"Enter"a basıp içeriğe geçin

MEZARDAKİ İLK GECE BAŞIMIZA NE GELECEK? HZ. MUHAMMED’İN sav DİLİNDEN KABİR HAYATI

MEZARDAKİ İLK GECE BAŞIMIZA NE GELECEK? HZ. MUHAMMED’İN sav DİLİNDEN KABİR HAYATI

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=5Ac6B4jWUGo.

Peygamberimiz Aleyhisselatü Vesselam, bizler mezara girdiğimiz o ilk dakikadan itibaren başımıza neler geleceğini, neler göreceğimizi öyle bir anlatmış ki, dinlediğinizde hem içiniz ferahlıyor hem de ürperiyorsunuz.
Çünkü yakınlarımız mezarın başından ayrılmaya başlayıp, onların ayak seslerinin giderek uzaklaşmaya başladığını duyduğumuzda, kendi başımıza kaldığımız o an öyle şeylerle karşılaşacakmışız ki, dinlediğinizde kendinizi acaba biz hangisini deneyimleyeceğiz? Güzel olanı mı, yoksa ürpertici olanı mı diye sormaktan alamayacaksınız.
Henüz hayattayken, mutlaka sonuna kadar izlemeniz gereken videoya hazırsanız, başlayalım.
Yaşayan her canlı gibi, bizler de zamanı geldiğinde ölümü tadacağız. Şu an her kim hayattaysa, hayırla da şerlede bir denemenin içinde.
Allah-u Teala hangimizin güzel kulluk ve amel işleyeceğini denemek için yaratmış hem hayatı hem de ölümü. Peki ölüm meleği gelip de canımızı aldığı andan sonra bize ne olduğunu, hangi aşamalardan geçtiğimizi, yani bizi nelerin beklediğini hiç merak ettiniz mi?
Bu konuyu Peygamberimiz Aleyhisselatü Vesselam oldukça ayrıntılı bir şekilde anlatmış bizler için. Şimdi bakalım o an geldikten sonra an be an başımıza neler gelecekmiş. Peygamber Efendimiz bir gün yakınıyla birlikte bir kişinin cenazesine gitmektedir. Kabri henüz açılacaktır.
Oraya vardıklarında kıbleye doğru otururlar ve Peygamberimiz Aleyhisselatü Vesselam elindeki değneği toprağa vurarak yüzünü gökyüzüne kaldırmış ve şöyle demiş. Kabir azabından Allah’a sığınınız. Ardından da üç defa Allah’ım kabir azabından sana sığınırım diyerek devam etmiş. Kuşkusuz Peygamberimizin ölüm ve sonrası hakkında bildiği çok önemli şeyler vardı. İşte o an bildiklerini tek tek anlatmaya başladı.
İki farklı insan üzerinden örnek verdi. Biri Allah’ın olmasını istediği yolda ilerleyen ve dünya hayatını ona göre yaşayan bir kuldu. Diğeri ise bunların aksi yönde hareket etmiş ve ahirette ona göre mükafatlandırılacak olan kişiydi. Öncelikle iyiyi hak edenler üzerinden verdi örneğini. Bu kişiyi siz olarak anlatacak olursam mümin ve güzellikleri hak eden siz bu dünyadaki hayatınızı kaybedeceğiniz o vakit sizin için semadan yüzleri tıpkı yıldız gibi parlayan beyaz melekler inmeye başlar.
Yanlarında getirdikleri bazı şeyler vardır. Biri dünya üzerinde daha önce hiç duymadığınız tarza güzel bir kokudur. Bu kokuyu sizin üzerinize sürmek için semadan aşağıya indirirler. Diğeri ise cennet kefenlerinden bir kefen. Bu melekler semadan aşağıya sizin bulunduğunuz yere indiklerinde gözünüzün görebileceği bir uzaklıkta otururlar.
Onların ardından ruhunuzu bedeninizden ayırmak için ölüm meleği iner yanınıza. Şefkatle canınızı almak için yaklaşır ve incitmeden çeker çıkarır onu bedeninizden. Ruhunuz bedeninizden ayrıldığı o an yer ve sema’deki tüm melekler sizin için dua etmeye başlarlar. Az önce sizin için inmiş olan melekler sizi alıp cennet kefenini yerleştirerek eşsiz güzellikteki kokuyu üzerinize sürerler.
Ve işte o anda öyle bir şey gerçekleşir ki yedi kat semanın gizemi isimli videomda anlatmış olduğum, peygamber efendimizin tek tek geçmiş olduğu semaların kapıları bu sefer sizin için açılır. Artık her bir semanın kapısından geçmek o anın heyecanını yaşama hakkı sizi bekliyordur. Melekler sizi alır ve beraber yükselmeye başlarsınız. Siz yükseldikçe meleklerden oluşan topluluklara rastlarsınız ve sizi gören buradaki melekler sizi göğe yükselten yanınızdaki meleklere sorarlar bu güzel ve hoş ruh da kimin. Melekler sizin kim olduğunuzu diğerlerine anlatır. Birinci kat semaya ulaştığınızda sizin için semanın kapısının açılması istenir. Kapı açılınca içeriye girersiniz.
Bu şekilde yükselmeye devam ettikçe tek tek bütün semaların kapılarından geçmektesinizdir. Her bir semadan ayrılırken oradaki melekler sizi çok güzel bir şekilde uğurlarlar. Son olarak yedinci semaya ulaşırsınız. Buraya geldiğinizde Allah-u Teala meleklerine sizin için şöyle buyurur. Bu kulumun kitabını illiin’de yazınız. İlliin yani iyilerin kitabının bulunduğu makam. Allah bunun üzerine şimdi bu kulumu yeryüzüne tekrar geri götürün der. Çünkü ben onları orada yarattım ve onları oraya geri iade edeceğim. Sonra da onları kıyamet geldiğinde ikinci bir defa oradan çıkartacağım. Ruhunuz yedinci kat semada tüm bu olan bir tane tanıklık ederken cansız bedeniniz ise dünyada olduğu yerde beklemektedir. Hoca ise o anda mezarınızın başında sizin için üç defa telkin vermektedir. Allah’ın buyurduğu üzere melekler sizi tekrar yedi kat semadan aşağıya dünyaya yani bedeninize geri indirirler.
Eğer mezarınızın başında kimse varsa onlar oradan ayrılırken ayakkabılarından gelen sesleri duyarsınız. Artık eşiniz, dostunuz veya arkadaşlarınız çekilmişlerdir.
Kendi başınıza kaldığınız o vakit Münker ve Nekir isimli iki melek görevlerini yerine getirmek için şiddetli bir şekilde bağırarak yanınıza gelirler. Simsiyah iki melektir onlar. Gözleri ise mavi. Sizi karşılarına oturtarak tek tek sormaya başlarlar.
Siz imanlı biri olduğunuz için meleklerin sorduğu soruların doğru cevaplarını biliyorsunuzdur. İlk soru şudur. Söyle Rabbin kimdir? Rabbim Allah’tır dersiniz. Peki dinin nedir? İslam’dır dersiniz. Peygamberin kimdir? Hz. Muhammed aleyhisselatü vesselam’dır diye cevap verirsiniz. Son olarak şiddetli bir sesle amelin nedir diye sorarlar.
Allah’ın kitabını okudum, ona iman ettim ve onu tasdikledim. Sorulara doğru cevap vermişsinizdir. Bunun üzerine Allah Teala kabrinizin genişletilmesine ve size cennet yataklarından bir yatak hazırlanmasını emreder. Kabriniz yaklaşık 35 metre kadar genişletilir. Hemen ardından nur yüzlü, hoş kokulu, güzel kıyafetli bir adam gelir yanınıza ve size şöyle der. Sana seni mutlu edecek müjdeler vermeye geldim. Kabrinizin her yeri dünyada eşi benzeri olmayan güzellikte bir kokuyla dolmuştur. Önce cennetten getirilmiş güzel kıyafetler giydirilir size. O adamın yüzündeki iyiliği ve hayrı hemen anlarsınız. İçiniz huzurla dolmuştur. Sen kimsin diye sorarsınız adama. Adam, ben senin dünyadaki işlemiş olduğun salih amellerinim der. Dünyada yaptıklarından dolayı Allah seni mükafatlandırdı. Daha sonra kabrin yan tarafında bir kapı açılır. Kapıya yaklaşırsın ve içeri baktığında dehşeti görürsün. Çünkü burası cehenneme açılan bir kapıdır. Hemen ardından adam şöyle der. Eğer ki Allah’a isyan etmiş olsaydın kıyamet geldiğinde gideceğin yer burası olacaktı. Fakat Allah sana burası yerine işte bunu verdi diyerek bir başka kapı daha açar.
İşte senin gideceğin yer burası der. Kabrin içinde açılan bu kapıdan seyrettiğin yer cennetin ta kendisidir. Orayı görünce öylesine heyecanlanırsın ki Rabbim kıyametin kopmasını çabuklaştır da bir an önce cennetteki makamıma kavuşayım dersin. Ve sonrasında o kişi sen burada kal diyerek yanından ayrılır.
Artık kıyamete kadar güzellikler içinde senin için özel olarak açılmış olan pencereden cenneti izleyip o günün gelmesini bekleyeceğin yerdesindir. Fakat her şey bu kadar iç açıcı ve huzurlu da olmayabilir.
Çünkü eğer hayatını kaybeden bir kişi tüm bu güzellikleri hak etmeyenlerden biri olmuşsa onun yaşayacağı deneyimler çok daha farklı olacak. Bu dünyada Allah’ın Teala’nın olmasını istemediği gibi davranmış bir kişiyi örnek alalım. Ölüm meleği onun canını almaya geldiğinde ruhu zıraplı bir şekilde bedeninden çıkartılır. Sema’dan aşağıya doğru simsiyah melekler inip gözünün görebildiği bir noktada otururlar.
Yanlarında onun için getirdikleri cehennem ateşinden bir elbise ve üzerine sürmek için daha önce hiç duyulmamış pis bir koku vardır. Ateşten bu kıyafet zorla üzerine giydirilir ve pis kokular üzerine sürülür. Ardından melekler onu alıp semada yükselmeye başlarlar. Fakat tüm gök kapıları onun için kapanmıştır. Yanlarından geçtikleri melekler dönüp bakarlar kim bu kokunun geldiği kişi diye.
Birinci kat semaya ulaştıklarında semanın kapısı açılmaz ve öteye geçemezler. Arap suresi 40. ayette de dediği gibi ayetlerimizi yalanlayıp da onlara karşı büyüklenenlere hiç şüphesiz gök kapıları kapalı olacaktır. Onlar deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremezler. Birinci kat semaya kadar geldiklerinde Allah şöyle der. Bu kulumun kitabını siccinde yerin en alt katmanında yazınız. Şimdi onu yeryüzüne tekrar geri götürün. Çünkü ben onları orada yarattım ve kıyamet geldiğinde onları tekrar oradan çıkartacağım. Ve adamın ruhu birinci kat semadan savrularak atılır ve şiddetli bir şekilde bedenine geri düşer. Yakınları mezarı başından ayrılıp onların ayak seslerini duyduktan sonra sıra sorgu meleklerine gelir.
Mülker ve nekir melekleri şiddetli bir sesle sormaya başlarlar. Rabbin kimdir? Adam ah uh derken ağzından bir türlü o cevap çıkamaz ve bilmiyorum der. Dinin nedir diye devam ederler. Ah der bilmiyorum. Peki peygamberin kim diye sorarlar.
O yine ah der. Kimi sorduğunuzu kimden bahsettiğinizi anlamıyorum ki. Melekler bunun üzerine onu hatırlatarak Muhammed derler. O da ardından ah deyip insanlar onun hakkında anlatırlardı. Ben de onlar gibi söylerdim der. Bunun üzerine Allah’u Teala onun için o yalan söylemiştir der. Ona cehennem ateşinden bir yatak serin ve kabrinin içini cehennemden esen kavurucu rüzgarlarla doldurun. Sonra onun kabrine cehennemden bir pencere açın ki kıyamete kadar kabrinin içinden o pencereye bakıp o gün geldiğinde gideceği yeri izlesin. Ayrıca bir de cenneti gösteren bir pencere açılmıştır. Bu pencereden gördüğü yer ise eğer Allah’a itaat etseydin gidecek olduğun yer burası olacaktı denir. Sonra zaten küçük olan kabir daha da daraltılmaya başlanır. Öylesine daraltılır ki kaburgaları adeta birbirine girer.
Bundan sonrası sıkıntılı ve sıkıcı bir kabir hayatıdır. Sonrasında kötü kokulu çirkin kıyafetli bir adam çıkıverir ortaya. Şöyle seslenir. Ben buraya sana hoşuna gitmeyecek şeyler söylemeye geldim. Ona sen de kimsin diye sorar. Yüzünde pek bir hayır olmadığını hemen fark eder. Adam cevap verir. Ben senin bu dünyada işlemiş olduğun kötü amelinim. Devamında kör, sağır ve dilsiz bir adam beliriverir.
Elinde öyle bir balyoz tutuyordur ki o balyozu bir dağın üzerine vursa dağı toprağa çevirir. Sonrasında o balyozu adamın üstüne indiriverir ve o darbeyle tüm vücudu adeta toprak oluverir. Hemen ardından Allah-u Teala adamı tekrar eski haline geri getirir. Fakat adam durmayarak balyozu tekrar üstüne indiriverir. İkinci balyoz darbesiyle öyle bir feryat ve çığlık yükselir ki adamdan bu sesi insanlar ve cinler haricindeki tüm canlılar işitirler.
Sonra adamın gözü tekrar kabrindeki cehennem açılmış olan pencereye girişir. Göz ucuyla pencereden dışarı baktığında der ki, Rabbim lütfen kıyamet kopmasın da oraya gitmeyin. İşte iyisiyle, kötüsüyle tüm bunlar Peygamberimiz Aleyhisselatü Vesselam tarafından bizlere bildirilen, ölümden hemen sonra kulları bekleyen yaşanacaklar. Ölüm zamanı gelip de ta ki kıyamet gününe kadar kabrimizin içinde hangi pencereyi izleyecek olduğumuz bizim elimizde. Unutmayın ki ölüm meleği gelene dek hepimiz için tövbe kapısı açık. Bir söz vardır, çekme dünyanın nazını, kıl beş vakit namazını, yarın kılarım diyenin bugün kıldık namazını. Peygamber efendimizin kabir ile ilgili bu anlattıklarını her daim hatırlamaya çalışın. Unutmayın ki biz öyle bir Allah’ın kulu, öyle bir Peygamberin ümmetiyiz ki bu dünyanın sorunlarına ve zevklerine kendimizi kaptırmış bile olsak bize lütuf ve rahmet kapıları hep açık. Hatırlayın ki ölüm her daim peşimizde.
Peki biz neyin peşindeyiz?

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir