Tarihin En Güçlü Adamı – CENGİZ HAN
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=bfq64DI22T8.
O kadar çok kan döktü ki Müslüman ve Hristiyanlar deccal olduğuna inandılar. O kadar çok kadınla beraber oldu ki bugün 24 milyon insanın onun soyundan geldiği düşünülüyor. Doğduğu andan itibaren dünya asla eskisi gibi olmadı. O tarihin gördüğü en büyük hükümdar Cengiz Han. Gerçek ismi Temücin olan Cengiz, Moğolistan bozkırlarında 8 yaşında küçük bir çocukken babasıyla yaptığı yolculukta, babasının düşman kabileler tarafından zehirlenmesi üzerine en yakınlarının ihanetine uğrayarak annesi ve kardeşleriyle birlikte ormanda gizlice yaşamak zorunda kaldı. Geçirdiği bu zor günler onun gelişiminde önemli rol oynayacaktı. Çünkü kendi sözleriyle anlattığına göre bütün ailesi açlıktan ölmek üzereyken kardeşi, yakaladığı balığı onlarla paylaşmamış, bunun üzerine Cengiz kardeşini öldürmek zorunda kalmıştı. Bozkırda yaşamak zordur. Öyle soğuktur ki buzlar bile üşür der Moğollar. Bu nedenle hayatının en zor yıllarını Moğol bozkırlarında gizlice geçirdiği çocukluğu olarak anlatıyor. Gençliğinde ise başına daha kötü şeyler gelecekti.
O yıllarda Cengiz düşmanlarına yenildikten sonra Çin’de köle olarak satıldı ve bir yıldan fazla bir süre kafes içinde sergilendi. Cengiz’in anlattığına göre kafeste bir maymun gibi sergilenirken yaşlı bir Budist keşiş onun yanına gelerek Cengiz’den kendilerini affetmesini istedi. Çünkü onun ileride büyük bir han olacağını ve tüm dünyayı yakıp yıkacağını görmüştü ve tek bir isteği vardı.
Ona yardım etmesi karşılığında dağların tepesindeki Yut’an isimli Budist tapınağını yıkmaması için yalvardı. Gerçekten de öyle olacaktı. Cengiz Çin’i yerle bir edip milyonlarca insanı öldürüp bütün tapınakları, ibadet hanileri yok etti. Fakat Yut’an tapınağına hiç dokunmadı. Yaşlı Budist’in yardımını ve ona verdiği sözü hiç unutmadı. Cengiz Han, Orta Asya’daki göçebe kavimleri bir araya getirip Çin’i ele geçirdikten sonra artık tek bir amacı vardı. Dünyanın tamamına egemen olmak ve batıya yöneldi. Kuşattığı şehirlerde eğer kendisine karşı direniş gösterilirse kesinlikle kimseyi affetmiyordu. Kadın, erkek veya çocuk hiçbir acıma göstermemeye ant içmişti. Bu nedenle en büyük kıyımlar direniş gösteren Türk topraklarında yaşandı.
Buhara’da olanlar bunun en önemli örneklerinden biri. Buhara o dönem Asya’nın en gelişmiş ve kalabalık şehirlerinden biriydi. Cengiz Han’ın hedefinde şimdi bu önemli şehir vardı. Şehirdeki Türkler, Cengiz’in diğer fetihlerinde yaptıklarını duyduğu için onun tecel olduğuna inanıyor ve direnirlerse taş üstünde taş bırakmayacağını biliyorlardı. Buhara’nın ileri gelenleri, şehrin ve halkın selameti için Cengiz Han’a bir heyet göndererek camileri yıkmamasını, kitapları yakmamasını ve insanları kılıçtan geçirmemesini istediler. Bunun karşılığında teslim olacaklardı. Cengiz Han kabul etti ve şehrin 12 kapısı Moğol ordusuna açıldı. İçeri girildikten sonra ise Cengiz, o tarihe kanlı harflerle yazılacak olan sözünü söyledi. Camileri yıkmayın, yakın. İnsanları kılıçtan geçirmeyin, diri diri gömün, kitapları yakmayın, dereye atın. Kimse bana sözümü tutmadığımı söyleyemez. Dediğim gibi kimseyi kılıçtan geçirmedim, kitapları yakmadım, camileri de yıkmadım demiştir. O dönem 1 milyondan fazla nüfusu olduğu bilinen Buhara şehrinde işgalden sonra bir tek tavuk, bir tek çocuk bile hayatta kalmamıştı.
Hepsi canlı canlı toprağa gömüldüler. Fakat onun isteği bu da değildi. Cengiz tüm dünyayı ele geçirmenin de ötesinde beklentilere sahipti. O sonsuzluğu ölümsüz olmayı istiyordu. Bu nedenle de kahinlere, şamanlara büyük değer veriyor ve her seferinde yanında bir kahin bulunduruyordu.
Bir keresinde yaşlı bir Budist raibe ölümsüzlüğün sırrını sordu. Yaşlı adam Cengiz Han’a ne kadar çok kadınla beraber olursan ömrün o kadar uzun olacaktır demişti. Bu nedenle her işgal ettiği şehirde onlarca kadının yatağını alıyor ve düzinelercesiyle de evleniyordu. Hatta o kadar çok sayıda kadınla ilişkiye girdi ki bugün dünya genelinde 20 milyondan fazla toruna sahip olduğu tahmin ediliyor.
Yaşlı dünyamızda soyu en çok devam eden insan Cengiz Han’ın kendisidir. Moğollar batıya doğru oluk oluk kan akıtarak ilerledikçe Müslüman ve Hıristiyan coğrafyasında korku da artıyordu. Öyle ki Müslümanlar Moğolları tarif ederken büyük kafalı, kısa boylu, geniş vücutlu, küçük gözleri olan acımasız hecuc mecucler olarak anlatıyor. Hıristiyanlar ise teccalin çıktığını ve Avrupa’yı işgal edeceğini söylüyordu. Belki de haklıydılar çünkü Cengiz Han o dönem dünya nüfusunun %11’ini yani 40 milyon kadar insanı öldürmüş ve dünyanın yarısını da fethetmiştir. İşgal ettiği topraklarda din ve inanç yürüyetine karışmasa da şaman geleneklerine ve tengri inancına ömrünün sonuna kadar bağlı kalmış ve torunlarına da tek bir din vardır. O da tengri dinidir diyerek vasiyet etmiştir. Savaş zamanlarında kendisini İslam’a ya da Hıristiyanlığa davet eden elçileri ise bunu kendine bir hakaret kabul edip kazanda haşlatarak cezalandırmıştır. Bu kudretli hükümdarın tek bir korkusu vardı ve ömrü boyunca yenemedi. Köpekler. Ne zaman bir köpek görse kaçacak bir yer arardı. Bu arkadaşları arasında da ailesi arasında da her zaman espri konusu olmuştur. Peki çocukluğu ve gençliği sıkıntılar içinde geçen bir Bozkır insanı tarihin en zalim, en büyük hükümdarı olmayı nasıl başarmıştı? Han bunu şu sözlerle özetliyor. Düşündüm. Çok düşündüm. Hiçbir insanoğlunun düşünmediği kadar çok düşündüm.
Aynı zamanda Cengiz Han Moğollar arasında kabul görmüş olan ve Bozkır yasaları olarak bilinen kurallara net bir şekilde uyuyordu. Ancak bunlara kendisi de önemli eklemeler yaptı. Cengiz Han’ın eklediği kurallardan bazıları şunlardır. Savaş alanında hata yapan kim olursa olsun cezasını oradaki komutan verir. Kaybedenlerin şart koşmaya hakkı yoktur. Direnenin cezası ölümdür. Yenilen düşmanların aileleri askerler arasında eşit olarak paylaştırılır. Bir asker istediği kadar cariye alabilir. Cariyelerden olan çocuklar öz çocuk olarak kabul edilir ve mirastan eşit pay alırlar. Kavga etmekte olan iki şahıs arasına girerek onlardan birine yardım edenin cezası ölümdür.
Üç defa başkalarından mal alıp, üç defa iflas eden, üçüncü iflasından sonra ölüm cezası ile cezalandırılır. Yalan söyleyenin cezası ölümdür. Bir Moğol’un din değiştirmesinin cezası ölümdür. Her türlü hayvanın eti yenilebilir. Bunlardan birini yasaklayanın cezası ölümdür. Ancak hayvanı kesmek isteyen, onun ayaklarını bağlayıp karnını yardıktan sonra kalbini el ile sıkarak öldürmelidir.
Sadece bu tarzda öldürülen hayvanın eti yenilebilir. Yolculara yiyecek ve konaklama sağlamayanın cezası ölümdür. Her gün içki içilebilir. Ancak savaş zamanında ayda üç defadan fazla sarhoş olmak yasaktır. Pazarlık yapan tüccarın malına el konulur ve cezası ölümdür. Herhangi bir dinin mezhebini seçenin cezası ölümdür. İdam cezası almış bir Moğol beyi eğer isterse belini kırdırtarak kendini öldürtebilir. Bu çok eski bir Moğol geleneğidir. Moğollar arasında soylular idam edilecek olursa bu asil bir ölüm olarak görülen şekilde yapılırdı. Yani belleri kırılıp Bozkır’a bırakılırlardı. Bunlar Cengiz Han’ın yasalarının sadece bir bölümü. O, Bozkır’ın gördüğü en sert liderlerden biriydi. Dünyanın yarısına hakim oldu. Bu savaşlarda 40 milyon kadar insanı öldürdü. Belki ölümsüzlüğü bulamadı. Fakat ismi ölümsüz olarak hafızalara kazındı ve sonsuza kadar da bütün dünya tarafından tarihin en büyük hükümdarı olarak kabul edilmeye devam edecek. Öldüğünde eski Orta Asya geleneğine göre mezarının yeri bulunmasın diye gömme işlemine katılan herkes öldürüldü. Muhtemelen Moğolistan’da bir nehir yatağının yönü değiştirilerek nehrin altına gömüldüğü düşünülüyor.
Ölümünden sonra çocukları ve torunları imparatorluğun sınırlarını daha da genişlettiler. Arap Yarımadası’ndan Avrupa’nın ortalarına, Çin Denizi’nin ötesine, Hindistan Dağlarına, Moskova’ya kadar dünyanın üçte ikisi Moğol İmparatorluğu’na dahil oldu. Ve Cengiz sonsuzluğa adını yazdırdı. Bütün Moğollar gök gürültüsünden korkarlardı. Sadece Cengiz Han bu korkuyu yenebilmişti. Onun bunu nasıl yaptığını soranlara, artık saklanacak hiçbir yerim kalmadı. Korkuyu unuttum. Gök Tanrı korkuyu yenmeme yardımcı oldu. Demiştir. Bu nedenle hala Orta Asya’da ne zaman gök gürlese Cengiz Han’ın Moğolları izlediğine inanılır. Daha fazla içeriye ulaşabilmek için kanalıma abone olabilir. Beni Instagram hesabımdan takip edebilirsiniz.
İyi seyirler.
İlk Yorumu Siz Yapın