiye almamış ben şikayet ederken bana pek akıllı demiş işte fetecu demiş hain demiş izlemem onu demiş adamlar şu anda oturmuşlar ya da kadınlar bizi izliyorlar o yüzden
evet belki aynı minvalde gitti konu ama inanın bana yine de bu çok değerli çünkü hiç ulaşamadığımız insanlara yine icabet eden arkadaşlarımız sayesinde ulaşıyoruz buyurun ben de şöyle bir şey demek istedim ortada bir sorun var ve çözmemiz gerekiyor ben de birazcık şöyle bir atıfta bulunmak istiyorum çözüm öneriniz ne şimdi milyonlarca kitleye hitap ediyoruz her birimiz ve şu andan itibaren vergiyle alakalı konuşmayacak mıyız ya da işte bir Allah korusun bir bomba patladığı zaman işte ölüm sayısıyla alakalı bir durum varsa bunun bizim tarafımızdan
gerçek olduğunu söylemeyecek miyiz konuşmaya devam edin korkmayın dedi ama maalesef şöyle bir şey var bu yasada cüneyt abinin dediğine gelişecek oradan sen şimdi bunu soruyorsun ya bana paylaşırken 50 kere düşünen adam vardır bir de efendim niye paylaşıp başımı belaya sokayım diyecek adam vardır düşün daha yasa girmemişken bile aslında istenilen oldu başlık koyuldu yani düşünsene sen milyonlar hitap ediyorsun sen bile bunu soruyorsun abi düşünsene ne kadar acayip biz buradaki oturan belki hiç kimse bu sıkıntı yüzünden bir muzdarip olmayacak bu konuyla alakalı ama biliyoruz ki mesela çok kitlesi olmayan işte gazeteciler
vardı tutuklanlar isimlerini dahi duymadık günlerce işte hapishanelerde kaldılar aynı şekilde bu yasa kullanılarak daha küçük kitlelere de hitap eden insanlar bir şekilde yargılanıp onların o ses duyurma kısmında ne yapacak buradaki herkese insanlar bence yargılanır eğer büyük kitleler onu duyurursa birkaç kişi zannediyorum örnek teşkil etsin diye yargılanabilir ama küçük kitlelere hitap eden insanları da çok ciddiye alacaklarını zannetmiyorum şimdi arkadaşlar olsam bugün inanılmaz bir şey imza attı bir kere onu çok çok önemli şimdi neden çok önemli biliyor musunuz bizim yani buradaki yasalardan muzdarip bu konuda sıkıntılar olan insanların bizim ne kadar çok olduğumuzu görmeye ihtiyacımız var neden hepimiz evlerdeyiz odalardayız twitter’dayız orada buradayız ama birbirimizi görmediğimiz için sanki bu konudan bir tek biz muzdaribiz sanki türkiye’nin %3’ü yüzde 5’iyiz ama birçok kimse bu konudan muzdarip değil gibi bir algımız var ve onun için de umutsuzluğa düşüyoruz ve de sizler bizim gibi siyasileri diyorsunuz ki abi bir şey yap o bir şey yap da genelde bak biz de tweet atıyoruz
sen tweetten bir tık daha fazla bir şey yap hani bu inanılmaz da büyük istekleriniz yok aslında bir tweetten bir tık fazla bir şey yap mesela geçen ibb’de belki görmüşsünüzdür ben bir tane ufak bir kart üretim üzerine sansür yasasında hayır dedim evet sana mikrofon vurdular mikrofonla bilgisayarımı kırdılar üzerime yürüdüler vesaire vesaire ama orada ne oldu biliyor musunuz orada insanlar oh be o insanlara karşı bu hashtag’i gözüne sokan bir abi var bir arkadaş var bir kardeş var’a geldi yani burada bence sorumluluk gerçekten bizim vatandaşta değil
sizin gibi insanların sizin ne kadar çok olduğunuzu sizi hatırlatmak gibi bir görevimiz olduğunu düşünüyorum ben ve o konuda da yapabileceğimiz şöyle bir şey var bakın anayasa mahkemesi süreci dediğiniz şey gelecek 60 gün içerisinde başvurulacak ve cumhuriyet halk partisi’nin ya da 120 milletvekilinin ortak imzasıyla açılabilecek burada bir dava var şimdi orada şöyle bir şey yapabiliriz ben buradan herkese konu çağrı yapmış olayım normalde bu davalar itiraz dilekçileri hani hukukçularla yazılır niye biz bu dava bu itiraz dilekçisini bütün türkiye olarak
yazmayalım ya bugün wikipedia’da bir makale yazıyorsunuz 50 kişi birden editleyebiliyor bunun yapılabilecek yolları var yani bir bütün itirazlarımızı o dilekçiye koyalım ondan sonra anayasa mahkemesine bunun türkiye’de kaç milyon kişinin derdi olduğunu anlatalım bakın inanın bana bence bunların gerçekten ben etkisi olacağını düşünüyorum şu an anayasa mahkemesinin kararını değiştirmese bile ne kadar çok olduğumuzu hatırlatacağını düşünüyorum ve böyle bir şey yaparsak da gerçekten seçimler de ben bunun etkisi olacağını düşünüyorum o zaman çok teşekkür ederim burada başta söylediğimiz
bu kadar büyük kitlelere ulaşan arkadaşlarımız dostlarımız var burada aslında bu eldeki gücü tabi ki anlamaları gerekiyor fakat eskiden sansür dünya tarihi boyunca var tarihin başlangıcının haberi var bu şu andakini mantıklı kılmıyor türkiye’de de imparatorluk döneminden beri sansür var bizim geçmişte hatırladığımız şu anda göçüp gitmekte olan sanatçılar gazeteciler yazarlar ve iktidarda olmayan ve ona yakın olmayan siyaset yapan insanlar hep sansürle uğraştılar burada
gazeteciler yazarlar sanatçılar dediğimiz zaman aslında halktan söz etmiyoruz meslek gruplarından söz ediyoruz aslında kendi aralarında örgütlenebilecek insanlardan söz ediyoruz örgütlenebilecek kişiler olarak meslek gruplarını söylüyoruz ya da işçilerden işçi örgütlenmelerinden söz ediyoruz ama türkiye’nin yakın tarihine baktığımız zaman aslında bu meslek grupları bile örgütlenememiş ve beraberce bir şey hakikaten büyük şeyler başaramamışlar dolayısıyla türkiye hep sansür’e uğramış şu anda farklı olarak sosyal medyada içerik üretenlerin başka bir derdi var onlar kurumsal değiller ne demek istiyorum örneğin uğur dündar abi gibi bir gazete yazarı olursanız o kurumun aynı zamanda avukatları olacaktır danışmanları olacaktır sizi mahkemede savunacak insanlar olacaktır ya da siz zaten aynı meslek grubundan insanlarla sürekli toplantı halinde olacaksınızdır beraber kararlar alacaksınız şu anda sosyal medya içerik üreticilerini çok güçlü olarak görüyoruz ama bir yandan da çok yalnız olarak görüyoruz
yalnız ve danışmanlığa muhtaç olarak da görüyoruz herhalde herkesin grupları yoktur birçok kişi tek başınadır ve bu bir yalnızlık ifade ediyor geçmişte de bu ülkede yaşananları da dikkate alarak diyorum ki madem bu yasanın iyi niyeti kötü niyeti zaten tartışıyoruz ama sonuçta en büyük kayıp otosansür olur otosansür zaten mas medyada bir otosansür söz konusu en büyük kayıp sosyal medya açısından otosansür olur bunu da bin kere dile getirdik peki otosansür olmaması
için ne olması lazım bu yasın beş aşaması ya da ölümün beş aşaması bu elizabeth kübler ross diye bir bilim insanın bir önermesi var o yası beş aşamaya bölüyor ya da ölümü bunlardan bir tane saatten not aldım şimdi bir tanesi
inkar inkarın arkasından öfke öfkenin arkasından pazarlık sonra kabullenme kabullenme geliyor yani itaat geliyor sonuçta böyle bir sansüre uğrayan insanlar eğer onu aşacak yöntemler buluyorlarsa bu zaten işlerini yükseltiyor bunu kimler yaptılar bugüne kadar sanatçılar yaptılar dünyanın her ülkesinde sansürü aşmak için daha yaratıcı işler ortaya koydular seslerini duyurdular gazeteciler yaptı siyasiler yaptı bu aslında kafayı çalıştıran bir şeydir ve ilham verici bir şeydir
sansürü aşmak ama sansürü aşamamak yani inkar ya da depresyon ya da kabullenme itaati getirir bunu da birçok gazetecide ve sanatçıda görüyoruz hemen itaat etmediler bu depresyonu yaşadılar ama depresyonla birlikte yoksulluğu ve yoksulluk tehlikesini ve yalnız kalma tehlikesini yaşadılar ve kolay yolu seçtiler itaat ettiler şimdi bu sizi daha yaratıcı daha çalışkan kılabilir ve daha çok takipçi daha çok şöhret daha iyi bir profesyonel olmaya itebilir
ya da eskilerin tabiriyle munkabızlığa ve üretimsizliğe boş vermeye kabullenmeye sonuçta itaate iter anlatabiliyor muyum yani burada bir umut var bütün sansür girişimlerinde bütün üreticiler kreativler için bir umut var o da bunun üstesinden gelme umudu
çok teşekkürler okun abicim buyrun ben ilham belki instagramda içerik üretcisiyim bir iki cümle olarak da biliyor olabilirler burada şakla danak geçmiş bir yasayı tartışıyoruz bu cevap verilemedi anlamında değil çünkü yasanın ne olup ne olmadığı bu yasayı geçirenlerle konuşmamız lazım bence bu konuşmaya da çok sevgili bir milletvekilimiz var sosyal medyada inanılmaz işler yapan gençlerle gezen şunu yapan bunu yapan belki maillere bakmaktan dolayı birazcık zamanlı olmayabilir ama rümese kadak aynen rümese kadak ahmet beyin kankası değil mi tabi
bu yasayı geçirenlerle bizi buluşturabilirse biz onlara sorabilirsek ya mümkün değil şu an bir rüyadan bahsediyorsun yok işte bu onlara çağrım olsun madem öyle atıyorum tüm 80 milyon dayatılan bir şeyi vatandaşlar olarak burada onlara soralım yani siz bunu geçirdiniz ok biz bu tweet atacağız bir şey gelecek mi başımıza işte birisi diyor ki 5’te 5 olursa geçer
bunun cevabını onlar da veremez şöyle düşün bu memleketlik en büyük sıkıntılardan bir tanesi de şu bizim normalde aslında başımızda bazı kurumların başındaki büyüklerimiz çok aynen hatalar yapabiliyorlar o hatalar nasıl yapıyorlar mesela özlem hanımın programında da söylemiştim kendisi farkında değil ki yarın orada olup olmayacağını hepsi sabah resmi gazeteyi bekliyor yani sabah resmi gazete çıksın bakayım a ben var mıyım yok muyum paranoyasındalar şimdi yani sana buraya ben bu kararı alan vekilleri ya da işte bilir kişileri davet etsem bir şey diyemezler çünkü şunu derler benim burada bir cümle kurmam yarın partimler aramı bozar mı derler yine senin soruna cevap vermezler veremezler yani bu program için değil bu şu an Türkiye’de genel olarak söylüyorum bu kadar inanılmaz isim var burada sağ olsun yayınlandıktan sonra da muhtemelen bir rekor kıracağına da eminim her kitleden insanı da izleyeceğine eminim sadece bu kadar insan bunu izliyorken sadece buradan eğer işte rümelsi hanım maillerinden süre bulabilirse bence bunu yapsın çünkü burada 80 milyon insanız ve birilerinin geçirdiği bir şey ne olduğunu anlamadan uymak zorunda kalıyoruz ve yarın öbür gün herhangi bir yerde benim çürüyüp çürümeyeceğim belli değil ben instagramda da atıyorum sansürden ceza dan her şeyden yılmış bir insanım zaten sadece tekrardan isim vererek söylüyorum rümelsi hanım lütfen bizi bu yasaya geçirenlerle buluşturun kendisine çağırındır hatta bütün arkadaşlarımızın çağrısıdır şimdi neden çok önemli bu masanın yorumları biliyor musun finalde çünkü gerçekten seninde dediğin gibi bence de yüzde yüz bu iş yıllardır yapıyorum ve biliyorum anlıyorum görüyorum bu video hakikaten rekor kıracak ve kırmasının sebebi bizi her zaman izleyen insanların izlemesi değil bizi hiçbir zaman izlememiş bir şey duymaya çalışması bir umut umut bulmaya çalışması işte o yüzden çok önemliydi sorulan sorular aynı mimallede konuşmalar olabilir hiç fark etmez ama gerçekten buradan çıkan başlık çok önemli değil çok teşekkür ederim çok sağ olasın şimdi o zaman haluk abiden başlayarak ben bir final yorum almak isterim konuyla alakalı belki konuşulmuş belki hiç konuşmamış şeylere de değinirsin yıllardan beri ahbap başkan olarak biliyorsun hani hükümetin ya da muhalefetin aldığı kararlar üzerinde yorum yapmıyorum çocuklara olan ahbapta gönüllü olan yüz binlerce çocuğa olan sözüm olarak ama bunu yorum yapmamakta siyasete girmiyor olabilir ama bu düşünceyi söylememiz de gerektirmiyor yani insanlar bilgi kirliliğe inanmadıkları doğruya inandıkları bir paylaşımı halk kuruluna yapmalılar o yapmalar onlara korku getirebilir endişe getirebilir ama ben vatan millet sevgisini halk sevgisini kesinlikle bir aşmıyorum onları korkuya sevk etmiyorum burada doğru bildiğimi söylüyorum diyebilecek insan belki günümüzde ya da daha geçmişte de yargılanmıştır vesaireler olmuştur ama her zaman için geçerli bir tek şey vardır doğru bir tanedir ondan da şaşmasınlar bu kadar söylüyorum çok teşekkür ediyorum ayükler bende çok teşekkür ediyoruz bugün bizi kırmayıp buraya kadar çünkü yine yoldan geldin abi sen de çok teşekkür ederim ayaklarına sağlık çok teşekkür edin canlaştığında olgayışık bakalım ne söyleyeceğim çok teşekkür ederim dinlediğiniz için sizi yorduysak da kusurumuza bakmayın bizim için ama tanışmak sizleri duymak çok kıymetliydi teşekkür ederim ben de herkese çok teşekkür ederim bu salona gelmesi bile şu anda içerik üreticilerinin çok anlamlı olduğunu düşünüyorum çok bir şey söylemesinden öte buradaki duruşları bile belki de muhalefette uzun bir süre kimsenin yapmadığı bir duruş sergiliyorlar bir meclisten oy çokluğuyla farklı nedenlerle bir yasanın çıkmış olması hukukçularda da konuştuğumuz gibi o yasanın hukuka uygun olduğu anlamına gelmiyor bu da o yasalardan bir tanesi ama bu siyasi bir yasa ve bu yasaya verilecek en iyi cevapta önümüzdeki seçimler olacak bence onun dışında bir gücün de bunu değiştireceğini düşünmüyorum önümüzdeki seçimlerde de korku umutla yarışacak yani türkiye ikisinden birini seçecek şu anda iktidar partisi ya da koalisyonu ya da işte ittifakı diyelim korkuyu şu anda daha ön plana çıkarttı muhalefette umudu çıkartamadı daha ben geleceğim ve bundan kurtulurum kurtulacaksınız şunu yapacağım daha onu göremiyoruz ama o muhalefetin yapmadığı tartışmayı belki de biz burada başlatarak belki sizin de önerinizde öyle bir imza kampanyası açılabilir ki bununla milyonlarca insan böyle bir şeye girebilir bir baskı oluşturabilir onun için de herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor ben haluk levent kadar iyi imser değilim yani korkmayın demek işin en kolayı çünkü bu korku salması için çıkartılan bir yasa korkmayın demek ya da hep beraber arkadaşlar retweet diyeceğiz doğru bildiğimizden şaşmayacağız olmayacaktır çünkü bütün hedefi de zaten bu baştan insanlara bir bütün bu flu luk ya da keyifiyet insanları aslında içindeki o otosansörü büyütmeye yol açacak gibi geliyor bana gönül isterdi ki böyle düşünmeyeyim ya bu yasaya ya da şu salondan bir kişi de ya pardon bir kişi dışında başka ikinci bir isim daha çıkıp sahiplenseydi deseydik ya bu yasa öyle değil yani niye siz ülkemize güvenmiyorsunuz hukukumuza güvenmiyorsunuz savcımıza adaletine hakimle güvenmiyorsunuz diyebilseydi ama ben buranın bir şey bir yan kodası olduğunu düşünmüyorum çünkü dediğim gibi şu anda bu salonda bulunan içerik üreticilerin yüzde 90’ının benim bir günde konuştuğum siyaseti bir ayda iki ayda konuştuğunu zannetmiyorum ama onlardaki bu endişede bence birçok şeyin göstergesi ben umutsuzluğa hiç yer olduğunu da düşünmüyorum ama kof bir korkusuzluk da gerçekçi gelmiyor bana bu da geçer yahu diyorum çok teşekkür ederim çok teşekkürler Ece hanım buyurunuz valla ben korkunun Ece’ye faydası yok diye başlayayım çünkü korkunun kendisi ilk defa bu gece katılmadım korkunun kendisi korkulan şeyden daha fazla zarar verdi bize ve Türkiye’ye bugüne kadar sarı öyküs hikayesini sürekli anlatmam ondan yani ilk öğretmen intihar ettiğinde ilk üst heymen verildiğinde ergenek ondan balyozdan ilk şunuda ilk bunda sesimizi çıkaracaktık peki ne isteniyor murat edilen ne susmamız peki biz ne yapıyoruz şu anda konuşuyoruz aslında bu bir sivil tahsislik zaten başlı başına ve bu bizim her ne kadar soruların çoğu başıma bir şey gelecek mi benim başıma bunu retweetlersem şunu söylersem ne gelecek sorusu olsa da burada herkes var olarak
konuyu konuşarak aslında o prangalardan o korku zincirlerinden kurtulduğunu gösteriyor hepimizin bir haysiyet noktası var onur noktası var yani insan onurun insan haysiyetinin baş tacı edilmesi gerekiyor çünkü bu kurtla kuzu masalı gibi lafontenin eğer bir kurt bir kuzuyu yemeye karar verirse illaki yiyecektir yani ya suyumu bulandırdın diyecektir ya sen değilsen kardeşlerin diyecektir ya çobanların diyecektir ama ne zamanki kuzu kardeşlerini çobanlarını ve kendi haysiyetini
takınır kuzuların sessizliğine son verir o zaman işte o noktada her şey değişir 300 milyon mu 200 milyon mu dedik gecenin başından beri sizlerin ulaştığı insan sayısı gücünüzün gücümüzün farkında olalım AK Parti iktidara geldiğinde halkın sesi hakkın sesi diye geldi
boz popu ile boz de iyi denir İngiltinler öyle diyor şimdi halkın sesi kısılmaya çalışılıyor ülkenin kurumlarına kudret veren tek şey halkın desteği bu olmazsa bu halk egemenliğinin de gasp olduğu için bu düzenleme bu olmazsa hiç kimse ayakta kalamaz onun için gücümüzün farkında olalım susmayalım ve örgütlü itiraz edelim örgütlü olalım çünkü Aziz Nesni’nin söylediği gibi bir kağıdın ön ve arka yüzleri gibi sürekli beraberiz ama birbirimizi hiç görmüyoruz şimdi burada bu salonda görüyoruz biz itiraz ediyoruz siz itiraz ediyorsunuz
bizlerimizi görüyoruz o zaman artık örgütlü itiraz edelim Birlik olalım gücümüzün farkında olalım teşekkür ederim Evet Taylan Bey buyurun öncelikle tekrardan biz davet ettiğiniz için teşekkür ediyorum 11. yüzyılda Kutat Gubili yazdılar biliyorsunuz Yüzüfas Hacim ya orada adalet ne kadar kıymetli bir şeymiş diyorlar biz 900 yıl sonra aynı şeyi yeniden keşfediyoruz burada bu bir yandan acıklı ama diğer yandan da bunu gerçekten devletler ve halklar keşfettiği zaman da bir daha geri dönülmeyen bir şey
bu anlamda ben kendimizi şanslı hissediyorum burada toplumsal mutabakat olduğu zaman adaletin önemi anlamında biz bundan sonra batı demokrasi yolunda ilerleyeceğimizi düşünüyorum bu çok önemli ikincisi AK Partili arkadaşlarla ben konuşuyorum gerçekten işlerinde o kadar bu konuda rahatsız olan insanlar var ki bizim sesimize karşı gösterilen şiddet konusunda da çok rahatsız olanlar var bugün burada aranızda olmak isteyenler de var hatta bana Taylan Bey acaba bizi de oraya sokabilir misiniz diyen insanlar da var ama sonradan öyle olursa parti disiplin ile karşı gelmiş olabilirmiş olur bu olup deyip son anda ürkeyerek gelmeyen insanlar da var yani onun için biz bunu bir AK Parti oy oranı seçmeniz siyasetçileri bir monoblok olarak herkesin bunun arkasında olduğunu hiç kimsenin orada demokrasi istemediğini düşünmeyelim onun için de ekstra bir umut var çünkü biz iktidar olduğumuz zaman o taraftan da bizim bu demokratik ideallerimizi destekleyecek bir çok genç siyasetçi arkadaşımız çıkacağını düşünüyorum o da bana umut veriyor bir kere genç arkadaşlara buradan şunu söyleyeyim bir çok genç arkadaşım bana abi oy vermek istemiyor
bilmiyorum diyor bu beni ürkütüyor bu beni korkutuyor beni üzüyor onun için ne yaparsanız yapın lütfen genç arkadaşlarım oy vermeye gidin bu gerçekten çok kritik daha yeni başlıyoruz asıl mücadelemimiz bence yeni başlıyor ve bu anlamda cüneyt bey çok güzel bir şey söyledi imza kampanyası yapabiliriz dedi İbrahim Haskolalı bir kampanya başlattı imza kampanyası başlattı haberimiz var evet o kampanyayı da buradan duyurmuş olalım onu ben de takipçilerimle paylaştım belki buradan da bir şekilde linkini bile bırakabiliriz bilmiyorum bırakalım evet o kampanya en azından destek verebiliriz
ve de bir daha söyleyeyim daha yeni başlıyoruz örgütlü bir biçimde bu işi yaparsak ve bizim buradaki sosyal medya fenomenlerimiz kendini yalnız hissetmezse bu işi yaparız bakın ben mesela bir fenomen arkadaşın yayında konuk oldum üç saatten birazdan serhalde konuştuk yayınlanmadı hiçbiri yayınlanmadı ben gittiğimde kaldım öyle söyleyeyim size ismini vermeyeyim ama çok ünlü biri bizimde jahre’nin iki bölümümüz var mesela çektiğimiz saatlerce biz de onları yayınlayamadık geçmiş olsun işte bak ortak karar aldık program bitti birbirimize baktık ve dedik ki genc iseniz yani hani şu an gerek yok deyip kapattık
bunu şey için söylüyorum bakın buradaki arkadaşlarımın sponsorlukla ilgili gelirle ilgili sıkıntıları var birinin orada öyle bir sıkıntısı olsa orada ortak böyle bir alan yok ki oradan en azından o gelirleri karşılansın belki bunlar da düşünmeli düşünülmeli anlatabiliyor muyum nasıl olur da bu konuda tepki veren arkadaşlarımızın orada gelirlerinin bir şekilde teminat altına kollektif olarak alabilmemiz sağlanılmalı diye de bir soru işareti koyayım tekrar çok teşekkür ediyorum arkadaşlar çok teşekkürler o kadar sen kapattın konuyu tamam
özlem hanım buyurun teşekkür ediyorum öncelikle Oğuzhan davetin için ve hepinize çok teşekkür ediyorum temelde de zaten mesleğin tanımıyla ilgili gazetecilik faaliyetiyle ilgili bir sıkıntı olduğu için bütün bunları yaşıyoruz dönüştürücü bir çağdayız sarsıcı günler ve deneyimlere tanıklık ediyoruz bir kuşak diğer kuşağı ve olup biteni anlamıyor kendi kafasına göre birtakım şeylere işte düzenlemek engel koymak falan için belki de bu yasakları getirir çünkü başka bir yol bilmiyor gerçekten de yani sizinle nasıl diyalog kurulur nasıl iletişim kurulur bu işin üstesinden nasıl gelinir
herhalde anlamakla ilgili benim anladığım da yanışmaya aynılık zanneden yani hep aynı fikirde olan insanların bir arada olması gerektiğini zanneden bir akıl var bir siyasi akıl var uzunca bir zamandır onun için Furkan’a katılıyorum bu gerçekten de temel olarak bir sistem sorunu aslında çok emin olunan herkesin her şeyi çok iyi bildiği düşünülen her tarafta komplo terörlerin uçuştuğu bir ortamda toplumunda gerçeği olan ilgisi azalıyor yani bence sorunlarımızdan biri de bu aslında bakarsanız evet bir gücünüz var ama öte yandan bir sıkıntı da var bir noktadan sonra sıradan vatandaş kendi günlük hayat gayelesi içerisinde gerçeği merak etmemeye başlıyor çünkü gerçek çok kolay bulunabilen bir şey olmaktan çıkıyor yani bayağı bir çaba göstermesi lazım herhangi bir vatandaşın ya bu olayın hakikati nedir diye yani bayağı ciddi oturup araması lazım yani media okur yazarlığı dediğimiz şeyde bu herkesin de buna bir mecari de yok yani insanlar çok büyük sıkıntılarla uğraşıyorlar gün içinde onun için o kadar da evet güçlüyüz falan da yani ne kadar yalnız değiliz falan onu bence zaman gösterecek bekleyip göreceğiz her şeye rağmen bu mesele sadece bir ifade özgürlüğü ve ya da gazetecilik faaliyetinin baskılanması sansürlenmesi meselesi değil ondan daha öte bence sizin kendinizi gerçekleştirme özgürlüğünüzün elinizden alınması gibi bakıyorum ben bu meseleye çünkü hepiniz aslında ürettiğiniz içeriklerle kendinizi gerçekleştiriyorsunuz her biriniz kendi kanalınızın patronusunuz orada bir iş modeli yaratmışsınız bence daha da temel olarak böyle bir sorun var günün sonunda da bu işte bir sistem sorunu olup çıkıyor diye düşünüyorum son olarak evet bağlıyse gençler oy kullanmıyor
bu saylan italyada da gitmemişler yüzde 40 oranında sandığa gitmemişler fransa da son seçimlerde de her üç gençten biri sandığa gitmemiş çünkü güvenmiyorlar nasıl ki medyaya güvenmiyorlarsa siyasete de güvenmiyorlar anti media anti siyaset bir kuşak var bunu nasıl değiştirebiliriz kolay değil sorunun temelinde en temelinde de şu bence var dedi ya june patron baskısı diye çok katılıyorum hangi fikirden olursa olsun hangi medya grubunda olursa olsun inanın bana en az siyasi baskı kadar hatta zaman zaman daha vahşi bir patron baskısıyla yaşamak
durumunda kaldık biz çünkü temelinde de şu soru var gazeteciliği kim finanse ediyor ve siyaseti kim finanse ediyor her şeyden önce bu finansman modeli belki de günün birinde konuşmamız gerekecek çok teşekkür ediyorum çok teşekkürler bir ilkişi masamıza da çok teşekkür edelim sevgili avukat çağdaş çelik murat attatoğlu ve profesör doktor levent eraslan hatta bir kitabını da getirdi bize sosyal medya ve algı yönetimi bende bu kitabı okuyup size sorularımı sonrasında soracağım sizden ekstra
devam edeceğim programdan sonra sizi hemen ele geçirip bu maddelerin önemli kısımları ile ilgili ben bir video hazırlatacağım bu programın içine dahil edeceğim o videoyu şu andan sonrasında o bilirkişi masası bize maddeleri okuyacak buydu vaadimiz bir okusun ama en büyük alkışı tabi ki fevzi bey almıyor muyuz çok teşekkürler ben teşekkür ederim geldiniz icabet ettiniz en yakın zamanda tekrar görüşmek dileğiyle rütük başkanımız gelecek ona da gelmek isteyen olursa çok mutlu olurum ayaklarınıza sağlık sizin gibi değerli isimleri yan yana görmek bir çok insan için zap yaparken mümkündü ama burada aynı masada görebildiler o yüzden sizlere çok büyük alkış çok teşekkür ediyorum sizlere çok teşekkürler arkadaşlar ayaklarınıza sağlık evet
gündeme sansür yasası olarak gelen fakat asıl adı basın kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi olan ve daha sonra da mecliste oylanıp resmi gazetede yayınlanmasıyla birlikte kanunlaşan kanun maddeleri hakkında bilgi vermek istiyoruz
birinci maddesinde 9-6-2014 tarihli ve 5187 sayılı basın kanunun birinci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde ikinci fıkrasında yer alan yayımını,ibaresi,yayımı ile internet haber sitelerinin şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir bu kanunun amacı basın özgürlüğü ve bu özgürlüğün kullanımı ile basın kartına ilişkin usul ve esasları belirlemektir basın kartı düzenlemesi bakımından basın kartı talep eden medya meyusupları ve informasyon görevlileri bu kanun kapsamına dahildir
burada birinci maddede kanunun hangi amaçla yapıldığına dair bilgiler verilmiş ikinci madde 5187 sayılı kanunun ikinci maddesinin birinci fıkrasının c bendine yayınlarını,ibaresinden sonra gelmek üzere ve internet haber sitelerinin i baresi,ı bendine karikatürü yapanı i baresinden sonra gelmek üzere görsel veya işitsel içerikleri kaydeden veya düzenleyen i baresi ve fıkraya l bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bendler eklenmiştir internet haber sitesi,internet ortamında belirli aralıklarla haber veya yorum niteliğinde yazılı,görsel veya işitsel içeriklerin sunumunu yapmak üzere kurulan ve işletilen süreli yayını,basın kartı bu kanunda belirtilen kişilere başkanlıkça verilen kimlik kartını,başkan iletişim başkanını,başkanlık iletişim başkanlığını,komisyon basın kartı komisyonunu,medya meyusubu,radio,televizyon ve süreli yayınların basın yayın faaliyeti yürüten çalışanlarını,informasyon görevlisi,kamu kurum ve kuruluşlarının yürüttükleri devlet informasyon hizmetlerine çalışan kamu personelini,
ikinci maddede bazı tanımlar verilmiş,basın kanununa daha sonradan bu kanun teklifiyle eklenen basın kartı başkan,başkanlık,komisyon,medya meyusubu ve informasyon görevlisinin kimler olduğu ve maddelerin devamında bu kelimelerle karşılaştığımızda neler anlamamız gerektiği,kimleri anlamamız gerektiği net olarak belirtilmiş, üçüncü madde 5.187 sahil kanunun dördüncü maddesinde aşağıdaki fıkralar eklenmiştir,internet haber sitelerinde ayrıca faaliyet gösterdiği iş yeri adresi,ticari yunvanı,elektronik post adresi,iletişim telefonu ve elektronik tebligat adresiyle, yersağlayıcısının adı ve adresi kendilerine ait internet ortamında kullanıcıların ana sayfadan doğrudan ulaşabileceği şekilde ve iletişim başlığı altında bulundurulur,internet haber sitelerinde bir içeriğin ilk kez sunulmaya başlandığı tarih ile sonraki güncelleme tarihleri her erişildiğinde değişmeyecek şekilde içeriğin üzerinde belirtilir,burada internet haber sitelerinde korsan yayıncılıkta denilen,nerede açıldığı belli olmayan,ulaşılamayan,olası bir suç işlenmesi durumunda kişilerin iletişim bilgilerine çok rahat ulaşılması için zorunluluklar getirilmiş,üçüncü madde bu zorunlulukların ne olduğuna dair açıklamada bulunuyor,dördüncü madde 5.187 sahil kanunun yedinci maddesinin birinci fıkrasında yer alan yönetim yerinin bulunduğu Yer Cumhuriyet Başsavcılığına ibaresi,
basın ilan kurumuna şeklinde birinci ve dördüncü fıkralarda yer alan Cumhuriyet Başsavcılığı ibareleri basın ilan kurumu şeklinde değiştirilmiş,ikinci fıkrasına türü ibaresinden sonra gelmek üzere ve elektronik tebligat adresi ibaresi eklenmiştir.
Burada yine kanunda bazı eklemeler yapılmış,özellikle dikkat edilmesi gereken Cumhuriyet Başsavcılığının basın ilan kurumuna şeklinde değiştirilmesi,Cumhuriyet Başsavcılığı ile basın ilan kurumu şeklinde yine bir ek cümleler ilave edilmesi aslında bu kanunun bazı kişilere ne kadar geniş etkiler tanıdığı hakkında ön bilgi olarak algılayabiliriz bunu,bunun da ne anlama geldiğini ilerleyen maddelerde daha net bir şekilde anlayacağız. Beşinci madde 5.187 sayılı kanunun 8. maddesinin birinci fıkrasında yer alan Cumhuriyet Başsavcılığı ibareleri basın ilan kurumu şeklinde değiştirilmiş,fıkraya durdurulmasını ibaresinden sonra gelmek üzere İstanbul ve maddeye aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. Birinci fıkrada düzenlenen Yayım Durdurma Müyeyidesi internet haber siteleri bakımından uygulanmaz.İnternet haber sitesinin bu madde hükmüne uymaması halinde basın ilan kurumu iki hafta içerisinde eksikliğin giderilmesini veya gerçeği aykırı bilgilerin düzeltilmesini internet haber sitesinden ister. Listemin iki hafta içerisinde yerine getirilmemesi durumunda basın ilan kurumu internet haber sitesi vasfının kazanılmadığının tespiti amacıyla İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’ne başvurur. Mahkeme en geç iki hafta içinde karar verir,bu karara karşı itiraz yoluna başvurulabilir. Başvurunun kabul edilmesi halinde internet haber siteler için sağlanılabilecek resmi ilan ve reklam çalışmalarının basın kartına ilişkin hakları ortadan kalkar.
İnternet haber sitesi için sağlanan hakların ortadan kalkması bu kanun veya ilgili mevzuat uyarınca öngörülen yaptırımların uygulanmasına engel değildir. Burada da yine dördüncü maddede belirttiğimiz üzere basın ilan kurumu olarak değiştirilen Cumhuriyet Başsavcılığı ibarelerinde nasıl geniş yetkiler tanındığının daha önce Cumhuriyet Başsavcılıklarında olan yetkilerin basın ilan kurumuna devredildiğini belirten bir diğer madde. Özel yetkili bir mahkeme de belirleyebilirler,ona dair bir açıklık yok şimdiye kadarki maddelerde. O mahkemeye İSLAM-ı Asya Ceza Mahkemesi’ne başvurur,oradan internet haber sitesi için sağlanan resmi ilan ve reklam çalışmalarının basın kartına ilişkin hakları ortadan kaldırılır. Yani buradaki internet haber sitelerindeki çalışanlara artık sağlanacak olan basın kartındaki özelliklerin kullanılılmayacağı anlamına geliyor. Bu madde bu. 6. madde 5.187 sayılı kanunun 10. maddesinin başlığı teslim ve muhafaza hükümlülüğü olarak değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra olarak denmiştir. İnternet haber sitesinde yayınlanan içerikler gerektiğinde talep eden Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmek üzere, doğruluğu ve bütünlüğü sağlanmış şekilde 2 yıl süre ile muhafaza edilir. Yargı mercileri tarafından yayının soruşturma ve kovuşturma konusu olduğunun internet haber sitesine hızlı olarak bildirilmesi halinde, bu işlemlerin sonuçlandırıldığının bildirilmesine kadar soruşturma ve kovuşturma konusu yayın kaydının saklanması zorunludur.
Bu da internet haber sitesi olarak işlerini yapan ya da internet haber sitesinde haber sağlayan sitelerin aslında bütün içeriklerinin 2 yıl boyunca saklanması gerektiğini ve özellikle bütün olarak ve istenildiğinde doğruluğu ve bütünlüğü sağlanmış şekilde teslim edilmek üzere muhafaza hükümlülüğü getirmekte. Özellikle de yargı mercileri tarafından eğer ki herhangi bir haber ya da oradaki bir program savcılık soruşturmasına ve devamında mahkemede yapılacak olan kovuşturmaya konu edildiğinde
ve bu da internet haber sitesine hızlı olarak bildirildiğinde, bu kovuşturma ya da soruşturmanın bittiği bu internet haber sitesine bildirilene kadar, ki muhtemelen madde içeriğinden bunu anlıyoruz, 2 yıl süre geçse dahi kayıt saklanmasını zorunlu hale getiriyor. Mecburen yorum yapmak durumunda kalıyoruz çünkü maddede gördüğünüz üzere 2 yıl geçtiğinde saklanma zorunluluğu devam eder mi etmez mi diye bir ayrıntı verilmemiş. 7. madde 5.187 sayılı kanun 14. maddesinin 1. fıkrasına aşağıdaki cümlede reklenmiştir.
Internet haber sitelerinde ise zarar gören kişinin düzeltme ve cevap yazısının sorumlu müdür, hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç bir gün içinde ilgili yayının yer aldığı sayfa ve sunumlarda urele bağlantısı sağlanmak suretiyle aynı puntolarla ve aynı şekilde yayımlamak zorundadır. Yayın hakkında verilen erişimin engellenmesi ve veya içeriğin çıkarılması kararının uygulanması ya da internet haber sitesi tarafından içeriğin kendiliğinden çıkarılması durumunda
düzeltme ve cevap metniyle ilgili yayının yapıldığı internet haber sitesinin ana sayfasında bir hafta süre ile yayımlanır. Şimdi burada yine bir yaptırım getiriliyor. Dikkatimizi çeken husus şu, zarar gören kişinin düzeltme ve cevap yazısı, her zarar gördüğünü düşünen, haksızlığa uğradığını düşünen her kişi bu internet haber sitesine cevap yazısı, düzeltme yazısı gönderdiğinde bunun yayınlanması zorunlu mu değil mi, bunu kim belirleyecek, kişinin haksızlığa uğradığını, zarar gördüğünü internet haber siteleri nasıl anlayacak bu da tartışılması gereken başka bir muamma. 8. madde, 5187 sayılı kanun 17. maddesinin başlığı teslim ve muhafaza hükümlülüğüne uymama şeklinde değiştirilmiş. 1. fıkrasında yer alan basımcı ibaresi, basımcı ile teslim ve muhafaza hükümlülüğünü yerine getirmeyen internet haber sitesi sorumlu müdürü şeklinde değiştirilmiştir. 8. madde, 6. maddedeki bahsettiğimiz teslim ve muhafaza hükümlülüğü savcılık ya da mahkeme tarafından istenmesi halinde teslimi zorunlu koşulan haber içeriği ya da yayın içeriği verilmemesi halinde kimin sorumlu olacağına dair açıklık getirmekte.
9. madde, 5187 sayılı kanun 26. maddesinin 1. fıkrasına basılmış eserler ibaretinden sonra gelmek üzere veya internet haber siteleri ibareti, günlük süreli yayınlar ibaretinden sonra gelmek üzere ve internet haber siteleri 2. fıkrasına teslim edildiği tarihten ibaretinden sonra gelmek üzere, internet haber siteleri için ise haberi ilişkin suç ihbarının yapıldığı tarihten ibareti eklenmiş ve 2. fıkranın 3. cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Ancak bu süreler Türk Ceza Kanunu dava zaman aşımına ilişkin maddesinde öngörülen sürelerin yarısını aşamaz. Bu süre sonunda yayının yenilenmesi haliyle suçun temadi ettiğinin belirlendiği hallerde dava zaman aşımın süresi tam olarak uygulandı. 9. maddede internet haber sitelerinde yapılacak olan yayınlar haberlerle ilgili zaman aşımı hususunu ele almakta burada işlendiği iddia edilen suçun Türk Ceza Kanunundaki dava zaman aşımındaki öngörülen sürenin yarısını aşamayacağı ve bu sürede aşmış olsa dahi yenilenmesi halinde suçun devam ettiğinin belirlendiği durumda dava zaman aşımın süresi olarak ne uygulanacağı belirtilmiş. Burada dava zaman aşımın süresi olarak da biraz önce belirtilen dava zaman aşımındaki yarısını aşamaz şeklindeki ibaret, haberin ya da yayının yeniden yayınlanması halinde bütün dava zaman aşımını kapsayacağı belirtilmiş. 10. madde 5.187 sayılı kanunla aşağıdaki ek madde eklenmiştir. Basın kartı başvurusu niteli ve türleri ek madde 1. Basın kartı başvurusu başkanlığa yapılır.
2. maddede bazı tanımlamalar yapılmıştı. Başkanlığın iletişim başkanlığı olduğunu da 2. maddeden çıkartabiliyoruz. Basın kartı resmi nitelikte bir kimlik belgesidir. Basın kartı türleri aşağıda sayılanlardan ibarettir. a. Göreve bağlı basın kartı. Bir medya kuruluşuna bağlı olarak çalışan Türk vatandaşı medya mensuplarına ve informasyon görevlilerine verilen basın kartını. b. Süreli basın kartı. Görev alanı Türkiye’yi kapsayan yabancı medya mensuplarına verilen basın kartını.
c. Geçici basın kartı. Görev alanı Türkiye’yi kapsamamakla beraber geçici bir süreyle Türkiye’ye haber amaçlı gelen yabancı medya mensuplarına verilen basın kartını. c. Serbest basın kartı. Geçici bir süreyle çalışmayan medya mensuplarına verilen basın kartını. d. Sürekli basın kartı. En az 18 yıl mesleki hizmeti bulunan medya mensupları ve informasyon görevlilerine ömür boyu verilen basın kartını ifade eder. 11. madde 5187 sayılı kanuna aşağıdaki ek madde eklenmiştir. Basın kartı alabilecek kişiler. ek madde 2. Basın kartı. a. Türkiye’de faaliyet gösteren medya kuruluşların Türk vatandaşı medya mensuplarına. b. Süreli yayınların sahiplerine veya düzeyli kişilik temsilcileriyle radyo ve televizyonların yönetim kurulu başkanlarına. c. Medya kuruluşları adına hareket eden ve görev alanı Türkiye’yi kapsayan yabancı medya mensupları ile görev alanı Türkiye’yi kapsamamakla beraber geçici bir süreyle Türkiye’ye haber amaçlı gelen yabancı medya mensuplarına. c. Yurt dışında yayın yapan medya kuruluşlarının Türk vatandaşı sahiplerine ve çalışanlarına. d. Yurt dışında serbest gazetecilik yapan Türk vatandaşı medya mensuplarına. e. Medya alanında hizmet veren, kamu kurum ve kuruluşlarında ve kamu kurum ve kuruluşlarının yürüttükleri informasyon hizmetlerinde çalışan kamu personeline. f. Medya alanında faaliyet göstermeleri şartıyla, sendikalar ile kamu yararına faaliyette bulunduğu Cumhurbaşkanı kararı ile tespit edilen dernek ve vakıtların yöneticilerine verilebilir.
f. Medya maddesinde Cumhurbaşkanı kararı ile istenilen dernek ve vakıt yöneticilerine de basın kartı verileceği, bunun da ne kadar geniş bir yetki olduğu aslında anlaşılabiliyor. 12. Madde. 5.187 sayılı kanunla aşağıdaki ek madde eklenmiştir. Basın kartı alabilecek kişilerde aranan şartlar. Ek madde 3. Basın kartılara bedenlerin başvuruda bulunabilmeleri için 18 yaşını bitirmiş olması, en az disya veya dengi bir eğitim kurumundan mezun olması, kısıtlı veya kamu hizmetlerinden yasaklı olmaması,
26.9.2004 tarihi ve 5.237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş bile olsa, kasten işlenen bir suçtan dolayı 5 yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına, ya da şantaj, hırsızlık, sahtecilik, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, yalan tanıklık, yalan yere yemin, iftira, suç uydurma, müstehcenlik, fuhuş, hileli iflas, zimmet, irtikap, rüşvet, kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma,
suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama suçları ile, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar, kamu barışına karşı suçlar, anayasalı düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar, casusluk suçlarından hüküm giymeymiş olması, 12.4.1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 3. maddesinde sayılan terör suçları ile, 4. maddesinde sayılan terör amacıyla işlenen suçlardan veya 6. maddede belirtilen suçlar ile,
7.2.2013 tarihli ve 6415 sayılı terörizmin finansmanının önlenmesi hakkında kanunun 4. maddesi uyarınca hüküm giymemiş olması, bu kanunun 25. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlardan hüküm giymemiş olması, 13.6.1952 tarihli ve 5.953 sayılı basın mesleğinde çalışanlarla çalıştırılanlar arasındaki münasebetlerin tanzimi hakkında kanun hükümlerine uygun sözleşme yapması olması ve mücbir sebepler dışında işten ayrıldığı tarihten itibaren
bir aydan fazla olmamak üzere ara vermeden çalışması, medya faaliyeti dışında ticari faaliyete bulunmaması şarttır. Basın kartı talep eden süreli yayın sahipleri veya tüzel kişilik temsilcileri ile, radyo ve televizyonların yönetim kurulu başkanlarında, kamu kurum ve kuruluşlarında basın kartı alabilecek çalışanlar da ve yabancı basın yayın kuruluşlarında çalışan Türk vatandaşı medya mevzuplarından basın kartı talep edenler de, 1. fıkranın F&G bentlerinde belirtilen şartlar aranmaz.
Sürekli ve serbest basın kartı talep edenler ile, radyo ve televizyon kurumu aracılığıyla göreve bağlı basın kartı talep edenler de 1. fıkranın F&G’ninde belirtilen şartlar aranmaz. Ceza kanununda neredeyse 20’den fazla suç, bu suçlardan herhangi bir şekilde hüküm giyinmemiş olması şartı aranıyor. Terörle mücadele kanununda belirtilen maddeler var. 13. madde, 5.187 sayılı kanunla aşağıdaki ek madde eklenmiştir. Basın kartı alabilecek yabancı medya mevzuplarında aranan şartlar. Basın kartı talep eden yabancı medya mevzuplarına, medya kuruluşu tarafından görevlendirildiklerini belgelendirmeleri, Türkiye’de çalışma izinlerinin olması, bağlı bulundukları kuruluşun idare merkezinin bulunduğu ülkenin Türkiye’deki büyük elçilik, elçilik veya konsolosluklarından aldıkları takdim mektubunu ibraz etmeleri halinde, karşılıklılık esasıyla gözetilerek başkanlıkça basın kartı verilebilir. Burada önemli bir kelime geçiyor, karşılıklılık. Bu karşılıklık, bizden Türkiye’den basın kartı talep eden kişinin vatandaşı olduğu ülkede yine Türklere basın kartı veriliyorsa, ancak o şartlarda talep etme hakkı doğmuş belirtilen bu. 31-5-2006 tarih ve 5510 sayılı sigortalar, 5510 sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının a-bendi kapsamında sigortalı olmayan ve geçici basın kartı talep edenler hakkında da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 28-7-2016 tarih ve 6.735 sayılı Uluslararası İş Gücü Kanunu uyarınca düzenlenen çalışma izniyle yabancı uyruklu personel çalıştırılabilir. Bu kapsamda yapılacak çalışma izni başvuruları 6.735 sayılı kanunun 16. maddesi çerçevesinde istisnayı olarak değerlendirilir ve bunların Türkiye’nin taraf olduğu sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklı kalmak kaydıyla sosyal güvenlik mevzulatından kaynaklanan hükümlükler kanunun iş süresi için de yerine getirilir.
14. madde 5.187 sayılı kanunla aşağıdaki ek madde eklenmiştir. Basın Kart Komisyonu Ekmadde 5 Komisyon A. Başkanlığa temsilen iki üye B. Basın ve yayın meslek kuruluşlarının birleşerek oluşturdukları üst kuruluşlar hariç olmak üzere süreli yayın organlarının sahip veya çalışanlarınca kurulan basın yayın meslek kuruluşlarından basın kartı sahibi en fazla üyesi bulunan meslek kuruluşları tarafından belirlenecek bir üye C. Basın yayın meslek kuruluşlarının birleşerek oluşturdukları üst kuruluşlar hariç olmak üzere
İstanbul, Ankara ve İzmir dışındaki illerde kurulu basın yayın meslek kuruluşlarının sahip veya çalışanları tarafından kurulmuş basın ve yayın meslek kuruluşlarından en fazla basın kartı sahibi üyesi bulunan meslek kuruluşları tarafından belirlenecek bir üye A. Açıkçası burada çok uzun maddeler var. 14. maddede basın komisyonunun nasıl oluşturulacağı, hangi şartları arandığı, kimlerin bu komisyona katılabileceği belirtilmiş. 15. madde 5.187 sayılı kanunla aşağıdaki ek madde eklenmiştir. Basın kartının iptal edileceği haller
Bu önemli bir madde, ek madde 6 olarak belirtilmiş. Basın kartı sahibinin ek 3. maddede yer alan niteliklere sahip olmadığının veya bu nitelikleri sonradan kaybettiğinin anlaşılması halinde basın kartı başkanlıkça iptal edilir. Başkanlıktan kastın iletişim başkanlığı olduğunu yine 2. maddedeki tanımlardan anlıyoruz. Basın kartı sahibinin 195 sayılı basın ilan kurumu teşkiline dair kanun 43. maddesine göre belirlenen basın ahlak esaslarına aykırı davranışlarda bulunması halinde komisyon kararıyla basın kartı iptal edilir.
Burada da net olarak basın kartının basın ilan kurumu teşkiline dair kanununda atıf yapılan 49. maddedeki basın ahlak esaslarına aykırı davranışlarda bulunması halinde komisyon kararıyla iptal edileceği belirtilmiş. 16. madde 5.187 sayılı kanunla aşağıdaki ek madde eklenmiştir. Basın kartının iptalinin sonuçları Ek madde 7, basın kartının ek 6. maddenin 1. fıkrası uyarınca iptali halinde kart almaya engel durumun ortadan kalksa dahi
iptal tarihinden itibaren 1 yıl ek 6. maddenin 2. fıkrası uyarınca iptal halinde iptal tarihinden itibaren 5 yıl geçmedikçe yeniden basın kartı verilmez. 1. fıkrada belirtilen süreler iptal edilen basın kartının iade edildiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Bu kanun ek 3. maddesinin 1. fıkrasının Ç, D ve E bentlerine aykırı duruma düşenlere 25.5.2005 tarihli ve 5.352 sayılı Abdüssicil kanunun 12. veya 13.A maddeleri uyarınca işlem tesis edildiği belirlenmedikçe basın kartı verilmez.
Burada hangi hallerde basın kartının iptal olacağının ve bu iptalin sonuçlarının ne olacağının, iptalin hangi halde sona erip tekrardan basın kartına başvurulabileceğinin şartları belirtilmiş. 17. madde. 5.187 sayılı kanunun aşağıdaki ek madde eklenmiştir. Yönetmelik Ekmadde 8. Başkanlıkça düzenlenecek olan basın kartlarının şekli medya kuruluşlarında aranacak şartlar, kontenjanlar, komisyon üyelerinin belirlenmesi, çalışma ve karar alma usulleri,
başvuru türleriyle başvuruda istenilecek belgeler başkanlık tarafından çıkarılacak yönetmelikte düzenlenir. Bakın bu aslında çok gereksiz bir madde gibi görünse de aslında İletişim Başkanlığı tarafından henüz sınırları çerçevesi belli olmayan, çıkarılmamış olan, çıkarılacak olan yönetmelikle basın kartı şartlarının şeklinin medya kuruluşlarında aranacak şartların kontenjanların ne olacağı İletişim Başkanlığı tarafından belirlenecek. Bu maddede belirtilmeye çalışılan İletişim Başkanlığı tarafından henüz hazır olmayan şartların henüz belirlenmediği çerçevesi çizilmemiş olan bir yönetmelikten bahsedilmekte. Tamamen bir keyfilik, İletişim Başkanlığı’nın keyfiliği, aranacak şartlar, kontenjanlar, komisyon üyelerinin belirlenmesi, çalışma ve karar alma usulleri, başvuru türleri tamamı çerçevesi çizilmemiş olan yönetmeliğin çıkarılması hakkı İletişim Başkanlığı’na verilmiş. 18. madde 5.187 sayılı kanunla aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Geçici madde 4. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce faaliyet gösteren internet haber siteleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içinde kanunda öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yayınlanmakta olan süreli yayınlarla ilgili olarak Cumhuriyet Başsavcılıkları’nda bulunan kayıtlar basın ilan kurumuna 3 ay içinde devredilir. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce usulünce verilmiş olan basın kartları, ek 3. maddede yer alan şartları taşımaları kaydıyla geçerliliğini korumaya devam eder.
Bu da önemli maddelerden birisi. 18. maddede internet haber sitesi olarak faaliyet gösteren sitelerin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içerisinde bu kanunda belirtilen yükümlülükleri yerine getirme zorunluğundan bahsediyor. Burada da kanunun yayın tarihinden önce yayınlanmış olan bütün kayıtların baş savcılıktan basın ilan kurumuna devredileceği net olarak belirtilmiş. 19. madde 2-1-1961 tarihli ve 195 sayılı basın ilan kurumu teşkiline dair kanunun 5. maddesinin 1. fıkrasının
a bende aşağıdaki şekilde fıkranın b bende yer alan 12 ibaresi 14 şeklinde, fıkranın c bende yer alan Ege Üniversiteleri ibaresi 9 Eylül Üniversiteleri şeklinde, bende yer alan Ankara Üniversiteleri ibaresi Ankara Üniversitesi şeklinde, bende yer alan olmak üzere toplam olarak 12 temsilci ibaresi, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan bir, Radyo ve Televizyon Üskurulundan bir olmak üzere toplam 14 temsilci şeklinde ve fıkrada yer alan 36 ibaresi 40 şeklinde değiştirilmiştir.
2. fıkrasına 1. cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiş, 4. fıkrasında yer alan Basın Yayın Genel Müdürlüğünde kayıtlı tüm ibaresi resmi ilan yayınlayan şeklinde, Basın Yayın Genel Müdürlüğünün ibaresi genel müdürlüğün şeklinde değiştirilmiştir. A, Kurumun idaresine katılmayı kabul eden gazete ve dergi sahiplerinin kendi aralarında seçecekleri satışı 100.000’in üzerinde olanlardan bir,
satışı 99.999 ve 50.000 arasında olanlardan bir, satışı 49.999-10.000 arasında olanlardan bir, satışı 10.000’in altında olanlardan bir, resmi ilan yayınlayan internet haber sitesi sahiplerinin kendi aralarından seçecekleri iki, İstanbul, Ankara, İzmir dışında kalan ve resmi ilan yayınlayan Anadolu Gazeteleri sahiplerinden üç, en çok üyeye sahip gazeteciler sandıkasından iki, İstanbul, Ankara ve İzmir’deki en fazla basın kartlı üyeye sahip gazeteci derneklerinden birer olmak üzere toplam 14 temsilci.
Yeni üyeler belirlerine kadar mevcut üyelerin görevleri devam eder. 19. maddede basın ilan kurulunun nasıl kurulacağı, yeni kanunla kimlerin bu basın ilan kurulunda bulunacağı özellikleri belirtilmiş. Burada dikkatimizi çeken rütüpten bir kişinin kurula katılacağı, yerel gazetelerden üç kişinin kurula katılacağı, semdikalardan iki kişinin katılacağı, totalde de kişi sayısının artı 36’tan 42’ye, 12’den 14’e çıkarıldığı yazılmış. 20. madde ile 28. madde arasında belirtilmesi gereken birkaç husus var.
Burada 20 ve 28. madde arasında daha önce de resmi ilan usullerinin hangi gazetelerde, hangi itirajlara sahip, Türkiye genelindeki hangi gazetelerde yapılacağı belirliyken bu yeni kanun teklifiyle, kanunlaşan kanun teklifiyle yeni şartlar eklenmiş, uzun uzun bunlara yer verilmiş. Tabi bu internet haber sitelerinde basın ilan kurumu aracılığıyla yine seçilecek olan sitelerin hangi özellikleri taşıması gerektiği,
toplam muhammen bedelleri hangi rakamlar arasında, hangi bedeller arasında kalan ilanlarda, internet haber sitelerinin ilan hakkının olduğu uzun uzun yazılmış. O yüzden bu maddelerin çok da faydalı olacağına inanmadığımız için kısa bir bilgiyle geçmek istedik. Sadece bir 23. madde var. 195 sayılı kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
Internet haber sitelerinde resmi ilan ve reklam yayınlayacakların sorumlulukları, geçici madde 9, internet haber sitelerinde resmi ilan ve reklam yayınlayacakların taşıması gereken vasıflar ve yerine getirmesi gereken sorumluluklar ile, yayına ilişkin usul ve esaslar bu maddenin yürüle girdiği tarihten itibaren kurum genel kurulu tarafından 6 ay içinde çıkarılacak yönetmedik de belirlendi.
Burada hangi internet haber sitelerinde ilan yayınlanabileceği, resmi ilan ve reklam yayınlayabileceklerin şartları, taşıması gereken vasıfların kanun teklifinin mecliste sunulduğu hali itibar ile belli olmadığı, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra 6 ay içerisinde basın ilan kurumu tarafından belirleneceği geniş bir çerçeve ile çok geniş yetkiler tanınan basın ilan kurumunun,
bunu yönetmelikle kendi dilediği şekilde kimi seçeceği kimleri seçeceği yazılmış, bu da basın ilan kurumuna çok geniş bir yetki vermekte. Merak eden arkadaşlarımız kanun maddesinden bakabilirler, aklına takılan olursa yine bize ulaşıp sorabilirler. 28. maddede çok uzun bir madde, bir sürü bende olan madde, internet haber sitelerinin taşıması gereken özellikler, internet haber sitesi çalışanlarının basın mesleğinde çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki münasebetlerin tazimi hakkında kanuna ekleneceği,
basın ilan kurumu, ilan portalından hangi internet haber sitelerinin ilan çıkabileceği, rekten verilebileceği belirtilmiş, uzun uzun yazılmış bir madde. Şimdi gelelim kamu oyunda büyük tartışmalara sebep olan, bu yasanın sansür yasası olarak abdandırılmasına sebep olan meşhur 29. madde. Önce bir maddeyi okuyalım, daha sonrasında açıklamalarında insanların neden bu kadar panik yaptığı, insanlara sansür uygulanıp uygulanamayacağını tartışalım.
26.9.2004 tarihli ve 5.237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 217. maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma. Madde 217a. 1. Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak sahikiyle ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişi şekilde alenen yayan kimse, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.
2. Suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyet çerçevesinde işlemesi halinde yukarıdaki fıkraya göre verilen ceza yara oranında arttırılır denmiş. Burada bazı şartlar üst üste sayılmış ve bunların tamamının aynı anda oluşması aranmış. Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde yayan kimse denmiş.
Bakın, kanun teklifini meclis sunanların savunduğu haliyle bu aranan şartların hepsinin aynı anda oluşması gerektiği söyleniyor, ısrarla ve çok zor bir şekilde ceza verileceği söyleniyor. Ancak bakıldığında bu kanun maddesinde geçen aranan şartların hukuk tarihinde neredeyse tamamıyla muallak halde, tanımsız halde, sınırları çizilmemiş halde bulunan şartlar olduğu ve bu şartların neredeyse tamamının tek bir maddeye toplandığı açıkça görülmekte.
Bakıldığında kamu barışını bozmaya elverişli hali kim tarafından belirlenecek? Ülkenin iç ve dış güvenliğinden ne anlaşılacak? Kamu düzeninden ne anlaşılacak? Halk arasında endişe, korku veya panik yaratma sahikini kim tespit edecek?
Siz burada bu maddeye sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak sahikiyle diye bir cümle eklerseniz kişilerin niyetlerinin ne olduğunu net olarak anlamanız gerekir. Kişilerin niyetlerinin ne olduğu kolay kolay anlaşılabilecek bir durum olmadığından dolayı siz burada Cumhuriyet Savcılıklarına aslında niyet okuyuculuğu yaptırmaya kalkarsınız.
Türkiye’de neredeyse 10 bine yakın Cumhuriyet Savcısı var ve her bir Cumhuriyet Savcısının bir olayla ilgili bakışı, fikri, yorumu farklı olabilir. Bazı durumlarda bazı Cumhuriyet Savcılarına göre endişe, korku veya panik yaratma sahiki oluşmuştur ama bazılarına göre oluşmamıştır.
Aynı olayda bile iki tane kişinin farklı görüşlerde olabileceği çok açıkken siz böyle muallak, böyle havada kalan kelimeleri bir kanun maddesinde toplarsanız yaptığınız bu kanunla aslında siz insanları endişe içinde korku veya panik yaratma şeklinde bırakmış olursunuz.
Kanunun ön gördüğü hapis cezası aslında dikkat çekiyor. Bir yılla, üç yıllar arası. Aslında 217A maddesiyle eklenen durum zaten bu kanun maddesinden çok önce de ülkemizde farklı kanunlar, farklı maddeler altında uygulanmaktaydı. Ama burada özellikle ceza muhakemesi kanununda belirtilen üst sınırı iki yıl ve daha az hapis cezasını gerektiren maddelerde tutuklama yapılmaz hükmü olduğu için burada üst sınırın üç yılla çıkarıldığı dikkat çekiyor.
Yani siz herhangi bir kişiyi sen halk arasında endişe, korku veya panik yarattın, kamu düzenini bozdun, bize göre gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alemen yaydın deyip kişilerin tutuklanması kanuni imiş gibi yansıtılabilir.
İkinci fıkrasında ise failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle denilmiş. Burada genelde sosyal medyada yer alan fake hesap olarak adlandırılan kişilerin isim ve soy isimlerini gizleyerek başka lakaplarla, nicknameslerle, kullandığı hesaplardan böyle bir suç işlenmesi halinde verilecek olan cezanın yarısı oranında direkt hüküm koyulmuş, arttırılır şeklinde.
Kimliği gizli olan veya bir örgüt faaliyeti çerçevesinde. Örgütün ne olduğu zaten uzun uzun maddelerce tartışılmıştır. CMK’da da ceza muhakemesi kanununda da. Peki burada bir örgüt faaliyeti olduğunu kim belirleyecek? Bu da muallakta kalan başka bir husus.
30. maddede yine 412-2004 tarihli ve 5271 sayılı ceza muhakemesi kanunun 286. maddesinin 3. fıkrasının A bandine 6 numaralı alt bandından sonra gelmek üzere aşağıdaki alt bandı eklenmiş 7 halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma madde 217A. Bu da yine ceza muhakemesi kanuna yapılan bir eklemeden bahsediyor. Biya üstündeki okuduğumuz 217A maddesiyle ilgili.
31. madde 4, 5, 2007 tarihli ve 5651 sayılı internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ve bu yayınlar yoluyla işlenen suçlarla mücadele edilmesi hakkında kanunun 6A maddesinin 1. fıkrasında yer alan 8. maddesi kapsamı dışındaki erişimin engellenmesi kararlarının ibâresi, 8 ve 8A maddeleri kapsamı dışındaki tüm içeriğin çıkarılması ve veya erişimin engellenmesine önerilir kararlarının şeklinde değiştirilmiş. 3. fıkrasına esasları ibâresinden sonra gelmek üzere ile internetin bilinçli ve güvenli kullanımı konuları da dahil olmak üzere birliğin faaliyet alanları ibâresi eklenmiş.
6. ve 7. fıkralarında yer alan bu kanunun 8. maddesi kapsamı dışındaki erişimin ibareleri erişimin şeklinde değiştirilmiş. 7. fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş. 9. fıkrasının 1. cümlesine ücretlerden, ibâresinden sonra gelmek üzere bağış ve diğer faaliyet gelirlerinden ibâresi eklenmiş. Fıkranın 2. cümlesinde yer alan alınacak ücretler ibâresi, üyelerden alınacak ücretler şekline değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Erişim sağlayıcılar kararların bildirimi için gerekli teknik altyapıyı kurmakla hükümlüdür. Birlik içeriğin çıkarılması ve veya erişimin engellenmesi kararlarına ilgili içerik veya yer sağlayıcının internet sayfalarından tespit edilebilen elektronik posta adreslerine bildirilebilir.
Burada 31. maddede uzun uzun bu internet ortamında yapılan yayınların düzenlenmesi ile ilgili kanuna eklemeler yapıldığı belirtilmiş. Burada erişim sağlayıcılar birliğinin alınabilecek erişimin engellenmesi kararlarının kararın muhatabı durumunda olan internet haber sitelerine hangi yolla bildirileceği yazılmış. Şimdi böyle bir kanun yapılıyor. Aşağıdaki benteklenmiş. Şu madde, şu kanun, bakın arkadaşlar samim olarak size söyleyeyim ki bunu hukuk fakültelerinde, öğretim görevlileri de net olarak söylerler.
Hiçbir hukukçunun kanun maddesini ezbere bilmek gibi bir hükümlülüğü yok. Biz hukukçu olarak bu kanun maddelerini ezbere bilmiyorken, bilmekte zorunda değilken siz bütün ülkeyi ilgilendiren, bütün ülkenin vatandaşlarını ilgilendiren bir kanun yapıyorsunuz. Ama bir zahmet açıkça herkesin anlayabileceği şekilde yazmak yerine kanun maddelerini yazıp bir hukukçunun dahi okuduğunda zorlanacağı, anlamakta zorlanacağı bir sürü ibarek diyorsunuz.
Ondan sonra da muhteşem bir kanun yaptık diye ortaya çıkıyorsunuz. Takdir bütün izleyenlerim. 32. madde. 5651 sayılı kanunun 8. maddesinin 1. fıkrasına aşağıdaki benteklenmiş, 4. fıkrasında yer alan, oluşturan yayınların içerik veya yer sağlayıcının yurt dışında bulunması halinde veya içerik veya yer sağlayıcısı yurt içinde bulunsa bile, içeriği 1. fıkranın A bendinin 2, 5, 6 ve 7 numaralı alt bentecinde ve C bendinde yazılı suçlar, ifaresi madde maddelerinden çıkartılmıştır. 1. 11. 1983 tarihli ve 2. 937 sayılı devlet istihbarat hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı kanunun 27. maddesinin 1. beklemci fıkrasında yer alan suçlar. Yine başka bir kanunda var olan fıkraları, bentleri, maddeleri bazı eklemeler çıkarmaları yapmışlar. Artık bunların hepsini kanun uygulaması gerçekleşirse oradan anlayacağız. 33. madde. 5651 sayılı kanunun 9. maddesinin 9. fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiştir.
Müracaatın birlik tarafından kabulüne karşı itiraz, kararı veren hakimliğe yapılır. İnternet sitesindeki yayının tümine yönelik erişimin engellenmesi kararlarında bu fıkrak mı uygulanmaz? Şimdi burada bahsedilen 5651 sayılı kanunun yine 1 maddesine hüküm ekliyorlar. Müracaatın birlik tarafından kabulüne karşı itiraz, yani internet haber sitesinin yapmış olduğu müracaat kabul edilmesi halinde bir itiraz varsa kararı veren hakimliğe yapılır denilmekte.
Burada internet haber sitesinde yer alan bir yayın ya da haberle ilgili erişimin engellenmesi kararı verilmiş ise ve internet haberini yapan ya da yayınını yapan kişinin herhangi bir itirazı var ise bu erişimin engellenmesi kararını veren hakimliğe başvuru yapması gerektiği belirtilmiş. O hakimliğe gidip itirazını yapabilirsin diyor. Yapacağın itirazda öyle bir açıklaman lazım ki senin hakkında erişimin engellenmesi kararı veren hakimi ikna etmen gerekiyor.
34. madde, 5651 sayılı kanun ek 4. maddesinin 1. fıkrasının 3. cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş. Fıkraya aşağıdaki cümleler eklenmiş, 4. fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiş, maddeye 4. fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş. Yine biraz önce bahsettiğim gibi kanunda ne yazdığını, bu maddeyle neyi amaçladıklarını, neye yasak getirdiklerini, nelerin yapılmasına engel olmaya çalışıldığı belirtilmek yerine
bir sürü anlamsız cümleyi sıralamışlar ve kanun maddesi haline getirmişler. Ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiş, teselsül neticesinde oluşan 6. fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş. Ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiş, teselsül neticesinde oluşan 9. fıkranın 2. cümlesi yürürlükten kaldırılmış. Ve bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş, diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiş,
maddeye teselsül neticesinde oluşan 14. fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş, maddeye teselsül neticesinde oluşan 17. fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiş. Temsilcinin gerçek kişi olması halinde bu kişinin Türkiye’de muhkim ve Türk vatandaşı olması zorunludur. Türkiye’den günlük erişimin 10 milyondan fazla olması halinde yurt dışı kaynaklı sosyal ağı sağlayıcı tarafından belirlenen
gerçek veya tüzel kişi temsilci sosyal ağı sağlayıcının sorumlulukları saklı kalmak kaydıyla teknik, idari, hukuki ve mali yönden tam yetkili ve sorumlu olup bu temsilcinin tüzel kişi olması halinde doğrudan sosyal ağı sağlayıcı tarafından sermaye şirketi şeklinde kurulan bir şube olması zorunludur. Örnek şudur. Twitter, Instagram, Facebook, YouTube gibi sosyal medya ve internet sitelerinin Türkiye’de günlük erişimin 10 milyondan fazla olması halinde Türkiye’de şirket şeklinde ya da şahıs olarak temsilci bulunması zorunluluğu getiren bir madde bu. Yani bu kadar okuduğumuz o bir sürü cümlenin özeti aslında bu. Sosyal ağı sağlayıcıların kuruma sundukları raporlar başlık etiketleri, öne çıkarılan veya erişimi azaltılan içeriklere ilişkin algoritmalarına, reklam politikalarına ve şeffaflık politikalarına ilişkin bilgileri de içerir. Sosyal ağı sağlayıcı kurum tarafından istenen bilgileri kuruma vermekte yükümlüdür. Sosyal ağı sağlayıcı kullanıcılarına eşit ve tarafsız davranmakla yükümlü olup kuruma sunulacak raporda bu hususa ilişkin alınan tedbirlere de yer verilir. Sosyal ağı sağlayıcı bu kanunun kapsamındaki suçlara ilişkin içerikleriyle başlık etiketlerinin yayınlanmamasına ilişkin kendi sistem, mekanizma ve algoritmasında kurumla iş birliği halinde gerekli tedbirleri alır. Bu tedbirlere raporunda yer verir.
Sosyal ağı sağlayıcı kullanıcılara öneriler sunarken hangi parametreleri kullandığına internet sitesinde açık, anlaşılır ve kolaylıkla ulaşılabilir şekilde yer vermekte yükümlüdür. Sosyal ağı sağlayıcı kullanıcılara önerdiği içeriklere ilişkin tercihleri, güncelleme ve kişisel verilerin kullanılmasını sınırlandırma seçeneği sunma konusunda gerekli tedbirleri alır ve bu tedbirlere raporunda yer verir.
Sosyal ağı sağlayıcı reklamlara ilişkin içerik, reklam veren, reklam süresi, hedef kitlesi, ulaşılan kişi ve grup sayısı gibi bilgilerin yer aldığı bir reklam kütüphanesi oluşturarak bunu internet sitesi üzerinden yayınlar ve bu huzusa raporunda yer verir. İşin özeti şu. Türkiye’de yayın yapan Twitter, Instagram, Facebook, YouTube artık sen benim bir çalışanımsın.
Tamamen benim denetimimdesin. Bana sürekli bir rapor sunacaksın ve bu raporlarında reklam bilgileri, kişilerin bilgileri, ne kadar sürede reklam verildiği, sana ulaşan kişi sayısı, hedef kitlesi, hani bu TT olmak değil mi var ya, trend topik, onlara kadar hangi başlıklara göre sen hedef kitleni belirliyorsun, bu en ufak ayrıntıya kadar bana rapor sunmak zorundasın diyor. Devamında Türk Ceza Kanunu’nda yer alan çocukların cinsel istismarı, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, anayasal düzeni ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarına konu internet içeriklerini oluşturan veya yayan faillerine ulaşmak için gerekli olan bilgiler soruşturma aşamasında Cumhuriyet Savcısı, kovuşturma aşamasında yargılamanın yürütüldüğü mahkeme tarafından talep edilmesi üzerine ilgili sosyal al sağlayıcının Türkiye’deki temsilcisi tarafından adli mercilere verilir.
Bu bilgilerin talep eden Cumhuriyet Başsavcılığı veya mahkemeye verilmemesi durumunda ilgili Cumhuriyet Savcısı tarafından yurtdışı kaynaklı sosyal al sağlayıcının internet trafiği, band genişliğinin %90 oranında daraltılması talebiyle Ankara Suç Ceza Hakimliğine başvurabilir. İnternet trafiği, band genişliğinin daraltılması kararı verilmesi halinde bu karar erişim sağlayıcılara bildirmek üzere kuruma gönderilir. Kararın gereği bildirimden itibaren derhal ve en geç 4 saat içinde erişim sağlayıcıları tarafından yerine getirilir.
Sosyal al sağlayıcının bu fıkrak kapsamındaki hükümlülüklerini yerine getirmesi halinde yaptırımlar kaldırılır ve kuruma bildirilir. Burada belki de bu kanun içerisinde evet kısmen vatandaşın lehine diyebileceğimiz birkaç unsur var. Özellikle çocukların cinsel istismarı suçunun konu edilmesi halinde bu internet içeriklerini oluşturan failin bilgilerinin verilme zorunluluğu getirilmesi belki de bu kanunun içerisindeki en faydalı husus diyebiliriz. 34. madde daha devam ediyor.
Sosyal al sağlayıcı çocuklara özgü ayrıştırılmış hizmet sunma konusunda gerekli tedbirleri alır. 8 ve 8a maddeleri kapsamındaki idari tedbirler saklı kalmak kaydıyla bu kanun kapsamında başkan tarafından verilen içeriğin çıkarılması ve veya erişimin engellenmesi kararının gereğinin yerine getirilmemesi halinde. Bakın başkan kimdi? İletişim başkanıydı. 2. maddedeki tanımlardan hatırlayalım. Demek ki burada iletişim başkanına hiçbir savcılığa, mahkemeye ihtiyaç duymaksızın herhangi bir içerik hakkında içeriğin çıkarılması ve veya erişimin engellenmesi kararını verebilme yetkisi tanıyor bu madde. Bunun ne kadar geniş bir yetki olduğunu düşünün. Sonuçlarının neler olabileceğini hayal edin. İletişim başkanlığının da bu yetkiyi nasıl kullanacağı konusunda fikirlerinizi geliştirip değerlendirin. Devam edelim. Bu iletişim başkanı tarafından verilen kararın yerine getirilmemesi halinde bakın nasıl bir yaptırım var. Türkiye’de muhkim vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilerin ilgili yurtdışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıya 6 aya kadar reklam vermesinin yasaklanmasına başkan tarafından karar verilebilir. Bu kapsamda yeni sözleşme kurulamaz ve buna ilişkin para transferi yapılamaz. Reklam yasağı kararı resmi gazetede yayımlanır.
Başkan, reklam yasağı kararının yanı sıra içeriğin çıkarılması ve veya erişimin engellenmesi kararının yerine getirilmesine kadar sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği band genişliğinin %50 oranında daraltılması için suç ceza hakimliğine başvurabilir. Hakim tarafından verilen internet trafiği band genişliğinin %50 oranında daraltılmasına ilişkin kararın ilgili sosyal ağ sağlayıcıya bildirilmesinden itibaren 30 gün içinde içeriğin çıkarılması ve veya erişimin engellenmesi kararının sosyal ağ sağlayıcı tarafından yerine getirilmemesi halinde sosyal ağ sağlayıcının internet trafiği band genişliğinin %90 oranına kadar daraltılması için başkan tarafından suç ceza hakimliğine başvurulabilir. Hakim tarafından verilen kararlar erişim sağlayıcılara bildirmek üzere kuruma gönderilir. Kararların gereği bildirimden itibaren derhal ve en geç 4 saat içinde erişim sağlayıcıları tarafından yerine getirilir.
Sosyal ağ sağlayıcının içeriğin çıkarılması ve veya erişimin engellenmesi kararının gereğini yerine getirmesi ve kuruma bildirmesi halinde yalnızca internet trafiği band genişliğinin daraltılması tedbiri kaldırılır. Yani diyor ki iletişim başkanı herhangi bir içerik, yayın ya da haber hakkında sosyal ağda hoşuna gitmeyen bir husus olması halinde direkt kendisi herhangi bir kuruldan yetki almasına gerek kalmaksızın, direkt kendisi suç ceza hakimliğine başvuru yapabiliyor. Hâkim tarafından bu sosyal ağın internet bandın genişliğinin %50 oranına daraltılması talep edilebiliyor. Bu karara rağmen yine de o sosyal ağ tarafından talep edilen husus, haber, içerik kaldırılmazsa yine başkan hakime başvuruyor. Bu sefer %90 oranında daraltma talep edebiliyor. İletişim başkanı dilerse hoşuna gitmeyen herhangi bir sosyal medya içeriği hakkında bazı tedbirler koyabiliyor, koyulmasını talep edebiliyor. Yine devam ediyor maddi, bu kanun kapsamında başkan tarafından verilen, bakın yine, idari para cezalarının daha ilk cümlede iletişim başkanı tarafından idari para cezalarına hükmedilebileceğini anlıyoruz. Ve bu idari para cezalarının yasal süresinde ödenmemesi durumunun bir yıl içinde birden fazla gerçekleşmesi halinde başkan tarafından yurtdışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıya, Türkiye’de mukim vergi mükellefi gerçek ve düzel kişilerin ilgili sosyal ağ sağlayıcısına
6 aya kadar yeni reklam vermesinin yasaklanmasına karar verebilir. Bu kapsamda yeni sözleşme kurulamaz ve buna ilişkin para transferi yapılamaz. Rektem yasağı kararı resmi gazetede yayımlanır, yurtdışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcının idari para cezalarının tamamını ödemesi ve kuruma bildirmesi halinde reklam yasağı kararı kaldırılır. Bu madde uyarınca verilen reklam yasağına aykırı davranan Türkiye’de mukim vergi mükellefi,
gerçek ve düzel kişilere 10.000 Türk lirasından 100.000 Türk lirasına kadar idari para cızası uygulanmasına başkan tarafından karar verilir. Peki bunda herhangi bir sınır var mı? Yok. Yani başkan isterse gün içerisinde herhangi bir sosyal ağ sağlayıcısına bin tane ceza kesebilir mi? Kesebilir. Yok. Başkan, İletişim Başkanı. Onu kim denetliyor? Nereye bağlı? Cumhurbaşkanlığına bağlı. Sayın Cumhurbaşkanımız gerekli gördüğü takdire kendisini denetler. Sosyal ağ sağlayıcı kullanıcılığının haklarının korunmasına önelik olarak
kurum tarafından yapılacak kullanıcı haklarına ilişkin düzenlemelere uymakla hükümlüdür. Sosyal ağ sağlayıcı başlık etiketleri veya öne çıkarılan içerikler aracılığıyla ortam sağladığı başkasına ait yayın yoluyla işlenen suçtan, yayını sunuş bişiminden kullanıcının söz konusu yayına ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise sorumludur. İşte tamamıyla havada kalan, muallak olan bir madde daha.
Yani diyor ki Twitter, Instagram, Facebook ya da herhangi bir sosyal ağ sağlayıcısı üyesinin vermiş olduğu herhangi bir haberden, koymuş olduğu herhangi bir içerikten eğer bu söz konusu yayına ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise sorumludur diyor. Buna kim karar veriyor yine? Başkan karar veriyor. Belli bir çerçeve var mı, sınır var mı? Yok. Kurum sosyal ağ sağlayıcının bu kanla uyumuna ilişkin olarak sosyal ağ sağlayıcıdan kurumsal yapı, bilişim sistemleri, algoritmalar,
veri işleme mekanizmaları ve ticari tutumlar dahil her türlü açıklamayı talep edebilir. Sosyal ağ sağlayıcı kurum tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri en geç 3 ay içinde vermekte yükümlüdür. Kurum sosyal ağ sağlayıcının bütün tesislerinde yerinde inceleyebilir. Diyor ki, basın ilan kurumu, sosyal ağ sağlayıcı, Twitter, Instagram, Facebook ve benzerlerinin kurumsal yapı, bilişim sistemleri, algoritmalar, veri işleme mekanizmaları ve ticari tutumlar dahil her türlü açıklamayı talep edebilir. Sizce bu talep edildiğinde yurtdışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcı şirketler kendi bütün ticari sır niteliğinde olan belge ve bilgileri verir mi? Vermediği takdirde uygulanacak olan yaptırımlar yukarıda uzun uzun sayılmıştı zaten. Bu yaptırımlar uygulanırsa bu sosyal ağ sağlayıcıları Türkiye’de kalır mı? Hizmet vermeye devam eder mi?
Aslında herkesin takıldığı 29. maddedense 34. maddede gerçek bir sansür çabası olduğunu söyleyebilir miyiz? 29. maddeyle insanları oyalayıp 34. maddede inanılmaz yaptırımları tek bir kişinin yetkisine bırakmanın ne anlama geldiğini aslında uzun uzun tartışmak gerekiyordu. Para cezaları, reklam yasakları, bant genişliğinin daraltılmaları…
…ve bakın %90 bant genişliğinin daraltılması demek Oğuzhan’ın tabiriyle sosyal medya sitesine girdiğinizde kişilerin isminin soy isminin bile yaklaşık 1,5 dakikada falan görünmesi demektir. Devam ediyor 34. madde. Sosyal ağ sağlayıcı kamu güvenliğini ve kamu sağlığını etkileyen olağanüstü durumlara ilişkin kriz planı oluşturmakla ve kurumuna bildirmekte hükümlüdür.
Bu maddenin 6, 7, 13, 16, 18 ve 19. fıkralarındaki hükümlülüklerini yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcıya başkan tarafından bir önceki takvim yılındaki küresel cirosunun %3’üne kadar idari para cezası verilebilir. Artık bu işin geldiği son noktadır. Israrla söylüyorum 29. madde evet kötü bir madde, evet muallak bir madde, çok geniş yetkiler tanıyan bir madde ama 34. madde aslında incelenmesi gereken madde.
35. madde 5651 sayılı kanunla aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. Geçici madde 6’ya 1. Bu maddeyi ihtas eden kanunun yayımı tarihinden önce temsilci belirlemiş olan sosyal ağ sağlayıcının, ek 4. maddenin 1. fıkrasında bu maddeyi ihtas eden kanun ile yapılan değişiklikle getirilen hükümlüklerini, bu maddeyi ihtas eden kanunun yayımı tarihinden itibaren 6 ay içinde tamamlamaması durumunda bildirme ve idari para cezalarına ilişkin hükümler uygulanmadan ek 4. maddenin 2. fıkrası hükümleri uygulanır.
Bu sosyal ağ sağlayıcılarından herhangi birisi bu maddeden önce zaten bir temsilci atamışsa, bu kanunda aranılan şartlar yerine getirilmese dahi direkt idari para cezası uygulanmaz. Burada belirtilen ek 4. maddenin 2. fıkrası hükümleri uygulanır denmiş. Ona da bir önceki maddelerde zaten yer vermiştik. 36. madde 511-2008 tarihli ve 5809 sayılı elektronik haberleşme kanunun 3. maddesinin 1. fıkrasında aşağıdaki bentler eklenmiştir.
Şebekeler Üstü Hizmet, internet erişimine sahip abone ve kullanıcılara, işletmecilerden veya sağlanan internet hizmetinden bağımsız olarak, kamuya açık bir yazılım vasıtası ile sunulan, sesli, yazılı, görsel iletişim kapsamındaki kişiler arası elektronik haberleşme hizmetlerini, şebekeler üstü hizmet sağlayıcı, şebekeler üstü hizmet tanımı kapsamına giren hizmetleri sunan gerçek veya düzel kişi, 5809 sayılı kanunun 9. maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
Kurum, şebekeler üstü hizmet sunumuna ilişkin gerekli düzenlemeleri yapmaya, düzenlemelerde öngörülen hükümlülükleri yerine getirmeksizin veya yetkilendirilmeksizin sunulan şebekeler üstü hizmetlerin sunumunun engellenmesini teminen, işletmecilere hükümlülük getirilmesi dahil her türlü tedbiri almaya yetkilidir. Şebekeler Üstü Hizmet sağlayıcılar, faaliyetlerini Türkiye’de kurdukları anonim şirket ya da limitet şirket istatüsündeki tam yetkili temsilcileri vasıtası ile kurumca yapılacak yetkilendirme çerçevesinde yürütürler.
Şebekeler Üstü Hizmet sağlayıcılar, kurumun elektronik haberleşme sektörüne ilişkin görevleri kapsamında bu hizmete yönelik yapacağı düzenlemelere uymakla hükümlüdür. Kurum, yapacağı düzenlemelerde hizmetlerin kullanıcılarına ulusal numaralandırma planında yer alan numaralar ile haberleşme imkanı sunup sunmadığı, Türkiye’deki kullanıcı sayısı veya günlük erişim sayısı gibi kriterleri dikkate alır. Şebekeler Üstü Hizmet sağlayıcılar, Türkiye’deki aktif bireysel ve kurumsal kullanıcı sayısı, sesli arama sayısı,
süresi, görüntülü görüşme sayısı ve süresi, anlık mesaj sayısı ve kurumun belirleyebileceği diğer bilgileri, kurumca belirlenecek periodlarla kuruma bildirmekle hükümlüdür. Bakın bu 37. maddede belirtilen şebekeler üstü hizmet sağlayıcı ile kast edilen nedir? WhatsApp, Telegram ve benzeri mesajlaşma uygulamaları, Vasili İlan Kurumu talep ettiği halde WhatsApp, Telegram ve benzeri bütün haberleşme programları,
kullanıcı sayısı, görüntülenme, görüntülü konuşma sayısı, anlık mesajlar vs. ne varsa hepsini vermek, bildirmek zorundadır. Ne diyor? Kurumun belirleyebileceği diğer bilgileri, kurumca belirlenecek periodlarla. Peki bu kurum bunu niye istiyor? Bir gerekçe yok. Son maddelerden biri 38. 5809 sayılı kanunun 60. maddesine aşağıdaki fıkra olarak eklenmiştir. Bu kanunun 9. maddesine aykırı olarak düzenlemelerde öngörülen hükümlükleri yerine getirmeyen
veya yetkilendirilmeksizin hizmet sunan şebekeler üstü hizmet sağlayıcılara 1 milyon Türk lirasından 30 milyon Türk lirasına kadar idari para cezası verilebilir. 1 milyonla 30 milyon Türk lirası. Bakın aradaki makas dahi bu maddenin ne kadar geniş yetki içerdiğinin aslında ispatı. Bu maddenin 16. fıkrasında uygulanan, idari para cezasını süresinde ödemeyen ve kurumlarca yapılacak bildirimden itibaren, alta içerisinde kurum düzenlemelerinde öngörülen hükümlüklerinin yerine getirmeyen ve yetkilendirilmeksizin hizmet sunan şebekeler üstü hizmet sağlayıcısının internet trafiği band genişliğinin %95’ine kadar daraltılmasına veya ilgili uygulama veya internet sitesine erişimin engellenmesine kurum tarafından karar verilebilir. Erişim sağlayıcıları birliğine uygulanmak üzere gönderilen kararın gereği erişim sağlayıcılar tarafından yerine getirilir.
Ne bir savcılık talebi, ne bir mahkeme kararı hiçbir şeye gerek olmaksızın kurum istediği şebeke üstü hizmet sağlayıcı programa böyle bir para cezası kesip eğer bunu ödemezse internet trafiği band genişliğinin %95’ine kadarını da daraltabiliyor. 39. madde yürürlük tarihi, iki saatten bunu sonradan bir değişime uğradı. Nisan 2023’te bazı maddenin yürürlüğe girmesine karar verildi.
40. madde, bu madde hakkında yorum yapmayacağım. Madde 40, bu kanun hükümlerini Cumhurbaşkanı yürütür. Sansür yasası olarak adlandırılan ama aslında bir ek paketmiş gibi birçok kanunda değişiklik sunan basın kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun bütün maddeleri bu şekilde. Bildiğimiz kadarıyla, hukukumuzun öngördüğü kadarıyla yorumlamaya çalıştım. Umarım faydalı olur. Teşekkür ediyorum.
Aman aman ayuretim. Valla programdan sonra yordum. Çok teşekkür ediyorum. Ben teşekkür ediyorum. Evin de rahatsız ettik seni ekibimle. Umarım bilgilendirici, anlatıcı, öğretici bir açıklama, bir video, bir kısım olmuştur.
Çok teşekkürler. Hadi yemek memek yiyelim. Çok acayip.
İlk Yorumu Siz Yapın