İnat, Azim ve Başarı | Vivense, 1 Milyar Dolar
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=df1zH2WGkZI.
Başlamak eğlenceli, zor ama eğlenceli sürdürmek daha zor. Çünkü eğlencesi biraz azalıyor. Hakikaten girişimciliğin bence en önemli özelliklerinden bir tanesi biraz inatçı olmanız. Biraz azim, yani bir şey olmadı diye erken pes ederseniz zaten geçmiş olsun. Vivensen’in hikayesi ilginç. Şu anda daha unicorn olamadık onu söyleyeyim.
Yine de unicorn olmaya yaklaştık. Birkaç yılımız kaldı diyebilirim. Ikea 100 yıllık falan bir marka galiba. En son Cirolara 50-60 milyar dolardı. Yani bir 10 senemiz var bence. Ama 10 sene sonra daha netleşir. 10 senede geçme potansiyeli var onu söyleyeyim. Bu çok net. Vivensen’in DNA’sı buna mı sahip? Çünkü Ikea kendi bir koleksiyonu var.
O koleksiyonu ürettiriyor, spesifik yerlerle anlaşıyor vs. Ama Vivensen aslında baktığınız zaman açık bir platform. Bizde 1000 tane üretici var yarın 2000 tane olacak. Satış noktalarını veya showroomları çok hızlı büyütebiliyoruz. Online’ımızı çok hızlı büyütebiliyoruz. Diğer ülkelere genişlememiz çok daha hızlı olabiliyor. Bence DNA’mız buna müsait. Ama 10 sene sonra bunu başarıp başaramamak tamamen
buradaki bizim yönetim ekibinin, buradaki arkadaşların kabiliyetiyle ilgili. 1980’de doğdum. Boğaziçen Üstümen Siti mezunuyum. Rumsal hayat tecrübemi oldu. Yapı kredide IT departmanında başladım çalışmaya. Sonra ev arkadaşım Ömer’le beraber ilk girişim maceramı yaşadım. 2006 yılında. O dönemde televizyon ürünlerinde görünen ürünleri satmak adına ekrandaki.com isimli bir girişim başlatmıştık.
Bir sene uğraştık onunla. O zaman için cebimde bir 20 bin lira biriktirdiğim param vardı. Onu harcamış olduk. Arkadaşım da hakeza benzer şekilde bir yere vardı ama bizi taşıyacak kadar bir yere varamadı. Daha sonra kurumsal hayata devam ettim. Exxon Church’da McKinsey’de çalıştım. Türk Hava Yollarında çalıştım. Proje yönetisi olarak. Rocket internet Alman merkezli yatırım firması Türkiye’de ev kategorisinde bazı girişimler yapmak istedi. Artı diğer kategorilerde de. Bu girişime bir founder aradıklarını söylediler. Benimle görüştüler. Benim zaten hayalimdeki iş. Risk almadan profesyonel bir girişimcilik yapacaktım. Ve ona direkt başladım. 2012 yılında bu işle uğraştım. Ve çok da keyifliydi aslında. Danışmanlık tecrübemin üzerine. Rocket internetten global bir e-ticaret firmasından e-ticaretin matematiğini öğrenmiş olman çok büyük bir fırsat oldu. Ama talihsizlik. Rocket internet Türkiye’den 2012 sonunda çıkma kararı aldı. Ve o süreçte ben dedim ki ben tekrar profesyonel hayata dönmeyeyim. Girişimciliği çok sevdim. Yatırım arayacağım ve sadece mobilya özelinde bir iş yapacağım. Çünkü West Wing ev ürünleri üzerinde bir siteydi. Mutfak eşyası, ev tekstili, dekorasyon mobilya satıyordu. Mobilya satarken West Wing’de Türkiye’de İnegöl’ü keşfettik aslında. Yoldan geçerken işte köfte yediğimiz bir yer olarak biliyorduk. Ama muazzam bir
mobilya üretim merkezi olduğunu gördük. Binlerce üretici var. Muazzam bir lojistik ağa var. Herkes mobilyayla uğraşıyor. Dedik ki biz buraya odaklanalım. Yani çünkü büyük mobilya, internette satması zor, lojistiği zor. Bunu da doğru dürüst yapan yok. Küçük ürünleri, işte ev tekstili, mutfak vesaire gibi ürünleri herkes yapıyordu o dönemde. Birçok da site vardı ama büyük mobilyayı satan site çok yoktu. Vivense ismini ortaya koyduk. Ben bir kendime zaman vereyim. Üç ay kadar. Bu üç ay boyunca
yatırım arayacağım. Eğer bu yatırımcı bulursam bu işe devam edeceğim. Yatırımcı bulamazsam da artık nasip değilmiş deyip mecbur kurumsal hayata dönmek zorundayım. Çünkü kendimi finanse edecek bir kaynağım yok. O dönemde trend yolun başında olan Evren Bey vardı yönetim kurulu başkanı. Demet Butlu, sonra Cem Sertoğlu. Türkiye yatırım ekosisteminde o dönemde bilinen insanlar. Onlarla görüştüm. İşte Sider Şahin, Pig Games’ten tanıdığımız onunla görüştüm. Evren Bey, Cem Bey bir grupla beraber yabancı birkaç yatırımcıyı da dahil ederek yatırım yapma kararı aldılar ve biz 2013’ün ocağında start verdik. Evren ve Demet’in o zamanki Bebek’te bir evlerinde böyle ahşap bir masa üzerinde oturup ilk projelerimize işte satışı nasıl yapacağız, marketingi nasıl yapacağız, bu işi nasıl büyüteceğiz bunları konuşmaya başladık. İlk yatırım aldık. 2013 Mart’ta Bebek’te Starbucks sinemanın karşısında böyle minik bir ofiste. Ikea’dan bir arkadaşın masası vardı. İkinci el
o masayı aldık. Etrafına üç arkadaş Filiz, Neslihan, ben oturduk. Başladık çalışmaya. 1 Mart’ta siteyi açtık da 2013-18 Mart’ta ilk satışımızı yaptık. İlk reklam verdiğimiz gün. O bizim açımızdan çok güzel bir şeydi. Hatta hatırlıyorum Bursa’dan Enver Bey diye birisi bir lambader almıştı. İlk sattığımız ürün, şunu aslında fark ettik. Sattığımız ürün çok fazla böyle
internette kolay satılabilecek basit bir lambader değildi. Oldukça stil sahibi, biraz da pahalıca bir üründü. Tamam dedik bu iş olacak ve ondan sonra iş zaten hızlandı. 2013’ünün insanında yeni bir yatırım aldık Aslan Oba’dan. Daha sonra sene sonunda işte Can Yüceoğlu devreye girdi. Ondan yatırım aldık. Daha sonra Earl Burtifon’u devreye girdi. 2018 yılına kadar 25 milyon dolar yatırım aldık. Her sene işi biraz daha büyütüyoruz. Yeni fundingle uğraşıyoruz. O dönem e-ticaret çok yeni. Yatırımcılar tabii biraz daha mesafeli yaklaşıyorduk. Bir üç yıllık finansmanı verip üç yıl işi büyütmeye odaklanamıyorduk açıkçası. Genelde bir yıllık finansmanlarla işi büyütüyorduk. Biz mobilya sattığımız için ürünü sattığımız zaman kargoya verip gönderemiyoruz. Koltuk takımı satıyoruz. O ürünün nakliyesiyle ilgili İnegöl’de nakliyeci arıyoruz. Gittiği yerde işte teslimat yapacak birini arıyoruz. Eğer
ürün yatağı takımı gibi bir ürünse kurulumcu arıyoruz. Her sipariş için tek tek uğraştık. Bunun sonucunda da gitgide her ilde bizim sürekli çalıştığımız lojitik partnerleri oluşmaya başladı. Kimisi diyor ben parayı almadan bu işi yapmam diyor vesaire. Oldukça zahmetli ve tempolu bir dönem geçirdik. 2015 yılında baktık ki büyük mobilyayı satmak online’da kolay değil. Call center’da insanlara ikna etmeniz gerekiyor. İnsanlar bazen ikna olma ihtiyacını gidermek adına
ofise kadar geliyorlar. Bebek’teki ofisimizi biz 3-4 ay sonra çıkmak zorunda kaldık. Çünkü bir odaya sığmamaya başladık. Sonra loftta böyle 1 artı 1 bir studio daire kiraladık. Orada başladık çalışmaya. Orası da bir 10 ay sürdü. 20 kişi falan olduğumuzda artık oraya sığmadık. Bu sefer Beytem’e taşındık. Beytem plazaya. 300 metre kare güzel bir yer kiraladık. Bizim katta ve Örmüshank vardı. Onlar taşınmıştık. Onlar taşınınca biz orayı da kiraladık. Dedik ki burayı biz minik bir showroom yapalım. Oraya showroom yaptık. 2 tane de
iç mimarımızı koyduk. Baktık ki müthiş bir ilgi var. Showroom da çok ufak bir yer. Sonra biz dedik bu iş showroom olmadan olmayacak. Yeni showroomlar açmaya başladık. Biraz daha düzgün bir yer kiraladık. O dönemde Ankara’da Neşet Türe isiminde bir iç mimar. Ona gittim, anlattım projeyi. İlk konsept tasarımızı o zaman Neşet Bey’le ortaya çıkardık. Şu an ki bütün showroomlarımızdaki bizim o meşe kaplamalı bar masası, bizim o demir separatörlerimiz, kumaşlığımız birçok unsur hala o ilk günkü 2016’taki Neşet Bey’in o ilk konsept tasarımından ortaya çıkan unsurlar. Ankara’da ikinci showroomu açtık 2016 başında. Ondan sonra İzmir’i açtık. Şu an 86 tane showroomumuz oldu. İnegöl’de biz üreticilerle anlaşıyoruz. Onlarla teslimat süreçlerini yürütmeye çalışıyoruz ama tabii zorlu süreçler çünkü oradaki üreticiler genelde küçük orta bölü üreticiler. Herhangi bir dijital sistem kullanmıyor. Sipariş geldiği zaman telefonunu arıyorsun. Adam işte ürünün üstüne keçeli kalemle, ambalajın üstüne gideceği adresi yazıyor vs. ilk üç senemiz hatta dördüncü seneyi de dahil edebiliriz. Biraz amatör geçti. O süreçte mutsuz ettiğimiz müşteriler de olmuş olabilir. Lafı açılmışken para ertesi içinde onlardan da özür dileyelim ama hani Vivense gibi bir markanın globale giden bir markanın yaratılmasında onlar da bir katkı vermiş oldu aslında. Açıkta bıraktığımız bir konu yok. Bu anlamda ciddi bir ekibimiz
var. Yani sadece müşteri hizmetleri ekibimiz şu anda 100 kişinin üzerinde. Sağda kendimize ait bir satış sonrası hizmet ekibimiz var. Tedarikçilere daha iyi kontrol etmek için bu sene mesela kalite ekibi kurduk. Şu anda 30 kişiye yakın sadece kalite konusunu takip eden, ürün kalitesini, oradaki süreçleri, üreticileri denetleyip ürünlerle ilgili gelişme alanlarını ortaya koyan öyle bir ekibimiz var. Vivense’yi ilk açtığımızda 900 ürün vardı. Şu anda 400 bin ürüne ulaştık.
1000’in üzerinde aktif üreticimiz var. Şu anda İnegöl’de 4 tane depomuz var. Toplam depo büyüklüğümüz 150 bin metrekareye yaklaştı. İnegöl dışında 26 ilde depolarımız var. Ve biz Türkiye’nin 65 iline kendi ekiplerimizle teslimat yapıyoruz. Geçen sene 1 milyonun üzerinde ürün teslimatı yaptık. Bizim siteye şu anda 15-20 milyon arasında bir ziyaretçi geliyor. Bu sene hedefimiz 1,5-2 milyon civarında bir teslimat yapmak. Her sene yatırım almadan önce hakikaten belki de 3-4 ay zor bir dönem geçirdik. Çünkü o yatırımı alamama ihtimalinde var. Alamadığı zaman bütün planlarını değiştirmen gerekiyor. Pahalı bir iş e-ticaret. Hani kenardaki 3-5 kuruşla veya kişisel birikimlerle yapılabilecek bir iş değil. Oradaki şansım aslında benim evren gibi. E-ticareti zaten çok iyi bilen insanların sistemin içinde olması ve her sene o funding süreçlerinde çok iyi yönetmeleri. Beni de o konuda çok desteklemeleriydi. 2018’de sürece Türkiye’nin en büyük
kapiti firması girdi. Actera büyük ortak, büyük yatırımcı olarak. Ondan sonra biz daha da rahatladık. 2020 Actera yatırımımız, Vivense markasını globale taşımak için aldık. Zorlandığımız dönemler her zaman oldu. Mobilya hakikaten zor bir segment. Arka planda üreticinin ürünü zamanında üretmesi, düzgün üretmesi, eksiksiz üretmesi, o ürünü alıp müşteriye kadar sağlıklı bir şekilde teslim edebiliyor olmak, düzgün bir şekilde kurabiliyor olmak çok zahmetli. Ürünü taşırken bir tarafa hasar alabiliyor. Kurarken
arkadaşlar vidayı, matkabı belki fazla bastırıyor vesaire o anlamda kolay değil. Girişimciliğin bence en önemli özelliklerinden bir tanesi biraz inatçı olmanız. Biraz azim bir şey olmadı diye erken pes ederseniz zaten geçmiş olsun. Şimdi herhalde 5-6 kere kapatırdık şirketi. İlk büyük depoya taşındığımız zaman İnegöl’de büyük bir kriz yaşadık. Depoya taşındığımız gün depodaki arkadaşlar dedi biz işi bırakıyoruz çünkü çok yoğun, bilmem ne. Bir anda ne yapacağız? Elemanlar gitti onları ikna etmeye çalışıyoruz. Depoda birçok şey eksik ilk defa yaptığımız için bir sürü acemliğimiz var vesaire. Olağanüstü zor bir dönemde ama ne yaptık orada gece gündüz çalışarak bu sorunları aşmayı başardık. Fiyat anlamında süper iddialıyız. Bu konuda çok netim. Özellikle büyük mobilyada, diğer modüler mobilyada da çok güçlüyüz. Şu andaki hedefimiz de Vivense’yi global bir marka haline getirmek. Şu anda İngiltere’de tohumlarını attık. İlk showroom’umuzu açtık. İkinci showroom
bu sene içinde açılıyor. Üçüncüyü kiraladık. Şu anda 25 kişilik bir ekibimiz İngiltere’de Wilfil çalışmaya başladı. Ofisimizi açtık. Ürünler Türkiye’den gidiyor. Oradaki prensip kararımız net. Ürün tedarik merkezi Türkiye ve buradaki ürün gamımızı biz dünyaya açacağız. Bu Vivense çatısı altında. Toluk takımını biz artık Londra’da da satıyor olacağız. Yarın Berlin’de de satıyor olacağız. Bir sonraki çeyrekte veya işte 2022’nin belki ikinci çeyreğinde Fransa’da da satıyor olacağız. Ürün gamı, ürün
servisimiz tek bir servis. Hem teknoloji anlamında hem de ürün kataloğu anlamında ve bu bütün dünyada standart olacak. Almanya eskesini de açmaya çok yakınız. Biz globalleşme adına IT altyapımızı komple yeniledik. Şu anda teknoloji ekibimizin 25-30 kişilik bir ekibi tamamen buna odaklanmış durumda. Vivensenin hikayesi ilginç. Westring’i ilk kurduğumuz zaman
Almanya’dan bize dediler ki Westring ismi eğer sizin pazarda çok uygun değilse başka bir isim bulabilirsiniz dediler ve biz o dönemde bazı isimler araştırmıştık. Vivense de İtalyanca Vivense kelimesinden türetilme bir şey aslında. Vivense de yaşam demek. Aslında enerjisi güzel o anlamda. Sonra dedik ya Westring kalsın çünkü hani o global bir marka var. Onun biz buradaki temsilcisi olalım. Yeni bir marka yaratmayalım. Ama Vivense’yi de nedense almamış çünkü karar verilmediği için.
Sonra ben bu işi kurmaya karar verdiğimde dedim ki ya acaba dedim Vivense.com alındı mı? Çünkü ismi seviyordum. Baktım alınmamış. Dedim hemen alayım. Girişimciliğe hevesli arkadaşlar için olaya çok fazla o rakamlar üzerinden motivasyon sağlıyorlarsa muhtemelen doğru noktada olmayabilirler. Çünkü benim hep motivasyonum bir şey inşa etmek üzerineydi. Yaratıcılık mı özgüvenli? İkisi de bence bir girişimci de çokta
olması gereken şeyler değil. Hatta belki de olmaması gereken şeyler. Olması gereken bence akıl yani datayı doğru analiz edebilmek, inatçı olmak, bir şey olmadı diye pes etmeyip onu başka şekilde denemeye çalışmak ve inanmak. Girişimcinin yaşından ziyade mesela biz 2016’da başladık. O zaman aklımız var mı var, enerjimiz var mı var ama deneyimimiz eksik. Orada çualladık. Dolayısıyla deneyim de yaşla oluşuyor biraz. Enerji
çekiyor. Hani bazen gece 12’ye kadar bir şeyleri tırmalayabilmek, haftasonlarınızı bu işe ayırabilmek ve o da bazen ileri yaşlarda zor olabiliyor. Dolayısıyla
ikdial girişim yaşı herhalde 30-45 arası falan derim ben.
İlk Yorumu Siz Yapın