MEVZULAR (Yerel S.Ö.) – İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı EKREM İMAMOĞLU
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=7fsqhPuL7fQ.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu konuğumuz. Türkiye’nin normalleşmesi lazım. Normalleşmesi için de bu tarz ortamların olması lazım. Ama düşünsene işte bir aday diyor ki o izin verirse çıkarım, bu izin verirse çıkarım. Ya bunlar neyse gönderdik biraz ama olsun. Olsun olsun yani sonuçta oradan da size bayağı bir gönderme var. İzleyeceksiniz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayısınız. Gelen eleştirileri ya da bazı suçlamaları parti olarak mı üzerinize alıyorsunuz? Yoksa ben hayır, bir adayım, o partinin adayım ama o parti hakkında ben konuşmam mı diyorsunuz? Partimin bir eksiği olabilir mi? Olabilir yani tarihinde bir sürü hatalar olur, eksikler olur. Bir eksiği, bir hatayı milletin gözü önünde savunacak halim yok ki bunu. Genel Başkanımız da bazen diyor ki evet şurada hata yaptık, şurada eksik yaptık. Dolayısıyla ben de aynı şeyi derim. Ama partinin üzerinden yalan uydurma bir takım haberlerle ki çok var artık. İşi gücünü sadece nasıl karalarız? Bunların üzerinden bir eleştir varsa da cevabını veririm. Partililiğimden taviz vermem yani. Ama sahaya partizanlığını da dökmeyen bir genel yöneticiyim.
Sadece partilisini koruyan, sadece bana oy veren ya ya ya şa şa şa, partiye oy vermeyen tukaka. Böyle bir ruh halim de yok. %51 seçilmeme yetiyor. %49’dan bana ne diyecek bir kişi asla değilim. Diyorsunuz ki yani Ümraniye’yi başka bir partinin belediyesi kazanmış olabilir ama ben onlara da eşit yaklaşacağım diyorsunuz. Bravo. Mesela siz Binali Yıldırım’a demişsiniz ki meclisteki görevini bırak madem aday oluyorsun öyle aday ol demişsiniz. Ama siz şu anda mesela aktif olarak belediye başkanısınız meclis yüzünden. Şöyle bir kere meclis başkanlığıyla ilgili yasada bir şey var. Madde var. Madde var.
Dolayısıyla hani olması gereken bu. Zaten biliyorsunuz buna önce gerek yok denildi. Sonra düşünürüz denildi. Sonra hele bir resmi takvim gelsin o zaman istifa ederiz denildi. Ne oldu? Günün sonunda istifa edilmiş oldu. Ben ama bunun üzerinde de çok da durmadım onu da söyleyeyim yani. Katagorilerin farklı görüyorsunuz yani. Benim görevim bunu gerektiriyor. Meclis Başkanlığı’nda tarif bu konuda net. Şuradaysınız ve orada da duracaksınız burada da yani olacak bir şey değil. Ama yani çok da umrumda değil yani. Sizin için şunu söylüyorlar.
Beylikdüzü’nde şu kadar proje yapacağını söyledi ama yapmadı diyorlar. Reddediyor musunuz yoksa? Yok yok tamamen uydurma. Elbette her açıkladığımız projeyi yaptık demiyorum. Ama bu anlamda en başarılı belediyelerden birisi olduk. Orada sayılar vermişler ben de gördüm. O dönemde şöyle bir tahtta bulunduk dedik yani. Beylikdüzü metrosu gelecek. Neye güvenerek söyledik? O dönemdeki Büyükşehir Belediye Başkanı adayımız seçilecek. Onunla beraber onun taht ettiği proje olarak da gelecek. Yani bu ben biliyorum ki metroyu Büyükşehir Belediye Başkanı yapacak.
Ama o tahtta o dönemin AK Parti Belediye Başkanı da bulundu. Ama yapmadı yani. Onu bile benim projem kabul ediyorlar falan. Ama %60’ın üzerinde vaat ettiğimiz projeler de başarılı oldu. Detayına girmeyeyim. Vaat ettiklerimizi yapıp yapmadığımızın en güzel testi önümüzdeki sandık. Sürekli bir HDP durumu söz konusu. Gizli İttifak Var deniyor. FETÖ tarafından desteklendiği söyleniyor. Bazı ses kayıtları çıkıyor ortaya. Sela veriliyor, ona küfür ediyor birisi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Yani FETÖ, Cumhuriyet Halk Partisi’ni destekliyor mu? Ya da HDP’ye neden bu kadar yakınlar? Yoksa şey mi oluyor? Köprüyü geçene kadar HDP’nin oylarını da kazanalım. Köprü geçtikten sonra zaten biz gerekli cevabı onlara veririz mi deniyor Cumhuriyet Halk Partisi? Ya hiçbir alakası yok. İnanın. Üzülüyorum, şöyle üzülüyorum. Yani FETÖ denen örgüte yaşamı boyunca taviz vermemiş, inanmamış, reddetmiş, eleştirmiş insanlar FETÖ’cü oldu. Bir kesim insanda ben aldandım demekle kurtuluyor mesela. Komik gülüyorum sadece. HDP’nin bir şekilde desteklemesi. Ama bakın bu işin HDP, PKK, biri terör örgütü.
Bir diğeri de bu ülkenin bir siyasi partisi. Tamam mesela açıklamaları var o terör örgütünün. Bakın o zaman bu ülkede herkese şüpheyle bakalım. İnsanları böyle yapdalayalım. O zaman bu ülkede İçişleri Bakanlığı yok, Yargı yok, bu ülkede Adalet yok, Adliye yok, Savcı yok. Öyle mi bakalım olaya? Aslında tam olarak öyle bakmıyor. Cumhuriyet Halk Partisi genelde öyle bakmaz mı? Hayır şöyle bakıyoruz. Tamam eksiklik görüyoruz ama biz her şeye rağmen bu ülkenin anayasasına güveniyoruz. Yapısına güveniyoruz yani. Dolayısıyla bir, HDP ile hiçbir ittifakımız yok.
Bu ülkede yaşayan, bu şehirde yaşayan, HDP’ye oy veren ne kadar yurttaşım, vatandaşım, Kürt hemşerim hepsinden oy istiyorum. Ve o insanların en iyi hizmet alacağı kişinin ben olduğumu düşünüyorum. Bu kadar net. İX Parti oy vermiş bir kişinin, HDP oy vermiş bir kişinin benim için hiçbir farkı yok. Bu kadar net. O da benim vatandaşım, o da benim vatandaşım. Birini yok sayacağım, onun kalbini kıracağım, seni kazanacağım. O olmaz. Adil olmak, adalet, eşit davranmak, bir çocuk senden olumsuz etkilendiği zaman görevini yapamadın sen. Ben her zaman gülerim mesela şehrime, benim için moralim bozuk olmaz. Olmaz olur mu? Ama yok, ben o şehire moral vermeliyim. Bu bir sorumluluk hissidir. Bana hakaret etmiş mesela, X kişi randevüstedir, randevu verelim, verin derim ben. Görev. Siz diyorsunuz ki mesela Beyoğlu Cumhurbaşkanımızın mekândır, o yüzden oraya. Daha çok üzmedecek. Daha çok ilgileneceğim. Demeniz aslında laf mı gönderiyorsunuz yoksa ciddi tavrınız mı? Yok, iddiamı koyuyorum. Diyorum ki beş yıl sonra o kadar mutlu olacak ki oy verecek bana diyorum. Hatta diyorum ki belki o vermeyecek, çocukları verecek diyorum. Anlatın, bu bir gönderme değil yani o zaman. Değil.
Benimle alakası yok, sen Cumhurbaşkanım. Kılıçdaroğlu ile aranız nasıl? Çok iyi. Kılıçdaroğlu’na gelen bir eleştiri var diyorlar ki, kendine sanırım rakip gör diyor herkesi öne sürüyor. Belediye Başkanlığı adaylarında, işte Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aynısını söylediler. Sizin böyle bir düşünceniz oldu mu? Bir gün parti yönetimine oynarım gibi bir durumunuz oldu mu? Siyasette hiç böyle bir kariyer hayalleri kurmadım. Hadi bu olmadı şu olmalıyım falan yani böyle bir tarzım yok. Beni aday yapan kimseye demedim yani. Partimin kurulları, İR Başkanlığı, Genel Merkez, Genel Başkanımız gelip bize bunu önermesi. Dolayısıyla ben şimdi belediye başkanı iken benim ne işi var genel başkanlıkla ilgili bir hayal kurmaya falan ve buradan da yakıştırma yapılıp, böyle bir şey yok. Genel Başkanımız bence Türkiye tarihinde çok önemli bir iş yaptı. İstanbul’da belediye tecrübesi olan bir insanı Büyükşehir adayı gösterdi. İstanbul’da betonlaşma değil de yeşil alan için çabalayacak mısınız demiş Emir Savaş arkadaşınız. Yeşil alan konusuna öncelik veren bir belediye başkanıyım.
Mesela İstanbul’un Beylikdüzü ilçesinde yaptığımız atılımla 5,5-6 metre olan Kişibaşı Yeşil Alanı 9,5 metrenin üstüne çıkarttık. Düşünün örnek vereyim size hemen karşımız Esenyurt, Kişibaşı Yeşil Alanı 0,4 metre. Biz sadece 5 yılda 3,5 metrenin üzerinde artı yeşil alan kattık kendi belediyemizde. Dolayısıyla böyle yoğun bir kent, betonlaşan bir kentte en öncelikli mesele ilk açıkladığımız projelerden birisi yeni yaşam vadileri yapıyoruz.
İstanbul’da en büyük kent içi parkı yapıyor, ilçe kabiliyetiyle, ilçe bütçesiyle yaşam vadisi Beylikdüzü’nde aynı kavramla aynı yöntemle 15 yaşam vadisini daha katacağımızı müjdeledik İstanbul’a. Toplamda 30 milyonluk bir yeşil alanı bu kentte müjdeledik. 30 milyon metre ne demek biliyor musunuz? Şu an var olan yeşil alan kadar yeşil alan katmak demek aslında. Peki bu vadiler yok muydu siz mi buldunuz? Ya var metruk duruyor, öyle bir bakış açısı yok, öyle bir niyet yok, öyle bir kabiliyet yok.
Öncelikle gözümüzü boyadılar, öncelik başka şeyler anlattılar. Gökyüzünden oynayacak, şuradan şu köprü geçecek falan. Ya yok insanlar ne istiyor biliyor musun? Mutlu olmak istiyor. Bakın yeşil alan, sosyal yaşam kalitesi, kültür, sanat bütün bu işler neyi azaltır? Kavgayı azaltır, gürültüyü azaltır, patırtıyı azaltır, hastalığı azaltır, suç işleme oranını azaltır. Bu kadar hastane niye yapıyor zannediyorsunuz İstanbul veya bütün kentlerde? Hastaneye hatırımlar yapılmasın demiyorum da hasta ediyor kentler bizi. Ne yanlış yapmışlarsa onları yapmayacağız. Doğru yapmış olan şeyleri de var mıdır? Vardır. Onları arttıracağız ama hiç yapmadıkları doğruları da biz yapacağız. Rakibinizin ürettiği bir projeyi beğenip bu bizim aklımıza gelmedi ama bu halka faydalı olur. Onların projesi olsa dahi biz yapacağız der misiniz demiş. Veli ÖVS. Siz zaten bunun cevabını da… Dedemiyor, 34 soru. Allah korusun İstanbul’da büyük deprem olursa ki beklenen bir şey. Kendisel dönüşüme siz nasıl devam edeceksiniz ya da… En azından şu an olanı devam ettirmek gibi niyetiniz yok çünkü bir şey yok yani. Faydalı bir dönüşüm olduğunu düşünmüyorsunuz yani. Örnek alalım. Şurada şöyle bir şey yapılmış. Olağanüstü bunu alalım İstanbul’da uygulayalım. Diyeceğimiz bir model İstanbul’da yok. Bizim bir modelimiz var mı? Kesinlikle var. Nedir efendim modeliniz? Eee model şu. Depremle bağlantılı olan kısmını söyleyeyim bence. Çünkü bunu iki boyutta ele almak lazım. Öyle semtlerimiz var ki… O kadar değerli bir gayrimenkul yapısı var ki… 35-40 yıllık, 50 yıllık bir yapı sağlam değil. O yapı o haliyle daireni fiyatı atıyorum 300 bin lira. Ama bugün yeni bina 2,5 milyon lira. Öyle rakamlar var İstanbul’da.
Bina yenilemek de daire başı maliyeti 250 bin lira. Örnek. Yani aslında 250-300 bin liralık yenilemeyle bir vatandaşın evi bir anda 2,5 milyon. Ya orada ekstra bir şeyi konuşmanın, şehre yük yüklemenin, oradaki yoğunluğu arttırmanın artık bir anlamı yok ki. Birincisi bu. Bu bir kentsel yenileme. İkincisi bir bölgesel kentsel dönüşüm tasarrufunda oradaki insanları dinlemeden, oradaki insanların taleplerini almadan, sadece bir bina yapma üzerine kentsel dönüşüm kararı olamaz. İstanbul’un öyle yerleri var ki orada bir mahalle hayatı oluşmuş. Beklentiler var ve vatandaş diyor ki burada ne olacak? Bana bir anlat. Hiçbir anlatım yok. Geziyorum adam diyor ki ya bir gittik tapuya diyor şer konmuş tapumuza. Sonra sorduk ne şehri bu? İşte burası riskli alan ilan edildi. Abi bir haberi bile yok. Sadece bir yenileme değil, kentsel dönüşüm değil, aynı zamanda orada sosyal yaşamını tariflesek, oradaki komşuluğu tariflesek, sadece mülk sahiplerine bir avantaj sağlamak değil, 30 yıldır aynı yerde oturuyor, 30 yıldır kiracın. Oradaki mülk sahibinin oradaki hayatta hiçbir ilgisi yok.
İşte orada hiç oturmayan adamın mülk sahibi olduğu için hakkını koruyorsunuz ama kiracıya hiçbir avantaj sağlamıyorsunuz. Biz diyoruz ki kiracıyı da koruyacağız. Bir, yerinde insanlar tekrar yaşar hale getiriyoruz. İki, oradaki bütün duygusal hatları koruyoruz. Üç, sadece bina yapmak değil, yeşil alanını düşünüyoruz, okulunu düşünüyoruz, donatısını düşünüyoruz. Bir başka şey, depremle ilgili şunu söylemek istiyorum. Kartal’da insanlar öldü. Ne dendi bir gün sonra? Talimat verdik, İstanbul’daki riskli binaları hemen tespit edin bize bildirin. Ya 20 senedir neredesin sen? 20 sene bu deprem kardeşim, bak ben deprem bölgesini görmüş bir insanım, gittim oralara ben. Bütün yönetim anlayışları siyasete, partizanlığa batmış durumdadır. Ya bunu siyasete olmaz. Ya şunu yapın, ya elinizi öpeceğim diyorum. Aynen böyle ifade ederim. Siyaset, ekrem bunu yaparsa acaba prim kazanır mı? Umurumda değil oradaki insanların canı, hayatı. Ben de diyorum ki Allah şahit, bütün 16 milyon insan şahit. Bu konuları o kadar şeffaf yöneteceğim, böyle hızlı çözümler bulacağız ki bu kente.
Depremle ilgili riski minuma indireceğiz. Biliyorlar ki size mesela, Allah korusun böyle bir deprem olursa, doğal olarak iletişim de kesilecek. Binlerce itfaiyeci, kurtarma görevlisi nasıl haberleşecek birbiriyle? İletişim konusunda çözümünüz var mı? Bütüncül bir çözümümüz var. Onun için diyorum İstanbul’da bir belediye başkanlığı tecrübesi olan insan yönetmek. Diğer tecrübeler gerçekten yetmez. Afiyet Bilgi Sistemi diye bir şey çalıştı. Abi biz uluslararası ödül aldık, Türkiye’de de ödül aldık. Mesela Beylikdüzü’nde her apartmanın kapısında barkotumuz var biliyor musunuz?
Çet telefonunuzda barkotu okuttuğunuzda, uygulamayı indirdiğinizde, size toplanmalarınızı gösteriyor, aile fertlerinizi yüklüyorsunuz, birbirinizi uygulamada görebiliyorsunuz. Yazılımı tamamen Beylikdüzü Belediyesi’ne ait. E bir uygulama yaptık, millet indirsin. Tabii ki yetmiyor. Eğitim, anaokulundan. Yetişkin eğitimine kadar. Cami’de eğitim, cemevinde eğitim, kilisede eğitim, damarına kadar bu şehirde herkesin depremde ne yapılacağını bilmesi lazım. Toplanma alanlarını çözmek adına vesaire. O çok önemli çünkü son… Kalmadı çünkü.
4.5 deprem oldu mesela maddi hasar yaşadık biz ekipçe. Çünkü toplanma alanını AVM yapmışlar, gittik alışveriş yaptık. O yüzden hasara uğradık. Umarım bu konular da çözülür. İstanbul’un en çok korktuğu bu deprem sorumlusu, siz göreve geldiğiniz haktırda ne kadar sürede çözülür? 5 yıl. Yani hayalci, kimse olamaz ama 5 yılda, bu çok hızlı hareket edilip çözülebilecek düzeyde, İstanbul’un mevcut konu stoğunu da bu anlamda rezerv, stok olarak düşünüp çözümün bir parçası haline getirmeyi planlıyoruz. Hızlıca dönüşüm, hızlıca yenileme,
insanları bu anlamda yüzleştirme, ikna etme, tabii ki finans modeline ihtiyacı var. İnsanları motiv edecek bir finans modeliyle yan yana getireceğiz, garantör olacağız, belediye olarak şundan sıyrılmayacağız yani. Siz onunla anlaşın, müteahhit vatandaş ee ondan sonra çantacıların elinde içseler, müteahhit battı, batmadı, vatandaş evsiz kaldı, ben sana iki yıl kira yardımı veririm, daha fazlasını vermem gibi, çıkarcılığın asla olmadığı bir sistemle biz bu işi 5 yılında toparlarız. Milli bir meseledir. Çünkü bedeli çok ağır. Bir de mülteci sorunu var, bu sizin için bir sorun mudur? Kesinlikle. Sürekli artan bir nüfus var, yine de bu planınızı, bu artan nüfusa, bu mültecilere rağmen gerçekleştirebileceksiniz demiş ve şunu eklemiş, 7.24 ulaşım istiyoruz. 7.24 kütüphane hizmetiyle ilgili bir çalışma olacak demişler. Ulaşım hizmeti konusunu çalışıyoruz. Bu konuda yoğun talebi biz de aldık. Elbette ki her hatta olmayabilir. Ama kesinlikle düşünüyoruz. İkincisi 7.24 kütüphane konusuna da cevap vereyim. Kütüphane işini çok önemsiyorum. Gururla söylüyorum,
14. kütüphaneyi geçen hafta Beylikdüzü’nde açtım. Atatürk Kültür ve Sanat Merkezimizdeki o Yaşar Kemal Kütüphanesi’nin kapısında kuyrukla biz insanlar alıyoruz sabah. O kadar ilgi var ki, ilgi görüyor. Bu alana çok önem vereceğiz, onu da ifade edeyim. Bu tabii 24 saat olmalı mı, olur muyuz? Partişiriz, bakarız. Bir iki noktada bu uygulanıyor, biliyorum. Ama ihtiyaçsa her şey olur. Şimdi mülteci konusunda mesele büyük bir mesele. Türkiye’de 3,5 milyon mülteci var. Bu insanların tekrar vatanlarına dönmesi gerekiyor. Dolayısıyla oradaki barış sürecine dünyadaki her ülkenin katkı sunmaz şarttır. Ki insanlar vatanlarına dönebilsinler. Buna sadece mülteci şeklinde bakamazsınız. Bu bir toplu nüfus değiştirme. Onun için buna bütüncül uluslararası düzeyde bir çare bulmak lazım. Ben bu işin sözcüsü olacağım. Bunun ileride çok daha tehlikeli bir yere ulaşabilirsiniz. Gitmez mi? Onun için konuşuyorum. Elbette gider. Siz HDP’yle beraber değil misiniz? Atatürk’ün partisine hiç yakışma ödemiş birisi. Siz de sen mi karar veriyorsun buna deyip, sinirli bir şekilde cevap verdiniz mi? Yani bir yakışıyor mu falan filan, nereden çıktı dedim bu?
Böyle bir ittifakımız yok dedim ama sen mi karar vereceksin bir tarzında değil. Sonra hatta o dedi her yerde ortak hareket ediyorsunuz mecliste falan. Yok dedim bir yanlışım var dedim. Sen mesela andığımız konusunda da AK Parti’yle ortak hareket deyince sustu. Oluyor bazen falan deyince sen kafan karıştı galiba dedim. Başka kanalları da izle dedim. Aynı kanalları izleme dedim. Çok öfkeli cevap verdiğim ama üzülüyorum o ayrı. Ama öfkeli cevap verdiğim insan olmadı. Ya belki biraz hafif dozu kaçmış olabilir. Zaten her gün öyle haberleri gazetelerinde falan yazıp çiziyorlar.
Çok da önemli değil. Serhat Korku demiş ki, sözde şike davası hakkında sarf ettiği iddialı cümleler var sayın İmamoğlu’nun demiş. Kumpas kanıtlanmış Fenerbahçe aklanmışken neden böyle bir açıklama yaptı demiş. Birincisi burada bir polemik yaratmanın bir anlamı yok. Türkiye’nin bu konuda karar verici kurumu net. Futbol Federasyonu vesaire benim işim değil. Bir, iki o dönemde çok iddialı söylediğim şey belli. Ya iniyorlar kenarından kesiyorlar, köşesinden ya ekliyorlar ama çok net ifademi ben biliyorum yani. Telefonla bir bağlantı olmuş ne düşünüyorsunuz diye.
Dediğim şey şu hatta hareketten haberim yok. Yani 3 Temmuz operasyonundan haberim yok. Ne için bağlıyorsunuz beni dediğimde bağlayan kişi olayı söyledi. Söylediğim şey şu, Türk futbolu temizlenmelidir. Bu konuda eğer suçlu varsa mutlak cezasını çekmelidir. Hatta bu konuda tuttuğum taraftarı olduğum kulübümde aynı sürecin içindeyse o da cezasını çekmelidir. Kullandığım cümle bu. Şimdi o zaman son olarak ben sizi izleyicilerimizle baş başa bırakayım. Neden sizi seçsinler? Onlarla baş başa seversiniz şu anda. Öncelikle şunu söyleyeyim, şehirler çok önemli. İnsanlar yaşadıkları yere ait oluyorlar ve o yaşadığı yerde insanın hayatına çok şey katıyor. Dolayısıyla yerel seçimi bir hayat gibi kabul etmelisiniz ve burada olan biten her şeyi sizi ilgilendiriyor. Bu şehire yapılan her kötülük aslında sizin hayatınıza yapılmış bir kötülük. 31 Mart’ta bir oy kullanacaksınız. En doğru adayı bulmaya çalışacaksınız. Bilgisiyle, tecrübesiyle, enerjisiyle ve de yani belediyecili bilmesiyle beraber en doğru adayı seçeceksiniz. O gün oy kullanacaksınız ama bu sizin 5 yılınızı kazandıracak ya da 5 yıla dönük bir hizmet size sunacak. O bakımdan çok önemli bir karar harifesindesiniz. Yani bugün belki 18 yaşında ilk oyunuzu kullanıyorsunuz ya da 20 yaşında ama aslında 25 yaşına kadar sizi ilgilendiren bir sürece karar veriyorsunuz. Ne olur önemseyin. Herkesin bu anlamda katılımcılığını istiyoruz. Sandık güvenliği konusunda İstanbul Gönüllileri diye bir sitemiz var.
Hem o site üzerinden kayıt yapabilir, güvenlik sürecine sandık başında görev olarak katkı sunabilirsiniz. Kimseyi ayrı da etmeyeceğimiz, birlikte yöneteceğimiz, herkes diyeceğimiz, hepimiz diyeceğimiz bir anlayışı 5 yıl İstanbul’da var etmek istiyoruz. İstanbul’u çok seviyorum. İstanbul’daki 16 milyon insanı da vatansever bu ülkenin kıymetli bir vatandaşı olarak görüp herkesin eşit olduğu bir İstanbul var etmek istiyorum. Ekrem Bey bu kadar koşturma arasında bize de vakit ayırdığınız için, izleyicimize de vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum. Estağfurullah.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu konuğumuzda. Torpilcilik yok. Ben de tam sizden kazanırsanız bana bir otopark motopark bir yakınlaştırın. Çünkü zor.
Medya işi biliyorsunuz ne zaman patacağı belli olmaz.
İlk Yorumu Siz Yapın