"Enter"a basıp içeriğe geçin

Efsanevi İtalyan Mafyasının Gerçek Hikayesi

Efsanevi İtalyan Mafyasının Gerçek Hikayesi

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=mdmvQxWeEp0.

Kural 1 Kimseye Güvenme Onlar filmlere ve romanlara konu oldular. Aslında hikayeleri çok daha derin ve gizemli. Kimi 2000’den fazla silahlı adama sahipken, kimi Kennedy suikastinin bile en üst derece şüphelileri olarak görülüyor. Ve New York’u alt üst eden genç Türkler örgütü kimdi? Şu anda daha önce hiç yapılmamış bir mafya belgeselini izleyeceksiniz. 1800’lü yılların ortalarında birçok savaş yaşamış ve yıpranmış olan, genellikle tarımla uğraşan sicilyalı aşiretler ve büyük aileler,
devletin baskılarından ve adam kayırmasından yığılmış olan halkın da yardımıyla, ülke çapında suç organizasyonları kurmaya başladılar. Kendilerine verdikleri ilk isim Karanlık Kardeşlerdi. Daha sonraysa Bizim İşler anlamına gelen Cosa Nostra olarak anılmaya başlandılar. Oluşumun en önemli çekirdek yapısı kan bağına dayanan aile ilişkilerinden kuruluyor ve en tepeye en yaşlı liderlik kabiliyeti olan kişi seçiliyordu. Mafya aileleri yöresel bir kültürden geldikleri için o kadar geleneksel kurallar silsilesi oluşturmuşlardı ki, İtalya devletinin bile hiçbir yasası mafyanın üstünde değildi. Bu kurallara o merta deniyor ve en önemlisi sessizlik. Yani en yakınınız bile mafya tarafından infaz edilse bunu asla polise bildiremezsiniz. Sicilya başta olmak üzere İtalya’nın neredeyse tamamında güç hakimiyeti kurduktan sonra sırada Amerika’nın yeraltı dünyasına hakim olmak vardır. İşte bizim de esas inceleyeceğimiz bölüm burada başlıyor. Öncelikle İtalyan ve Sicilya mafyası farklılık gösterse de biz ikisini de ortak olarak inceleyeceğiz. Mafyaya kabul edilmek öyle kolay bir şey değil. Bunun için bir yemin töreni düzenleniyor.
Adayın öncelikle aile adına bir infaz gerçekleştirmiş olması gerek. Eğer uygun şartları taşıyorsa, kapo yani kaptan denilen ve mafyaya bağlı küçük grupların yöneticisi olan kişiler tarafından ansızın evinden alınır ve tören yapılacak olan yere götürülür. Törende 5 mafya üyesi olur. Ne bir eksik ne bir fazla. Adayın silah kullandığı eli bıçakla kesilir ve akan kan Hristiyanlar için kutsal kabul edilen bir azizin resminin üstüne damlatılır. Bu resim ateşle tutuşturulur ve aday kağıt kül olana kadar bunu elinde tutar. O sırada şu sözleri söyler. Aileye asla ihanet etmeyeceğime, dostlarımı canın pahasına koruyacağıma, karım ölüm döşeğinde olsa bile görevimi yerine getireceğime yemin ederim.
İtalyan mafyasında bu emini bozmanın cezası yakılarak infaz edilmektir. Üyeler için mafya ailesi tanrıdan ve devletten önce gelir. Törenle birlikte aday artık gerçek bir mafyadır ve dokunulmazlığı vardır. Nereye giderse gitsin sıra beklemez, para ödemez, ona saygısızlık yapan biri bütün aileyi karşısında bulur. İtalyan veya Sigilyalı olmak ise mafyaya girmek için birinci şart. Ve aday olmak için en az iki üyenin tavsiyesi gerekmektedir. Bu kişiler yeni üyenin gelecekteki her şeyine de kefil olmuş olurlar ve onun polis veya ajan çıkması durumunda bunun kendilerinin de sonu olacağını bildikleri için kesinlikle emin olmadıkları hiçbir kişiye referans olmazlar.
1900’lü yıllarda Amerika’ya yerleşmiş olan milyonlarca İtalyan göçmen yoksulluk içindeki gettolarda yaşıyordu. Kendilerini korumak için ülkelerindeki mafya düzenini de aynı şekilde burada kurdular. Kurallar hiç değişmemişti. Mafya üyelerinin eşlerinin bile teşkilat dışından hiçbir arkadaşı olamazdı. Birak Deniz halkı olan İtalyanlar bütün meselelerini yemek masasında konuşmak gibi bir adete sahipler. Kurdukları sofralarda 7-8 saat kalkmadıkları oluyordu. Hatta Kosa Nostra içine sızan FBI ajanlarının görev boyunca ortalama 30 kilo aldıkları biliniyor. Birbirlerine asla yazılı mesaj göndermezler. Her türlü haberleşmeyi hatta tehdit mektuplarını bile sembol ile ifade ederlerdi. Örneğin Kara El ismindeki bir mafya ailesi gönderdikleri tehdit mektuplarına siyah bir el izi bırakırdı. Bu Kara El kaleminizi kırdı demekti. Son yıllardaysa antik Yunan ve Mısır hierogliflerinin karışımını kullandıkları İtalyan polisi tarafından ortaya çıkartılmıştır. Mafya üyelerinin birbirlerinin eşlerine ya da kızlarına yan gözle bakmasının cezası ölümdü. Bu İtalya’dan getirdikleri değişmez kanunlardan biri. Kurdukları sistemde rütbelerle yükseliyorlar. En alt seviyede çete üyeleriyle takılan, suç işleyen, aile kurallarına uyan ama henüz mafyaya kabul edilmemiş çömez gangsterler sınıfı var. Bu kişiler aileye kabul edilip mafya töreni yapılana kadar kendilerini her açıdan kanıtlamak için uğraşırlar. Acıya dayanıklılık, güven, emirlere itaat, kamuflaj gibi uzun bir sürece tabiiler. Diğer rütbe artık mafya töreni yapılmış ailenin bir parçası olarak kabul edilen askerlerden oluşuyor. Askerler bir nevi fedailerdir ve önemli görevleri yerine getirirler. Aileye ait bilinmesi gereken bazı sırları bilirler.
Genellikle 10-12 kişilik gruplar oluşturur ve aralarındaki şefler tarafından kontrol edilirler. Şefler altlarındaki asker gruplarını yönetir, onları kontrol eder, üstlerinden gelen emirleri iletir. Yanlış yönelimlerde olan askerleri uyarır ve sürekli üstlerine rapor verir. Şeflerin bir üstünde de kaptan anlamına gelen kapolar vardır.
Kaptanlar verilen bölgelerdeki şefleri, askerleri ve düzenin işleyişini kontrol eder, büyük patronlarla iletişime geçip emirleri kendi altılarındakileri iletirler. Birkaç mahalle, bazen bir şehir, bazen de önemli bir endüstri alanı kaptanın kontrolündedir. Eğer aile büyükse bir kaptanın altında 5-6 farklı asker grubu olabilir. Onların üstünde konsül, yani danışman var. Ailenin tepesinde de padrino, Türkçe anlamıyla baba diye hitap edilen mafyanın büyük patronu vardır. Hiçbir asker padrino ile kolay kolay muhatap olmaz, hatta çoğu zaman görmezler bile. Padrino emrini kaptanlara, kaptanlar da askerlere iletir. Bu silsile sayesinde en tepedekinin suçla ilişkisi tamamen kesilmiş olur.
Hayatı baba filmine esin kaynağı olmuş olan, babaların babası lakaplığı Vito Genovese, yüzlerce infaz emri vermiş ve neredeyse hiçbiriyle ilişiği kurulamamıştır. Vito Genovese 1969 yılında öldü. Fakat bugün bile Genovese ailesi New York’un en zengin ailelerinden biri olarak kabul ediliyor ve yasallaşmaya başlamış olmalarına rağmen çoğu kaynağa göre
hala New York şehrinde 250’den fazla askerleri var. Ancak büyük patronların üstünde bile bir güç var. Bu da Konsey, diğer adıyla Komisyon. Ailelerin patronları belli aralıklarla toplanır ve önemli meseleleri karara bağlarlardı. Örneğin gerçekten de var olan New York’un beş büyük ailesi şehri bölge bölge ve endüstri alanlarına göre paylaşmışlardı. Bir büyük aile patronunun infaz edilme emrini ancak Konsey verebilirdi. Konseyin amaçlarından bahsedecek olursak en başta aileler arasındaki savaşı önlemek var diyebiliriz. Çünkü çıkan mafya savaşlarında yüzlerce insan infaz ediliyor, aile patronları öldürülüyor ve kazanan da kaybeden de ağır yara alıyordu. Diğer amacı girilecek olan yeni yasa dışı faaliyetleri kimlerin hangi ölçüde katılacağı konusu. Örneğin Amerika’daki içki yasığı döneminde mafya yasa dışı yoldan bunu temin edebildiği için bir anda zenginleşmişlerdi. Ailelerin biri içki üretimini yaparken, diğeri bunları piyasaya sürüyor, başka bir aileyse yasal koruma sağlıyordu. Herkes harcamasına ve girdiği riske göre pay alır, bu payda Konsey’de anlaşma yoluyla karara bağlanırdı. Al Capone’da bu yolla zengin olmuş olan İtalyan mafya patronlarından biridir.
Uyuşturucu, haraç, kumar, kaçakçılık İtalyan mafyasının genel geçim kaynaklarındandır. 2000’li yıllara kadar gücünü koruyan bu yapılanma, dünya çapında devletlerin gizli servisleriyle iyi bağlar kurabilmesiyle, 60’lı ve 90’lı yıllar arasında inanılmaz bir güce ulaşmıştı. Yine Rus mafyası, Çin mafyası, Türk mafyası ve özellikle Kolombiyalı baron Escobar ile de çok sıkı ilişki kurmuşlardı. Ve hala dünyanın en kanlı yapılarından biri olarak kabul ediliyorlar. Yüzlerce cinayetten hüküm giymiş ve hala yakalanamamış birçok Kosa Nostra üyesi günümüzde dahi faaliyette. Kosa Nostra tam anlamıyla sınırları olmayan bir devlettir. İşleyiş şekli Roma İmparatorluğundaki gibi tasarlanmıştır. Bir mafya ailesinin lideri öldüğünde bu ailenin dağılması demek değildi. Kaptanlar arasından en güçlü ve yetenekli olanı ailenin başına geçtiği için sistem neredeyse bozulmadan devam ederdi. Binlerce İtalyan mafya patronu vardı. Fakat ben size içlerinden birkaç tanesini ayrıca tanıtmak istiyorum. Salvatore Lucchia, ünlü Time dergisinin 20. yüzyılda en çok sözü geçen 20 kişisinden biri olarak gösterdiği mafya patronudur.
Amerikan ordusunun Sicilya’yı Mussolini’den kurtarmak için kendisinden büyük yardım aldığı biliniyor. Dikkat edin. Amerikan ordusu ondan yardım almak zorunda kalmıştır. Birebir 500’den fazla infaz emri verdiği düşünülüyor ve ünlü mafya komisyonunun Amerika’daki korucusudur. En güçlü olduğu dönemlerde 500’den fazla asker ve 3000 kadar da hiyancı gangız deri yönettiği dev bir orduya sahipti.
1962 yılında akciğer kanserinden öldü. Aynı zamanda kendine genç Türkler diyen mafya yapılanmasının da liderlerindendi. New York’taki genç Türkler örgütü aslında İtalyanlardan oluşan bir grup. Ama kökeni Osmanlı Devleti’nin son dönemlerindeki Türk subaylara dayanıyor. Nasıl mı?
Osmanlı’nın son yıllarında yaptıkları mücadele ve yeniliklerle tüm Avrupa’yı etkileyen Jön Türkler, yani genç Türkler isimli Türk subaylar, batı dünyasında büyük hayranlık uyandırmıştı. Bu yüzden değişim yapmak, yenilik getirmek ve gerekirse bunun için savaştan geri adım atmayacak olan herkes kendisi için genç Türkler tanımını kullanıyordu. Aynı şekilde Amerika’daki genç Türkler yapılanması kanlı mafya savaşlarını kazanarak New York’a ve tüm Amerikan yer altı dünyasına hakim oldu. The Young Turks yani genç Türkler terimi hala Amerika’da çok popüler bir tabirdir. Gençliğinde barda korumalık yaparken yüzünü aldığı üç yara sebebiyle kendisine Scarface yani yaralı yüz lakabı takılmıştır. O kadar büyük bir güce ulaşmıştı ki kendi kaptanlarını belediye başkanı seçtirebiliyordu. Buna rağmen işlediği suçlardan değil vergi nedeniyle tutuklandı ve 1947’de Alcatraz hapishanesinde öldü. Luseniano Leggio. Entelektüel bilgi birikimi yüksek olduğu için profesör olarak da bilinirdi. Kalyon’a ailesinin patronuydu.
Çok sert bir mizacı olması ve birçok mafya savaşı çıkarması nedeniyle komisyondan dışlandı ve hakkında ölüm emri verildi. Fakat o sırada tutuklandı ve müebbet hapse çarptırıldı. 1993’te kalp krizi geçirerek ölmüştür. Sam Genkana. Yaşadığı dönemde Mississippi’nin en büyük mafya lideriydi. Gençliğinde Al Capone’un varisi olarak görülürdü.
Hayatı boyunca 70’den fazla tutuklandı ve hakkında binlerce dedikodu üretildi. Ünlü isimlerle çok yakın ilişkileri olduğu biliniyor. Bunlar arasında Kennedy ailesi de var. Hatta ben olmasaydım Kennedy kazanamazdı dahi demiştir. İkisi arasında yakın ilişki olduğu kanıtlanmıştır. Hatta Kennedy suikastı şüphelileri arasında bir dönem listede en üst sıradaydı. Bu iddia günümüzde hala geçerliliğini korumaktır.
Sam Genkana, İran’da kumar, Meksika’da uyuşturucu işi yapıyordu. Hayatının uzun dönemini de Meksika’da geçirdi. CIA ile derin ilişkileri olduğu ve Cuba lideri Castro’ya birkaç defa suikast düzenlediği biliniyor. Sam Genkana evinin mutfağında suikaste uğrayarak 1975 yılında öldü. Vincent Tracci. Kuzey çetesinin lideri ve Al Capone’un rakibiydi.
3 büyük mafya savaşına katılmış, elini yüzlerce kez kana bulamış ve 29 yaşındayken bir polis tarafından öldürülmüştür. Tarihte polis tarafından öldürülen tek İtalyan mafya patronu olarak geçer. Vito Genovese. New York’un 5 büyük ailesinden birinin patronu ve baba filminin esin kaynağıdır. Hakkında açılan yüzlerce soruşturmadan dolayı İtalya’ya kaçmak zorunda kalmış,
birkaç yıl sonra döndüğünde ise soruşturmaların karşı tarafındaki yüzlerce şahit ya infaz edilmiş ya da bir şekilde susturulmuştur ve bütün soruşturmalar da durmuştur. Normalde İtalyan mafyasının en büyük düşmanı faşist lider Mussolini’dir. Ancak buna rağmen Mussolini bile Vito’ya hayranlığını dile getirmiştir. Vito Genovese 14 Şubat 1969’da hapishanede kalp krizinden öldü.
Başta da söylediğimiz gibi ailesi hala New York’un en zenginlerinden ve 250 tane de askerleri olduğu biliniyor. Tommy Lucasi. New York’un 5 ailesinden birinin patronu ve birçok büyük savaşın kazanan tarafı. Gençliğinde işçi olarak mazalarda çalışırken bazı parmaklarını kaybettiği için 3 parmak Tommy olarak da bilinir. 44 yılı mafya içinde geçmiş ve bir gün bile hapiste yatmamıştır.
1967 yılında evinde Bey’in tümöründen öldü. Giuseppe Bonanno. 5 aileden biri olan Bonanno ailesinin lideriydi. Baba filmine esin kaynağı olan karakterlerdendir. Ailesini oğluyla beraber yönetirdi. Bu İtalyan mafyasında görülmeyen bir özellikti. Bonanno 11 Mayıs 2002’de 97 yaşında kalp yetmezliğinden öldü.
Djangohti. New York’un 5 ailesinden Gambino’ların liderliğini yapan ünlü mafya babası. 1992 yılında hapse girdiğinde ailesinde 26 kaptan, 300’den fazla asker, 2000’den fazla da çömez gangster olduğu yasal mercilerce basına verilen bilgiler arasındadır.
Kameralar önünde olmayı çok sevdiği için diğer aile patronları tarafından dışlandığı dönemler yaşamış ve yine bu nedenle tutuklandığında desteklerini alamamıştır. Üst üste Amerikan’ın en iyi giyinen adamı seçilmiş, en şık mafya babasıdır. Gazetelerde hakkında kötü şeyler yazılabilir fakat asla kötü bir fotoğrafını yayınlayamazlardı. Bir mahkeme çıkışında tüm muhabirler fotoğraf çekmek için yarışırken iyi resim aldınız değil mi diye soracak kadar önem vermiştir bu konuya. Gambino ailesinin kökeni 1900’lü yıllara kadar dayanıyordu ancak kendisinden önceki patron Vito Genovese ile ters düştüğü için berber koltuğunda infaz edilmişti. Djangohti hapse girdikten sonra yerine oğlu geçti ancak pek de başarılı olamadı. 1992 yılında en yakın adamı ve kendinden sonra ikinci adamı olan Sam Gravano tarafından ispiyonlanarak ömür boyu hapse mahkum olan Djangohti’nin kuralsızlığı kendi sonunu da hazırlamıştı. Sammy Gravano en önemli kural olan sessizlik kuralını bozmasıyla 480 üst düzey Cosa Nostra mafyası tutuklandı. Hala etkin olan bu mafya ailesinin lideri 2002’de hapishanede öldü. Bugün Cosa Nostra’nın hala Amerika’nın en etkin suç gücü olmasına rağmen bu tarihten itibaren çöküşe geçtiği biliniyor. Günümüzde ise yüzlerce mafya patronu ya kaçak olarak yaşıyor ya da hapiste bazıları ise hala güçlü ve etkin. 20. yüzyıla etkileri, hikayeleri ise filmlere, kitaplara konu olmaya devam ediyor ve edecek gibi görünüyor.
Daha fazla içeriye ulaşabilmek için kanalıma abone olabilir. Şu anda ekranda gördüğünüz Instagram adresinden beni takip edebilirsiniz.
İyi seyirler.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir