"Enter"a basıp içeriğe geçin

İran’ın kurduğu tuzak (Husiler kimdir?)

İran’ın kurduğu tuzak (Husiler kimdir?)

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=DaVcZ8SsA20.

Yemen’de 8 yıldır devam eden savaşta itimlerini sık sık duyduğumuz, son dönemde Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yönelik saldırılarını iyice artıran, ayrıca Yemen’deki Türk şehitlik anıtımın yygmalarıyla da iyice merak edilen örgütü, bu videomuzda 10 başlıkta. Gelin, yakından tanıyalım. Rusiler mezhep olarak Vedi-Şiiliğine mensup. Peki bu tam olarak ne demek? Şiilik, Sünnilik’ten en temelde İslam peygamberinden sonra Müslümanların liderliğini kimin üstleneceği sorusu üzerinde ayrışır ve
kısaca liderliğin ehlibeytten olması gerektiğine inanır. Öte yandan Şiiliğin farklı kolları arasında da ehlibeytten kimin lider olması gerektiği konusu üzerinde anlaşmazlıklar bulunuyor. Mesela günümüzde Şiiliğin en kalabalık kolu olan 12 imamcılık, peygamberden sonra 12 imamın geldiğine, bu imam silsilesinin en sonuncusu nunsa gaybete girdiğine ve ahir zamanda mehdi olarak döneceğine inanıyor. Rusilerin mensup olduğu Zeydelik kolundaysa 12 imamcılıktan farklı olarak imamlığın Hüseyin’den sonra Muhammed el-Bekri’yle değil Zeyde geçtiğine inanılıyor.
Ayrıca 12 imamcılığa göre imamlık bir önceki imamın tayiniyle belirlenirken, Zeydiliğe göre toplumun ileri gelenlerinin seçimiyle belirleniyor. Bu yüzden 12 imamcılığın tersine Zeydilikte imamlık kesintiye uğramadan devam etmiştir. Zeydilik 8. yüzyılda Irak’ta Hüseyin’in oğlu Zeyd’in Küfe şehrinde emevilere isyan etmesiyle doğdu. Yemen’e 9. yüzyılda yayıldı. Ancak ülkenin kuzeybatısındaki dağlık bölgelerin kabileler arasında taraflar bulabildi.
An yüzyılda kurulan ilk Zeydi devleti bazen tam bağımsız, bazen de yerel ve bölgesel güçlerin vasfalı olarak varlığını 20. yüzyıla 1962 yılında gerçekleşen askeri darbeye kadar devam ettirdi. Takip eden 30 yıl boyunca ülkeyi yöneten Pan-Arap milliyetçisi askeri rejim, Zeydiliği sünniliğe yakınlaştırma politikası takip etti ve bundan nispeten de olsa başarılı oldu. Ancak Zeydilik ve sünnilik bir kimlik ayrıcı olarak görev ifa etmeye devam etti. 1990 yılında Kuzey Yemen 19. yüzyıldan itibaren İngiltere’nin kolonisi olan
ve ancak 1969 yılında bağımsızlığını kazanan Güney Yemen’le birleşti. İRAN DEVRIMI 1979 İran devrimi, Orta Doğu’da bütün Şiilere etkilediği gibi Yemen Şiilerini de etkiledi. 1980’li yıllar Zeydiliği yeniden canlandırmak ve Selefiliğe karşı durmak için Şebaver Mümini, yani Genç Müminler adlı hareketin ortaya çıkışına şahit oldu. Hüseyin Bedrettin el-Hulsi, bu grubun ileri gelenlerinden birisiydi
ve Yemen’in peygamber soyundan gelen ailelerinden birinde 1956 yılında dünyaya gelmişti. El-Hulsi’nin babası ise meşhur bir Zeydi ailemdi ve Hüseyin de babasının izinden giderek dini ilimler okudu. 1980’lerde ilahiyat öğrencileri arasında başlayan Genç Müminler hareketine katıldı. Hareket 1990’lı yıllarda öğrenci kulüpleri kurarak ve yaz okulları düzenleyerek tabanımı daha da genişletti. El-Hulsi 1990’lı yıllarda dini aktivizmini devam ettirirken söylemini özellikle 2000’li yılların başında siyasileştirdi.
Yemen Devlet Başkanı Ali Abdullah Salih’in iç ve dış politikalarını eleştiren Hüseyin el-Hulsi özellikle 11 Eylül saldırıları ve Afganistan’la Irak işgalinden sonra ABD’yi sert bir dille eleştirmeye başladı. Böylelikle Bush yönetiminin terörle mücadelesinde Amerika ile iş birliği yapan Salih rejimiyle giderek daha da ters düştü. El-Hulsi sadece Zeydilere değil bütün Müslümanlara Amerikan anti-emperyalizmi ile mücadele çağrısı yaptı. Cuma vaazlarında ABD ve İsrail karşıtı sloganlar attırdı. Sokak gösterileri düzenledi. Hüseyin el-Hulsi rejim için artık bir tehditti. Salih rejimi 2004 yazında Hüseyin’le alakalı tutuklama kararı çıkardı. Hüseyin karara itiraz etti. Böylece 6 yıl sürecek olan Hulsi isyanı başladı. El-Hulsi kısa bir süre sonra rejimin başlattığı askeri operasyonda öldürüldü. 2006’da Hareketin liderliğine Hüseyin’in kardeşi Adem’in Malik el-Hulsi’yi geçti. Hemen güneyinde Şii bir askeri gücün ortaya çıkışından rahatsız olan Suriye Arabistan’da bu süre içerisinde Salih rejimine finansal, lojistik ve hatta askeri yardım yaptı. Ancak Hulsi isyanı bastırılamadığı gibi Hulsiler kontrolü altındaki toprakları daha da genişletti. İsyan 2010 yılının Şubat ayında izalanan Ateşkes anlaşmasıyla sona erdi. Ateşkesten bir yıl sonra Salih rejimine karşı sokak protestoları başladı. Sunni İslamcı El-Islah’dan Zeydi Şii’si Hulsilere kadar farklı gruplar protestolara katıldı.
Hulsiler rejimin bu dönemdeki zayıflığını fırsat bilerek topraklarını daha da genişletti. Salih 2011 yılının Kasım ayında istifa etti. Salih’in yardımcısı Abdurrabbu Mansur el-Hadi, Ara Dönem Başkanlığını üstlendi. Hulsiler, Hadi’nin kurduğu Milli Diyalog Konferansına katıldı. Ancak konferansın nihayi anlaşmasını kabul etmedi. Yemen’de siyasi istikrarsızlık devam etti. Bu istikrarsızlıktan yararlanan Hulsiler topraklarını başkent Sanay’a kadar genişletti ve 2014 yılının Eylül ayında Sanay’ı ele geçirdi. Hadi ilk başta Hulsilerle güç bölüşümü yaparak iktidarda kaldı. Ancak 5 ay sonra Sanay’ı terk ederek Adana yerleşti. Hulsiler ilerlemelerine devam etti ve hakimiyetini Adana kadar genişletti. Hulsilerin bu önemli şehri ele geçirmesi ve Hadi’nin Yemen’den kaçması en başından beri kaygılı olan Suudi Arabistan’ı bir kez daha harekete geçirdi. 2015 yılının Mart ayında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinin liderliğinde koalisyon hava güçlerinin desteklediği Hadi’ye bağlı silahlı güçler Hulsileri Adan’dan geri püskürttü. Hadi’ye bağlı güçler, takip eden 7 yıl boyunca özellikle Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinden hava desteği almaya devam etti. Ancak 2015 yılı yazı itibariyle İt Savaş Büyük Oran’da kitlendi. Başkent Sanay’dan çıkarılamayan Hulsiler Yemen’in Kuzeybatı bölgesinin büyük bir kısmını kontrol etmeye devam etmekte. Hulsiler 2017 yılından itibaren Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerine hedef almaya,
özellikle petrol tesislerine uzun menzili füzeler ve insansız hava araçlarıyla saldırılar düzenlemeye başladı. 7 yıldır devam eden İt Savaş’ın Yemen halkına bedeli ise çok ağır oldu. Birleşmiş Milletlere göre 2021 yılı sonu itibariyle 377 bin kişi İt Savaş’tan dolayı hayatını kaybetti. Daha da acı olan ise bu ölümlerin %60’ının temiz suyokluğu, açlık ve hastalıklar yüzünden olmasıydı. Hulsilerin İran’la bağlantılı olduğu ve İran’dan destek aldığı
ve bizzat Yemen Devlet Başkanı Salih tarafından 2008 yılında New York Times’a verdiği bir demekte ele getirildi. Daha önce de Yemenli yetkililerin Amerikalın mevkidaşlarını Hulsilerin İran’la ilişkili olduğu konusunda uyardıkları ve yardım istedikleri biliniyor. Hulsilerin 2004 yılından 2010 yılına 6 yıl süren silahlı bir isyanı sürdürebilmesi ve rejimi ateş kese zorlayabilmesi, 2011 yılından itibaren hakimiyetini Yemen’de geniş bir alana yayabilmesi, 2015’ten itibaren Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonun hava desteğine rağmen yenilmemesi ve 2017 yılından itibaren Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerine yönelik uzun menzirli füzeler ve İHA’larla saldırabilmesi, salt Yemen’den devşirebilecekleri kaynaklarla pek mümkün gözükmüyor. Bugün itibariyle Hulsilerin İran’la bağlantılı olduğu Batı merkezli araştırmalarda da üzerinde hemfikir olunan bir konu. Üzerinde hemfikir olunamayan konu ise bu bağlantının ne zaman başladığı.
Hele de 2000’li yıllar öncesi Hulsiler ve İranlılar konuyla alakalı bir açıklama yapana kadar karanlıkta kalmaya mahkum gibi görünüyor. Hüseyin el-Hulsinin kitapları üzerine yapılan bir değerlendirme ise el-Hulsinin İran devriminin lideri Humaynı’ya fazlasıyla referans verdiğini gösteriyor. Suudi Arabistan, Hulsilerin yükselişiyle alakalı en başından itibaren kaygılı. Bu kaygıyı süregiden bölgesel bir rekabetin perspektifinden anlamlandırmak mümkün.
Suudi Arabistan 1979 İran devriminden itibaren en birincili bölgesel tehdit olarak İran’ı göre geldi. Bunun pek çok sebebi var. Her şeyden önce devrimin lideri Humaynı’nın Suud ailesine yönelik tavrı son derece sertti. İran’daki devrim ayrıca Suudi Arabistan, Bahreyn ve kuvvetliki Şiileri hareketlendirmişti. Nitekim Suudi Arabistan, İran’daki yeni rejime yönelik rahatsızlığını 1980 yılında başlayan ve 8 yıl süren İran-Irak savaşında Irak’ı destekleyerek çok net bir şekilde gösterdi. Suudi Arabistan ve İran sıcak çatışmadan şimdiye kadar kaçındı.
Ancak diğer Arap ülkelerinde aracılar üzerinden nüfuz yarışına devam ettiler. Filistin, Suriye, Lübnan ve Irak. Nüfusun %40’ı Şiilerden oluşan Yemen’in de aynı dönemde Suudi Arabistan ve İran arasındaki rekabetin bir diğer sahası haline gelmesi kaçınılmazdı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 28 Şubat 2022 tarihinde yapılan toplantıda Yemen’deki hususileri ilk kez terör örgütü olarak tanımladı. İngiltere’nin konseye sunduğu tasarı 15 üyeden 11’nin oyuyla kabul edildi.
İrlanda, Meksika, Brezilya ve Norveç oylama da çekimser kaldı. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü BMGK’ye tepki göstererek kararın Yemen’deki barış sürecini olumsuz etkileyeceğini söyledi. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Körfez İşbirliği Konseyi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kararını memnuniyetle karşıladı. ABD tarafındaysa Biden yönetimi Donald Trump döneminde terör örgütleri listesinde alınan husi milisleri full üsteden çıkardı. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken söz konusu kararın Yemen’de insani durumun son derece kötüleşmesi nedeniyle alındığını belirterek
Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Kuruluşları ve Kongredeki iki parti üyelerinin bu kategorizasyonun Yemenlilere gıda ve yakıt gibi temel ihtiyaçların ulaşmasına çok kötü etki ettiğine dair uyarıları dikkate aldık ifadelerini kullanmıştı. Hussiler son olarak Mart ayında Yemen’in başkenti Sana’da bulunan Türk şehitliğindeki anıtı yıktı. Yıkımın fotoğraf ve videoları sosyal medyada paylaşıldı.
Osmanlı İmparatorluğu’nun ordularında görev yaparken Yemen’de hayatını kaybeden Türk askerlerinin anısına inşa edilen anıt 2011’de dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Yemen’e yaptığı ziyaret sırasında açılmıştı. Şehitlikte 1. Dünya Savaşı sırasında yaşamını yitiren askerlerin mezarları yer alırken anıt ise Osmanlı İmparatorluğu’nun Yemen’de yaklaşık 4 asır süren varlığını sembolize ediyordu. Hussilerin İsrail Cumhurbaşkanı Herzlok’un Türkiye ziyaretine ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından karşılanmasına yanıt olarak geldiği ikna edildi.
GZT 10.10 Ortadoğu serisinin bu videosunda Hussileri anlattık. Bir sonraki videoda görüşünceye dek, merhaba. Yemen’de 8 yıldır devam eden savaşta isimlerini sık sık duyduğumuz, son dönemde Suriye Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne yönelik saldırılarını iyice arttıran, ayrıca Yemen’deki Türk şehitlik anıtının igmalarıyla da iyice merak edilen örgütü,
bu videomuzda 10 başlıkta gelin yakından tanıyalım.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir