"Enter"a basıp içeriğe geçin

İradeden Kurtulmak ve Aklı Terketmek – Serdar Tuncer

İradeden Kurtulmak ve Aklı Terketmek – Serdar Tuncer

videosundan fısıltılanmıştır. Videoya ulaşmak için Linki kullanabilirsiniz https://www.youtube.com/watch?v=O1Yh2FIRwxs.

Diyorum ki iradeden kurtulmak lazım diyorlar. İradeden kurtulmak, hani bir şeyi murad etme olursa inat etme. Hiçbir şey istememen lazım. Hatta o kadar ölçüyü inceltmişler ki istememeyi bile istemek istektir. Ondan da kurtulmak lazım, ondan da kurtulmayınca olmaz diyorlar. Diyorum ki ya bu iradeden kurtulma meselesi iyi güzeldi. Arkadaş nasıl hallolacağım? Bunu kafama takmışım. Gecem gündüzüm bununla geçiyor. İkinci bir mevzum daha var.
Akıl, akılsızlara gerek derler hani. Aklı olan aşkı seçer kurtulur. Tamam da diyorum insan bu aklı nasıl terk edecek? Akıldan nasıl kurtulacak? İrade bir, akıl iki. Mevzularım bunlar. Vardım gittim bir öğlen vakti, Hacı Uğur’un çay ocağına, oturduğum bir masaya, yalnızım, derdim ve ben, yalnız değilim aslında tek başına oturuyorum. Yalnızlıkla tek başınalık başka bir şeydir. Hz. Mevlana bir gün bir yerde otururken
birisi gelmiş yalnız, Hz. hemen oraca çökmüş falan, bir müddet kaldıktan sonra demiş ki efendim belki de yalnız kalmak istiyordunuz. Kusura bakmayın. Yok yok evladım demiş, terdetmeyin siz geldiniz yalnız kaldın. Bazen böyle olur. Yanına birisi gelince yalnız kalır bazısı. Öbür türlü yâr ile halvettedir. Tek başınadır yani. Vardım gittim oturdum tek başıma. Bu da ayıp bir şey oldu ya. Hz. Mevlana’nın mevzunu anlat, ondan sonra diyorum ben de öyle oturuyordum de. Öyle anlaşılmasın.
Bizimkinden ne olacak? Oturuyorum. Yalnız değilim çünkü iki derdim var. Akıl ve irade. Yanmasadan bir beybaba, güzel yüzlü bir zat, onu da orada ilk defa görüyorum hani. Daha önce gördüklerimizden birisi değil. Baktı böyle bir yüzüme. Çay içer misiniz evladım dedi. Hay hay dedim efendim. Çok güzel bir yüzü var. Yüzünde bir hikaye var. Bazı insanların yüzünde hikaye vardır. Bazısı siliktir, renksizdir, donuktur. Yaşadığı yoktur, gördüğü yoktur, dert ettiği yoktur. Gelmiş ve geçmiş dünyada. Öbürü, gelmiş, geçememiş, dünyadan geçmiş ama dünyada kalmış. O hikaye, yüzünde bir hikaye var. Hay hay beybaba dedi. Geçtik oturduk. Çay içer misiniz dedi. Olur efendim dedi. Uğur, bize Uğur’dan iki çay. Hacı Uğur kaptı iki çayı geldi falan. Oturuyoruz böyle. Çayından bir yudum aldı. Vaktiyle dedi, bir adamcağız, eşeğine binmiş.
Uzun bir yola çıkmış. Yolculuk boyunca da bakmış ki, orada dereler var, burada tepeler var, bağlar var, bahçeler var. Ya buralar ne güzel yerler. Bunlar kimin diye sormuş. Efendi Hazretleri demiş ya, bunlar Ahmet Efendi’nin. Allah Allah, zengin bir zat olsa gerek. Biraz daha böyle devam etmiş. Köşkler, köyler falan, tarlalar tabanlar. Bunlar kimin? Ahmet Efendi. Adamcağız yol boyunca neyi sorsa, cevap şu. Ahmet Efendi. Canı sıkılmış dedi. En son inmiş eşekten, ona bir tekme vurmuş. Demiş ki, bu da Ahmet Efendi’nin olsun. Şimdi beybaba bunu anlatıyor. Niçin anlattığını da bilmiyorum. Sana bir şey anlatacağım da demeden anlatıyor. Anlatırken arada böyle çayından bir yudum alıyor falan. Fakat hikaye bitti, ben tokat yemiş gibi oldum. Bu da Ahmet Efendi’nin olsun. Bu, akıldan kurtulmanın böyle bir şeysi. O aklı da terk etmiş adam. Her şey onun, bu da onun olsun demiş falan. Böyle bir kaldım. Dikkat kesildim beybabaya. Bir çay daha içer misin dedi. Oldur efendim dedim. Hay hay. Uğur bize iki çay. Çaylar geldi, çayından böyle bir yudum aldı. İki arkadaş dedi, birlikte bir seyate çıkmışlar. Gemiye binmeleri icap etmiş. Tabii gemiye kadar da omuzlarında yük, zar, zor taşıyorlar. Gemiye binene kadar yorulmuşlar. Gemiye binince arkadaşın birisi şöyle yükünü koymuş, üstüne de oturmuş.
Oh! Böyle bir dinlenmiş. Fakat diğeri, hala omzunda tutuyor yükünü. Arkadaş ona bakmış. Demiş ki yahu, bu gemi seni de taşır, yükünü de taşır. Daha niye gemiye bindikten sonra yükü omzunda tutuyorsun? Hoppa! Bizim ikinci mevzu. İrade meselesi. Şimdi diyebilirsiniz ki, sen bu meselelerle meşgul olduğun için o iki anlatılan menkı ve hikaye sana akıl ve iradeye denk düştü gibi gelmiş olabilir. Bilmem, belki de haklısınızdır. Ama o an, bu benim iki meseleme dair. Yeryüzünde anlatılabilecek iki şey vardıysa,
biri oydu, biri buydu ve bey baba onu anlattı.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir