"Enter"a basıp içeriğe geçin

Bütçe açığı neden arttı? Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu yanıtladı

Bütçe açığı neden arttı? Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu yanıtladı

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=qRp89mmrEek.

Bütçede de bir… Bütçe açığında da hızlı bir artış var. Ağustos’ta 3,5 milyar TL fazla veren bütçe. Bu ay 78,6 milyar TL. Açıklardığım Cumhuriyet Tehri rekoru zaten bu kadar açık bütçe. Hocam bu neye dereyet eder? Artmaya devam edeceğini dereyet eder. Sonuçlar açısından da önemli ama… çok da sürpriz değil çünkü… Orta Vadeli programda zaten birkaç hafta önce açıklanan…
460 milyar liralık bir bütçe açığı öngörüsü vardı. Bugün gelen rakam da aslında gelecek yıl ve bu yıl için ona işaret ediyor. Haziran sonunda bir ek bütçe yapmıştık. 278 milyar bütçe açığı öngörülüyordu. Eğer o dursaydı bu 73 milyarlık açık… yani zaten bu aşacak diyecektik ama zaten… OVP’de 460 milyara gideceğinin olması… zaten kalan 4 adet… Bedenmeyen bir açık değil mi?
Bundan sonra matematiğsel olarak daha da yüksek açıklar. Özellikle Kasım ve Aralık’ta çok daha yüksek açık reklememiz gerekiyor. Peki bu yüksek açıkların faturası nedir? Bu yüksek açıklar ne anlama geliyor ülke için ve halk için? Şimdi bunun aslında yani bütçe açığının artması… devletin artık daha az tasarruf etmesi. Devletin açıkların yani tasarruf açığının artması. Daha fazla paraya ihtiyaç duyması. Daha fazla paraya ihtiyaç duyması. Daha fazla borçlanma ihtiyacı.
Bunun 3-4 tane makroekonomik sonucu vardır. Aslında o faiz dışı, fazladan faiz dışı açığa doğru da gitmemiz anlamına gelir. Yani devletin daha az tasarruf etmesi. Bir, borçlanma ihtiyacı artar. Toplam kamunun borçluğu yükselir. Devletin kamunun paraya talebi arttıkça normal koşullarda faizler yükselir. Ama şu anda Türkiye’de artık biz devlet iş borçlanma senetlerinde… yabancı da olmadığı için çok dar bir piyasada… biraz da o kontrollü bir şekilde faizleri belirliyoruz. İşte Merkez Bankası’nın faizleri referanslı olarak oluşuyor. Üçüncüsü, devlet daha çok borçlandıkça dışlama etkisi dediğimiz bir etki olur. Yani işte şu anda kredilere ulaşmak zorlaşıyor vesaire. O dışlama etkisi, kamu kaynakları daha çok alır. Özel sektöre gidecek kredi kaynakları azalır.
Dördüncüsü de aslında enflasyon, kamu bu açıkları kapatmak için daha fazla para basma ihtiyacı duyacak. Kamu daha çok harcama yapacak. Vergilerin bir kısmından belki vazgeçecek. Vergi indirimleri gelecek. Bu da talep canlanması anlamına geliyor. Hem parasal genişleme hem de talep canlanmasıyla enflasyon. Yani aslında özel sektörün kaynak bulmada zorlanması, enflasyonun hızlanması…
…kamu borcunun artması ve faizlerin yukarı yönünü gitmesi yönünde bir ortam yaratır. Bunların hepsi anında gerçekleşecek anlamına gelmiyor. Ama oluşturacağı makroekonomik konjonktür bu. Peki bunun vadesi ne kadar sürede bunlar yavaş yavaş kendini göstermeye başlar? Yani aslında 6 ay, 9 ay, 1 yıl, hani birkaç ay değil, para politikası da mali mali. Para politikası aslında yavaş yavaş daha hızlı da gösterir. Ama o etkiyi mesela faiz etkisini en azından para politikası bu formatta bu çerçeveyle devam ettiği müddetçe……yansımaları çok sınırlı olacaktır. Kurda bir şok yaşamazsak arada. Büyüme tarafı maliye politikası hani o büyümeyi kamu desteklediği için özel sektörün yatırım yapamaması……oradan gelecek talebin büyümeye yansıması seçim sonrası 9 ay, 1 yıl yansıyacaktır.
Enflasyon konusunda biz tam baz etkisiyle enflasyonun düşüşünü gördüğümüz bir dönemde o düşüşü frenleyecek. Yani atıyorum 85’ten 70’lere düşecek oradan belki 60-55 gidecekken 60’larda takılıp yukarı doğru gitmek üzere. Yani biz o enflasyon al 80’li 60’a inmiş, bütçe açığı da veriyoruz. Buradan kötü bir sonuç çıkmıyor diyemeyiz. Çünkü bunun sonucu yani 9 ay, 1 yıl zamanı yayılarak gelmeye adaydır.
Ama yılın 2. yarısındaki politika çerçevesi değişir ve beklentileri olumlu etkileyecek bir çerçeve olursa……seçimden sonra yani….seçimden sonra o zaman hani buradaki olumsuzluğu da kısmen bastırır. Türkiye’nin belki bir artısı burada. Bütçede genelde yani kamu borcunun yurti çağıslığı oranı, bütçe açığının yurti çağıslığı oranı bugüne kadar……genelde en çok kontrol edilen bir yani hani bizden çok daha yüksek açığı olan ülkeler, kamu borcu olan ülkeler var.
O yüzden hani böyle bir dönemde biraz böyle pandemi gibi savaş gibi bir dönemden çıkılıyor, dünya krize gidiyor. Hani bütçe açıklarının piyasa üzerindeki doğrudan etkisi, aa Türkiye’nin bütçe açığı artıyor, bu yüzden SDS artsın falan. Bunlar biraz zamanda eğilir. Peki önemli, kamu borcuna hesaplarken Türkiye işinde, kamu borcu dediğiniz devletin bile bir borçtur. Ama Türkiye’de kontrol dışı başka bir şey var. Hazine garantili özel sektör borçtur. Evet. Şimdi bunlara da kattığımız zaman Türkiye yine de o olumlu tabloyu koruyabiliyor mu?
Şimdi hazine garantili borçlar eğer garanti verilen kurumlar ödeyemezse hazinenin üzerine kalıyor. Şu anda 2-3 milyar dolar hazinenin üzerine yıkılmış. 5-6-7 milyar dolar da daha çok belediyelerden gelendi. Kısmen kapalı. Leşedir o şeyden var, o ibelerden var. Evet, ama şimdi evet, oralar eğer o kurumlar ödeyemezse herhangi bir nedenle o zaman o verilen 10 milyar, 8 milyar neyse……hazinenin üzerine kalır ve arttırır.
Ama zaten biz işte geçiş garantisi, hasta garantisi falan verdiğimiz için hani bu krediyi kullanan, dış krediyi kullanan ve bu büyük projeleri yapan firmalar……o kredileri geldenmek çok sorun… O zaten bir süre sonra kamu borcuna dönüşüyor. Biz o garanti verdiğimizi peşin peşin ödüyoruz gibi aslında. Zaten öyle bir geçiş garantisi vermesek krediyi ödeyemez o firmalar. Bu sefer de öbür taraftan bize bir yükümlük de var. Her erkelerde doğmuş oluyor. Biz onu zaten ödüyoruz bir şekilde.
Evet, ödüyoruz, peşin ödüyoruz aslında.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir