Orman Yangınları | Dezenformasyon | Ukrayna | İstanbul Sözleşmesi
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=0SOsYzB0WZk.
Herkese merhaba programa hoş geldiniz. Dün akşam Marmaris’te çok büyük bir yangın başladı. Son açıklamalara göre yangın kontrol altında. 20’ye yakın helikopter 14 tane uçak müdahale etti yangına. Bu iyi haber. Devletimiz belli ki geçen sene dersini almış ve de hızlı müdahale, iyi iletişimle bu yangının söndürmeye becermiş.
Bir nevi kontrol altında şu an. Tomalar müdahale etmiş, İzmir’den 5, Manistana 2, Aydın’dan 3, 12 toma, 24 personel müdahale etmiş Marmaris’teki yangına. Hala da müdahale ediyor. Adem Meton’u da izlerseniz kendi Twitter hesabını, o da helikopterlerin içerisinde yangına bire bir müdahale ederken canlı yayına giriyor. Bunlar güzel şeyler. Ama tabii ki geçen seneden gelen bir refleksimiz var.
Onu da lütfen yanlış anlamayın. O refleksi de kim kullandı biliyor musunuz? Şahingöz Bakar. Dün akşam saat 2 gibi yangın çıktı, helikopter 8 dakika içinde müdahale etti gibi sosyal medyada… Nasıl bunu söyleyeyim? Olayı duyurmaya çalıştı. Niye? Çünkü geçen yıl hatırlarsanız hükümetimiz yavaştı, eksikti, ilgilenmedi yangınlarla.
O zaman ki Orman Bakanı’mız uçağımız yok dedi, Cumhurbaşkanımız çıktı, var kardeşim uçağımız neden bahsediyorsunuz diye Orman Bakanı’nı ters dedi. Yani geçen yıl ki sıkıntılardan dolayı maalesef bugün devletimizin, yani bir süre geçecek ki devletimize güvenelim bu konuda yangın müdahalezi. Hele Ege Deniz’in de Ege’de yangınları müdahale ettiğine dair güvenimiz yok. Güvenimiz çünkü geçen yıl sarsıldı. Ya Şahan gibi adamlar, Adem gibi adamlar, Ege Deniz’in de yangınları, Cüneyt de, Dalian Gözü, herkes orada sosyal medyadan bas bas bağırdı. Burada yangın var yardım edin, yardım edin, yardım edin diye. Hükümetimiz maalesef o dönemde ya düğündeydi, ya başka bir yerde, ya aklı başka bir yerdeydi, hazırlıksız yakalanmıştı. Maalesef hakikatlerde o. Şimdi yeniden böyle büyük bir yangın ortaya çıkınca, evet insanlar şüphe duyuyor, doğal olarak şüphe duyuyor, doğal olarak, doğal olarak bağırıyor, çağırıyor. Ya ilgilenin, dikkat edin bu hemen gider, büyür. Gene aynı sorunu yaşamayalım diye bas bas bağırıyor sosyal medyada.
Allah’tan sosyal medyada provokasyon kanunu henüz daha meclisten çıkmadı Allah’tan. Çünkü belli ki devletimiz, hükümetimiz onu bu şekilde kullanacak. Çünkü Fahrettin Altun hemen oradan tweet attı dün. Dedi ki, sosyal medyadaki dezenformasyon içerikli paylaşımla itibar edilmemesini istiyoruz dedi.
Sahadaki kahramanlarımız moral ve motivasyonu olumsuz yönde etkileyenler hakkında hukuk çerçevesinde yapılması gereken ne varsa yapılacaktır. Birine bir sopayı da gösteriyor, devletine güven diyor. Devletimiz her şeyi yapar. Yapmadı geçen yıl. Geç yaptı. Eksik yaptı geçen yıl. Geçen yıl bu aynı şekilde bugünkü dün akşamki Marmaris yangını ile birlikte aynı telaş, acele ve koordinasyonu yapsaydı geçen yıl, geçen yıl hiç öyle bir sorun çıkmazdı. Haberimiz bile olmazdı. Olurdu tabi ki de. Ama en azından bu kadar büyütülmezdi. Sosyal medyada bu kadar tepki olmazdı. Olman dolayı. Ey hükümet büyüklerim, ey devlet büyüklerim. İnsanlar şey yaparsa, afedersiniz müdahale ediyor musunuz? Ne oluyor? Uçak var mı? Yok mu? Demesinden lütfen üzerinize alın. Çünkü geçen yıl üzerinize almadınız. Geç aldınız. Geç alınca zaten bilmem ne kaç bin hektar orman yandı. Şimdi Marmaris’teki yangın, evet herkes orada. Orman bakanı, her yere koşturan içişleri bakanımız hepsi orada. Koordinasyon, orada uçaklar geliyor, helikopterler geliyor. Süper, müdahale ediliyor. Ve de görmek istediğimiz manzarada bu. Onu söylemeye çalışıyorum. Ama bırakın da biz de biraz tereddütle yaklaşalım. Şimdi Şahan’ın sosyal medya hesabına ne kadar aktrol varsa, ey işte provokasyon yapıyor, provokasyon yapıyor. Hakkı var mı? Az da olsa var mı? Var. Provokasyon mu? Abi zannetmiyorum. Yangın üzerinden ne provokasyon olabilir?
