Recep Tayyip Erdoğan | NATO | Finlandiya | İsveç | Melih Gökçek
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=SMabjv6wIQ0.
Herkese merhaba ve programa hoş geldiniz. Bugün çarşamba ve çarşambanın önemli olayı NATO zirvesi. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan NATO’ya gitti ve de tıkır tıkır istediklerini aldı. Mı? Aldı. Yani Sezar’ın hakkı Sezar’a.
Bir ay evvel ne olmuştu hatırlıyorsunuz NATO dedik ki ya biz Finlandiya ve İsveç’i de NATO’ya dahil etmek istiyoruz. Onlar da evet bizi de dahil edin diye ağladılar. Çünkü niye Rusya, Ukrayna’ya saldırdı dediler ki ya biz de artık korkmaya başladık bizi de alın NATO’nun içerisinde. Dediler ki o sırada o bir dakika dur dedi Cumhurbaşkanımız öyle böyle lak diye öyle girilmiyor. Bir iki yani bizi de bir görün dedi Cumhurbaşkanımız. Haklı mıydı? Haklıydı. Yani otomatik olarak İsveç ve Finlandiya NATO’ya girmek istiyor diye biz her şeyi evet mi diyecektik? Demedik. Tamam. Geçen ay diyeceksiniz ki ooo ne büyük sert bir dille konuşuyor Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Tamam normal büyük bir dille böyle ağır dedi ben onları hayatta şey yapmayacağım etmeyeceğim. Diye sert bir dille başladı. Sonra ne oldu? Sonra diplomasi oldu. Evet bildiğiniz diplomasi. Taraflar birbiriyle konuşmaya başladı. Ya biz gelelim görüşelim falan denildi. Şartlarımızı kabul edin ondan sonra gelin dediler dedik. Yine de geldiler filan filan derken bugün ortak memorandum imzalandı Türkiye ve İsveç ve Finlandiya arasında. Haş istediğimiz şartlar evet orada var.
En keskin yani kesinlikle olacak olan şartlardan bir tanesi İsveç’in ve Finlandiya’nın Türkiye’ye karşı silah ambargosunu kaldırmış olacak. Yani hem biz onlara silah satabileceğiz onlar da bize silah satabilecek. Tabii ki bunun önemli olan konuları Türkiye için önemli olan oradaki PKK’lıları Türkiye’ye yollayın diye talebimiz vardı.
Finlandiya ve İsveç dedi ki ya siz dedi şeyleri verin kağıtları verin bilgileri verin biz bakalım kanunları ona göre değiştirin. Kesin bir dil yok orada ama bir zafer var. Yani istediklerimizi aldık. Mutsuz olan taraf bir nevi İsveç halkı çünkü İsveç halkı taviz vermek istemiyordu. Finlandiya için önemli değil. Finlandiya her şartta zaten her şey evet dedi. İsveç biraz daha direniyordu ve sonunca imzalandı. Biden’la da görüşüldü hatta iki defa görüştü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve bir güzel tarafı daha var. Bugün de şeyde oldu F16’ların upgrade sistemi yani yeni jenerasyona uyum sağlaması için o paket de satılacak diye bilgi gelmeye başladı. Bu bir başarı sonunda bir başarı. Yani evet diplomasiyle oluyor onu anladık.
Diplomasi derken dille konuşarak ya sen ne veriyorsun ben ne istiyorum ben bunu istiyorum bunu ver diyerek bas bas bağırarak olmuyor. Bundan önce ne yapıyorduk? Kırmızı çizgilerimiz vardı kesinlikle olmaz bilmem ne olmaz diye. Yola çıkıp hepsi oldu günün sonunda ama ilk defa değil.
Yani uzun bir süreden beri Cumhurbaşkanımız Avrupa’da Avrupa’ya karşı ve Uluslararası arene’da istediğini alabildi. Ha şimdi önemli nokta şu. Devamı gelecek mi? Çünkü yazılan dil şey değil yani kesin bir dil değil biraz havada kalmış diller var.
Bir örnek vereceğim. Bakın bunu da şey yaparken bunu da söylerken şey diye yapmıyorum bunu yani affedersiniz de böyle *** atmak için söylemiyorum bunu. Yani gerçekten onu yapmıyorum. Ama bir örnek vermek istiyorum size. Maddede şu 8.3. maddesinde. Diyor ki Finlandiya ve İsveç Türkiye’nin istemiş olduğu kişileri
teröristle suçladığı kişileri hızlıca ve ciddi bir şekilde ilgilenecektir. Ayrıca Türkiye’nin bize vermiş olduğu bilgi, kanıt ve istihbarat bilgileriyle birlikte daha yoğun bir şekilde çalışacaktır.
Kesin olarak vereceğiz değil yani medyalar burada biz kendi kanunlarımıza göre bakacağız diyecekler. Yani siz diyeceksiniz ki bu adam terörist buyurun dosyası bu. Vereceğiz bir dosya ondan sonra İsveçliler bakacaklar. Fülü gün bülgün bakacaklar böyle. Ondan sonra diyecekler ya biz senin kanıtlarına evet inanıyoruz veyahut inanmıyoruz. Getirecekler.
Yani anladın mı her şeyi alamazsınız. Yani evet gazetelerde şu an yandaş medyada başarı işte bize getirdiler, götürdük falan filan da tam öyle değil. Ama yine de büyük bir başarı. Çünkü istediklerimizi bir nevi aldık. Yani biz dedik ki kardeşim masaya gelin bizimle konuşun bizim taleplerimiz var yerini getirin dedi Cumhurbaşkanımız. O da oldu. Ve mutlu bize. Bu hafta izlediğimde kıkır kıkır güldüğüm videolardan bir tanesi bu. Gelin birlikte izleyelim. Ne anlamda geldiğini de bilmiyorum itiraf edeyim. Araştıracağım ki bileyim. Şu şey vardır onun adı var hani çocuklar yer ya. Gelibom. Gelibom bulunmuş ne demek gelibom bilmiyorum yani. Yani yeraltında 6 milyar dolarlık gelibom bulunmuş. Bu ne anlama geliyor bilmiyorum. Bugünkü şeylere bakın medyaya bakın. Fethi yan olmasın başkanım. Fethi değil. Sayın Melih Gökçek. Yani. Ya niye oy verdiniz bu adama merak ediyorum yani. Adam çıkıp düşüp 6 milyar. Ama bu adam bunu kim yaptı biliyor musunuz bu şakayı. Murat Muratoğlu yaptı.
Dedi ki ya yeraltında 6 milyar dolarlık gelibom bulundu. Diye de dalga geçti geçen gün. Dün Twitter’da dalga geçti. Melih Gökçek de ne hikmetse bunu böyle gerçek zannetip öyle şey oldu. Ondan sonra ya dedi gelibom bulunmuş dedi. Başka bir şeyle karıştırdı kesin. Bakın yani ona da söylemem gerekiyor.
Melih Gökçek yerin altında gelibom diye başka bir maden yani başka bir şey olduğunu düşünüyor. Gelibom olmadığını ümit ediyorum. Yani gerçekten kazım içinde böyle küçük gelibonlar olan bir 6 milyarlık depo olduğunu düşünmüyordur. Ama karıştırmıştır. Ona da hak vermem gerek. İnşallah diyorum çünkü. Bir kere daha söyleyeyim tam da emin değilim. Ama oturup da 6 milyar dolarlık gelibom bulundu.
Yok Adana’da 1 milyar dolarlık benzin bulundu. Petrol bulundu. Kalitesi çok iyiymiş. Ya 1 milyar dolarlık nedir? Daha geçen haftadan bugüne kadar Merkez Bankamız 790 milyon dolar harcadı kuru düşürebilmek için. Kuru altta tutabilmek için. Niye çünkü? Cuma günü bir karar verildi. BDDK kararları verildi. Şey gözüksün diye BDDK kararlarından dolayı dolar düştü. Havası verilsin diye. Birbirimizi kandırmayalım. Birisi de Melih Gökçe’yi çok çok iyi kandırmış yani. 6 milyar dolar gelibom olduğuna dair. Burada kime üzülüyorum biliyor musunuz? Oradaki gazeteciye üzülüyorum. Oradaki gazeteci. Çünkü bunu dinleyip de tabi ki Melih Gökçe’nin de kanalı olduğu için ortada bölemiyor. Ama diyor ki şaka olmasın diyor. Yani adam müdahale edemiyor. Sayın başkanım yani Melih Gökçe gelibom falan filan da. Hem burada medyanın ne kadar zavallı bir durumda olduğunu görebiliyorsunuz. Yandaş medyanın ne kadar üzücü bir yerde olduğunu görüyorsunuz. Melih Gökçe gibi adamların beyninde böyle oradaki şeyi görüyorsunuz. O şeylerin nasıl döndüğünü görebiliyorsunuz. Yani sosyal medyada bir şeye bakıp 6 milyar dolarlık gelibom bulunduğu yapıp.
İnanıp bilmiyorum gerçek olup olmadığını ama diyor. Onu demesi bile zaten fantastik bir olay. Ama bunun alıcısı var. Bakın yani nasıl Loza’nın gizli maddelerini olduğunu düşünen varsa. 2023’te Botox, Boron işte badenleri var. Yok boğazın içinde bir memle taşlarından olacak kimse bize izin vermiyor oraya kazmamızı. Gibi gibi düşünen insanlar olduğu için Melih Gökçek var. Anlatabildim mi? Çünkü Melih Gökçek o kitleye oynuyor. O kitle de memnun hayatından. O kitle de 2023’te bir anda her şeyin değişeceğini zannediyor. 2023’te şeyler değişecek. Bir sürü şey değişecek.
Siz merak etmeyin. Ben buraya yazıyorum. Seçimlere kadar bu programı devam edeceğim. Söz veriyorum. Ama tek bir şartım var.
Siz anladığınızı da demek istediğimi. Yarın görüşmek üzere.
İlk Yorumu Siz Yapın