İhmal Edilebilir Nasihatler | Hristiyanlığın Kırılma Noktaları | 36. Bölüm
videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=9MLSRfpYoSU.
Müzik Efendim, ihmal edilebilir nasihatlerde. Önümüzde notlarımız, Alev Alatlı, Süleyman Seyfi Öğün hocamla birlikte geçen hafta virgül koyduğumuz yerden devam ediyoruz.
Hristiyanlığı Hz. İsa’nın en çok istismar edildiği, edilen peygamber olduğunu söyleyen Alev Alatlı, Hristiyanlığı üç önemli kırılma noktasından bahsetmişti. Birinci kırılma noktası, Paulus’un Allah’ın oğlu olarak Hz. İsa’yı ilan etmesiydi. İkincisi Papa’nın 1095’deki haçlı seferleri ve üçüncüsü de Theodor Roosevelt’da kaldık, Amerika’da kaldık.
Hatta siz Amerika’nın bu deformasyonlu bir şeyle tanımladınız bu üçüncü kırılmaya. Bir isim de verdiniz. İdmanlı Hristiyanlığı. Bir sürü bulamadık. İdmanlı dedik. Aslı şey, Maskeler Hristiyaniydi. Maskeler adileli demek tam karşımda. Kasnevan içinde bir şey Hristiyanlığı. Yani şey, aslında böyle kaslı.
Hani böyle idmanlı fit ne demek? Nasıl olur işte öyle o. Güç, ben gücü daha yakıştırdım ama. Ama güç öyle güç değil be yavrucuğum. Yani manevi güç de olur. Bu düpedüz kas. Kas gücü değil. Bu kas yani. Kas gücü nasıl denir? Yani güçü diyemiyorum o yüzden. Şehirli erkeksi mi demek lazım belki? Daha maskülün belki, biraz daha doğru olur. Maskülün belki. Maskülen demek lazım. Maskülün zaten benziyor da kök bir şey.
Evet, maskülen belki yani demek belki şey. Bu tarih olarak neye tekabül ediyor? Şimdi vallahi bu lafın mücidi şeyin babası. Theodor Roosevelt’ın babası. Şimdi Theodor Roosevelt’e 1885 yani etki alıs sahası. 85-205-1905 falan olduğuna göre aşağı yukarı orada. Ama babadan gelen bir şey. Söyleyeyim. O koymuş bunu. Şimdi tuhaf bir şey var. Şöyle. İdmanlı Hristiyanlık kavramını mı kastederek babadan gelen diyorsun? Evet evet. Ya bu tanımı yapıyor. Babayı, yani kelimeyi yakıştıran baba. Roosevelt’ın babası yakıştır. O lafı atıyor ortaya, ondan sonra bu lafı tutuyor.
Ve ondan sonraki izleyen 100 yıldan fazla süreç de bu şekilleniyor, aşıyor taşıyor. İşte bu günlere kadar geldi ve devam ediyor tabii ki. Şimdi nasıl bir şey? İşaretleri aslında Roosevelt’e başka şekillerde de var. Şöyle.
Diyorlar ki efendim işte bir kere tabii ki öbür yanağını çevir diyen İsa var falan. Yani bu bir meleksi bir tavır. Bir sevgi peygamberi. Evet yani ama bu meleksi tavır. Ve deyişlerinde ise kadın kılıklı İsa ile bu işler olmaz. Şimdi kadın kılıklı lafını yadırgıcaksınız ama Fransızlar için söylerler. Amerikalılar bunu.
Hatta işte peynir yiyen maymunlar derler. Çiçek sebeple. Çiçek, zeytin, mankeste, kılabuk falan. İsa’nın fazla yumuşak olduğu ve halbuki onların dünyaya medeniyet götürmek gibi bir misyonları var.
Öyle olca nasıl olcak İsa’nın şeyinden çıkıp bu efemine hallerinden kurtulup iyilik vesaireden kurtulup bir şey olmak lazım, güçlenmek lazım. Theodore Roosevelt biraz şey bir çocuk anlaşılan biraz çelimsiz bir oğlan çocuğu.
Baba müthiş bir şeye varus bırakıyor onu idmanı ve şey okutuyor. İncil. İncil okutuyor. Evret çevirip İncil okutuyor. Ama şimdi diyeceksiniz ki romancısın doğru. Yazıyorsun diyeceksiniz bu da doğru. Hayal kıyasın diyecek bu da doğru. Hepsi bunların doğru ve fakat.
Şimdi şunu düşünün. İncil elinizde bir anda okuyorsunuz. Bir anda güçlenmeniz. Bedenen güçlenmeniz lazım. Bedenen güçlenmeniz gerekiyor. Bunun üstüne sürgüt bir şey var. Eklenen giderek giderek bir şey var.
Ve zaman içerisinde koboiler vesaireler buradan çıkıyor. Yakışıklı erkek kavramları buradan geliyor. Yakışıklı erkekler bir yandan John Wayne gibi tipler. Bir yandan John Wayne, öbür taraftan kilise de John Wayne. İlahi okuyacak ama ilahi okumayan John Wayne olmuyor.
Bizim buradan bakınca komik geliyor. Olu Amerikan tipli yapıyorsun. Tabii Olu Amerikan tipli yapıyorum. Şimdi kolay da. Bir şey söyleyeyim. Roosevelt’ın babası ne işle meşgul oluyor? Evladımızın babası ne işle meşgul oluyor? Yani maddumumuzun babası. Şahsen bizzat bir tüccar olup, fakat çok müte deyim oluyor. Kendine çok cebir adam. Bizi deyim bir adam fakat tüccar. Tüccar sanayi, yatırımları da var. Sağda solda falan. Peki nereden nereliler diye sorayım gene. Türkçe bir sorulayım. İngiliz hani nereliler? Yok İngiliz değil.
담 Kent гралиremli. Nerede ki annen bu ömrünü bilmiyoruz. attachetsli var ya. Ostralı adam. Ömrümüz. Alan gidipיז нравится. Evet. Tamam. Tamam� Tamam. Tamam. Tamam. Kaçımlar.
insanın son izlerini de silifatıyorsunuz zaten. Hz. Meryem de düşüyor devreden. Tabii tabii o da çıkıyor devreden. Ama daha önce var Hz. Meryem yani Papa’nın döneminde de var. İlk Allah’ın oğlu. Hep var ama içini boşalttığınız zaman, ayağının oğlu çıkıyor. Öyle kabuk gibi var bir Meryem duruyor işte ortalarda. Bir şey değil ki. Yani sonunda tabii herkes aptal değil. Ve bütün bunlar döne dolaşa döne dolaşa bahsettikleri işte 43 bin şeye geliyor. Fraksiyona geliyor işin ucu. Nasıl olacak başka türlü. 43 bin fraksiyon diyorlar bugün. Hristiyanlık. Hristiyanlıkta tabii 43 bin fraksiyonla bahsediyorsunuz. Dağıldıkça dağılıyor, dağıldıkça dağılıyor. Topladığınız hiçbir yer şey değil. Yok sağlam. Ama dikkat etmemiz gereken bir şey var.
Sanıyorum hocam en fikir olacaktır. O da şu. Meseleye böyle baktığınız zaman, Kutsal Kitabı’n bir siyasetname olarak görmek gerekir. Yani bir ilahi kitap değil, incil için söylüyoruz. Bunu bir siyasetname olarak görmek gerekir. Ve kullanılmış biçimi de öyle olmuştur.
İncil bir siyasetnamedir diyebilir miyiz? Ama bu çok hakikaten radikal bir düşünce. Çünkü tersi söylenir bunu. Yani İncil’in gayri siyasi, halbuki Kuran’ın çok siyasi hükümler taşıdığı, şimdi bunu tersiz ediyor Alev Hanım. Zihin detoksu diyoruz işte zihin detoksu budur diyoruz. Bu çok radikal ve çok farklı bir düşünce tabii. Şimdi bakın neden söylüyorum artık hacım.
Şundan söylüyorum bunu. Dünyavi konjöntür ne gerekiyorsa, neyi gerektiriyorsa, Kutsal Kitabı’nın o kavramını kullanıp, Dünyavi konjöntürü doğrularsınız. Veya karşısında durabilirsiniz. Bunu ancak siyasetnameler yapar. Buradan baktığınızda bir siyasetname.
Buradan baktığımda siyasetnamedir. Şimdi tekrar bakın, bakın Allah’ın, tövbe estağfurullah, Gat-Hedin diyelim, Gat-Hedin fıtratını dayı değiştirmiştir. Fıtratını bozuyor. Siyasetname değildir de nedir? Yani Gat-Hedin bir fıtratı var, güya. Güya bir fıtrat var. Şimdi bu fıtrat nasıl bir şey değişken oluyor fıtratı. Onu söylemeye çalışıyorum. Şimdi Gat-Hedin fıtratı, kadın fıtratı nasıl bir şey? Canım Esma’yla, Hüsnari’yla belirtilen fıtrat neyse,
buradan gülmem düşünün nasıl bir fıtrattır bu. Peki, aynı Kara Kaflı kitap içinde, iki Kara Kaflı kitap açıyorsunuz. Birinci şey, ahit, eski ahit. Sen Yahuvayı bir okuyun nasıl biridir? Yahve felaket biridir. Ben kıskanç bir tanıyım diye başlar.
İlahım diye başlar. Tehdit üzerine tehdit. Karlarınızı şöyle yaparım, kızlarınızı böyle yaparım. Şöyle yakarım böyle döverim. Mahvederim. Korkunçtur. Yani böyle bir şey olacağına olmayasın daha iyi dersiniz yani. Okuduğunuz, eğer okuyorsanız tabi. Öyle böyle bir şey olur mu? Yani böyle bir çok açık seçik filan. Şimdi aynı kitapta iyi de bir İsa var. Ve siz gad dediğiniz zaman bakın bütün çevrelerine bakın. Rav dediğiniz zaman hepsi için kullanıyorsunuz. Bugün Türk bilmecelerine girin. Tövbe estağfurullah Allah’ın da bir adı Rav. Bu nasıl bir şey ya? O Türkçe’ye orda ciddi idrazım var. Hani, Tövbe estağfurullah Allah korumaları lazım. Böyle şey olmaz. Çünkü her gad Allah değil. Her Tanrı Allah değil. Şunu bir ayırmak lazım. Fıtratını koy orta yere. Biz ne anlıyoruz? Oyun onu bir yana. İşte o. Şimdi burada öyle de değil. Şimdi ne oluyor? Her seferinde istediğiniz duruma göre oynuyorsunuz.
İlahiyatla. İlahiyatla oynuyorsunuz tabi. Oyun için siyasidir diyorum. Tabi ki oynuyorsunuz. Şimdi mesela en son olay, Eşcinsellerin evlenmesi hikayesi kilisede. Evlendiği evlenecekse evlensin. Yani evlenmeye nasıl baktığınıza bakar bu da. Ne bekliyorsunuz evlilikten. Eğer şeyse hani, İlla da Tanrı’nın o tırnak içinde kullanarak vaftizi gerekmez yani bu mesele.
Yani herhalde gerekmez canım. Eğer işte paraysa pulsa ona göre önden şey yapılır. Evlilik sözleşmesi yapılır. Ne yapılır diyeyse ne yani. Her neyse şimdi o önemli değil. Eşcinseller de şu. Hıristiyanlık da kesinlikle idamla cezalandırılır dünya. Eşcinsellik. Peki en son Papa ne yaptı? Yani ben kim oluyorum ki Allah’ın,
Allah’ın, kadının sevgilisini arayan bir eşcinseli yollarını tıkayım dedi. Yeni Papa için söylemiş. Yeni Papa için söylemiş ve çok hoş. Yani öyle bir yerden tutup, öyle bir yerden şey yapabiliyorsunuz ki işte. Çevirebiliyorsunuz ki. Turuma göre, siyasete göre, konjoktüre göre. Onun için siyasetnamedir zaten dediğim o. O bir siyasetname. Yani ne zaman dünya bir işlerden ayağınızı çekiyorsunuz, elinizi çekiyorsunuz.
Bir gün de bir köle ticaretinin önünde durun be yahu. Eğer konjoktur, ne gerektiriyorsa alıp evirip çevirip bunu böyle kullanıyorsunuz. Papa’lık nedir? Aslında Papa’lığa nasıl bak, Vatikan’a nasıl bakmalıyız? Belki buradan buna… Vallahi çok basit. Vatikan şöyle, İsa’nın Peter vardır. İsa’nın hava varisi Peter. Lin doğrudan varisidir şey. Papa. O da İsa’nın varisi. Kurum olarak Vatikan’a nasıl bak? Şimdi ucunuz bir kere yukarısı. Ucunuz yukarısı. E geri kalan tamamen siyasi bir kurumdur. Baştan aşağı siyasi kurumdur. Aşağı kadar iner. Dünyanın en iyi siyah arşik lüzenden biri kurulur. Ve her şeyin içindedir. Ve tabii çok güçlüdür. Çünkü hem bu dünyanın anahtarı elinde hem öteki dünyanın anahtarı elinde. İmparatorluğu korkuçtur. Ve ben şaşar kalırım. Yani nasıl olur da bizimki gibi bundan bu kadar çekmiş toplumlar bu gerçeklerin farkına varıp öğrenmezler, öğretmezler. İmtihal duymazlar. Ne olup bittiğine bakmazlar. Ve ne bir tuha biçimde de habire ibra edilir.
Filmler tabii kültür endüstrisi bunu destekleyen şeyler yani fazlasıyla destekliyor. Yani Hıristiyanlığın çok şık işte çok zarif olduğunu iddia edenler. Türkiye’de de var. Bizim Türkler arasında da böyle şeyler duyuyorum. Ne kadar güzel o kilise törenleri işte o şeyler bir takım gelenekler. İşte Şükran günleri filan. Ne kadar şey bir din yani böyle zarif, sevgi dolu bir din. Yılbaşına kilisede giren aydınlarımız var. Var tabii yani bir kültür endüstrisinin sonucu. Benim burada merak ettiğim şey bu üç ayrımın bir de iyi seviyeleri konuşacaktık geçen programda ona da bir değineceğim. Bu üç ayrımın bugünkü dünyasına kapitalizm olan etkisini aslında Amerika ve Avrupa arasında da Hıristiyanlık anlayışında ortaya çıkan fark benim zihnime bu iki soru takıldı buradan. Hocam sizin ilave edeceğiniz bir şey olur mu?
Şimdi şöyle doğrusu bu demin Ali Avla’nın vurguladığı o siyaset teoloji ilişkisi çok ciddi düşünülmesi gereken bir şey. Üzerine hakikaten entelektüel yatırımlarımızı arttırmamız gereken bir mesele. Tüpsilinde güzeldi entelektüel yatırımlara arttırmamız gerektirir. Evet. Çok güzel. Şimdi şöyle genellikle böyle siyaset çok seküler işte din daha metafizik falan bunlar devam bir kere zaten ilişkili. Bunlar ayrık iki dünya değil. Nazilerin meşhur hukukçusu Karl Schmidt 2. Dünya Savaşı’ndan sonra lanetlendi bir kenara itildi adam. Bir müdede ama yani. Baya bir müdede. Evet.
Sonradan nereden geldi ki? Şeker Godin. Evet. Sonra birden onun metinleri yeniden alevlendi üzerinde düşünmüş. Kullandığı çok tipik kavramlarından biri siyasal ilahiyat. İlahiyatı olmayan siyaset olmaz. Enteresan. Bu çok önemli bir şey ama. Yani tespit olarak çok önemli bir şey. Dolayısıyla yani bu kodların nasıl siyasette aktarıldığı ayrı bir çalışma alanıdır.
Ve bence biraz içinde doldurulması gereken bir alandır. Kodlar nasıl aktarılıyor? Bu tabii yorumlar üzerinden oluyor. Demin harikulade bir böyle muhtasar, burucu bir tarihini bunun Hristiyanlık üzerinden yapabiliyoruz. Estağfurullah.
Şimdi mesela çok eril bir tanrı anlayışından işte daha geç bir tanrı anlayışına nasıl geçildi? Bütün mesele bu da bir yorum. Ve bugün Amerika’da mesela çok önemli kavgalardan biri budur. Yani bunu kadın erkek gibi anlıyoruz ama Amerika’daki esas bence bölüme
maskülen olan, eril olanla gay arasındaki kavgadır. Gay iş kavgadır. Şimdi bu mesela fundamentalist cumhuriyetçilerde falan o tüfek derneklerinde falan katiyen kabul görmüyor. Amerikan pastası diye bir filmde bu anlatılır. Yani o tip böyle içinden çözülür.
İşte eril, tüfek, Amerikan, maçolu bilmem ne. Fasıl da eşcinselliğini örtmektedir gibi. Bu kavga ise aslında üretim Amerikası ile daha finansal veya tüketim Amerikasındaki, Amerikası arasında kavgaya oturuyor ve kuruluş döneminde de çok daha iyi bilirsiniz. Hani bunun kavgası var. Yani işte paraya ekonomi mi hükmedecek, üretim ekonomisi mi hükmedecek yoksa para mı, ondan bağımsız bir seyri seferi olabilecek mi kavga budur. Daha lümpen karakterli bir kapitalizm, daha uçucu bir kapitalizm. Şimdi bu erillikle pek bağdaşmıyor. Hayır. Dolayısıyla buna bir yeni hava katmak lazım. Bu masküleniteye diyorsunuz. Evet, masküleniteye gitmek lazım çünkü maskülen işte kas, kas ne içindir yani bir şey içindir. Mücadeledir, kavgadır, aletlerle boğuşmaktır, üretimdir, tarlayı sürmektir vesaire. Ve daima dikkat edecek olursak bu üretim şeylerinde, posterlerinde, bu sosyalist ülkelerde de zirve yapmıştır. Hep öyle kaslı emekçiler. İşte kadın hareketinden sonra da kaslı kadınlar konuda başladı. Meşhur bir şey vardı.
Kadın hareketinin içinde bir dönüşüm. Geniş alınlar bir kaslı kadın. Kaslar oluyor. Ama bence o işi bozan kadın değil yani o işi bozan esasında geyiş. Çünkü biri disiplin, çatık kaş vesaire gibi şeylerin üzerine oturuyor. Çok böyle baba erkil şeylerin üzerine. Öteki neşeyle yani gay malum onu çözüyor, bozuyor. Onun içindeki bütün o ciddiyet şeylerini kodlarını bir anda çözüveriyor. Yani buharlaştırıyor. Dolayısıyla böyle bir bölüme var. Dolayısıyla Papa’nın da o kodları tüketim toplumuna göre, teknoloji toplumuna göre
veya ne diyelim ona daha böyle popüler kültürlerle bezeli bir topluma göre uyarlama şeyi. Çünkü eğer erillikte diretirse müşteri kaybedecek. Halbuki onu yumuşatırsa işte müşterilerini en azından elde tutmayı başarabilecek.
Yani kavganın çok böyle kadın erkek kutupları üzerinde değil de ben daha çok bu geyiş olanla… Büyük ihtimalle ama şey değiştirmiyor. Bu da yani öge olarak bakarsan, nişil öge ve eril öge diye bakarsan. Fakat sizi dinlerken Amerika’daki bu feminist hareket falan, kadın hareketi işte diğer meseleyi de gay meselesinde düşünerek yani bunun köklerinin ve kavga ettiği şeyin bu olduğunu düşünmeye başladım.
Aslında bir dünyaya hakim olacak bir şey yok ortada. Feminist mi için söyleyelim veya başka şeydir. Amerikan kültürün, Amerikan Hristiyanlık veya ilahiyat anlayışının içinden gelen bir kavgadan söz ediyoruz aslında Amerikan toplumun içinde. Evet ama orada bence gene benim düşüncem odur. Okutuplaşmaya çok aldanmamak lazım. Mesela kadın figürü üzerine yani kadının melekselleştirilmesi gibi bir şey yapmıyorlar. Dikkat edelim yani kadın bazen çok mazlum evet, bazen ama bazen de çok şeytani olarak hala gözüküyor. Halbuki dikkat edelim bütün eşcinsel figürleri hep angelik kodlamaya uğratılıyor.
Onlar hakikaten biraz angelizm. Her mafrudit üzerinde bence bu iş yoksa değil yani. Yani her siyaset bir ilahiyattır diyerek yani siyaset ilahiyat içeri çeşirir, gerektirir diyerek. Tabii, tabii.
Ama dikkat buyrulursa aileyi çözüyorlar, erkeğin egemenliğini çözüyorlar, disiplin toplumunu çözüyorlar. Tabii bütün bunlar bir özgürleşme alanı olarak tanımlanıyor da. Ne kadar öyledir böyledir bunu pratik gösterecek ama iddia odur. Hocam buradan nasıl devam edelim? Süryanleri de söyleyelim mi? Geçen bir programda dediniz ki süryaniler…
Farkı da ayrımak için söyledim. Geçen de şöyle söyleyeyim. Hıristiyanlığın ile İseviliği farklı şeyler olduğunu hatırlatmak istiyorum. Daha önceden de söyledim. Ona dikkat etmek lazım. Ve neden? Gene önceki programda da söylemiştim.
Pallistik hiç tutturamadı derin ortada. Bunun nedenini görmek lazım. Tutturamadı. Öbür tarafa gitti. Hatta Balkanlarda da tutturamadı. Hayır, Balkanlarda da tutturamadı. Onlar da çok ünitaryendir çünkü. Evet, bagomiller falan var orada. Burada çok rahat İslamiyete yakınlaşıyorlar. Tutturamadı.
Tutturamadı öbür tarafta. Bunların İsevilerden bir tanesi. Bize çok yakın gelen… Nasıranilerdir. Nasıralılar. Yani bizim süryaniler. Süryanileri… Geçenlerde yine bir grubuyla temas halindeydim. Bayağı dargınlar bizim. Çok kötü muamele görmüşler. Tam nedenlerini bilemiyorum. Onu bir araştıracağım inşallah. Yakın bir şey de. Öyle bir şeyse çok yazık. Çok yazık. Paldır küldür iş yapmanın çok sıkıntısını çekiyoruz. Birini yine yülenistan’dan bir profesör adamcağız. Konuşuyoruz konuşuyoruz konuşuyoruz. Sen… Eğlenmeyen falan değilsin.
Eğlenmeyen dedim. E Kayseriliyim dedim. E Kayserili anladım da ellen değilsin sen dedim. Bir süre sonra bir adamcağız bir güvende bana. Dedin ya değilim dedi. E değilsin dedi. Ben ince suluyum dedi. Türkçe. Şimdi söyle sen karamanlın mı sen? Ben karamanlıyım dedi. Belli dedim ya. Desene ben Hıristiyan Türk’üm. Şimdi ne olmuş? Bizim bölgem yine Kapadokya.
Ya şey var Kirill abladesiyle yazılmış. Avruz vezni Osmanlı şiirleri var. Yani yavrular halinde. Yavrum yani Hıristiyan memnesini de kırıp kesip atmışız. Yani bu… Kendi topraklarımızdaki kıymetini de bilmek.
Yani bu kabalıkla bu iş nereye kadar şey yapacak? Devam edecek. Devam edecek. Bu arada size şey söylemek istiyorum. Rakamlar vereceğim birkaç tane. Şimdi bu Hıristiyan’ın hali. Türkiye bitti ne olacak bu Hıristiyan’ın hali diye düşüneceğiz arkadaşlar. Ne olacak bu Türkiye’nin hâlleri ise. Amerika’nın kuruluşunda bir ideolojik kaos olduğunu söylüyorsunuz. Hatta bu sloganın mucidi de İngilizler diyorsunuz. Amerika ve İngiltere ortak bir tarafından ikiye bölünmüş ülkelerdir. Buradan yola çıkıyorsunuz. Prüten kafilelerin Amerika’ya gelmeleri, onların Hıristiyanlık anlayışları, sonra Yahudilerle ittifakları. Bu akışı da böyle götürüyorsunuz. Yani Amerika’nın kuruluşu için de söylediğiniz Hıristiyanlıkla ilgili bir başka şey. Prütenlerle Yahudilerin birleşmesi. Tabii tabii.
Bunu da bir çok aşı içinde. Bakın hele şeyden sonra, Boteo de Rozvertten sonra dikkat edin şeye benziyor. Yahuvayla İsa’yı birleştirip bu eril Hıristiyanlığa götürdüğünüz zaman ortaya çıkan bir figür.
Yani yeni fıtratı, gathedin, yeni fıtrat sizi evencelizme götürür. Bu bu. Bunu sormak istediniz. Bu fizyonu anlatmaya ben çabalıyorum. Bu bir fizyon. O niçin bu fizyondan kolay da kurtulunmaz artık. Her pazar gittiğinizde elinizde iki tarafta olan bir kitap var.
Yani iki sayfa iki bölüye bölünmüş ama burada şey var burada bu var. Bu tarafta Yahve var, bu tarafta İsa Mesih var. İkisini birleştirdiğiniz zaman ve ortaya güçlü kuvvetli bir İsa Mesih çıkarttığınız zaman burdu mu oturtacak türden. Yahve gibi burdu mu oturtacak.
Ve bunu Hollywood’da desteklediğiniz zaman. Var mı aklınızda Hollywood’da bunu? Olmaz olur mu? Anos Chavez denegel mesela. Anos Chavez denegel bir gariban lise kaçkını oğlandır Avusturya’dandır. Rambo veya İzmir. Avusturya’dandır. Bir lise kaçkını bir adamdır.
İki kere şey yaptı, Kaliforniya Valiliği yaptı. Dilek Kolay sekiz yıl Kaliforniya gibi yerde. Yetmedi, Dünkenedir’in kardeşliğinden evlendi. Böyle bir adam. Alında götürüldü, büyütüldü. Bütün Rambo kılıklı şeyler. Kaslar?
Kaslar hepsi şeydir bu fikir üzerinden gitmiştir. Şimdi kimler var diye sordunuz. Chavez denegel bir tarafa. Rambo var. Tabii Rambo var. Bu Silverstone. Stallone var. Stallone. Terminatör var malum ve Rambo. Şimdi buradaki şuna dikkat edin.
Kameramı anlatabilmek açısından tekrarlamak isterim. Her şeye her istediğini yapacak surette galip gelen, hakim olan ve kahreden. Şey bu, imaj bu. Şimdi gelin görün ki bunlar El Kahhar’ın şeyleri. Gölgeler yeryüzündeki. Bu çok ilginç. Yani ya da tövbe Resulallah yani El Kahhar’ın istişerifinden gidin. Şimdi sen Diyanet Anciklopedisi bizim Bekir Topaloglu der ki Allah Teala’nın düşmanlarına karşı bellerini dahi kırarak çaresiz bırakacak şekilde galip geleceğini haber veren şey. El Kahhar ismini. Peki şimdi El Kahhar’ı alın diyelim buna benzer. Biraz bozma şu sandı solunu. Rambo’yu böyle yapın. Ve şeyi değiştirin. Kime yapılacak bu şiddet? İlahi hakimiyete karşı direniş gösterenlere önce akla ve duyulara hitap eden belgeler sunmak. Bu yarar sağlamadığı takdirde seçilme afet ve belagatlarla kendilerini belalarla kendilerini uyarmak ve nihayet onları ortadan kaldırmak. Kahhar’ın yaptığı iş bu. Öyle mi? Peki.
Değiştirin. İlahi hakimiyeti kaldırın yerine. Amerikan çıkarlarına karşı direniş yazın. Amerikan çıkarlarına karşı direniş cümcesini koyun. Bunu söylediğiniz anda geri kalan her şey oturur yerine. Bir şablon konuyor. Bir şablon. Şablon içi değil. Bu kötü şaka gibi ama değil. Ama değil.
Yani daha neler… Bu şeyin de bir yansıması mıdır o konuda? Ne düşünüyorsunuz? Masis veya Herkül tipinin de bir… Tabii tabii tabii. Ama o yani Herkül tipinin yansıdığı zaten şey… Ya o bak. Oradan alıyor. Oradan alıyor değil mi? Tabii geçiş şöyle oluyor. Tabii. Ve söyleyip durmaya çalıştım şu.
İsrail’i bir Amerikan karakola olarak görmemiz lazım artık. İsrail diye bir devlet yok bamsız. Bu bir karakol. Karakolun da ötesinde aslında bir başka anlamı daha var İsrail’in. Amerika için herhalde fikir olarak bir şeyi var. Onu söylemeye çalıştım. Karakolda biraz sınır korursunuz filan.
Orada bir şeyiniz vardır. Öyle değil. Bir karakol devlet gibi düşünün onu orada. Ve duygusal bir iş var yaptığınız. Bakın bu ilginçtir. Şeyler yenildi gibi görünüyor. Ne zaman tekrar toparlanırlar bilmem. ADL falan. ADL bu Ulusal Birliği KKRT Şuran Karşı falan. Onlarda bir durma var. Etek şeyler bastırıyor. İsrail bastırıyor. ADL İsrail’e tabi hep yardım etti ama bir durması var. Şeyde de kaybetti zannediyorum. Bizim işte de çok uzun boylu işe yaramadı. Yahudi. Yahudi soykırımıdır tek soykırım derken derken. Bizim sonra Emeni meselesinde güç gösteremedi.
ADL. Olur ki Yahudiler bir kenara gidiyor. Evangelistler öne geliyor. Çünkü sadece bir Yahudi’nin bir deyim bir Yahudi’nin Evangelist olacağını kabul etmem çok zorlanır. Musevini yani. Musevinin tabi. Musevin ne işi var Evangelist olacak. Bu prütenlerle Yahudilerin birleşmesini aslında bir süremiz çok yok ama bir 10-15 dakikamız var sanırım. Birleşmesini konuşabilir miyiz şimdi vaktimiz yeter mi yoksa onu müstakil bir program mı yapalım? Yok müstakil bir program yok. Bir şey yok yani şöyle düşünün. Prütenlerin yavaş yavaş pitleri kanlandı. Yavaş yavaş pitleri kanlandı efendim. Prütenler bu sürecin bir devamıdır zaten. Çünkü prütenlerde İsa’nın hakkı İsa’ya şeyin hakkı o kadar nettir.
Ki onlar zaten yapacak başka bir şey yoktu. Bu tarafa gitmekten başka bir şey yoktu. Bir de kültürel bir engel yok çünkü yakında yapılmış bir alan araştırmasından haberdar oldum. Bugün Almanya’da hala dört kişinin bir tanesi en azından oldukça açık bir şekilde Yahudi alehtarı olduğunu söylüyor. Yani Avrupa’nın derin köklerinde o katman katman bu günlere ulaşan bir Yahudi alehtarlığı. Yahudilerden rahatsız olma. Ama bu Amerika için söz konusu değil. Amerika’ya giden prütenler, Amerika’ya giden Yahudilerin böyle bir hesaplaşması yok. Geçiş daha kolay oluyor galiba değil mi? Tabii öyle bir hesaplaşma yoktu. Hayır yoktu ama yine de bulaştı tabi bulaşmadı değil. Benim olduğum yıllarda mesela arkadaşlar vardı. Onları New York’ta işte bankacıydı bir kısmı. Bankalara girmekte zorlanıyorlardı hala. İş almıyorlardı. Ki yani bu da 90 sene önce değil. Zorlanıyorlardı. Hala kalıyor kırıntılar.
Aynen hocam biliyorsunuz yani bu kırıntılar çok abartmamak lazım ama o kırıntılar şey yapıyor. Bir anda. Kalıyor yavrum. Bir anda gidiyor. Yani bu önemli olan şeyi görebilmek nasıl oluyor da Ku Klux Klan burasında hac, yakalan hac ve Negro’ya bunu yapabiliyor. Bunu çözerseniz eğer psikolojisi olarak işin, dinder psikolojisi olarak işin,
müte deyin Müslümanlar, onlar müslümanlar, pardon bunlar Hristiyan adamlar yani gidip cami şeyden çıkmıyorlar kiliselerden. Bunu çözmeden bunların içinden çıkılamaz. Biz bunu çözebilmemiz lazım kendi kafamızdan. Neden yapabildiklerini ve ondan sonra ona göre pozisyon alabilmemiz lazım. Az önceki programda bitiş rencide ettiğini söylemiştim. Biz bu saatten sonra gidip Papa’ya ay vallahi billahi Hz. Muhammed şey bir adamdı efendim ayıp oluyor. Demekten beter oluyoruz bence hani vardır ya bazı şeyin küçültüyoruz küçültme bu küçültme bunun çeisi yoktur. Yani abuk sabuk peşinde gitmenin anlamı yoktur. Neydi bir ara o kızcağızlar müslüman rahibeler filan diye. Hala varlar mı Allah bilir vardır. Yok bir dönemde kaldı. Ama var iyiydi yok muydu? Ve bunu yaparken de bir marifet zannediyorduk. Neyi? Bir dönem öyle bir akış vardı. Godun yani tırnak içinde kullandı. Godun Amerika’ya kazandırdığı zenginlikler neler oldu diye sorsam. Müthiş bir hürriyet oldu tabii şey yapma hürriyeti kazanma hürriyeti. Kimin gırtlağına basarsanız basın.
Yani nasıl oluyor ki mesela Çin’den olan bir söyleyin Afyon savaşlarında büyük Bursa’yı Amerikalılar topladı. Bunu yapabildiniz rahatlıkla. Gönül huzuruyla köle getirebildiniz. Gönül huzuruyla milletin topraklarını üstüne oturabildiniz.
Amerikalı bugün kendisini mühde dekçinin cici çocuk sanmasının nedeni hala odur. Amerikalılar kendini hakikaten cici çocuk zannederler. Biz ne yaptık ki? Niye herkes bizden nefret ediyor ki? Tam bir şeydir. Tuhaf yani kendini hakikaten masum zanneden. Şimdi şöyle konuştuğumuzu duysalar hayretler içinde kalır.
Bir söylediğiniz bir şey de kiliselerin orada cemaatçi olduğu cemaatçi kiliselerden söz ediyorsunuz. Ruhban hiyari arşisinin içinde değil de cemaatin bizzat kendisi tarafından yönetilen ne bir insana ne bir örgüte sadece gada hesap veren bir yerel kilise Amerika Hristiyanlığı içinde. Bunu ayrı bir şey olarak bir bahis olarak söz ediyorsunuz.
O cemaatçi aslında Vatikan’dan Avrupa Hristiyanlığı’ndan kopuk bir kilise. Ama bakın şeyden kopuyor işte o. Önce Amerikan kiliselerini kuruyorlar. Peki bunun başına da kim getiriyorlar? İngiliz Kralı Kraliçesi. Kimse o geliyor oturuyor.
İngiliz Kralı Kraliçesi, Papa’nın müadili bu tarafta. Tamam böyle bu böyle. Fakat BK’ye cemaatler denilen bir grup vardır. Şimdi bu büyük hikaye parçalanma falan. O arada tabii Martin Luther koşturuyor geliyor. O bir işler yapıyor Almanya’da bu tarafta kalbin falan.
Fakat bazı şeyler var ki, mezhepler var ki, inançlar var ki onlar ne bunu istiyor ne bunu istiyor. İkisini de kınıyan mezhepler var. Yani deyin ki süryalinizsiniz ne yapacaksınız? Ben seninle oynamıyorum oynayın çünkü adam bir kere şey değil diye başladığımı bitiyor iş. Şimdi böyle gruplar kalıyor ve bunlardan çok soyada kalıyor. Menonitler var, hamişler var da var yani bir sürü küçük mezhepler var. Bunlar hem kiliselerin başına dert oluyor hem de kralların başına dert oluyor. Bunlardan mümkün olduğu kadar kurtulmaya çalışıyorlar ihrac ederek Amerika’ya. Bunlar geldikleri zaman hakikaten hiyerarşinin dışındalar.
İngiliz hiyerarşisi ne? Söyleyin adını. Vatikan. Vatikan. Bunlar otonom. Kendi aralarında toplanıp kendi aralarında kim idare edecekse başbapası işte onu bulup ortaya koyun. Kendi ilayatları falan filan da. Ama bugünün rakamları var. Şunları size bir versem gerçekten şaşıracaksınız. Tabii farkındasınızdır ki incil bugün bestseller dünyada ve o kadar bestseller ki arkadaşlar artık bestseller liselerini almaz olmuşlar. Çünkü her zaman çok büyük satıyor. 43 bin dediniz değil mi yani? O tarikat sayısı evet. O tarikat sayısı.
Fakat şu anda piyasada olan incil sayısını size söylemek istiyorum çünkü. Evet. Şimdi 2017 Mayıs itibariyle 350 farklı versiyon var tedavilde incilin 350 farklı versiyon. Kimden bu haber şeylerdir? Zoldervan isimli şey. Zoldervan bir merkezi Mişiganı heyaletinde olan bir kitapçı. O basıyor. Grand Rapids’de. Uluslararası Hristiyan medya yayın şirketi. O itibariyle böyle. Ayrıca bu adamlar Evancilik Hristiyan Yayıncılar Birliği üyesi. Tamam.
Efendim şimdi Amerikalıların 100’e 92’sinin evinde bir tane şey bulunuyor. Bibl. Şu veya bu şeyle. Versiyon. Versiyonu. Ve fakat. Avaraj bir Amerikalı diyorlar. Ortalama herhalde burada tam nereden aldığı belli de. Burada daha iyi vermemiş istatistiği. 9 tane şey varmış. Olurmuş evinde. İncil. İncili olurmuş evet. 9 tane İncili olurmuş. Ve de o da işte çeşitli İncirlerden falan. Dönen şu dünyanın en büyük basın yayın şirketlerinden biri bu Bibl. Christian Bibl şeyse. Basan şirket. Basan dağıtan filan. Yığışımlarından bir tanesi. En büyüklerinden bir tanesi. Ve şeye bağlı Harper Collins vardır yayın evi. Meşhurdur. Hatırlarsanız Harper Collins’i den ama esas kime bağlı? Harper’s Coins’dan News Corporation’a bağlı. News Corporation kim? News Corporation Fox TV’nin, efendime söyleyeyim New York Post’un Financial Times’inde sahibi olan Robert Newdow. Şimdi bunu Türklerin görmesi lazım ne olur arkadaşlar. Amerika hükmederse Cumhuriyet’in gelen Amerikan hükümetleri değildir diyorsunuz zaten. Amerika hükmedenler kimdir buradan? Ne olur bunu bu kadar çocuklar görün artık lütfen. Adam ondan sonra şaşırıyorsun işte Fox TV’nin belirli bir konuşma biçimi var olacak tabi. Böyle konuşmasına seni oraya almazlar dayı. Ve o şeyden gelmiyor.
Çünkü o kadar müesseseleşmiş ki daha siz seviyede odurken belir ne olduğunuz. Evet. Yani bu böyle gelen bir akıman. Bunu bilmelisiniz yahu. Sizin yorumunuz ne olur hocam bunu? Doğru yani şimdi bu biraz da kapitalist yayıncılığın avantajlarıyla birleşen bir netvör.
Bir kültürel netvör. Bunun dolaşımı ve zihinlere dönük etkileri siyasette de hissedilecektir. Yani şimdi bir Bible Belt kuşağı varsa bir işte Midwest varsa kim bu adamlar? Yani bunların zihinsel dünyaları nasıl inşa oluyor nasıl inşa ediliyor?
Bu artık şeyden de çıktı yani bir kere metinler üzerinden de çıktı. Yeni şifahi kültür yeni haberleşme teknikleri ile birleşti. Hatta şov bizimsiz ile birleşti. Hiçbir motivasyon kaynağı yani böyle ekstas halleriyle beraber giden şeyler. Bunların siyasette yansıması nasıl Trump olabileceğine de ışık tutuyor. Evet. Yani Trump gibi bir insan nasıl seçilebilir? El cevap işte bu kültürel devamlık o kodların dejenerasyonları sürekli rejenerasyon ve dejenerasyonlarıyla birlikte yayılan bir netvör üzerinden seçiliyor. Dolayısıyla o zihninde bir yere koyuyor. Biz onu anlamakta zorlayıp çekebiliriz ama bir Amerikalı Trump’ın bütün o yalpalamaları diyelim ki
çelişkileri vesaire bütün bunlara zihinde bir karşılık buluyor. Ve bunun hiçbir rasyonel temeli de yok. Bu karşılıklı bu kültürel kodlara dayanıyor. Tabii ki yani şimdi şöyle bir şey bütün bu Alev Hanım’ın anlattığı şeyler din esasında bir şekilde bir şeyi rasyonalize eder. Yani bir akıl taşır içinde.
O akıl nasıl oluyor da en akıl dışı şeylere evrilebiliyor. Değil mi? Tabii ki. Yani artık aklilik iddiasını da ortadan kaldırıyor. Bunu en tipik olarak işte o Mesih’in hareketler de zaten görüyoruz. Kurtuluşçuluk hareketlerinde filan görüyoruz. Yani hiçbir akılla filan alakası yok. Daha çok duygulanımlarla ve onların hareketlendirilmesiyle ilgili bir şeye dönüştü bu. Bir tarafıyla çok şenlikli, bir tarafıyla çok akıl dışı. Ama her akıl dışı şeyinde akılda bir karşılığı var. Tabii ki. Gerçi bu Mesih dünyayı kurtarma misyonunu Alev Hanım İngilizlerin Amerikalılar’a yüklediğini söylüyor. Ama zaten tarihsel olarak geliyor. Yani şimdi mesela şimdi kilise diyelim ki kilisenin sonuçta temsil ettiği bir akıl vardı. Bir şeyleri akılcılastırıyordu.
Ama kiliseden dışarı çıktığınız zaman tamamen yorumlar dünyası çok tuhaf şeylere evrilebiliyor. Modern dünya bu evrilmeyi bence yeniden bir ne diyelim ona yapılandırma işine soyundu. Ve siyasetler de bunun üzerine kurulabilir hale geldi. Doğru. Sadece siyaset değil kültür dünyası da beraberinde bir sürü alt yapı.
Elbette tabii ki bütün o sonuçta kapitalist, neşriyatçılık, yayıncılık, televizyon, medya, önce radyo, sonra başka şeyler.
Şimdi mesela bu evanjiliklerin böyle bir televizyon sistemi var yani çok daha fazla kütleği bir tür böyle televizyon üzerinden bir şov bizim sahiline getirerek etkileme meseleleri var. Yalnız biraz da burada biraz şeyi kendimize… Bizde de benzer şeyler var. Dikkat etmek lazım. Bu işlere de biraz dikkat etmek gerek. Amerikalıların ötekinin teröristini para kazanmaya dönüştürdüğünü söylüyor. Bu Cadılar Bayramı bu ara çok böyle görüyorum işte. Tabii kimse onun kökenlerini araştırmıyor yani. Kimse kökenini araştırmıyor. Çocuklara yani ilkokul çocuklara işte anaokul çocuklara falan bakıyorum. Cadılar Bayramı kutlamak için kaba koymaya falan çalışıyorlar. Ama Amerika’da şöyle bir şey daha belki bu ayrıca konuşulabilir.
Daima Avrupa’nın bütün katılıklarını belli bir yüzeysellikte belli bir şenliğe dökerek çığrından çıkartma özellikleri var yani. Daima Amerikalı basitleme ve onu bir şekilde deforme etmekle var olur yani.
İngilizler der ki bir tarafıyla bu doğrudur bir tarafıyla da bizden daha tutuculardır der. Çünkü derimiz mesela Karaca şunu şunu şunu istediği zaman biz hayır kardeşim bizden bu kadar deliz senata değil tabii oradaki doğrular kamerası. Onlar bunu diyemezler der. Doğrudur. Gerçi Amerikan demokrasisini diyelim İngiliz meşrutiyetinin bir kopyası olduğunu da söylüyorsunuz. Yok öyle o birebir öyledir onu konuşmak lazım bir gün. Ayrı bir şeydir. Bir bir bir bir komat lazım öyle derim. Şimdi burada benim zihinde kalan bir sonraki programın da anonsunu konu başlığını az çok verelim bugünün nasihatını vermeden önce. Kadın Amerika’ya kazandırdığı zenginlikleri sorduğumda işte Çin’e Afyon Savaşları ile yaptığını söyledim.
Sadece bir tek örnek şimdi söyledim onu. Evet evet örneklerden birisi olarak. Şimdi aslında çok konuştuğumuz konulardan birisi değil. Yer yer bir iki programda girdik bu konuya ama izin verirseniz haftaya Çin aslında sosyalizm ve Çin belki hani bir ikinci bir başlıkla beraberinde olur. Biraz onu konuşalım çünkü. Bu zenginlik meselesiyle ilgili ben şimdi yeniden dönüyorum bir iki daha evvel gençliğimde okuduğum romanlardır.
Ama şimdi yeniden bugün bu Upton Sincler. Canım. Upton Sincler mesela çok tipiktir. Yani yer yer kısmen şeyde de var tabi Jack London da filan da var. O Amerikan hırsı ne demektir? Hırs duyuluşu. Tabi. Yani bunu tanımak lazım. Hayatta kalma hırsı. Onla başlıyor belki ama sonrasında dönüşüyor o. Yani hep dikkat edin. Yoklukla başlayıp çılgınlığa varmış zenginleşme öyküleri. Mesela Upton Sincler’in romanlarında ben onu özellikle görüyorum. Mesela bu petrol kralı meselesindeki o böyle yokluktan ekonomik üretkenliğe ve en sonunda çıldırmaya giden bir süreçtir. Yani onu çok güzel anlatır. Tavsiye edelim Sincler’in romanında.
Tabi Sincler yani bence çok iyidir. Edebi değerini bilemem ama kurgu olarak bir realiteyi Amerika’ya özgü bir realiteyi kavratmak açısından. Mustafa Özel bu romanlar üzerinden analiz ediyor. Çok güzel, Kozmopolisi öneriyor son dönemde bu kapitalistliği. Evet yeni dünya düzenindeki. Gerçekten romanlar o düşünceyi anlama noktasında bizi baya yol gösteriyor. Ben size söyleyip duruyorum inanmıyorsunuz bana. Tarih tarihçilere bırakılmaz çocuğum. Romancılarla romancılar. Tarih romancılar olmadan tarih mi olurmuş? Olmaz. Peki nasihatimiz ne olsun? Gözünüzü kocaman açın okuyun. Evet. Evet her seferinde söylediğimiz o. Peki çok teşekkür ediyorum efendim ikinize de yine son derece zihin detoksu yapan son derece açıcı bakış açılarını farklılagıstıran. Bir de bu pencereden bakın bir de bu pencereden bakın dedirten farklı yönler gösteren bir program oldu. Tekrar teşekkür ediyorum. Efendim haftaya Çinli konuşacağız dedik. Umarım o vakte kadar fikrimizi değiştirmeyiz diyelim. Belli olmaz bakarsınız bir şey olur yolda. Tabi yolda fikrimiz değişebilir.
Haftaya görüşmek üzere hoşçakalın.
İlk Yorumu Siz Yapın