"Enter"a basıp içeriğe geçin

Şu anki krizin 2008 krizinden farkı ne? Prof. Dr. Ceyhun Elgin yanıtladı

Şu anki krizin 2008 krizinden farkı ne? Prof. Dr. Ceyhun Elgin yanıtladı

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=wm3TqjUJrsI.

İlk defa geldiği için… Ceyhun Bey ile başlayalım. Ceyhun Hoca ile başlayalım. Hocam, ne oluyor dünya ekonomisinde? Her yerde resesyon tehlikecinden bahsediliyor. Özellikle Amerika’da bu tehlike çok öne çıkıyor. Faizlerin hızlar dışına beraber. Bütün dünya faiz artırırken Türkiye faiz indiriyor. Başka indiren var mı bilmiyorum gelişim ülkeler arasında ama… pek… Varsa benim haberim yok belki. Bu faiz artırımları nereye kadar sürecek? Bu faiz artırımları resesyon getirirse ne olacak?
Buna karşı ne yapılabilir? Bu krizin 2008 krizinden farkı ne? Gibi bir demes soruyu ortaya bıraksan biraz bize anlatsanız. Tamam elimden geldiğince… Geçen hafta IMF ve Dünya Bankası’nın ortak toplantıları yapılıyordu. Orada da ana gündem maddesi zaten bütün bu sorduğunuz sorular da aslında. Zaten biliyorsunuz ikisi ikiz kurumlar karşılıklı Washington DC’de aynı sokakta. Ve orada da işte stakflasyon meselesi. İşte hem dünya ekonomisinin içine girdiği durgunluk hem de tabii aynı zamanda da…
…devam eden enflasyon süreci konuşuluyor. Hocam stakflasyon nedir? Bizim halkımız enflasyonu belir de stakflasyonu daha ağır. Stakflasyon 1970’lerde ortaya çıkmış bir kavram. İki keminin birleşiminden oluşuyor İngilizce. Stagnation ve inflation. Stakflasyon diyoruz Türkçe’de. Durgunluk sırasında enflasyon. Durgunluk sırasında enflasyon. Hem ekonomik durgunluk ekonomiler büyümüyor veya düşük hızda büyüyor diyelim. Hem de aynı zamanda enflasyon devam ediyor. Bu 1970’lerin öncesinde aslında ekonomik büyüme ile enflasyon arasında bir ilişki olduğu düşünüyordu. Enflasyon varsa büyüme de vardır.
İşte büyüme eğer düştüğünde enflasyon……en azından biraz bir miktar büyümeyi sağlayabildiği beklentisi vardı ama bir baktılar ki… Çok da öyle değilmiş. Yani durgunluk da olabiliyormuş enflasyonla beraber. Bu 1970’lerde işte OPEC krizleriyle beraber……işte petrol karterlerinin kurulması dünyada ve……petrol fiyatlarının bir anda artması, enerji fiyatlarının artması da… Arab-İsrail savaşının ardından Arapların petrol satışının durdurması, bunun ekonomileri etkilemesi……enerji fiyatlarının bugün olduğu gibi hızlı yükselme sonrasında ortaya çıkan bir durumdu.
Aynen ve bunlar stakflasyon dendi. Literatürde de bu şekilde girdi. Şimdi de yine bu stakflasyon tehlikesinden bahsediliyor. Çünkü pandemiden sonra işte bu geçen hem de Rusya-Ukrayna savaşının da etkisiyle……tabi pandeminin getirdiği bazı lojistik sıkıntıların da etkisiyle……ve tabii ki biraz da pandemi sırasında açıklanan oldukça genişleyici politikaların etkisiyle……bir enflasyon dalgası başladı. Gelişmiş ülklerde ve gelişmekte onun ülklerde kısmen. Ve bu enflasyon dalgasının sonucunda da Merkez Bankaları……biraz da yani eskisine, yani eskiden yaptıklarına benzer olarak…
…artırımlarına başladılar. Önce sinyallerini verdiler. Daha sonradan da artırmaları hakikaten başladılar. Önce gelişmiş ülkeler başladı. Gelişmiş ülkeler başlayacağını öngörerek bazı gelişmekte olan……ülke merkez bankaları da ön almak açısından adım atmaya çalıştılar. Tabii bu faiz artışlarının da ciddi derecede bir durgunluğa neden olacağı beklentisi oluştu. Ve tabii ki de olacak gibi de gözüküyor. En azından işte 2022 büyüme tahminleri düşürüldü pek çok ülke için. 2023 ve 2024 büyüme tahminleri de nispeten daha düşük rakamlara revize edildi.
IMF’nin ve Dünya Bankası’nın son açıkladığı tahminler, bu şekilde ülke ülke yaptıkları tahminler. Ve hani konuşulan konuda dediğim gibi buydu. Ve buna karşı ne yapılacak sorusu var tabii. Merkez bankaları enflasyonun önünü almak istiyorlar gerçekten. Ve bunun içinde çok sert olacaklarının sinyallerini verdiler. Özellikle bazı gelişmiş merkez bankaları, gelişmiş ülke merkez bankaları……başta da Amerikan Merkez Bankası, Fed olmak üzere, Avrupa Merkez Bankası bir tık daha geriden takip etmesine rağmen onlar da yine……fayız artırın sürecine geçtiler. İngiltere Merkez Bankası zaten keza öyle. Ve tabii ki bazı gelişmekte olan merkez bankaları da öyle. Sizin sorduğunuz soruya cevap olarak söylemek istiyorum. Hani hangi ülke faiz arttırıyor, hangisi arttırmayan ülke var mı diye sormuşsunuz. Ben sırf bunun için baktım. Gerçekten de çünkü bizim bildiğimiz pek çok ülke merkez bankası faiz arttırdılar. Arttırmayan var mı? Veya en azından geçtiğimiz yılın 2 maline göre faiz azaltmış olan, düşürmüş olan merkez bankası var mı diye baktım. Birkaç tane örnek var. Bir tanesi Angola. Angola. Angola ki kendisi petrol ihraç eden bir ülke. Ve tabii faiz olanları 20’ler seviyesinde.
Yani sonuçta bu faizi bir miktar düşürmüşler. 27’de de 19’a düşüyorlar bildiğim kadarıyla. Bir miktar Çin var ama Çin’inki de tabii birazcık farklı. Yani orada 365’ten 365’e civarında, 385’ten pardon, 365’e indirim söz konusu. Ki orada da ama enflasyon %2 civarında yani. %2 civarında bir enflasyon varken 385’ten 385’e indirilir. Enflasyonun üstünde bir faiz var. Aynen öyle. İşte bir de Rusya belki düşünülebilir. Rusya’da ama şöyle. O da savaştan önceki savaştan yani savaş başlayınca Rusya-Ukrayna savaşı çok ciddi bir faiz artışına girdiler. Sonra bir miktar düşürdüler ama hala geçtiğimiz yılın eki mayına göre daha yüksek bir faiz oranına sahiptiler. Yani bu ülkeler düşününce de açıkçası belki… Angola, Türkiye… Angola, Türkiye, işte Çin belki… Çin diyoruz. O kadar. Ama belki çok mikro bir ülke vardır yani adını bilmediğimiz vs. ya da haritada yerini zor bulabileceğiniz belki bir iki ülkede daha olabilir ama en azından belli başlı ülkeler. Hani bunu Bank of International Settlement’ın, bir IAS’ın sitesinden baktım. Orada Merkez Bankaları’nın aylık faiz kararlarını eksel dosyasında tutup rapor ediyorlar, yayınlıyorlar düzenli olarak. Açıkçası bulamadım yani geçtiğimiz yıla göre. En azından maje ülkeleri arasında yok. Öyle söyleyeyim. Bize benzeyen ülkeler var mesela. İmim işte Brezilya’dır, Güney Afrika’dır, Thailand’dır vs. Onların arasında hiç böyle bir şey yok. Arjantin’dir, Meksika’dır. Arjantin’dir, Meksika’dır. Yok tabi ki. Şimdi biz de tabi tam tersi bir politikaya başladık 2021 yılı Eylül ayından itibaren. Bilmiyorum belki onu şu anda mı konuşmak lazım, bir sonraki turda mı konuşuruz ama Tırnak içerisinde Maliye Hazine ve Maliye Bakanımızın tabiriyle heterodoks bir politika izliyoruz. Ketrodoks bir politikada değil aslında esasen zaten. Ben açıkçası Türkiye’nin yaklaşan seçimlerin öncesinde hükümetin ekonomik büyümeye öncelik verdiğini düşünüyorum. Yani enflasyonu bir kenara koyabiliriz. Enflasyonu bir şekilde zararlarını nispeten engellemeye çalışıyoruz. Toplumun geniş kesimlerine etkisini minimiz etmeye çalışıyoruz diye düşünülüyor. Onların mantığıyla, iktidarın mantığını anlamaya çalışıyorum açıkçası. İşte ne bileyim ben asgari ücrete enflasyon oranında ya da nispeten orana yakın bir zam yapıyoruz. İşte memur maaşlarına o zam yapıyoruz. İçeriye geleceğiz sonra. Önce bir dışarıda ne oluyor onu bir konuşalım. Mesela İngiltere, İngiltere’deki bu çalkantının sevimini ediyoruz. İngiltere faiz arttırıyor enflasyona baş edemiyor. Keza Amerika, faizleri arttırdı hala negatif faiz ama faiz artırmasına rağmen enflasyonu beklendiği kadar düşüremedi. Biraz yavaşlattı artışını belki ama sekizin üstünde hala. Aynen öyle. Amerikan alacık olmadığı bir şey bu. Hatta bununla ilgili bir de şeyimiz var. Birinci şeyimiz var. Onu kim getirdi? Ben getirdim. Tamam o zaman sen de konuşuruz. Ödevini yaptım mı sana? Evet evet. Tam bir ödev gibi hazırlamışsın. Bir şey söyleyebilirim belki orada. Bu enflasyonun yani küresel enflasyonun para politikasıyla engellenebilecek boyutu var. Engellenebilecek boyutu var.
Neden ortaya çıktığını düşünmek gerekiyor onun içinde. Enflasyonun bir tabi pandemiyle ilgili boyutu var. Herkes para dağıtı. Onun ötesinde lojistik ile ilgili sıkıntı var. Çin hala yeri geldiğinde sıfır Covid politikası uyguluyorlar ve şangayı kapatıyor mesela. Şangayı kapattığı zaman zaten çok ciddi bir ihracat limanı dünya ekonomisine pek çok arz zincirinde pek çok üretiminin, pek çok malının üretiminin zincirini etkiliyor. Çip üretimini etkiliyor, araç üretimini etkiliyor, araba fiyatlarını etkiliyor vesaire vesaire.
Gıda fiyatlarını etkileyebiliyor. En azından zincirleme bazı reaksiyonlardan dolayı. Tabi bu kısım var yani. Bir de tabi işte bu az önce sizinle bahsettiğiniz veya beni söylemeye çalıştığım bu pandemi sırasında açıklanan genişleyici politikaların ciddi etkisi var. Hakikaten de onun hatta bir araştırmada bir sekeresini de tuttuk. Pek çok ülke tarihi boyunca görülmemiş bir genişleyici politika izledi. Maliyacından veya makrofinansal açıdan. Biz biraz daha kredi genişlemesine ağırlık verdik. Fakat çok finansal, bütçeden karşılayacak karşılıksız yardımlara ağırlık vermedik ama pek çok ülke buna verdi. Vatandaşının cebine para koyduğu, işte ne bileyim ben çalışanların işleri korunsun diye geri geldi. Hibe verdi şirketlere. Örneklerini de daha sonradan verebilirim isterseniz. Ve ciddi tabi bu genişleme yarattı. Tabi o genişleminin de bir etkisi var. Gecikmeyeli etkisi var tabi bir miktar. Artı zaten 2008’den beri gelişmiş ülkelerin çok ciddi bir parasal genişlemesi söz konusuydu.
İlgilenmeyileşim devletleriyle başlayan, Keza Genel Avrupa Merkez Bankası’nın da tahvil alımları en azından sonuçta piyasaya para enjekletmeleri bir şekilde öyle ya da böyle. Onun da bir etkisi vardı. Tabi oradan da bir talep etkisi var zaten. Dolayısıyla bu enflasyonun, yani mevcudu enflasyonu, dünyada gözlendiğimiz mevcudu enflasyonun bir böyle talep tarafıyla, talebi kontrol ederek düşürülebilecek tarafı var. Bir de tabi daha yani Merkez Bankaları’nın elinde olmayan, Merkez Bankaları’nın etki edemeyeceği boyutu var.
Merkez Bankaları şu anda en azından etki edebilecekleri kısımları etki etmeye çalışıyorlar. O da zaten işte belki işte ne bileyim hani %8’lik, %9’luk enflasyon açıklıyordur. Yani işte bu arz sorunları mesela, lojistik sorunlar %8’lik, %9’luk enflasyonu bir kısmını açıklıyor. Tamamını değil tabi ki. Ama talep kısmını da bir kısmını açıklıyor. İşte faiz arttırarak en azından talepten gelen enflasyonu engel olmaya çalışıyorlar. Biz onu da yapmıyoruz. O ayrı boyutu tabi. Bizde talepte de patlama var. En azından bir kısım talepte patlama var.
Peki hocam şimdi ben garip bir şey söyleyeceğim. Diyesiniz ki ya abuk sabuk konuşma. Mesela ben burada şeylerin de bu fonların da bir etkisi olmuşluğunu. Bu fonlar gerçekten bana sorarsanız dünyaya konusunda çok ciddi zarar veriyorlar. Niye? Şimdi bu parasal genişlemeden bahsettik. Bu parasal genişleme sonunda bu fonlarda da muazzam bir birikim oldu. Ve bunlar Covid sonrasına hazırlık olarak ekonomilerin tekrar canlanacağı varsayımı ile…
…MTA piyasalarında geleceğe yönlilik işlemleri yaptılar. Yani bakır aldı, demir aldı, ne bileyim… Hatta gemi navlunu bile aldılar. Bir kenara koydular ve fiyatları bunlar suni olarak yukarı çektiler diye hissediyorum. Bu fonlar olmasa acaba biraz daha mı rahat eder dünya? Yani edebilirdi ama sonuçta yavaş yavaş onlar geri çekiliyor şu anda. Evet, benşirdan çekiliyorlar.
Faiz artırdıkça o fonlar dünyada bulundukları yerlerden çıkıp ki Türkiye’den neredeyse tamamen çıktılar diye biliriz artık tahvil piyasasından. Borsada birazcık belki var ama hala bir son bir giriş olmuştu geçen haftanın öncesinde. Ama o da çok açıkçası geçtiğimiz yılda göre çok kısıtlı bir miktarda bir giriş. Yavaş yavaş çıkıyorlar. Doğru, onların bir rolü vardı belki de. En azından enflasyonist hareketin başlamasında bir rolü olmuş olabilir ama şu anda yavaş yavaş onlar geri çekiliyorlar. En azından Türkiye’deki enflasyonu açıklamıyor. Evet Türkiye’ye açıklamıyor. Ben Amerika’dan başlamaya gireyim. Türkiye’ye girip açıklamıyor.
Evet.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir