"Enter"a basıp içeriğe geçin

Afrika’nın parası nasıl çalınıyor?

Afrika’nın parası nasıl çalınıyor?

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=Rbvv1xys3H4.

Elimizdeki her şeyi alıyorlar görüyorsun değil mi? Olmadı hiç ya. Nereye gidiyorsun? Cebindeki paraları ver. Neyin parası? Para ver hadi. Ne kadar varsa ver. Versene. İşte Fransa’da Afrika’yı bu şekilde sömürüyor. On onda anlatacağım.
Şimdi size demokrasinin bir numaralı temsilcisi hatta kahramanı olarak davranıp, koskoca bir kıtayı haraca bağlayan her yönüyle sömüren bir ülkeden bahsedeceğim. İnanın abartmıyorum, Fransa Afrika kıtasını uzun yıllardır etkisi altında tutmaya, oraya bir sömürge kıtası gibi davranmaya devam ediyor.
Bu herkesin bildiği ancak dile getirmediği tarihi sorunu anlatmak üzere GZT 1010’un Afrika ayağında birlikteyiz. Tüm detayları konuşmaya hemen başlayalım. Bu yılın aralık sonunda Sefa Frankı’nın 77. yıl dönümünü yaşayacağız.
Peki Sefa Frankı’nı bu bir para biremi ve ne olduğunu daha net anlamak için 77 yıl öncesine gitmemiz ve yaşananlara daha derinlemesine bakmamız şart. Eski adıyla Afrika Fransiz Topluluğu, yeni adıyla Afrika Finansal Topluluğu tarafından kullanılan ve bu isimle yani Sefa olarak anılan Frank,
19. yüzyılın ortalarında başlayan Fransiz Sömürge İmparatorluğu’nun de Frans Para Biremi olarak karşımızda. Bu para biremi ulusal siyasi ticareti finanse etmek için banknot ihrac eden özel kurumlar ve bankalar tarafından düzenlendi.
Kamu makamları ilk olarak sömürge emisyon bankalarını bir egemenlik konusu olarak görüp bu bankaların yönetim kurullarında hakim güç olmaya başladı. Yani para biremi ve finansal meselelere yoğun müdahaleler ile sömürge sürecinin temel taşları yerine oturtulmuştu. Para Biremi Sizce Nedir? Her ülke kendi kullandığı parayı kendisi basmak istemez mi? Bu durum Fransa’dan bağımsızlığını kazanan Afrika ülkeleri için geçerli değil. Kütah’ın tam 14 farklı ülkesinde bugün önemini yitiren hatta piyasadan hızla çekilen para birimleri bir fiil kullanılmaya devam ediliyor.
Frank ismi verilen para birimini bugün Fransa’nın kendisi bile kullanmıyor. Avrupa’nın sözde demokrasik ülkesi bu para birimini Afrika ülkelerine kullandırmayı tercih ediyor. Hem de zorla Fransa Afrikalıların satın alma gücünün Paris’te belirlemekten fazlaca hoşlandığı için bu sistemin devamı için her şeyi yapıyor. Peki Afrika ülkelerin kullandığı bu paralar nerede basılıyor?
Tahmin ettiğiniz gibi Fransa’da Lyon kentinin yakınlarında bir madbaada. Bağımsızlıklarını kazanmaları da üstünden 63 yıl geçmiş olsa da 14 Afrika ülkesi Fransa’ya koloni vergisi aldığı altında her yıl yüklü miktarda para ödemeye devam ediyor.
Bu da sömürgeciliğin kayıt üstünde bitmiş olsa da gerçekte bizzat devam ettiğinin en büyük delillerinden biri konumunda. Fransa bağımsızlığını kazanmış olan eski sömürgelerin, bütçelerin büyük bölümünü değişik adlar altında topluyor. Bu ülkeler ulusal rezervlerinin %85’ini Fransız Merkez Bankası’na yatırmak zorunda.
Bu Fransa Maliye Bakanlığı tarafından çok seyda denetçiyle ciddi şekilde takip edilen bir süreç. Fransa’ya ödeme yaptıktan sonra kalan %15 ile ekonomisini yürütmeye çalışan Afrika ülkeleri herhangi bir mali sorun yaşadığında Fransız bankalarına yatırdıkları paraların yalnızca %20’sini borç olarak alabiliyor. Herhangi bir ülkenin daha fazlasını talep etme şansı dahi yok. Bu sisteme karşı çıkmaya çalışan Afrikalı gerçek liderler darbelerle infaz edildi ya da görevden alındı. Fransa’ya itaat eden Afrikalı kukla liderler Fransa tarafından büyük hediyelerle ödüllendiriyor. Ayrıca Fransa eski imparatorluğunun bu karanlık tarafını açığa çıkarmak isteyen herkesle savaşmaya hazır.
Bu adaletten çokca uzak sistem Avrupa Birliği tarafından dahi gündeme getirilmiş olsa da Fransa kulaklarını kapatmaya devam ediyor. Bu içerik için araştırma yaparken son derece önemli bilgilerle karşılaştın. Evet, bir çoğu çok acı ancak söylemeden geçmeyeceğim.
Belki bir kısmınız Batı Afrika’nın en küçük ülkesi olan Togo’nun hikayesini duymuştur. Evet, Togo. Bu küçük ülke Fransa egemenliği altında kalmak istemiyordu. Charles Edigol’un sunduğu sömürge anlaşmasını kabul etmedi ve imzalamadı. Anlaşmanın içeriği oldukça netti. Ülke Fransa sömürgesi olduğu dönemde elde ettiği kazanımlar için Fransa’ya yıllık belli bir tutar ödeyecekti.
Kabul etmeye ülkelerin durumu belliydi. Örneğin, Ginen. Sadece Frankpara Biremi’nden çıktığı için gerçek anlamda yerle bir edilmişti. Togo’nun önde gelen siyasetçilerinden Olympia’yı tüm tehditlere rağmen başkaldırmaya devam etti. Sonunda ne oldu? Fransa tarafından 612 dolarlık bedelle tutulan Esen Yansigbe Olympia’yı öldürdü.
Togo’lu siyasetçinin tek amacı bağımsız bir ülkeydi. Ancak bu Fransa’nın işine gelmemişti. Fakir ama özgür olmayı, zengin ama köle olmaya tercih ederim. Bu söz size bir şey ifade ediyor mu? Bizzat Afrika ülkelerin büyük çoğunluğunun simgesi haline gelmiş bir sözle karşı karşıyayız.
Mali’nin eski cumhurbaşkanı olan Mojib Okéta, ülkesine bağımsızlığı kazandırdıktan sonra bağımsızlığını yeni kazanmış 12 Afrika ülkesine deatilen Sefa Frank’ı Mali düzeninden ayrılma kararı aldı. Aslında sosyalist bir ekonomist sistemine daha fazla yatkın olan Mojib Okéta için Fransa ile yapılan bu anlaşma ile devam eden sömürgeciliğin ülkenin kalkınması için bir engel olduğu çok açıktı.
Ancak diğer Afrikalı elitler, Keita, Sankara, Olympio gibi Fransız diş işlerine bağlı eski bir paralı asker tarafından yürütülen darbenin kurbanı oldu. Mevis en yana göre Afrika’nın kendisi Avrupa boyu durunduğundan kurtarmaya çabaladığı bu çalkanlı dönemde
Fransa yeni seçilen başkanlara karşı operasyonlar yürütmek için bu paralı askerleri defalarca kullanmaya devam edecek. Bunu attıkları her adımdan anlamamız mümkün. Bu konuyu Aydinli’ye kavuşturmak için Orta Afrika Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının ertesi gününde Fransa ile imzaladığı anlaşmaya bakmamız yeterli.
Fransa Orta Afrika’nın yer altı kaynaklarını kendi için ayrılmış bir alan haline getirdi ve diğer devletlerin bu yönde herhangi bir girişimde bulunamayacağını net çizgilerle belirledi. Anlaşmanın dördüncü maddesinde Orta Afrika Cumhuriyeti yer altı kaynaklarını fazladan elde etmesi durumunda yarısını Fransa’ya bırakmak zorunda olduğu maddesi de yer alıyor. Kısacası ülkede keşfedilen herhangi bir dual ve ham kaynağın kullanmasında Fransa ciddi bir önceliğe sahip ve ülke eski kolonilerinde bulunan herhangi bir dual kaynağı satın alma hakkını da kendinde tutuyor. Ancak Fransa’nın ilgilenmiyorum demesi sonrası Afrika ülkelerinin başka ortaklar aramasına izin verilebiliyor. Gördüğümüz gibi bu tür anlaşmalar ülkelerin siyasi ve ekonomik yaşamında eski sömürge metropolun bir boğazını oluşturuyor. Ve bu da tüm dünyaya Orta Afrika ve diğer Afrika ülkelerin Fransa’nın bir koruma alanı olarak kaldığı izlenimini veriyor. Bu anlaşmalar ülkelerin manevra alanını sinirlendiriyor.
Bolekçe kalkınmaları için Fransa dişindeki ortaklarla büyük eylemlerde bulunamıyorlar. 1941 Atlantik Sözleşmesi’nde BM anlaşmasında yer alan oldukça net bir hak var. O da Afrika uluslarının kendi geleceklerini kendilerinin tayin etmesini resmi bir tavir haline getiriyor. Buna ek olarak 1945’te BM şartı uyarınca birçok Afrika ülkesi sömürgeci güçlerden bağımsızlığını ilan etti. Ancak Afrika’da sömürgeci güçlerin ciddi boyutlarla askeri üsler konuşlandırmış olduğunu görebiliyoruz. Bu askeri varlıkların neden orada olduğuna dair öne sürülen gerekçeler de gayet komik. En büyük saçma gerekçe oralarda ulusal ve bölgesel istikrarın teminatını sağlamak olarak karşımıza çıkıyor. ABD’nin Afganistan için söylediklerine benziyor değil mi? Evet kesinlikle öyle. Tabii ki bölgedeki asil istikrar bozucunun Fransa olduğunu söylememe sanırım gerek yok.
Kendi bozdukları düzeni takip etmek için askeri üsler açmaları kelimenin tam anlamıyla trajikomik. Fransa, Afrika ülkelerine izin vermediği müddetçe bu ülkeler başka herhangi bir ülke ile askeri ittifak yapamaz. Bunu Fransa ile Afrika ülkeleri arasında imzalanan anlaşmalar açık ve net bir şekilde ortaya koyuyor. Anglofon ülkeler hariç diğer Afrika ülkelerinin beynel, milel askeri ittifakları en az olan ülkeler konumunda. Bu meselenin komik tarafı ise çoğu Fransa’dan bağımsızlığını kazanan ülkelerin Fransa ile askeri ve savunma anlaşmaları yürütüyor olması. Sadece bununla da kalmayıp küresel bir savaş çıkması durumda bu ülkeler Fransa’ya insan göndermekte zorunda. 2. Dünya Savaşı’nda Fransa’yı nazilerden kimler mi kurtardı? Tabi ki 1 milyondan fazla Afrikalı Fransız saflarında savaştı ve onları resmen uçurumdan aldı. Savaş bittiğinde ücretini isteyen Afrika kökenli savaşçıların çoğu da bizzat Fransa tarafından kurşuna dizilerek katledildi. Fransız askeri üslerin birçok ülkede darbe tetiklediğini de söylememiz lazım.
Anlaşma gereğince Fransa askeri birlikleri idare etme ve çıkarları doğrultusunda ülkeye askeri müdahale bulunma hakkına sahip. Örnek vermek gerekirse 1999’da Fil dişi sahilinde yaşanan darbede eski Fil dişi başkanı Laurent Bacbo ülkesini Fransa’nın sömürüsünden kurtarmaya çalıştı. Ancak Fransız birlikleri ülke yönetimine bir darbe düzenledi.
Bacbo’yu iktidardan uzaklaştırmaya çalıştıkları vakitte Fransız tankları, savaş helikopterleri ve özel kuvvetler çıkan çatışmaya doğrudan müdahale etti. 65 kişi öldü ve 1200 kişi de yaralandı. Yazılan ve resmi kaynaklara deandirilen bir rapor bu konuda oldukça iyi verilere sahip.
Fransız şirketler Afrika’da ilk etapta diş piyasaları göz önüne alarak harekete başlıyor. Farklı ülkelerden şirketlerin teklif vermeleri Afrika’daki muhataplarla yapılan toplantılarla net birçimde engelleniyor. Fransız sömürge ülkelerinde herhangi bir şirket küçük ya da büyük bir kar elde etmeye başladığında Fransız yerleşimciler hemen orada bitiyor.
Vildişi sahilleri gibi çok sayıda ülkede su, elektrik, telefon, ulaşım gibi hizmetlere neredeyse tüm bankalar Fransız şirketleri tarafından yönetiliyor. Fransa Afrika’yı herhangi bir hukuki, dayanayı olmadan sömürmeye devam ediyor. Ülke içerisinde yahut Afrika’da bunu dile getiren herkesi ise bir şekilde görevinden alıyor. Afrika Birliği’nin ABD elçisi Ganali diplomat Dr. Arikana 2019’da Fransa’nın sömürge vergisi almayı bırakması yönünde verdiği rapor sonrası Emanuel Macron tarafından görevden alındı. Bu örnekler hiç bitmiyor hatta azalmıyor bile. Fransa’nın kandırdığı Afrikalılarda tüm denklemi onların lehine değiştirmekten geri durmuyor.
Bir kez daha söyleyelim, Afrika’nın gerçek düşmanı Fransa ile iç birliği yapan Afrikalılardır. Şimdi size demokrasinin bir numaralı temsilcisi hatta kahramanı olarak davranıp,
koskoca bir kıtayı haraca bağlayan her yönüyle sömüren bir ülkeden bahsedeceğim.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir