"Enter"a basıp içeriğe geçin

Hz.İsa (as) Ve Siyah Yılan’ın İnanılmaz Hikayesi – Hayret Edeceğiniz Mucizeleri

Hz.İsa (as) Ve Siyah Yılan’ın İnanılmaz Hikayesi – Hayret Edeceğiniz Mucizeleri

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=PKnIawcE5xQ.

İsa Aleyhisselam bir gün köye uğrar. Köyde bir elbise boyacısı vardır ki bütün köylüler kendisinden şikayetçidirler.
Çünkü boyacı elbiseleri boyamak için bir yandan sularını kesmekte, bir yandan da boyalarla suyu kirletmektedir. Köylüler toplanarak hep birden boyacıyı İsa Aleyhisselam’a şikayet ederler ve Ey İsa derler! Bu adama öyle bir beddua edin ki gidişi olsun fakat bir daha dönüşü olmasın. Bunun üzerine İsa Peygamber de şöyle dua eder. Allah’ım o adama öyle siyah bir yılan musallat et ki onu sokup öldürsün, bir daha da gelmek nasip olmasın. Boyacı her zamanki gibi yine yanına üç ekmek alarak suyun kenarına gider ve elbiseleri boyamaya koyulur. Tam bu sırada yanında bir abid, yani kendisini Allah’a ibadete adayan bir kimse beliri verir. Abid oradaki dağlardan birinde ibadetle meşgul olmaktadır. Boyacıya selam vererek ona, Yanında yiyecek bir şeyin var mı? Şu kadar zamandır ağzıma bir lokma ekmek bile atmadım. Kendisini görsem veya koklasam yine bana yetecek diye çok aç olduğunu bildirir. Boyacı hemen elini çantasına atar ve bir ekmek çıkararak abide uzatır. Abid halinden memnun, Ey boyacı der! Allah Celle Celalu senin günahlarını affetsin, kalbini arıtsın diye dua eder. Boyacı ikinci ekmeği de uzatınca abid, Ey boyacı! Allah geçmiş ve gelecek günahlarını affetsin der! Bu defa da son ekmeğini uzatınca, Ey boyacı! Allah Azze ve Celle sana cennette bir köşk nasip etsin diye hayır duada bulunur. Akşam olunca boyacı köye döner. Köylüler şaşkın şaşkın kendisini süzmekte ve neden ölmediğine hiçbir mana verememektedirler. Kesin olarak inanmaktadırlar ki, Allah yolunun temsilcisi olan bir peygamberin bedduası muhakkak ki yerini bulmalıdır. İşte bu düşünceler altında köylüler toplanarak hep birden yine İsa Aleyhisselam’ın huzuruna barırlar. Durumu kendisine bildirince o da, çağırın onu bana der. Çağırırlar, boyacı da gelir. İsa Peygamber kendisine şunu sorar, Ey boyacı! Anlat bakalım, bugün ne iyilik yaptın? Boyacı, su başında bir abide rastladığını, ona ekmeklerini verdiğini, her bir ekmek verişinde de ayrı ayrı duasını aldığını bir bir ortaya döker. Durumu anlayan İsa Peygamber, bu defa çantasını getirip açmasını söyler. Adam da çantasını getirerek açar. Bir de bakarlar ki, çantanın içinde simsiyah bir yılan çöreklenmiş yatıyor. Herkes hayretten donak alır. İsa Aleyhisselam yılana yaklaşarak, Ey siyah yılan! der. Anlat bakalım, neden bu adamı sokup öldürmedin? Yılan derin bir mahcubiyet içinde şöyle cevap verir, Ey Allah’ın Peygamberi! Emrinizi yerine getiremememin derin üzüntüsü içindeyim. Fakat, dağdan birisi indi, ekmek istedi. Boyacı da bütün ekmeklerini vererek onun karnını doyurdu. Karnı doyan adam, boyacıya ard arda üç hayır duada bulundu ki, sormayın.
Bir melek ayakta durarak devamlı, Amin! Kabul et ya Rabbi! diye yalvarıp yakardı. İşte o sırada Allah Celle Celaluhu bir melek göndererek, Demirden bir gemle benim ağzımı gemletti. Ben de boyacıyı sokup öldüremedim. O yüzden beni bağışlayınız. İsa Aleyhisselam sonunda boyacıya müjdeyi vererek şu tavsiyede bulunur, Ey boyacı! Bundan böyle kendine yeni bir iş tut. Şüphesiz ki Allah Azze ve Celle seni bağışladı. Selman-ı Farisi Radiyallahu Anhtan şöyle rivayet edilir, İsa Aleyhisselam, Nusaybin’de kibir ve zulümle maruf bir hükümdarı imana davet etmeye memur edildi. Kendisinden önce oraya birkaç kabarisini göndermeyi düşündü. Kim gidecek? diye sordu. Yakup, ben gideceğim dedi. Ona Tevman ve Şem’un da iltihak etti. Şem’un Hz. İsa’ya, Ey Ruhullah! İzniniz de ben de gideceğim. Ancak dara düşüp de sizi çağırırsam, nazar ve yardımlarınızı üzerimizden eksik etmeyiniz. diye ricada bulundu. Üçü birlikte yola çıktılar. Şem’un, şehrin dışında kaldı. Yardım isterseniz ben gelirim dedi. Yakup ve Tevman şehre girdiler.
Halkı toplayıp tevhid akidesine davet ettiler. Halk, Hz. Meryem ve İsa aleyhisselam hakkındaki suizanlara inanmış oldukları için bu davete redde mukabelede bulundular. Hatta onları lanetlediler. Sonra Tevman’ı hükümdara götürdüler. Hükümdar onun ellerini ve ayaklarını kestirdi. Gözlerine de mil çektirip zindana attırdı. Bu arada Şem’un halini gizleyerek şehre girdi. Hükümdara yaklaştı. Güzel bir dostluk kurdu ve onun sohbet arkadaşlarından oldu. Bir gün Şem’un Tevman’a bir şeyler sormak istediğini söyleyerek hükümdardan müsaade istedi. İkisi de birbirlerini tanımıyor gibi yaptılar. Şem’un, ey kişi, sözün nedir? diye sordu. Tevman, İsa aleyhisselam Allah’ın kulu ve rasulüdür dedi. Sonra konuşmaları şöyle devam etti. Sözünün doğruluğuna delilin nedir? Her hastalığa şifa olmaktadır. Bunu tabipler de yapar. Başka delilin var mı? Halkın evlerinde ne yiyip ne sakladıklarını bilir. Bunu kahinler de bilir. Başka?
Çamurdan kuş yapıp uçurtur. Bunu sihirbazlar da yapar. Başka? Ölüleri diriltir. İşte bu insanüstü bir şeydir. O halde İsa’yı çağıralım. Hakikaten ölüleri diriltirse ona iman edelim. Hükümdar Şem’un’un bu sözlerini hoş karşıladı. Hemen haber ulaştırdılar ve bu davet üzerine
İsa aleyhisselam Nusaybin’e geldi, Şem’unu hiç tanımıyor gibi yaptı. Şem’un hükümdara, İsterseniz onu Tevman’la deneyelim dedi. Tevman’a getirdiler. İsa aleyhisselam, Tevman’ın ayaklarını ve kollarını sıvazlayınca Vücudu yine eski haline geldi. Daha sonra gözlerini de eliyle sildi, onlar da iyileşti. Şem’un hükümdara bakıp, İşte bu gerçekten peygamberliğe bir delildir dedi. Daha sonra Şem’un, Ey İsa, meclisimizde bulunanlar bu gece evlerinde ne yediler, ne sakladılar diye sordu. İsa aleyhisselam hepsini bir bir söyledi. Çamurdan yarasa yapmasını teklif etti. Onu da yapıp uçurdu. Hastalar için şifa talebinde bulundu. Bütün hastalar şifaya kavuştular. Bir ölü diriltmesini istedi. Üstelik diriltilecek şahıs da Nuh aleyhisselam’ın oğlu Sam olarak tayin edildi. İsa aleyhisselam, Allah’ın izniyle Sam bin Nuh’u da diriltti.
Sam’a, öldüğün zaman böyle yaşlı mıydın? dediler. O da, hayır, kıyamet koptu zannettim dedi. Ardından Sam bin Nuh, Hz. İsa aleyhisselam’ın peygamberliğini tasdik ederek tekrar vefat etti. Bu kadar çok ve açık mucizeler karşısında
hükümdar ve askerleri hep birlikte iman ettiler. Bir gün, havariler Hz. İsa aleyhisselam’a Ey Meryem oğlu İsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi? dediler. Hz. İsa aleyhisselam da Allah’ım, ey Rabbimiz! Bize gökten öyle bir sofra indir ki, ilk gelenimizden son gelenimize kadar bizler için bir şölen ve senden bir işaret olsun. Bizi rızıklandır. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın. diyerek dua ettik. Bunun üzerine Allah azze ve celle üzerinde et ve ekmek bulunan bir sofra indirdi ve onlar bunu yiyip bitiremediler. Hz. İsa aleyhisselam onlara bu sofradan saklamak ve bidiktirmek maksadıyla bir şeyler almadığınız müddetçe böyle devam edecektir. dedi. Fakat ne yazık ki bir gün bile geçmeden onlar
sofradan bir şeyler alıp bidiktirme hareketine giriştiler. rivayet edildiğine göre meleklerin taşıyarak getirdiği sofranın üzerinde 7 yufka ekmek ve 7 balık vardı. Melekler sofrayı getirip havarilerin önlerine koydular ve baştan sona kadar hepsi yiyip karınlarını doyurdular.
Yemek yiyenlerin sayısı ise 5000 kişiydi. Onlar yedikçe yemekler artıp diz boyuna ulaşmıştı. Bunun üzerine Hz. İsa aleyhisselam’a biz senin gerçekten Allah’ın elçisi olduğuna şahadet ederiz. dediler. Buradan ayrılıp gittikten sonra hep sofra konusunu konuştular.
Sofranın yanında hazır bulunmayanlarsa onlara İsa gözlerinizi büyüledi dediler. Böylece onların bir kısmı fitneye tutulup inkara saptılar. Neticede küfür ve inkara sapan bu kişiler domuz şekline sokuldular. Hilkat-i değişen bu kimselerin arasında kadın ve çocuk bulunmuyordu.
Onlar bu halleri üzerinde 3 gün kaldıktan sonra helak oldular ve üreyip çoğalamadılar. Bir ara Hz. İsa aleyhisselam çocuklarla oynadığı bir sırada genç birisi bir çocuğun üzerine atılıp onu ayağıyla tekmeleyerek öldürmüş. Sonra öldürdüğü çocuğu kana bulamış vaziyette
Mesih İsa aleyhisselamın ayaklarının arasına fırlatıp atmıştı. Bunun üzerine Hz. İsa aleyhisselamı yakalayıp bulundukları beldenin hakiminin huzuruna getirdiler ve çocuğu onun öldürdüğünü söylediler. Hakim, İsa aleyhisselama durumu sorunca o
çocuğu ben öldürmedim dedi fakat onlar Hz. İsa aleyhisselamı sert bir şekilde tutup götürmek istediler. Bunun üzerine o bana öldürülen çocuğu getirin. Ona kendisini öldürenin kim olduğunu sorayım dedi. Hz. İsa aleyhisselamın bu sözüne hayret ettiler ve öldürülen çocuğu yanına getirdiler. Hz. İsa aleyhisselam Allah’a dua etti ve duasına mütakip Allah tarafından öldürülen çocuk diriltildi. Hz. İsa aleyhisselam çocuğa seni kim öldürdü diye sordu. O da kendisini öldüren kimsenin adını vererek beni falan kişi öldürdü dedi. Bunun üzerine İsrailoğulları diriltilen çocuğa
Hz. İsa aleyhisselamı göstererek bu kimdir diye sordular. O da bu Meryem oğlu İsa’dır dedi ve hemen öldü. Allah o zaman şöyle diyecek. Ey Meryem oğlu İsa sana ve annene verdiğim nimetimi hatırla.
Hani seni mukaddes ruh Cebrail ile desteklemiştim. Bu sayede sen beşikte iken de yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı okuyup yazmayı, hikmeti, tevrat ve incili öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapıyordun da ona üflüyordun. Hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle anadan doğma körü ve alacayı iyileştiriyordun. Ölüleri benim iznimle hayata çağırıyordun. Hani İsrailoğullarını seni öldürmekten engellemiştim.
Kendilerine apaçık deliller, mucizeler getirdiğin zaman içlerinden inkar edenler
bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir demişlerdi.
Gezegenler bile bir aradayken tek olduğunu düşünüyorsan koskoca evrende bu kanal tam sana göre. Bu video YouTube kazanında kaybolmadan senin gibi başkalarına da ulaşabilmesi için desteğe ihtiyacı var. Her abone bir kırgın yüreğe daha ulaşmayı sağlayacak.
Beğen, abone ol ve yorum yapmayı da unutma.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir