"Enter"a basıp içeriğe geçin

Yeniden Dirilen Bir İnanç ŞAMANİZM Hakkında En Detaylı Bilgiler

Yeniden Dirilen Bir İnanç ŞAMANİZM Hakkında En Detaylı Bilgiler

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=FUSuWI5_5Bg.

Şamanizm, neredeyse insanoğlu kadar eski bir geçmişe sahip ve günümüzde yeniden diriliyor. Dünya genelinde birçok insan yeni ismiyle Neo-Şamanizmin bu gizemli inancın çatısı altında bir araya geliyor. Tam anlamıyla din olarak niteliyemeyeceğimiz daha gizemli bir inanç silsilesi olan Şamanizm, binlerce yıldır dünyanın dört bir tarafında kabul ediliyor. Ve onu tanıdıkça, varlığını uzun zamandır nasıl koruduğunu ve yeniden dirilişini daha iyi anlayacağız. Şamanizmin temelinde çevreyle bütünlük ve eşitlik kavramı yatıyor. Yani bir ağaç, bir karınca ve bir insan eşit varlıklardır. Çünkü her biri aynı enerjiden yaratılmış, bilince, hafızaya ve ruha sahip. Bu nedenle Şamanistler ormanlara girdiklerinde önce saygı gösterir ve selam verirler. Çünkü çevrelerindeki varlıklar sadece ağaç ya da yabani hayvanlar değil, ruhları olan ve evrenin parçası olan bilinçli canlılardır. Bu inanca göre bütün dinler gerçektir. İslam, Hristiyanlık, Yahudilik her biri gerçek ve birbiriyle eşit inançlardır. Çünkü bütün dinlerdeki bütün ibadetler evrene bir şükür, bir teşekkürdür. Şamanizmde her şekilde doğaya teşekkür edilebilir. Örneğin ağacın gövdesini okşayarak da teşekkür edebilirsiniz, namaz kılarak da. Bunların ikisi arasında hiçbir fark görmez. Aynı zamanda Şamanizm astral alemi de kabul eder ve bu astral aleme gidip gelebilen kişiye de Şaman ya da Kam denir. Şamanlar bu inancın en enteresan karakterleridir. Astral alemde ruhlar vardır. Bazı ruhlar iyi, bazılarıysa kötü olanlardır.
Şamanlar transa girerek astral aleme gider ve o ruhlarla görüşürler. Bu ruhlardan bazılarıysa astral alemde kaybolmuş olan ruhlardır. Şamanlar garip giyinirler. Aslında üzerlerindeki her parça bir anlam ve amaca hizmet ediyor. Çeşitli hayvan şekilleri de bunlardan biridir. Çünkü Şaman’ın diğer alemlere yaptığı yolculukta bu hayvanların şekillerine girerek kendini gizleyeceğine inanılır.
Transa geçme işlemi ise bir dans ritüeliyle yapılıyor. Bu dansın adı esreme dansı ve müzik çok önemli. Ellerindeki davulla tuttukları ritim Şaman’ın transın hangi boyutunda olduğunu gösteriyor ve ritim hızlandıkça hem kendisinin hem de çevredekilerin enerjilerini artırarak trans boyutunu yükseltmeye çalışıyor. Müzik olmazsa olmaz. Hatta Şamanizm dışındaki birçok din ve tarikatta da farklı hallere girebilmek, motivasyonu yükseltebilmek için günümüzde de kullanılıyor. Trans haline giren Şaman diğer alemlere yaptığı yolculukta alt dünyalara ya da üst dünyalara gidebilir. Bunlar iyi ve kötü ruhların olduğu ölen ataların bulunduğu ayrı alemlerdir. Buralarda o ruhlarla görüşebilir ve atalara sorular sorarak fikir danışabilir. Ancak geri döndüğünde hiçbir şey hatırlamaz.
Yine bu ritüelde ateş ayrı bir önem taşıyor. Çünkü hem ateşin kendi ruhu hem de içinde birçok varlığın da ruhunu barındırdığına inanılıyor. Yani öte alem varlıklarıyla iletişime geçebilmek için ocak ve ateş olmak zorunda. Şimdi size ilginç bir bilgi vermek istiyorum. Türkiye’de Neo-Şamanizm oldukça yayılan bir inanç haline geldi.
Şamanizme göre yeni yıl 21 Aralık’ta başlıyor ve 21 Aralık günü günbatımında Türkiye’deki Şamanların bir kısmı İstanbul yakanındaki Yuvacık barajının çevresinde bir dağın zirvesinde toplanarak yeni yıl ayini yapıyorlar. Bu törenin adı Çalgımak ve Sibirya’da Şamanlık eğitimi görmüş bir Türk gencinin önderliğinde yapılıyor. Peki Şamanist ayinleri yöneten Şaman ya da diğer adıyla Kam nasıl olunur? Kısaca özetleyecek olursak Şaman olunmaz doğulur. Öncelikle o kişinin atalarından birinin Şaman olmuş olması ve küçüklüğünde bazı ruhları istemese de görebilmesi gerekiyor. Kendisi de zaten zaman içinde bir Şaman olduğunu hissedecektir ve bundan sonra da eğitim alma süreci başlar. Şaman olmak bir seçim değildir. Eğer bu özelliklere sahipse ve Şaman olmayı reddediyorsa o kişi ya hastalanır ya da delirir.
Şimdi size Türkiye bir cumhuriyet olan ve Rusya sınırları içerisinde kalan Tuva ülkesindeki her yıl düzenlenen Şamanlara çağrı isimli bir festivalde gerçekleştirilen ayinlerden birini izletmek istiyorum. Şamanizmdeki ritüeller sadece Şaman’ın transa geçmesiyle değil birçok şekilde yapılabilir. Şamanlara çağrı isimli festivale ise her yıl dünyanın her yerinden katılım yapılıyor. Ne yaptıklarını ve neden yaptıklarını size görüntüden sonra anlatacağım.
Şamanlarimiz restaurant için keşke daha sonra Daru’dadır.
Genç adamın elinde bir çaputun içine sarılmış olan ve ayine katılan herkesin koyduğu küçük taşlar var. Bu taşlar hem iyi dileklerin temennisi hem de kötülüklerin gitmesi için çaputa sarılıp totem üzerindeki hazır kuş yuvasına konuluyor. Bir kuş bu yuvayı evi olarak benimseyip oraya yerleşirse, bunun uğur getireceğine ve çaputun içindeki taşlara söylenmiş dilek ve temennilerin kabul edileceğine inanılıyor.
Şamanizm aynı zamanda kızılderililerin dediğindir ve Orta Asya’daki şaman inancıyla büyük ölçüde benzerlik taşıdığı için Tuva’daki festivale kızılderili temsilciler de her yıl katılıyorlar. İnsanlık tarihinin en eski inanışlarından biri olarak devam eden şamanizmden kalma alışkanlıklarımız günümüzde de özellikle Anadolu’da İslam inancı içinde devam etmektedir.
Türklerin Mevlid geleneği buradan gelmiştir. Şamanizm inancına göre biri öldükten sonra şaman ya da kamp gelir ve ölünün evinde ailesiyle birlikte bir takım dualar okurdu. Bunun amacı da henüz dünyada olan ölünün ruhunu rahatlatıp ona rehberlik ederek doğru bir şekilde diğer boyutta ikinci hayatına devam etmesini sağlamaktı. İslam dininde ölünün ardından Mevlid merasimi diye bir uygulama yoktur. Osmanlı tarihinde ilk Mevlid 1910 yılında Bursalı bir fırıncı ustası olan Süleyman Çelebi tarafından yazılmıştır. Kurşun dökme adeti de şamanizm geleneklerindendir. Şamanizm de buna kut dökme denir. Kötü ruhlardan birinin çaldığı talihi geri döndürmek ya da nazarı def etmek için yapılan bir sihir ayinidir. Gelinliğin üzerine bağlanan kırmızı kurdele, nişan törenlerinde yüzüklere bağlanan kurdeleler, okumaya yeni geçmiş çocukların yakasına takılan kırmızı kurdeleler hep uğru ve kısmeti temsil eder. Ayrıca kötü ruhların şerrinden korunma sağladığına da inanılır. Mezarlara taş dikilmesi, üzerine isim yazılması ve bu taşın sanat eseri haline getirilecek kadar süslenmesi İslam coğrafyasında sadece Anadolu’da ve Türklerin etkilediği yerlerde görülmektedir. Örneğin Suriye Arabistan gibi ülkelerde mezar taşı dikise bile bu taş boştur ve üzerine hiçbir şey yazılmaz.
Kırkı çıkmak kelimesi de şamanizm kökenlidir. Eskiden bir doğum olduğunda özellikle de Hakan’ın ailesinden biri ise doğum yapan kadının çadırına sadece şaman ve kocası girebilirdi. Çünkü 40 gün boyunca kötü ruhların, anneyi ve bebeği etkilemesinden korkulduğu için hiç kimseye gösterilmezdi. Mezarların ayak uçlarında bulunan küçük suluklar, ruhların susadıkları zaman kalkıp oradan su içmeleri inancına dayanır.
Ayrıca kuşların, böceklerin o suluklardan da içmesi ölmüş kişinin ruhuna fayda getireceğine inanılır. Su berekettir, kutsaldır. Su gibi çabuk dön, kazasız belasız git demek ve yola gidenin arkasından su dökmek yine aynı geleneğin devamıdır.
Şamanizm inancında dilek dileme şekli, ağaçlar yaşamın sembolü kabul edildiğinden ve yaşam üzerinde muazzam etkileri olduğu düşünüldüğünden küçük kumaş dalları, ağaç dallarına bağlanır ve dileğin gerçekleşmesi beklenir. Günümüz Türkiye’sinde bu eski gelenek ailen devam etmektedir. Temelinde ise doğadaki her varlığın bir ruhu olduğu, inancı olduğu yatmaktadır. Eski Türkler göçebe oldukları için daha önce girmedikleri ormanlara girerken, ormandaki kötü ruhları kovmak için ağaçlara vurup bağırarak gürültü çıkarırlarmış. Bu davranış aynı zamanda doğa ruhlarına kötü olaylara haber verip onlardan korunma dilemek amaçlıdır. Tahtaya vurma adeti sadece Türk kültüründe değil Avrupa’da birçok kültürde de vardır. Birisi ördükten sonra evinde toplanıp dua okumak, bu toplanma işini yedi, yirmi bir, kırk günde bir tekrarlamak gibi eylemler de Şaman kültüründen kalmadır. Eski Türk inanışına göre ruh, fiziki bedenini kırk gün sonra terk etmektedir. Vefat edenin kırkının çıkması deyimi vardır. Şamanizmde ölen kişinin ruhu evi terk etsin, göğe yolculuğa başlasın, öteki ruhlar doluşmasın diye
insanlar ölen kişinin evinde toplanıp ayin yapar, yas tutarlar. Anadolu’da hala birçok yerde meyve vermeyen ağaçlara çivi çakılır ve dallarına nehir taşları konulur. Şamanizmden kalma olan bu gelenek, ağacın içine yerleşmiş olan kötü ruhu kovarak onun tekrar meyve vermesini sağlamak amacıyla yapılır.
Kısaca Şamanizm hem hala hayatımızın birçok yerinde kendini gösteriyor hem de yeni bir akım olarak Neo-Şamanizm adı altında tekrar diriliyor. İnsanların en eski inançlarından biri olarak bugün ve yarın da etkisini hiç kaybetmeyecek gibi görünüyor. Daha fazla içeriğe ulaşabilmek için kanalıma abone olabilir, beni Instagram üzerinden de takip etmek isterseniz
video açıklamasına koyduğum Instagram linkime tıklayarak hesabıma ulaşabilirsiniz. İyi seyirler.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir