Hacca Gitmeden Hacı Olan Eskicinin Hikayesi – Serdar Tuncer
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=p4ve1eZFmxs.
Seçkin bir kimse değilim. İsminin baş harfleri aciz tutuyor. Bağışlamanı dilerim. Sana zorsa bırak yani, kolay sayısırgeme. Hayat bir boş rüyaymış. Geçen ibadetler özürlüğü, eski günahlar diptiri.
Seçkin bir kimse değilim. İsminin baş harflerinde kimliğim, bağışlanmamı dilerim. Sana zorsa yanmaya razıyım, kolaysa affeyesirgeme. Hayat boş geçti, geri kalan korkuldu. Her adımım dolu olsa, işe yaramaz katında. Biliyorum, bağışlanmamı diliyorum. Selamun aleyküm erenler ve dahi erenlere gönül verenler. Hatta ve hatta Mevla emretmiş diye, emredilenin tamamını yapmaya çalışıp,
nehyetmiş diye nehyedilenin tamamına yakınından kaçınmaya çalışıp, gene de bu emri tutuşun, o nehyeden kaçışın işe yaramayacağını, bu işin ancak Mevla’nın inayet ve ihsanıyla olacağını bilenler. Hoş geldiniz safallar getirdiniz. Mevzuha geleyim. Geçen ibadetler özürlü parantezinde, bugünün biri bir gününü arz edelim.
İki zamanlarda Abdullah bin Mübarek isminde büyük bir zat yaşamış. Bu zat hacca gidiyor bir sene. Hac bitmiş, kurbanlar kesilmiş, veda tabafı yapılmış. Hacı da özledik be. Mevla nasip etse şu pandemi belası bir an evvel bertaraf oluverse de gitsek, Kabe’yi tavaf etsek, Ravzai Tahir’in eşiğinde boyun büyüksek, Allah Allah. Mevla gidenlere nasip etsin, gitmeyenlere de tez zamanda gitmeyi nasip etsin inşaAllah.
Amin de kurban. Amin değil. Kurbanlar kesilmiş, veda tabafı yapılmış, hac bitmiş, Abdullah bin Mübarek hazretleri çıkmış memleketine doğru yola gidecek. Bir hal olmuş, o hal içerisinde iki meleğin konuşmasını duymuş. Meleklerden birisi diğerine diyor ki, bu sene 300 bin kişi hac etti. Ama hiçbirisinin hacı kabul olmadı. Bunu duyunca bir durmuş. Mübarek, mübarek mübarek. Hem Ali bin mübarek hem de mübarek. Mübarek mübarek bir durmuş. Aa eyvah demiş ağa. Bu kadar yoldan geldiler bunca hac meşakkattir. Hadis-i şerifi. Bunca meşakkat çektiler. Ama 300 bin kişi hiçbirinin hacı kabul olmadı. Eyvah! Üzülmüş. O sıra diğer melek demiş ki, fakat demiş, Şam’da bir Ali bin Muafık isminde zat yaşar. Onun hatırına Mevla 300 bininin de hacını kabul etti. E böyle bu işler. Allah, Baha Allah’ı değildir. Baha ne Allah’ıdır? Baha bir şeyin fiyatı, ederi, değeri. Kazaklar öyle diyor. Bahası kanca, Bavrum diyorlar. Fiyatı ne kadar? Ama Allah, bahane Allah’ı. Affetmeye bahane arar. Cennetine koymaya bahane arar. Daha çok sevmeye bahane arar. Mevla, o Ali bin Muafık isimli zatın hatırına 300 bin hüccacın haccını kabul etmiş. Bunu duyunca, Abdullah bin mübarek hazretleri hem şöyle bir sevinmiş. Elhamdülillah demiş, Ümmet-i Muhammedin namı hesabına seviniyor. Nefsi adına değil. Böyledir bu iş.
Bir insan kendisi için bir şey isteyeceği vakit elini açsa ve onu önce Ümmet-i Muhammed için istese, Allah, Ümmet için istediği şeyi Ümmetten evvel ona verir. Yani affedilmek isteyen insan elini açıp şöyle dua etmesi lazım. Beş vakit namazdan sonra, Ya Rabbi, Ümmet-i Muhammed affet. Bunu mutat hale getirse bir insan ve canı gönülden, ciğerden niye? Ümmet affolursa, Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam’ın keyfi geleceği.
Daha ne olursa olsun, daha onun yüzü gülsün de, Ümmet-i, Ümmet-i elini açıp onu istiyor. Neyse. O da sevinmiş. Fakat içine de meraktır düşmüş. Kim bu Ali bin Muvafık? Şam’da bir eskici. Merak etmiş. Yolunu değiştirmiş, memleketine dönerken varmış Şam’a. Araya sonra eskici Ali bin Muvafık’ı bulmuş.
Yaklaşmış. Selamün aleyküm Erenler. Aleyküm selam Erenlerin ta kendisi. Bir şey merak ederim demiş. Sen ne gibi bir hayır işledin? Ne gibi bir güzellik yaptın? Bir şey var. Ama ne yaptın? Ben onu merak ederim. Adamcağız yok demiş. Estağfurullah benim bir güzelliğim, hayrım filan. Yok. Hani bu da böyledir. Bir güzelliği yaparsın da o yaptığın şeye kıymet vermezsin, unutursun.
Bir köşede kalıverir. Yapmamış gibi yaparsın. Allah onu kıymet dar eyler. Ama sen yaptım, ettim, bunu da yaptım, karşılığında da şunu beklerim dediğin zaman olmaz. Diyorlar ki yaptığı iyiliğe karşı güzellik beklemek cömertlik değildir. Tefeciliktir. Böyle. O zaman unutacaksın. Yaptığını unutacaksın. Bir adam öyle demiş. Eskiden iyilik yaparlardı, söylemezlerdi. Bir zaman geldi, hem yapıp hem söylemeye başladılar. Şimdilerde hiç sorma. Habire söylüyorlar ama hiç kimsenin hiçbir şey yaptığı yok. Neyse. O eskici de bilmiyor. Yok efendim, benim hakka yarar bir amelim filan yoktur. Bir hatırla öyle demiş. Bir düşün bakalım. Bir şey var ki. Durumu da anlatmak istemiyor. Hani hajda iki melek konuştular, senin adını verdiler dese adam, hay ola diyecek belki. Hasılasından olacak. Ben var ya ben. Ben dediğin anda her şey çeker gider. Ben demeyeceğim. Onu da anlatmak istemiyor. Adam demiş ki, ben demiş hacca gitmek istiyordum. Eee, hacı içinde yıllardır biriktirdiğim bir param vardı. Evet, hanımım hamile demiş. Bir akşam eve geldim. Baktım ki hanım aş eriyor. Yan komşumuz et pişirmiş. Onun da kokusu böyle güzel güzel geliyor. Kadın dedi ki bana, Efendim, git sen de şu komşulardan bize birazcık et istesen. Çok canım çekti. Bu da önemlidir. Yaptığın yemeğin kokusu komşuya ulaşıyorsa o yemekten komşuya da bir kap girecek. Ya da ulaşmayacağı şekilde bir şey yapacaksın. Öyle balkona çıkıp mangal yakmak olmaz. Neyse. Bana dedi ki, git sen de şuradan bir kap yiyecek istersen. Ben de hay hay hatun dedim. Gittim, komşunun kapısını çaldım. Açtılar kapıyı. Dedim ki, durun böyle böyle. Pişirdiğiniz etten bize de bir kap ikram eder misin? Sanım, malum. Dediler ki, mahcubiyetle efendim bu et size helal olmaz. Niye? Helal olmaz. Bu ölü bir hayvanın etidir. Malum, dili hayvan kesilir. Eti helaldir, yenir. Ama ölü hayvan eti yemek caiz değildir. Kime caiz olur? Açlıktan ölecek duruma gelen insan, ölmesin diye ölü hayvanın etini de yiyebilir. O yer ama bu durumda olmayan insana o et helal değil, haram olur. Size helal değildir demiş. Niye? Yiyecek hiçbir şeyimiz yok. Açız. Çoluk çocuk perişan. Bu ölü bir hayvanın etidir. Kaynattık çocuklara yedireceğiz. Hani bize olur da bu size helal olmaz.
Öyle deyince adam caiz nasıl bir mütehassıs olmuş. Vay diyor, komşum bu halde ve benim haberim yok. Bu dönemlidir. Ali bin Muhafık komşularının o perişanlığını görünce hac için biriktirdiği parayı çıkarmış, onlara vermiş. Demiş ki sizin ihtiyacınız var. Bu sene hacca gitmeyi vereyim demiş. Yılların birikimini vermiş. İşte Abdullah bin Mübarek hazretleri bakıyor ki Allah 300.000 hac eden hacının, kabul olmayan hacını, hac yapamayan bu zatın hatırına kabul etmiş. Cahit abi kurbanlar olurum sana. Geçen ibadetler özürlü. İbadet özürlü olur. Bazen bir ibadeti yapamazsınız. Böyle bir hayırlı sebepten de o yapamadığınız sebep hatırına öbürü yaptığınız ibadetleriniz kabul olur. Tekerleme gibi oldu ama bu iş böyle. Allah gazabını da sevabını da amellerin içine saklamıştır. Küçük deme. Zerre kadar hayır koş. Zerre kadar günah kaç. Ama küçük deme. Bir zat var. Şeyh Mansur Hazretleri. Çok böyle ibadetinde, taatinde Allah adamı güzel bir zat. Vefatına yakın ağlarmış. Oğlu da diyor ki babacım niçin ağlarsınız? Siz ibadetinizdeydiniz, taatinizdeydiniz, ahlakınız güzeldir. Mevlanın emrettiği gibi yaşamaya çalıştınız.
Şimdi de Cenab-ı Hakk’a kavuşma vakti. Bu hüznünüzün sebebi nedir? Evladım demiş. Yaptıklarım o ibadetler, taatler kabul olunmaz diye endişe ediyorum. Mahsunluğum bundandır. Yaptık ama hakkını veremedik. Eksik noksan. Bu çok önemli ya. Yaptık ama hakkını veremedik. Kıldım ya Rabbi. Deme. Tuttum ya Rabbi. Deme. Verdim ya Rabbi. Deme. Diyemesin çünkü.
Ne kıldın kıldığında? Allahu ekber dedin, rükû ayılana kadar Galatasaray’ın 11’ini 3 defa kurdum da attın. Secdeye varana kadar hanımla iki kere kavga ettin. Rükû’dan kalkana kadar 4 defa alacak verecek hesabını hallettin. Ben öyle bir şey yapmam Serdar hocam. Ya senin de mevzuu başkadır. Ben de Galatasaray’dır da sen de Fenerbahçe’dir. Yani halimiz çok birbirinin farkı değil. Deme. Neyse. Şeyh Mansur. Şeyh Mansur’un zamanında ne Galatasaray var ne Fenerbahçe var üstelik. Büyükler onun için öyle yaparlar. Mesela namaz kılacak. Namaza başlamadan evvel estağfurullah çekerler. 25-33. Estağfurullah. Estağfurullah. Bu şu demektir. Ya Rabbi az sonra huzuruna çıkacağım. Ama huzuruna çıkmaya layık bir insan değilim. Emrettin diye yapacağım. Ama emrettiğin gibi yapamayacağım biliyorum. Bağışla. Estağfurullah. Estağfurullah.
Günahkarın günahından sonra tövbe ettiğinden daha şiddetli bir ah ile Evliya-ı Kiram hazeratı ibadetten evvel estağfurullah der. İbadet bitince de gene estağfurullah. Başı sonu iki estağfurullahla örülmüş ibadet. Şeyh Mansur ağlıyor. O da diyor ki babacım güzel yaşadınız falan. İşte evlat diyor ya kabul edilmezse diye endişeleniyorum. Vefat etmiş. Vefat ettikten bir müddet sonra oğlunun rüyasına gelmiş. Babacım diyor sana nasıl muamele etti Cenab-ı Hak? Bana dedi ki benim için ne yaptın? Namaz kıldım ya Rabbi dedi. Namazların kabul değil dedi. Eksik noksandı.
Oruç tuttum ya Rabbi dedi. Oruçların kabul olmadı dedi. Yetmiş hacım var ya Rabbi dedim. Haclarım makbul değildi dedi. Zekat verdim ya Rabbi dedim. Kimin malını kime verdin dedi. Ah bu da çok güzeldir. Kimin malını kime verdin dedi. Zekat zamanı gelince insan parasından bir başkasına verirken zanneder ki o para benim öbürü de bir başkası. Halbuki yerlerde ve göklerde olan her şeyin sahibi Allah’tır.
Bırak parayı senin de sahibin Allah. O senin sahibinken sen nasıl bir şeyin sahibi olabilirsin? Sendeki de onun emaneti. Ne yapıyorsun? Onun malını onun kullarına veriyorsun. Allah’ın seni böyle hayırlı bir işe aracı ettiği için mahcup olarak, boyun bükerek, utanarak falan onu vermen lazım. Bırak vermemezlik etmeyi. Verirken böyle vermen lazım. Neyse dediler ki kimin malını kime verdin?
Eyvah! Şeyh Mansur helak oldu. Demiş ki doğurdur. Öyle değil. Bir zaman yolda bir diken vardı. Senin kıymet vermediğin bir ameldir ama bizim katımızda kıymetliydi. İbadullah rahatsız olmasın diye Allah’ın kulları. O dikeni oradan aldığında şöyle bir kenara koy verdim. İşte onun hatırına seni affetti. Aman Ya Rabbi! Namazlar, ibadetler, taatler hepsi içe çıkıverdi. Aldığın bir diken, Şeyh Mansur’un affına sebep ol. Haa bak burada bir şey söyleyelim. Erenler! Erenlere gönül verenler be! Adamın canını sıkmayasınız. Rumeli’den gelince böyle oluyor. Abi sabah kalkıyorsa adam geliyor böyle yapıyor. Kalktunuz mu? Rahatlandınız mı? Rahatlandık. Çok çok tatlı bir Üsküp şivesi. Tabii. Bir resim çıkalım hocam.
Müsaade edersin. Ederim be. Özledim şimdiden özledim oraları. Neyse böyle deyince şöyle yapmayasınız. Aman! Ha hocam o zaman mevzu anlaşılmıştır. Biz işi çözdük. Nasıl çözün birader? Namaz kılmaya gerek yok. Oristütmeye gerek yok. Zekata gerek yok. Hacca gerek yok. Eee? Yoldan diken kaldıralım. Fakirin karnını doyuralım. Garip kurabanın ihtiyacını görelim. Ya.
Olmaz be. Yapamazsınız. Niye? Şimdi ibadetlerimden bir şey olmaz diye düşüneceğiz. Benim ibadetlerimden bir şey olmaz diye düşüneceğiz. Onlara bir kıymet vermeyeceğiz. Ama şunu da bileceğiz. İbadetsiz de bizden hiçbir tabir-i amiyane ile söyleyeceğim. Cacık olmaz. İbadetimizden bir şey olmaz da ibadetsiz de bizden bir şey olmaz. Emredilenlerin hepsini elimizden geldiği kadar yapmaya çalışacağız.
Yapamadığımızı bileceğiz. Aciz. Adımız Abdurrahman Cahit Zarifoğlu olmayabilir. Ama biz de aciz. Bunu bileceğiz. Kıymet vermeyeceğiz. Fakat öbür hayır işlerine de küçük büyük demeden ne varsa koşmaya çalışacağız. Bilmiyoruz ki bizimki nasıl olacak. Daha evvel arz etmiştim hatırlayın. İmam-ı Gazali Hazretleri için anlatırlar. O kadar eser, o kadar talebe, o kadar hizmet, o kadar şu, o kadar bu. Hepsi diyor boşa çıktı. Eee? Kamışı hokkaya daldırmıştım. Çekerken mürekkebi bir sinek kondu. Kalksın da kanadına bir şey olmasın diye bekledim. Bana dediler ki yaptıkların hepsi boş da o sineğe ettiğim merhamet yüzünden sen affediyorsun. İşte Allah-u Teala niye böyle bir şey yapar? Belki de Allah’lık kudretini orada güzel bir cilveyi Rabbani ile kullarına hissettirmek için böyle yapıyor. Yaptın da benim için mi yaptın diyor.
Sen şunun için affederim diyor. Affetmemek de onun, cennet de onun, cehennem de onun, kul da onun, o da onun odu. Her şey onunken niye benim diyebilirsin ki? Neyse çok uzattık Erenler. Cahit abiye Mevla rahmet etsin.
Allah-u Teala bizi de ibadetlerini yapmaya gayret edip yaptığı ibadetlerden dolayı varlık değil aciz hissiyat içine giren kullarından eylesin.
Eyvallah be Allah’a emanet olasın eyvallah.
İlk Yorumu Siz Yapın