"Enter"a basıp içeriğe geçin

Avrupa Tarihinin En Güçlü Lideri SEZAR Hakkında 17 İLGİNÇ GERÇEK

Avrupa Tarihinin En Güçlü Lideri SEZAR Hakkında 17 İLGİNÇ GERÇEK

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=pLpE27U0wQs.

Milattan önce 12 Temmuz 100 yılındayız. Roma kentinde Sezar isminde bir bebek doğdu. Bir rivayete göre doktorlar normal doğumu başaramamış ve tek çare olarak bebek Sezar’ı annesinin karnını keserek çıkartabilmişler. Sezar kesilip alınan anlamına gelir ve ismi buradan gelmektedir. Bu şekilde doğanlaraysa Sezar gibi doğan anlamına gelen Sezaryen denilmiştir.
Sezar’ın ailesi, soylarının bizzat aşk ve güzellik tanrıçası olarak bilinen Venüs’ten geldiğini iddia ediyordu. Annesi, soylu bir Roma ailesinden gelen Sezar’ın babasıysa Roma Cumhuriyeti Senatosu’nun ikinci en yüksek rütbesi olan bir preatordu. Öyle ki Asya eyaletini yönetmişti. 16 yaşına geldiğinde aniden babasını kaybeden ve ailenin başına geçen Sezar, 17 yaşına geldiğinde ise Roma dininde en önemli pozisyon olan Roma Tanrısı Jüpiter’in başrahibi olabilmek için
çocukluğundan beri nişanlı olduğu Cositia’dan ayrılıp amcasının dostu Cinda’nın kızı Cornelia ile evlendi. Sezar’ın amcası Marius, Roma tarihinin en önemli isimlerinden biriydi ve Roma’nın üçüncü kurucusu ünvanına sahipti. Marius, Sulla’yla kanlı bir iktidar mücadelesine girdi. Marius’un ölümü sonucunda Sulla iyice güç kazandı ve Roma’yı ele geçirerek kendisini diktatörü ilan etti. Düşmanlarına kan kusturdu. Marius’un heykellerini yıktı, mezarını açarak cesedini Tiber Nehri’ne attı. Kendi düşüncesinde olmayan insanları ya öldürttü ya da sürgüne gönderdi. Ve Sezar, Marius’un yeğeni olduğu için Sulla’nın başlıca hedefi haline gelmişti. Önce amcasının kalan mirasından daha sonra karısının çeyizinden ve son olarak da rahiplikten mahrum bırakıldı. Karısından ayrılmayı kabul etmeyen Sezar kaçmak zorunda kaldı. 18 yaşına geldiğinde ise Roma’ya geri dönmek yerine orduya katıldı.
Midilli kuşatmasına gösterdiği başarı sayesinde meşe yapraklarından yapılan o meşhur antik Roma tacına layık görüldü. Roma tanrısının baş rahibi olmanın diğer rahiplerden farkı, atlara dokunması, kendi yatağından başka bir yatakta üç günden fazla uyuması, Roma dışına bir günden fazla kalması, ceset görmesi, en önemlisi de bir orduya doğru bakması yasaktı. Sezar’ın askeri bir kariyer yapması imkansızdı. Fakat ironik bir biçimde rahiplikten alınması ona bu imkanı açmıştı.
Sulva ise iki yıl sonra diktatörlükten istifa etti ve kendine konsüler bir hükümet kurdu ve bir yıl sonra tamamen emekliye ayrıldı. İki yıl sonra ise hayatını kaybetti. Sulva’nın ölümünden sonra Roma’ya geri dönen Sezar artık mal varlığı olmadığı için, Roma’nın dışında olan alt sınıfların yaşadığı bir yere yerleşti ve yeniden avukatlık yapmaya başlayıp rüşvet alan ve yolsuzluk yapan eski valilerin korkulan rüyası haline geldi. Ancak hitabet yeteneğini daha da geliştirmek için bir Yunan hatibin yanına Rodos’a giderken Ege Denizi’nde korsanlar tarafından kaçırıldı. Bazı kaynaklara göre Antalya’da, bazı kaynaklara göre ise 12 adalardan biri olan Farmakos adasına tutsak edildi. Tarihçilere göre Sezar’dan 20 talent fidye istenilmesi üzerine Sezar sinirlendi. Hayvanlar ben 20 talentlik bir esir miyim? Yakaladığınıza iyi bakın, size 50 talent getireceğim ve elinizden kurtulduğumda göreceksiniz, hepinizi astıracağım diye bağırdı. Roma’ya ailesine mektup gönderdi ve para gelince ve özgürlüğüne kavuşunca bir donanma toplayarak korsanları ele geçirip dediği gibi hepsini çarmıha gerdi. Korsanlar karşısında gösterdiği cesaretle büyük bir şöhret kazanan Sezar, Roma’ya geri döndükten sonra yavaş yavaş günümüzdeki bakanlık mevkisiyle benzerlik taşıyan konsülyeye kadar yükseldi ve o zamanlar bir Roma eyaleti olan İspanya’ya giderek orayı bir yıl yönetti. Roma’nın topraklarına toprak katmakta ondan daha iyisi yoktu. Daha sonra Krasus ve Pompey ile birlikte birinci üçlü yönetim kuruldu. Sezar Galya’yı fethederek Roma topraklarını Atlas okyanusuna kadar genişletti ve aynı zamanda Britanya’nın Romalılar tarafından ilk işgalini gerçekleştirdi. İktidar aşkıyla kavrulan Pompey Roma Senatosuna uzun seneler boyunca söz geçirmeye çalışmış, milattan önce 56 ve 52 yılları arasında yaşanan bir dizi politik oyun, rüşvet, yozlaşma ve cinayet sonucunda Roma’nın en önemli adamı olmuştur. Hükümdar olmasa da Senato onun sözünü dinliyor ve istediği her şey Roma’da gerçekleşiyordu. Pompey’in Sezar’ın kızıyla evli olması Sezar ve Pompey arasında legal bir bağ sağlamıştı.
Ancak milattan önce 54 yılında kızının bilinmeyen ölümü sonucunda bu bağ kopmuştu. Milattan önce 52 yılında Pompey’in çıkardığı bir yasa Sezar’ı Roma’ya erken dönmeye ve yaptığı illegal hareketlerden dolayı mahkemeye çıkmaya zorlayınca, üçlü yönetim yıkılmış ve aralarında bir iç savaş başlamıştı. Güç Pompey’i kötüleştirmiş ve ittifakı bozmasını sağlamıştır.
Bundan 3 yıl sonra milattan önce 49 yılında Sezar daha generalken Roma Cumhuriyetinin topraklarına dönmüş ancak henüz İtalya’ya gelmemişti. Ona sadık olan askerlerini yeni aldığı Galya topraklarında bırakıp kısa süre içerisinde İtalya’nın yakınında bulunan 13. lejon birliğiyle İtalya’ya giriş yapmıştı. Senato bu hareketi savaş olarak nitelendirmiş ve Roma’da iç savaş başlamıştı. Fikir ayrılığına düşen senatörlerin çoğunluğu Pompey suçladı.
Pompey Yunanistan’a kaçtı ve orada savaşı kazanabileceğini umdu. Ancak bir sene sonra Yunanistan’da da savaşı kaybedecek ve sığınmak için Mısır’a kaçtığı sırada Mısır’ın o zamanki kralı tarafından öldürtülecekti. Sezar İtalya’ya girdiği sırada Brütus Senato’daydı. Pompey Senato’ya kaçacağını söylediği zaman Brütus Pompey’i destekledi. Bu çok ters bir davranıştı. Çünkü Brütus’un annesi Sezar’ın karısıydı ve Brütus’la Sezar iyi arkadaşlardı. Aynı zamanda Pompey Brütus’un babasını öldürtmüştü. Yine de Brütus Pompey’le yani babasını öldüren adamla gitmeyi kabul etti. Pompey’in Yunanistan’daki son savaşı olan Farsolos Savaşı’nda Brütus Pompey’in tarafında ihanet içindeydi ve Sezar bundan haberdardı. Sezar askerlerine Brütus’un esir alınmasını Pompey’in öldürülmesini emretmişti. Hatta Brütus esir alınmak istemezse karışmayın demişti.
Brütus Sezar’ın yanına geldiği zaman Sezar ona güvenmiş hatta onu en yakın danışmanı yapmıştı. İç savaş sırasında çok konuşulan Sezar ve Cleopatra aşkı başladı. 14 yıllık bir ilişki yaşadılar fakat Roma kanunları sadece iki Roma vatandaşının evliliğine izin verdiği için hiçbir zaman evlenemediler. Ama neyse ki yıllardır kazandığı askeri zaferler Sezar’ı Roma’nın en zengin adamı yapmıştı. Ve rakibi büyük Pompey’i zorlu bir savaşta yenilgeye uğratmasının ardından gücü zirveye ulaştı. Tüm Akdeniz’i kapsayan bu imparatorluk artık onun elindeydi. Zaferleri ve aldığı toprakları yoksullara dağıtmak gibi girişimleri halkın ona olan ilgisini çoğaltmıştı. Ve birçok senatör de onun övgüsünü kazanmak için yarışıyordu. Heykeller yapıldı, tapınaklar ithaf edildi, para üzerine basılan ilk Romalı oldu. Ve bugün hala kullanıldığı gibi doğduğu aya onun adı verildi. Daha da önemlisi birbirini izleyen başarıları Sezar’a savaş zamanında geçici olağanüstü hali etkileri vermek anlamına gelen diktatör ünvanını vermişti. Milattan önce 44 yılında ise kendini sınırsız bir süre için kalıcı olarak diktatör ilan etti. Bütün bunlar atalarının ortadan kaldırmak için savaştığı monarşiye tekrar dönülmesinin yanı sıra kendi yetki ve arzularının Sezar tarafından engellenmesinden korkan senatörler için haddinden fazlaydı. Kendilerini kurtarıcı olarak ilan eden bir grup komplocu gizlice suikast planları tartışmaya başladı. Tartışmanın başını Senatör Gaius Longinus ve Brutus çekiyordu. Bu komploya katılmak Brutus için kolay bir seçim olmadı. Öyle ki Brutus’un geçmişteki iç savaşta Pompeii’nin tarafında olmasına rağmen Sezar onun hayatını kurtarmak için duruma bizzat müdahale etmiş ve sadece Brutus’u bağışlamakla kalmamış onu önemli makamlara atayarak şereflendirmişti. Brutus kendisine oğlu gibi davranan bu adama karşı komplo kurmakta tereddütlüydü. Ancak sonunda Longinus’un ısrarları ve Brutus’un kendi kendine Sezar’ın hırslarından korkması galip gelecekti. Atalarının onlara kazandırdığı cumhuriyet sisteminin geri gelmesinin gerektiğini düşünüyorlardı. Kendilerine kurtarıcı diyen bir grup senatör ve önemli insanlar gizlice suikast planları yapmaya başladılar. Tarih 15 Mart’tı ve herkes Sezar’ın Senatö’ye gelmesini bekliyordu. Günler boyunca o gün Sezar’ın Senatö’ye gitmemesi için uyarılar olmuştu ve 14 Mart gecesi karısı bir rüya gördüğünü Senatö’ye gitmemesi gerektiğini söylüyordu. Sezar kararsız kaldığı sırada Brutus yanına geldi. Ne oluyor Sezar? Salak insanların boş dedikoduları ve bir kadının saçma bir rüyası üzerine seni onurlandırıp çağırmış olan Senatö’ye gelmeyip hepimize saygısızlık mı edeceksin? Sen beni dinle, bu insanların dedikleri şeyleri bir kenara bırak ve gel dedi. Bunun üzerine Sezar gitmeye karar verdi. Sezar Senatö’ye geldiğinde 60 kişi çevresini sardı ve kuşaklarından çıkardıkları hançerleri Sezar’a sapladı. Anlatılanlara göre Sezar onlarca senatöre karşı şiddetle mücadele etmişti. Ta ki Brutus’u görene kadar, Shakespeare’in meşhur dizisi Sen de mi Brutus bir kenara Sezar’ın ölürken söylediği asıl sözleri bilmiyoruz. Bazı antik kaynaklar hiçbir şey söylemediğini iddia eder. Bazılarında ise Brutus’un Sezar’ın gayrimeşru oğlu olduğu spekülasyonlarını körükleyen Sen de mi oğlum tabiri kayıtlıdır. Ancak bütün kaynaklar Sezar’ın saldıranlar arasında Brutus’u gördüğü anda yüzünü kapayıp mücadeleyi bıraktığı, 23 kez bıçaklandıktan sonra yere yığıldığı konusunda hemfikirdir. Ancak halkın gözünde yozlaşmış asiller zümresi olarak görünen senatörler ve Brutus Sezar’ı hafife almıştı. Öyle ki suikasttan saatler sonra Roma’yı bir telaş sardı ve diğer senatörlerin çoğu kaçarken katiller kendilerine Kapitolina tepesinde barikat kurdular. Sezar’ın yakın arkadaşı ve konsüldeki ortağı Mark Anthony ise avantajı yakalamada hızlıydı. Sezar’ın cenazesindeki dokunaklı konuşmasından günler sonra halkı bir acı ve öfke taşkınlığı sardı. Brutus toplamda 17 lejyonuyla Roma üzerine yürümeye başladı.
Octavian ve Marcus Antonius toplamda 19 lejyonla ona müdahale etti ve savaş sonunda Brutus kaybetti. Savaş sonrası elinde kalan 4 lejyonla yakındaki dağlara saklandı. Onu takip eden Marcus Antonius tarafından yakalanacağını fark ettiği zaman intihar ederek hayatına son verdi. Sonuç olarak kurtarıcılar Roma’dan ayrılmaya zorlandı. Ardından gelen iktidar boşluğu bir dizi iç savaşı sebep oldu ve bu sırada Brutus kendisinin de hayatına mal olan ağır yenilgiye uğradı.
Ne gariptir ki nihayi son senatörlerin başarmayı umduğunun tam tersi bir şekilde oldu. Cumhuriyetin yıkılışı ve gücün imparator adındaki başka bir tek kişinin avcunda toplandığı monarşi. Roma’da ikinci adam olmaktansa bir köyde birinci adam olmayı tercih ederim. Korkaklar gerçek anlamda ölmeden çok önce defalarca ölürler. En büyük düşman en son bakacağın yere saklanır.
Jül Sezar

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir