"Enter"a basıp içeriğe geçin

Seçime Nasıl Gidiyoruz? | 1995

Seçime Nasıl Gidiyoruz? | 1995

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=dZE6LVdpk6M.

Seçime nasıl gittiğimize bakmak istiyoruz. Kimler oy kullanacak, kimler oy kullanamayacak, kimin oyu değer kazanacak, kiminki boşa çıkacak. Bakın seçim sistemimizle ilgili paketimiz aynen şöyle. Çınk halkı da siyasi orduna sahip olduğunu bir kere daha göstermiş ve oylamada Batı ülkelerinin bile takdirlenip etkiyen yüksek bir iştirap olmuştur. Türkiye’de bugünü dek bütün sandıklar güneş altında kurulmuştu.
Bu kez ilk defa kış ortasında bir seçime hazırlanıyoruz. Hazırlanıyoruz ama önümüzdeki seçimin en büyük sıkıntısı hava şartları değil. En büyük sıkıntı seçim yasasındaki son değişikliklerin anayasaya aykırı olduğu iddiaları. Bu iddiaların kaynağı 4 grup altında toplanıyor. Anayasa 18 yaşını dolduran her Türk seçmendir diyor. Anayasa böyle diyor ama 18 yaşını dolduranların hepsi 24 Aralık’ta oy kullanamayacaklar.
Bu gençler seçme haklarını kullanabilmek için 9 Kasım’a kadar seçim kurullarına başvurmak zorundalar. Aksi takdirde haklarını kaybedecekler çünkü seçmen kütüklerinde güncelleştirme yapılmadı. Gurbetçiler de zor durumda bırakıldı. Anayasanın son hali yurtdışındakilerin oy kullanması için tedbir alınmasını gerektiriyordu. Önce konsolosluklarda sandık kurulacağı söylendi. Sonra bundan vazgeçildi. Çünkü yurtdışında can güvenliği garantisi verilemiyordu.
Üstelik bağımsız yargı denetimi de sağlamayacaktı. Bu bahanelerle 3 milyon gurbetçi yine eskisi gibi gümrük kapılarına çağrıldı. Ancak çağrının pek bir anlamı yok. Nitekim 1991’de yurtdışındaki seçmenlerin seçime katılım oranı yalnızca %2 olmuş. Her 100 gurbetçiden 98’e oy kullanamamıştı. Şimdi siz Almanya’da çalışan bir Türk işçisisiniz. Çalıştığınız yerden izin alamıyorsunuz. Yani gümrük kapısına gelip oy kullanma hakkınız yok. O zaman siz itiraz yoluna başvurursunuz. Yani Türkiye’de herhangi bir mahkemede dava açıp Anayasa Mahkemesi’ne gidip 90 milletvekili yerine tek başınıza bu yasanın uygulanmasını durdurma imkanınız vardır. Seçim aritmetiğinde de bazı değişiklikler yapıldı. Ülke barajı hala %10. Bu çok yüksek bir baraj. O kadar yüksek ki bu baraj yüzünden oy pusulatındaki 14 partiden en iyi imser tahminine 6’sı
belki de yalnızca 5’in meclise girebilecek. Seçim çevrelerinde de barajlar var. Büyük kentlerde bu baraj %10’un altında. Yani kentlerde barajı aşıp sandalyelerin dağılımına ortak olmak kolay. Buna karşılık küçük seçim çevrelerinde çevre barajı %25 olarak sabitlendi. 2, 3 veya 4 milletvekili çıkaran bu kırsal bölgelerde barajları 1, en fazla 2 parti aşacak. Bütün sandalyeleri alacak. Yani kırda güçlü olan partiler için barajlar bir avantaj.
Bu seçimin üstüne düşen en büyük gölge ise kentlerin temsil gücünde yaşanan erosyon. Son 10 yılda Türkiye’nin yaklaşık %14’ü köyden kente taşındı. Kır nüfusu azalırken kent nüfusu hızla çoğaldı. Ancak bu değişim meclise yansımayacak. Nüfus hücumuna uğrayan ve en az 60 sandalyeyle temsil edilmesi gereken İstanbul, meclise yine 48 milletvekili gönderecek. Kırda durum tam tersi. Nüfus kaybeden küçük Anadolu şehirleri 1991 ile aynı sayıda temsilci seçecekler.
Örneğin son 5 yılda binlerce seçmenin terk ettiği Mardin 1991’de de 5 milletvekili seçmişti. Bugün de 5 milletvekili seçecek. Özetle her gün büyüyen kentlerin de milletvekili sayısı aynı kalacak, her gün küçülen kentlerinde. Yani Türkiye kentleşirken meclis kırlaşacak. Bu durumda kır kökenli olan tabanı köye dayanan sağ partilere yarayacak.
Sayım yapılıp seçmen kütükleri güncelleştirilemeyince, Güneydoğu’dan son 5 yılda göç etmiş olan insanlarda oy kullanma haklarını kaybettiler. Bu yaklaşık 5 milyon Güneydoğulu seçmenin sandığa gidememesi demek. 5 milyon oy, önümüzdeki seçimde en fazla sandalye kazanacak partinin alacağı oylardan daha fazla. Üstelik Anayasa Mahkemesi daha önce bu gerekçeyle bir iptal kararı almış, 1994 aralığında alınmış,
bu yüzden yapılamamıştı. Acaba seçim yasasına son halini verenler bu gerçeği bilinçli olarak mı göz ardı ettiler? Bir yasayı iptal edileceğini anayasa mahkemesinde bilerek çıkarma tekniği. Sırf iptal edilsen diye, yani düzen sürsün diye. Bu köstebek var mıdır? Şimdi Türk basında da medyasında acaba bu seçim yasası bir köstebek yasası mıdır?
Bu da atışıldı. Şimdi bu köstebek yasası tezini güçlendiren bir de 21 ilçenin il olma yasası destekliyor. Çünkü bunlar olursa o zaman yüksek seçim kurulu dolduracak.
Acaba yani bu düzen sürgüt olsun diye mi bir köstebek adı konmamış bir köstebek bu düzenlemeye getirdi. Bu soruyu da sormak lazım. Zaten bunca sıkıntıyı gören milletvekilleri de 90 imza toplayarak seçim yasasının iptali için başvuruda bulundular. Şimdi top anayasa mahkemesinde karar oradan çıkacak. 24 Aralık’ta sandık başına gidip gitmeyeceğimize anayasa mahkemesi karar verecek.
Bakalım ne diyecek?

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir