Linki kullanabilirsiniz https://youtu.be/-4G0uAu7Dg8?list=PLWXQ0iArMOp8K103D-hJLttj2xxK4EVHe” target=”_blank” rel=”noopener”>Zombi – Böyle Buyurdu Kültür – Prof. Nevzat Kaya – B07 videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için tıklayınız.
Hocam merhaba Merhaba Bugünkü konumuz benim çok sevdiğim bir konu son yıllarda da çok popüler oldu zombiler Allah harika Duygu sen seviyor musun zombileri Bayılırım Bütün dönemlere ait canavarlar Kelimenin tam anlamıyla Zeitgeist’i yansıtırlar 10.000 edir hocam Bütün bedensel fonksiyonlarına redükte edilmiş insan şeklinde bir düdü makinesi Bunu diyebiliriz Aslında bu Haiti kültüründen mi geliyordu Vudu Vudu tabii Haiti’ye de siyahilerle kölelerle birlikte Afrika’dan geliyor Afrika’dan Haiti’ye oralardan özellikle Amerika’nın güney eyaletlerine sıçrıyor değil mi Bu işte zombi ve Vudu kültünün romantik başlangıçları Günümüzdeki zombiler George R.Romero’nun ya da Walking Dead’deki zombiler Gayet tabiki çok farklı bir hüviyeti artık sahip diyebiliriz Güney Kore’de girdi bu zombi işlerine seyrettiniz mi Train to Busan diye Baya onlar da şimdi zombi filmi çekiyorlar ve başarılı Heyecan dolu oluyor o filmler Ama bunun esas başlatanı Romero galiba doğru mu 1976 mı Öyle bir şey olması lazım The Night of the Living Dead eğer yanlış hatırlamıyorsam başka bir tanesi de olabilir Çok semptomatik bir başlangıç Ben Almanya’da 11-12 yaşındaydım sinemaya geldiğinde şey çok ses getirmişti Film reklamının altbaşlığı cehennemde yer kalmayınca ölüler dünyaya geri dönüyor Buo yani inanılmaz dehşet bir şeydi bu Bir de çok semptomatik olanı şu George R.Romero direkt postmodern bir dalış yapıyor Şöyle ki o klasikleşmiş film nerede mekanı bir alışveriş merkezinde değil mi bu çok ilginç Yani zombilerle zombi istilasının, şehrin ticari kapitalist bölgelerinde patlak vermesi çok ilginç bir diyalektiye parmak basıyor Şöyle ki zombiler beynsiz biçimde önlerine gelen her şeyi ııııııııı Ne yapmak isterler Tüketmek isterler yani Aç mı değil mi ihtiyacı var mı Ölü yesen o olur yemesen o olur Bu tarz unsurlar hiç göz önünde bulundurulmaksızın Aslında zombiler ne çok meselvari bir biçimde parabol biçimde Aslında aşırıya kaçmış neoliberalizme doğru evrimleşen Consummate culture’ı tüketim kültürünü resmediyor değil mi Her türlü entelektüel veya kültürel veya sanatsal unsurdan ara bir biçimde Zombilerinin çirkinliklerinin sebebi İşte sırf çıplak bir biçimde beynimizin dinozorlarla paylaştığımız limbik sisteminin çekirdeğinin ortak paydasını dışsal bir biçimde yansıtıyor Kapitalizm eleştris olarak sık sık okunur zaten ama bu çıktığında aslında bir b-movie türü gibi değil mi
Tabi b-movie yani böyle kıyıda köşede periferde kalmış rejisörler çekiyordu Mesela ben hatırlıyorum standart admiray ya da apalon sinemalarında gösterilmiyordu bu filmler Kıyıda köşede kalmış hem entel hem de alt kültüre ait sinemalarda gösterilirdi Bu da zaten neyi gösteriyor Zombi filmlerinin hem alımlanması bağlamında hem içerikleri bağlamında korkunç şekilde sıkı tutunun hirarşileri yok ettiğinin en bariz gösterbisi Aslında anarşist diyebiliriz Anarşist ve bütün farkları en uğursuz lanet banalile doğru standartlaştıran akım Mesela Dracula’ya baktığımız zaman Dracula’nın tipik fön de siyaklı kahramanı olarak geç romantizm aslında bir kon Bir aristokrat Aristokrat klasisizmin ölmüş kokuşmuş biraz canavarımsı artık işe yaramaz hali Dracula Zombilerde öyle bir şey yok zombileri sadece canlı et heyecanlandırabiliyor Bazı filmlerde çok hızlı koşabiliyorlar bazı filmlerde hiç koşamıyorlar bazı filmlerde zeka geliştirebiliyorlar Bazı filmlerde korkunç aptallar mesela Walking Dead’deki zombilerle 28 Days Later’deki zombiler arasında büyük bir fark var 28 Days Later filmindeki zombiler hem hızlı koşabiliyor hem tuzaklar kurabiliyorlar kapının nasıl açıldığını biliyorlar Bu aslında yönetmenin yorumu gibi oluyor değil mi Yönetmenin yorumu ama tabi ki onun da tekabül ettiği metaforlar evreninde okunması gereken bir açıklaması var Walking Dead’deki zombiler çok güzel bir biçimde Amerikan zombileri onlar çünkü geldikleri zaman nasıl bahsediyor topluluk Sürüler geliyor sürü her diye bahsediyorlar yani Walkers diyorlar zaten Walkers sürü aşırı büyük topluluklara otobanları istila etti mi eyvah orada bir sürü var ses çıkarmayın Bireysellikleri tamamen yok olmuş ses nereden geliyorsa oraya dönen atomlara ayrılmış yekvari bir beden gibiler Zombilerin korkunçluğu burada saklı bunu mesela rahmetli Michael Jackson’ın Thriller klibinde bile vurguluyor Tek başına zombi bir romantik canavar bir kurt adam kontrakula asla olamaz Zombiler kolonide sürüde dehşetini ne yapıyorlar evoke ediyorlar yani kaçış yok zeka yok ama zekalarını nasıl dengeliyorlar Kalabalık olmalarıyla dolayısıyla zombilerde neyi de görebiliriz çürüklüklerini iğrençliklerini göz önünde bulundurduğumuz zaman da Nasıl ki bir leşi kurtlar böcekler yok ediyor yiyor aslında zombiler de öyle bir şey değil mi şeyden kazanıyorlar Sürü olmalarından hiç farklı düşünceye sahip olmamalarından bu aslında bugünü anlatıyor bu arada gayet tabii ki bugünü anlatıyor Zombi kültü mesela walking dead de orada burada popülizme içkin popülizmde belli başlı key word’ler vardır
Göçmenler düşman göçme düşman kim zenci bir toplumda otomatikleşen davranış biçimleri yerleşmeye yüz tuttuğu zaman Biliniz ki o toplumun ekranlarında sinemada olsun televizyon ekranlarında bilgisayar ekranlarında olsun zombileşme gelişir zombilik aslında nedir Beğensiz biçimde kollektif olarak sadece var olmak ve içgüdüsel bir biçimde aynı zombilikte taze yaşayan insanın etini yemek Neye tekabül ediyor siyasi olarak politik olarak gayet tabii ki faşizme değil mi? Öteki ve öteki hangi anlamda öteki? Korkunç apolikleşmiş annenin sureti çünkü burada asıl altın çağ bütün herkes eşit Arkadiyadayız mutlu mesut herkesin eşit olduğu cennetteyiz korkunç şekilde pervert ediliyor ters düz ediliyor eşitlik nasıl geliyor dünyaya Korkunç bir kıyamet olarak birer hilkat garibesine dönüşüyor bütün o cehennemi inşa eden zombi elementleri değil mi? Nasıl olumlu eşitlikte cennet inşa ediliyorsa olumsuz eşitlikte cehennem inşa ediliyor O yüzden mesela şey çok haklı olarak diyor ki cehennemde yer kalmadığı zaman ne oluyor zombiler dünyaya geliyor Cehennemde yer kalmıyor cennette yerler esiyor cehennem o kadar tıka basa dolu ki dünyaya geliyorlar diyorlar yani şunları bir geçici olarak alın dünyada dursunlar Neyi görüyoruz burada? Korkunç şekilde faşizm bir dystopiyayı görüyoruz hiçbir surette akıl mantık sadece böyle akıl mantık değil sevgi insanlar arasında fark Bakınız bu çok önemli anne baba kardeş arkadaş öğretmen subay otobüs şoförü böyle şeyler yok insan tamamıyla neye redükte edilmiş korkunç saldırgan darvinist bir biçimde yeme içme çok önemli Birisi bir zombi tarafından ısırıldığı zaman ne oluyor? O da zombi oluyor ve çoğalma değil mi? Bakınız çok ilginç canavarlar nasıl çoğalıyor? Böyle birbirlerini ısırarak değil mi? Dolayısıyla bu da onların cinselliğinin metaforu haline gelmiş oluyor değil mi? Antik günah mitolojisinde yok böyle bir şey yok aslında görece yeni mitlerden biri diyebilir miyiz buna? Tabii modern mit zombi şöyle Afrika’da filan dönen ölüler gelen ölüler var modernizmle ve postmodernizmle birlikte bakınız bu gotik edebiyatının temelleriyle değilim Aklın mantığın geçerliliğini son derece önemli olduğu düşüncesinin getirildiği dönemlere tekabül eder bu yaşayan ölülerin ortaya çıkması yani ne demek istiyorum? Zombinin batıda ortaya çıkması Amerika’da olsun Avrupa’da olsun kesinlikle bir modernizm göstergisidir çünkü neyi temsil ediyor zombi? Bütün 2500 yıl boyunca idealizmden ideyalardan bahseden platonun ve Geist yolunu bulur diyen Hegel’in bütün felsefelerini 180 derece tersinin vücut bulmuş hali yani
Geist, Ideal, Platon, Hegel yani zombi iğrenç iğrenilmesi gereken bir nesne. Araf’ta ne o ne o dolayısıyla çok ilginç bir biçimde varoluş biçimi olarak zombi neyi temsil ediyor biliyor musunuz? Bir karşıt diskuru temsil ediyor. Bir retorik bir figürü ironiyi tersinmeyi temsil ediyor. Ne o ne de o ya da hem o hem o. Yani zombinin muhteşemliği şurada saklı. Adam hem et hem öbür tarafa gitmiş gelmiş. Burada bakınız postmodernizmin güzellik kültü gençlik kültü falan neyin üstüne kuruluyor biliyor musunuz? Şimdi geliyoruz Nevzatçı’ya. Zombi düşüncesine güzellik ameliyatı yapılıyor. Yani biz ne yapabiliriz ki biz zombi olarak bu kadar çirkin olmayıp bu kadar arsız olmayalım yani bu T-Rex güdülerimizi bu Darwinesk Serengeti’deki aç aslan davranış biçimlerini nasıl süblüme edebiliriz? Demek ki zombini Ziegmund Freud tarafından, Eden keşfedildiği dönemlerde onu resmekçe herhangi bir ikon yokken zombi sonradan Eden resimselleşmesini üstleniyor. Amorf beden sınırları kesinlikle belli değil demek ki beden aslında kendisini çevreleyen evrenle teşrik mesai halinde değil mi? Bu çok ilginç. Bu ne yapıyor biliyor musunuz? Bu zombiyi çok korkunç bi biçimde Klasik Winkelmanes klasik arkeolojinin piri güzellik ideyali olan Belvedere Apollonu’nun tam tersi haline getiriyor. Eğer böyle mitik bir çözümlemeye başlıyorsak neyi temsil ediyor zombiyi? Çok modern ve postmodern bir biçimde Dionysos’un en püripak halini çünkü Dionysos için ne denilir? Yok edilemez yaşamın sembolüdür. Dionysos kendisi bir zombidir. Bakınız Dionysos bir kere ölür çok ilginç bir biçimde titanlar tarafından parçalanır. Burada bakın filmlerdeki o slasher sahneleri Yunan mitolojisinde estetik ve dini düzlemde karşımıza çıkıyor. O yüzden batıda böyle popüler oluyor ya zombi aslında ne popüler oluyor? Temcid Pilavı gibi yeniden ısıtılan Dionysos popüler oluyor. Daha doğrusu başka bir maskayla karşımıza çıkıyor. Diyebiliriz ki Kutsal Gey’in ölümündeki o garip çocuk ile o düzenli Apollonik tapınağını istila eden o dışsal korkunç irasyonel güçlerle dizilerdeki popüler sinemadaki zombiler arasında inanılmaz bir korrelasyon var. Bu çok önemli. Tarihsel olarak bir şey soracağım.
Romero bunu buluyor büyük bir buluş bu aslında ama herhalde bulduğunda böyle olacağını düşünmemiş. Sonra neredeyse Romero’nun bütün kariyeri bununla geçti. Hatta ölmeden önce de birkaç film daha çekti. Onlar da güzel filmlerdi havayı fişekler atıyorlar birden zombiler duruyor falan. Land of the Dead’li galiba. Sonra bir İngiliz yönetmen Danny Boyle demin bahsettiğiniz gibi aslında yeniden canlanma oldu 2000’lerin başında olması lazım. 28 Gün Sonra diye bir film yaptı ve ondan sonra büyük bir hızla herkes zombi filmi dizisi doldu ortalık. Ben de çoğuna bakmaya çalışıyorum. Dediğiniz gibi çok çekici bir tarafı var ama biraz pornografik mi? Pornoyu andırıyor. Pornoyu andırıyor çünkü beden pornosu. Özellikle o 2000 yıllarından itibaren olan zombi filmlerini şey geleneğinde de görmemiz gerekiyor. Saw, Hostel, o beden pornosu. Yani postmodern nihilizminin ve değerler relativizminin çok değişik bir yöntemiyle karşı karşıyayız. Evet hepimiz ölümlüyüz ama bir türlü geberemiyoruz. Bakınız yeni umut bu. Zombiler bizi kütür kütür yiyor, ısırıyor, etimizden et koparıyor. Hostel’da beni çok rahatsız eden bir sahne vardı. Bir zengin Amerikalı Koreli bir kızın alev makinesiyle suratını yakıyor, gözünü yakıyor. Yani kız hala ne olur yapmayın diyor. Yani bambaşka hayatın gerçeklerinin göz önünde bulundurulduğu bir ölümsüzlük vadi. Yani nihilizmin ortasında… Dracula diyor ki bize postmodern Dracula. Ölümsüzlük mü istediniz? Alın size ölümsüzlük. İsteseniz bile ölemeyeceksiniz. Ben pornoya benzemesini biraz da şu açıdan sormuştum. Aslında ne olacağını biliyorsunuz. Hikaye çok malum ama yine de seyretmek istiyorsunuz. Bunu nasıl açıklarsınız? Aynen Yunan tragediesinde olduğu gibi Katarsis bu. Arınma, kendi sonluluğunu görmek. Burada son derece barok bir duygu var. Niye kastediyorum barokla? Biliyorsunuz barok ikiye bölünmüş bir dönemdir. Hem Carpe Diem hem Dünya’yı yaşa. Kendini gerçekleştir. Postmodern bir özne olarak. Hem Memento Nuri tabi ki. Bütün bu gençlikler, güzellikler, ilaçlar, aşıların tabi ki bedeli olacak. Onun karanlık taraftaki suretine tabi ki zombilik değil mi? Neyi temsil ediyor o zombilik? Bütün Brave New Postmodern World’ümüzdeki karanlık taraflar. O yüzden porno demen çok doğru. Eros’tur. Pervert edilmiş, sapkınlaşmış bir Eros içkindir. Bir yaratığın, bir insanın yemesi nedir ki? Aplı halde yemek, Gang Bang gibi bir şey olacak. Tabii ki Gang Bang gibi bir şey. Sürü halinde hayvani. Dolayısıyla zombiler tabi ki. Birazcık da bu perspektiften bakıldığında hangi tarz düşüncelerle dalga geçiyor? Gayet tabi ki aydınlanmacı tarz düşüncelerle dalga geçiyor. Çünkü geceye ait, irasjöreliteye ait mezarlardan çıkıyor. Yani üniversite değil. Bakınız neresi? Hem mezar hem sıkıntısının alışveriş merkezi.
Hem mezar hem çok özür dilerim. Evet erotizm. Genel, evet anlatabildim mi? Son derece tensel. Hiçbir surette timle uzaktan yakından alakası yok zombiliğin. Zombiliğin bu kolektif biçimde, özellikle 2000’li yıllardan sonra karşımıza dikilmesi ve bir epidemi şeklinde herkesin zombileşmesi, dizilerin en sevdiği, filmlerin en sevdiği motifler, son derece güncel, epidemi, salgın gayet tabi ki Yunan tragediyasındaki epidemaya ayı andırıyor. Ne demek bu epidemaya? Dionizos kendini bilmez kentlilerin yaşadığı, kente geldiği zaman kimse ona kapınmadığı zaman, ne yapıyor biliyor musunuz? İlk önce kadınları delirtiyor. Kadınlar mutfağı, evlerini, çocuklarını bırakıp dağa koşuyorlar. Demek ki zombiler bu perspektiften neyi temsil ediyorlar? Son derece akültüre olmamışlığı, vahşi doğayı temsil ediyorlar değil mi? Yani kültür, insanı canlı canlı yemek. Yani hiç adab-ı muhaşeret görmemiş bunlar. Victoria’nın romanının tam tersi. Anlatabildi mi oh my gosh? Ne yapıyorlar? Bir varlık biçimi olarak zombi kültür tarihini kelimenin tam anlamıyla geriye sarıyor, davranış biçimlerimizi maymuna geri götürüyor. Dolayısıyla zombi de ne saklı, en çirkin ve dolayısıyla en samimi kültür eleştirisidir. Özellikle postmodernizmi çok güzel bir biçimde kendisinin de postmodern olması ile birlikte eleştirir. Zombi neyi eleştirir biliyor musunuz? Zombi mesela Michel Foucault gibi insanlara eleştirir. Şöyle ki, Michel Foucault korkunç güzel bi biçimde güçten bahseder, gücün faşizanlığından bahseder, bunun çok kötü o bişey olduğundan bahseder. Ve aynı zamanda sanmayalım nelerin muktedir olduğunu görürüz. Zombi iki bir araya gelemez unsurları inanılmaz güzel bir biçimde beden bulmuş eşik haline getirir. Zombi nedir biliyor musunuz? Post-truthun kelimenin tam anlamıyla vücut bulmuş halidir. Gerçeğin namusluluğun, doğruluğun çürümüş ve kokuşmuş halidir. Neden çürüyor ve kokuşuyor bu? Çünkü hiç kendisini ispatlayamadı. Zombi neden ortaya çıkıyor? Özellikle I Walked With A Zombie adlı meşhur klasikle 1945’ler civarında ve sonrasında diyor ki Zombi, Allah belanızı versin, Allah sizi kurtarsın diyor. 5000 sene kültür tarihi ve siz ne yaptınız? Bu kültürle Japonya’ya iki atom bombası attınız ve 7.5 milyon insanları fırınlarda yaktınız. Zombi bu açıdan bakıldığında inanılmaz bir red demirastır. Bastırılanın geri dönüşü diyebilir miyiz hocam? Bastırılanın geri dönüşü ama yani bastırılan genelde bir şey drakula gibi döner. Nasıl bir şey biliyor musunuz? Daha ham dönüyor değil mi? Böyle raw. Bu şöyle bir şey, çok kötü bir benzetme yapacağım. Bir kemoterapiden sonra, iyileştikten sonra yine birkaç kötü malin hücre bulunması gibi bir geri dönüş. Biliyorsunuz ki yine çoğalacak. Ultra sağcı bir okuma gördüm deniyor ki işte bu 2000’den sonra bu Zombi filmlerinin artması ve bunları olan ilginin artması. Aslında dünyayı bir efendim çok salak bir şey ama bir yandan da ilginç bir okuma. Ötekileştirme ve refah içinde olanlarla refah içinde olmayanlar yakında bir şeye tutuşacak, bir çatışmaya ve yığınlar halinde insan öldürmek zorunda kalacağız. Örneğin şimdi senaryo yazıyorum. Bütün göçmenler Avrupa’ya gitmeye çalışıyor ya Yunanistan’dan bizim üzerimizden doğru falan. Aslında orada yaşanan şey de bir Zombi istilası gibi bir şey ve şey hiç acımadan öldürüyorlar ya Zombi filmlerinde yani bütün etikten kurtulmuş vaziyette her türlü şekilde öldürüyorsun. Bomba atarak, bıçaklayarak. Bunun hazırlığı diyorlar. Böyle bir okumaya ne dersiniz? Gayri insani buluyorum bu okumayı. Hem yani öyle bir niyet atfedilmesinin hem yani bir fikir cimrasi olarak çok tatsız buluyoruz. Gayet tabii ki Zombi Apokalips bunun adı. Kıyamet. Kıyamet her türlü zümreyi tehdit eder ve çoğunluk öldürülmek istenen taraftadır. Ben bunu şu açıdan saçma buluyorum. Yani bir Zombi istilası olursa Zombi olmak o kadar kolay ki yani bu faşist okuma kaş yapayım derken göz çıkarıyor. Şunu diyorlar aslında ya da ben şunu söylüyorum. Zombi olmak ile Zombi olmamak arasında fark o kadar kıldan incek ki. Özellikle çok dramatik sahnelerde 28 gün sonra filminde çok beğenirim o sahne. Bir damla kan adamın gözüne damlar da oradan geçer yani Zombilik. Zombi olmak, yorumu bu yüzden katılmıyorum. Zombi olmak o kadar sıradan bir şey ki. Ve Zombilikte çağdaş insan aslında neyi görüyor?
Aynada kendinden nefret ettiği suretini görüyor değil mi? Dünyayı zombileştirdik. Biz zombiler. Biz böyle tap taze, yakışıklı, genç bilmem ne. Ama aynaya baktığımız zaman neyi görüyoruz? Dorian Gray’in portresinde olduğu gibi Zombi görüyoruz değil mi? Ne ölmek istiyoruz, ne ebedi yaşamak istiyoruz kaş yapalım derken her halükarda göz çıkarıyoruz yani. Hocam bir Zombi istilası olsa sizin de hemen Zombi olacağınızı anladık. Çünkü hocamız evindeki penseyi bulamıyor iki haftadır. Dolayısıyla herhangi bir baltayı falan bulup bir şey yapmasın. Haa Zombilerin 5 yıldızlı oteli olarım ben ya. Bakın arkadaşlar hepinize tavsiye ediyorum. Zombi istilası olursa Walking Dead’teki gibi. Yani hiç savunmayın kendiniz. Yani Zombiler bence çok mutlu mesut dolanıyorlar sürüler halinde. O Allah’ın cezaları, o öldü, o onu ısırdı, o onu gebertti, o onu nefret ediyor. Bakın burada da bir eleştiri var. Özellikle Walking Dead adlı dizide çok vurgulanıyor. Hangisi daha korkunç? Ne gönlü? Zombiler. Zaten ilk sezonki bölümlerden birinde şey vardı hatırlarsanız intihar eden bir grup vardı. CDC’ye gittiler orada bir 8-9 kişi falan biz de artık burada patlayacağız deyip öldüler. Ama ben size terapotik bir şey söyleyeceğim. Ben Zombi öldürmek istiyorum mesela. Kardeşim de öyleymiş. Yani oradaki o rahatça öldürme durumu insanı cez mi ediyor acaba? Zombiler her halükarda ötekileştirilmiş bütün unsurların komprime ve en iğrenç hali olduğu için. Tabii ki büyük bir zevkle işte kafasına kafasına tadında böyle bir duygu uyandırması çok doğal. Bir baltayla çıkıp böyle. Olabilir mi? Çok anlaşılır bir şey. Ama şunu da vurgulamak istiyorum. Yine Walking Dead’te hatırlayın böyle bir kapı vardı. Negan’ın binasına girmeden evvel. Orada hep böyle bir tane bir şeydi kazıkta bir yarım bir zombi vardı. Bütün gün orada ve insanlar bunu bile beceriyor. O görüntü karşısında bile cool kalabiliyorlar. O zombi zombi olmuş olmasına rağmen kazıkta ben böyle zavallı yerim. Düştüm düşeceğim tadında. Yani burada diyorsun kim daha zalim? Yalnız Negan harika değil mi? Negan müthiş bir karakter. Onun sopası neydi adı? Luis mi? Lusil. Lusil. Hep kaybediyor kazanıyor gibi olacakken. Ben bunu Tom ve Jerry’de de yaşarım. Herkes Jerry’i sever. Ben Jerry’den nefret ederim yani. İsterim bir kere o parçalasın o fareyi yani. Bir kerecik walking dead’lere hissettim Negan’ı. Bir kerecik yani o da birilerini götürsün. Götüre götürü çocuğu götürdü. Tam dediğiniz anlamda Negan karakteri kötülüğü görecelileştiriyor ve aslında yüzüne tokat gibi çarpıyor. Yani sen de benim kadar kötüsün diyor şeye. Aynen öyle. Samimi. Neydi ötekinin adı? Polis ola. Rick. Rick şöyle bir Amerika eleştirisi de var. O hep iyilik düşünüyor bilmem ne yapıyor. Ama ortalığı çok sık biçimde Vietnam veya Afganistan Irağ’da dönüştürdüğü oluyor Rick’in değil mi? Bir de şu çok önemli bir motif zombilerde. Hijyen, sağlık ve korkunç insan ötesi kir, pis, niyazma, manevi anlamda pislik. Kabusa nerede uyanıyorlar?
Hem 28 günün sonra filminde hem de walking dead’de. Hastanede uyanıyorlar. Yani bu ne demek biliyor musun? Hastanede uyanıyorlar ve hastane hastalığın salgının kaynağı o. Bu neye benziyor? Manastır, genelere dönüşmüş. Kilise, diskoteye dönüşmüş. Burada çok önemli bir şey var. Bütün değerlerin korkunç şekilde tersdüz edilmesi, artının eksi eksinin artı olması. Zaten hastaneden çıkınca neyi görüyor Rick? O bir tane küçük çocuğu görüyor sonra çocuğu önden görüyoruz. O küçük çocuk elinde bebeği olan bir zombi. Ve onu öldürmek zorunda kalıyor. Bütün değerler bir dakikada evrim tarafından geçersiz kılınmış oluyor. Çünkü artık dünyada zombilerin borusu ötüyor. Bu dizilerin bu kadar çok yapılması aslında eleştiriden çok. Bir şekilde seyredenleri de zombileştirmiyor mu? Seyredenleri de eleştiriyor, seyredenleri de kendisini gösteriyor. Neoliberal biçimde kendini inanılmaz bileyselleştiğini sanıp korkunç derecede aynı anda aslında sıradan olmak tipik bir zombileşmedir. Herkes kendisini çok özel sanıyor. Ama herkesin atıyorum aynı cep telefonu var. Aynı sosyal medya platformunda aynı vücut organının aynı silikonluğu aynı köşesini yayınlıyorlar değil mi? Ne oluyor ki biz kendimizi bu kadar fasulyeden nimet sayarken korkunç şekilde aynılaşıyoruz. Enflasyon yaşıyoruz değil mi? Biz artık o eskiden olan büyük insanlar, büyük kadınlar, büyük adamlar, kendi şahısları münhasır insanlar yok. Artık birbirimizin nesiyiz? Klonuyuz değil mi? Mesele vurduğunuz zaman zombisiyiz. Yani 28 gün sonra ne demek? Öff atıp tutuyorsun ama 28 gün sonra aynı boku yiyeceksin demekten. Başka hiçbir şey değil. Londra sahneleri çok hoşuma gider benim Londra’da yani bomboş yani konser salonu gibi geliyor Londra. Devrilmiş her şey. İnsan yok. Hiçbir şey anlam ifade etmiyor. Hastane bir anlam ifade etmiyor. Rootmaster belediye otobüsleri bir anlam ifade etmiyor. Eleştiri şu. Allah’ın belanı. Kendinizi kandırın. Londra böyle boş olmadığı zamanda da hiçbir anlam ifade etmiyor merak etmeyin. Bunu diyor. Doğru. Arkadaşımla oturuyoruz tatilde kızı var küçük 6 yaşında mıydı kız 7 miydi neydi. Bir şekilde zenginler fakirler konuşuluyor kız şey dedi zenginler çok kötü dedi. Sanki bir grup var bunlar kötü her şeyden bunlar sorumlu. Zombie istilasından tut da pandemide bunlar çıkarıyor işte ekonomiyi bunlar yönetiyor. Dünyayı bunlar yönetiyor falan. Bu paranoia normal mi? Tabii ki normal değil. Çok yaygın ama tabii ki çok tehlikeli bu paranoyanın bütün bu popülizmlerin kaynağı. Çünkü bir şey çok rahat. Ay zombiler vurun kahpeye çok rahat. Yani dünya ne oluyor ak ve kara biçimde çok güzel bölünüyor. Dünyanın en kolay biçimde hiç farkları gözetmeksizin düşmanın başı altından toplamak. Zımsıme etmek denilir buna paranoia bir şey bu ve insan doğal habitatında yaşamadığı sürece ve çok dengesiz bir biçimde çoğaldığı sürece şehirler çok büyüdüğü sürece bu paranoia ancak artabilir. Sadece walking dead de işte rikler niggınlar korunaklı sizeler kurmuyorlar. Artık her şehirde neler var İstanbul Ankara İzmir bütün Bursa güvenlikli site dışarıdan nasıl girebiliyorsunuz. Ancak zombi veya vampir veya aceli veya eşcinsel olmadığınızı ispatlayabildiğiniz zaman girebiliyorsunuz. Bu tarz mikro düzeyde bizim mahallenin ötekileştirilmeleri gitgide şehrin ötekisine dönüşüyor. Ülkenin ötekisine dönüşüyor. Global bir biçimde öteki olarak karşımıza çıkıyor. Ve bu çok pratik bir biçimde rahat rahat gebertebildiğin zombi olarak karşımıza çıkıyor. Demek ki zombide bir anlamda ne?
En geniş ortak paydaya ortak bölene sahip vücut bulmuş öteki. Ruhdan yoksun kalpten yoksun ve en önemlisi beyinden yoksun. Yani canlı bir parça et bu canlı bir parça et bütün bunlardan yoksun olduğu zaman o eti edilgenliğe mahkum ediyor. Ve onu mahveden her şey son derece etken oluyor değil mi? Biraz tabi taştan gülüyorum ama mesela Bill Gates için diyorlar ki işte Bill Gates bu pandemiyi o tetikledi yok işte insanlara çip koyacak falan. Bakıyorum Bill Gates’e, yaşlı bir adam görüyorum sevimli bir adam görüyorum ve şey iyi bir adam görüyorum aslında yani ne yalan söyleyeyim. Bu kadar yanılıyor olabilir miyim siz? Hayır hiç yanılmıyor bence de. Ne yapsın dünyaya çip takılınca ne olacak Bill Gates? Adam zaten paraya para demiyor. Herkese çip takarsa da Nobel vermezler ona. Peygamber olmaz. Ölümsüz olmaz. Bakınız burada yeni kapitalist şey devreye giriyor. Para’nın dünyada kim kime nasıl karşı kullanılacağı konusunda komplo teorileri. Yani artık hiçbir şey bir şeyden çıkmadığı zaman insanın sonsuz özellikle kötü anlamda sonsuz yeteneği olan uydurma şeysi devreye giriyor. Ve böyle masal dünyasına ait şeyler çıkıyor ortaya. Bir tane daha adam var macar soros. Ay Allah’ım yani kontrakula bile adamdan daha masum yani kontrakula. Ama tam bu noktada bir şey soracağım aslında bunlar da yeni bir mitolojinin kökeni olabilir mi? Çünkü aslında antik Yunan da bir komplo teorisi değil mi? Modernizm ile birlikte insanlar yeni öykülere ihtiyaç duyuyor. Nietzsche’nin toparlayıp Tanrı öldükten sonra bütün bu ilahi yollar düşünceler ilerle bir oluyor. Bu modernizm ile birlikte komplo hikayeleri aslında seküler ama aynı zamanda dini ihtiyaçları karşılayan anlatılara dönüşüyor. Mesela Zaya’nın yedi bilgesi bütün dünyadaki para Museviler’de toplanmış. Gitgide sağa kayan Avrupa’da bu sürekli anlatılıyor. Hitler dolayısıyla ne yapıyor Yahudileri yakarak? Sankt Georg gibi ejderi nasıl öldürüyorsa Antichrist şeytanı yok ediyor. Hikaye hep aynı. Biz ve ötekiler. Şeytan bile sekülerizm sayesinde yok olunca niye ihtiyaç duyuyor insanlık? Zombilere ihtiyaç duyuyor. Bütün işte o Soros’lar, Bill Gates’ler, zengin, über zengin dünyanın yarısının sahibi olan insanlar gitgide. Pont Drakuladazı çok zengin. Drakula, Kurt Adam, Dr. Jackal, Dorian Gray artık kitlesel çağda hiç böyle Shikimiki Buckingham unsurlarına ihtiyaç yok. Sıradan zombiye dönüşüyorlar. Tek amacı insanları yok etmek. Sorumu tam anlatamadım. İleride bunlar da bir mitoloji olur mu? 500 yıl sonra bunlar da anlatılır mı? Yeni Hades mi mesela Bill Gates dediğiniz adam?
Çok güzel bir soru. Anlatılır. O bağlamda kullanılır ama sadece sanatsal anlam taşır. Eski Yunan’daki mit anlamındaki önemi sahip olmaz. Ama aynen o bağlamda kullanılır. Kullanılabilir. Mesela zaten o tarz şeyler var. Ben hatırlıyorum özellikle Macarasıl’la olduğu için büyük bir olasılıkla Soros. Yani böyle siyah, içi kırmızı olan siyah pelerinli vampir halini filan karikatürlerini ben hatırlıyorum. Daha Almanya’da. Bugün Dracula’yı da ayrıca konuşalım. Onu da ben çok severim. Dracula çok önemli. Dracula çok büyük bir kırılma noktası. Haftaya da onu konuşalım. Tamam haftaya onu konuşalım. Peki hocam bir zombi görürsek ne yapalım? Hızlı koşamıyorsa oradan uzaklaşın. Ama eğer 28 gün sonrasındaki gibi çitlerden atlayıp bir de yani şunu kapatırsam hiç kaçmayın. Her halikarda sizi bulurlar. Çünkü bunu da unutmayın. Zombi sizi bir kere öldürür sonra salak salak acı hissetmeksizin uyanırsınız. Nasıl insanlardan korkun? Hocam ben zaten onu diyecektim. Ben bazen şehirde dolaşırken etrafıma bakıp zombiler görüyordum. Yani zombi gibiler. Yani nasıl? Kimseyi de kırmak istemiyorum ama aslında orada anlatılan şey zaten şu anda olan şey galiba. Gayet tabii ki. Hayır zombileri yine tercih et. Bak bir dizi seyrediyorum Person of Interest biliyorsundur. Yani orada işte o profilyarı yapıyorlar bilmem ne. İnsanın bu beyninden ötürü nasıl ince kıyım işkence metotlarına muktedir oluşup zombi ne kadar güzel o kadar salak ki. Masum seni çat çat yiyor. Sen orada kan kaybından ölmeden garip bir Rus Hocu. Bak Rus Hocu bir masumiyete back to nature’a kavuşuyorsun. İnsan ne kalıyor biliyor musunuz Rus Hocunun yanında? Markiri saatin kontlarına benziyor. Hocam size ufak tavsiyeler vereceğim bir zombi saldırısına karşı. Lütfen küçük bir balta biraz su bir de jeneratör alırsanız kendinize. En azından. Hayır ben kalp hastasıyım ben çok şanslıyım. Kan sulandırıcımı iki gün almam zombi beni yerken boğulur. Peki hocam her zamanki gibi harikaydı. Teşekkür ediyoruz. Bence de süperdi hadi. Bir sonraki bölümde kont Dracula’yı konuşmak üzere. Aslında başka bir değişle Vlad. Vlad. Tabii kazıklı voivoda Vlad the Impaler. Oh yeah. Görüşmek üzere hocam. Görüşürüz gençler.
İlk Yorumu Siz Yapın