DÜNYANIN EN GÜÇLÜ 5 ORDUSU | 2021
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=ptq2dzHe5rU.
Devletler arasındaki güç dengesi kaydığı zaman korku, şüphe ve güvensizlik ortamı doğar. Güçlü olan istediğini yapar, zayıf olansa katlanması gerekeni katlanır. M.Ö. V. Y. da söylenmiş bu söz, tarih filminin kurucusu ve öncüsü Tuizzi dediyse ait. 2500 yıl önceden, günümüze kadar geçerliliğini koruyor. Güç nedir? Geleneksel olarak baktığımızda, bir ülkenin büyük bir güce sahip olup olmadığını anlamak için o ülkenin askeri gücüne bakılırdı.
Şimdi ise bu güç meselesi tartışılır. Toplumların gelişimi ve dönüşümüyle birlikte, güç kavramı da değişti. Artık büyük savaşlar bitti ama ülkeler hala askeri harcamalarına milyar dolarlar döküyor. Soğuk savaş sonrası değişen dünya koşullarıyla, neredeyse hiçbir batı Avrupa devleti, herhangi bir askeri tehditle karşılaşmadı. Yine de ekonomik ve siyasi ilişkilerini sağlamlaştırmak için, silahlı güce yatırım yapmaya devam ettiler. Artık askeri güç caydırıcı ya da ikna edici bir araç.
Şu bir gerçek askeri gücün ne kadar sağlamsa, diplomatik alanda o kadar borunu öttürürsün. Askeri güç geçmişte sert güçken, şimdi akıllı güce dönüştü. Gelin bugün geleneksel anlamda, dünyanın en güçlü beş ülkesinin askeri gücüne bakalım. Listenin bir numarası, tartışmasız Amerika.
Amerika küresel çıkarları olan bir süper güç. Bu yüzden bütçesinin önemli bir bölümünü ordusuna harcıyor. Covid-19 salgını yüzünden savunma harcamalarını kısma konusunda, ülke içinde baskılar olsa da, Amerika 2021 yılı için savunma bütçesine 740 milyar dolar ayırdı. Amerika’nın askeri bütçesini diğer ülkelerle karşılaştırdığınızda ortada rekabet falan yok. Listedeki bütün ülkelerin askeri bütçelerini toplayalım, yine bir Amerika etmez. Aktif 1 milyon 400 bin askeri var.
Bu sayı Çin ve Hindistan’dan daha az. Ama askerleri çok iyi eğitimli ve dünyada en güçlü donanıma sahip. 2000’den fazla savaş uçağıyla ve 39.253 zırhlı aracıyla da dünyada birinci sıradalar. Amerikan donanmasının gücüne en çok etki edense uçak gemileri. Bu gemiler, yerel üstlere bağlı kalmadan, uluslararası sular da modern savaş filolarının taşıyıcısı konumunda. Açık denizlerdeki hava üstü gibi düşünün. Günümüzde bir ülkenin uçak gemisine sahip olması, o ülkenin büyüklüğünü, prestijini ve askeri gücünü ortaya koyar. Amerika’da şu an aktif hizmette bulunan 11 tane uçak gemisi var. Her bir yaklaşık 80 savaş uçağı taşıyabiliyor. Bu gemi türlerinin tasarımı, yapımı ve bakımı oldukça pahalı ve uzun zamandır dünyanın en iyi savunma güçlerinin eski alanı konumunda. Amerika modern savaş teknolojileri geliştiren ülkelerin de başında geliyor.
Mesela, otonom insansız kara aracı olarak nitelendirilen robot köpekler, Amerikan ordusunun tatbikatına katıldı. Bu, gelişmiş sensörlerle donatılmış ve her türlü araziye uygun bir robot. Dünyadaki tüm silah hiracatının yüzde 36’sını tek başına Amerika oluşturuyor.
Onlarca yıldır pazara hakimler. Dünyaya savaş uçakları, helikopterler, insansız hava araçları, püzeler satarak ittifaklarını güçlendiriyorlar. Yeni nesil jetlerin geliştirilmesinde de Amerika teknolojik alandaki liderliğini sürdürüyor. Amerika’nın 150’ye yakın ülkede 800 civarında üstü var. Dünyanın dört yanındaki büyük çatışmaların çoğuna Amerika dahil oluyor. Şu anda Amerika diğer ülkeleri askeri olarak parmağında oynatır.
Daha uzun uzun yıllar Amerika listenin en başında çakılık alacak gibi duruyor. Gelelim iki numaraya. İki numarada tabi ki Rusya bulunuyor. ”Velikey Pobedy! Ura! Ura! Ura! Ura! Ura!” Bugün Rusya hala Sovyet tasarımlarının meyvelerini yemeye devam ediyor. Mesela hava savunma sistemleri S-300 ilk olarak 1978 yılında Sovyetler Birliği zamanında üretilmişti. Tabi Rusya’nın da eli armut toplamadı. Askeri alanda modernizasyon planlaması, reformlar, yatırımlar,
gerçekleştirdi. Putin 2000 yılında başkan olduğunda ordu o kadar zayıftı ve teçhizatı o kadar eskimişti ki neredeyse hiç çalışmıyordu. Putin iktidara geldiği ilk günden beri dünyanın bir kez daha Rusya’dan korkmasını, ona saygı duyulmasını istedi. Rusya’nın askeri gücü Putin döneminde modernleşmeye, gelişmeye ve güçlenmeye başladı. S-300’lerin geliştirilmiş üst modeli olan S-400’e sahip olan Rusya’nın askeri gücü,
S-300’lerin geliştirilmiş üst modeli olan S-400’lerle Amerika’nın yaptırım tehdidine rağmen birçok ülke ilgilendi. Rusya dünyaya en çok silah satan ikinci ülke. Son 5 seneye baktığımızda toplam ihracatın %21’ini oluşturuyor. Amerika’dan gelen baskıyı kırmak için hayli çalışmak zorundalar. Rusya 2020 yılında savunma bütçesine 48 milyar dolar ayırmıştı. Aktif görevde 1 milyon 13 bin 628 askeri var.
Rusya’nın açıkça bir numara olduğu alansa tank filosu. 12.950 tankıyla dünyanın en büyük tank filosuna sahip. Bu sayı en yakın rakibinin iki katından bile fazla. Rusya Amerika’nın ardından ikinci en büyük uçak filosuna sahip ülke. Hava savunmasına büyük ölçüde yatırım yaptılar. 5. nesil Su-57, teknolojik olarak en gelişmiş Rus savaş uçağı. Sahada Amerika’nın F-35’iyle kapışıyor. Nükleer güce gelince 6.850 nükleer başlığıyla yine bir numaradalar. Nükleeri caydırıcı bir güç olarak kullanıyorlar. Putin kendilerine bu yola Amerika’nın ittiğini ve nükleer konusunda güçlenmeye devam edeceklerini söylüyor. Dünyanın en büyük nükleer denizaltısı onlarda 185 metre uzunluğunda. Belgorod adlı bu denizaltı Poseidon nükleer torpidolarıyla donatılmış. Yapay zekayla yönlendirilerek bir uçak gemisini rahatlıkla yok edebilecek kapasiteye sahip. Dünyada sesten hızlı yani hiper sonik silah sahip tek ülke Rusya. Rusya bazı alanlarda önce olsa da atının gerisinde kalmasına sebep olan eksik yönleri de çok. Mesela insansız hava araçları geliştirmekte sınıfta kaldılar. Bu konuda İran’ın bile gerisindeler ama geç de olsa İHA projelerini başlattılar. Rusya Savunma Bakanlığı İHA projelerinin en kısa sürede tamamlanmasını istedi. Ama sonuç vermesi birkaç yılı bulacak gibi gözüküyor.
Putin’in Rusya’sı adım adım ilerledi. Orta Doğu’da yaşanan savaşları fırsata çevirdi. Yabancı ülkelerdeki üstlerini artırdı. Birçok ülkeyle yaptığı ikili antlaşmalar ve garantar ülke konumundan dolayı askeri varlığını güçlendirdi. Şimdi Suzan’da Kızıldeniz’de bir askeri yüz kurmaya hazırlanıyorlar.
Yani başkan Putin, Rusya’yı tekrar bir dünya gücü olarak oyuna geri soktu.
3 numarada Çin Var Güçlü gibi görünüp aslında etkisiz olan objeleri tanımlamak için Çince bir terim vardır. Kağıttan Kaplan 2020 yılı koronavirüs salgınıyla baş eden Çin’in yükselişine ve sağlık konusunda kağıttan kaplan konumuna düşen Amerikanın bir virüsle baş edeme işine şahit oldu.
Diğer dünya liderleri koronavirüsle boğuşurken Çin daha fazla teknolojik özgüven ve daha güçlü bir ordu sözü verdi. Pekin yönetimi askeri açıdan Amerika’ya kafa tutma konusunda oldukça hırslı. Hedefleri şu, 2035 yılına kadar Amerika ile eşit bir orduya sahip olmak. Bunun için uzun bir yol kat etmeleri gerektiğinin farkındalar. Başta Amerika olmak üzere bazı ülkeler Çin’in askeri açıdan güçlenmesini dünya için bir tehdit olarak görüyor.
Çin ise bu hal ya. Pardon ama diğer ülkelerin iç işlerine karışan biz değiliz. Niye tehdit olan biz oluyoruz diyor.
Koncuma hao! Koncuma hao! Koncuma hao! Koncuma hao! Günümüzde Çin’in askeri gücü belirli alanlarda Amerika’dan daha üstün konumda. İnsan gücü olarak baktığımızda iki milyondan fazla aktif askeriyle dünyanın en güçlü ordusu Çin’de. Çin şartlarında askerlik meslek olarak çok avantajlı ancak eğitimli ve tecrübeli personel eksiklikleri var. Çin uzun zamandır gerçek bir savaş deneyiminden yoksun. Yani Çin ordusu ne kadar büyürse büyüsün. Gerçek bir savaşa girene kadar gücüne şüpheyle bakılacak. Nicelik değil nitelik önemli. Çin’in ilk hedeflerinden biri dünyanın en büyük deniz gücü olmaktı. Deniz gücü küresel gücün kaynağıdır. İşte Çin de bu yolda ilerleyerek donanmasını hızla geliştirdi.
Şu an 350 savaş gemisiyle Çin artık dünyanın en büyük donanmasına sahip. 2030’a kadar donanmasındaki gemi sayısını 425’e çıkarmayı planlıyorlar. Savaş gemisi sayısında Amerika’yı sonladılar. Çin’in uzay programı da son 20 yılda hızla gelişti. Çin ordusunu Amerikan Hava Kuvvetleri tarafından üretilen GPS’e bağımlı olmaktan kurtarmak için büyük bir adım attılar. Çin, milli teknolojiyi kullanarak kendi navigasyon sistemi Beidou’nun son uydusunu açarılı şekilde yörüngeye yerleştirdi. 31 Temmuz 2020’de BDS resmen devreye alındı. Böylece Çin sabit askeri hedefler için Amerika’nın GPS’ini kapatacağından endişe duymadan
hedeflere yönlendirebilecek GPS’e karşı Çinlilerin BDS’i. Üstelik Çin, tüm dünyaya navigasyon sistemi verecek BDS’i dünyaya açık bir sistem olarak ücretsiz sunuyor. Anlayacağınız Amerika, Çin’e karşı dünya hegemonyasının araçlarından birini daha kaybetti. Dünyada savunmaya en fazla bütçe ayıran ikinci ülke Çin. Pekin her yıl savunma harcamaları için rakamlar sunsa da bu konuda şeffaf oldukları söylenemez. Çin savunma bütçelerini açıklarken önemli kalemleri atladığı için uzun süredir eleştiriliyor. Mesela bu yıl 178 milyar dolar savunma bütçesi açıkladılar. Ancak dış tahminler resmi rakamlardan oldukça yüksek 237 milyar dolar. Çin’in uçak gemisi Shankton, tip 055 füze destroyeri, 5. nesil hayalet savaş uçağı C-20, takdire şayan yerli üretimlerinden. Bölgesel gerilimler arttıkça karşımıza daha iddialı bir Çin çıktı. Amerika Çin’i 5G teknolojisinde sap dışı bırakmak için çok uğraşsa da 5G’nin kralı da Çin oldu. Çin Halk Kurtuluş Ordusu şimdiden 6G’yi savaş alanında kullanmayı planlıyor. Yapay zeka gibi gelişmiş silahlar ve teknolojiler geliştirmek için çalışmalar yapıyorlar. Çin’in ekonomik gücü ve statüsü büyüdükçe savunmasını güçlendirmek için daha fazla kaynak ayıracak.
Yani Çin uzun yıllar sonra listemizde 1 numara olabilecek en güçlü adaylardan. 4 numarada ordusuna hiçbir masraftan kaçınmaması ile ünlü Hindistan var.
61 milyar doları oluşan askeri harcamalarla dünyanın en büyük 4. savunma bütçesi Hindistan’da. 1 milyon 444 bin aktif asker sayısıyla Çin’in ardından en büyük orduya sahip üstelik gönüllü asker olarak baktığınızda Çin’i de geçiyorlar. Hindistan’da 1 milyon 444 bin asker sayısıyla Çin’in ardından en büyük orduya sahip üstelik gönüllü asker olarak baktığınızda Çin’i de geçiyorlar.
Hindistan dünyanın en büyük gönüllü ordusuna sahip. Hindistan deniz seviyesinden 5753 metre yükseklikte dünyanın en yüksek savaş alanını kontrol ediyor. 3. kutup olarak anılan Şiaçem Buzulu. Burası Hindistan ve Pakistan’ın son 30 yıldır savaştığı en yüksek bölge. Bu zorlu arazide ordu birliği her 6 ayda bir dönüşümlü olarak konuşlandırılıyor.
Hindistan’ın en büyük tehditli olan ülke komşuları Çin ve Pakistan. Bu yüzden savunmasını sürekli geliştirmek zorunda. Hindistan caydırıcı bir güç olmazsa kuzeyden koordin olmuş Çin Pakistan tehdidiyle yürüz yüze kalır. Hindistan dünyanın en büyük ikinci silah ithalatçısı. Ana tedarikçisi ise Rusya. Oldukça karlı silah anlaşmaları yaptılar. Mesela Rusya’dan MiG-29 ve Su-30.
Çin’in C-20’sini alt etmek içinse Fransa’dan Rafale savaş uçaklarını aldılar. Fakat Hindistan hükümeti üretimi yerli hale getirmek ve savunma ithalatı bağımlılığını azaltmak için elinden geleni yapıyor. Hindistan Savunma Bakanlığı bu yıl yerli üretimi arttırmak amacıyla 101 kalem askeri teçhizat ithalatını kademeli olarak yasaklama kararı aldı.
Yani Hindistan dünyanın en büyük ikinci silah ithalatçısı olmaktan memnun değil. Artık ihraç etmek istiyorlar. Sloganları da şu. Atmenir Bıhar Bıharat. Yani kendine güvenen Hindistan. Bu yüzden yerel savunma sanayisini geliştirmek için yoğun çaba harcıyorlar. Yerli balistik füze savunma sistemlerini geliştirdiler. Hiper sonik taktik tüzeleri Sharia başarıyla test edildi. Yerli uçak gemisi INS Vikrant liman testlerini tamamladı.
INS Aryant isimli nükleer enerji ile çalışan ilk denizaltılarını başarıyla inşa ettiler. Ancak şu anda kullanım dışı. Sebebi ise bir kapağın açık unutulması sonucu dalış esnasında içeri su dolması. Bu hata yüzünden denizaltı 3 milyar dolarlık bir metal yanına dönüştü. Hindistan toplam 2.123 uçak gücüne sahip. Envanterinde 600’den fazla savaş uçağı bulunuyor. Eksi yönlerine gelince şu an için Hindistan’ın askeri modernizasyonu biraz düzensiz görünüyor.
Hindistan’ın istikrarı sivil yönetimin mükemmelliği yerine doğrudan Hint ordusunun istikrarına bağlı. Hindistan’ın işlevsiz sivil askeri ilişkileri askeri modernizasyonu etkileyen hemen hemen her sorunun kökünü oluşturuyor. 5 numara ve yeni yükselen güç Japonya. 2.Dünya savaşının sonunda büyük bir yenilgi alan, ekonomisi çöken, Amerika tarafından hazırlanan yeni anayasayra, askeri güce sahip olma ve savaş ilan etme hakkı elinden alınan Japonya’nın askeri alan da bugün geldiği nokta oldukça ilgi çekici. Adamlar 2.Dünya savaşında ağır bir yenilgi anılarına rağmen hızla kalkınıp dünyanın önde gelen ekonomik güçlerinden biri oldular. Bu durum dünyada Japon mucizesi olarak anılıyor ve birçok gelişmektedir olan ülke için örnek gösteriliyor. Japonya’nın en büyük tehditleri yakın konumu sebebiyle Kuzey Kore ve Çin.
Kuzey Kore’nin nükleer hırsları, Çin’in giderek daha iddialı olması Japonya’yı kendi güvenliğini sağlayacak kapasitede bir askeri güç kurmaya etti. Bu yüzden savunmalarına önem veriyorlar. Öz savunma kuvvetlerinde aktif asker sayısı 247.160. Bakın ordu demedim, öz savunma kuvvetleri dedim. Çünkü Amerika’nın Japonya’ya dayattığı 1947 yılında yürürlüğe giren Japon Anayasası’nın 9. maddesi
Japonya’nın ordu kurmasını ve herhangi bir savaş başlatmasını yasaklıyor. İşte bu yüzden Japon ordusuna ordu değil öz savunma gücü deniliyor. Dünyanın hiçbir anayasasında yer almayan bu kendine özgün madde yüzünden Japon ordusunun varlığı kendi topraklarında sadece öz savunmayla sınırlanıyor. Japonya 2021 yılı için askeri bütçesine 51 milyar dolar ayıracak. Yerli savaş uçağının 2030 yılına kadar hazır olmasını sağlamak için de 40 milyar dolar kaynak ayırdılar.
Yerli üretim işine Japonya’yı Amerika iddiasında. Yıl 2006 Japonya Amerika’dan F-22 Raptor uçağını satın almak ister. Fakat Amerikan Kongresi askeri sırları koruma gerekçesiyle bu satışa onay vermez. İşte Amerika’nın bu tutumu Japonya için bir dönüm noktası olacaktır. Madem satmıyorsun ben de kendim yaparım diyerek deneysel gizli uçağa için çalışmalara başlar. Ve 220 Japon şirketinin bir araya gelmesiyle yüzde yüz yerli ve milli. Mitsubishi X-2 Singshi’yi savaş uçağını geliştirir. İlk uçuşunu 2016 yılında yapar ve tüm testleri başarıyla geçer. Japonya’nın ATDX programı daha sonra 6. nesil teknolojiyi taşıması gereken ve 2027’de üretilmesi beklenen Mitsubishi F-3’e yol açacak. Ancak şu an Japonya Amerikan yapımı askeri sistemlere bağımlı durumda. Japonya ve Amerika’nın ortak geliştirdiği F-2’ler dışında diğer jetlerin tamamı Amerika.
İşte Japonya bu durumdan kurtulmak istiyor. Yıllarca Amerika ile sıkı ilişkiler geliştirerek askeri güvenliklerini tamamen Amerika’ya bırakmışlardı. Japonya kendi savunma kabiliyetlerini geliştirdikçe Amerika ittifakına bağlılığı azalacak. Deniz özt savunma kuvvetlerine bakalım. Japonya Amerikan donanmasının iyice sava savunma sistemiyle donatılan destryoyerlerine sahip. İki yerli uçak gemisiyle Amerika’dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Izumo ve kardeşi Kaga. Üçüncü de yolda.
Japonya ileri teknolojik düzey sayesinde askeri gücünü sürekli geliştiriyor. Japon liderler bugün ordularına, ulusal politikanın bir aracı olarak değer veriyor. Ama Çin tehdidine karşı daha güçlü olmak zorunda. Dünyanın en güçlü beş askeri gücünü sıraladık. Şimdi akıllarda şu soru var. Bu ülkelerin hükümetleri bu gücü ne için kullanacak?
Kürt esel barışı korumak için mi yoksa dünyayı yeni çıkmazlara sokmak için mi?
İlk Yorumu Siz Yapın