"Enter"a basıp içeriğe geçin

2000 Yıllık Din HRİSTİYANLIK Nedir ? Neye İnanırlar ?

2000 Yıllık Din HRİSTİYANLIK Nedir ? Neye İnanırlar ?

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=Ha2rJAri5SM.

Bu güne kadar Hristiyanlığı hep kendi bakış açımızla yargıladık. Peki onlar ne diyor? Batılı tarihçiler bu dini nasıl anlatıyorlar? Öğrenmek istiyorsanız başlıyoruz.
Hristiyanlık günümüzde 2.3 milyar inananıyla dünyadaki en kalabalık din, katolik, ortodoks ve protestanlık gibi ana mezheplere sahip olan bu inanç birçok tartışmanın da odağında. Hadi şimdi tam 2019 yılı öncesine gidelim. Kudüs yakınlarındaki Beytlehem isminde bir kasabaya.
Kesin olmamakla beraber inanca göre İsa peygamber Beytlehem’de doğmuş, Nasır’a da büyümüştür. Annesi olan Hz. Meryem bir ahırda doğum yaptıktan sonra insanlar çok şaşırmışlardı. Çünkü Meryem evli değildi ve o hiçbir erkeğin kendisine dokunmadığını bu çocuğun Tanrı tarafından armağan olarak rahmine düşürüldüğünü söylemişti. Hristiyanlık da İslam da bu olaya yakın bir bakış açısına sahip. Fark ise İncil’e göre Meryem’in Yusuf adında bir nişanlısı vardı. Kuranda ise bu kişiden bahsedilmez. İslam’ın, Hristiyanlığın ve tarihçilerin birbirinden ayrıldığı en önemli noktalardan biri ise şudur. Müslümanlara göre İsa peygamber bozulmuş olan Tevrat’ı yenileyip İncil adında yeni bir kitap getirmiş ancak bu kitapta insanlar tarafından değiştirilmiştir. Hristiyanlığa göre ise İsa bir şeyler değiştirmeye değil, üzerine eklemeye ve ibadetleri, gösterişli ritüeller silsilesine dönüşmüş olan Yahudi halkını tekrar uyarmaya gelmiştir. Bu durum İncil’de şöyle anlatılır. Kutsal yasayı ve peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil tamamlamaya geldim. Denir.
Yani Hristiyanlara göre Yahudilerin kutsal kitapları değil, ibadet, yaşam algıları ve ruhban sınıfı bozulmuştur. Tarihçiler aynı durum için şunu söyler. İsa yeni bir din getirmedi. İsa yeni bir kitap da getirmedi. İncili okuduğunuz ya da tarihsel sürece baktığınız zaman anlayacaksınız ki İsa bir Yahudi idi ve sadece Yahudileri uyarıyordu. Gerçekten de İncil’e baktığımızda İsa peygamberin muhatap olduğu kesimin sadece Yahudi halkı ve Yahudi din adamları olduğunu görürsünüz. Bu nedenle Roma Devleti İsa ve arkadaşlarını pek de önemsememiş, bunu sadece Yahudilerin kendi iç meselesi olarak görüp uzunca bir müddet karışmamıştır. Hatta idam edildiği çarmıh üzerine Yahudilerin kralı yazmışlardır. Peki nasıl oldu da Hristiyanlık bugün milyarlarca insana ulaşan bir din haline geldi? Aslında işin püf noktası İsa peygamber hayattayken ona düşman olan Paulus ismindeki bir adam. Paulus’un iddiasına göre o Hristiyanları tutuklamak için Şam yolundayken bir görüntüyle karşılaşır. Gördüğü silüet İsa’nın kendisidir ve İsa ona neden bana zulmediyorsun der. Bu onun dönüş noktasıdır.
Paulus İsa’nın havarilerine gider, yaşadıklarını anlatır ve ekler. Neden inancımızı sadece Yahudiler arasında yaymaya çalışıyoruz? Neden bütün insanlığı kurtarmayalım ki? Ve öncelikle Avrupa’daki, Anadolu’daki bütün Yahudilere hem mektup yazar hem de seyahat ederek öğretilerini Avrupa’da yaymaya başlar. Ta ki idam edilene dek.
Ancak az da olsa Roma İmparatorluğu sınırlarında yayılan Hristiyanlık devlet tarafından yasaklanır. Hristiyanlar arenalarda öldürülür. Hatta vahşi hayvanlara yemedilirler. Romanın bu kadar sert ve baskıcı bir tutum geliştirmesi bu dinin daha da yayılmasından başka bir şeye yaramamıştır aslında. Yine de Hristiyanlığın Avrupa’nın anak arasında yayılması ancak 5. yüzyılda tamamlanmıştır.
Bu tarihe kadar hâlâ kıtanın önemli bir bölümünde paganlık yaygındı. Şimdi gelelim kutsal kitapları olan İncil’e. İncil’in 4 çeşit olduğu düşünülür. Bunlar da Matta, Marcus, Luca ve Yuhanna adındaki İncil’lerdir. Aslında durum biraz daha farklı. Çünkü saydıklarımız çoğu Hristiyana göre çeşitli İncil’ler değil, aksine İncil’in bölümleridir. Hatta sadece 4 bölümden oluşmaz. 27 farklı bölüm vardır ve bu 4’ü sadece giriş kısmıdır. 27 bölümün birleşmesine ise yeni ahit yani yeni antlaşma denir. Müslümanlara göre bu durum İncil’in değişmiş olduğunun ifadesidir. Hristiyanlar ise değişmekten ziyade Tanrı tarafından esinlendirilen kişilerin oluşturduğu bozulmaz bir kitap olduğuna inanırlar. Tarihçiler ise iki görüşü de reddederek İncil’in eski pagan, budist ve mitolojik inanış ve öğretilerinin değerlenmesiyle oluştuğunda daha ısrarcılar. İsa peygamber Hristiyanlığa göre Tanrı mıdır? Teslis inancı yani diğer adıyla kutsal üçleme. Hani filmlerde duymuşsunuzdur baba, oğul ve kutsal ruh adına derler ya evet işte o.
Hristiyanlığın en temel noktalarından ve diğer insanlar için soru işareti olan konulardan biri. Buradaki oğul sembolik bir terimdir ve İsa’dır. Kutsal ruh ise güvercinle sembolize edilir ve Tanrı’nın kendi varlığını insanda hissettirmesidir. Hristiyanlığa göre insanın kendi içinde hissettiği iman gücü, inanç, duygular, kutsal ruhun tezahürleridir. Hepsi birleşir ve bir Tanrı’yı oluşturur.
Bizim için önemli olan nokta İsa’nın Tanrı olarak kabul edilme noktası. Özetleyecek olursak o ayrı bir Tanrı değil tek bir Tanrı’nın insanlığa bürünmüş şeklidir derler. Ancak üçleme inanışı bugün dahi Hristiyanlar arasında bir ayrıma neden olmaktadır. İsa peygamberin Tanrılıkla hiçbir bığı olmadığını ve sadece insan olduğunu savunan mezhepler de bulunmaktadır. Bu durum bazı tarihçilere göre özellikle Yunan mitolojisinin etkisidir. Hatta dinler arasında en çok Yunan mitolojisinden etkilenen inancın da Hristiyanlık olduğunu düşünürler. Türkiye’de kesin olmamakla beraber 200.000 ila 500.000 arasında Hristiyan bulunmaktadır. Nüfusa oranla Ortadoğu ülkeleri arasında en az Hristiyan ülkemizde yaşıyor.
Mısır nüfusunun %12’si, Suriye’nin %10’u, Lübnan’ın %40’ı, Ürdün’ün %7’si, Afrika kıtasının genel olarak %50’si, Amerika kıtasının ise %80’i Hristiyan’dır. Şimdi gelelim dini günlerine. Bir çoğunuzun duyumuş olduğu Şükran günü sadece Amerika ve Kanada’da, Hasata ve geçmiş yılın tüm nimetlerine şükretmek için kutlanan dini ve ulusal bir bayramdır. Genellikle öğleden sonra ailecek yemeğe başlanır, saatler sürer, hindi ve patates çeşitleri başlıca öğündür. En çok kulağımıza gelen Hristiyan kutlaması ise Noel’dir. İsa peygamberin doğum günü olduğuna inandıkları 25 Aralık’ta kutlanır. Bir kısım Hristiyanlar 6 Ocak’ta kutlarlar. Noel’in Hristiyanlıktan önceki pagan inançlarda olduğu da bilinmektedir.
Hz. İsa’nın doğumundan çok önce güneşe tapan putperestler, Aralık ayının sonlarında günlerin tekrar uzamaya başlamasından dolayı kutlama yaparlardı. İslam dünyasındaki bir yanılgı ise 25 Aralık’taki Noel ile 1 Ocak’taki yılbaşının birbirine karıştırılmasıdır. Aslında ikisi de birbirinden alakasız günler ve kavramlardır. Paskalya bayramı da Hristiyanlığın en önemli ve eski kutlamalarından biridir.
İsa peygamberin çarmıha gerildikten sonra 3.günde dirilişi kutlanır. Doğu ve Batı kiliseleri arasında farklılıklar olmakla beraber Paskalya dönemi yaklaşık olarak Mart sonundan Nisan sonuna kadar olan dönemdir. Yahudilerdeki benzer tarihler fısı ya da hamursuz bayramı olarak bilinen günlerdir. İstanbul’da da her sene 6 Ocak’ta yapılan boğazdan hak çıkarma töreni vardır.
Rum cemaatinin Tafota diye adlandırdıkları bayramlarıdır. İsa’nın vaftizci Yahya tarafından vaftiz edilmesini anmak amacıyla boğazın soğuk sularından hak çıkarılarak yapılır. Geçtiğimiz yıllarda komik bir protestoya da neden oldu. Bir grup Yeniçeribe Fatih Sultan Mehmet kıyafeti giyerek alanı basıp töreni engellemeye çalışmıştı. Ancak bilmiyorlardı ki Fatih Sultan Mehmet bu insanların dini törenlerine asla karışmamıştır.
Müslümanlar için cuma günü neyse Hristiyanlar için de pazar aynı kutsaliyeti ifade etmektedir. Özellikle Katolik Kilesesi şöyle bir kanun duyurusu yaptı. Pazar günleri ve diğer zorunlu bayramlarda inançlılar kutsal ayine katılmakla yükümlüdürler. Tanrıya tapınmayı Rabbin gününe yaraşır sevinci engelleyecek tüm iş ve ticaretten uzak durmalıdırlar.
İsa’nın çarmıha gerilişinden sonraki pazar gününde dirildiğine inanılır ve bunun gibi birçok nedenden ötürü ibadet günü olarak pazar seçilmiştir. Günah Çıkarmak Yine Katolik Kilesesi uygulamalarından biridir. Dikkat ettikleri noktalar ise şunlardır. Papaz günah çıkaran kişiyi görmemelidir. Bu nedenle bir perde arkasından ya da arada paravan olan bir odacıkta günahından pişmanlık duyan kişi duygularını ifade eder. Bunun sonucunda affedilmesi için papaz dua eder ve ona bir ceza verir. Örneğin bir ay boyunca yemek dağıtmak, bağışta bulunmak gibi. Günah çıkarmaktaki temel unsur günahın yenilenmemesi gerekliliğidir. Bu uygulamaya gelen en sık eleştiri, itiraf konusunun olumsuz ajanlık faaliyetlerine de yol açma mevzusudur. İki din arasındaki önemli görüş farklılıklarından biri de İsa Peygamberin nasıl öldüğüyle ilgili. İslam’a göre o ölmemiş, Allah tarafından yerine başka biri geçirilmiştir. Bu nedenle insanlığın sonraki dönemlerinde tekrar geri gelecektir. Hristiyanlığa göre insanlığın Ademoğlundan biri süregelen günahlarının bedeli olarak kendini feda edip çarmıhta acılar içinde ölmüş ancak Mesih olarak tekrar geri gelecektir. İki inançla da geri geleceği ortaktır. Sadece ölümü konusunda ayrışma var. İsa Peygamberin gösterdiği mucizeler konusunda da hemfikirlik söz konusu. İki dinde de İsa Peygamberin ölüleri dirilttiği, hastaları iyi ettiği, körlerin görmesine, kötürümlerin yürümesine vesile olup şifa dağıttığı kabul edilir. Papa. Katolik kilisesinin tepesindeki isim. Yanılmazlığı ve tanrısal bir kurum olduğu kabul edilir. Hüküm verme niteliği taşır. Roma İmparatorluğu’nda Hristiyanlığı yayarken idam edilen havarilerden biri olan Petrus’un halefi oldukları düşünülen papalar seçildikten sonra ölene kadar görevlerini sürdürürler.
Ölümleri ve yeni seçilen Papa duyurusu, Vatikan’daki bacalardan salınan dumanla halka bildirilir. Özellikle Orta Çağ döneminde en büyük etkiye sahiptiler ki, tek sözleriyle ülke krallarını tahtlarından etmekte sorun yaşamıyorlardı. Yine Orta Çağ’da var olan ve insanlığın en büyük sistemli işkence kurumuna dönüşen Engizisyon mahkemeleri de o dönem papalığının kontrolündeydi.
Yakın zamana kadar da birçok entrika söylentilerine konu olmuştur. Papa, protestan ve ortodoks mezheplerinde otorite olarak kabul edilmiyor. Bazı mezheplerin ortaya çıkışındaki temel nedenlerden biri de papalık fonksiyonudur. Hristiyanlık içinde yüzlerce alt mezhep, cemaat ve grup var. Mormonlar, Amerika’daki evanjelistler, bunlardan sadece birkaçı.
Bazı Hristiyan gruplarda misyon adı verilen bir faaliyet vardır. 18-20 yaş arasındaki gençlerin Afrika ve Asya ülkelerini dolaşarak birkaç yıl süren Hristiyanlaştırma çalışmaları yaptıkları bilinir. En büyük etkinlik alanları ise Uzakdoğu ve Afrika. Özellikle Çin’de pazar ayinlerine katılanların sayısının tüm Avrupa’dakinden fazla olduğu tahmin ediliyor. 20. yüzyılda Çin’de Hristiyanlık Batı Emperyalizmi ile özdeşleştiriliyordu. Komünist Çin rejimi 1948’de misyonerleri sınır dışı etmiş ve kiliselerin çoğunluğunu kapatmıştı. Ancak 80’lerde bu yasakların kalkması ile de tekrar yayılmaya başladı. 1948’de 4 milyon olan Çin’deki Hristiyan sayısı şu anda 75 milyona ulaşmış durumda. Ancak çoğu uzman şunu da ekliyor. Hristiyanlık geri kalmış ülkelerde hızla yayılırken daha gelişmiş ve bilgiye ulaşmakta sınırı olmayan ülkelerde aynı hızda azalıyor. Örneğin Avrupa’daki bazı kuzey toplumlarında nüfusun %70’ine yakını Deizme yani dinlere bağlı olmayan tek tanrı anlayışına ya da Ateizme daha çok yöneliş gösteriyor. Önümüzdeki 50 yıl içinde dünyada tüm dinlerin nüfusunda büyük düşüş yaşanacağı ve inanç algısının da günümüzden daha farklı olacağı düşünülüyor. Bakalım ne olacak bekleyelim ve görelim. Yine de güzel bir dünya için dinsel ayrışmanın değil insanın yakınlaşmanın daha önemli olduğunu da unutmamak gerek.
Daha fazla içeriğe ulaşabilmek için kanalıma abone olabilir ve beni instagram hesabımdan takip edebilirsiniz.
İyi seyirler.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir