Terkedilmiş Türk Şehri KAPALI MARAŞ’ın Kimsenin Giremediği Yerleri !
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=oreiCuxTRvk.
Bugün kasinolarıyla, tatil merkezleriyle, vergi cennet olmasıyla bilinen Kıbrıs’ta Türk ve Rum kesimi arasında kalan büyük bir şehir var. Terk edilmiş bir şehir. Öylesine bir terk ediş ki, yemekler sofrada, televizyonlar yayında öylece kalmış, dünyadaki en ilginç ıssız şehirlerden biri. Burası Kapalı Maraş. Diğer bir tabirle Varoşa. Bir zamanlar dünyanın en popüler turizm merkezlerinden biriydi. Hollywood ünlüleri burada sıradanlaşıyordu. Mell-i Morro dahi o turistler arasındaydı. Artık oraya Hayalet Şehir deniyor. Terk edilmiş, kapatılmış. Bütün o ihtişam kendini yoksulluğa bırakmış. Sönmemiş sigaralar küllüklerde, ütüler fişlerde, elbiseler çamışın makinelerinde bırakılmış. Birkaç sokak dışında buraya giriş yasak. Evler, oteller, camiler unutulmuş. Ta ki bugüne kadar, şu ana kadar. İnternette gördüğünüz görüntüler genellikle halka açık olan kısımlar ya da çok az kişinin adım atabildiği yerlerdi.
Bense kimsenin uğrayamadığı bölümlerine götüreceğim sizi. Türkiye burayı açmak istiyor. Dünya ise kapalı tutmak. Bakalım sonuç ne olacak? Durun durun. Duvarda yazana bir bakın. EOKA. EOKA nedir? Kapalı Maraş’ın neden kapalı olduğunu, Kıbrıs’ın neden bölündüğünü anlamak için bu örgütü kısaca tanımamız gerekiyor.
Adanın Yunanistan’a bağlanması için uğraşan Kıbrıslı Rum Silahlı Örgütü. Aslında sadece bize karşı değil, İngilizlere hatta Komünist Rumlara karşı da savaşıyorlardı. Kıbrıs henüz bölünmemiş bir bütünken kahvehanelerde ve şehir meydanlarında solcu Rumlara karşı infazlar gerçekleştiriyorlardı. Kendi içlerindeki bu meselenin tamamlanmasıyla beraber oklar adadaki Türklere çevrildi.
1963 yılında Kanlı Noel adı verilen katliamlar zinciri başladı ve olaylar 364 Türk’ün şehit düşmesine ve 104 Türk köyünün de boşaltılmasına kadar uzadı. Yapılan katliam ve vahşet Kıbrıs Türk Kesimi’nin bazı bölgelerinde dün gibi korunmaktadır. Müzeye çevrilmiş olan bu yerlerde her şeyi birebir görebilir ya da olaylara şahit
olmuş yaşlardan korkunç işkenceleri dinleyebilirsiniz. Hadi daha derinlere gidelim. Bir kenara yıkılmış şu binaya dikkatle bakın. Şehrin boşaltılması için tek bir bomba yetti. Buraya yapılan tek atıştan sonra Rumlar yemek yedikleri masaları bile toplamadan marışı terk ettiler. Ama bu kaçış içerisinde mahsumiyet barındıran bir kaçış değildi. Türklerin o günlerde korkunç katliamlarla öldürülmesinden dolayı Maraş’taki Rumlar Türk ordusu intikam almaya geliyor. Onlar da bizi katledecek korkusuyla buradan hızlıca gittiler. Gitmeyen nereye ise dokunulmadı. Tabaklar, şişeler, şarap bardakları yerli yerinde duruyor. Okul defterleri, inciller, yanan mumlar, kandiller hiçbirini almamışlar. Şehirde yaşayan Türkler ise zaten EOKA gibi örgütlerin silahlı sindirimi sonucu burayı boşaltmışlardı. Şu an gördüğünüz yere dikkat edin. Burası İngiliz Kraliyet Ailesi’nin oteli. Kimilerine göre bu otel dünyanın ilk yedi yıldızlı oteli olarak inşa edilmişti. Şu anda kedilerin, akreplerin, farelerin yuvası olmuş. Anlatılanlara göre banyolar, duvarlar bile altın işlemeliymiş.
Tabii ki hiçbirinden eser yok. Burası Kapalı Maraş’ın çarşısı. Eskiden son model klasik arabaların dolaştığı şarşalı partilerden çıkan kadın ve erkeklerin eğlenmek için kumsala yürüdükleri çarşı artık doğa ananın ellerine teslim edilmiş. Benim gibi çok az sayıda insan Kapalı Maraş’ın derinliklerini görebildi. Ancak edebilen herkesin şahit olacağı bir durum var ki bu da içerisinin çok büyük bir yağmaya uğradığı gerçeği. Öyle ki Maraş terkedilir edilmez içeriye girme fırsatı bulanlar evlerdeki fayansları bile sökmüşler. Define avcıları ya da yağmacılar taşınabilecek ne varsa alıp götürmüşler. Bu çamaşır makinesi hariç.
Ya da birilerinin bıraktığı bu terlikler hariç. Şehrin bir bölümünde Türk askerleri, bir bölümünde Birleşmiş Milletler askerleri var. Herhangi bir provokasyonun engellenmesi adına çeşitli askeri birlikler bölgüyü her daim gözetim altında tutuyor. Türkiye hayalet şehir Maraş’ı açmak istiyor. Tabi ki Birleşmiş Milletler buna müsaade etmiyor. Aslında burayı açmak bizim yasal hakkımız. 1956 yılında İngilizler adadaki vakıf arazilerinin ve mallarının tamamının Türklere ait olduğunu yayınlamıştı. Ve Kapalı Maraş’ın tamamı Osmanlı vakıf toprağı. Belgelerle sabit ve bunu kimse reddetmiyor. Ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devlet olarak tanınmadığı için Maraş’ın da buraya bağlanması teoride de pratikte de uluslararası kuruluşlar tarafından kabul edilemiyor.
Aksine Maraş’ı açma çabamız bir çok politikamız gibi tutmadı hatta ters tepti ve bize çeşitli yaptırımlar uygulanmasına neden oldu. Halbuki 2020 yılında Maraş’ın açılacağı söyleniyordu. Birkaç sokak dışında her yer kapalı. Fakat yine de kozlar Türkiye’nin elinde. Yeter ki diplomasi bugüne kadar gösteremediği başarıyı yarın gösterebilsin.
Ben size bunları anlatırken bir yandan da arkada bugüne kadar çekilmemiş yerlerin görüntülerini yayınlıyorum. Görüntülerin ancak çok az bir kısmını daha önce görmüş olabilirsiniz. Ancak 1878 yılında 2. Abdülhamid tarafından İngilizlere kiralandı. Ve tabi ki İngilizler Kıbrıs’tan bir daha çıkmadılar. Ta ki 1960 yılına kadar. Şu anda bile adada İngiliz üsü var. Maraş’ın bu hale gelmesinin en büyük nedenlerinden biri de yine yanlış İngiliz politikaları. Maalesef bize ait olan vakıf arazileri İngilizler tarafından Rumlara satılmış. Halbuki bu satış işlemi yasal bir uygulama değil. Bize ait topraklar başkaları tarafından başkalarına satılmış demek oluyor bu. Ve tüm bunların belgeli oluşu kozları Türkiye’ye veriyor.
Biz ise bu kozların bize fayda sağlamasına değil zarar vermesine bir şekilde neden oluyoruz. Akdeniz’in Las Vegas’ı olarak bilinen Maraş bölgesi Gazimoğusa’nın bir mahallesidir. Ve bugün açılsa inanın bütün Kıbrıs’ı ihya edecek turizm potansiyeline sahip bir yer. Öyle ki kapatılmadan bir yıl önce tüm adanın toplam gelirinin %53’ü buradan gelmekteydi.
Şehre girdiğinizde içinizi bir ısızlık kaplıyor. Evleri saran ağaçlara, sokaklardan fırlayan otlara baktığınızda aklınıza sadece bir zamanlar cıvıl cıvıl sokaklar, dolu dolu kafeler geliyor. Camilere giren Türkler, kiliseden çıkan Rumlar geliyor. Sonra yine bu sokaklarda EOK amelitanları tarafından kaçırılan, kovulan, öldürülen Türkler canlanıyor aklınızda.
Derken bir evin içerisindeki Atatürk resmini görüyorsunuz. Hemen yakınlarında ise Perte Paşa mezarı orada bekliyor. Perte Paşa Osmanlı Devleti’nin adayı alışı sırasında şehit olmuş. Şehit olduğu yere de mezar yapılmıştır. Yani 450 yıldır mezar orada. Bugüne kadar defalarca yıkılmaya çalışılmış, parçalanmış, üzerine olmayacak yazılar yazılmış, alanı küçültülmüş. Yine de Türkler tarafından her seferinde yeniden diriltilmiş. Maraş’ın Türk toprağı olduğunun en önemli sembollerinden biri olan Perte Paşa mezarı, yüzlerce yıldır kimse tarafından yerinden kopartılamadı. Eğer 1974 yılında Bülent Ecevit’in önderliğinde Kıbrıs barış harekatı olmasaydı bu anıttan eser kalmayacaktı. Ve bölgedeki son Türk izleri de diğerleri gibi yavaş yavaş silinecekti. Hayalet şehir Maraş elbet bir gün açılacak. 48 yıldır kapılı olsa da bu sonsuza kadar devam etmeyecek. Bunun için, uluslararası hukuku iyi bilen, dürüst diploması yapabilen devlet adamlarına ihtiyaç var. Ve şu bir gerçek ki Maraş’ın açılışı Kıbrıs’ı hatta Türkiye’yi çok ileri taşıyacak. Çünkü Maraş sadece bir tampon bölge değil. Orada dünyanın kabul ettiği bir Türk varlığıyla Akdeniz’deki yer altı kaynaklarını seçim vadi olarak değil, gerçekten çıkarabilmemiz ve kullanabilmemiz için yasal söz hakkımızı pekiştirmiş olacağız demektir. Bakalım günler hatta yıllar bize ne gösterecek. Normalde burada fotoğraf çekmek, video kaydı yapmak yasak. Hele ki benim sizlere gösterdiğim yerlere girebilen devlet görevlilerinin sayısı bile çok az. Bunun için çok özel izne mensup olmanız gerekiyor. Size sunduğum hizmetin değerini umarım bilirsiniz.
Ayrıca belki yakın zamanda Maraş’ta bir yazlık sahibi olamayabilirsiniz. Ama Kuş Adası’nda şu an gördüğünüz villalardan birini satın alabilirsiniz. Hem de benim garantimle. Eğer denize yürümeme mesafesindeki bu evlerden birini satın almak isterseniz,
video açıklamasına yazdığım iletişim bilgilerimden bana ulaşabilirsiniz.
Altyazı M.K.
İlk Yorumu Siz Yapın