"Enter"a basıp içeriğe geçin

Yeraltı Dünyasının Efendisi ESCOBAR Hakkında 17 MUHTEŞEM BİLGİ

Yeraltı Dünyasının Efendisi ESCOBAR Hakkında 17 MUHTEŞEM BİLGİ

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=N_LxiBxGI3o.

Dünyada madde kullanımının yayılmasındaki en büyük etken olan, servetinin tamamını illegal yollarla kazanarak, yasal düzenin en büyük karşılıklarından birisi haline gelen ama aynı zamanda bir halk kahramanı olmayı başaran bir Kolombiyalı Pablo Escobar. 1949’da bir köy öğretmeninin çocuğu olarak dünyaya gelen Escobar’ın ailesinin madde durumu pek de iyi değildi. 44 senelik ömründe sıfırdan dünyanın en zenginleri listesine adını yazdırmayı başardı.
Yoksulluğu hiçbir zaman sevmeyen Escobar’ın zaten gelecekte ne kadar zengin olacağı daha küçüklük yaşlarında belliydi. İleride bir milyarder olacağına, daha arkadaşlarıyla oyun oynaması gereken yaşlarında karar veren Escobar’ın söylenenlere göre en büyük hayallerinden biri de Kolombiya başkanı olmakmış. Ufak tefek suçlara henüz küçük bir çocukken başlayan Escobar, kara borsa ürünlerden sonra kaçakçılık yapmanın daha çok para getirdiğini anlayarak bu alana yönelmiş.
Kaçak sigara ve sahte piyango bilekleri satışı yaparak suç dünyasında ismini duyurmaya başlamıştır. Alvaro Pireato için sigara kaçakçılığı yaparken yıldızı parlayan Escobar, o dönem Miami’de madde ticareti yapan Kolombiyalı bir kadınla medellinde tanışıyor. O zamanlar bu maddeyi henüz kimse bilmiyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde bile yeni yeni yayılmaya başlamış. Bu kadın Escobar’a tek bir şey hariç işi tüm detaylarıyla öğretiyor ve birlikte maddeyi Bolivia, Şili, Peru gibi Güney Amerika ülkelerinden alıp önce Kolombiya’ya oradan da Miami’ye yolluyorlar. Aslında işler çok da iyi gidiyor. Ta ki Miami’deki kadın başka bir suçtan yakalanıp hapse atılana kadar. Escobar elinde tonlarca maddeyle Kolombiya’da çaresiz kalıyor. Çünkü kadın olmadan ABD’ye nasıl yollayacağını bilmiyor. İşte tam bu noktada Escobar hayatındaki en zekice kararlarından birini alıyor
ve elindeki maddeyi ABD’ye ulaştırabilmek için gazetelere ilan veriyor. İlanda ABD vizesi olan kişilere 10 bin dolar kazandıracak bir işten bahsediyor ve adres veriyor. O dönemde madde ticareti henüz bilinmiyor ve haliyle Kolombiyalıların ABD’nin kötü bir şöhreti yok. Başlarda sadece birkaç kişi geliyor. Escobar bavullardaki gizli bölmelere yerleştirilmiş maddeyi Miami’ye götürmeleri karşılığında gelenlere 10 bin dolar ödüyor ve gidiş dönüş biletlerini alıyor. Gidenler bavullardaki maddeleri teslim edip içinde 1 milyon dolarla geri dönüyor. O zaman için 10 bin dolar çok büyük para. Haliyle bu duyulunca medellin de herkes sıraya giriyor. Birden bire Kolombiya’dan Miami’ye beklenmedik bir turist takını başlıyor. Her ay 10 bin kişi medellinden Miami’ye seyahat ediyor. Maddeyi Bolivia ve Peru’dan kilosunu 3 bin dolara mal eden Escobar bavulla ABD’ye götürenlere kilo başına 1 bin dolar ödüyor. Yani Escobar kilosunu 4 bin dolara mal ettiği maddeyi Amerika’da tam 100 bin dolara satıyor ve 10 kilogram olan her bavuldan 960 bin dolar kar ediyor. İşte onun dünyanın en zengin insanlarından biri yapacak madde ticareti böyle başlıyor. 1975’te medellindeki en büyük madde baronunu kendi emriyle ortadan kaldırarak bölgenin en büyüğü olan Escobar ABD dışındaki ülkelere Meksika, Puerto Rico gibi ülkelere de madde ticareti yapmaya başlıyor
ve hatta ticareti için bir okyanus adasına havaalanı yaptırıyor. 80’lerde artık sadece Amerika kıtasının değil tüm dünyanın tekeli olmaya doğru gidiyordu. Asya’ya kadar uzanan bir bağlantı hattına sahipti. Yaşadığı dönemde Kolombiya’da adeta bir paralel yapı olmaya başaran Escobar yakalandığı zaman kendi isteğine göre özel hapishane yaptırabilecek bir güce ve beni bırakırsanız devletin dış borcunu kapatırım diyebilecek bir zenginliğe sahipti. Escobar ile Kolombiya hükümeti arasında oldukça ilginç bir ilişki vardı. İllegal işlerini sürdürürken ona engel olan birçok Kolombiyalı savcı, polis ve devlet adamı onun bizzat emriyle ortadan kaldırılmıştır. Hatta bir dönem meclis üyeliğine bile seçilmiştir. Fakat Escobar’ın en büyük korkusu bir gün ABD’ye teslim edilme ihtimaliydi. Bunun gerçekleşmesindense yaşamamayı tercih edeceğini söylüyordu. Bu ihtimalin önüne geçmek için hükümet yetkililerine Kolombiya’nın 10 milyar dolardır tüm dış borcunu ödemeye teklif etmiştir. 1991’de başkan adayı ortadan kaldırılınca Escobar’a hafifletilmiş ve iyi olanaklarda hapis cezası karşılığında teslim olması teklif edildi. Escobar ancak kendi yaptırdığı hapishanede yatacağını söyleyince hükümet son çare olarak bunu kabul etti. Kendi lüks ve özel hapishanesini inşa ettiren Escobar burada barbekü yapıp futbol bile oynayabiliyordu. Bir süre sonra hükümet yetkilileri Escobar’ın buradan da örgüt yönettiğini anlayınca onu başka bir hapishaneye aktarma kararı aldı. Fakat bunu duyan Escobar ellerine kelepçe vurdurup sahte bir polis arabasıyla kendi yaptırıda hapishaneden kaçtı. Her ne kadar dünyanın en zengin insanları arasında yer alsa da Escobar halkla köylüyle iyi bir bağ kurup onların yanında olmayı başarmıştır. Okul, hastane, park, kilise yaptırarak Kolombiya’ya destek olmuştur. Adamları aracılığıyla halka milyonlarca dolar para vermiş, gözlerinde devletten daha güçlü ve daha samimi bir konum yakalamıştır. Hatta halkın bir kısmı onu zenginden alıp fakire veren bir Robin Hood olarak görmüştür. Günümüzde hala Pablo Escobar stikerleri, duvar yazıları ve t-shirtlerinden bu saygıyı rahatlıkla anlayabiliriz. Kendisi fakir bir aileden geldiği için kazandığı paranın büyük bir kısmını da fakirler için kullanması onu bir halk kahramanı haline getiriyor. Hükümetin umursamadığı, zengin kesmin görmezden geldiği fakir kesinleri bağrına basınca, özünde yaptığı iş madde kaçakçılığı olsa dahi halk her zaman ondan yana oluyor. Vefatından 23 yıl sonra bile Escobar’ı kahramanlaştırmaya devam ediyorlar. 1989 yılında Forbes dergisine göre Escobar 25 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 7. insanıydı. Fakat ne var ki hükümetle olan problemleri yüzünden parasını bankaya yatıramıyordu.
Bu sebeple paranın büyük bir kısmını gömerek saklamak zorunda kalmıştı ve fareler her yıl yaklaşık 500 milyon dolarını kullanılamaz hale getiriyordu. 600 milyon dolar miktarında gömdüğü para yıllar sonra bir çiftçi tarafından bulundu. Çiftçi polisi haber verdiği için devlet ödül olarak bu kişiye 1 milyon dolar para verdi. Başka bir kişi ise Escobar’ın Miami’deki bir evini içinde saklanmış para bulma umuduyla satın aldı ve aldıktan sonra evi vinçle yıktırarak Escobar’a ait bir para kasası buldu.
Hayatının özellikle son yıllarında Escobar’ın günde 60 milyon dolar kazandığı tahmin ediliyor. Paralarını harcamayan Pablo yatırımını sürekli evden yana kullanmıştı. Hatta neredeyse 800 tane ev satın alan Escobar’ı bu evler yüzünden polis yıllarca içinde aradı. Henüz polisten saklanmasının gerekmediği dönemde Escobar, Medellin şehrinin biraz uzağında Magdalena Nehri kıyısında bir bölge satın aldı. Burayı zevk ve eğlence merkezi haline getirdi. İçinde kendine ait bir havaalanı, yüzlerce egzotik hayvanın olduğu bir hayvanat bahçesi, havuzlar, barlar, oyunların olduğu 5000 dönümlük bir arazi üzerine yayılmıştı. Burası 100’den fazla kişiyi misafir edebilecek suiklerin olduğu, 700’den fazla kişinin sadece hizmetli olarak çalıştığı devasa bir yerdi. Ve başkanları olduğu maddakaçakçılarıyla toplantılarının çoğunu burada yaptığı söyleniyor. Escobar’ın oğlu Paul burayı,
burada kocaman bir havaalanımız, futbol sahamız, tenis kortumuz, ondan fazla villamız vardı. Çiftlikte ki devasa hayvanat bahçemizde, dünyanın dört bir yanından 10 binden fazla hayvan türü vardı. Babamın garajında onlarca motosiklet, otomobil bulunuyordu. Hacienda’da her şeyi isteyebilirdiniz, eğer yoksa almak için helikopter gönderirlerdi. Mesela bir keresinde helikopterle hamburger getirmişlerdi. Ama tüm bu zamanımı hayatımın kalanını oranlayacak olursam, bana 5 dakika gibi geliyor sözleriyle anlatıyor.
Escobar’ın vefatından sonra hükümet, bu büyük eğlence parkına el koymuş. Ancak içindeki hayvanların bakımı çok masraflı olduğundan, devlet bunu karşılayamayıp hayvanları başka hayvanat bahçelerine bağışlamış. Normalde Kolombiya bölgesinde olmayan, Escobar’a Afrika’dan hediye olarak gelen üç dişi bir erkek, toplamda 4 su aygırına ne yapacaklarını karar veremeyen güvenlik görevlileri, onları serbest bırakmıştır. Hatta su aygırlarının kristal alanı bırakıp halkla bile kaynaştıkları zamanlar oluyor. Su aygırlarının başıboş olarak sulak alanda serbest bırakılması, beraberinde hızlı üremeyi de getirdi. Ve günümüzde Escobar’ın mirası su aygırlarının sayısı 60’a ulaşmış durumda. Kolombiya hükümeti bu konuda oldukça tedirgin. Uzun yıllar su aygırlarının sayısını kontrol altına tutmayı deneyip başaramamışlar. Bir dönem su aygırlarına özel bir çiftlik yapılması gündeme gelmiş. Ancak maliyeti çok yüksek bulunup vazgeçilmişti. Bunun üzerine çareyi en azından sayılarının daha da fazla artmasını engellemek için, su aygırlarını kısırlaştırmakta buldular. Günümüzde hala Escobar’ın su aygırları Kolombiya’da serbest bir şekilde yaşamlarına devam ediyor. Ve doğal ortamları olmamasına rağmen dünyada en büyük su aygırı popülasyonu, Afrika’dan sonra Escobar’ın sayesinde Kolombiya’dadır. Interpol tarafından her yerde arandığı sırada Escobar, oğluyla beraber Beyaz Sarayı’nın önünde fotoğraf çektirdi. Oğlu bu fotoğrafı, bence ABD’ye Pablo Escobar’ı ne kadar güçlü bir adam yaptığını hatırlatıyor sözleriyle yorumladı. Polislerle başı dertte olan Escobar, 1993 yılında her bir polisin başına 3000 dolar ödül koyarak sivillerin bir kısmını kendi tarafına çekti ve 400’den fazla polis yaşamını yitirdi. Bunun üzerine Kolombiya hükümeti Pablo Escobar’ı hala yakalayamayınca ABD’den destek istemiş, aynı zamanda Escobar’ın başına 10 milyon dolar ödül koymuştu. O günden sonra Escobar eşi, oğlu ve kızı her daim sayısı 50’yi aşkın korumalarla köşe bucak kaçarak yaşadı.
Oğlu Paul o günleri şöyle anlatıyor,
Kolombiya hükümeti sonunda Escobar’ın eşini, çocuklarını ve annesini yakalamayı başarmıştı. Escobar’a ulaşabilmek için onları rehin aldı. Escobar artık dünyada hiçbir ülkenin onları kabul etmeyeceğini, yani Kolombiya’dan güvenli bir şekilde asla çıkamayacaklarını anlamıştı. Ailesini kurtarmak için kendini feda etmesi gerekiyordu. Çoğu kaynakta ABD’den gelen özel güvenlik birimleri ve Kolombiyalı güçler tarafından telefon aramasından yeri tespit edilip bir operasyonla vefat ettiği yazsa da oğlu Paul bunları yalanlıyor. Babam bize hep şunu söylerdi, telefon ölümdür. Babam 10 yıl boyunca bir kere bile telefon kullanmamıştı. Ama vefat ettiği 2 Aralık 1993 günü bize tam 7 kez telefon açtı. Bunu yakalanmak için yaptığını o gün anlamıştım. Böylece biz serbest kalacaktık. Bana hep yakalanmamak için hayatına nasıl son vereceğini anlatırdı.
Yaşamına son vermek istiyorsan sağ kulağından vurmalısın kendini derdi. Bu nedenle babam düşmanları tarafından çevrelendiğinde kendi hayatına son verdi. Kaldı ki zaten otopsi raporunda da sağ kulağına yediği kurşun yüzünden vefat ettiği yazıyordu. Söylenenlere göre polislerin aksini iddia etmesinin sebebi, devletin Escobar’ın başına 10 milyon dolar ödül koyduğu paraya sahip olmak. 25 binden fazla kişi Escobar’ı son yolculuğuna uğurladı. Polis müzesinde hala o gün üzerinde bulunan kıyafetler sergilenmektedir. Escobar her ne kadar suçla özdeşleşmiş, ilginç bir kişilik olsa da tüm illegal işleri organize eden tek güç olarak hareket etmesinden ötürü yeraltı dünyasının bir düzeni olduğu söylenir. Onun ardından bu düzen bitmiştir. Farklı grupların gücü artınca Kolombiya’da tam anlamıyla bir kargaşa yaşanmıştır. Belki de bunun en ilginç örneklerinden birisi 1994 Dünya Kupası’nda kendi kalesine attığı gol sonrasında
mafya tarafından hayatına son verdirilen Andres Escobar’dır.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir