"Enter"a basıp içeriğe geçin

Selden Adam Kurtaran Adamın Hikayesi – Serdar Tuncer

Selden Adam Kurtaran Adamın Hikayesi – Serdar Tuncer

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=YLCIiLlBRvk.

Adamın biri bir gün memleketinden kalkmış, İstanbul’a gelmiş. Selamın aleyküm İstanbul! Demiş. Adam gelmiş şehre, gitmiş ne yapsın garip? Bir inşaatta iş bulmuş, çalışmaya başlamış. Arkadaşlar diyorlar ya abi videolara bir renk katsak, hani sen inşaatta çalışmaya başlamış derken, aslında gitsen böyle bir inşaatın içinde olsan, güzel olmaz mı? Gelemem öyle şey diyorum. Oturduk ne güzel mekanımızda, ne gideceğim inşaatta da adam inşaatta çalışmış diyeceğim.
Olmaz öyle şey. İnşaatta çalışmış, ikbal yaver gitmemiş. Çünkü derler ki, kısmetindir gezdiren yer yer seni. Gafil olma akıbet yer, yer seni. Mühim değil. Olmamış. Gitmiş demiş ki ben bir otoyıkamada çalışayım. Ne yapacağız şimdi otoyıkamaya mı gideceğiz? O otoyıkama dedik, otoyıkamada olmamış.
Oldu abicim. O da olmamış hani. Bazen olmaz. Demiş çay satayım ben. Koşmuş böyle çaycıya. Çay satmış falan. O da olmamış. Bazen olmaz. Olmayınca da adam İstanbul’a sırtını dönmüş,
Selamın aleyküm Karakovancık köy demiş. Memlekete dönmeye karar vermiş yani. Gidecek. Olmuyor çünkü. Yok ki yapasın. Adamcağız memlekete dönmeye karar verince, çıkmış böyle yüksekçe bir inşaatın üstüne. Yakmış tütünü, etrafı seyredip başlamış türkü söylemeye. Memleket gelmiş gözünün önünde. Ulan demiş şimdi döneceğiz gideceğiz. Ne yaptın diyecekler. Mahcup olacağız.
Dilan. O sırada hafiften bir yağmur çizselemeye başlamış. Eş dost soracak demiş ne edeceğiz? Birden gök gürlemeye başlamış. Şakır şakır yağmur yağıyor. Yapamadık diyeceğiz. Bu işlerde nasip herhalde anlarlar bizim. Artık ne yaparım? Memlekette falan şakır şakır yağmur sokaklardan seller akmaya başlamış. Memlekette bahçe işleriyle falan uğraşırım herhalde derken, sokakları sel götürüyor. Anlık bastıran bir yağmur ortalığı kasmış kavuruyor. Bizimki böyle dertlenirken, düşünürken, türkü söylerken falan söylemeyeceğim. Türkü söylerken falan bir bakmış ki, sel sularının içinde ihtiyar bir adamcağız, elinde poşetler, karışmış sulara sel adamı götürüyor. Bu olacak. Artık memleketten mi talimini biliyor muydu neydi? Hemen çıkarmış üstüne, atlamış suya, yüzerek, sele mi gireceğiz şimdi de? Yüzerek derken yüzmem lazım değil mi? Atlamış suya, yüzerek adamın yedeğini almış böyle geri geri, nefes nefese çıkartmış kenara, adamcağız hay evladım Allah razı olsun, estağfurullah baba vazifemiz sağ ol. Adamı kurtarmış, tam memleketin yolunu tutacak, ertesi sabah gazetelerden birinde bir manşet. İşte selden adam kurtaran adam. Bizimkinin fotoğrafı ihtiyar yedeğinde çıkıyorlar, manşette işte selden adam kurtaran adam. O sıra bir gazeteci, oradan geçiyor nasıl ettiyse, bu tam ihtiyarı yedeğine aldığı sıra deklanış, basmış, çekmiş fotoğrafını, ertesi gazete manşet. İnsanlar şaşırmış tabi, vay selden adam kurtarmış filan duydun mu? Böyle birbiriyle aralarında konuşmaya başlamışlar falan. Akşama bir televizyonun acar ana haber sunucusu, bulun demiş, onu istiyorum arkadaşlar, ilk biz çıkarmalıyız ekrana, bulun. Adamı bulmuşlar, ekrana çıkmış, garip heyecanlı da tabi hani bilmiyor falan, soruyor diyor ki efendim, selden adam kurtaran adam olmayı nasıl öğrendiniz?
Düşünmüş ki ben hani öğrenmedim filan, böyle bir şey çıktı. Peki ailenizde daha önce selden adam kurtaran kimse var mıydı? Irsi mi? Yok demiş, bildiğim kadarıyla yok ama belki de vardır. Peki selden adam kurtaran adam olmak isteyenlere neler tavsiye edersiniz? Yani demiş, estağfurullah, falan, bir kemkün birinci günü atlatmışlar. Fakat program müthiş seyredilmiş, ondan sonra öbür gün gazetenin birinde röportaj, bir iki gün bir şey derken,
bir televizyonun sahibi demiş ki, arkadaşlar, selden adam kurtaran adama bir şov yapalım. Çağırmışlar, abi programa başlamış. Selden adam kurtaran adam şov. Hani İkbal, ya bazen orada olmaz burada olur. İnşaatta olmadı, simitçide olmadı, çaycıda olmadı, selden adam kurtaran adam şov tutmuş. Almış yürümüş. Tabi tutunca adamcağız para da kazanmaya başlamış. Ne yapsın yatırım yapmak lazım. Selden adam kurtaran adam kebapçısını kurmuş. Selden adam kurtaran adam gazozları, selden adam kurtaran adam çikleti, selden adam kurtaran adam seyahat filan mevzu ilerliyor. Bu evlenmiş bu arada. Çolağa çocuğa karışmış, ilk çocuğa erkek olmuş, adını Sel koymuş. Vefadır diye. Sel büyümüş serpilmiş, başınıza arıtmayayım çok uzatıp, 20’li yaşlara gelmiş. 20’li yaşlara gelince babacım demiş, artık müsaade edersen şirketin başına ben geçebilirim. E oğlum ben ne yapacağım demiş. Bir selden adam kurtaran adam vakfı kuralım, sen onun başkanı ol. Hay hay yavrum.
Sel, selden adam kurtaran adam şirketlerin işleriyle uğraşırken, selden adam kurtaran adam da, selden adam kurtaran adam vakfının işleriyle koşturmaya başlıyor. Ne yapar bu vakıf? Dünya genelinde selden adam kurtarmaya kabiliyeti olduğu, farz edilen gençlere burs verir. Selden adam kurtaran adam bursu. Ne yapar bu vakıf? Amca konferans konferans gezer, insanlara anlatır. İyi bir selden adam kurtaran adam olmak için yapacağınız şey,
selden adam kurtaran adam olmak isteyen gençlere tavsiyem, selden adam kurtaran adam olmak da nasiptir falan, konferanslar şunlar bunlar, selden adam kurtaran adam yaşlanmış. Gelmiş 70’li yaşlara, memleketinde tam selden adam kurtaran adam bulvarında, bir selden adam kurtaran adam heykeli yapmışlar, belediye başkanı heykelin açılışına davet etmiş. Selden adam kurtaran adam vakfının mütevelli heyet başkanı, selden adam kurtaran adamı.
Selden adam kurtaran, selden adam kurtaran adam heykelin açılışına gitmiş abicim. Böyle bir devasa bir heykel, heykelin üstünden örtüyü yavaşça indirmeye başlamışlar, iniyor örtü falan, tam o sıra nasıl olduysa adamcağızın yılların yorgunluğu, şu, bu, o anın heyecanı filan ne diyeceğiz bilmiyorum, heykelin üstü açılırken adamın kalbi teklemeye başlamış,
gitmiş, vefat etmiş. Fıkra bu ya, selden adam kurtaran adamı, selden adam kurtaran adam olduğu için cennet almışlar. Adam cennetliklerden olmuş. Bak, şöyle yapmayın, Serdar abi adam cennetliklerden olmuş filan, cennette de öyle şey olur mu, böyle şey olur mu, o yorumları görür gibiyim. Yapmayın. Niye? Fıkra bu. Yani sen Aydemirci’den dinlediğin bir fıkrayı arz ediyorum, hani muhal farz diye arz ediyorum, tırnak içinde diye anlatıyorum. Adam cennete gitmiş kardeşim, bir de Allah aşkına cenneti sanki parselledik, Kudret abi, benden başkası gelemez. Benden başkası, la sana da yer var, öbürüne de yer var, bir birisi daha cennete geldi diye senin yerin daralmıyor ki cancağız. Sen kendi cennetine bak, boşver, neyse. Selden adam kurtaran adam cennete gitmiş. Fakat cennette keyifsiz, morali bozuk, tadı tuzu yok,
öyle dolanıyor. Olur mu cennette diyeceksin? Fıkra bu, olmuş. Bir meleğin dikkatini çekmiş. Gelmiş, hayırdır demiş, böyle çok tadınız, sudunuz yok. Niye? Adam bakmış böyle. Valla demiş, kurban olayım, burada ne sel var, ne selden kurtarlayacak adam var, ne selden adam kurtaran adam konferansı var. Biz abi alışmışız buna. Bizim hayatımız selle geçti, selden adam kurtaran adamla geçti. Böyle bir şey, organizasyon falan. Melek demiş ki, bu mu dert ettiğiniz şey? Burası cennet. Hemen demiş, biz selden adam kurtaran adam konferansı tertip ediyoruz. Büyücek bir alan, ön sıra embialar, evliyalar, asfiyalar, urefa, cennet ahalisi, selden adam kurtaran adam konferansı tertip edilmiş. Tamam, bize de orada hadi bir, bir gün yap diyen olmaz değil mi? Olmasın lan. Düşünsene şimdi, giriyorsun,
selamünaleyküm erenler. Dedin, karşındaki herkes Eren. Anam. Olmaz, ben ufak ufak kaybolurum. Neyse, selden adam kurtaran adam konferansı tertip edilmiş. Bizim selden adam kurtaran adam, heyecanlı böyle. Bu olur. Kuliste sanatçı bir şişinir. Buna ben anlatırım, benden daha iyi anlatan olmaz. Kendine bir gaz verir falan. Yürüyüşler, nefesler, diyafram açmalar, parfümler falan. Havaya girmiş iyice, çıkacak anlatacak. Tabi cennet ahalisi, peygamberler, önde arkada, enbiyalar, asfiyalar, evliyalar böyle. Sunucu melek ve işte karşınızda selden adam kurtaran adam demiş. Bizimki bir hava böyle geliyor. Melek dönmüş, anam demiş, iş sakat. Yaklaşmış kulağına, Hacı demiş. Hayır olsun. Şu demiş, ön sırada oturan var ya, hangisi? Yok, yandaki demiş.
Bu demiş, Nuh aleyhisselam’dır. Ona göre konuşuyor. Adam böyle bir… Kalmış. Sen selden bir adam kurtardın ama, selden insanlığı kurtaran, insanlığın ikinci babası Nuh aleyhisselam, ön sırada oturuyor. Ne anlatacaksın orada ağabey? Bir gün ben oturuyordum inşaatta adamın biri filanla döverler adamı. Değil mi? Sen ya dayak yememişsin ya sayı saymayı bilmiyorsun derler. Orada anlatabileceğim bir şey yok ki. En fazla yapabileceğin şey şudur. Efendim, hürmetlerimle Nuh aleyhisselamı takdim ederim filan. Çünkü Hacı Hatun, anlatsın. Selden nasıl adam kurtarlıyor. Neyse, sözü çok uzattık. Kıssadan ise, a benim cancağızım,
bir şeyler herkes bilir ama çok az insanın bildiği bir şey daha vardır. Bu şeyleri benden daha fazla bir bilen var. Herkes kendince bir kulluk yapmaya filan çalışır. Ama bazı kulların bildiği bir şey vardır. Rabbimin benden istediği kulluğun yanında, hakiki kulluk yapabilenlere kıyasla, benim yaptığım kulluk asi bir adamın hali gibi duruyor der, boynunu büker.
Herkes kendini bir parça güzel zanneder. Vardır da herkeste bir parça güzellik. Ama bazısı kendi çirkinliğiyle meşgul olur. Elin güzelliğini fark eder. Kendi çirkinliğini biraz daha idrakle, çirkinliklerinden kurtulmaya, güzelliklerine güzellik katmaya gayret eder. Yani, haddini bilir. O zaman şöyle bitirelim. Haddini bilenlere selam olsun.
Eyvallah.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir