Bir Ülkenin 250.000 Nüfuslu KEÇİ Ordusuna Karşı Yaptığı Savaş (PEKİ KİM KAZANDI?)
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=T1LN0Ksj-bo.
Herkese merhabalar ben Ruhi Çenet. Katıla özel bir videoya daha hoş geldiniz. İnsanlık varoluşundan beri hep doğaya karşı mücadele etti. Ama bu mücadelede 21. yüzyıla gelmiş olsak da doğa hep bir adım önde oldu. Şimdi hikayenin gerçekleştiği yerle başlayalım. Pasifik okyanusunun ortasında bulunan Galapagos adaları bir Güney Amerika ülkesi olan Ekvador’a aittir. Bu adalar biyolojik çeşitliliğinin fazlalığıyla ünlüdür
ve evrim teoresinin üreticisi Charles Darwin’i evrime ikna eden bu adada gördükleridir. Ada üzerinde 5000’den fazla türde canlı yaşamaktadır ve aynı ada üzerinde farklı farklı iklimler aynı anda gözlemlenebilmektedir. 1959 yılına gelindiğinde aniden ortaya bir keçi sorunu çıktı ve ada yerlilerinin hayatları boyunca görmüş oldukları en büyük problemlerden biri oldu. Galapagos adalarının ana kareye yani Ekvador’a olan uzaklığı yaklaşık 900 km’dir. 1959’da bir balıkçı teknesiyle adaya biri erkek iki tanesi dişi olmak üzere üç keçi getirildi. Nasıl olduysa bu keçiler sahiplerinin elinden kurtulmayı başardılar ve vahşi doğaya kaçtılar. Keçiler sonuç olarak İspanyollar tarafından getirilmişlerdi ve zamanında İngiliz korsanlarının bölgeye geldiklerinde beslenmek için keçileri kullandıklarını gördüklerinde onları öldürmeleri için adaya köpekleri saldılar ama bu taktik işe yaramamıştı. Bu olay ilk başlarda önemsiz sıradan bir olaymış gibi düşünülse de durumun ciddiyeti 14 yıl sonra fark edildi. Adadaki vahşi yaşama katılan üç keçi üreyerek 30 binden fazla bir keçi nüfusu oluşturmuşlardı ve adadaki bitkileri talan ettikleri görülmüştü. 1990 yılına geldiğimizde ise bu keçi nüfusu daha da artarak 250 binlere ulaştı ve kontrol edilemeyecek bir hale geldi. Keçiler her gördüğü bitkiyi yiyordu ve adanın doğal dokusuna zarar vermekle kalmıyor,
adadaki yerli hayvanların besim bulmalarını da olumsuz yönde etkiliyorlardı. Adaya adını veren dev Galapagos kaplumbağaları açlıktan ölmeye başlamışlardı. Sayıları 250 bin civarında olan kaplumbağalardan 1970 yılında sadece 3 bin tane kalmıştı ve azalmaya daha da devam ediyordu. Keçiler neredeyse bir doğal afet kadar etkili bir çevre felaketine ulaşıyorlardı. Bu duruma birilerinin müdahale etmesi zorunlu hale gelmişti. Aksi takdirde Galapagos adalarının ekolojik zenginliği yok olabilirdi. Bu konuyla ilgilenen biyologlar ve çevre bilimciler potansiyel çözüm yolları üzerinde çalışmaya başladılar. Başlarda keçileri yemeleri için adaya aslanların getirilmesi gibi daha başka problemlere yol açabilecek fikirler ortaya atılsa da kesin çözüm yolu olarak keçilerin tamamının ortadan kaldırılması fikri üzerinde tüm bilim insanlara hemfikir oldular.
Keçilerin tamamını yakalayıp başka bir bölgeye taşımak çok mümkün olmayacağı için çözüm yolu keçilerin tamamını öldürmekti ve bunun için orduyu göreve çağırdılar. Yıllarca süren tartışma ve planlama toplantılarının ardından adanın doğal dokusuna zarar veren tüm keçilerin öldürülmesi için İzabela projesi başlatıldı. Operasyon ilk etaplarda adaya giden avcı birliklerin keçileri gördükçe ateş edip öldürmesiyle başladı. Fakat bu yöntemin yeterince hızlı ve adayı en kısa sürede kurtarmak için efektif bir çözüm yolu olmadığı anlaşıldı. Bunun üzerine Yeni Zelanda’dan sürülerdeki keçileri yok etmek için daha önceden eğitilmiş olan keskin nişancı birlikleri getirildi. Bu birlikler helikopterlerle ada üzerinde devriye gezmeye başladılar ve her gördükleri keçiyi vurdular. Helikopterin her iki tarafında makineli tüfeklere sahip olan nişancılar olacaktı ve pilot
bir grup keçiyi korkutarak bir çoban gibi bir araya topladığında ateş açılacak ve hepsi ortadan kaldırılacaktı. Birlikler helikopterlerle ada üzerinde devriye gezmeye başladılar ve gördükleri her keçiyi vurdular. Bu taktik çok etkiliydi. Keçilerin %90’ı katledilmişti. Ancak geriye kalan %10’luk kesim hala küçümsenemeyecek bir kalabalıktı. Zamanla keçiler helikopterin sesini ölümle bağdaştırmışlardı ve helikopterle beraber ölümün geldiğini de öğrenmişlerdi. Sesi duyar duymaz saklanıyorlardı.
Geriye kalan keçiler tüm adaya yayıldılar, adanın bilinmeyen bölgelerine kaçtılar ve keçileri bulup öldürmek her geçen gün daha da zor hale geldi. Tarihte 3 keçinin üreyerek 250.000’lere ulaştığından yola çıkan araştırmacılar geriye kalan %10’luk nüfusu da katletmek için bir an önce yeni çözüm yolları aramak zorundaydı. Geride sadece birkaç keçi kalması bile aynı felaketin tekrardan yaşanmasına yol açabilirdi.
Isabella projesini yürüten ekibin içerisindeki araştırmacılar hain keçi anlamına gelen Judas God fikrini geliştirdi. Bu fikre göre yakalanan bir dişi keçiye GPS cihazı yerleştirilecek ve arkadaşlarının yanına gitmesi için serbest bırakılacaktı. Devamında avcılar bu dişi keçiyi takip edecekler ve bu keçi farkında olmadan arkadaşlarının öldürülmesine yol açacaktı. Sürüler yok edilirken üzerine GPS cihazı yerleştirilen hain keçiler öldürülmüyordu.
Sonrasında yeni arkadaşlar bulması için serbest bırakılıyorlardı. Bu keçiler farkında olmadan gittikleri her yere ölümü de götürüyorlardı. Operasyonların devam ettiği iki yıl boyunca ekip bu savaşı bitirmek için 900’den fazla hain keçi kullandı. 2006 yılına gelindiğinde ise adada bir tane bile keçi bulunmadığı ilan edindi. Adanın doğal bitki örtüsü kendini yeniden onarmaya başladı
ve o günden bugüne kadar adada bulunan Galapagos kaplumbağası sayısı yeniden 19.000’in üzerine çıktı. Böylece yıllarca devam ettirilen operasyonlar amacına ulaşmış oldu. Bu operasyonların etiksel yorumlamaları kişiden kişiye değişmektedir. Bazıları adanın orijinal doğasının geri getirilmesi için operasyonları savunurken bazıları ise hayvan haklarından yola çıkarak şiddetle karşı çıkmaktadır ve alternatif çözüm yollarının bulunmuş olması gerektiğini savunmaktadır. Bu konu hakkında sizler ne düşünüyorsunuz? Yorum kısmında belirtmeyi unutmayın. Ayrıca katıl için yeni video konuları ne olsun? Hangi konularda videolar görmek istersiniz? Bunları da yorum kısmında belirtirseniz sevinirim. Katıl’a özel çektiğim tüm bilgi ve belgesel videoları da buradan, tüm kursları ise buradan izleyebilirsiniz. Bir sonraki videolarda görüşmek üzere. Hoşça kalın.
Ben Ruhi Çenek.
İlk Yorumu Siz Yapın