"Enter"a basıp içeriğe geçin

Yine yeniden BİM olayı: Savaş kızışıyor

Yine yeniden BİM olayı: Savaş kızışıyor

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=sA1pdXgKZ8E.

Merhaba, iyi günler. Öncelikle yayınımın başlığını bir açıklamak istiyorum. Yine yeniden BİM olayı diye attım başlığı ve savaş kısışıyor dedim. Neden böyle dedim? Çünkü 11 Mart 2019’da BİM olayı diye bir yayın yapmıştım.
O tarihte hatırlayanlar olacaktır. Ağabeylerde BİM marketler zinciri hakkında çok aleyhte yayınlar yapıldı, haberler yapıldı. Saldırıya uğradılar. Bu ilk başta bir basın kuruluşunun, medya kuruluşunun bir özel şirketle arasındaki bir sorun olarak görülebilirdi.
Ama BİM’in sahiplerinin Türkiye’nin önünde gelen İslami gruplarından, Nakşibendiliğin Erenköy cemaati olması işi birazcık farklı kılıyordu. Çünkü Erenköy cemaati Türkiye’de çok kendinden söz ettirmek istemeyen ama güçlü, Topbaş ailesinin ağırlıkta olduğu ve ailelerin bazı fertlerinin özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’la çok yakın olduğunu bildiğimiz bir yapı söz konusu. Dolayısıyla bu olay ilgi çekiciydi. Ama dendi ki bir reklam meselesi var. BİM istedikleri kadar ilan vermediği için yapıldığı söylendi.
Ben pek ihtibar etmedim ama yine de o opsiyonu da olabilir diye. Tabii ki o da vardır belki ama işin içerisinde başka bir şey. Tarikat-siyaset ilişkisinin yeni bir boyutu mu var sorusu önemliydi. Özellikle de Erdoğan’ın bu kadar yakın olduğu kişilere Erdoğan’ın doğrudan denetiminde olan bir yayın kuruluşunda hedef alınması başlı başına ilginçti.
Sonra yeniden BİM olayı diye bir yayın yaptım. Onun tarihinde 29 Ekim 2021. Yani ne oluyor? Bir buçuk yıl sonra mı oluyor? Öyle oluyor. O sabah grubuyla yaşanan, BİM arasında yaşanan olayın ardından sanki durdu gibi düşündüğümüz olay durmadı. Sürekli olarak zincir marketleri yönelik iktidardan birtakım açıklamalar geldi, suçlamalar geldi.
Erdoğan başlı olmak üzere ama her türlü sözcüsü sanki Türkiye’de, ekonomide çok ciddi sorular yokmuş gibi emprasyonu doğrudan, özellikle tüketici mallarındaki emprasyonu doğrudan zincir marketlerin üzerine yıkmaya çalıştılar. Ve bu arada da tarım kredi kooperatiflerini öne çıkartıp onlarla bir tür rekabet ettirmeye çalıştılar.
Ve 2021 Ekim ayının sonunda çok büyük cezalar geldi. En büyük ceza BİM’e 958 milyon lira yani 1 milyar liraya yakın. Yeni mağazacılık 646 milyon, Migros 517 milyon, Şok 384 milyon, Carrefour 142 milyon diye devam ediyor.
Ve bu da gösterdi ki bu olay kolay kolay bitmiyor. Tabii ki yine ilk akla gelen husus şu, ekonominin sorumluluğunu marketlere atıyorlar, ucuz popülizm yapıyorlar vesaire. Fakat yine burada başı BİM’in çekmesi, iktidar yanlısı birtakım yorumcuların her vesileyle BİM’i adını anarak
burada da bazen 3 harfiler diyerek tabi burada 3 harfiler derken CİN’e gönderme yapılıyor. Bir anlamda karalıyorlar BİM’i yaparak saldırılarını sürdürdüler. BİM öncelikle hedef oldu. Bu da yani BİM bir anlamda günah geçisi oluyor. Bütün marketlerin günahını ona yüklüyorlar gibi düşünülebilir ama
bakıldığı zaman mesela bir Migros zincir marketleri ilk akla gelenlerden birisi de Migros yani. Sonuçta orada işin bir siyasi boyutu olduğu iyice belli olmuştu ve o zaman Kim 2021’deki meselede şunu sordum. Ha şunu hatırlatayım, o ilginç. 2019’da yaptığım yayında şöyle bir şey söylemişim, şimdi hafıza tazelemek anlamında. Acaba yeni kurulması düşünülen partilere BİM ya da Erenköy cemaatinin önde gelenleri finansal destek mi veriyor, verecek, bunu engellemek mi istiyorlar diye soru sormuştum. Henüz gelecek ve deva yoktu ama olmak üzereydiler. O bir soru olarak duruyordu ortada. Daha sonra ekim ayındaki 2021 ekim ayında çok daha değişik bir olay girişti öncesinde. Cumhuriyet Halk Partisi ile Erenköy derganın ya da cemaatinin yakınlaştığı rivayet edildi ve yine sabah grubunda bir taziye ziyareti Kılıçdaroğlu’nun, cemaatin önde gelen isimlerinden birisinin ölümünün ardından yaptığı taziye ziyaretini çok ciddi bir şekilde büyük bir gazeteci olaymış gibi sundular ve hedef gösterdiler ve orada da işin rengi iyice değiştiğini düşündük. Bu arada bütün bu süreç içerisinde zincir marketleri önerik suçlamalar vesaire devam ettiği geldi. En son olarak baktığımızda Erdoğan Dünya Kupası açılış maçının ardından Katar dönüşünde
çok ilginç bir laf etti. Cümleler kurdu diyelim. Diyor ki para cezası demek ki bunları ıslah etmiyor. Bunlar dediği zincir marketler. Para cezasının dışında atılacak adımları da ilk kabine toplantımızda inşallah masaya yatırırız ve oradan da bunların üzerine ayrıca gideriz açık açık. Tehdit ediyor yani çok açık. Ben buna tehdit demeyip ne diyeceğiz bilemiyorum.
Değişik öneriler var diyor. Bütün mesele yaptırımın çok daha ağır olması diyor. Bunlara ürkütücü gelebilir bunu halletmek lazım. Yani gözlerinin yaşına bakmayacağız dedi Erdoğan. Katar dönüşü bir pazartesi günü bunu okuduk Erdoğan’ın ağzından. Gazetecilere konuşması lazım ardından.
Ardından bir gün sonra Bahçeli’nin grup toplantısı oldu ve Bahçeli o döneme kadar bu konuya bir şekilde giriyordu ama son grup toplantısında Bahçeli pardon sondan bir önceki grup toplantısında bu sonuncusunda değil bir önceki salı grup toplantısında sürekli zam yapan zincir marketlerin FETÖ ile irtibatlarının araştırılması gerektiğini düşünüyorum dedi.
FETÖ’cülük de suçladı zincir marketleri. Aç gözlülere misama gösterilmemelidir mutfaklarımızda karabasan gibi çöken kim varsa iki yakasından tutmak devletin asli vazifesidir diye tekrar hedef gösterdi ve gözler yine öncelikle bime yöneldi. Erdoğan’ın en son 30 Kasım’da yaptığı bir konuşma var genişletilmiş il başkanları toplantısında. Uçakta söylediğinden biraz daha yumuşak ama zincir marketlerden yine bahsetti. Elbette her iddia doğru çıkmamaktadır ancak kamuoyunda huzursuzluğa yol açan her rahatsızlığın üzerine gitmek bizim vazifemizdir. Bu doğrultuda bakanlığımız önümüzdeki günlerde yeni uygulamaları devreye alacaklardır. Vatandaşlarımızdan biraz daha sabır ve metanet bekliyoruz.
Şimdi burada çok ilginç bir şey oluyor tabi vatandaş şikayet ediyor değil aslında kendilerinin denetimindeki medya kuruluşlarının yaptıkları yayınlar öne çıkartılıyor ve buradan bir vatandaş şikayeti yaratılmaya çalışılıyor. Tabi ki hayat pahalığından şikayet eden ve markette gittiği markette fiyatları yüksek gören vatandaş muhakkak var.
Ama bu vatandaşın o rakamları sorumlusu olarak BİM ya da Migros ya da Carrefour ya da Şok onları mı sorumlu görüyor yoksa ülkeyi yönetenleri mi sorumlu görüyor. Tabi burada iktidar yanlısı medya bir anlamda hedef şaşırtıp hükümetin baya iyi gittiğini iktidarın baya ekonomiyi iyi yönettiğini ama kötü zincir market sahiplerinin bu olayı bozduklarını söylüyor. Böyle bir süreç gidiyordu.
Tabi ki Galip Aykaç BİM’in en üst düzeyde yöneticilerinden aynı zamanda Terakendeciler Birliği’nin başkanı yanılıyorsam zehirzenberek bir konuşma yaptı. Şimdi Galip Aykaç’ı tanımıyorum ama biliyordum ve kendisinin bir anlamda doğrucu Davut olduğunu ve hatta bunun da BİM’in sahiplerini yer yer rahatsız ettiğini de duyuyordum.
Onun bir anlamda freni olmadığını ve genellikle gaza bastığını söylüyorlardı. Burada artık gaz falan yani fren boşalmış diyeceğim. Çok sert şeyler söylerdi. Eğer okumadıysanız bunu muhakkak bulun okuyun. Ben bazı yerleri okumak istiyorum. Baya da iyi bir konuşma metni yapmış yani onu da takdir etmek lazım. Çok polemik ama çok ince işlenmiş.
Diyor ki trollere maaşlı televizyon yöneticilerine, bizleri terörist ilan edenlere, bizlere vicdansız hatta kansız diyenlere ve bunları gazetede yayınlayarak ahlaksızca bizi çete ilan edenlere ve tabirimi mazur görün çok daha kötüsünü söylemek istiyorum.
Ama müsaadenizle gazeteci müsbetlerine söyleyeceğim sözler var deyip doğrudan iktidar medyasını hedef alıyor. Eğer doğruysa diyerek ülkenin değerlerine saldıranlara ilan vermiyoruz diye gazete sayfasını boş bırakanlara televizyonda salyalarını akıtarak kıpredenlere bilmedikleri konuları biliyormuş gibi yorum yapanlara diye gidiyor.
Ve bir yerde de diyor ki petroterör örgütüyle bizi tehdit eden parti liderlerine ki bu bahçeli söyleyeceklerimiz var.
Burada halkımız yalanlara itibar etmedi, bu süreçte o bahsedilen zincir marketleri altı çizerek söylenen üç harfliler, tabi ki bu BİM oluyor demin söyledim diye bizleri farklı yere koyan ve koymaya çalışan Müslüman olduklarını iddia eden bu insanlara söyleyeceklerimiz var.
Yani işin bir din boyutuna giriyor ve bir kim dindar kim değil meselesi de ondan sonra rakamlar veriyor vesaire yapıyor. Bize bakarak ya bir tuğla da ben koyayım bu binanın temel taşına demeyen bir tane dikil ağacı olmayan insanlar sizlere ve bizlere bir yen yapıştırma yapıyorlar.
Bre araksızlar, bredensizler sizlere bundan sonra sizin tonunuzda cevap vereceğimi bilesiniz. Bu yayından önce kendisine ulaşmaya çalıştım bir toplantıdaydı. Yalnız konuşamadık ama yayını yapıyorum belki yayını izlerse daha sonra telefonumu yani kendisiyle konuşmak istediğime cevap verir mi vermez mi bilmiyorum.
Eğer kendisiyle konuşmak sohbet etme imkanı bulursam onu da ilk vesileyle sizlere aktarırım. Burada görülüyor ki artık olay çok netleşmiş durumda artık tevhile gerek yok.
Zincir marketlerin genevi ne yönelik bir saldırı var ve bu saldırılar üzerinden insanların özellikle tüketici fiyatlarından dan şikayetlerini bir ölçüde dindirmek ya da hedef şaşırtmak istiyorlar.
Ama burada tabi şöyle bir soru var Erdoğan’ıma bahsetmeyin daha ağır şeyler ne olabilir aklıma hemen çok bildik hayatımda iyice yerleşmiş olan kayyum geliyor. Yoksa bu şirketlere kayyum mu atacaklar özellikle BİM’e ona bir bakındım yüzde 70’i mesela BİM’in halka çıkmış ve yabancı yatırımcılar da varmış.
Bu nasıl olur? Olmaz diye düşünüyor bu işi anlayanlar ama Türkiye son yıllarda olmaz denen birçok şeyin olduğu bir ülke. Tabi bu birilerine bir akıl vermek gibi değil ama her türlü şeyin artık işlerin bir yerden sonra çığrından çıktığı görülüyor.
Ve burada tabi ki başlı başına bir şirketin hedef alınması olsaydı bile çok büyük bir olay bu yani Türkiye’nin en büyük zincir marketleriyle iktidarın kavga ediyor olması buradan bir popülizm devşirmek istiyor olması ama birçok şeyi de ekonomik alanda birçok şeyi de tehdit ediyor olması.
Özellikleri en çok övündükleri üzerine zemin olarak aldıkları serbest piyasa ekonomisine aykırı birtakım müdahaleler şu ana kadar oldu ve bundan sonra da olabileceğe benziyor. Bunun bir getirisi muhakkak olacaktır ama götürüsü de iktidarı kaybettirecekleri de olacaktır.
Bir de tabi Türkiye’ye ne hayrı olacak Türkiye bunun faturasını nasıl ödeyecek meselesi var. Bu olayın bir boyutu ekonomik boyutu ama bu konularla ilgili bir gazeteci olarak beni en çok ilgilendiren kusura bakmayın tabi ki halkın geçim derdiyle ilgiliyim ama böyle bir savaşın bir normal şartlarda tırnak içine alalım. Kendi halinde denebilecek ama çok iddialı bir tarikatın Türkiye’de ki iktidarın da İslami iddialı bir iddialar olduğunu ya da Erdoğan’ın en azından nakşibendiliğe hiç yabancı olmadığını biliyoruz. Ve bu cemaatle de çok yakın zamana kadar çok iyi ilişkiler olduğunu da biliyoruz. Bu cemaatin çok güçlü olduğunu özellikle iş çevrelerinde muhafızakar iş çevrelerinde çok güçlü olduğunu genellikle müritlerin iyi eğitimli insanlar olduklarını da biliyoruz. Böyle bir ortamda böyle bir savaş gerçekten çok ilginç yani Türkiye gerçekten çok acayip bir ülke.
Bütün İslamcı anlatı hep bir takım kötü layıkların ya da dinsizlerin ya da bilmem nelerin dindarlara cemaatlere savaş açması üzerinden okunurdu. Ve cumhuriyetin özellikle ilk yılları böyle anlatılırdı. 28 Şubat tekrar bu anlatıya çok iyi bir fırsat sağladı.
Fakat bir bakıyoruz yıllar sonra bir geliyoruz bakıyoruz ki en çok kötülüğü birbirlerine veriyorlar. Daha önce Erdoğan Fethullah Gülen savaşında bunu gördük. Hala süren bir savaş ve çok büyük zayiat verdiler birbirlerine. Şimdi hiç hesapta olmayan bir olay gündeme geliyor. Ki burada bir not düşmek isterim Fethullah Gülen o en sert dönemde 17-25 Aralık döneminde Erenköy cemaatine bir üstü kapalı tehdit hani hesapta onlara saygısını gösteren. Ama üstü kapalı bir tehdit de yollamıştı. Bir anlamda onları Erdoğan’ı bırakıp kendi yanlarında olmaya çağırmıştı.
Ve o dönemde bu cemaat Erdoğan’ın yanında yer aldı onu biliyoruz. Ben de biliyorum kamuoy da biliyor zaten yayınladıkları sızdırdıkları ses kayıtlarında da Fethullah çıların bu cemaatin önde gelenleriyle Erdoğan’ın konuşmaları da yayınlandı onu da biliyoruz.
Şimdi ne oluyor bir fatura var çok büyük bir fatura var ekonomik fatura ve bu ekonomik faturanın siyasi faturaya dönüşme riski Erdoğan için çok fazla var. Yani bu ekonomik enkazın altından kalkamazsak ki kalkabileceği kolay kolay benzemiyor. Bunun siyasi bir sonucu olacağını düşünüyor ve dolayısıyla her türlü hedef saptırmaya ihtiyacı var.
Ve burada çok yakında gördüğümüz birileri de hedefinde olabiliyor onlarla savaşabiliyor onlara gözdağı verebiliyor. Mutemelen şöyle şeyler olmuş olabilir normalde burada bu cemaatten fedakarlık yapmasını istemiştir ama o fedakarlığı kendi beklediği gibi görmemiştir.
Bu arada şunu da özellikle söylemek lazım bu cemaatler özellikle Eren Köşk söz konusu olduğu zaman hani din konularıyla uğraşıyorlar ama işte tasavvufla uğraşıyorlar ama dünyayı belki ondan daha iyi biliyorlar yani dünyayı işleri daha iyi biliyorlar. Baksanıza Türkiye’nin en büyük zincir marketlerinden birisi onların dolayısıyla onların ekonomi yönetimi konusunda da fikirleri var.
Ve Erdoğan’ın ekonomi yönetimine çok ciddi eleştirileri var. Anlaşılan bir yanda kendi ekonomik yanlışlarını kabul etmeyip birilerinden hatırı geçen birilerinden fedakarlık etmesini bekleyen bir iktidar. Diğer yandan fedakarlık gerekmediğini önemli olanın ekonominin doğru yönetilmesi olduğunu düşünen ve bir anlamda da kendisi sorumluluğu kabul etmeyen kabul etmek istemeyen özel sektörle iççe geçmiş bir tarikat yapılanmaları ya da tarikat yapılanması bu olayda var.
Eğer Galip Aykaç bu kadar açık, aleni bir şekilde tavır almasaydı bu olay yine derinden derine bir şekilde gidecekti. İşin ilginç yanı da bu zaten. Şu ana kadar hep genellikle bunlara atıp tutuldu ve pek bir cevap görmedik. Cevaplar verildi ise de sessiz bir şekilde verildi. Dolaylı yollardan verildi ama ne diyor Galip Aykaç?
Bre alaksızlar, bire densizler sizlere bundan sonra sizin tonunuzda cevap vereceğimi bilesiniz. Evet savaş kılışıyor. Bakalım bu savaşı kim kazanacak? Kestirmek zor. Normalde Erdoğan kazanır gibi görülüyor ama hiç de belli değil. Ama benim için en önemli sorun, soru ve sorun bununla bütün bu savaşın Türkiye’ye maliyeti ne olacak?
Söyleyeceklerim bu kadar ilginli.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir