MEVZULAR (Yerel S.Ö.) – Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı MEHMET ÖZHASEKİ
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=LRZPe7YAWAw.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özas’a ki konuğumuz. Bu kadar çok röportaj veriyorsunuz. Hep aynı sorular denk geliyor mu ya da soruların şekil değiştirmiş halleri bir şekilde size aynı cevapları vermeye zorluyor mu? Genellikle şöyle oluyor. Günlük siyasette flash olan haber neyse önce onu soruyorlar. Ya o günlerin bir polemik konusu varsa onu da soruyorlar. Aslında o polemik konuların falan siyasette bir değeri yok. Çabuk eskiyor, bir iki saat sonra geçiyor. Kalıcı olan tabii orada yapılacak işler, daha ciddi konular, yatırımlar. Bu konularda arkasından soruluyor. Neyse tüm röportaj yapan gazeteci arkadaşların ortak bir çizgisi gibi geliyor bana. Biz gazeteci olmadığımız için size direkt olarak konuyu soralım o zaman. Sizin bir açıklamanız var, çok dikkatimi çek. Demişsiniz ki insanları hediyelerle kandırmayın. Bu halka dalgavukluk etmektir demişsiniz. Ama Sayın Cumhurbaşkanımız insanlara çay verdi. Şunu verdi, bunu verdi. Peki siz böyle bir fikirdeyken aynı fikri, aynı şekilde Cumhurbaşkanımız için düşündünüz mü? Hayır şöyle, iki şey birbirinden farklı. Şimdi ben bir taraftan rakiplere sıkıştırıyorum. Zannedersem 4 tane daha rakibim çıktı. Biz Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı üçüncünemdir kaybetmiş kaybetmiş gelmiş. Hatta garip bir şey var. MHP’den olmuş. Sonra MHP’ye kızmış demiş ki siz Cumhuriyet Halk Partilileştiniz. Dinden de uzaklaştınız demiş. İstifa etmiş. Cumhuriyet Halk Partisi’nden aday oluyor. Bu arkadaşımız bir köye gitmiş orada süt dağıtacağım sabahları demiş. O zaman dedim ki Ankara kocaman bir şehir. Burada ne yapacağını söyle. Bırak şu çay çorba dağıtacağım demeyi. Sözüm o. Proje konuşalım istediğim için böyle söylüyorum. Yoksa ikramda bulunur insanlar. Ne olacak? Hediyede dağıtırsınız eşantiyonu dağıtırsınız kahvede verirsiniz ama belediye projesi olarak bunları söylerseniz komik düşer. Adama gülerler. Nur hanım demiş ki herkesin de bildiği gibi Ankara’da bulunan Löseve ait 400 yataklı hastaneye sadece 75 yatak izni var. Seçilirseniz Löseve’ye destek verip tam kapasite çalışmasını sağlayacak mısınız? Bu tür sosyal amaçlı gelen herkese kapı açık olur. Belediye başkanının tek taktiği budur. Tüm hayırlı işler geldiğinde açık olur şerlere kapalı olur. Belki Sağlık Bakanlığı’yla da ilgili olabilir. Onu takip etmek lazım. Anladım. Ama bunun sözünü de biz sizden almış olalım. Çünkü bunun cevabını beklen çok fazla insan var. Siz şimdi bir açıklamanızda dediniz ki birçok belediye başkan adayı var. Bu adaylar polemiklerden bahsediyorlar ama kimse projelerinden bahsetmiyor. Sizin projeleriniz nelerdir Ankara için? Projeleri söylemek kolay. Nasıl yapacağınızı da anlatıyor musunuz ustam? Şimdi benim ilk söylediğim söz suydu. 1400’e yakın tüm Türkiye’de belediye başkanı var. Kimisi Bel’de, kimisi ilçe, kimisi il veya büyükşehir. O 1400 belediye başkanı arkadaşların neredeyse tamamı 5 sene için neler yapacaklarını önce söylerler. Sonra bir kitapçık haline getirirler. Altına imza atarlar ve vatandaşa dağıtırlar. Ankara’da en üzücü taraf 4-5 tane daha aday var benden başka. Hayırlı olsun arkadaşlar. Hiçbirisi daha projelerini ortaya koyup da bir kitap yazıp altına imza atıp 5 sene boyunca ben bunu Ankara’lara vaat ediyorum demedi. Bunu 1 aydır neredeyse dillendiriyorum. O zaman şimdi düşünmeye başladılar. Ne desek acaba falan diye. Garip garip şeyler söylemeye başladılar. Rakiplerimizden birisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı. İki dönem aday olmuş, üçüncü aday. Şimdi ben 11 başlıkta tam 111 tane proje yazdım. Bunlar ana başlıklar. İlçelerimizde de bütün arkadaşlarımızı yazdılar. Geçenlerde topladım. 25 ilçeyle benim yapacağım projeler ne diyse 5000’e yaklaşıyor. Bu bizim vatandaşa taahhüdümüz. Vatandaş 5 sene sonra bize çıkıp da bunlar niye yapmadın deme hakkı var. Yazdık oraya imza attık. Fakat karşı tarafta bir tane proje duymayınca ben garibime gitti ve her yerde eleştirdim. Sonra dedim ki ya gazeteci arkadaşlar bir sorsanıza bizim rakibin hiç projesi yok muymuş. Televizyonda gördüğüm manzarayı söyleyeyim. Önce şaşırdı. Sonra olmaz olur mu dedi ya. Su parası dedi. Nasıl yani dediler? Su parasını ucuzlatacağım dedim ya dedi. En büyük proje bu. Tecrübeyi öne çıkarmak lazım. Ankara büyük bir şehir. Başkentimiz bizim. Burası acemilik kaldırmaz. Ben Ankara’nın üstü kapalı. Tülle örtülmüş kapalı bir hazine olduğunu inanıyorum. Yazdığım 11 ana başlıktaki projelerin her birisiyle de Ankara’yı geleceğe taşıyacak projeler olduğuna inandığım için yazdım bunları. O yüzden de herkes yazsın projeleri konuşalım istiyorum. Rakip su parası deyince bu bir tarifedir. Ekmek parası gibi otobüs fiyatı gibi. Meclise getirirsiniz. Meclis çoğunluğu elini kaldırdı indirir bitti. Şimdi su fiyatlarını yeni başkanımız düşürdü. O zaman bizim rakibin de tüm projeler bitti. Böyle bir şey var. Ankara’da benim en çok hayflandığım konu 80 vilayette yaşayan insanların göz ucuyla baktığı, takip ettiği herkesin ortak kenti Ankara’da proje konuşamamak. Bundan dolayı da üzgünüm. Peki ne kadar evveline dayanıyor hazırlığınız Ankara’yla ilgili? Çünkü çok insanın aklında da şu soru var. Siz Ankara’lı değilsiniz. Görevle Ankara’ya seçime giriyorsunuz. Ankara’yı bilip bilmeme önemli. Üç dönemdir Ankara’da milletvekilim. 2000’li yıllardan itibaren de çocuklarım Ankara’da okudu için üç çocuğum da Ankara’da bitirdi üniversiteyi. Ve ben Ankara’ya ilk 17 yaşında geldim.
Ankara’nın 1 bölü 100 binlik dediğimiz ana planlar yoktu. Bakanlığım döneminde Ankara’nın ana planlarını ben yaptırdım. Hafta fafta çalıştım. Ben soruyorum. Ankara nereye doğru gelişecek? Takiplerimden bir tane bilen var mı? Yok. Deprem bölgeler nereler? Sels zemirler nereler? Korunacak alanlar nereler? Orman alanlar nereler? Takiplerimden bir tane bilen var mı? Hayır yok. Emin olun bilen yok. Benden başka bilen yok. O yüzden bana getirilen tek eleştiri Ankara değil. E ne yapalım? Önemli olan bir yerde doğmak değil de oraya ne değer katacağınız. Ben işi biliyorum. Şimdi Ankara’da eksik olan ne varsa inşallah hakkıyla birebir yaptıracağım ben bunları.
Sayın Cumhurbaşkanı da vekal sorunu anlattıktan sonra bir çok tartışma çıktı. Yani belediye seçiminin ne ilgisi olabilir vekal ile falan bir şey. Şöyle mesela bu FETÖ’lerin örgütlenme modeli içerisinde matruşka gibi Çin’den bir şeyler çıkıyor. Baylokçular, ankesörlü telefon, mahrem imamlar, kaybubet evleri. Bu yapılar içerisinde iç içe çıkan yurt dışıyla bağlantılı hükümeti ele geçirme. İstediği gibi hükümet etme gibi bir arzu taşıyınca bir dakika deniyor ne oluyor burada ne var? Bunları unutamayız ki biz.
Hala bir faaliyet var. Hala ele geçirme faaliyeti devam ediyor. Devlet düşmanları varsa, millet düşmanları varsa, bölücüler varsa. İşte bunları takip edip bu tehlikeyi de işaret edeceğiz. Birazcık geç farkına varıldı yani. Hacettepe Üniversitesi’ne kayıt yaptırdım. Sele 75, Şerkez Anfi’nin duvarında rastladığım slogan bölücü slogan. Şimdi o tarihte bile bölücülük ön planda. Ya iyi de bu memlekette Kürt de yaşıyor, Türk de yaşıyor, Laz da yaşıyor, Çerkez de yaşıyor, Boşnak da yaşıyor. Geçtiğimiz günlerde eş başkanları Kürtistan’a özgürlük gibi bir şey söylüyor. Bu nasıl bir şeydir ya? İşte bunları işaret ediyoruz. Bir tehlike bu. Bu FETÖ’ce örgüt 50 senedir var. Birçok insan bugün fark ediyor olabilir. Biz dün fark ettik mesela. Onu işaret ederek tabii ki dün var. Tabii dün bize zarar verdi. Birçok insan da bugünlerde FETÖ şöyledir böyledir demeye başladı nihayet. Çünkü zarar onlara da dokunmaya başladı. Herkese de. Bugün bana dokunmuyor dememek ve üzerini örtmemek lazım. O yüzden giden meseleler de öne çıkıp konuşuluyor. Sizin de dediğiniz gibi HDP eş başkanı diyor ki heykelin yaptıracağız. Biz oraya hizmet ediyoruz diyor. Açık açık konuşuyorlar. Peki sizce buradaki cesaret zamanında Türkiye’de gerçekleşen o açılım sürecinden dolayı olmuş olabilir mi? Şöyle Türkiye’de özgürlükleri geliştirmeyi istiyoruz. Kolay değil zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyada içerisinde bir taraftan özgürlükleri yakalamak istiyoruz. Bir taraftan tehditlerimizle mücadele ediyoruz. Devlet aklıyla yaklaşık 50 yıl boyunca PKK ile mücadele ediyoruz. Kimler etti? Bütün hükumette. Sağ, sol, koalisyon hükümetleri. Ama orada devlet bana göre 50 yıl boyunca her yolu denedi. Her fırsatı verdi ve en sonunda gelinen noktada anlaşıldı ki bunlar kendi başlarına karar verebilecek özgür bir örgüt değil. Yurt dışından bağlantılı. Böyle olunca yapacak tek şey kaldı. Yok etme. Başka çaresi kalmadı bu işin. Buralara hizmet edince gördüm ki ben bu teröristlerin yok olması lazım. Hakikaten gitmesi lazım. O milletin başına bela. Kürt kardeşlerimizin başına bela o terör örgütü. Açılım sürecinde rahatsız olduğunuz noktalar oldu mu? Ama bunu da yapmasaydık. Bunu da itiraf etmek lazım. Bunları tabi saklamamak lazım. Siyasetçi gibi üst örtülü konuşmamak lazım. Dağdan inerken gösterdikleri o tavır benim hiç hoşuma gitmedi. Çok can sıkıcıydı.
O ha burada yaşanan olaylar var. E tabi çok can sıkıcıydı. Kolay mı şimdi? Gencecik 19-20 yaşındaki yavruların insanları askere gönderiyorlar. Bir ay sonra bir haber geliyor. Bir patlam olmuş diye. Haince pusular kuruluyor. Yolların altına tuzaklar kuruluyor. Çocuk giderken orada şehit oluyor. Tabi bunlar Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılacak hamleler değil. Bunlar yurt dışına bağlı oldu. Emir aldı. Çok netleşti o zaman. Yapacak başka bir şey kalmadı diye düşünüyorum ben. Açılım süresinde siz gerille diye bahsettiniz mi TKK’larla? Şöyle o açılım sürecinde olanı biteni değerlendirdiğim bir toplantı var. Bir soru sorulmuştu.
Şöyle söylüyorlar diyerek başladım. Sonunda böyle deniyor ama diyerek devam eden bölüm var. Ama diyerek devam eden uzunca kendi fikirlerim var. Şimdi başını kesiyorlar. Sonunu kesiyorlar. Ekleme yapıyorlar. Montajı sürüyorlar. Böyle bir çirkinlik olabilir mi? Bu FETÖ taktiği. İşte bu bantları bizim rakip tarafı yapıyor. Bunlar hiç yakışık almaz. Ben onlara diyorum ki Mindere gelin projenizi söyleyin. Ankara’ya ne yapacaksınız? Burası başkent. Onlar diyor ki ne bantlar çıkacak daha? Ne kadar çirkin bir şey. Mihraç diye bir arkadaşımız demiş ki tek istediğim kendi adamları yerine hak edenleri işe almaları ve torpilleri kaldırmaları demişler. Yıllardır da belediyede şöyle bir şey var. Biri belediye başkanı olduğu zaman full akraba doldurur içeriye. Adam yiyor ama yapıyor ya derler. Belediyedeki torpilleri… Bu ikisi de benim için söylemedi. Binlerce insan çalıştığı belediyede kimse gidip de beş tane hasekine akraba hastayı insan çıkaramaz. Net bir iddialı söylüyorum. Adam yiyor ama yapıyor. Yerine Allah belasını versin. Bet dua ediyorum ben. Başladığımda kasa tam takırdı. Bıraktığımda kasa dolu. Borç yok. Peki şimdi Ankara’daki kasa dolu mu? Aldığımız duyuma göre Ankara’da kasa boş.
Doğdu gibi gözükmüyor evet ama ben alışkınım. Boş kasalarla karşılaşırım ama giderken doldurup giderim. Ankara’da çok fazla bilim yuvası var mesela. Hacettepe, Otü var. Geleceğimiz olan gençler var. Cumhuriyet’in geleceği gençler var. Onların için planlarınızı kısaca alabilir miyim? Onlarca proje var ama üç tanesini söyleyeceğim. Bir, uyanık kütüphane. 24 saat açık. Her an uyanık kütüphane. İki, arkadaşlarımız iyi formülettiler. Üç Ç projesi var. Çay, çorba, çamaşır. Sabah okula giriyor. Girişte kendisi isterse bir kupa içerisinde çorbasını içip girebilir.
Ben bunu Ejyesi Üniversitesi’nin kapısında yaptım. Kupayla çorbasını alıyor genç. İsterse ekmek de alıyor. Öğleye kadar gider diyor. Bir de çamaşır. Çamaşırhane kuracağız. İki tane makine koyacağım. Başta üç beş hanımefendi koyacağım. Sabah genç geldiğinde poşette oraya çamaşırını getirecek. Bırakacak. Akşam giderken tertemiz alacak. Bir başka gençler için proje de boş vakitlerinde ne yapacak? Boş vakitlerinde eğer siz meşru bir eğlence, bir kültür, bir sanat projesi veya bir spor alınan gençleri yönlendirebilirseniz emin olun her türlü kötülükten korursunuz. Ama bundan hiçbirisi yoksa boş duran farklı kanallara doğru gitmeye başlar. Ama spor yapıyorsa kesinlikle o kötülüklere inanmaz çocuk. Gitmez. Saracoglu Mahallesi’ni bilirsiniz siz Ankara’sı’na madem. Orada tarihi çok güzel evler var. Oradaki ağaçlar bile tescilli. O binaların hepsini restore edip içerisinde her birini bir geleneksel veyahut da modern sanatın merkezi haline getireceğim. Gençliğin buluşma yeri artık bundan sonra Saracoglu Mahallesi olacak. Gazetelerde okuyorum veyahut da televizyonlara haber oluyor. Gençler müzik yaparken parkta zabıta götürüyormuş. Öyle garip geliyor ki bana. Amatör grup gelmiş parkta, neşeli bir havada. Bir şeyler yapıyor.
Müzik yapıyor çocuklar. E herkes de dinlesin. Ne zarar var bunun? Niye zabıta mâni olur hâlâ anlamış değilim ben. Hakikaten yaşayan parklar hâline gelir. Yoksa ölüp parklar olur orası. Ömer Balcılar arkadaşımız demiş ki neden sizi seçelim? İktidarın adayı olduğunuz için mi yoksa kendi adınıza yeni projeleriniz var mı? AK Parti seçmeni’ne mi güveniyorsunuz yoksa kendinize mi? Yani ben dersime çalıştım. En büyük özelliğin bu ama AK Parti’nin de kendine has. Müthiş bir seçmen kitlesi var. Atilla Kaan Akman arkadaşımız olmuş demiş ki Ankara yaklaşık 24 yıldan beri sağ partilerde ve 16 yıldır AK Parti imayesinde.
Bu süreçte insanların şikayet ettiği bir Ankara göze çarpıyor. Melih Bey’den sonra ihalelere girecek şirket bile bulunamadığı söyleniyor. Bu konu hakkında düşünceleriniz nelerdir demiş. Niye bulunamaz? Her şey var. Her başkan kendi dönemine ait önündeki en önemli problemleri çözmeye çalıştır. Melih Bey de kendi dönemine ait işler yapmıştır. Eline sağlık teşekkür etmek lazım. Ondan önce Karayalçın olsun, diğer başkanlarımız olsun kendi dönemine ait işler yapmışlardır. Ellerine sağlık demek lazım. Şimdi siz teşekkür ediyorsunuz. Bu konu kendi sıkıntı varsa gidip müracaat etmek lazım. Ve enkaz zevraldım demeyeceksiniz yani. Yoksa gidip Cenab-ı Allah’ın adaletine bırakmak lazım.
Sosyal projeler var mı? Yoksa yine klasik yol köprüye devam mı demiş? Girişim tapçayın girişi bile şöyle. Ben size inşaat veyahut da yapı temelli bir şey vaat etmiyorum. Ben Ankara’yı kültürde, sanatta, sporda, sosyal projelerde, uçuracak projelerden bahsediyorum. İlk projem benim kültür sanat projesi, kültür yolu projesi Ankara için. Bakın Ankara tarihte 8 kere başkentlik yapmış. Çok değişik medeniyetlerden eserler var. Benim hazırladığım kültür yolu projesi uzun olanı 11 km. Ankara kalesinden başlıyor. Hacı bayramdan. Dış kapı, Ulus, Söğüye, Kızılay, Atakuli’ye çıkıyor. Tam 411 tane tesciller eser var. Cumhuriyet döneminin en güzel kamu binaları Ankara’da. Atatürk zamanında çizilmiş projeler, yapılmış şaha eserler. Anadolu’nun hiçbir yerinde yok. 72 tane Ankara’da müze var. Bu değerlere ortaya çıkaracak projeler hazırladım. Hadi yerlerinin yapılmayacağı anlamına gelmiyor. Metro sistemlerinde Kızılay’dan, havalanına kesintisiz bir ulaşım aksının bağlanması lazım. 10 tane belki metro projemiz var. Diyorsunuz ki Ankara’nın bu kadar kültürün irası var. Cumhuriyetimizin başkenti. Mesela zamanında Ankara’da tiyatrolar çok meşhurdur. Tiyatro izleyicisi de çok iyidir. Son dönemde tiyatrolar eskisi kadar gündemde değil Ankara’da. Bunlarla ilgili ne düşünüyorsunuz? Bu kadar turizm için donesi varken Ankara’nın robotu, dinozora gerek vardı belki de. Dinozorun kuyruğunu kopartmışlar yani daha takmamışlar. O yarım kalmış. Neler söyleyeceksiniz? Dünyada çok büyük kentte bu tür eğlence merkezleri var. Ankara’da aslında tartışma. Ankara Parkları’nın doğru olup olmadığından ziyade yeri, orası doğru mu, burada mı olmalıydı. Burası tam merkezde acaba trafikte bir sıkıntı oluşturur mu gibi konuşuluyor. Bunlar yapılacak, yapılmaz gerekiyor. Anladım. Ankara’ya deniz ne zaman gelecek demişler? Çılgın proje boz da gerek. Mogan dip çamurundan dolayı artık bataklık haline geliyordu. Bakanlığım döneminde ben incelettim bunu. Hayatiyet son bulmuş. Balık yaşamıyor artık, ölüyor. Herhalde Mogan Gölü bu haliyle bırakılsa 8-10 sene sonra balçık haline gelir, bataklık haline gelir. 20 sene sonra da çocuklar şöyle derler. Burada eskiden bir göl varmış, bu göl kaybolmuş diyecek haldeydi. Büyük bir ihale yaptım. 100 milyon’a yakın para ayırdık orada. Şimdi dipteki tüm çamurları sıyrıyor. Gemiler 3-5 kilometre öteye basıyorlar. Orada suzlaştırıyoruz onu. Gübre olarak dışarıya kullanılıyor ama dibini tamamıyla temizliyoruz. Mogan ve Eymür’ün devamında da zaten Çubukçay tarafında da ortaya koyacağımız projelerle o denizler gelmiş olacak. Sayın Cumhurbaşkanı’nın isteğiyle siz Ankara’da Büyükşehir Belediyesi’nin başkanıdayı oldunuz. Peki icraatleri ve kararlarınızı alırken yalnızca kendi görüşünüzü mü ya da belediye meclisinin üyelerinin kararlarını da mı dikkate alacaksınız? Yoksa Sayın Cumhurbaşkanı ne diyorsa o mudur? Benim gibi insanlar veya belli bir yaştaki insanlar bu işe ben talibim diye koşup talepkar olmazlar. Bunu sen yaparsın denedikleri zaman da bu bir görevdir. Kırmayız. Ben ve Binali Bey oy birliğiyle çıktık. Bunu başka türlü bir yerlere çekmenin manası yok. Bu anlamda hali sistemler çok pahalı sistemler. Özellikle metro. Tabii Cumhurbaşkanımızı istihbar edeceksin. Doğru projeleri hükümetin başına götürmezseniz kime götüreceksin? Onunla bir göre onu severek yapıyorsunuz. Bu fırsat çektiği için de Allah’a şükür ediyorum. Büyükşehir Belediyelerinde özellikle AK Parti’den bir belediye başkanı, CHP’den bir belediye başkanı Beşiktaş’ta. O iş makinesi koyuyor, parkı kapatıyor. Diğeri diyor ki ben iki iş makinesi koyayım, ben büyükşehir’iyim falan filan. Biz geçecek yol bulamıyorduk zamanındaki tartışmalardan. Bunun artık değişmesiz mesela bütün belediyelere eşit davranacak mısınız? Sizin partinizden olmasa dahi. Benim belediye başkanlığımda hiç kimseyle kavgam olmaz. Muhalif partililer dahil. Geçmişte 21 yıllık belediye başkanlığım var. Hiç kimse kavgayı gazetelerde başlık olarak görmemiştir. Hem de idare ettiğim şehirde Cumhuriyet Halk Partililer vardı, Milliyetçi Hareket Partililer vardı. İlçelere gidiyordum, o ilçelere neler yapıyorsam muhalif olduğum emin olun ilçelerde de aynısını yaptırmış birisiyim. Belediye başkanının tek kavgası olur. Bütçe dediğimiz milletin emaneti var ya, burada göz olanlarda kavga edersin. Onun dışında hiç kimseyle kavganız olmaz. Bize oy veren cennete gider lafı hakkında ne düşünüyorsunuz? İşte bizim adaya oy verirsen cennete gidersin. Yok öyle bir şey. İnsanlar tercihlerinde vicdani olarak zaten kapalı bir yere gittiklerinde ellerini vicdanına koyarlar ve ona göre oy kullanırlar. Krallar çok kralcı vardır. Etrafınızda sizi desteklediğini zanneden fanatik olan kişiler öyle cümleler kuruyorlar ki… O hatta şans sözler. O bizi bağlamaz. Ben de ne söylediğim önemli. Son olarak Ankara’daki gençlere, Ankara’lılığa ne söylemek istersiniz? Neden sizi seçsinler? Sevgili gençler, Cenab-ı Allah benim kaderimi belediyecilikten yazmış. 21 yıl belediye başkanlığım var. 2 yıldan fazla bakanlığım var ama belediyelerden sorumluyum yine. Ve şu andaki görevimde yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısıyım. Şehirlerin nereden başlayıp nereye doğru gittiğini biliyorum ve şu sözde çok inanıyorum. Bir şehrin geleceği o şehirdeki yerel yöneticinin ufuklarıyla doğru rantılıdır.
Eğer yönetici ufuklu bir insansa, o şehrin nereye götüreceğini biliyorsa, bu projeleri hazırlamışsa ve risk alıp bunları yapıyorsa… O şehirde yaşayan herkes mutlu olur ve şehirde geleceği aydınlık bir şekilde taşınmış olur. Değilse Allah korusun kimse o şehirde yaşamaktan mutlu olmaz, aradığını bulamaz, kültürü bulamaz, sanatı bulamaz, sporu bulamaz, sağlığı bulamaz ve trafikten sıkıntı duyar. Sonra da o şehirden kaçmak için can atar. İnşallah ben söylediğim projelerin hepsini gerçekleştiririm ve Ankara’da yaşayan herkes yaşadığı kentten keyif alır.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Öztas’a ki konuğumuzdu. Sağ olun.
İlk Yorumu Siz Yapın