Ha dış güçler. Belki doğru. Ya evet dış güçler. Ama şöyle bir bakmanızı istiyorum. Şu dezenformasyon yasası çıksaydı Şahan bugün, bugün, hatta yarın saat beşte kapısı çalınırdı. Sen provokasyon yapıyorsun kardeşim sosyal medya üzerinden. Gel bakayım şöyle. Bir ila üç yıl.
En büyük korkudu bu zaten. Önümüzdeki en büyük engel de bu. Dezenformasyon tamam anlıyorum demek istediğinizi. Dezenformasyon, dezenformasyon. Ama gerçek enformasyonu kim veriyor? Bu sefer Marmaris’teki yangınlarda gerçekten iletişim olarak hem belediye tarafından hem İçişleri Bakanlığı tarafından adam gibi bilgi veriliyor. Görüntülü olarak bilgiler veriliyor. Geçen yıl verilmiyordu. Geçen yıl karar bile veremediniz kaç tane uçağımız olduğuna.
Yani Türkiye Hava Kurumu’nun uçakları uçabiliyor mu, uçamıyor mu ona karar veremediniz. Niye uçmuyordu? Geçen yıl çok pahalıydı onların şeyse. Cezalandırılmış uçaklarımız varken gittik Rusya’da mı uçak aldık, Ukrayna’da mı uçak aldık? Şimdi bakın bir şey demiyorum ama bu uçakları kullananlar pilotlar yabancı, Türk değil.
Yani belli ki gene kiralamışız yurtdışından. Neyse. İnşallah inşallah bu bize yine iyi bir ders olur. Ama şu an Marmaris’le yangın kontrol altında en son haberlere göre mükemmel bir haber. Üç ayrı yerde yangın çıktığına dair bilgiler de gelmeye başladı. İşte buna belki sabotaj da deniliyor. Ama siz ne derseniz deyin belli ki bu yaz yine biz büyük yangınlarla uğraşacağız.
İnşallah yine, inşallah devletimiz de bu yangınları Marmaris’teki yangın gibi aynı şekilde müdahale eder. Geçen yılki fiyasko gibi olmaz. İnşallah. Daha yaz, daha çok erken başladı. Son olarak gözüme takıldı Ukrayna’da.
Ukrayna’da, siz biliyorsunuz Ukrayna Savaşı içerisinde. Savaş içerisinde Rusya tarafından işgal altında olmasına rağmen, olmasına rağmen iki güne evvel çok ilginç bir kanun bir sözleşme onayladı. Hangi sözleşme biliyor musunuz? İstanbul Sözleşmesi.
Savaş içerisinde bile Ukrayna Meclisi İstanbul Sözleşmesini onayladı. Ve de bundan sonra kadınlara karşı olan şiddet ve hatta herhangi bir İstanbul Sözleşmesi içeren hangi grup varsa onları bu İstanbul Sözleşmesi içerisinde ve ona göre korumasına dair kendi anayasasına ekledi. Savaş içerisinde başka derdi yok. Ama bunu da ekledi.
Biz Pınargül Tekin kararından sonra dün sosyal medyada çığlıklar attık. Herkes ayaklandı. Ne o? İndirim almış katil. Düşünsenize. İyi ki İstanbul Sözleşmesi yok diyen bir katil.
Boğmaya çalışan, ondan sonra kokoreç yaktım diye komşularına kokoreç yapıyorum diye yalan söyleyen diri canlı olarak bir kadını varile koyup yakmaya çalışan bir adam indirim aldı. Şaka gibi. Ama Ukrayna savaş içerisinde, savaşın ortasında en önemli değerini unutmamış kadınlar. Helal olsun Ukrayna hükümetine. Helal olsun. Bize yazıklar olsun. Dün bakanımız Yanık Pınargül Tekin davasıyla ilgili indirim uygulanmasını kabul etmemiz mümkün değildir açıklaması yaptı. Lütfen. Lütfen sözde kalmasın. Çünkü sözde kalan çok duyduk bunları. Örnek vereyim size. Basit bir örnek. Pınargül Tekin’e katleden canin hak ettiği en ağır cezayı alacağından şüphem yoktur. Davanın bizzat takipçisi olacak ve bir daha asla yaşamak istemediğimiz kadına şiddetin son bulması için Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak ne gerekiyorsa yapacağız dedi.
Sayın Cumhurbaşkanımız ne zaman dedi bunu? İki yıl evvel. Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, gencecik yaşında hayattan koparılan Pınargül Tekin’e Allah’tan rahmet ailesine baş sağlığı diliyorum. Pınar kardeşimizi katleden canin hak ettiği cezayı muhakkak alacaktır. Bir yönelik şiddete karşı tavizsiz ve top bir mücadele yitirdiğimiz her bir canımız hepimizin borcudur. Lafta kalmış ikisi de. Siz lafta kalmayın. Siz olaya gelin.
Abone olun, yorum yazın ve de lütfen like atmayı unutmayın. Yarın görüşmek üzere.
İlk Yorumu Siz Yapın